Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ŞAYFA CUMHURİYET 29 EKİM 2001 PAZARTESİ
HABERLER
Zekeriya Temizel, BDDK başkanlığı dönemini eleştirenlere sert yanıt verdi
Kralhkhiçbırakdırmı?MtYASEİLKNUR
Başbakan Yardımcısı Mesut Yü-
maz'a mektup göndererek Mali Mi-
Iat'ı savunan eski Maliye Bakanı
Zekeriya Temizel, bir süreden beri
Bankacüık Düzenleme ve Denetleme
Kurulu (BDDK) Başkanhğı döne-
mindeki icraatlanyla ilgili yapılan
eleştirilere sert yanıt verdi. Sır sak-
lama yükümlülüğü nedeniyle geç-
mişte de benzeri eleştirileri yapan-
lara "Zaman sizi utandıracak, inşal-
lah utanacakvüzünüzvardır" dedi-
ğini anunsatan Zekeriya Temizel,
"Bugün yapılan eleştiri sahiplerine
de aynı şeyi söyfüyonım. Zaman on-
ian utandıracak. İnşallah utanacak
yüzleri vardır" dedi.
Temizel, başkanlık görevi sırasın-
da BDDK'de krallık kurduğu ve key-
fi kararlarla kurumu yönettiği suç-
lamalanna karşılık görevinden ken-
di isteğiyle aynldıguıı anımsatarak
"İnsan kralhktan kendi isteğiyte ay-
nhr mı" diye sordu.
Prensip olarak kendisiyle ilgili
suçlamalara yanıt vermediğini be-
lirten Temizel, kamuoyu yanlış bil-
gilendirildiği için açıklama yapma
gereği duyduğuna dikkat çekerek
şunlan söyledi:
"Başkanhkgörevim sırasmdaban-
kaataklaflgilisuç duvunüannda key-
fîük oktuğundan söz ediliyor. Bu bü-
yük bir yanhş. Çünkü bankalar ya-
sasuıda üçtipsuç söz konusudur. Bu
suçiardan birind gruba girenler hak-
kmdayapılan uygulama kurulun ve-
receği para cezalandır. Suç olan fi-
Uin karşıhğında para cezasını verir
ve tahsil etmek için direkt vergi da-
iresine gönderir ki, bu direkt olarak
kurul yetkisindedir. Kanun kurula
bu yetki>i vermiştir. İkinci gnıp suç-
lar da takibi şikâyete bağb suç ola-
rakalgdarsm. Kanunda bu sayılnuş-
ür 22. maddede, 9 fikra haündedir.
Busuçlannsuçnitdikleribirazaktek-
niktir. Dotaytsıyla böyle bir suçun
oluşup oluşmadığı konusunda ka-
rar kurul tarafindan verilir.Üçüncü
gnıp bir suç daha vardır, o da direkt
olarak Türk Ceza YasasTnda ve di-
ğer cezalandırma ite Ugiti vasalarda
beliraiensuçlardır. Böyle bir suç otuş-
tuğu zaman bu suçun işlenip işlen-
mediğini takdir etmek asla kurulun
görevideğfldir. Hiç künseTCY>gö-
re işlenmiş olan bir fîilde suç var mı
yokffludiye kurulun karar verme-
sini bekleyernez. Bu anayasanuzda
'tüm kamu görevlileri bilgileri da-
hilinde olan suçlan yargı mercileri-
ne bildırmek zorundadır" yükümlü-
lüğünden kaynaklanmaktadır. Dola-
yısryla böyle bir olay söz konusu ol-
duğuzamanosuçutespitedeninsan-
lar onu mutiaka yargıya bildirûier.
Burada çok açık bir şekilde suç bü-
dirme yükümlülüğü ortava çıkar.
TCY'nin 503, 504, 508, 510'uncu
maddesi,4422 ve313 sayıhyasaya gö-
re işlenen suçlar denetim elemanla-
n tarafindan tespit edihr. İdari ma-
kamda olanlann bunlardan haber-
darohnalansöz konusu değüdir. İn-
Böylebir olayda kurulkaransöz ko-
nusu olamaz. Varsayın kt murakıbm
tespit etmiş olduğu TCY'ye göre ce-
zalkndınlması gereken birfiinmah-
kemeye göndernıeme karan aldı.
Dosya gönderilmeyecek mi, böyle
birşe>olabiirnıi?Busuçiamalarsub-
jekufdeğerlendirmelerden kaynak-
laıuyor."
Zekeriya Temizel, TCY kapsamı-
"Kan kardeşim de olsa, kannda-
şun da olsa, duşmanun da olsa, ya-
sa ne gerektiriyorsa onu vaparun.
Hiçbir farkhhk olmaz. Benimle ilgi-
li daha önceden başkalan tarafin-
dan yapılan suçlamalar bugün tam
tersi insanlar tarafindan yapıbyor.
O günlerde 'sır saklama yükümlü-
lügüm nedeniyle bazı şeyleri söyle-
yemiyorum ama zaman sizleri utan-
i
G
eçmişte de
benzeri
eleştirileri
yapanlara "Zaman
sizi utandıracak,
inşallah utanacak
yüzünüz vardır"
dediğini
anımsatan
Zekeriya Temizel,
"Bugün yapılan
eleştiri sahiplerine
de aynı şeyi
söylüyorum.
Zaman onlan
utandıracak,
inşallah utanacak
yüzleri vardır"
dedi.
cetemeyi kim yapıyorsa onlar tespit
ederler Bunlar BDDK tarafindan
değilde Bankalar\eminli Muralap-
lan Kurulu tarafindan yargı merci-
lerine bildirilebileceği gibi kurulun
başkanı olan kişi tarafindan da bil-
dirilir. O tamamen hiyerarşik bir
otaydn; Dolayısıyla burada kurum,
bilğisi dahiüne giren inceleme ele-
manlannın yaznuş olduğu rapoıiar-
daki suçlan yargrya bikürmektedir.
na giren suç duyurulannın belirli
kişilerin kararlanna, inisiyarifleri-
ne bırakılamayacağını aksi takdirde
yolsuzluk ve suiisrimallerle müca-
dele edilemeyeceğini vurguladı.
Bu konuda BDDK'nin gereklı
açıklamayı yaptığını, anımsatan Te-
mizel, yaşamı boyunca insanlar ara-
sında aynm yapmadığını yasanın
gereğini yerine getirdiğini belirterek
sözlerini şöyle sürdürdü:
dıracak, inşallah sizlerde utanacak
yüz vardır' demiştinı. Şündi bu tür
iftiralarda buhmanlar içindeaynı şey-
leri söylüyorum. Zaman onlan ke-
suınkle utandıracak, çok utandıra-
cak, ama utanacak yüzleri varsa?"
Ekonomiyi bekkyen tehlike
Son günlerde tartışüan bütçe ve ek
kaynak beklentisine ilişkin görüşle-
rini de açıklayan Zekeriya Temizel,
Türkiye'nin bütün sevinç ve üzün-
tülerinin dışanya endekslenmesin-
den duyduğu kaygıyı dile getirdi.
Bütçenin tek bir kaleminin değerlen-
dirilmesi halinde bile Türk ekono-
misini bekleyen tehlikenin görüle-
bileceğine dikkat çeken Zekeriya
Temizel, 2002 yılı bütçesinde fi-
nansman maliyetinin bütçede yer
alan 44 katrilyon liradan ibaret ol-
madığını, iç borçlann yüzde 35 'inin
dolaraçevrilmesi nedeniyle gerek kur
farkı gerekse borçlann kısa vadeye
dönüşmesinin getirdiği yükün de fi-
nansman maliyerine eklenmesi ge-
rektiğini söyledi. Temizel bu konu-
da şu değerlendirmeyi yaptı:
"Türkiye'nin 2002 yıh bütçesinde
ödeyeceği fınansman gtderi, kur far-
kı arü faiz giderleri 65 -70 katrilyon
Kra channda ohıyor. Bütçe gefirle-
rimiz57 katrflyon Kra vergi gelri. Ver-
gi genri 57 katrflyon Kra olan bir ül-
ke eğer 70 katrilyon tira fînansman
gideri ödeyecek ise demek ki o büt-
çe bu halka hiçbir şey vermiyor de-
mektir. Herkesin gözü önünde çök-
mekte olan tarun kesimi ile nıihon-
larca işsize iş >aratma umudu kesin
olarak yok denıektir. Bu kesimlerin
talepegih'mi çok yüksektir. Bunlann
ihtiyaeı var, harcama > apnıası gere-
ki>or. Harcama yapnıası ve toplum-
dâ takbi yaratması gereken kesim-
ler özeDikle bu tanm kesimi ve işini
ka> betmiş kesimdir.
Bu insanlar geüre kavuşturuhnaz-
sa iç talepinamlmazşekilde düşecek-
tir. Şu andaki talep yetersizüğini rah-
medearatacakkadardüsecektir. Bu
talep düşerse üreom doğal olarak
düsecektir. Dolayısıyla Tiirkiyeyeni-
den talep yetersizn^inden kaynak-
lanan bir kısır döngü içerisine gire-
cekuE Önümüzdeki yd çok kara gün-
leryaşayacaknr. Bu koşuüar alünda
Türldye'nin harcamalannı da ve ya-
pacağı bütçesinide, kaynaklarou da
yeni baştan ve çok ciddi anlamda
düşünmevükümiülüğü vanar. Bizsa-
dece bütçenin tek bir kalemi için de-
ğerlendnineyapok Bütün GISK ŞU an-
da gelecek olan dış kaynağa bağlan-
dı. Pekidış kaynak nasâl kuDandacak,
nerede kullanıiacak. Toplumun ya-
ralannı saracak bir yerde kuDanıla-
cak mı? Türkiyedinamikleri \e Tür-
kh« potanshetinin kuDanıhnası, ulus
devietin yeniden dinamikleri kulla-
narak, kendiâve halkına sahip çıka-
rak Türkiye'nin şu anda uygulanan
programa seçenek oluşturacak bir
programıyapmaotanagıkesinolarak
var. O programı bütün yönleriyle
size şu anda anlatmayacagun. Eksik-
leri tamamlandığında bütün boyut-
lanvia birükte açıklanacak."
ANAP'm ekonomist milletvekili: Nereden buldun ertelenmesin. 15-20 milyar dolara ihtiyaç var
Nas: Ekonomi tek elden yönetilmeli
SEKIAÇEŞ
ANKARA-ANAP'ın yeni dönemdeki eko-
nomik önlemler çalışmasını yürüten Istanbul
Milletvekili Nesrin Nas, "nereden buldun"
uygulamasının ertelenmemesi, vergi numa-
rası uygulamasının yaygınlaştınlması gerek-
tiğini söyledi. Kişisel görüşünün, ekonomi ile
ilgili kurumlann tek elde toplanması yönün-
de olduğunu anlatan Nas, Türkiye'nin önümüz-
deki yıl 15-20 milyar dolar kaynağa gereksin-
mesi olduğunu dile getirdi. Nas, zor durum-
daki firmalann kurtanunasma yönelik ara-
yışlarda Londra Yaklaşımı'nın fazla etkili ola-
mayacağım, kamu otoritesi gücüne sahip Ak-
tif Yönetim Şirkeri modelinin tercih edilme-
si gerektiğini savundu.
ANAP'uı ekonomiye yönelik çahşmalannı
anlatan Nas, bunun hükümetin uyguladığı
programa altematif arayışı olmadığını söyle-
di. Karşılaşılacak durumlara hazırlık için ça-
lışmalar yürüttüklerini belirten Nas, "Nereden
buldun" uygulamasına son veriknemesi ve-
ya ertelenmemesi gerektiğini kaydetti.
ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım-
cısı Mesut Yıbnaz'ın da, kendisi gibi düşün-
düğünü belirten Nas, bazı MKYK üyesinin uy-
gulamaya karşı olduğunu söyledi. Yansından
vergi alamadığınız bir ekonomide haksız re-
kabetin oluşacağını anlatan Nas, "Hazine'yi
fuıanse edebilmek için vergi almadığuuz üı-
sanlardan \ üksek faizJe borç ahnak durumun-
dasnuz. Nereden buldun, uvgun Tamanlama ile
tekrar yürürlüğe konmah" dedi. Nas, terörün
uluslararası finans kaynaklannın araştınldığı
bir dönemde bu uygulamayı kaldırmanın an-
latılamayacağını da vurguladı.
Kişisel görüşünün ekonomi ile ilgili kurum-
lann tek elde toplanması olduğunu belirten Nas,
bu konunun 2 Kasım'da MKYK toplantısın-
da tartışılacağını bildirdi. Nas, "Geldigııniz
aşamadan sonra ANAP, MHP'nin önüne ge-
çer diyebilecek, siyaseten birbirimizle yanşa-
bilecek durumda değUiz. Bir bütün olarak si-
yaset kurumu gidiyor. O nedenle el ele verip bu
enkazı kakhrmamız lazun" değerlendırmesi-
ni yaptı.
Türkiye'nin önümüzdeki yıl için 15-20 mil-
yar dolarhk bir tasarrufa gereksinmesi oldu-
ğunu anlatan Nas, bu kaynağın adresinin IMF,
Dünya Bankası ve gelişmiş üUcelerin resmi
kaynağı olduğunu söyledi.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Afganistan'a Benzemek
İster misiniz?..
Eğer istiyorsanız neler yapmanız gerektiğini
düşüneceksiniz.
önce "ulus-devlet"\ modası geçti diye
kaldırmalısınız. Ulus diye tanımladığınız sınırlarınız
içindeki insanları dinsel inançlarına göre, etnik
kökenlerine göre ayınp kendi başlanna yaşamalannı
sağlamanız gerekecektir. Buna "çok-dinli, çok-
etnili modern toplum" adını vermelisinız. Her
topluluk kendi dınine, kendi diline, kendi töresine
göre yaşayacak, bırbirieriyle ilişkileri zayıflayacaktır.
Laik bir toplum olmaktan da vazgeçmeniz
gerekiyor. Büyük çoğunluğun dinini ve mezhebini
yeni devletinizin yönetim biçıminin temelleri olarak
kabul etmeniz gerekecek. Çoğunluk dini ve mezhebi
devletin dini ve mezhebi olacağından geri kalanlar
azınlıklarolarak yaşamaya alışacak. Hepsi de sizin
her gün artan baskılarınızın altında yaşamaya
çalışacak ama hayatta kalabildıklerine şükretmeleri
gerekecek. Çünkü, bir eğik düzleme girildiği zaman
gidiş hızlanır, daha katı kurallar konur, daha sıkı
denetim getirilir.
Çok dılli olacaksınız. Her yerde her dil
konuşulacak, insanlann birbirini anlaması için birkaç
yerel dilı bilmesi gerekecek.
Toplum bırbiriyle uğraştığı için dışa kapalı bir
hayat sürmesı kaçınılmaz olacak. Kâfir olma
korkusuyla herkes kendisini ve bırbınnı sıkı biçimde
denetleyecek. Toplumun başına gelen kazalar
belalar, aksılikter, krizlerönlem almamaktan, eğitırnsi-
zlikten değıl de din kurallarına sıkı sıkı bağlı
olmamaktan kaynaklanıyor kabul edilecek. Her
toplumsal olayın hesabı azınlıklardan sorulacak. Hele
de bir dine bağlı olmayanlar her fırsatta itilip
kakılacak, yok olmaları için elden gelen her şey
yapılacak.
Yeni oluşan grupçuklar kendi ıçlenne kapandıkça
aralanndakı uzaklık artacak, yavaştan başlayan
bir düşmanlık insanları birbirine iyice
yabancılaştıracak.
Bu durum, toplumun, bölünmüş yapısını
kullanarak ülkeyi bölüp kendi güdümüne almak
isteyen yabancı devletleri harekete geçırecek;
devletler uygun grupları destekleyerek kendi
çıkarlarını sağlamaya çalışacaklar. Kimi grupları
"kendibaşına ulus olma", kimilerini "Kendidinsel
kimliğinihayata geçirme" adına kışkırtarak gevşemış
bağları koparmaya çalışacaklar. Böylece bir ıç
savaşın koşulları hazırlanacak. İç savaş çıkınca da
geri yanı kolaylaşacak, desteklenenler "iyiler",
desteklenmeyenler de "kötüler" olacak, ülkenin
parçalanması yoluna gidilecek.
Eski Yugoslavya'ya bu yapıldı.
Afganıstan şimdi bu durumda. Afganistan da
bu duruma Amerika Bırleşik Devletleri'nın "yeşil
kuşak" projesi ile getirildi.
Siz de Afganistan'a benzemek istiyor musunuz?
Onlann Peştu'lan,Tacikler'i, Hazariler'i, Özbekler'i
var. Sızin de Türk'ünüz, Kürt'ünüz, Laz'ınız,
Abhaz'ınız, Çerkez'ıniz gibi etnik kökeni farklı
olanlarınız var. Dahası, Anadolunuz, Trakya'nız,
Karadeniz'ıniz. Ege'niz, Orta Anadolu'nuz var.
Istediğiniz gibi bölün, ayırın.
Afganlıların Peştu dilı, Dari dili, özbekçesi,
Türkmencesi var. Sizin de Türkçeniz olduğu gibi
Kürtçeniz de Lazcanız da daha isterseniz başka
dillerinizde var. Hepsini kullanın, bırbırinizi anlamayın.
Eğer Atatürk olmasaydı.
Eğer Türkiye Cumhuriyeti olmasaydı...
Bugünün Türkiye'sı Afganistan'dan beterolurdu.
Bu coğrafyada, bu coğrafyanın jeopolitik özellik-
lerinde bütün dünya egemenlerı cirit oynatırdı.
Türklerin değil sözü, adı bile kalmazdı.
Bugün dünyanın içine düştüğü kaıgaşayı görerek
geçmişi bir kez daha değerlendirmek gerekiyor.
Dünya "Batı-Doğu çatışması", "Hıristiyanlar-
Müslümanlar savaşı", "ekonomik uçurumlar
çıkmazı" gibi adlar verilmeye çahşılan büyük bir
kavganın içine sürüklenmiş durumda. Ne zaman
ve nasıl biteceği bilinmeyen yeni bir savaştır bu.
Insanlığı kurtaracak olan "barış içinde birarada
yaşamayı" öğrenmektir.
Bunun için de Mustafa Kemal Atatürk'ün
yaptıklarına yeniden bakılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin nasıl kurulduğuna yeniden
bakılmalıdır.
Atatürk'ün daha savaş bitmeden komşulan ile,
savaştığı taraflar ile nasıl banş aradığına yeniden
bakılmalıdır.
Atatürk'ün neleri, neden hedef gösterdiğine
yeniden bakılmalıdır.
Dünyanın Atatürk'ü yeniden keşfetmesi gerekiyor.
Ama Atatürk'ü yeniden keşfetmesi gerekenler,
ne yazık ki bizleriz.
Bugün, 29 Ekim2001.
e-mail: erdalataka superonline.com
Faks: 0212-513 90 98
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Süleyman Demirel'in Türkiye'yi
bu krizden çıkaracağı konusunda ba-
zı tezler öne sürüldü. Bundan cesa-
ret alan Demirel, yeniden sokaklara
döküldü ve "Verin bana, ikiayda kur-
tarayım" diyecek kadar halka indi.
Zaten bizim halkın "Versinler, iki ay-
da kurtarayım" deme yönünde bir
eğilimi vardır. Örneğin, Istanbul'un
on şoföründen dokuzu, müşterisine
Istanbul trafiği konusunda bunu söy-
ler.
Demirel, eski deyişle tarihimizin ye-
tiştirdiği en büyük "idare-i maslahat-
ç/"dır (durumu idare edici).
• • •
Demirel tartışması, aynı zamanda
yaşadığımız sorunlan anlayıp anlama-
ma tartışması. Türkiye derin bir kriz-
den geçiyor. Bu kriz, uzun yıllann bi-
rikimiyle oluşmuş yapısal bir kriz. Her
tarafı idare ederek siyaset yapmayı
meslek edinen bir kişi, bu koşullar-
da ne yapmak gerektiği konusunda
değil, olsa olsa ne yapmanın sakın-
calı olabileceği konusunda fikir üre-
tebilir.
12 Eylül askeri darbesini bu krizin
Süleyman Demirel Olsa Olsa...
dönüm noktası olarak ele alabiliriz. Ko-
münizm düşmanlığı temelinde hazır-
lanan bir senaryo sonucu gerçekle-
şen 12 Eylül askeri darbesi, Batı'nın
doğu ucunda ABD yanlısı bir rejimi
pekiştirmeyi amaçlıyordu.
• • •
1980'lerin dünyasında, Sovyet teh-
didine karşı askeri yönetimler kabul
edilebilir bir tercih sayılıyordu. Türki-
ye, kendi ıç gericiliğini kışkırtarak bu
rejimi pekiştirmeyegirişti. Başta ABD
olmak üzere Batı bu gericileşmeye
destek verdi. Gel zaman git zaman,
Sovyetler Biriiği dağıldı. Batı açısın-
dan Türkiye'nin jandarma görevi de
sona erdi.
Batı, yeni duruma uygun yeni siya-
setler belirlemeye başladı. Örneğin
Sovyet tehdidi kalktığı için savunma
harcamalannda ciddi indirimlere git-
ti. Avrupa Bırliği'nin kurulmasıyla or-
tak savunma projeleri geliştirildi.
• • •
Batı, savunma harcamalannı düşür-
dü ve komünizme dayalı düşmanlık
siyasetlerini de değiştirdi. Çünkü ar-
tık soğuk savaş dönemi sona ermiş-
ti. Soğuk savaş dönemi bitmişti, ama
Türkiye'yi yönetenler bundan mem-
nun değildi. Değişimi görmezden gel-
diler. Kendilerini var eden soğuk sa-
vaş dönemi siyasetlerini uygulama-
yı sürdürdüler. Süleyman Demirel,
sorunlan buzdolabına koyan tipik bir
soğuk savaş siyasetçisi olarak bu
döneme de damgasını vurdu.
Dünya yeni ihtiyaçlar ve yeni sorun-
larta yüz yüze gelirken bu döneme uy-
gun siyasiler de ön plana çıktı. ABD'de
Clinton, Ingiltere'de Tony Blair, Al-
manya'da Gerhard Schröder bu ye-
ni siyasetçi tipinin örnekleri olarak
yeni siyasetleri temsilen iktidara gel-
diler.
Bizde ne anlayışlar değişmişti ne
de isimler. Isimler bir semboldü. Sü-
leyman Demirel bu isimlerin başında
geliyordu. Türkiye krize, Süleyman
Demirel Cumhurbaşkanlığı'ndan ay-
rıldıktan sonra girmedi. Süleyman
Demirel gideli daha iki yıl bile olma-
dı. Türkiye bu krize 20 yıllık bir süreç
içinde uygulanan tercihler nedeniy-
le girdi.
•••
Türkiye, dünyadaki büyük deği-
şiklikleri gören ve ona uygun siya-
setler izleyen bir önderliğe sahip ol-
madı. Türkiye, Sovyet tehdidini ve ko-
münizm tehdidini bertarafetmek is-
teyen bir askeri darbenin çekim ala-
nından birtüriü çıkamadı. Hâlâ 12 Ey-
lülcü demokrasi düşmanlığı, hâlâ 12
Eyiül'de kabaran kuru milliyetçilik, hâ-
lâ 12 Eylül anlayışına göre kurgu-
lanmış bir savunma mantığı bu ül-
keye yön veriyor.
Süleyman Demirel'in bu konuda
yeni bir fikir, yeni bir konsept geliş-
tirmesi mümkün mü? Onun siyaset
arkadaşları Thatcher'dı, Kohl'dü,
Reagan'dı.
Artık onlar siyaset dünyasında ol-
madıklan gibi, fikirleri ve kavrayışla-
n da birer tarih haline dönüştü.
•••
Türkiye'nin Demirel'lere değil, De-
mirel'lerin zıddını düşünen, dünya-
daki gelişmeleri kavrayan ve yaşadı-
ğımız krizin bir yapısal kriz olduğunu
anlayan lideıiere ihtiyaeı var. Türki-
ye'nin açıkçası bir devrimci önderli-
ğe ihtiyaeı var. Atatürk'ün 78 yıl ön-
ce Cumhuriyeti kurarken gösterdiği
ataklığı gösterecek, bugün geçerli
olarak kabul edilen kurum ve kural-
lar karşısında korkmayan, bunlan de-
ğiştirmeye azimli bir önderliğe ihtiya-
eı var.
Bütün yaşamı, güç dengelerini he-
saplamakla geçen, tutuculuğu ken-
disine rehber edinmiş, kuvvetli ile uz-
laşarak sorunu zamana yaymak dı-
şında biryol bilmeyen bir siyasetçi bu-
gün ne işe yarayabilir? Süleyman De-
mirel'in yaptıklanna bakarak olsa ol-
sa bugün ne yapılmaması gerektiği
saptanabilir. Süleyman Demirel'in bir
çözüm olduğunu ileri sürmek, profes-
yonel şoförterin Istanbul trafiğini olum-
lu etkilediklerinı ileri sürmekten da-
ha inandırıcı olmaz.
Genel Sekreter Tokmak:
DİSK'in Denizli'de
hiç şubesi olmadı
Istanbul Haber Servi-
si-DÎSK Genel Sekre-
teri Murat Tokmak.
DÎSK'in Denizlı ken-
tinde bir şubesi olmadı-
ğını, açlık grevi yapan
HüseyinKa\han'uı sek-
törde örgütlenme çaba-
sı yürüten işçilerin isim-
lerini işverene bıldirdi-
ğini belirtti.
Murat Tokmak, yap-
tığı yazılı açıklamada,
gazetemizin 25 Ekim
Perşembe günkü sayı-
sında 3. sayfada yayun-
lanan "DlSKDenizli Şu-
besfndegerekçegöster!-
meden işten aoknğmı ile-
ri süren" bir kişihin aç-
hk grevine başladığı ha-
berinin doğru olmadı-
ğını kaydetti. Tokmak,
açıklamasında, "Önce-
likle DİSK'in Denizli
kentinde bir şubesi ol-
manuştıı: Denizli'deteks-
ulsendikannzbirtemsO-
cihk açmış, adı geçen ki-
şt o dönemde işsizoldu-
ğu için bu temsilcinkte
bir süre için istihdam
edflnüş vçtemsikflik sen-
dikanuz tarafindan ka-
panhnca yasalann ön-
gördüğü tüm haklan
kendisineödennüşur.Bu
kişitekstil sendikamızm
bümesinde çabşüğısüre
içindeörgütlenme çaba-
sı yürüten işçilerin isim-
leriniişverene bfldirmek
başta olmak üzere ken-
di kişisel çıkan için sen-
dikal mücadeleye zarar
vermişar"dedi.