Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
&AYFA CUMHURİYET 28 EKİM 2001 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
TBMMBaşkanvekili Murat Sökmenoğlu, maaş zamları konusunda milletvekillerinin geri adım attığını söyledi
Meclis yaptıklannı anlatamıyor
'Savaşa
hazır
olmalıyız'
- Savaşın bu bölgeye sıçraması tehlike-
sinigöz ardı edebilir miyiz?
- Edemeyiz. tsrail'le Filistin bir banş an-
laşmasına doğru giderken birdenbire deh-
şetli saldınlann başlaması, bu konuda Ür-
dün'den eski El Fetih gerillası LeyiaHatit'in
demeç vemıesi, Hamas'ın da Şam'dan açık-
lama yapması bu işin büyüyeceğini gösteri-
yor. Sadece Irak değil, Bekaa Vadısi de gün-
deme gelebilir. Türkiye'nin bu konuda ha-
zıriıkiı olması lazımdır. lç ve dış tehdit ko-
nusunda Milli GüvenlikKurulu'nun (MGK)
ne kadar haklı olduğu bir kez daha ortaya çı-
kıyor. ABnin çifte standarüı karan da Tür-
kiye'nin hakülığını ortaya koyuyor. Türkiye,
bütün bunlan göz önünde tutarak adım an-
yor.
- Dünyanın tek süper gücü ABD, Türki-
ye 'nirt bu denklemde aktifbir aktör olma-
sını istiyor. Bu koşuüar altında Türkiye na-
sıl bir siyaset izler?
- Türkiye bu senaryoya hiç kuşkusuz ha-
zırbkJı. TBMM'nin sınırsız asker gönderme
yetkisini hükümete vermesinin nedeni de bu.
- Peki, içinde bulunduğu ekonomik dar-
boğazla bu durumun nasıl üstesinden ge-
lecek?
- Ülkenin güvenliği her şeyin üzerindedir.
Geçmiş yönetimlerin hatası büyük olabilir.
Ama Tüîkiye terörle mücadelede 100 miJ-
yar dolar, Körfez Savaşı'nda 40 miryar do-
lar kaybetmiştir. Yine de bugünlere gelmiş-
tir. Türk ordusu tasarruf tedbirleri çerçeve-
sinde çok önemlî projeleri iptal etmişti. Ama
savaş rüzgârlan esmeye başladığı anda bu pro-
jeler yeniden gündeme geldi. Bunlar belki eko-
nomiye yük getirecektir, ama esas ön plan-
da olan güvenlıktir. Bunu vatandaşa çok iyi
anlatabilmeliyiz. Hükümete düşen görev de
ne yapOğını, her attığı adımı, şeffafhkla, san-
dık düşünmeden, popülist söylemlere kaçma-
dan halka açıklıkla anlatmaktır. Türkiye, 11
Eylül'den sonra atacağı adımlann yeni kon-
septlere uygun olması gerektiğinin farkında
Türkiye, terör altında inlediği 11 Eylül 1980'i
de hiç unutmartuştır. O nedenle Batı, 11 Ey-
Hil'ü yeni yeni öğreniyor. Türkiye, bundan
sonra da kendi coğrafyasında yeniden çizi-
len haritalarda yerini alacaktır. Bana kalırsa,
Türkiye, nüftısunun yüzde 99'u Müslüman,
ama laik, demokratik bir modelle bugün bü-
tün dünyaya ders vermektedir.
Türkiye
ayakta
durmalı'
-Savaş ortamı Irak 'a sıçrarsa Türkiye ne
yapar?
- Şu anda Irak'la ilgili somut bir kanıt yok.
O nedenle Türkiye, her zaman yaptığı gibi,
Irak'ın toprak bütünlüğünü savunacaktır.
Ama bu işin altından salt Irak, yani Saddam
rejimi çıkarsa yapacağı bellidir.
- Türkiye, onlarcayüdır başkaiannmyaz-
dığı senaryolarda rol alan bir aktör duru-
nuında. Acaba neden kendısenaryosunuya-
Zip başkalannı aktör olarak oynatamtyor?
- Mesele, senaryoda rol aimak yerine ken-
di yazdığı senaryoyu kabul ettirmektir. Çok
doğru söylüyorsunuz. Türkiye'nin eksikliği
bu. Bakın, bütün bu savaşlarda haritalann
değişmesi bir petrol savaşını işaret ediyor.
Biliyorsunuz, Türkmen gazınrn Afganistan
üzerinden Pakistan'a, oradan Hint Okyanu-
su'na akıtılması projesi vardı.
ABD petrol şirketleri Taleban'mtutumuyü-
zünden bu projeden vazgeçti. Bakû-Ceyhan
projesi gündeme geldi. Bu savaştan sonra ye-
nidenTürkmen gazının Hint Okyanusu'na akı-
ülması gündeme gelecektir. Savaşın esası bu.
Hükümetimİ2dn de bu bilinçte olduğunu dü-
şünüyorum.
Şu noktada söylemek istediğim bir şey de
var. Türkiye NATO'nun beşinci maddesinin
kendi başına gelen terör felaketi yüzünden iş~
letümesi gerektiğini defalarca savunduğu hal-
de bunu görmezden geldiler. Ama terör
ABD'ye dokunduğu anda NATO'nun beşin-
ci maddesi hayata geçti. Bu coğrafyada güç-
lü, refah içinde birTürkiye'ye ihtiyaç var. Ama
Türkiye önce kendi kendine ayakta durabi-
lecek konuma gelmelidir. 200 milyar dolar-
lık iç-dış borçla mücadele etmek zorunda bı-
ralalan bu ülkede bazı meseleleler göz ardı
edilmemelidir, ama onurumuzdan da hiçbir
şekilde fedakârlık etmemeliyiz.
TFVLA TÂVSÂNOGLU^r
^e
' e
^onom
^darboğaz, mali kriz, siyasi bunalım derken 11 Eylül'eyakalandı. Biryandan bütün bunlar
* olurken öbüryandan TBMMde milletvekilleri hâlâ dokunulmazhkların kaldırılması ya da sınırlanmasına engel
koyuyorlar, anayasa değişikliğipaketi içine kendi maaş zamlarını sokuşturmaya çahşıyorlar. Halkın tepkisi gelince de geri adım atıyorlar.
Öteyandan, Türkiye 'nin Afganistan daki ve başka coğrajyalara sıçraması olası savaşta aktifrol oynaması isteniyor. Halimiz nice olacak? Bu
ekonomik darboğazla, "Aslan Türkiye. Sen zaten
16yıl terörle mücadelede düzenli ordunla bütün
belalara göğüs germişsin. Şimdi de gerersin "
laflarıyla ikna olacak mı? En önemlisi de acaba
Türkiye kendi önemininfarkında mı? Yoksa hâlâ
karmaşalar, kargaşalar içinde bocalıyor mu?
Bütün bu noktaları TBMMBaşkanvekili, Istanbul
Milletvekili Murat Sökmenoğlu 'yla TBMMdeki
odasında konuştum. Maaş zamları konusunda
TBMM üyelerinin yaptıkları hatayı anındafark
edip geri adım attıklarını hatırlatan Sökmenoğlu,
Türkiye 'nin bir savaşa sürüklenme macerasından
duyduğu kaygılan, üzeri kapalı bir dille
seslendirirken "NATO 'nun 5. maddesi, defalarca
ısrar etmemize karşın bizim için işletilmedi. Ama
terörABD 'yi vurunca işletildi" diyordu.
PORTRE/ MURAT SÖKMENOĞLU
1945, tstanbul doğumlu. Ortaöğrenimini Fransız Saint
Joseph ve Şişli Koleji'nde, yükseköğrenintini tstanbul
tktisadi ve Ticari tlimler Akademisi'nde tamamladı.
Isviçre 'de Ecole de la Roche 'da halkla ilişkiler lisansı yaptu
Birsüre THY Yönetim Kurulu Denetçisi olarak görev yaptu
1980 sonrasında Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP)
kuruculan arasındayer aldu 17 ve 18. dönemlerde
Hatay'dan milletvekili olarak TBMM'de bulundu. 1989'da
mUletvekilliğinden istifa ettL 19. dönem TBMM
Başkanı 'nin siyasi danışmanı, 20. dönem Cumhurbaşkam
Özel Danışmanı oldu. Milliyetçi Hareket Partisi'nde
(MHP) genel sekreter yardımcm olarak görevyapıyor. 1999
seçimlerinde MHP'den tstanbul milletvekili seçildL 21.
dönem TBMMBaşkanvekilliği'ne getirildL
-Bu TBMMson zamanlarda kamuoyunda çokyaygın biçim-
de eleştiriliyor. Bu eleştirileri TBMM Başkanvekili olarak na-
sd değerlendiriyorsunuz?
SÖKMENOĞLU - TBMM'nin bu dönemki performansı inkâr
edilemeyecek kadar yüksektir. Ben 1983 'te de parlamento üyesiy-
dim. 287 milletvekiliyle TBMM'ye girenANAP dönemi dahil, Mec-
lis hiç buperförmanslaçahşmadı. 1980 darbesinden sonra 1983'te
seçilen Meclis bile böyle çalışamadı. Orada TürgırtÖzaTın iki tak-
tiği vardı. Birincisi, TBMM'ye gece mesaisi yaptınrdı. Ikincisi de
eksik kanunlan kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) tamam-
latırdı. Oysa bu dönemki TBMM aşağı yukan hiç KHK çıkarma-
dı. Bunlann yerine, TBMM'deher şeyi tarnşarak inanılmaz birper-
formansla hareket ettflc. Dördüncü yasamayılına giren bu TBMM'nin
üçüncii yılında 320 kanun çıkardık. Bunun nedeni de şudur: TBMM
yenilenmiştir. TBMM'de olmayan bir siyasi parti (MHP), 1999 se-
çimlerinde Meclis'egirdi. DSP'nin çokazmilletvekili vardı. 1999
seçimlerinde o da kendisini yeniledi. Böylece TBMM'ye 320 ye-
ni parlamenter girdi. Bu da TBMM'ye yeni bir şevk getirdi. Işte,
bu şevkle Türkiye'nin önünü açacak bütün kanunlar çıkanldı. Ha-
ürlayacaksınız, bundan önceki dönemde Türkiye geçici bütçeyle
idare ediliyordu. Bu Mechs bunu düzeltri ve normal bütçeye dö-
nüldü.
- Evet de kamuoyu bu Meclis V siyaseti tıkamakla ve halktan
tamanuyla soyutlanmış olmakla eleşûriyor. Buna ne diyorsu-
nuz?
- TBMM kendi yaptıklannı halka iyi anlatamıyor. Meclis'in
halktan soyutlanmış olması mümkün değil. Çünkü bunlar halkın
temsilcileri. TBMM tatil olunca halkla yüzleşmek için bütün mil-
letvekilleri kendi seçim bölgelerine gidiyorlar. Aynca da burada
yine seçmenleriyle kucaklaşıyorlar. Türkiye'nin derderinin çok faz-
la olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunlann sıraya konuhnası lazım.
Hükümetin öncelikleri var. Milletvekil-
lerinin getirdikleri bireysel kanun teklif-
leri bunlar karşısında tabii ki görüşüle-
miyor ve alt sıralara düşüyor. Hükümet-
ten gelen inanılmaz bir kanun bombar-
dımanı var. Hükümetten gelen kanunlar
dönem dönem de muhalefetin yardım-
lanyla çıkıyor. Burada, "Muhalefet en-
geffiyor" da diyemezsiniz. Bütün bunla-
ra rağmen "TBMM çahşmryor" denirse
ben bunu insafsızhk olarak kabul ede-
rim.
86. madde tartışması
TBMM üyelerinin "mutfak" dediği-
miz komisyonlardaki çalışmalan var.
Devlet Bakanı KemalDerviş, geçen gün
bir televizyon programında, "TBMM
çokçak^r" görüşüne karşılık, *Çakşü.ama
süratli değfldT dedi. Nasıl süratli çalış-
madığını anlamak mümkün değil. Hü-
kümetten gelen tasanlan bir gün dahi
bekletmiş değiliz. Ama anayasanın 37
maddesinin değişmesini sağlayan yasa paketi dahi kamuoyunda
gölgelendi.
-Ama anayasa değişikliğipaketinin içine 86. maddeyi baha-
ne edip milletvekili maaş zamlarını sokuşturmak şık mı oldu?
- Zaten TBMM bunun siyasi etik açısından yanhş olduğunu gö-
rüp hemen geri adım atı.
- Bunu başta düşünmeleri gerekmiyor muydu? Kamuoyun-
da bu davranış halka gol atmak olarak değerlendirüdL.
- Hayır, hiç öyle değil. Orada yanhş anlaşılma var. Milletvekil-
lerinin maaşlan meselesi her sefer gündeme geliyor. Gündeme gel-
diğinde de halktan buna tepki doğuyor. Bu gayet doğal. tnsanlar
her an işini, aşını kaybetme tehlikesi içinde. Bir milyona yakın in-
san ekonomik kriz ve kaos nedeniyle işini kaybetti. Anayasa pa-
ketinin içinde 86. madde zaten vardı. Buikiyıldırkomisyondako-
nuşuluyordu. Cumhurbaşkanımız, cumhurbaşkanı olduktan son-
ra da "Anayasadaki gerekü değişfldikleri yapın da bu tş ortadan
kalksmn
demişti. Cumhurbaşkammızın birçok maddeye itirazı
vardı. Bu maddeler değişti. Cumhurbaşkanı hakh olarak maaş ar-
tışını veto etti. Çünkü ilişkilendirüirken o önerge yanlıştı. Önerge
Emekh Sandığı'yla ih'şkilendirilirken "devletin en yüksek kade-
mea" deniliyordu. Basın da bunu Genelkurmay Başkanı'na bağ-
ladı. Ama yanlıştı. Genelkurmay başkanlan 926 sayıh kendi ka-
nunlanyla emekli oluyorlar. Devletin en yüksek memuru şu anda
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı'dır. Maaşı sekiz milyar
Ura. Bu, onunla üişkilendirih'yor. MiLetvekih" maaşlan devlet ska-
lasında 39. sıradadır. Son olarak 42. sıraya kadar düştü. Milletve-
killeri, ne olursa olsun işin yanlışını anlayıp geri adım aftılar. Ama
Cumhurbaşkanı da veto etmeden değişiklik paketini TBMM'ye
geri gönderebilirdi.
-Siz TBMM Başkanvekili olarak 86. maddenin neden değiş-
tirilmek istendiğini burada açık açık anlatır mısınız?
- 86. madde milletvekillerinin özlük ve emeklilik haklannı dü-
zenler. Bu madde, milletvekillerinin çahşnklan kurumlardan emek-
hüklerini üişkilendiriyor. Yani devlet memunıysa Emekli Sandı-
ğı'na, işçi emeklisiyse SSK'ye bağhyor. Bu da TBMM'de millet-
vekilleri arasmda eşitsizliğe neden oluyor.
Yani SSK ve Bağ-Kur'dan emekli olan milletvekiliyle Emekli
SandığYndan emekli olan milletvekili arasında inamimazmaaş far-
kı var. Başbakan Bülent Ecevitbasın emekçisi. SSK'den aldığı ma-
aş 180 milyon lira. Ama diyehm ki TRT'den emekli olduktan son-
ra milletvekili seçilmiş bir arkadaşımız 1 milyar 250 milyon lira
emekli maaşı alıyor. Eşitsizlik işte burada. 86. maddede yapılan
değişiklikle işte bu eşitsizlik giderilmek istenmişti. Milletvekili avan-
tadan bir şey istemiyor. Hep "kjyak emeklâik'' istemekle suçlan-
dı. Kurumun içındeki bu eşitsizhğin düzeltilmesini amaçhyor sa-
dece. Anayasanın 10. maddesi de eşitlik ilkesini vurgular. Ama ne
yazık ki önerge yanhş ilişkilendirildiği ve kamuoyunda yanlış iz-
İenim edinildiği içinmilletvekillerinin mesailerine gölge düştü. Bir
de geçenlerde bir televizyon kanahnda, "MiDetvekflkri emekli
oiunca avantadan aüelerine baknnvorlar'' gibi sözler edildi. Insaf
edilsin. SSK'den, Bağ-Kur'dan, Emekh Sandığı'ndan emekli olan
insanlann bakmakla yükümlü olduklan aileleri vardır. Bütün bun-
lardan dışandaki insanlar yararlanıyor. Milletvekili de, anayasa-
nın değişmeyen 86. maddesine göre o haklardan yararlanıp emek-
li olmuş. Bu durumda da ailesine bakmak zorunda. Sosyal devle-
tin icabı bu. Ama bu haklardan sadece milletvekilleri ve eski mil-
letvekilleri yararlanıyorlar derseniz orada kamuoyunu yanıltmış
olursunuz. O durumda da ne TBMM'nin itiban kalır ne de bir şey..
'TBMM gerl adım attı' ,;
- lşçiye, memura bu TBMMyüzde beş zammı reva görürken
kendilerine inanılmaz zamlaryapıyorlar, tepkisi sizce haklı de-
ğil miydi?
- Onu başta söyledim zaten, TBMM maaşartnncı önergeninyan-
hşhğını hisseder etmez geri adım attı. Ben de TBMM Başkanve-
küi olarakhalktan özürdiledim. Yanhşü. Amabu yanlış bütün TBMM
çahşanlanna kadar uzablırsa o da yanlış bir davranış olur. Aslın-
da bugün bizim bunlan bir yana bırakıp "Törkiye böyle sıcak bir
coğrafyada nereye gköyor"u tartışmamız lazımdı. Ekonomi ber-
bat. Kaosa dönüşmek üzere. Ülkede bunalım ekonomisi konuşu-
luyor. Öte yandan, bu coğrafyada inanılmaz sıcak bir savaşla kar-
şı karşıyayız. Bütün bunlar dururken hâlâ TBMM üyelerinin hak-
lannı savunmaya çahşmak bana zul geliyor.
- Milletvekillerinin dokunulmazhklan konusu hangi aşama-
ya geldi?
- Uyum Komisyonu'ndan çıktıktan sonra milletvekillerirıin bir
üst mahkemede, Yargıtay'da yargılanmalan meselesi vardı. Önce-
ki dönemlerde olduğu gibi, aynı şekilde komisyonlardan geçirip
genel kurula gelecekti. Ama ne hazindirki milletvekilleri dördün-
cü kez bu maddeyi reddettiler. Milletvekillerinin kendi iradeleriy-
le geri çevrilmiş oldu. Bana göre, böylesine bir düzenleme
TBMM'den geçmeliydi.
~ Daha önceki dönemlerde ikisiyasiparti lideri TBMM'de bir-
birlerini aklamadûar mı?
- Evet, ama bu madde değiştirilse de TBMM'de aklama pakla-
ma devam edecektir. Çünkü orada TBMM iradesiyle dokunulmaz-
lığın kaldırılıp kaldınknaması önkoşulu vardır. Bu da bir zihniyet,
bir kültür meselesi. Muasır medeniyete giderken, Batılı olurken
Baü'nın arzu ettiği biçimde kanunlan değiştirmek yetmiyor. în-
san mantalitesinin değişmesi gerekiyor.
çankaya-slyasetçl sürtügmesl
- Cumhurbaşkanı Sezer'in Cumhurbaşkanhğı'na seçilme-
sinden hemen sonra TBMM ile Cumhurbaşkanı arasmda bir
sürtüşme olduğu gözleniyor. Sizce bu durum neden kaynakla-
ntyor?
- Çünkü TBMM belki anayasaya uygun bir Cumhurbaşkanlığı
seçimi yaptı, ama 550 kişi arasından bir aday yerine, kendi konu-
sunda uzman olan bir Anayasa Mahkemesi Başkanı'nı seçti. Sa-
yın Sezer Cumhurbaşkanlığı 'nda iki şapkayı bırden giydi. Yani bi-
risi Cumhur'un başı, öbürü de Anayasa Mahkemesi'nin başıydı.
Bu Çankaya'ya taşındı. Böylece Çankaya'yla siyasetçi arasında
bir sürtüşmedir başladı. Bence bu krizin başlangıcı KHK'lerin
Cumhurbaşkanı tarafindan geri çevrümesiydi. Yani Temmuz 2000.
Sayın Cumhurbaşkaru her şeyin TBMM'de halledilmesinde ısrar-
lıydı. O nedenle bu Meclis çok süratli çahşıyor. KHK'ler olmadan
biz hızla kanunlan çıkanyoruz. Cumhurbaşkam bu yöntemi uy-
gulatmak istiyor. 1982 Anayasası, yan başkanlık sistemini özen-
direcek biçimde cumhurbaşkanına yetki vermiş. Cumhurbaşkan-
lan anayasaya göre sorumsuzlar, ama siyaset yapıyorlar. Geçmiş-
te bunun örneklerini gördük. Siyaset yapabilmek için de siyaset-
çi olmak lazım. Ama doğal olarak Cumhurbaşkanı, Anayasa Mah-
kemesi Başkanhğı'ndan geldiği için Anayasa Mahkemesi Başka-
nı gibi de davranıyor. Bu, bizim birinci hatamız değil. Dtinci ha-
tayı da ABD'den ekonomiyi düzeltmek üzere bir bakan getirmek-
le yaptık. Bu saym bakan ülke ekonomisinin başına oturtuldu. As-
hnda TBMM, "Nrye bu hafc gektik" diye kendi kendine özeleşti-
ri yapmalı.
- Türkiye Cumhuriyetisınırlan içinde, ülke ekonomisinin ko-
şullanm bilen ve bunlan düzettme becerisine sahip hiç mi eko-
nomistyoktu?
- Anladığım kadanyla koalisyon şartlan buna mecbur etti. Bu
seçim yapılırken ABD'yle, IMF'yle iyi ilişkileri olan bir Dünya
Bankası Başkan Yardımcısı oluşu tercih sebebi sayıldı. Bu çokyan-
hştı. Çünkü Sayın Derviş çok iyi niyetle ülke ekonomisini idare
etmeye çahşıyor, ama "Türidve'nin koşuBannıhi tannabflmekicin
daha çokfinnekroekyemesi lazun" desem çok mu amiyane olur?
Türkiye'nin şartlan bambaşka. Bunlan bilmeden burada siyaset
yapmak da mümkün değil. Ama ilkokulu bitirip 11 yaşında Isviç-
re'ye giderek ailesiyle yerleştikten, tamamıyla Batı kültürüyle bü-
yüdükten sonra tabii ki ona yönetim de ters geliyor. Martta gel-
mesine rağmen Türkiye'nin şartlannı daha yeni yeni öğreniyor. Tür-
kiye'de bu badireden kurtulmak için zaman za-
man elastikiyet gerektiren ekonomik tedbirleri al-
makta bu yüzden geç kaldı. Tabii hiçbir siyasi par-
tinin üyesi de olmadığı için dördüncü koalisyon or-
tağı gibi bir imaj da verdi.
'Kendlmlzi atdatmamalıyız*
-Zekeriya Temizel'leMesut Yılmazarasında-
kimektupsavaşı konusunda nedüşünüyorsunuz?
- Türkiye'de kim haklı kim haksız? Oluşan şart-
lar zaten meseleyi gösterdi. Sayın Temizel, "Tûr-
kiye'deD mflyariarca dolar kacmadı" diyor. Ama
yasük alnndaki milyarlan da görmemeye çahşıyor.
Sadece maliyeci kafasıyla hareket ederseniz dev-
letçi ekonomiyi liberal ekonomide savunmaya kal-
karsanız işin içinden çıkmanız mümkün değildir.
Bırakm insanlanmızı, biz kendi kendimizi aldatı-
yoruz. Özelleştirme yapıyoruz, özelleştirmeyi en
fazla parası olduğunu düşündüğümüz insana ve-
riyonız. O insanın gerçekten parası olup ohnadı-
ğını kimse soruşturmuyor. O insan bir devlet ban-
kasından aldığı parayı özelleştirmeye yatınyor.
Sonra kredisini ödeyemiyor. O işletmeyi de ban-
kalara devrediyor. Böylece devlet bankalan inanılmaz boyutta iş-
tirak sahibi haline geldiler. Şu anda Türkiye bir çeşit devletleştir-
meyle karşı karşıya. Butasırdöngüdençılcmamız gerekiyor. Do-
layısıyla kendi kendimizi aldatmaktan da vazgeçmeliyiz.
- Türkiye, bu ekonomikkriz altında bocalarken 11 Eylül'eya-
kalandı. Şimdi Afganistan bombalantyor. Kara harekâtı sınır-
lı da olsa başlatıldu Göründüğü kadanyla ABD Türkiye'den ar-
tık açık açık askeri destek istiyor. Bu arada savaşın Irak'a da
sıçraması tehlikesi söz konusu. Sizce bu durumda Türkiye na-
sıl biryol izler?
- Türkiye onlarca yıl terörden çok çekti. Ama Batı'run çifte stan-
dardınarağmenkendi imkânlanyla terörle mücadele ederek ayak-
ta kaldı. 1984'teki o malum terör saldınsından sonra Türkiye bir
gerilla savaşıyla karşı karşıya kaldı. Ama Batı'nin ambargosuna
rağmen bütün bunlann üstesinden geldi. Terörle mücadelede çok
büyük başan kazandı. Evet, 30 binin üzerinde insanımız şehit edil-
di, bu savaşın mali portresi 100 milyar dolann üzerinde oldu. Ama
bütün bunlara rağmen Türk ordusu Ortadoğu'nun en güçlü ordu-
su haline geldi. Terörle mücadelesinde NATO'nun koşullannı da
göz önünde tutarak bu işte ön plana çıkmıştır. ABD'deki terörü bir
kültür, dinler savaşı gibi göstermek yanhştır. ABD Başkanı Busfa'un
ilk telafruz ettiği, züıinlerde tereddüt yaratan sözleri bugün Orta-
doğu'da yeni yeni kıvılcımlan yakıyor. Öte yandan, Türkiye'nin
terörle mücadelede daha çok yapması gereken işi var. îkincisi, Ba-
tı terörle mücadelede işin insani boyutlannı da düşünmek duru-
mundadır. Ama gördüğüm kadanyla insani boyutlar göz ardı edil-
meye başlandı. Sivil halktan, çoluk çocuk demeden pek çok ölen
v^ar. Bu terörist olarak adlandınlan, tarif edilen bu insanlar ne ya-
zık ki Batı tarafindan mevcut rejimlere muhalif olarak yetiştiril-
miştir. Hele Afganistan'da eroinle beslenip büyümelerine göz yu-
mulmuştur. Silahlannın hepsi de Batı silahıdır. Bu arada biyolo-
jik savaş dünyayı tehdit eder hale gelmiştir. Savaşın h^k'a sıçra-
ması, Kuzey Irak'ta kurdurulmak istenen bir Kürt devleti mesele-
si var. Türkiye'nin bu konularda hassas olması çok doğal. Öte yan-
dan, görebildiğim kadanylaAfganistan 'da Türkiye aktif olarakABD
ve Ingiltere'nin askeri ittifakına katılmış değildir.