Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURlYEt 21 EKİM 2001 PAZAR
DİZt
Batılılann dilırkçılığıSanayileşme ile toplumun düşünce yapısmm akılcı ve hümanist bir temele oturtularak
hızla geliştirilmesi arasında son derece önenıli bir nedensel ilişki bulunmaktadır
anayi devrimi, artıkpazar için üre-
tim yapan köylü toplumu aşama-
sınıyaşamışBatılıüİkelerdede.bi-
lindİğigibisalttanmdansağlanan
serma\e birikiminin gerçekleşti-
rildjği bir olgu değıldir elbette. Hiç kuşku
yok ki. bu olgunun gerçekleşebılmesı ıçin
gereklı evrimsel bırikim de, öteki toplumsal
ve kültürel gelişmelerin ekonomi ile bir bü-
tünlük ve nedensellik ılişkisi içinde, aynı sü-
reçte aynı eğnyı çizmesı koşuluyla ancak sağ-
lanabilmektedir çünkii.
Örneğin. bu gerçeğı, tngiltere'nin ekono-
mik ve kültürel tarihinde bütün çıplaklığıyla
görmek olanaklıdır.
Bilindigı gibı, XI. yüzyılın ortalannda Nor-
manlann istilasından sonra Ingiltere'de, ta
XTVyüzyıl sonlanna kadarresmi dil arük Fran-
sızcadır. Aydınlar ise, sanat ve bilim dili olarak
Latinceyi kullanmaktadırlar Katolik kilisesi-
nin yönlendirmesiyle. Yüzyıl Savaşlan kaza-
nılınca, XTV yüzyıl sonlannda güya tngiliz-
ce resmi dil haline geririlmiştir ama. ilginç-
tir. aydınlar daha uzun siire Latinceyi kullan-
mayı sürdürmüşlerdir. Örneğin, Saray hu-
kukçusu soylu Thomas More, ta 1516 yılın-
da bile ünlü yapıtı "Utopia'Vı îngilizce de-
ğıl, Latınce yazmıştır.
Köylü Isyanları
Ancak, bu aşamaya gelınen süreçte, bir
yandan Magna Carta imzalanır ve "tnsan
akhnm doğayı kullanarak her şeyi yapabüe-
ceğuıi* sa\Tinan Roger BacoıTla Rönesans
hareketi başlarkea ılginçtır. öte yandan da ay-
nı günlerde HatTyler'ın yönetimindekı ün-
lü "Köylü AyaklanmasT yaşanmaktadır tn-
giltere"de. XIV yüzyılda, John W\diffe, yal-
nız büyük toprak mülkıyeti hakkını kutsayan
Katolik Kilisesı 'ne karşı bir başka köylü ayak-
lanması düzenlemiştir.
Hiç kuşku yok ki. resmi dil haline getiri-
len Ingilizcenin XV yüzyılda büyük bir ge-
lişme göstermesi sayesinde, ömeğin. çağdaş
tngiliz şiirininkurucusuEdmundSpencer'in
"Çoban Türküsü" adlı şiir kitabı ile tngiliz
romanının kuruculanndan John Lyly'nin
"Euphues or the Anatorm of VVTt" (Eupheus
ya dâ Zekânın Anatomisi) ve "Eupheus and
his Engtand" (Euphues ve tngilteresi) adlı
ünlüromanlan 15
7
8- 1580villan arasında va-
yımlanır. \Y31iam Shakespearemodem dün-
ya tiyatrosunu kurarken, gene aynı yüzyıl ve
XVII. yüzyılda Francis Bacon, Hobbes, Loc-
ke. XVIII. yüzyılda Berkefcy,Huraegibi ün-
lü düşünür ve felsefeciler yetişmiştir ardı ar-
dına.
Edeblyatve resmi dH
Yani. James VVatt, John Kav; Arkvvright,
Crompton. Cartvvright ve arkadaşlan dünya
sanayı devnmıni gerçekleştirecek buluşlan ya-
parlarken. ömeğin Jonathan Swift, "Guffi-
ver'in GezüerT; Daniel Defoe, "Robinson
Cnısoe" gibı dünya edebıyatının başyapıtla-
nnı Îngilizce yazmaktadırlar aynı günlerde.
Görüldüğü gibi. sanayileşme ile toplumun
düşünce yapısının önce akılcı ve hümanist bir
temele oturtularak hızla geliştirilmesi arasın-
da son derece önemli bir nedensel ilişkinin
bulunduğundan kesinlikle kuşku duyulmasa
gerektır bızce. Bir toplumun düşünce yapı-
sında büyük köklü bir değişikliği gerçekleş-
tirebılmek ise. sürekli anadille düşünmek.
dolayısıyla anadilin hızla gelişmesini sağla-
makla olanaklıdır ancak. Anadillerin gelışti-
rilebilmesi de bilindiği gibi öncelikle yazı di-
li haline getınlmesıyle. yani edebiyatla ola-
bilmektedir.
Örneğın, kurucu halkın dilinin devletin
resmi dili haline getirilmediği sanınz tarih-
teki tek örnek olan Osmanlı İmparatorlu-
ğu'nun daha XX.yüzyılın başında kendiliğin-
den tarihten silinmesinin altında da. bızce
hiç kuşku yok kı. bu süreçte tanmdan gerek-
li sermaye birikiminin sağlanamaması kadar,
galıba asıl. bir anadili bulunmadığı için. ta
XVIII. yüzyılın başlanndan ben Batılılaşma-
ya çalışıldığı halde Batı düşüncesinin bir tür-
lü ka\Tanılamaması yüzünden Osnıanh dü-
şüncesinin de çağdaşİaşamamış olması yatsa
gerektır. doğrusu.
Avnca unutulmamalıdırki. *resmidfl* kav-
D ir toplumun düşünce yapısında büyük köklü bir
değişikliği gerçekleştirebilmek, sürekli anadille
düşünmek, dolayısıyla anadilin hızla gelişmesini
sağlamakla olanaklıdır. Anadillerin geliştirilebilmesi
öncelikle yazı dili haline getirilmesiyle, yani
edebiyatla olabilmektedir.
ramı da, tarihçılerin belirlemelerine göre si-
yasal dile Rönesans ile, XIII-XIV yüzyıllar-
da, önce "Kançılarya dffl" şeklinde girmiştir
2aten. Italyanca "Canceffiere" sözcüğünden
dilimize de girmiş olan "Kançılar" \ e "Kan-
çdarya". bilindiği gibi. "dcilik veknnsolosluk-
larda yan ve kayıt işleri ile baa yönetsd işleri
yürüten görevti" ve "o görevtinin bürosu" an-
lamınagelmektedir. Nitekim. "resmidfl" kav-
ramının Almancadaki karşılıklanndan biri
de "Kanrieisprache"dir (Kançılarya dili) hâ-
lâ.Kjsacası. bugün, demokratik bir yapıya
kavuşarak uyruğunun bütün haklannın güven-
ce altına alınmasını ve toplumsal kalkınma-
sının sağlanmasmı temel görevi bilen bir dev-
letin, artık salt bürokratik işlemleri yerine ge-
tirebilecek basit bir iletişim aracı mtelığınde-
ki, Baühlann da "Offitial Language/Öfficial
Tongue" ya da "Langue OfficieDe" dedıkle-
ri bir "resmi dfl"e. veya bir başka deyimle
"Kançılarya dilTne değil. bir "anadiTe ge-
reksınimi vardır kesinlikle.
Sömürgeler
Nitekim, Batılılar da. anadfl' in de\ letlenn
bağımsızlığı ve gelişmesı açısından ne büyük
önem taşıdığını fark ettikleri içindirki, öme-
ğin 1919
-
dabizım. 1950'lerdedeCezayirve
Vietnam'ın bağımsızlık savaşlanna karşı ye-
ri yerinden oynattıklan halde,
i
*SoğukSavâş"
yıllannda Sovyetler'e karşı sömürgelerini gü-
ya bağımsız devletler haline getirirken. ne il-
ginçtır ki. o halklann anadillennin gelışme-
mişliğini gerekçe göstererek, kendi dillerinı
o ülkelere "resmi dil" olarak kabul ettirmış-
lerdir, gene ustaca yöntemlerle. Bugün, ba-
ğımsızlıklan kendilerine söz konusu yıllarda
güya birtakım uluslararası kuruluşlann karar-
lan veya arüaşmalarla bağışlanrruş Afrika 'da-
ki veya Uzakdoğu'daki birçok genç ülkenin
resmi dili bilindiği gibi lngilizcedir.
Örne&in. 1902 vılındaki Amerikalılann Is-
panyollan yenerek sömürgeleştirdikJeri Ffli-
pinkr, 1945 yılında gene ,\merikalılar tara-
findan Japon işgalinden kurtanldıktan sonra
bu kez güya bağımsızlığına kavusmuştur ama.
resmi dili Ingüizcedir.
Ingilizlerin 1947 yılında bağunsızlıklannı
tanıdığı Hindistan'da da. 1958'den beri bütün
eyaletlerde güya anadillerden biri de Ingiliz-
ceyle birlikte "resmidfl" kabul ediimiştir. an-
cak bütün eyaletlerde hâlâ geçerli tek dil In-
gflizcedir. Yani, Hindistan'ın bir anadili yok-
tur bugün.Oysa, diyelim Almarrya, Fransa, ttal-
ya, Japonya vb. gibi sanayi ülkelerinin hep-
sınin resmi dili anadilleridir ve anadillerinin
yabancı dillerin saldınsına karşı korunması.
anadildeki edebiyaûn desteklenmesiyle sürek-
li geliştirilmesi, eğitim yoluyla yaygınlaşürıl-
ması da. bilindiği gibi. o ülkelerin devletleri-
nin temel görev lenndendir. Öyle ki. bu dev-
letlerin, anadilleri konusundaki kıskançhkla-
nna, titizlenmelerine. savaşımlanna bakarak.
onlan birer "dfl ırkçısı'' olarak nitelemek bi-
le gerçeğe pek aykırı düşmese gerektir doğ-
rusu.
Anadllden ödün vermek
Gerçekten, anadilinin dışında bir başka ya-
bancı dille sanayileşmeyi başarmış, kalkın-
mış ve toplumsal adaleti sağlamış tek bir ül-
kevarmıdıracabayeryüzünde. soruyorum...
Sırf AB'ye girebilrnek uğruna. Avrupalı-
lar istiyor diye. anadilden ödünler verilmesi-
nı kabullenmeyi anlavabilmek ise. gerçek-
ten kolay değil...
Bu nedenle. sanayicilerimizın. TLTSL\D
yöneticilerinia anadılımız Türkçe ile ne gi-
bi bir abpvcremedOderininolabileceğini. ana-
dfl ka\Tamının anayasadan çıkanlmasını han-
gi gerekçelerle istediklerini, inanın öyle me-
rak ediyorum ki...
Yann: şeytı uqnaz, mürtt uçunır...
OİITI dünyaya
bir de
soldan
bakın!
cosmopolitik': (M o q o mo
)
i *dünyaya dair yeni dergi. ,
•Uygarlık ve terörizm
*Küreselleşme ve neoliberalizm
Osmanlılarda (lıuiuıı
haK<mda dunyada suregıden'''
(tartışma 1ar) "*"* TT
7
"^—
^ ^--
J
t uçuşan fıkırlerçıktı kitapçılarda
Resmi dil kavramı, başlangıçta.
kesinlikle bugünkü anlamda
değil, devletin dış ilişkilerini
yürüten görevlilerin yazı dili
anlamına kullanılsa gerektir
genellikle. Örneğin, Osmanlı
împaratorluğu'nda da, ta
1826'lara kadar,
Müslümanlann kefere
dilkrini öğrenmeleri törelere
aykın olduğu için, Batı ile
ilişkiler Sarayda görevlendinlen
Rum veya Sırp, Hıristiyan
kâtiplerce yürütülmüştür ve
kullanılan dil Fransızca'dır.
Ancak, merkezde kullanılan
yazı dili Osmanbca'dır ama, bu
dile "Lisan-ı Osmani"
(Osmanlıca) adı bile
Tanzimat'tan sonra verilmiştir,
bilindiği gibi. Yani, "resmi dil"
kavramı, Osmanlı düşüncesinde
ta 1876'lara kadar kesinlikle söz
konusu değildir ve ilk kez L
Meşnıtiyet'te, kurulacak
mectisin ortak dilinin hangisl
olacagı ve rutanaklann hangi
dilde kaleme alınacağı
tarüşmalan sırasmda gündeme
gelmiştir. 1876 Kanun-u
Esasi'sinin (anayasasının) 18.
maddesiyle de Türkçe,
Osmanlı Imparatorluğu'nun
"resmi diB" olarak kabul
ediimiştir. Fakat, Osmanlı
düşüncesinde henüz
"ulusçuluk" kavramının bile
oluşmamış bulunması yüzünden
kuşkusuz, buradaki
"resmi diF terimi de, XIV
yüzyılda Ingilizcenin devletin
"resmi diü" haline
getirilmesinde olduğu gibi,
"anadil" anlamını da içerir
şekilde değil, kesinlikle salt
"ortak dil" anlamında
kullanılmıştır, ne yazık ki...
Oysa, uhıs'u oluşturan temel
öğelerden birinin de "dil"
olduğu düşünülürse, "anadil"
kavramının, bugünkü anlamını
Fransız de\Tİminden sonra,
insanlığın siyasal bilincine
"ulus" kavramı ile birlikte
girerek kazandığından da galiba
kuşku duyulmasa
gerektir doğrusu.
Bu nedenle, "aaadil" de artık,
salt kişilerle ilgili
bireysel bir olgu olarak değil,
devletlerle de ilgili
toplumsal bir olgu olarak
değerlendirilmelidir mutlaka.
BİR YOL HİKÂYESİ
TAYFUN TALİPOĞLU
Öl' De, ÖlelimL
Haddehane meydanında
işçi liderı konuşuyor.
Işçiler, sözünü keserek
slogan atıyorlar.
"öl de, ölelim.
öl de, ölelim."
Sıkıntılar bitmez; ancak,
günah keçisi aranır.
Sendika başkanı istifa eder.
Yine bir şey düzelmez.
Bir işçinin serzenişi
her şeyi özetler:
"öl de, ölelim diye slogan attık,
bunlar bizi ciddiye aldılar ağa-
bey!.."
Yaklaşık bir haftadır Karabük'te-
yiz.
Hikâyeyı de ticaretle uğraşan
Nuraydın Köse anlattı.
Karabük'te çözüm yollan
yine tıkalı.
Karabüklünün sesini
tünelin ötesine geçirmek için
bütün çabamız.
Anımsatalım:
1995 yılında "Ekonomik değeri
yoktur" diye
kapatılmaya çalışılan
Karabük Demır Çelik Fabrikası,
sembolik olarak belirienen fıyatla,
bir liraya, Öz Çelik-lş Sendikası
önderliğinde
Karabük halkına devredilmişti.
İşçi tazminatlarından tutun da
stokların ve yatırımların dahi
paralan, peşin olarak
devlet tarafından ödendi.
Yüz otuz yedi günlük grev sonra-
sında
mutlu sona ulaşılmıştı.
Mutluluk üç yıl sürdü.
Demir çelikte dünyada yaşanan
kriz,
KARDEMlR'ı de vurdu.
Sendika da, patronluk da acemiy-
di.
Masanın her iki tarafında olmak
yönetimi zoriaştırıyordu.
Buna karşın işçi,
üstüne düşen fedakârlığı yaptı.
Srfırzamla toplusözleşme ımzaladı.
Ama ülkedekı kötü yönetım,
art arda gelen devalüasyon,
yatırımlannın meyvesini henüz al-
mamış
KARDEMİR'İ, çoğunluğu kur far-
kından doğan
borç batağına sürükledi.
Yansından fazlası devlet kuruluş-
lanna
ait olmak üzere
işletmenin bugün 120 milyon do-
lar borcu var.
Bu arada günah keçisi de bulun-
du:
öz Çelik-lş Sendikası Genel Baş-
kanı
Recai Başkan istifaya zoıiandı.
İstifa da etti.
Işte yazının başındaki
öykü de o günlere ait.
Şimdi yenı bir yönetimle
çözüm aranıyor.
Bazı Karabüklüler
"ERCEMlR'in bünyesindeyeralın"
derken,
bazılan "Devlet borçlarımızı erte-
lesin,
işletme kredisi versin, yolumuza
devam edelim"
görüşündeler.
Sonuç ne olursa olsun,
bütün öneriler
KARDEMlR'in yaşatılması üzerine.
Yaşatılması da (azım.
Çünkü dünyada belki
örnegi olmayacak şekilde,
bir kentin kaderi
bir fabrikaya bu kadar bağlı.
KARDEMİR olmazsa
Karabük de yok.
lli ilçeye çevirmek de
sancılı ve zor olacak.
NTV'deki tartışmamızda
bir konuşmacının sözleri manidar
"Devlet, üretmeyen bankalara
sağladığı desteği, üreten KAR-
DEMİR'den
esirgeyecek değil ya..."
"Yönetim işçiye verilirse
böyle olur" diyenlere en güzel ya-
nıtsa
özelleştirme sırasmda sendikacı
olan
emekli işçi Taner Canyurt'tan gel-
di:
"Bu ülkede işçinin yönettiği şirket-
leri
yaşatmazlar.
'Alın başınızın çaresine bakın' de-
diler
ve denetimsiz bıraktılar.
Yani faturayı yine
işçiye çıkarttılar."
e-mail: rtalipoglu v ixir.com
www.bamteli.tv
Faks: 0312 467 09 05
ICDASTA 6 KİSİNİN SORCUSU SURUYOR
Gürtuna'dan
komplo iddiasıİstanbul Haber Servisi - ÎGDAŞ'ta
1997-98 yıllannda gerçekleştirilen 300
trilyon liralık yolsuzluk ve dolandıncı-
lık iddialarına ilişkin gözaltına alınan 6
kişinin sorgusu sürüyor. tstanbul Büyük-
şehir Belediye Başkanı AB Müfrt Gür-
tuna. "Türktve, maaiesefsrvasi irade üre-
temiyor, iş üretemiyor, program ürete-
miyor. Bunun vanında komplo teorfle-
riyle veya shasi linç girişimlemie insan-
lann havaüan karartılr\or" dedi.
istanbul DGM'nin başlathğı soruştur-
ma kapsamında gözaltına alınan eski
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri
MehmetMustafa Açıkahn. eski IGDAŞ
Genel Müdürü Muhittin Fuat ŞengûL
eski Genel Müdür Yardımcısı ve Saadet
Partisi (SP) istanbul Milletvekili Ali
Oğuz'unoğlutbrahimMüjdatOğuzile
tlhan Biçer,NaciErdemirve Ozgen Efü-
ti'nin sorgusuna Mali Şube Müdürlü-
ğü'nde devam ediliyor. Gözaltındaki 6
kişi, önceki gece şubeden çıkanlarak
hastanede sağhk kontrolünden geçirildi.
istanbul Büyükşehir Belediye Başkanı
Ali Müfıt Gürtuna, Doğu-Batı Enstirü-
sü Başkanı John Mroz'la Emirgân'daki
Beyaz Köşk'te yemekten çıkarken gaze-
tecilenn "MafiŞube'nintGDAŞoperas-
yonu\1a" ilgili sorulanyla karşılaştı.
Ayıp üzerine ayıp l;lenlyoı-
Ülkede ayıp üzerine ayıp işlendiğini
sa\ıınan Gürtuna, "Gazetelere bu rapor
nasd sızmış? Birtakun müfettislerin ve-
y& uzmanlann hazırladıklan kküa edflen,
amabiambirtürtüelegeçiremediğimiz.
Ne hikmetse 'resmi' deniliyor. Biz isti-
yoruz, bize 'gizli' diyeverilmivor'' diye
konuştu. Gürtuna, Türkiye'de iş yerine
komplo teorileri üretildiğini ifade ede-
rek - Türkiye'de shasi iradeciddiolarak
program. çözüm üretemediğiiçin beMen
aşağı \Tirma tercihlerine girişiİiyor" de-
di. Gürtuna, savcılığa suç duyurusunda
bulunacaklannı belirterek olayın komp-
lo olduğunu savundu.
MATADOR OPERASYONU
Uyuşturucu kaçakçısı
Sipahioğlu yakalandı
İstanbul Haber Servisi - Uyuşturu-
cu şebekesinin önemli isimlerinden ol-
duğu iddia edilen Şaban Sipahioğlu.
"Matador Operasyonu" çerçevesin-
de Istanbul'da yakalandı.
Narkotik Şube Müdürlüğü'nden ya-
pılan açıklamaya göre, Matador Ope-
rasyonu kapsamında tutuklu olarak
cezaevinde bulunan Urfi Çetinka-
ya'nm sağ kolu CemalNayır'a uyuş-
turucu sağladığı tespit edilen Şaban
Sipahioğlu'nun, Kadıköy'de bir evde
kaldığı belirlendi. Sipahioğlu, narko-
tik polisince eve düzenlenen operas-
yonda, yakalanarak gözaltına alındı.
Hamza Kılıç'ın ortaflı İddiası
Yaklaşık 2 ay önce Bayrampaşa Ce-
zaevi'nde silahla öldürülen uyuştu-
rucu kaçakçısı Hamza Kıbç'ın orta-
ğı olduğu iddia edilen Sipahioğlu, ay-
rıca halen aranan Cumhur Yakut ile
de uyuşturucu alışverişinde bulunu-
yordu.
Eşinin kardeşi adına düzenlenmiş
sahte kimlikle yakalanan Sipahioğ-
lu'nun, Yunanistan'da 513, Ipsala'da
ele geçirilen 317 ve 81 kilogram ero-
in kaçakçılığı olaylanyla ilgisi bulu-
nuyor.
istanbul DGM tarafından hakkın-
da gıyabi tutuklama karan verilen Si-
pahioğlu, önce Bulgaristan'a kaçtı,
burada yaklaşık 3 ay kaldı, yerinin
belli olması üzerine tekrar Istanbul'a
dönerek Kadıköy'deki eve yerleşti.
Tanınmamak için top sakal bırakan,
sadece 2-3 günde bir evden dışan çı-
karak gazete ile yiyecek aldığı belir-
ienen Sipahioğlu, yakalandığında 15
dakika şoka girerek hiç konuşmadı.
Sipahioğlu, konuşmaya başladığında
da "tyi ki yakatonriım" diyerek büyük
bir bunalımdan kurtulduğunu anlat-
maya çalıştı.