25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 4- CUMHURİYET 21 EKİM 2001 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Cumhurbaşkanı 'nın halkoylaması isteğini milletvekili Işın Çelebi ve Prof. Dr. Erdoğan Teziç'le konuştuk 'TBMMhalkmvicdanı olmalıdır'- Milletvekili maaşlarına ilişkin referandum konusu- nu nasıl değerlendiriyorsunuz? ÇELEBİ- Sayın cumhurbaşkanı, anayasanın 175. mad- desinin beşinci ve yedinci fıkrasuıdan doğan yetkilerini kullannııştır. Beşinci ve yedinci fıkralar bırlikte değerlen- dirildiğinde tek maddeyi Sayın Cumhurbaşkanı'nın refe- randuma götürme yetkisı olduğu açıktır. Karan doğru bu- luyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, anayasadan doğan yet- kisini kullanmıştır. Çünkü, Sayın Cumhurbaşkanı AB'yi ilgilendiren ana- yasa değişikliklerini onaylayarak temel hak ve özgürlük- lerin genişletilmesine ilişkin madde değişıkliklerinin yü- rürlüğe girmesini sağlamıştır. Ancak, anayasada yer al- maması gereken ve son anda liderlerin bilgisi içinde ve- rilen önerge ile milletvekili maaşlarına alt limit getirilmiş- tir. Bu tür detay hükümler anayasa hukuku mantığına ay- kındır. Aynca, kamuoyu vicdanına ters düşülmüştür. Çün- kü, anayasalar temel hak ve özgürlükleri belirieyen, ko- ruyan hükümler içeren toplumsal sözleşme metinleridir. Genel hükümler içerir. Ancak, bu son anda \ erilen öner- ge ile yönetmelik ve tüzüklerde yer alacak detaylar ne ya- zık ki önerge ile anayasada yer almıştır. Önerge ciddi bi- çimde yanlıştır. Ekonomik v e siyasi krizin derinleştiği bir ortamda, son anda liderlerin bilgisi içinde verilen Önerge ile milletve- kili maaşlarına getirilen, alt limıt tümüyle yanlış olmuş- tur. Bu durum halk vicdanında hiçbir şekilde kabul edil- memiştir. Tam tersi vicdanlarda derin bir yara açmıştır. Bunedenle d e Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konuyu hal- kın onayına ve iradesine sunması çok doğrudur. Demok- rasinin kökleşmesi için halkın vicdanının sesinin dınlen- mesi şarttır. B u şartlarda halkoylaması, doğal olarak, si- yasi bir iradeyi yansıtacaktır. Çünkü siyasi parti liderlerınin bilgisi ve onayı ile yapı- lan bir tasarruf söz konusudur. Bu şartlarda, liderler açık- ça onay verdikleri bu önerge ve değişiklikleri, halka açık- lamak, savunmak ve halkın iradesine saygı göstermek zorundadırlar. Burada belirt- mek istediğim önemli bir ko- nu da şudur: Anayasanm 86. maddesın- deki millervekillennin özlük haklannı düzenleyen metnin, anayasa komisyonundan ge- çen hali ile yeniden düzenlen- mesi de şarttır. Çünkü bu ko- nuda, ciddi yasal boşluklar or- taya çıkmaktadır. Bu durum, TBMM'yi yıpratmaktadır. Oy- sa TBMM'nin manevi şahsiye- tini korumak demokrasinın ge- lışmesi açısından çok önemli- dir. - TBMM, Sezer'i neden ha- sım olarak görüyor? - Bugünkü tartışmalara, TBMM'nin rümü kanlmamak- tadır. Çoğu zaman, hükümetin yönetme anlayışı ile hukukun temel ilkeleri, dünyadaki ve Türkiye'deki toplumsal deği- şime ve gelışım anlayışına ters düşmektedir. B u nedenle za- man zaman ciddi yönetim ve hukuk boşluklan ortaya çık- maktadır. örneğın, af konusundaki ina- nılmaz uygulamalar, kamuoyu- nu derinden sarsrruştır. Sorun- lara yol açmıştır. 2000 yılı ba- şından bu yana, ekonomi yö- netiminin yaptığı akıl almaz hatalar, Türkiye'nin girişimcı gücünü yok etmiştir. Işsizlık korkunç boyutlarda artmıştır. Bu örnekleri her alan- da vermek ve çoğaltmak müm- kündür. Bu şartlarda, doğruyu söylemek gerekir. Doğruyu söylediğiniz zaman yöneticilerbundan hiç hoşlan- mıyorlar. Ancak, bizlerdoğru- lan söylemek zorundayız. "Hu- kuk, yönetiienlerin uyması ka- dar, yönetenlerin de uyması ge- reken temel kuraflardır." Yönetenlerin, kendi koyduklan kurallara saygılı olmalan gerekir. Hukuk devleti ilkeleri geçerli olmalıdu-. Yasalar önünde herkesin eşit olacağı bir toplum düze- ni anlayışı önemlidir. Ancak, Türkiye'de mutlaka hukuk devleti ilkeleri geçerli olacaktır. Demokrasi tüm kuralla- n ile işler hale gelecektir. Aynca TBMM'nin halkın vic- danının sesi olması gerekir. O zaman "Egemenfik kayıtsc şartsız milletindir" ılke- si gerçekleşecektir. Sorunlann çözümü mutlaka siyaset yo- lu ile ve demokrasi içinde olacaktır. Bu nedenle Siyasi Par- tiler ve Seçim Kanunu değişmelidir. Halkın siyasete ka- tılımı artmahdır. Halkın etkin biçimde siyasete girebile- ceği kanallar açümalıdır. Halk, temsilcisini doğrudan ken- disi ve bilerek seçmelidir. Bu amaçla, üye yazımından baş- layarak, ön-seçim ve tercih sistemine kadar birçok konu- da yeni anlayışlan geçerli kılmak gerekir. Bu şarttır. Bu nedenle, bizler öncelikle. siyasi parti ve seçim kanunu- nun değişmesini istiyonız. Bunun için bir y ıldır çalışıyo- ruz. Bu konudaki çalışmalarımızı altı ay önce, ANAP baş- kanlık divanuıa verdün. Ancak hiç ses çıkmadı. 26 Eylül tarihli deklarasyonda bu değişimi istedik. Hiç ses çıkma- dı. Ancak milletvekili maaşlan ile ilgili önerge, liderle- rin bilgisi içinde, bir dakikada geçti. Bu durum çok üzü- cüdür. Çok acıdır! - Kriz ortamında, dayatmacı tavrı içinde milletvekil- lerinin kendi ödeneklerine zamyapmaları uygun mu? - Biraz önce beürttim; Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu ile ilgili değişiklık tekliflerımız karşısında lider- ler hiçbir hareket göstermiyorlar. Ancak, 86. maddedeki haklı değişiklikleri de geçersiz kılan, son derece yanlış bir önergeyi liderler kabul ediyorlar. Bir dakikada geçmesi- ne evet diyorlar. Bu durum, gelecekte siyasi tarihimizi ya- v T J7VT A TA l/ÇA Nflf1 ! 11 ^nsan ^arımız ekonomik sıkıntılar içinde inim inim inliyorlar. Bu vıl L,LJ I Lfl 1/1V Ç/li 1UUL, V s o m n d a 3 8 4 katrilyon liraya ulaşması beklenen vergi gelirlerinin tamamı faizlerin ödenmesine gidecek. Artı, faizlehn tam tutarımn ödenmesi için vergi dışı gelirlerden 2 katrilyon lira daha aktarılması gerekiyor. Yapılan hesaplara göre bufaiz ödemeleri bankalarda 40 milyar lira ve üzerinde hesabı olan 25 bin mudiye gidiyor. Geriye kalan 70 milyon insanı düşünen yok. Nüfusun neredeyse beşte biri günde bir dolar ve altında parayla geçinmek zorunda. Bu parayla sürünemezsiniz bile. Kişi başına düşen yıllık ulusal gelir 2 bin 261 dolara düşmü'ş durumda. 1995 'te bütçenin yüzde 33.4 'üfaize aktarıhrken bu rakam 2001 de yüzde 50 'ye ulaşıyor. "Kurtancı" olarak taaa Amerika 'lardan getirilen devlet bakanı acaba bu rezil tablo karşısında ne düşünüyor? Hâlâ kurtarıcılığa sıvamyor mu? Yoksa, kendisinden önce TL bazında olan ve bugün 200 milyar doları aşan iç-dış borç toplamım dolara çevirmekte ısrar mı edecek? Öte yandan milletin vekilleri, TBMM 'ye milletin oylarıyla geldiklerini unutmuş görünüyorlar. Ulusal programın gerektirdiği anayasa değişikliklerini yapıyorlar. Ama bu arada halka bir gol daha atmaktan kendilerini alamayıp maaş ve yolluk zamlarını bir anayasa değişiklik maddesi halinde geçiriveriyorlar. Edep, ar, haya sıfırlanmış mı ne? Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, bu maddeyipaketten ayıklayıp referanduma götüreceğini açıkladığında da "demokrasi" diye celalleniyorlar. Çünkü halk oylamasında halktan ne yanıt alacaklarım çok iyi biliyorlar. Türkiye ve Türk insamnın düşürüldüğü bu çaresizlik dolu, içler actsı durumu ANAP îzmir Milletvekili Işın Çelebi ve Galatasaray Üniversitesi Rektörü anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç 'le konuştuk. Dr. IŞIN ÇELEBİ 1950, Karaman doğumlu. Yükseköğrenimini ODTÜ Metalurji Mühendisliği 'nde tamamladı. İTÜ'de yüksek lisans, A Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi 'nde de ekonomi yüksek lisansı yaptı. îzmir Dokuz Eylül Üniversitesi 'nde ekonomi doktorasım verdi. 1987-91 arasında Îzmir milletvekili ve Türkiye-ATKomisyonu üyeliği yaptı. 18 Nisan 1999'da yeniden milletvekili seçildi. 1999-2001 arası ANAP Genel Başkan Yardımcıhğı görevini yürüttü. Şu anda ANAP MKYK üyesi. Yayımlanmış dört kitabı var. 26 Eylül 2001 'de kamuoyundan destek gören deklarasyonu hazırladı. zacaklar için ilginç bir durumdur. içinde olduğumuz ağır şartlan bundan daha iyi anlatan bir manzara olamaz. Bu- gün halktan kopmuş, statükocu, menfaat ilişkileri ön pla- na çıkmış bir yönetim anlayışı, siyasete hâkim olmuştur. Bu nedenle, yenilik ve değişim çok gerekli bir hale gel- miştir. Bu nedenle, hukuk devleti ilkelerinin geçerliliği ve demokrasinın kökleşmesi, çok hayati olmuştur. - Bugünkü TBMM'yle nereye varılır? - Bütün bu yanlışların düzelmesi için, öncelikle TBMM'nin manevi şahsiyetini korumak çok önemlidir. TBMM'nin şahsiyetini hırpalamanın, itibannı düşürme- nin kimseye yararı yoktur. Bu nedenle, TBMM'nin tem- sil gücü arthnlmahdır. Bu amaç doğrultusunda, Siyasi Par- tiler ve Seçim Kanunu mutlak surette değişmelidir. Bu ko- nuda, kamuoyunun ciddi desteğine ihtiyacımız var. Sağ- lanacak destek, Türkiye için ve çocuklanmız içindir. Ge- leceğin Türkiyesi'ni ve çocuklanmızı düşünmek zorun- dayız. El ele vermeliyiz. Bu arada genel kurulda 2 yıldır bekleyen Siyasi Ahlak Yasa- sı'nın ret raporu da derhal gün- deme ahnmahdır. Böylece Ah- lak Yasası yeniden anayasa ko- mısyonunda görüşülmeli, Si- yasi Ahlak Yasası da hemen çıkanlmalıdır. - Neden Siyasi Partiler ve Seçim Kanunu değişmelidir? Kamuoyu desteği gerekli mi? - Siyasi partiler demokrasi- nin vazgeçilmez unsurlandır. Bu ilkenin yaşaması, yaşatılma- sı her şeyden önce siyasi par- tilerin, işleyişi, tüzükleri ve programlannda demokrasinin yer almasını gerektirir. "Egemenlik kayrtsız şartsız minetindir" sözünün gerçek- leşmesi ancak dünyadaki deği- şimin ve toplumun tercihleri- nin geniş bir yelpazede Mec- lis'e yansımasıyla mümkün- dür. TBMM'nin halktan ko- puk bir görüntü sergilemesini önleyecek, itibannı en yüksek seviyeye çıkaracak halkın tüm istek ve beklentilerini, şikâyet- lerini dillendirecek. çözecek ve paylaşacak vekillerin TBMM çatısında toplanması doğru olan ve arzulanan bir du- rumdur. Ancak bu şekilde. ege- menlik millet adına kullanıla- bilir ve millet tam bir güven duygusuyla meclisinin arka- sında durur. Böylesi bir meclisi oluştur- mak, siyasette istikran sağla- mak için Seçim Kanunu ve Si- yasi Partiler Kanunu'nda cid- di ve köklü değişiklikler ya- pılması gerekmektedir. Yayım- îadığımız deklarasyon ve ka- nunlardaki değişiklikler için hazırladığımıztekliflerimiz bu amaçlar doğrultusundadır. Bu süreçte kamuoyu desteği çok önemlidir. Bu kanunlardaki değişim hayata geçene kadar el ele vermeliyiz. Tüm sivil toplum örgütleri bu çalışma- Iara destek vermelidir. Kamuoyu baskısı oluşturulmalı- dır. Herkes tanıdığı millervekillerini bu değişim için teş- vik etmelidir. Bu konuda birebır çalışmalıyız. -ANAP'tan kopmalan nasıl değerlendiriyorsunuz? - Türkiye'de sistem tam anlamıyla tıkandı. Bunun yan- sımalarını tüm partilerde görüyoruz. Sistemde ciddi bir kilitlenme söz konusu. Halktan kopma sorunu ve temsil krizi büyümektedir. Ekonomide ve siyasette kriz birbiri- ni etkilemektedir. Güven krizi derinleşerek devam etmek- tedir. Üretimin durması. eksi 9 küçülme ve enflasyonun yeniden yüzde 80 olması, tüm girişimci gücünü yok et- mektedır. Gelecek nasıl yönetilecek sorusu, çok önemli hale gelmişrir. Bu durum tüm partileri derinden etkilemek- tedir. Aynca halktan kopma hızlandıkça; parti içi statü- ko, patronaj ve menfaat ilişkileri güç kazanmaktadır. - Mesut Yümaz'ın Cumhurbaşkanı Sezer'i "siyasi amaçlı" olmakla suçlamasına ne diyorsunuz? - ANAP'ın ve hükümetin içinde olduğu durumu orta- ya koyan ve anlatan bir tepki olduğunu düşünüyorum. Hal- kın cevabından ürkmektedirler. Halkın düşüncesi ortada- dır. Çünkü statükocu anlayış güç kazandıkça, değişim ira- desi yok olmaktadır. Bu şartlarda suçlamalar normaldir. Ancak, bugün starükoyu muhafazanın ötesinde, her alan- da ciddi gerileme söz konusudur. Halkı temsil gücü azal- dıkça bu rür tartışmalann olması doğaldır. Bütün bunla- ra ragmen güvensizlik ve umutsuzluk ortamını aşabiliriz. Türkiye'nin potansıyeli iyi yönetilirse kriz ortamını aşa- biliriz. Türkiye yeniden başanlara öncülük edecektir. Bu nedenle. tüm partilerde ciddi arayışlar ortaya çıkmışhr. Ye- ni oluşum mantığı önemli hale gehniştir. - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer 'in, anaya- sa değişikliği paketine milletvekili maaş ve ödenek- lerini arttıran maddenin eklenmesine karşı çıkarak bunu referanduma açmasını nasıl değerlendiriyor- sunuz? TEZİÇ-Sezer yanlış yaptı. Referandum gündemden kalkmalı. - İyi de, milletvekili maaş ve ödeneklerine yapılan zamma dokunulmamalı mı? - Hayır. Ama referandum gündemde kalırsa bu so- runu çözmek daha da zorlaşır, hatta imkânsızlaşır. Bu- nu hukuki açıdan söylüyorum. - Nasıl hukuki açıdan? - Çünkü artık süreç başladı. Yüksek Seçim Kurulu, sonradan bir değişiklik yapılsa dahi halkoylamasını gerialamaz. Diyebilirsinizki, "Türkiye'deherşejohır. Hukuksuzlukla da geri alınabUir." Burada asıl yapılması gere- ken, anayasanın milletvekili ödeneklerini düzenleyen 86. maddesinin anayasadan çı- kanlmasıdır. O anayasadan çıkanldığı anda bu konu biter. Türkiye de bu sorunu aşar. Aksı hal- de bu sorun çok büyük kriz- leri de beraberinde getirir. Hem de Milli Mücadele'de bize bu ülkeyi kazandıran TBMM'nin itiban gölgele- nir. -Ama bu koşullar altında zaten TBMM'nin itibartgöl- gelenmedi mi? - Meseleyi öyle koymaya- lun. Bu süreç başlarsa dört ay Türkiye'de TBMM, millet- vekilleri konuşulacak. Bundan sonra insanlar se- çim sandığına giderler mi, bakışları ne olur? Biz ısrar edersek sonraki milletvekil- lerinin işini çok zorlaştrrmış oluruz. Kurumu yıpratmayalım. Kuruma, yaptığı hatayı onar- ma frrsatrnı verelün. - Referandumdan nasılge- ri dönülebilir? - TBMM gündemine üçte bir teklifle 86. maddenin kal- drnhnası getirilir. Teklif gö- rüşülüp üçte iki oyla kabul edilerek madde yürürlükten kaldırılu-. Halkoyuna gidil- meksizin bu sorun çözülür. Aksi halde konu hangi ira- deye bağlı kalacak? Onu çöz- mekte zorluk çekeriz. Çünkü şimdi anayasanın 35. madde- si var. Acaba Cumhurbaşka- nı'nın konuyu referanduma götürme iradesi mi, yoksa 35. madde mi? Bu madde diyor ki: "Bu kanun yayımlandığı tarihte yûrüıiüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde tümüyle oylanır.** Yüksek Seçim Kurulu bu maddeye bağlı kalırsa ya- samanın iradesi anayasanm 175. maddesinin 7 fıkra- sındadır. Bu fıkra şunu söylüyor: "Konımun (anayasa değişikliği paketinin) halkoyla- masına sunulması halinde anayasanın değisfirilen hü- kümkrinden hangflerinin birnkte, hangilerinin a\n av - n oylanacağını TBMM karara bağlar." TBMM, "Tümüyle oylanır'' karannı vermiştir. O za- man konu 35. maddeyle bağlıdu". Cumhurbaşkanı da "Ben o maddeyi halkoylamasına sunarnn," diyor. O za- man halk oylamasından çıkacak sonuç anayasanm 86. maddestni de kapsar. Cumhurbaşkanı anayasa değişikliğini ya tümüyle reddedecektir ya da bütünüyle kabul iradesi ortaya çık- tığı zaman da o 34 madde içinde milletvekillerinin yu- kanya tuTnandınhmş maaşlanyla ilgili maddeyi de ka- bul etmiş olacaktır. Onun için halkoylamasına gitme konusundaki tartış- malan gündemden kaldrrmak için 86. maddenin ana- yasadan mutlaka çıkanlması gerekmektedir. Bir referandum aynca, büyük harcamalan gerektire- cektir. Bu büyük rakamlar bu ekonomik sıkıntı içinde bizlere daha da zor günler yaşatacaktır. -Ancak, bildiğimiz kadarıyla bir referandumun ne kadara çıkacağının hesabı yapılmış. 3-5 trilyon gibi bir maliyetinin olacağı söyleniyor. Bu bir kereye mah- sus harcanacak. Öte yandan her ay, neredeyse buna eşit bir miktar milletvekillerinin zamlı ödeneklerine gidecek. Siz buna ne diyorsunuz? - Bakın, diyelim ki referanduma gidildi ve tek mad- de oylandı. O zaman sonucu belli olan bir oylama halk PROE DR. ERDOĞAN TEZt 1936, İstanbul doğumlu. Ortaöğrenimini Galatasaray Lisesi 'na tamamladı. Lisede okurken Galatasaray milli ve lise takımlannda voleybol oynadı. Yükseköğrenimini tÜ Hukuk Fakültesi 'nde tamamladı. Üniversitede de voleybol oynadı ve milli takım kaptanlığı yaptı. ÎÜ Hukuk Fakültesi 'nde asistanlık görevinin ardından Fransa'daanayasa hukuku üzerine doktorasım verdi. Bir dönem Galatasaray Lisesi Müdürü oldu. 2000 yılı Hazirant 'ndan buyana Galatasaray Üniversitesi Rektörü. Aynı üniversitede anayasa hukuku dersleri veriyor. halkoylaması olmaz. Ben bunu bir hukukçu olarak söylüyorum. Bu gerek hukuki, gerek siyasi açıdan böyledir. Halkoylamasına Sunma Kanunu'nun 2. maddesi re- ferandumun 120 günün sonundaki ilk pazar günü ya- pılması hükmünü getıriyor. Dört ay, her gün biz bunu mu konuşacağız? Türkiye, o zaman başka sorunlany- la birlikte, hiçbir sorununu çözemez hale gelen bir ül- ke konumuna gelebilır. - Sonucu belli bir halkoylaması dediniz. Ancak, milletvekilleri, hazır anayasa değişikliğiyapılmışken paketin içine bizim maaş zamlarını da ekleyiverelim, kurnazlığı göstererei soruna esas kendileriçanak tut- madılar mı? Memıra, işçiyeyüzde beş-on zam reva görülürken siz ah'aki açıdan TBMMüyelerinin bu davranışını nasıl ieğerlendiriyorsunuz? - Etik açıdan zananlaması da konusu da yanhştır. Ge- len tepkiler üzeriıe TBMM bunu kanun değişikliği gi- bi yine gündemegetirmek istiyor. Ama bu yeterli de- ğil Anayasadan, !6. madde pürüzünün ayıklanması la- zım. Bu işin de ioğrudan doğruya kanun koyucuya bı- rakılması en iscbetli yoldur. - Bu noktadcaklıma takılan bir konu var. Halkoy- lamasına gidimesini önleyecek bir yol yok muydu? - Burada hukıki çerçeveyi çızmek zorundayım. Ana- yasanm 175. mddesi, anayasa değışüdiklerinde Cum- hurbaşkanı'nasir daha görüşülmek üzere TBMM'ye tek tek madde »önderme yetkisı tanıyor. Aynca 175. naddenin üçüncü fıkrasınagöre de Cum- hurbaşkanı palet olarak metni geri gönderebilir, yeni- den görüşülmk üzere. 175. maddenin 5. fıkrası da maddelerin tektek geri gönderilmesıni kabul etmiyor. Halkoylamasın gidileceği zaman da hangi maddele- rin birlikte, hargi maddelerin ayn ayn oylanacağını da yıne TBMM bJirliyor. Anayasaya gre ortada böyle bir irade varken biz bu- nu yok sayamayız. 35. mad- de yürürlük konusunda nasıl bağlayıcıysa aynı şekilde hal- koylaması sırasında bütünüy- le yapılması konusunda bağ- layıcıdu". - Ama burada da Cum- hurbaşkanı, anayasa deği- şikliği paketine kendi maaş zamlarını neden sokuştur- duklarım sorgulamak isti- yor... - Bunun iki amacı var. Bi- rinci ve açık amacında ana- yasa değiştirici ırade diyor ki: •*Halko> lanıasuıda tek san- dıkolsun." Konular değışik- se ayn ayn sandıklann ol- ması lazım oysa. Bazı mad- deler içın "hayır'' iradesi çı- kabilır. Ikinci özellik de, yasama organı bu maddeyle Cum- hurbaşkanı'na bir mesaj ver- miştir. O da şudur: "Geri gönderecekseniz bü- tünüyle gönderin. Bir daha görüşefim." Anayasanm 175. maddesinin üçüncü fıkrası buna olanak veriyor. Madde şöyle: "Cumhurbaşkanı anaya- sa değişiküğine ilişkin kanun- lan bir daha görüşülmek üze- re TBMM'ye geri gönderebi- lir." Burada geri gönderme madde madde değil, bütü- nüyledir. Öte yandan basın- da çıkan haberlere bakacak olursak da Sayın Cumhur- başkanı'nın endişesi açılrm- lan düzenleyen maddelerin gecikmeksizin yürürlüğe gir- mesidir. Ama, değişiklikler Cumhurbaşkanı 'nın önünde 15 gün kadar bekledi. O sü- re içinde de hemen TBMl'ye geri gönderilir, Meclis de bunu hızla yeniden göışürdü. Cumhurbaşkanı bu fırsa kullanmadı; kamuoyunun da hassasiyetini dikkate alok belki TBMM'ye bir iti- bar kazandırma düşüncesiç. şu gerekçeyi kullandı: "TBMM üyelerinin özlüİtaklari} la UgÛi üyelere yö- neük her rürlü olumsuz efcirhi örüemek için bunu halkoylamasına sunuyorum Öte yandan TBMM de gen tepkileri anlayıp hata yaptığını ve bu hatadan dönek istediğini ifade ettiği bir durumda, sanrnm sorunu çözülmesinde bir güç- lük olmamalıdır. Cumhurbaşkanı'yla Meclis ı sürrüşmesi parlamen- ter sistemin de mantığuıa aykıdır. - Cumhurbaşkanı 'nın kanuhükmünde kararna- meler nedeniyle hükümetle t sürtüşmesi olmadı mı? - Oldu. Ama o da hakça oyuna.ygun değil. Krizler- den ya da sürtüşmelerden olumlıİersler çıkararak ko- nuyu olumlu kanala çekmek gerdyor. Burada da ilk adımı TBMM atarak hemen anaysanm 86. maddesı- ni yürürlükten kaldırmalıdır. Soru da büyük krizlere dönüşmeden çözülebilir. Bugün karşılaştığımız, önemli a^asa hukuku so- runudur. - TBMM ile Cumhurbaşkanı Se& arasında has- mane bir tutum gözleniyor. Sizce buasmane tutum neden kaynaklandı? - Burada, hasmane değil de farklı hiuki bakış açı- lan, diyelim. Sayın Cumhurbaşkanı bu munun bir an önce çözühnesini istedi. Tepkilerin gürhmde kahna- ması, sorunun çözühnekte olduğu mesaun verihne- si gerektiğini düşünüyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle