Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2001 PAZAR
HABERLER
DlflNYADA BUGÜN
ALt SİRMEN
FJÜısaf!
Sevgili, • ' ' ~ • " Â
Her yıl en sevdiğim yerlerden, en keyifli gezi-
lerden de olsa, yurda döndüğümde, içimi kapla-
yan sevinç artıyor.
Hep eve dönmenin keyfini duyuyorum. Evde-
ki aksaklıklan artık eskisi kadar görmüyorum ve-
ya öfkelenmiyorum sanma. Tam tersine, aksak-
lıklanmızın, garipliklerimizin gün geçtikçe armğı
kanısındayım.
Gerçekten garip bir toplumuz,
Garipliklerimizden biri de, kimi konulann so-
rumlularının doğru yapılmasından sorumlu ol-
duklan şeyi düzgün biçimde gerçekleştirecek
yerde, kendilerinden kaynaklanan bozukluğu,
sanki o işin dışındaymış gibi eleştirmeleri.
Dün de Sabah gazetesini açtığımda, bu olayın
birörneğiyle karşılaştım.
Gazete dokuz sütun manşetten haykınyordu:
"Yalan dünya Türkiye'yiesiraldı".
Altında da bir avuç sözde ünlünün istanbul'da
her gece bir eğlence yerinden diğerine mekik
dokudukian ve eglencenin türü anlatılıyordu.
Gazetenin saygın bir kişi olan başyazarı Gün-
gör Mengi de "Yalan Dünya" başlıklı yazısında,
bu tür yaşamı ve onun sergilenmesini eleştiriyor,
kabahati daha çok televizyonlara yüklüyor veTe-
levole programını öne çıkanyordu. Ana fikrine
katıldığım yazının bir yerinde de, "Şiddete ve cin-
selliğe tapan bir toplumun kendisini de yok ede-
ceğini medya artık görmek zorunda değil mi?"
. deniyordu.
• * •
Güldüm! Sonra hemen gazetenin arka sayfa-
sınt çevirdim. Orada bermutat cıbıl bir dilber arz-
ı endam eyliyordu. Bu kez, konuk minikinisinin
yalnız altı olan, iştahaver dolgun memelerini bi-
razı taşacak biçimde kollanyla kapatmış, tıpkı
haberde anlatılan kızlara benzeyen, "gizemli Gü-
listan" hanım kardeşimizdi.
O veya bir başkası, ama mutlakatam ya daya-
n çıplak bir cinsi latrf, bu gazetemizin sayfalann-
dan her gün cinsel çağrışımlar yapıyorlar.
Mankenleri köşe yazarı yapan, haberde eleş-
tirilen gece kulüplerinin müdavimlerinin yaşam-
lannı imrendirircesine gözler önüne seren yazılı
basın değil mi?
Sevgili,
Çok ayıptır söyiemesi ama, ben bir kez bile
seyretmedim Televole'yi; zapping yaparken gö-
züme takıldığı zaman da, o kanalda kalmadan
devam ettim.
Ama bütün bu anlatılanlan yine de yazılı basın-
dan biliyorum.
Kısacası, yazılı basın bu furyada başı çekti,
cinselliği televizyondan önce, medyanın yazılı
kesimi öne çıkardı.
Büyükgazetelerimizin Handan, Mandan, Şun-
dan, Bundan vb. adlaria yayımladıklan ekteri ve
içeriklerini unuttuk mu?
Sabah gazetesinin, bu gidişte oynadığı rolü
hangi izan sahibi yadsıyabilir ki?
• • •
Sayın Mengi'nin yazısında, bu hususlar da
yer almış olsaydı, yani biraz da özeleştiri bulun-
saydı, o zaman kendisini candan kutlardım.
Ama ne yazık ki orada özeleştirinin katresine
rastlamadım.
O zaman oturup düşündüm.
Acaba basının bir kesimi de, politikacılar gibi,
kendi sorumluluğunu görmezden gelip, hasıral-
tı edip, eskiden özendirdiği yaşamı şimdi eleşti-
rirken, yakınlaştığının belirtilerini her, gün gördü-
ğümüz toplumsal patlamanın telaşına mı düştü?
Eğer öyle ise, yazılı bastn gözlerini televizyon-
dan önce kendine dikip, kendı alışkanlıklannı ve
davranışlannı da düzeltmek zorundadır.
Çünkü Türkiye'deki yozlaşmada, yazılı basının
büyük bölümünün çok, ama çok büyük bir payı
var.
Sayın Mengi'nin yazısını, böyle bir başlangıcın
ilk adımı olarak görmek isterdim ama, o da müm-
kün değil.
Çünkü gazetelerimizi açıp bakıyorum, gidiş hiç
de düzelme, güç yaşamın sırtlanmasında top-
lumsal dayanışmayı güçlendirme yolunda değil.
Tam tersine, kolay elde edilen parlak yaşam
öğütleniyor, özendiriliyor. Gazetelerimiz her gün
biraz daha light olmaya yöneliyoriar. Gerekçe
"Toplum böyle istiyor" savı.
Ve "Toplum böyle istiyor" diye diye, manken-
lerden köşe yazarı yaratan light bir basın, patla-
maya hazır bir toplumun dokusunu örüyor.
MHP lideri Bahceli
'Parti değil, suçu
işleyen cezalandınlmalı'
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanı
ve Başbakan
Yardmıcısı Devlet
Bahçeli, siyasi
partilerin
kapatılmasının
zorlaştınlmasını da
içeren anayasa
değişikliği paketinin
önümüzdeki hafta
Meclis'e geleceğini
belirterek, "Üeride
Siyasi Partikr
Kanunu'nda yapüacak
değişikliklerie de ağır
bir yaptınm olan parti
kapatma cezasına
ancak kademeli bir
ceza sisteminin
sonucunda başvurulan
birsistem
gelistirilmelidir" dedi.
Bahçeli, olağan dışı
dönemlerde parti
kapatmalannın
partilerin
olumsuzluklannı
gidermenin bir yolu
olarak görülmesinin
ülkeye bir şey
kazandırmadığını
bildirdi. Af nedeniyle
"pişmanhk
duymadığmı" belirten
Bahçeli, Başbakan
Bülent Ecevit'ın
sağhğıyla ilgılı bir
soruya, "Arük basın
olarak bu
taruşmalardan
vazgeçin. Sayın
Başbakan sağhkh ve
görevinin başındadır"
yanıtını verdi.
MHP lideri Bahçeli,
dün partisinin Merkez
Yönetim Kunılu
toplantısmda, siyasi
partilerin
kapatılmasının •
zorlaştınlmasına
ılişkin anayasa
değişikliği
çahşmalanna değındi.
Ölüm orucundakiler serum verme-reddetme eylemiyle devam eden süreçte 80. günlerini doldurdular
'Hayata Dönüş' hayata döndürmedi
Operasyon işe
yaramadı
"Hayata Dönüş"
operasyonu ölüm
orucu eylemlerini
sona erdiremedi.
Hastanelere
kaldırılarak serum
verilen
eylemcilerin,
şuurlan açıldığında
serumu çücarması,
ailelerin "zorla
tedavi işkencesi"
değerlendirmelerine
neden oluyor.
İSTANBUL / İZMİR (Cum-
huriyet)- "Hayata Dönüş" ope-
rasyonu, sonrasında çeşitli has-
tanelere kaldınlarak serum ve-
rilen tutuklu ve hükümlülerin,
şuurlan açıldığında serumu çı-
kararak ölüm orucu eylemine
devam ettikleri belirtildi. Aile-
ler, tutuklu ve hükümlülere is-
tekleri dışmda serum verilme-
sini "zorlatedaviişkencesi'' ola-
rak değerlendirdiler. Tutukluve
hükümlüler "serum venne-red-
detme* eylemiyle 80. günleri-
ni doldururken tzmir Atatürk
Eğitim Hastanesi'nde ölüm
orucu eylemini sürdüren Ümit
Kanh ile Banş Yıldınm'ı ziya-
ret eden anneleri, çocuklannın
gün geçtikçe "ölümün eşiğûıe
yaklaşüğınr gördüklerini söy-
lediler.
F tipi cezaevlerini protesto
etmek amacıyla önce açlık gre-
viyle başlayan, daha sonra
ölüm orucuna çevrilen ve 19
Aralık'ta Hayata Dönüş operas-
yonu düzenlenmesine karşın
kesintiye uğramayan eylem 80.
gününe girdi. Kütahya Ceza-
evi'nden Kütahya Devlet Has-
tanesi'ne kaldınlan Semra As-
keri, şuuru açıldıktan sonra te-
daviyi reddetti. Kütahya Ceza-
evi'ndeki tutuklu ve hükümlü-
ler Semra Askeri'ye tedavi zor-
lamasmın sona erdirilmesi, ya-
nık ve yaralı olanlann tedavi
edilmesi talebiyle 7 gündür tuz
ve şeker alımını kestiler. Kü-
tahya Cezaevi'ndeki hükümlü-
lerin yalnızca su aldıklan belir-
tildi.
Çağdaş Hukukçular Derneği
üyesi avukatlaı Kartal Eğitim
ve Araştırma Hastanesi'nde te-
davi gören tutukluve hükümlü-
ler hakkında kendilerine bilgi
verilmediğini ifade ederken,
Gebze Cezaevi'nden Kartal
Eğitim ve Araştırma Hastane-
si'ne kaldınlan Kenan Taybo-
ran'ın beyin dokusunda zede-
lenme olduğu bildirildi.
Kartal Cezavi'ne giden
ÇHD'li avukatlar edinebildik-
leri bilgilere göre ölüm orucu
eylemindeki Gülay Kavak'm
sağhk durumunun kötü oldu-
ğunu, Madunak Özen'in zor
konuştuğunu ve bitkin durum-
da olduğunu belirttiler. Binnaz
Demirbaş'ta gaz zehirlenmesi
ve bacaklannda yaralar bulun-
duğunu anlatan avukatlar, Son-
gül Yücel, Mekk Tayar, Elmas
Başanr,PınarAdıyaman'ınya-
ralannın, kınk ve çıkıklannın
tedavisi için doktor istedikleri-
ni açıkladılar.
Sincan F Tipi Cezaevi'ne gi-
den avukat Selçuk Kozağaçh,
tutuklu ve hükürnlülerin genel
durumlannda bir değişıklik ol-
madığını, yarahlann tedavi
edilmediğini belirtti.
Tutuklu ve hükümlü aileleri,
F tipi cezaevlerindeki operas-
yon sırasında yaralanan tutuk-
lu ve hükümlülerin, ölüm oruç-
lannı sürdürdükleri için tedavi
edilmediklerini öne sürerek
TürkTabipleri Birliği hekimle-
rinin F tipi cezaevlerine girerek
yaralılan tedavi etmelerini is-
tediler. Kandıra F Tipi Ceza-
evi'ndeki Fikret Kara'nın an-
nesi Naime Kara ile Kandıra
Cezaevi'ndeki Sezgin ÇeHk ve
Bayrampaşa Devlet Hastane-
si'ndeki Doğan ÇeBk'in annesi
Nadire Çeük çocuklannm yara-
lannın tedavi edilmediğini be-
lirttiler.
Izmir Atatürk Eğitim Hasta-
nesi'nde ölüm orucu eylemini
sürdüren Ümit Kanh ile Banş
Yıldınm'ın aileleri, tzmir
Cumhuriyet Savcüığı'ndan izin
alarak çocuklanyla görüştüler.
Muhabirimiz Necati Aygm'ın
haberine göre GülterKanh, oğ-
lunun sağhk durumunun ciddi
boyuttabozulduğunu gördüğü-
nü belirterek. "Ayakta zor du-
ruyor. Kilo kayıplan çok; ishaL,
bulanü, yürümekte zorluk çe-
kiyoriar, konuşmada güçlükçe-
kiyorlar. Sadece morallerininiyi
olduğunu $öylüyorlar"dedı.
BaKantığa mektup
'Kardeşim
terör
kurbanı'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Adalet Ba-
kanlığı, "Hayata Dönüş"
operasyonu sırasında kar-
deşi ölen bir hükümlünün
mektubunu yayımladı.
Kardeşinin "terör kurba-
ru olduğunu" belirten, adı
açıklanmayan hükümlü,
mektubunda örgütlere ses-
lenerek "Çok sevdiğiniz
bir sloganınızı paylaşryo-
rum; 'Analann öfkesi ka-
tilleri boğacak!' Ama size
kötü bir haberim var: Ka-
til sizsiniz! Analarunızm
öfkesi sizi boğacak!" dedi.
Adalet Bakanlığı'ndan
dün yapılan yazılı açıkla-
mada, Ankara-Sincan,
Edirne ve Kocaeli F tipi
cezaevleri ile diğer ceza-
evlerine nakledilen tutuk-
lu ve hükümlülere işkence •
ve kötü muamele yapılma-
sının söz konusu olmadığı
kaydedilerek bu tür iddi-
alarla ilgili olarak gerekli
araştırma ve inceleme için
Adalet Bakanlığı'ndan 3
başmüfettişin görevlendi-
rildiği hatırlatildı. Açıkla-
mada, iddialann aksıne
cezaevlerinde ziyaretçüe-
re her türlü kolaylığın gös-
terildiği bildirildi.
Adalet Bakanlığı'nın
açıklamasında, kardeşi
"Hayata Dönüş" operas-
yonu sırasında yaşamını
yitiren bir hükümlünün
mektubuna da yer verildi.
Adı açıklanmayan hü-
kümlü, mektupta kardeşi-
nin bir terör kurbanı oldu-
ğunu belirtti. Hükümlü
mektupta şu ifadelere yer
verdi:
"Benim kardeşim her
ne şekflde ölmüş otursa ot-
sun (bunu henüz bilmryo-
rum, öğrenmeyi kaldua-
mam), onun katiliterör ör-
gütkridir. Bu ülke sizden
önce niceleri gibi sizi de
aşıpyoluna devam edecek.
Terörist, atüğı her adımda
savısızyeni düşmankazan-
mak zorunda olduğu bir
yolda >ürür.''
Hükümlü mektubunda
örgüt yöneticilerinin, ce-
zaevlerinde "imparator-
luk" kurduğunu savu-
nuyor.
1ĞNELÎ FIRÇA ZAFERTEMOÇtN
F tipi protestocularına gözaltı
Veli Saçdık
gözaltındaANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - F tipi ceza-
evlerini protesto amacıy-
la Yüksel Caddesi'ndeki
însan Haklan Anıtı önün-
de basm açıklaması yap-
mak isteyen tnsan Hakla-
n Derneği (IHD) yöneti-
cileri ile tutuklu ve hü-
kümlü ailelerine polis
müdahale etti. tHD An-
kara Şube Başkam Lütfı
Demirkapı ile Burdur Ce-
zaevi'nde dozerle kolu
kopanlan Veli Saçıhk'ın
da aralannda bulunduğu
8 kişi gözaltına alındı.
IHD Ankara Şubesi'nden
yapılan açıklamada, so-
runlan çözümleyemeyen-
lerin 12 Eylül hukuksuz-
luğunu sürdürerek, dü-
şünce ve ifade özgürlüğü-
nü "terorizm" olarak ni-
teledikleri ve "sahte gün-
demkr" yaratmaya çahş-
tıklan savunuldu.
Tahliye olan Uğur Türkmen, F tipinin her şeyiyle tecrit mantığı içerdiğini belirtti
Hüküııılüler komisyonu suçladı
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sincan F Tipi Cezaevi'nden
tahliye olan hükümlüler, cezaevi-
nin içyüzünü anlattilar. "Yardnn
ve yatakhk" suçundan hükümlü
Uğur Türkmen, cezaevinin her
yönüyle tecrit mantığını içerdiği-
ni belirterek TBMM tnsan Hak-
lan Komisyonu'nun girişimleri-
ni "F tipini meşrulaştırma" ola-
rak nitelendirdi. Türkmen, "Tec-
rit kalkmadıkça ölüm orucu bit-
meyecek" dedi. Yusuf Deveci de
cezaevi savcısının "Ölüm oruçla-
nyla 150 kişi ölecekken operas-
yonda 30 kişi öMü" dedığıni ileri
sürdü.
ölüm orucuna 2. ekipte başla-
yan ve 62. gününde tahliye olan
Uğur Türkmen, Ceyhan Ceza-
evi'nden Sincan'a sevk edildikle-
rinde çeşitli mazeretlerle dövül-
düklerini anlattı. Türkmen, ara-
ma odasında çınlçıplak soyun-
masını istediklerini, 'onursuz'
aramayı kabul etmediği için yine
dövüldüğünü söyledi. Sürekli da-
yakla askeri dısipline sokmamn
amaçlandığuu savunan Türkmen,
"Zaten bu, F tipinin manüğıdır"
dedi. Türkmen, "Bir yerde işken-
ce yapüırken yan taraftaki odada
doktar işkence tespiti için muaye-
ne yapıyor. Sırtunda moriuk ve
açık yara varken doktor bakma-
dan rapor yazıyor" diye konuştu.
Türkmen, görevlilerin gelip
kantin ihtiyaçlanm sorduğunu
belirterek "Ardında yatan ka-
zanç. Gece 12'de su geİdi diye ge-
tirip sanyorlar, ama doktor istiyo-
rum, gehniyor. Sadece kendüeri
isterlerse getiyorlar" diye konuş-
tu. Cezaevinde işlevi bilinmeyen
odalar olduğunu öne süren Uğur
Türkmen, "TBMM tnsan Hak-
lan tnceleme Komisyonu üyeleri
gelip ısınma sorununu. elektrik
sorununu sonıyor. Oysa F tipinin
tecritolduğu ûzerindedurmuyor.
F tipini meşrulaştırmak için
admûaranhyor. Bu sorunlar gide-
rilse de tecrit kalkmadıkça ölüm
Uluslararası Af Örgütü'nden cagrı
*Ftipineson vetilsin'
tstanbul Haber Servisi -
Uluslararası Af Örgütü ve tn-
san Haklan îzleme Komitesi
(Human Rights Watch), Türki-
ye'den, Ftipicezaevlerinde tu-
tuklu ve hükümlülerin tecrit
edilmesine ve nakiller sırasın-
da şiddet uygulanmasına son
verümesini istedi.
Uluslararası Af Örgütü'nün
basın bülteninde, cezaevlerine
yönelik operasyonlar ve ölüm
oruçlan suasında yaşanan ge-
lişmeler özetlenerek Türki-
ye'de avukatlar, doktorlar, aile-
lerve konuya duyariı çevreler-
le görüşüldüğü, F tipi ceza-
evindeki sorunlann sürdüğü
vurgulandı. Bültende, tnsan
Haklan Komisyonu ve İHD
temsilcileri ile görüşüldüğü,
birkaç gün ıçinde cezaev-
lerinde ölümlenn başlayabüe-
ceği belirtildi.
orucu bitmeyecek, ûzerinde du-
rulması gereken bu" diye konuş-
tu.
Yaklaşık 2 yıl yattıktan sonra
aftan yararlanarak tahliye olan
Yusuf Deveci, F tıpınde yalnızca
hükümlülerin değil, gardiyan ve
diğer görevlilerin de toplumsal
yaşamdan tecrit edildiğini savun-
du. Deveci, 1 hafta havalandır-
maya çıkanlmadıklannı, daha
sonra da "kapı anzalı" dedikleri-
nı anlattı.
'150 kişi yerine 30 kişi öldü'
Deveci, bayramın 1. günü kal-
dıklan odaya gelen cezaevi sav-
cısının kendisine, "Önunoruçla-
n olmasaydı 5-6 ay sonra sizi bu-
raya getirecektik. Ancak ölüm
oruçlan kritikaşamaya gelince si-
zi hazıriıksa, apar topar buraya
getirmek zorunda kaldık 2. Dün-
ya Savaşı'nda milyonlarca insa-
nın ölümüne sebep olacak bir sa-
vaşta Japonya'ya atüan atom
bombası ile bilmem kaç kişinin
öhlmü engeüendi. Ölüm oruçla-
nyla 150 kişi ölecekken operas-
yooda 30 kişi ÖMü" dedığıni ileri
sürdü.
F tipi cezaevlerini pro-
testo amacıyla tnsan Hak-
lan Anıtı önünde topla-
nan gruba polis, İHD An-
kara Şube Başkanı Lütfı
Demirkapı basın açıkla-
ması yapacağı sırada mü-
dahale ettı. Göstericiler-
den Demirkapı ile Veli
Saçıhk'ın da aralannda
bulunduğu 3 erkek ile 5
bayan gözaltına alındı.
Yüksel Caddesi'nden
aynlan tHD yöneticileri
ve tutuklu yakınlan, der-
neğin Ankara şubesinde
basın açıklaması yaptılar.
Açıklamada, IMF,
Dünya Bankası gibi ulus-
lararası bağımlılık ilişki-
lerinın bulunduğu ku-
rumlann, programlannı
uygulayarak Türkiye'de
emek, banş ve özgürlük-
lerden yana güçlenn oluş-
turduğu toplumsal muha-
lefeti baskı altına alarak
yok etme planlannın uy-
gulamaya koyduğu belir-
tildi. Toplumun sorunlan-
nı çözemeyenlenn, bin-
lerce "politik muhaüfın"
cezaevine kapatılmasına,
mülteci durumuna düş-
mesine yol açan 12 Eylül
hukuksuzluğunu sürdüre-
rek düşünce ve ifade öz-
gürlüğünü "terorizm"
olarak niteledikleri ve
sahte gündemler yarat-
maya çahştıklan kayde-
dildi. Açıklamada. şu gö-
rüşlereyervenldı:
"Demokrasinin az çok
geliştiği ülkelerde suç ola-
rak dahi kabul edilmeyen
etkinliklere terorizm,
bunlan savunan demok-
rasi \anlısı güçleri de terö-
rist olarak suçlayarak ak-
la hayale sığmayacak ce-
zalar verdikkri yetmiyor-
muş gjbu düzenlenen vah-
şi operasyonlarla 19 Ara-
bk katliamı yaşanmış, 32
insanınıız öldürülmüştür.
Sahte af yasasıyla kendi
kendflerini afletmeye çab-
şanlar, bu durumu F tipi
cezaevine geçişin bir ara-
cı haline getirerek 19 Ara-
lıkkatliaıruyla 9 Aralık'ta
verdikleri söz ve teminat-
lan yok sayarak Ftipice-
zaevi uygulamalannı fî-
ilen başlarnlar."
STFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
ölüm orucu süreçlerinin ve ceza-
evleri operasyonlannın en çok sıkıntı-
sını çeken meslek gruplartndan birisi
de doktorlar oldu. Onlann siyasi bir
tutum aldıklannı, insanlart bile bile ölü-
me terk ettiklerini söyleyenler bile ol-
du. Doktorlar, hiç istemedikleri ölçü-
de siyasi alana çekildiler. özellikle ör-
gütleri Türk Tabipleri Biıiiği ve tabip
odalan topun ağzına konuldu. Dedik-
leri gürültüye g'ıtti.
Ankara'da dün, Ankara Tabip Oda-
sı'nın 'Açlık Grevleri, HekimlikveEtik'
başlıklı birtoplantısı vardı. Türkiye'nin
dört bir yanından çağnlan uzman dok-
torlar konuştular, kendi aralannda
gruplar oluşturarak atölye çalışması
yaptılar. Atölyede tartışılan konular
şunlardı: 1- Bedensel, ruhsal ve top-
lumsal açıdan açlık grevcisinin değer-
lendirilmesi: Yeterlilik, özerklik. 2-
Hasta-hekim ilişkisi bağlamında açlık
grevi süreci. 3- F tipi cezaevleri ve
sağlıklı yaşam.
Ankara tabip Odası Başkanı Ümit
Erkol, medyanın yanlış bilgilendirme-
Doktorlarla Birlikte, 'Aydınlatılmış Onay'
sinden gelen sıkıntılara değindi. Şun-
tan söyledi: İlk kez bu kadar hekim-
ci, meslekçi davrandık. Kendimizi
mesleki kurallara bağlayarak hareket
ettik. Kongremizde kabul ettiğimizte-
mel ilkeleri ve uluslararası kurallan uy-
gulamaya çalıştık, Ancak bizim böyle
davranmamız bazı çevreleri rahatsız
etti. Resmigörüş taraflısı beyanazor-
landık. ölüm orucu yoktur dememiz
istendi. Biz ısrarla şunu söyledik:
ölüm orucu yapanlann iradesine rağ-
men müdahale edemeyiz. Bunu söy-
lediğimiz için insanlan ölüme terk et-
tiğimiz gibi bir hava yaratıldı. Bunca
operasyona karşm şimdi insanlar
ölüm oruçlannı sürdürüyor. Müdaha-
lenin meslek etiğine karşı olmasının
ötesinde, pratikte de ne kadarzor ol-
duğu ortaya çıkmadı mı?"
Mehmet Bekaroğlu ise Sincan F
Tipi Cezaevi'neyaptıklan ziyaret sıra-
sındaki izlenimlerini anlattı. Bekaroğ-
lu, operasyon, sevk ve cezaevlerine
girişte tutuklu ve mahkûmlann işken-
ce, darp, kötü muameleyle yüzyüze
geldiklerini aktardıklannı söyledi. He-
men bütün tutuklu ve mahkûmlann
yaralı ve sakat olduklannı da sözleri-
neekledi. Ftipindeki sayımlar sırasın-
da yaralı ve hastalann zorla ikinci kat-
tan birinci kata indirilmek istendikle-
rini, bu nedenle dövüldüklerini sapta-
dıklannı belirtti.
Sami Dokuzoğuz, hasta haklannı
degerlendirdiği konuşmasında ölüm
oruçlan döneminde bir kavram ûze-
rinde durdu: 'Bilgilendirilmiş onay.'
Doktorun hastayı bilgilendirip, daha
sonra tedavisiyle ilgili onay istemesi
gerektiğini söyledi. Profesor Dr. Zuhal
Amato Okuyan, tedaviyi reddetmek
hakkına vurgu yaptı ve 'aydınlatılmış
onay' dediği hastayı bilgilendirmenin
uluslararası ve ulusal ölçütlerine dik-
kat çekti. "Türkiye'nin özel koşullan"
denilerek, uzun yıllann deneylerinin
ürünü olan uluslararası etik kurallan-
nın keyfe göre yorumlanamayacağın-
dan söz etti. Dr. Okuyan, kendi kenti
olan Izmir'den ilginç bir örnek vererek
konuşmasınısürdürdü: "Izmir'in hava
kihiliği dünya ölçülehnin üç katı. Bu
ölçü Türkiye'ye özgüdür diyerek bu-
nu normal ölçü mü sayacağız?"
Doktorlar, çok hızlı gelişen olaylar
nedeniyle kendilerini tam anlamıyla
anlatamamanın stkıntısı içindeydiler.
"Açlık grevcisinin bilinci açıkken mü-
dahale edilemeyeceğini söyledik,
herkes bizi topa tuttu. Şimdi aynı nok-
taya Başbakan ve Adalet Bakanı da
geldi" dediler.
ölüm oruçlan konusundaki mesle-
ki tutumlannı şu noktalarda özetledi-
ler. 1- Açlık grevcisi, zihinsel olarak
ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiy-
le karar verrniş, bu nedenle belirii bir
zaman için yiyecek ve/veya sıvı alma-
yı reddeden kişidir... Hekimin, bir kim-
seye, yaşamını sona erdirmekte bile-
rek ve kararlı olarakyardım etmesi etik
değildir. Ancak hastanın tedaviyi red-
detmesi temel bir haktır ve hekimin,
hastanın arzusuna saygı göstermesi
(ölümüne neden olsa bile) etik olma-
yan bir davranış sayılmaz. 2- Doktor,
mümkünse hastanın aynntılı tıbbi öy-
küsünü alır. Kişinin tam fizik muaye-
nesini yapar. Beslenmeyi reddetmesi-
nin olası sağlık sonuçlannı aynntılı ola-
rak aniatır. 3- Bilinci açık olan açlık
grevcisi beslenmeyi reddettiğinde bu
kişiler hekim tarafından zorla beslen-
meyecektir. Bunun aksi, hem tıbbi etik
hem de hasta haklan açısından yan-
lış bir tutumdur.
Doktorlar, ilkeli davranmayı, mesle-
ğin etik degerierine bağlılıklannı sür-
düreceklerini vurguladılar. Tutumlannı
şöyle özetlediler: "Insan yaşamına
saygımtz, bu yaşamın fiziksel, sosyal
ve ruhsal bakımdan da sağlıklı olma-
sını kapsıyor. Buna onuhu yaşamı da
eklemeliyiz."