Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
~ SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2001 PAZAR
10 P A Z A R J L A Z L L A R I dishab@cumhuriyet.com.tr
Siz de şiirsever işadamlanmızdan mısınız?Kanadalı işadamlan, üstlendikleri
yoğun sorumluluklann gerilimini,
şiirle gidermeye çalışıyor. Toronto
Universitesi'ne bağlı "Eğitim
Enstitüsü"nün (OISE) birkaç yıldır
öncülüğünü yaptığı şiir
seminerleriyle aradıklan tinsel
doyuma yanıtlar arayan
işadamlan,kadınlan ve insan
mutluluğunun gizemlerini irdeleyen
ünlü şair David Wythe'ı dinliyorlar
sık sık. Şiir repertuvarında, dünya
şürinin en doruk adlan var
Kanadalı şairin. Kimi zatnan
Dante'yı, kimi zaman Emily
Dickinsonu, Goetbe ve Keats'i
okuyan Davit Wythe, maddesel
hiçbir kaygısı olmayan ama her
birey gibi bir iç doyumsuzluğunun
depremini yaşayan işadamlanna,
Arap ve tbrani şiirinden, Tibet ve
Moğolistan ozanlanndan ömekler
okuyor. "Neden mutiu değüün"
sorusunun labirentlerinde, hep
ölümle vurgulanacak yaşamm
gerçek anlamını anyor şair Whyte.
Yumuşacık sesiyle, akıp giden
söylemiyle tûm dinleyicilerini
adeta büyüleyen şair, ezberindeki
300 şiirden ömekler sunarken
lacivert giysiler içindeki orta yaşh,
genç işadamlannı ve işkadınlannı,
bir tapınç suskunluğu
kavrayıveriyor. Dev uçak
fabrikalannın yöneticileri, ünlü
sanayiciler, büyük fabrikatörler var
aralannda. Firma başkanlannın,
başkan yardımcılannın, yönetici
sekreterleriyle izledikleri şiir
seminerinde, Çinli ozan Wu Wei
Wu'nım şiirleriyle yaşam ve
mutsuzluk gizeminin elektrik
tanımlannı duyuyoruz. Çinli ozanın
dizeleri, "tüm mutsuzhıgun"
kökenselliğinde, bencillik
saynlığının var olduğunu söylüyor
bize.
Daha sonra Davit İgnatov adlı lirik
Amerikan şairine geçen Kanadalı
ozan, "bizi tek boyutluluktan
kurtaran şiirin, her zaman bir
yaşam habercisi olduğunu"
vurguluyor ve devam ediyor
sözlerine: "Tümevanmm, insan
ofanamn köprüsü olan şiir, ağniıklar
alonda ezümişliğünizi hemen yok
eden, kuşanlmışnğınuzı özgüriüğe
ulaşnran bir ışık kaynağıdır"
Son yıllarda, Kuzey Amerika'da
eğitimli sosyal sınıfin manevi
beklentilerine çözüm sunduğunu
öne süren "motivasyon
konuşmacılannı" alaya alan ozan
Davıd Whyte, "Tüm insantağm
ulaşmayı düşlediği ütopvanın. o
bhimsiz annmışbğm hangi doruklar
ardında olduğunu kim
kestirebilir?" diye soruyor.
Acılar döneminde, yılgınlığın
üstümüze yüklendiği, üzüntünün
bizi çemberlediği anlarda, hemen
şiiri kucaklamamızı salık veriyor
ozan. "Kitapçılara, kütüphanelere
koşun" dıyor. Toplantıdaki iş
dünyası üyeleri arasında San
Francisco'dan, New York'tan ve
Seattle'dan Kanada'ya coşkuyla
gelen Amerikalı sanayiciler ve
TORONTO
ENGtN
AŞKIN
şirket başkanlan da var. David
Whyte'ı birkaç yıldır hiç
kaçırmayan şiir tutkunu üp
sanayicisi Psikolog Dr. Jim
Leonidas, "tçimizde büyüyüp giden
doyumsuzluğa, darboğazlardaki
bir çıkış vohı aranz.
Ben hep bu duyarn şairin sesiyle
anndun" dıyor.
işadamlan, mesleklerinin tipik
saynlığı, ülserin sızısıyla,
depresyon bunalımıyla, hissedarlar
toplantısını düşünürler hep.
Kimselerin gözünün yaşına
bakmayan şirketsel karmaşada,
yıllık bilançosunun "dip çizgisiyle''
bağlamlı olan kâr raporu,
işadamının geleceğini belırler. Iş
dünyasından, başka tanımlara da
sıçramış olan "dip çizgisi-bottom
Bne" deyişi, her türlü aynntının en
altında, en belirleyici bir başan
göstergesidir. Kısacası, kâr
düzeyinin en yüksek boyutlara
ulaşmasını bekleyen hissedarlar
ıçin bakılacak tek yer, daima "dip
çizgisidn-". Omuzlanndaki yoğun
sorumluluğun yıpratıcılığından
hiçbir işadamı kurtuhnuş değildir.
Bu yüzden de, fıziksel bunalımı
büyüyüp giderken manevi
üzüntüsü, iç kaygısı ve yalnızlığı da
eş oranda dallanıp budaklanır.
Kanadalı ozan Walt VVhftman'ın
"Çimen Yapraklan'' adlı
yapıtından ömekler sunmadan
önce, o ele avuca sığmaz şiir
ustasının yaşamından bölümler
aktanrken ilkokulu bile
bitirememiş o duyarhlıklar
ozanının, şiire 40'ından sonra
başladığına dikkati çekti.
1870'lerde kısa bir süre Kanada'da
yaşamış olan Whitman'ın, uzun bir
dışlanmışlıkla karşılaştığını
söyleyen Kanadalı ozan, kural
tanımayan, konformızme diş
bileyen "Whitman'ın bir başucu
ozanı" olduğunu belirtiyordu.
Sonra Walt Whıtman'ın. güzelim
şiiri "Kendimin Şarkısı''ndan
bölümler okudu bize. David Whyte
o şiir ardından ozanın,
birçoğumuzun belleğinde bir sevda
arusı gibi kıpırdayıp duran "Hey
Kaptan, Benim Kaptanım" adlı
şiirine geçecekti. Bir güvertede can
veren, ulaşmayı düşlediği limana
ulaşamayan bir kaptarun
söylencesiydi o şiir. Kıyıda boşuna
bekleyenlerin, boşuna çiçeklenmiş
sokaklann çığlığı vardı o şiirde.
Denizlerin söylencesini anlatıyordu
o şiir. Düşlerimizdeki denizlerin,
düşlerimizdeki kaptanlann şiiriydi
o. Kanadalı işadamı, sınırsız
varsıllığına karşın, bir gün her şeyin
biteceğini yadsıyamazdı. Tinsel
doyumsuzluğun onu boğduğunun
ayndındaydı hep. Yahlar, köşkler,
bankadaki 6 sıfırh hesaplar iyiydi
hoştu ama ölümcül yazgının asla
değişmeyeceğini biliyordu.
Gerçekte, şu kısacık yaşamın tüm
görkemine ulaşabilmekti onun da
düşü. tşadamı ya da işkadını, şiire
iç evrenimizi kara duyulardan
anttığı için koşmuştu.
David Whyte, Alman ozanı
SchiOer'in, Beethoven'ın 9.
senfonisine esin kaynağı olan şiiri
"Kıvanca Övgû"den bazı dizelerle
bitirdi toplantıyı: Tüm evreni
kucakladı kardeşlik / Nereye
dokunsan karanlıklar çiçeklendi /
Belırsin her bölümde cennetin
çocuklan / Gücün yıldızlarla
yerküreye egemendi / Gelin kıvancı
yudum yudum içelim / Gelın
kutsayalım cümbüşünü evrenin /
Doğa'nın bitimsiz sevecen
göğsünde /.
Kanadalı işadamlarının şiir
tutkusunu, Türkiye'de ve Kanada'da
yaşam süren Türk işadamlannda
görebilir miyiz dersiniz? Aklımız
bu soruyla uğraşadursun, gelın 4.
Murad'ın boğdurttuğu şair NeTi'ye
kulak verelim:
Padişahım bugünden ahdım olsun,
kimseyi hicvetmeyeyim amma /
Vereydin ger icazet, hicvederdim
baht-ı nâ sâzı /.
Şair Nef i şunlan söylüyor:
"Padişahım, bugünden rabaren
künseyi hicvetmemeye yemin ettün
ama, izin verseydin şu uygunsuz
bahtımı hkvederdnn."
Hollanda'da yeni
yıla girerkenHollanda yeni bir yıla girdi.
Amsterdam Meydanı ışıl ışıldı.
Dört gün önce yağan karlann
izleri hâlâ yol kenarlarındaydı.
Utrecht, Amsterdam'a nazaran
daha az hareketliydi. Gece açık
olan her yer doluydu. Herkes
rezervasyonunu önceden
yaptırmıştı. Hafiften yağmur
çiseliyordu. Bu iyi bir gelişme.
Yoksa bu gecenin soğuğuyla ara
sokaklarda tuzlama
yapılmadığmdan buzlanma
olabilir. Ankara'daki gibi kar,
yağmur yağdığmda trafik
tıkanmıyor, durmuyor burada.
Çarpışan arabalara da
rastlamıyorsunuz yolda. 2000'in
sona erdiği günde, 200l'e
merhaba diyen Hollandalılann
dilınde bir gece önceki üç saati
aşan bir canlı televizyon
programının değerlendirihnesi,
15 ayn ülkede yapılan ve
yayımlanan programın Hollanda
versiyonu vardı.
Veronica kanalında yayımlanan
"BigBrother"
dizisı. 105 gün
süren, dileyenin
özel kanaldaki
bölümüne girerek
24 saat izleyebildiği
bir canlı yayın
programı. 5'in
üzerinde önceden
birbirini tanımayan
evli, bekâr, erkek, kadın, bir
evde dışanya çıkmadan 105 gün
ortak yaşıyorlar. Yaş
ortalamalan 18-55. Programa
katılmanın önkoşulu, birbirini
tanımayan insanlardan olmak.
Başvurulardan yapılan seçim
sonucu oluşturulan grup, 105
günlük kapalı bir yaşama
başlıyor. Hollanda'daki program,
önceden yapılan bu programın
yeni insanlarla gerçekleştirilen
ikincisi.
Evin içinde 20'nin üzerinde
kamera bu kişileri sürekli
izliyor. Özet yayın her gün
veriliyor. Insanlar para da
ödeyerek telefonla programa
katılıp,
u
bu çıksın, bu kalsın"
diyorlar. Kamuoyu katılımına
göre programdan çıkarılma
oluyor. 105 gün sonra fınal
programına kalan genç bir
bayan ve erkek ile evli, orta
yaşm üzerinde bir erkek.. üç
kişi. Bu üç kişi içinden elenme
sonucu iki kişinin aynhnasıyla
kalan tek kişiye verilecek
armağan 250 bin florin.
Yaklaşık 65 milyar TL.
Bu programlann dünyada 1
AMSTERDAM
tSMAÎL
BAYER
milyar kişi tarafmdan izlendiği
belirtiliyor.
Gün boyunca 105 gün hiç
dışanya çıkmadan, kapalı bir
mekânda birlikte yaşıyorlar.
Salondan tuvalete, banyodan
yemek odasına vanncaya değin
her anlan kameralarla
saptanıyor ve anında
izlenebiliyor.
Birlikte uyum içinde yaşamayı
denemeye çalışıyorlar ve her anı
mılyonlarca insanm gözü
önünde. 105 günün sonunda
dışanya, özel hayatlanna
dönecekler. Televizyon
programcılan istemezse,
kendileri istemezse bir daha
belki hiç karşılaşmayacak ve
görüşmeyecekler. Ortak yemek
yemekten, ortak banyo
kullanmaktan, cinselliği ortak
yaşamaktan ve bu yaşam
biçimlerinin 24 saat anında
izlendiğini bilerek bir uyum
denemesi yapıyorlar. Program
bitince tekrar önceki
yaşam lanna
dönecekler.
Bu kişılenn
aileleri, yakmlan,
dostlan da son
programda canlı
yayında.. dışanda
izleyiciler kendi
_ ^ _ _ _ _ yakınlannaoy
vermeye çağınp,
ödülü almasını istiyorlar ve çok
mutlu görünüyorlar ve bunu
belirtiyorlar. Sonunda genç
bayan ödülü alıyor. Şimdi
gerçek yaşamlarına dönecekler.
105 günlük oyun bitiyor. 105
gün, yaşamlannı nasıl
etkileyecek bilemiyoruz. Ancak,
yalnızlığın, bireyciliğin
yöneldiği bir arayışla bir değişik
dönem yaşanmış oluyor.
Kamuoyu onlan izliyor,
tartışıyor. 2001 'de programın
yenisi başlayacak. Türkiye'deki
dizilere dönelim. Örneğin çoluk
çocuk herkesin ilgiyle izlediği
"tküıci Bahar" dizisıne.
Birlikte yaşama kültürü
oluşturma, üretim süreçleri,
sımsıcak insan sevgisi, aile
bağlan, dayanışma, canlı bir
yaşam izliyorsunuz. Amaçlan
var, istekleri var, sorunlan var,
çözüm arayışlan var, yaşam
mücadelesi var.
"Big Brother"daki yaşamla
"tkinci Bahar" arasındaki
yaşam öylesine farklı ki,
ilişkiler öylesine değişik ki.
Nasıl değerlendirirsiniz,
hangisini tercih ederdiniz?
Krhrndpr Afnvknvn y
dn Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, eşi Doris Schröder-Köpf ile biıük-
ijvm uuer ırı uanvvu uu ^ d ü n
]vioskov»'ya gitti. Schröder ve eşi, bu özel gezi sırasında, Rusya Dey-
let Başkanı VTadimir Putin ile bbükte Moskova'da Ortodokslann Noel kudamalanna kaüldı. Putin ve Schrö-
der, iki ûlke arasındaki ekonomik iüşkileri de ele akü. (REUTERS)
Dönem başkanı Isveç'in işi kolay değil
Avrupa Birliği'nin dönem başkanlığı
şimdi de Isveç'te. tki yıldan fazla
süren ve oldukça pahalıya patlayan
hazırlık döneminden sonra
"Avrupa'nın tokmağT bu yılın ılk
yansında Isveç'in elınde. Bu
vesileyle özel olarak hazırlanan
logoyu taşıyan bayraklar
Dışişleri'nin önünde göndere çekildi
bile. Isveç'in dönem başkanlığında
öncelik tanıyacağı konular "3 E"
olarak açıklandı: "Enlargement"
(genişleme), "Empkjyroent" (iş
sahibi olma) ve "Environment"
(çevre). Ne var ki bundan önceki
dönem başkanı Fransa'dan
devralınan bazı çetin cevizler
Isveçlıleri düşündürüyor; örneğin
AB ile NATO arasındaki işbirliği
konusu. Avrupa Birliği ülkeleri kendi
aralannda 2003 yılının sonundan
önce, kendi yakm çevrelerinde
çıkabilecek silahlı anlaşmazlıklara
müdahale edebilmek için 60 bin
askerlik bir AB gücü oluşturma
konusunda anlaşmaya vardılar.
Gerektiğinde NATO'dan
yararlanmak istiyorlar; ne var ki
karar mekanizmasına NATO'yu
kanştırmaya niyetleri yok. Böyle bir
durumda üzerine çok iş düşecek olan
Türkiye haliyle buna karşı çıkıyor.
Yani, gerek AB üyeliği
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
tartışmalannda. gerek AB silahlı
gücü konusunda her yol Ankara'ya
çıkıyor, Brüksel'e değıl. Kendisini
artık "tarafaz" değıl tt
ittifaksızn
ılan
eden Isveç'i bu durum düşündürüyor.
Bir başka sorun da yeni dönem
başkanının başını ağntıyor. Isveç
bilindiği gibi Avrupa Para Bırliğı'ne
girmedı. "Hele başkalan bir girsin de
göreünT dendi. Şimdi giren
başkalannın sayısı 13'ü buldu. Bu
ülkelere "Euro Grubu" deniliyor. Bu
grup, şubat ayında Palermo'da
yapılacak "Kalantor ülkeler grubu"
G-8'in zirvesine katılacak ve burada
Isveç temsil edilmeyecek!
Euro Grubu'nun başkanlığını,
Isveç'ten sonra dönem başkanlığını
devralacak olan Belçika'nın maliye
bakanı yapacak, halen dönem
başkanı olan îsveç'in maliye bakanı
değil! Kendisini gönüllü
olarak Euro'dan uzak tutan Isveç'in
dönem başkanlığı ekonomi politikası
konusunda geçerli olmayacak yani.
Buna, önceki başbakan ve ana
muhalefet partısı liden Carl Bildt,
"Devalüe edihniş başkanhk" dıyor.
Denilebilir ki Isveç, hem savunma
konusunda hem de ekonomi
politıkasında AB'nin "dışuıda
kalryor", üstelik dönem başkanlığı
yaptığı sırada.
Isveç, dönem başkanlığını bütün
ülkeye mal etmek için bu altı ay
süresince yapılacak toplantılan farklı
kentlere dağıtacak ve hatta en önemli
toplantı, haziran ayındaki AB zirvesi
bile Stockholm'de değil, Göteborg'da
olacak. Aynı zamanda her şeye bir
sponsor da bulundu! Çikolatadan cep
telefonlanna; limuzinlerden uçak
biletlerine kadar. Bu arada
toplantılarda kullanılan
malzemelerin "yeniden
kazamlabflir" özellik taşımasıyla da
ilgilenecek bir sponsor var; öraeğin
kahve fıncanlannın mika değil,
kartondan ohnası gibi. Biz de Isveç'e
dönem başkanlığında başanlar
diliyoruz, son sözü yine Carl Bildt'e
bırakarak: "İsveç bugün AB'nin her
biriminin dönem başkanhğuu
yapıyor olabilirdL Bu hem Isveç için
iyi olacakn hem de Avrupa. Ama
oimadL Gerekh' cesaret
gösterüemedi."
DF.NİZİ SF.VFN1.HRF İI.GİNC OYKl'I.FR. TF.KNİK KO\l I AR.
OCAK 2001 »'SAYI 20)
DÜNYA DENİZLERINDE BİR BAYAN TÜRK DAHA
SERT HAVADA »8. TEKNELERDE
GÜVERTEDE YAŞAM ^ 6 / RUTUBET SAVAŞI
KUZINEDE KARAVANA
Demircıler Sıtesı 8 Codde, No 71 Zeytınbumu- İSTANBUL
Tel (0212) 664 16 94 - 510 28 71 Faks (0212) 558 67 85
2001
KÜLTÜR AJANDASI'nı
Adatn, Mephısto, Robınson Crusoe,
Pandora, Ada Kültür, Istavrit (Beyoğlu), Kabalcı (Beşiktaş),
Beyaz Adam (Bakırköy), Üniversiteli,
Akyûz, Nezih (Kadıköy) kitabevlerinden edinebilirsiniz.
Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi
Sıraselviler Cad. 48/1 Taksim-Istanbul
Tel: (212) 252 63 14-15
"Çocuk
Kardiyolojisi"
Türk Kalp Vakfi
kalitesive
titizliğiyle
hizmetiıüzde
19h4ayısCd.No:8
ŞışlıJlSTANBUL
Tel: (0212) 212 0707 (pbx)
Faks.(0212)212 6835
Biryılbaşı ^
melankolisi...
Dışanda kar beyazı
sessizliğin yaşandığı
bir Noel tatili ve yılbaşı
tantanasmın ardmdan,
insan geçip gitmiş koca
bir yılın yorgunluğunu
ancak kafayı çekerek
çıkarabiliyor. 2000 yılı
zor bir yıldı! Bakalım
bu yıl nasıl olacak?
Beİdeyip
göreceğız. Işte yıl sonu
günlerinin alışılagelen
telaşesinin ardmdan
Almanlar, evlerine
kasalarla bira taşıyıp
mum ışıklı, Noel
ağaçlı göriintüler
içindeki yalnız
yaşantılannı
sürdürürlerken Münih
yine beyaz sessizliğe
teslim oldu. lnsansız
sokaklar ve meydanlar,
insana bir başka hüzün
yaşatıyor nedense.
Eğer güneşli kıyılara,
ucuz turlarla kaçmayı
erteleyip de şehirde
kalanlardan biri
idiysenız, yanrruştınız!
Kendinize küçük
oyalanmalar
yaratmaruz şarttır. Bir
yığm ban teftiş etmek,
köprü altlanndaki
evsizlerden sokak
çalgıcılanna, Yunan
lokallerinden Italyan
pizzacılara kadar
değişik insanlarla
değişik mekânlarda
yaşamak, bir tür can
sıkıntısını azaltma
yöntemleridir böyle
günlerde... Ve bu arada
kaybettiğiniz bir dostun
uzun anılanyla
hüzünlenip, geride
kahnış bir yılın
defterlerini kanştırarak
sokaklarda dolaşıp
etrafı kolaçan etmek de
bir başka oyalanma
yoludur!..
Bitpazarlanndan
sauı^alara, resim ' I
ğ f f
ğ ç
kahveletine'dek girip
çıkmadık yer
bırakmayan birisi için,
Noel yalnızhklanndan
kurrulmanın yollan
hayli çok, Münih gibi
bir yerde... Bu, bu sene
de böyle oldu! Yıllardır
Münih'te herkesin
tanıyıp sevdiği, Banş
Manço'yu aratmayan
uzun saçlan, yüzükleri
ve sempatisiyle Sıvaslı
ressam ve tavernacı
Ytısuf Boztaş'ın yeni
açtığı mekânını ben de
merak ettim ve gidip
buldum. Şehrin eski
eğlence semti
Schvv^bing'de, içine 5
insanın zar zor sığdığı
"CafeVıncenfte
dostlarla buluşup yeni
yılı bir gün öncesinden
kutladık. Koyu bir Van
Gogh hayranı olan
Yusuf la laflarken yine
bir başka ressam ve
galeri yöneticisi
Hermine Rdnprecht ile
yeğeni UM de oraya
damladılar.
Önce kültür
sorunlanndan,
Münih'teki resim
piyasasmdan ve güncel
sorun (!)"Deüdana
korkusu"ndan turizme
kadar her şeyi
konuşurken peş peşe
Türk şaraplannın
tadına bakıldı ve
Uli'nin "sirtaki''leri
kasvetimizi çekip aldı
sanki... Aslmda
Münih'te insanm en
çok canını sıkan şey,
günün her saatinde
insan kaynayan
meydanlann
boşalıvermiş ohnasıdır.
tnamn insana bir kasvet
basıyor ki anlatılır gibi
değil. Ortalık ise
sokakta yaşayan
evsizlere kalmış gibi idi
adeta. Evet, Münih'te
de sokakta yaşayan
evsizlerin sayısı hızla
artıyor. Almanya'daki
toplam 1 milyon
evsizin varlığı ve bu
sayı içinde 200 bin , ,?
kadının da sokakta
yaşamasına ne
dersiniz? Münih ve
etrafinda 3900 kişinin
sokakta yatıp kalktıgmı
ve bu sayının içinde
700 yoksulun içler acısı
halini geçenlerde elime
geçen bir dergide
okumuştum.
Evet, Almanya gibi bir
refah ülkesinde
yaşanan bu gerçekleri
MUNIH
EROL
ÖZKAN
uzmanlar ne kadar
saklayıp örtmeye
çalışsalar da, kentlerin
gerçek yüzlerini
tanımak zor değil. Işte
geçip giden eski yıla el
salladığımız yeni yılın
şu ilk günlerinde, sahte
bir sevinçle eğlenenleri
bir yana bırakalun,
bütün dünyada sorunlar
hiç de bitmiyor. Ve
içimizdeki tarifsiz
sıkıntılar büyüyor...
Yeni yılda yaşanan
artık ortak bir
melankoli midir, o da
bilinmez.
Artık çalmayan
telefonlar, boş posta
kutulan acaba
unurubnuşluklan
çoğaltıyor mu yoksa
diye düşünürken çok
sevdiğim bir insamn
telefonu ile içimde
sanki sevinç çıçekleri
aftı. Ege'yi Özîödlm:^;-
Beslktaş"ta bir ikihdi"'
7
vaktini.. Işte yılın o son
günü. dışanda kar
atıştınrken ve evde
"Nat King Cole"
dinleyip mum ışıklı
keyfimi, bir Italyan
şarabıyla süslerken
aniden çalıveren bir
başka telefonla
sevincim çoğaldı!..
Telefonun öteki
ucunda, geçenlerde
îsveç'te düzenlenen bir
törenle Alternatif
Nobel ödülü'nü alan
Birsei Lemke vardı ve
"•JBuakşamlütfenbir
diyordu Birsei Hanım.
Euro Gold şirketine
karşı yıllardır direnen
Bergamalılann
programcısı, düşünen
beyni ve kadın
savaşçısı Birsei Lemke
ile saatlerce diğer
ülkelerdeki "siyanürle
attm obyian"nı ve
Yeşillerin çalışmalannı
konuşuyoruz...
"Dünyanm dört bir
yanında zehirti altnta
karşı savaşımız bep
sûrecek'' diyor
Lemke... Sürekli çalan
telefonlar içindeki
Lemkeler'den aynlıp
Odeon Meydanı'ndaki
havai fişek
gösterilerine
gidiyorum. Ve Oradan
da çılgın Türk
çocuklaruun
eğlencesine... Yorgun
geçen gece Sezen
Aksu'nun "Kesldn
B»çak''ı ile
noktalamyor...
Sokaklarda dondurucu
birayaz... Vebırde
boşahnış şampanya
şişeleriyle sarhoş
"penner"ler...
Münih'te yalnız
yılbaşılan melankoli
doludur, kim ne
derse desin.
Kartvızıt çızik-çızık
Önce bir çizgı çekılecek
"Karayollannda ressam" üzerine.
Sonra "hâkım" çızilecek
Bir çızgıde "avukat" üzenne
Çok geçmeden arası,
Nerede. ne gün, nasıl, kim bilrr?
"Macıt Coskun"a gelecek.
Çızilme sırası'.
M. MACtT COŞKUN
(1925 - 2001)
Seni çok özleyeceğiz...
AÎLESİ