Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 OCAK 2001 PAZAR
2 PAZAR KONUGU
Istanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü ZaferKayaokay Istanbul 'da sahne sayısının arttırılması gerektiğini söyledi
'Kendimizi sanatlaanlatmalıyız'
Tiyatroyu
ileri
götürmek
- Bir de sizinle ilgili elesürüer yapılıyor.
Bunun nedeni nedir?
-Bir gazetede benimle ilgili olarak,
" Devletin ödeneğiyok,ama Zafer Kayaokay
bir oteJde devletin parasuıı har vurup har-
man savunryor" diye yazı çıkö.
Bunu yazan o sevgili kardeşime, "BBBU
gel, ispatla" demek gerekiyor. Ben devlet
memuru olarak bir otelde kendi paramla
kahyorsam bence bu takdir edilmesi gereken
bir davranışrır.
Başka bir nokta da şu:
Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun kendi
içinde ağır çarkın dönmesi sıkıntısı var. Bu
da yıllann bırikmiş yapısından kaynaklanan
bir durum. Ben bir genelge yazdım. Orada
şöyle deniyor: u
Tarafimca işlerin yavaş git-
tiği bir adamsendecilik gözlenmektedir. Bun-
dan sonra işleri daha h.ızJandınn."
Bu yüzden Kültür-Sen Demeği Başkanı
kınadı, Devlet Tiyatrolan Yönetim Kurulu
Sanatçı Temsilcisi Mehmet Ege, hakkımda
soruşturma açılmasını istiyor. Oysa benim
aınacım bu tiyatroyu nasıl daha rantabl hale
getirebiliriz, ona çahşmak. Ben bu tiyatroyu
çok daha ileriye götürmek istiyorum. Yok-
sa asla sanatçıya. teknisyene, memura bir
atıf değil bu. tstanbul büyük bir piyasa. Biz-
im tstanbul'da sonsuz para kazanma
şansımız var. Ama bizim birincı işimiz bu-
rada sanatı yerine getirmek. Biz pıyasada-
ki işleri gündemin ılk maddesi haline getirip
burayı ıkinci plana atıyorsak o zaman ben
de böyle bir genelge yazanm.
Sorumluluk
kuruma
karsı'
- Türkiye 'de gözlemlediğim bir eğüim var.
Birilerikutsaldevlet adına birilerinikarala-
ma. eleştirme, mahkûm etme hakkını ken-
dilerinde buluyoıiar. Böyle bir hak oiabUir
mi?
- Bugün bu hastalık Türkiye'nin her yerin-
de var. Bu da bir idam yöntemi. At çamuru, izi
kalsın. Insanlar artık işlerin gerçeğini bilme-
den, denne ınmcdcn. araştırmadan akıllanna
gelen her şeyi söylemeye başladılar. Bence
Devlet Tiyatrolan Sanatçı Temsilcisi Mehmet
Ege. beni kınama yerine şunu söylemeliydi:
"Zafer Kayaokay bu genelgeyi buraya niye as-
ö? Acaba hangi gerekçeyle bunu asma ihtiyaa
hissetti? Jçerde ne otayor?"
Bu kışı geçmişte bu kurumun bir dönem ge-
nel müdür vekilliğini yaptı. Şu anda da üst dü-
zey sanatçı temsilcisi. Ben de sonuçta bir sa-
natçıyım. Bana şunu sormah: "ZaferBev ora-
da ne oluyor? Önce bana anlann.Anlatanuyor-
sanız hakkuuzda suç duyurusunda btılunu-
rum." Ben şhndi devlet mekanizmasmın için-
de bulunan kişıler için söylüyorum. Siz 22 yıl
Istanbul Devlet Tiyatrosu'nda hiçbir şey yap-
mayacaksınız. Hatta kurulmuş olan ilişkileri
kaybettireceksiniz. Sonra, bir gün görevden
alındığınız için bu kurum aleyhinde konuşma-
ya, kurumu zedeiemeye ve yıpratmaya başla-
yacaksınız. Ben çok dindar bir insan değilim,
ama bu tavn Tann affetmez, diye düşünüyo-
rum. Bu, insanlığa sığar mı? "Benden sonra
tufan" mantığını insanlara yakıştırmam müm-
kün değıl. tstanbul Devlet Tiyatrosu'nun 22
yıllık bir geçmişi var. Siz Kültür Bakanhğı 'nın
verdiği payeyle AKM'ye girmişsiniz ve bunun
üzerine bir tek taş koymamışsınız. O zaman da,
"Yirmi ild yıl ne yapünız" diye sormazlar mı?
Biz çıkacağız, piyasadaki hertürlü işi, hertür-
lü medyatik olmanın hesaplarmı yapacağız.
Bakın, Haginın anlaşması Galatasaray'ladır.
Hagi, Fenerbahçe'deoynayamaz. Benimle söz-
leşme ımzalamış bir sanatçı önce benımle ça-
lışacaktır. Ben,"Piyasa oimadıkinsanlara kal-
sm" demiyorum. Ama devlet, "Burada kaç ki-
şi çalışryor" sorusunu bana soruyor. Devlet,
"Kaç»dşrvebiletsarnn?NekadarkalitetiS
anat
yaptuT diye soruyor. Şu anda Türk tiyatrosu-
nun en önemli sanatçılan tstanbul Devlet Ti-
yatrosu bünyesinde. Siz işlerin daha iyi git-
mesi için genelge yayımladığınız zaman bu-
nun adı faşizm, devletçilik, kendini devletin
bakanına tesüm etmek oluyor. Yok böyle bir
şey. Eğer bu kurumdan her ay, çok yüksek ol-
masa da bir para alıyorsanız önceliİde sorum-
luluğunuz bu kuruma karşıdır. Bir cerrah, al-
dığı parayı beğenmeyip hastayı ameliyat ma-
sasında bırakabiliyor mu? Herkes kendi işini
yapacak. Bunun başka yolu yok. Sanatçı da...
- Sıkıntımız üretken olmamak mı?
- Evet, bütün sıkıntımız bu. Yoksa medya-
tik olmak çok kolay. Şu an ben de bir fîlm se-
tinde. ya da bir dublaj stüdyosunda olabilirdim.
Ama bu ülke benim için çok önemli.
PORTRE / ZAFER KAYAOKAY
LEYLA TAVŞANOĞLU Istanbul Devlet Tiyatrosu 'nun çiçeği burnunda bir müdürü var. 40yaşında, genç bir tiyatro sanatçısı
olan Zafer Kayaokay, Devlet Tiyatrolan kurumunun çeşitli kademelerinde görev almış. Şu anda başında bulunduğu tiyatrosu
için pek çok ideali, projesi var. Türkiye de başarıları, namusu, üretkenliği kıskanan, iş yapmak isteyenlerin tekerlerine çomak
sokmakta üstüne olmayan bir takım olduğumuz için Kayaokay 'a "Kolay gelsin " dileğinden başka söyleyecek bir şey
bulamıyoruz. Açık sözlülüğüyle hiç
kuşkusuz "kutsal devlet" adına bu
kutsal devlet içinde yuvalanmış
birilerinin kızgınlık şimşeklerini
üzerine çekecektir. Hatta,
anlaşıldığı kadarıyla çekmeye
başlamış bile... Zafer Kayaokay 'la
îstanbul Devlet Tiyatrosu için
yapmak istediklerini, eleştirilerin
boy hedefi haline gelişini,
Türkiye de sanat ortamı ile sanat
ve kültüre ne kadar az önem
verildiğini konuştuk.
Londra'da Central School of Speech andDrama'da master
derecesini aldu Ancak YÖK, yurtdışında alındığı gerekçesiyle
bu dereceyi tanımayınca Selçuk tJniversitesVnde rejisörlük
uzmanlığıyaptu DiyarbakırDevlet Tiyatrosu'nun kurucu
müdürü ve ikinci müdürü oldu. Daha sonra Antalya Devlet
Tiyatrosu Müdürlüğüyaptu Şimdi de Istanbul Devlet
Tiyatrosu Müdürü. On dört oyun yönetti, Pek çok üniversitede
ders verdl Gazeteci Can Dündar'la "Sarı Zeybek" birincisi
olmak üzere belgeselfilmler yaptu Erzurum ve Trabzon hariç,
Türkiye 'deki bütün devlet tiyatrolarında görev aldu
-Siz bir kültür ve sanatinsanısımz. Atatürk'ten buyanabak-
üğutız zaman, Türkiye 'nin bugün geldiği kültür ve sanat orta-
mını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bir kere ben şuna inamyorum:
Atatürk bir Osmanlı paşasıydı. Ülkenin bir çıkmazda oldu-
ğunu gördüğü için görevi ve yönetimıni değiştirdi. Bir de hay-
ran olduğum bir yanı var. Ulusal Kurtuluş Savaşı'run en sıkın-
tılı güniennde nasıl da sanat hesaplan yapmış... Bu beni çok et-
kiler.
Eminim ki o, bu ülkeyi kurtarmaya çalışırken bir yandan da
uygarhğa nasıl ulaştıracağının planlannı yapıyordu. Bütün ti-
yatrolanmızda bir yazı var. Atatürk'ün bir sözü bu. Demış ki:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür."
Ben bu yazıyı her görüşümde çok utanıyorum. Biz hâlâ bod-
rumlarda kültür yapmaya çalışıyoruz. Ama dünyada böyle bir
şey yok.
Biz büyük bir onurla bu cümleyi her tiyatromuzun giriş ka-
pısına koyuyoruz. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinin ta-
bii ki kültür olduğuna inamyorum, ama Türkiye'de kültürün çok
da önemsendiğıne manmıyorum.
Kurtuluş Savaşı'nm o sıkıntılı günlerinde bugünler için plan-
lar yapan, bugünleri görebilen o ınsandan sonra ben çok da bir
şeyler yapıldığmı düşünmüyorum.
Atatürk 1936'da Devlet Konservatuvan kurulması emrini ver-
miş. Hemen akabinde de Ankara'da ilk tatbikat sahnelen baş-
lamış. Atatürk oyunlar yazdırmış, operayı Türkiye'ye sokmuş.
O dönemi düşündüğünûz zaman bana bunlar çok büyük karar-
lar olarak görünüyor.
Bu sanatsal girişimleri nedeniyle belki de o zamanki adıyla
Meclis-i Mebusan'dan çok da
büyük tepkiler aldı. O zamanki
Meclis'in böylesine geniş çapta
sanata yatınm yapıhnası gerek-
tiğine inandığını pek de düşün-
müyorum.
Sahne yor
- Devlet Tiyatrolan Anka-
ra 'da hâlâAtatürk döneminden
kalan binalarda sanatyapmtyor
mu?
- Evet. Biz bugün onun üzen-
ne yeni bir taş koymadık. Ülke-
mizde hâlâ o ilk cumhuriyet dö-
neminden kalma binalarda iyi iş-
ler yapılıyor. tstanbul'da da öy-
le. Istanbul'da hâlâ uluslararası,
çağdaş standartlarda dünyaya
açılabileceğimiz sahneler yok.
Bir Atatürk Kültür Merkezi
(AKM) var. Bunu beş-altı ku-
rum bir arada kullamyoruz.
- Bunlar hangi kurumlar?
- Devlet Operası, Devlet Balesi, Klasik Türk Musikisi Koro-
su, Istanbul Devlet Tiyatrosu gıbi... Taksim'de bir başka sahne-
miz var. Başka bir işe hizmet etmiş bir sahnede hizmet verme-
ye çalışıyoruz. Aradan yanm yüzyıl, üstelik de Türkiye Cum-
huriyeti'nin 76. yılını geçtikten sonra biz hâlâ Türkiye'de cum-
huriyet dönemi binalannı konuşuyorsak açıkçası sanat ve kül-
tür alanında çok da bir şeyler yaptığımızı düşünmüyorum.
Ama bu, şu demek değil: Ülke 76 yıllık kültür yaşamında çok
zor dönemler görmüş, ciddi darboğazlardan geçmiş. Bence şu
anda da en büyük darboğazından geçiyor. Ama artık Türkiye
emeklemekten vazgeçti, şimdi yürümeye hazırlanan bir bebek
gibi sırahyor. Ama bu, geç kahnış bir sıralama?..
Mustafa Kemal'in deyimiyle yatağından kaldınlan hasta, bu-
gün yeniden, başka bir şeye bulaştınlıyormuş gibi geliyor. Ben
bugün Türkiye'de yaşananlan bir iç savaş olarak görüyorum.
Her kurum içinde, çok da yapıcı olmadan, ınsanlann icraat-
lannı görmeden çok çabuk eleştiriyoruz. tnsanlan ohnadık nok-
talanndan vurmaya çabalıyoruz. Deyim çirkin ama, bu son 10
yıl içinde adına "mafya" dediğimiz olgu, bütün toplum üzerin-
de baskı kurmaya çahşıyor. Umanm yanılıyorumdur.
Ben Istanbul'a gelmeden önce Istanbul Devlet Tiyatrosu'nu
gözümde çok büyütürdüm. Gerçekten büyük bir tiyatro, ama alt-
yapı olarak Van ya da Sıvas Devlet Tiyatrolan'ndan çok büyük
değil. AKM'ye sıkışmış, hasbelkader Taksim'deki Maksim Ga-
zinosu'nun üst katında da bir sahnesi olan bir tiyatro. 16 mil-
yon nüfuslu Istanbul gibi bir kentte her gece perde açtığınız 2
bin kişilik bir tiyatro salonunuz yoksa bu çok trajik bir olaydır.
Bugün dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin oralarda on-
larca, yüzlerce tiyatro salonu olduğunu göreceksıniz. Bugün
Türkiye'de herkes bir şeylerden şikâyet ediyor. tstanbul Devlet
Tiyatrosu'nda 169 sanatçı, ama dört sahne var. Bu 169 sanatçı-
ya karşılık teknik bir o kadar değil.
- Siz birkaç aydır tstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü ya-
ptyorsunuz, Ana hedefiniz nedir?
- Ana hedefîm altyapıyı daha çağcıl, daha günü yakalayan bir
yere getirmek. Ne yazık ki biz, iki yakası olan tstanbul'un sa-
dece bir yakasmda görev yapıyoruz. Karşı tarafta (Anadolu ya-
kası) bir gişemiz bile yok. Çünkü çıkarlarla var olan bir gışeyı
de kaybettik.
Bizim Anadolu yakasında, Şehır Tiyatrosu'nun Haldun Ta-
ner Sahnesi'nde bir gişemiz vardı. Ama biz o mekândan çıka-
nldık.
"Sadece üstyapıyla uğra^ık*
- Ne amaçla çıkanldınız?
- Bılemiyorum. Sayın Kenan Işık, Türk sanatı ve Türk tiyat-
rosu adına neden orada olmarmzı istemedi? Bunu bilemiyorum.
Bunu kendilenne sordum, ama doyurucu bir yanıt alamadım.
Kendısı çok değerlı bir ustam ve ağabeyimdir. Ama tstanbul Şe-
hır Tiyatrolan'nın Anadolu yakasındaki insanlan Devlet Tiyat-
rolan'ndan neden mahrum etmek istediklerini hiç anlamış de-
ğilim. Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun Istanbul'da kırka yakın
kulesi var. Ama belediye şu anda bu kulelerin hepsini yıkrnak-
la meşgul. Ben burada hiç kimseyi suçlamıyorum. Geçmişte ts-
tanbul Devlet Tiyatrosu'nun altyapısını kurmak gerekirken biz
burada sadece üstyapıyla uğraşmışız. Dünyayı yakalamak adı-
na çok ciddi oyunlar sahneye koymuşuz, ama unutmayalım ki
sanat altyapıyla başlar. Dünyamn her yerinde bu böyledir. Alt-
yapıyı kuramazsanız üstyapıya ulaşmanız mümkün değildir.
16 milyonluk bir kentte, bir megapoliste öncelıkle sahne sa-
yısını çok arttırmak gerekiyor. Bu amaçla, Bakırköy Belediye
Başkanı Ahmet Bahadırlı'yla bir protokol imzaladım. Artık
Devlet Tiyatrosu, Bakırköy'e de açıldı. Ben orada çok büyük
bir potansiyel olduğuna inamyorum. Böylelikle de sahne sayı-
mız altıya çıkrruş oldu. lstanbul Valisi Erol ÇaJar. Erenköy'de
yapılmakta olan büyük bir binayı büyük olasılıkla bıze verecek.
Yenibosna'da bir bina yapılıyor. O da Devlet Tiyatrosu'na veri-
lecek. Şişlı Belediye Başkanı Mustafa Sangül bize gerçekten
çok büyük destelcveriyor. Şişli'de bir gece kulübü var. Bunu bü-
yük olasılıkla alıp burada avant-garde tiyatro yapacağız. Küçük-
çekmece Belediyesi 'yle bir protokol yaptık. Orada bundan son-
ra çocuk oyunlan sahnelemeye başlayacağız. Bu, büyük bir po-
tansiyel.
çağı yakalamak
Devlet Tiyatrosu'nun. tstanbul'un her ıki yakasmda depoya
ihtiyacı var. Bu anlamda Küçükçekmece içinde bize tahsis edi-
lebilecek bir alan anyoruz. Orada bir prefabrike bina kurup, atöl-
yeleri oraya götürüp dekorlan, ambarlan orada oluşturup bun-
lan AKM içinden kurtarmamız lazım. Özel bir fırmayla bir an-
laşma yaptık. Bu da çağı yakalamak anlamında Devlet Tiyatro-
su'nun büyük bir atılımı. Artık Devlet Tiyatrolan WAP sıste-
mine geçti. Elinızdeki telefonda WAP sistemi varsa Devlet Ti-
yatrolan bıletlerini bu sistemden satın alabılıyorsunuz. Insan-
lar bana, "Biz Devlet Tiyatrosu bileti bulamıyoruz" diye şikâyet
ediyorlar. O nedenle WAP sistemiyle bılet almalanm kolaylaş-
tırmak istiyoruz. Bir de gezici gişeler yapmak gerekiyor. Cum-
hunyetin ilk yıllanndaki kültür savaşımını yeniden başlatmalı-
yız. Altyapıyı yapamadık, dedim. Şöyle bir örnek vereyim: Siz
üç günlük bir çocuğa yumurta sansı yedirirseniz kusar. Işte, bi-
zim tstanbul'u çok büyük bir kent olarak kabul edip işe sıfırdan
başlamamız gerekiyor. Gelir gelmez bir proje başlattım. Zama-
nında köylerde uygulanan bu-proje. Kamyon tiyatro yaptık. Bir
çocuk oyununu kamyona yükledik. Şışli'nin bütün gecekondu
semtlerine götürdük. Böylece 40 bin çocuğa ulaştık. Umanm,
gelecek adına bu 40 bin çocuktan dört tanesini yakalamışızdır.
- Si- Türkiye'de çocuklar için önemli işleryapıldığına ina-
nıyor musunuz?
- Biz hepımiz boyumuzdan büyük laflar ediyoruz, ben de da-
hil... Çocuklar evrendir, çocuk Türkiye'nin bekçisidir, diyoruz
ama ben ülkemizde çocuklar için pek bir şey yapıldığına inan-
mıyorum. Çocuğa pek değer vermiyonız. Dayakla büyüyen bir
toplum olduğumuz için, özellikle son dönem çok bastınldığı-
mıza ınanıyorum. Her neyse... Kamyonda çocuk oyunu oyna-
mak bir başlangıçtı. Biz yüreğurüzle kamyonun üzerine çıktık
ve 40 bin çocuğa gittik. Bakm, bu çocuklar on yıl sonra üniver-
siteye gidecekler. Burada iki yol var. Ya bu ülke için çalışacak-
lar ya da bu ülkeyi parçalamaya çalışan iki uçtan birisinin için-
de olacaklar. Bu iki uçtan birine PKK, birine de fanatik din di-
yoruz. Ya çocuğu aydınlatıp, hepimızin inandığı çağdaş dine
doğru yönlendirip Türkiye'ye sahip çıkmasını sağlayacağız ya
da her iki uçtan birindeki insanlann esiri haline getireceğiz.
Benim mısyonum, tiyatro sanatını onlann bana gelemediği
durumlarda onlann ayağına götünnek.
- Sizin bir de askeri birliklereyönelik bir projeniz var...
- Evet. tstanbul'da Birinci Ordu'da 35 bıne yakın erin eğitim
gördüğü söyleniyor. Biz hep "Anadohı'dan çıkan çocuk, her şe-
yi kıtada öğrenir" deriz. O zaman onlara nıçın tıyatro sanatını
da öğretmeyelim?
Ben onlara uygun oyunlarla kıtalann içine gitmek istiyorum.
Hayatmda hiç tiyatro görmemiş çocuk, tstanbul'da 18 ay boyun-
ca askerlik yaparken dört kez tiyatroyla karşılaşırsa bir gün ken-
tine tiyatro gittiği zaman ona sahip çıkar. Ya da bir gün yerel yö-
netimlerden tiyatro ısteme şansını yakalayabılır. Belki çocuğu
adına bir yatınm yapar. Benim mısyonum bu. Ben sadece bu
konunun uzmanı olduğum içm bu alanda bu* şeyler yapabilirim.
Ama asıl söylemek istediğim; bu kirlenmişliğin, bu iç kav-
ganın, bu beğenmezliğin içinde bunlan nasıl yapanm, nasıl yü-
rütürüm? Hedeflerim çok belli, ama biliyorsunuz, devrimler
kurmaysız yapıhnazmış. Yola çıkarken benim de yanımda bel-
li bir gücün olması gerekiyor. Bu gücüm de îstanbul Devlet Ti-
yatrosu sanatçılan, ya da tiyatro çalışanlan ya da tstanbul hal-
kı. Ama ben sadece Istanbul'da kapalı kalmayı düşünmüyorum.
Ben bütün illerimize ulaşmak is-
tiyorum. Yamhnıyorsam Ali Fu-
at Paşa'nın (Cebesoy) Bir sözü
var. O da şöyle: "Gidemediğiniz
yerler sizin değüdir."
Ben salt sanat adına söylüyo-
rum. Eğer ben bugün Çanakka-
le'ye gidemiyorsam Çanakkale
benim değil. Ben bu misyonerli-
ğimi 20 yıldır sürdürüyorum ve
sürdüreceğim de...
Kadercl defllllm'
- Siz tstanbul Devlet Tiyatrosu
için elinizden gelen her şeyiyapı-
yorsunuz. Belediyelerden destek
almaya çalışıyorsunuz. Ama bu
arada bağlt olduğunuz Kültür
Bakanhğı, Devlet Tiyatrolan için
ne yapıyor?
- Ben kaderci değilim. Geçen
yıl çok büyük ıki deprem yaşadık.
Belki bu İann'nın gazabıydı. Bu
ülkeyi parçalamak isteyen odakla-
nn ekmeğine bu depremler belki
de tereyağı sürdü. Olağanüstü ha-
le milyarlarca dolar harcarken, ülkenin kalkınması için çaba
gösterilirken böyle bir deprem vurgunu yedik. Bu arada da bir
ekonomik çıkmaza doğru gitmeye başladık. Kültür Bakanlı-
ğı'mn bütçesi çok küçük. Dolayısıyla da şu anda ancak rutin iş-
lerini yapabiliyor. Ben o bakanhğın bir elemanıyım. İleriye doğ-
ru çok önemli arılımlar yaptığunızı düşünmüyorum.
Saym Istemihan Talay genç, dinamik bir bakan. Geleceğe yö-
nelik projeleri var. Ama ülkenin bu çıkmazında çok da fazla ha-
reket kabiliyeti olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan bir Ma-
liye Bakanhğı var. Maliye Bakanı isterse her şey oluyor. Iste-
mezse de hiçbir şey olmuyor.
Asla Maliye Bakanımıza karşı değilim, eminim onun da çık-
mazlan var. Bütün bu gerçeklerin ışığında ben şu sonuca var-
dım: Benim param yoksa, altyapıyı kuramıyorsam, teknik ele-
manım yoksa, tıyatroya bir testere alamıyorsam benim doğru ti-
yatro yapma şansım yok.
- Hortumlanan bankalann içini doldurmak için para bulu-
nuyor, ama sanat ve kültürepara bulunamıyor. Öyle mi?
Evet. Ne ağır ve ne acı ki, AB kapısının eşiğine geldığımiz
bugünlerde Türkiye'de opera, bale, tiyatro konusunda dünya ça-
pmda ciddi çalışmalar yapıldığma inanmıyorum. Oysa kapısı-
na geldiğimiz AB ülkelerine, onlarla eşdeğer sanat yaptığımız
anlatılabilir.
Biz önce sanatla kendimizi anlatmalıyız. Bence bu, bir dev-
let politikası haline gelmeli. Biz çağın gensındeki koşullarla, el
yordamıyla sanat yapmaya çalışıyoruz. Bu halimizde bile belli
bir düzeyi tutturabiliyoruz. Düşünün kı olanaklanmız geciş ol-
sa neler başarabileceğiz.
Ama beni hâlâ çok umutlandıran ve inancımın kınhnaması-
nı sağlayan aydın bir kesim var. Onlar bütün dünyadan son ya-
zılmış tiyatro oyunlannı bulup getiriyorlar, Türkçeye çevıriyor-
lar. Biz de altyapı olmaksızın bu oyunlan oynuyoruz.
Son yazılmış oyunlardan "Copenhagen'' var. Bunun Tıirkçe
çevirisi hazu-. Şu anda da Broadway'de ve Londra'da sahneleni-
yor. Bunu eşzamanh olarak biz de oynayacağız. Ama biz a.-amız-
daki 100-150 yıllık altyapı açığmı kapatamıyoruz.
Söylediğiniz ıçi boşaltûan bankalar, kışisel ilişkiler, karjılık-
h beğenmezhkler, ucuz eleştiriler yapılan bir dönemde nereye
varabiliriz?