Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
Bakan Tiirk
Sakarya'da
• ADAPAZARI(AA)-
Sakarya'da dün Vali Cahit
Kıraç'ı ziyaret ederek
deprem sonrası yapılan
çalışmalarla ilgili bilgi
alan Adalet Bakanı
Hikmet Sami Türk, ölüm
cezasının kaldınlmasının,
Avrupa Birliği ile olan
ilişkilerde Türkiye'nin
önünü açacagını söyledi.
Türk, gazetecilerin
Fehriye ErdaPın iadesi ile
ilgili sorusu üzerine,
Tûrkiye'del984'tenberi
ölüm cezası
uygulanmadığını
Belçikalı ilgililere anlatıp
Fehriye Erdal'a siyasi
iltica hakkı
tanınmamasmı ve ıadesini
istediklerini. fakat
Belçika'nın Türkiye'de
ölüm cezası olduğunu ve
bu nedenle iade
edemeyeceğini
bildirdiğini söyledi.
Sözde soykıpımı
protesto
• ANKARA (AA)-
FORSNET Bilgi
Teknolojileri tarafindan
açılan sitede, Ermenilerin
Hollanda'da yapmayı
planladıklan sözde
soykınm anıtı protesto
ediliyor. întemet'te
"www.ermenisorunu.gen.
tr" adresiyle ulaşılabilen
sitede, böyle bir anıtın,
Ermeni topluluğunun
gerçekien yanlış olarak
dünya kamuoyuna
takdımine yol açacağı
belirtilerek "Ermenilerin
Hollanda'da yapmayı
planladıklan sözde
soykınm anıtını protesto
ediyoruz" deniliyor.
Sitede aynca, Ermeni
sorununun ortaya çıkışı,
Ermeni komiteleri,
isyanlar ve PKK-
Ermeniler ilişkisi gibi
konularda da detaylı
bilgiler veriliyor.
Türkiye Barolar
Birliği 32 yaşnda
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye Barolar Birliği
32. yıldönümünü
kutluyor. TBB
Başkanvekili Burhan
Karaçelik, geçen 31 yıl
içinde avukatlann,
barolann, birliğin ve
ülkenin sorunlannın
çözümü yolunda
çalışmalar yaptıklannı,
ancak resmi makamlann
sorunlara ilgisiz kaldığını
söyledi. "Artık eskiyen ve
yetersiz olan
1136 sayılı Avukatlık
Yasası değişikliğı
tasanlan ilgisizlik
sebebiyle iki kez
kadük olmuştur" diyen
Karaçelik, TBMM'ye
gönderilen son tasannın
bir an önce görüşülmesi
için etkin çalışmalar
yapacakJannı, ancak
tasanya çeşitli çıkar
çevrelerinin tepki
gösterdigini belirtti.
İBOA-C davası
• ANKARA (AA)-Laik
cumhuriyeti silahlı
mücadele ile yıkarak,
şeriat esaslanna dayalı
'Büyük Doğu Federe
tslam Devleti'ni kurmak
amacıyla oluşrurulmuş
silahlı tslami Büyük
Doğu Akıncılar Cephesi
(İBDA-C) örgütü
mensubu olduklan
gerekçesiyle 9 sanığın
yargılanmasına devam
edildi. Ankara 1 No'lu
DGM'de dün görülen
davanın duruşmasına,
tutuksuz yargılanan
sanıklardan
Bahattin Yeşiloğlu ile
Hilmi Yücel katıldı.
Mahkeme Başkanı
Mehmet Orhan
Karadeniz, saruklarla
ilgili tanık ifadelerinin
mahkemeye ulaşmadığım
bildirerek duruşmayı
erteledi.
Arap ülkeleri, Türkiye'nin Ortadoğu Banş Süreci'nde daha etkin rol üstlenmesini bekliyor
'Türkiye inisiyatif alabflmelT
TÜrklye ÇOk gÜÇİÜ Mısır'ın Ankara
Büyükelçisi Muhammed Fathi El- Shazly,
Türkiye'yi Ortadoğu'nun aynlmaz bir
parçası olarak gördüklerini söyleyerek,
"Bölgedeki olası çatışmalar Türkiye'yi çok
olumsuz etkileyecektir. Bölgenin istikran
ise Türkiye'nin çıkannadır. Türkiye,
bölgede ekonornik ve kültürel olarak çok
güçlü şekilde vardır" dedi.
Terörlstler dinl kullanıyor
Müslüman bir diplomat olmakla
gururlandığını söyleyen El-Shazly şu
görüşleri savundu: Radikal Islam
nitelemesinden hiç hoşlanmadığımı
söylemeliyim. îslamın vahşice işlenen
suçlarla bir arada kullanılması doğru
değildir. Teröristler dini istismar ediyor, dini
sembol ve söylemleri kullanıyorlar.
AYHANŞİMŞEK
ANKARA - Mısır'm Ankara
Büyükelçisi Muhammed Fathi
El-Shazly, Türkiye'nin Ortadoğu
Banş Süreci'nde daha etkin rol
üstlenmesini beklediklerini söy-
ledi. Türkiye'nin rolünün arabu-
luculuğun ötesinde oünası gerek-
tiğini belirten El- Shazly, "ABD
de yeri geidiğinde İsrail'i eleştire-
binVor. Türkiye ise bugüne kadar
çok tenıkinli politika izledi. Bölge-
de bağunsız inisiyatif alabilmeüsi-
niz" diye konuştu.
Sorulanmızı yanıtlayan El-
Shazly, "siyasi irade" bulunmadı-
ğı için Türkiye'nin bir Ortadoğu
politikası geliştirme konusunda
çok geç kaldığına işaret etti.
Türkiye'de laikliğin çok fazla
tartışılmasını anlamakta güçlük
çektiklerini kaydeden El-Shazly,
Islamı propaganda aracı olarak
kullananlann yarattığı terör orta-
mına son vermek için siyasette Is-
lamı sembollenn kullanılmasını
yasakladıklannı söyledi. El-Sha-
zly, "Bizim de temeidesizinle nok-
talannuz ortak, ama kullandığn
mız sözcükler farklT dıye konuştu.
Mısır'ın Ankara Büyükelçisi El-Sha-
zly'ye yöneltilen sorular ve yanıtlan şöy-
le:
- Türldye'nin Ortadoğu ve banş süre-
cine Uişkin politikasuu nasü değerlendiri-
yorsunuz, beklentileriniz neler?
- Türkiye'yı Ortadoğu'nun aynlmaz
bir parçası olarak görüyoruz. Bölgedeki
olası çatışmalar Türkiye'yi çok olumsuz
etkileyecektir. Bölgenin istikran ise Tür-
kiye'nin çıkannadır. Türkiye, bölgede
ekonornik ve kültürel olarak çok güçlü
Büyükelçi El-Shazly Mısır'da Islami terörü nasıl yok ettikJerini anlatû. (SERDAR ÖZSOY)
şekilde vardır. Buna karşın Türkiye'de
bazı çevreler yıllardır "dengeu* pofitika"
izlemekten söz ediyorlar. Ancak unutul-
mamalıdır ki haklı ile haksız arasında
dengeli politika izlenemez.
Türkiye bugüne kadar gereğinden çok
daha temkinli politika izledi. ABD bile
bazı konularda lsraıl'ı eleştiriyor. Türki-
ye ise Kudüs'ün statüsü, Filistinli mülte-
cilerin dunımu gibi konularda bugüne
kadar sessiz kaldı. Türkiye'nin bölgede
bağunsız inisiyatif alabilmesi gerektiği-
ni düşünüyoruz. Türkiye'nin rolü yalnız-
ca arabuluculuk değil bunun ötesinde ol-
malı. Türkiye kendisinin ve îslam dün-
yasının çıkarlannı korumak için daha ka-
rarlı bir tutum izlemeli. Sayın Arafat'uı
ziyareti sonrasında daha etkin politika
yönündeki işaretleri memnuniyetle kar-
şıladığımızı belirtmeliyim.
- Mısır bir dönem radikal tslama kar-
şı mücadele etti. Radikal Îslamın yükse-
lişini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Ben Müslüman bir diplomatım ve bu-
nunla gurur duyuyorum. Radikal tslam
nitelemesinden hiç hoşlanmadığunı söy-
E ğ i t i m d e ş e r i a t ö z I e m i
'imam-hatipUlerharp okulkırınagirsîn
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Diyanet Vakfı'nca 1996
yılında yayımlanan "Türk Eği-
tjm Sistemi-Altenıatif Perspek-
tiP adlı kitapta, din derslerirun
ilkokul 1. sınıftan itibaren oku-
tulması, Kuran kurslannın temel
eğitimin ikinci aşaması yani or-
taokui gibi düzenlenmesi, din
derslerinin Diyanet Işleri Baş-
kaniığı personeli yani imamlar
tarafindan "dini ortamlarda"
verilmesi ve imam-hatip lisesi
mezunlanrun harp okuilanna da
gırebilmesi istendi. Kitapta,
Atatürk ilke ve devrimlerine uy-
gunluğun din öğretuni bakımın-
dan sorunlar yaratabileceği sa-
vunularak "Dm eğimni üzerinde
laikçi (din karşın) baskılar, Tür-
kiye'nin demokratik-laik niteü-
ğjnedezararvennektedir" iddi-
asında bulunuldu.
8 yılhk kesinrisiz eğitim yasa-
suun çıkmasmdan önce tartış-
malann yürütüldüğü dönemde
hazırlanan alternatif kitap için,
dönemin parasıyla 2 milyar lira
harcandı. Atatürk ilke ve dev-
rimlerine yönelik ağır eleştirile-
rin bulundugu kitapta, eğitim
sistemine ilişkin istekler örrülü
• Atatürk ilke ve devrimlerini 'din eğitimi'
açısından sakıncalı bulan anlayış, temel
eğitimin 6. 7 ve 8. sınıflannda Arapça dersi
konulmasını istedi.
bir "şeriat özfcmini" yansıttı.
Kitapta, dikkat çeken bazı de-
ğerlendirme ve eğitim sistemi-
ne ilişkin bazı istek/öneriler şöy-
le:
# Eğitime ilişkin anayasal bir
ilke olan "Atatürk Oke ve inlo-
laplarma uvgunluk", din öğre-
tırru bakurundan bazı sorunlar
yaratabilir. Herşeyden önce, bir
dini (özellikle de Islamiyet),
Atatürkçülük açısından öğret-
mek, tarafsız ve sahici bir ögre-
tim alamama ihtımalini berabe-
rinde getirir. Çünkü Atatürkçü
duyarlık ve kaygılar, dini otan-
tik şekliyle öğretmemeyi onu bir
ölçüde değiştirerek tanımlama-
yı gerektirebilir ki bu, dini inanç
özgürlüğüne açık bir müdahale
teşkil eder.
# Insan hakJan öğretisi ve la-
üdik ilkesi din görevlisi veya uz-
manı yetiştirmek için mesleki
ihtisas okullan açılmasına soyut
olarak cevap vermezse de bu tür
kurumlann özel olarak kurul-
masma izin verilmediği bir du-
rumda, devlet eliyle dini mes-
lek okullanmn kurulması, bu il-
keler açısmdan da bir zorunlu-
lük haline geür. Aksi halde din
özgürlüğü hiçbir makul ve mak-
bul neden olmaksızın, büyük öl-
çüde kısıtlanmış ve laiklik ilke-
sine uymaktan farklı olarak "la-
isiznı fefcefesi devletçe yurttaş-
lara dayaümuş" olur.
# Türkiye'de din eğitiminin
hukuki çerçevesi suıırlayıcı ol-
makla birlikte yetersiz değüdir.
Türkiye'de problem hukuki çer-
çeveye riayet edilmemesinden,
flili durumun hukuki sırurlama-
lardan daha az sınırh olmasın-
dan kaynaklanmaktadır.
# Anayasal açıdan, Kuran
kurslanmn zonınlu eğitime da-
hil edilmemesi demek, fıilen din
eğtimi hakkının ortadan kaldı-
nlması anlamına gelecektir.
Türkiye'de imam-hatip düşman-
islam çağdaşlaşmalı EI shaziynin
Islama ilişkin görüşleri ise şöyle: Islam
evrensel bir dindir ve sonsuza kadar
uygulanabilir olmalı. 6. yüzyılın zihniyeti
ile 21. yüzyılda yaşanılamaz. Dünyaya 21.
yüzyılın değerleri ve zihniyeti ile
bakmamız lazım. Îslamın güncelleştirilmesi
ve çağdaş bir yapıya kavuşturulması
gerektiğini düşünüyoruz.
lemeliyim. îslamın vahşice işlenen
suçlarla bir arada kullanılması doğ-
ru değildir. Teröristler dini istismar
ediyor, dini sembol ve söylemleri
kullanarak güçlenmeye çalışıyorlar.
Tüm dünyada olduğu gibi Türki-
ye'de de bu söz konusu. Türklerin
Islamı değerlere atfettikleri önemi
biliyor ve bunu sömürmeye çalışı-
yorlar. Bu teröristlerin idam edil-
meleri gerektiğini düşünüyorum.
- Mısır, İslamcı terörûn üstesm-
den nasd geHi?
- Biz süreci erken fark ettik ve
yeni bir strateji oluşrurduk. Önce-
likle medya ve eğitim araçlanyla
yoğun bir savaşun başlattık, çünkü
cahil halk üzerinde etkili oluyorlar-
dı. Yoksul bölgelerde bu eylemlerin
destek aldığını gözlemledık. Bunun
üzerine bu bölgelerde yahnmcılann
ilgısinı arttıracak politikalar uygu-
ladık. llginçtir, Batı ile de mücade-
le etmek zorunda kaldık, çünkü
ABD ve Avrupa bu teröristlere ku-
cak açtı. Biz hep terorizmin tüm
dünyayı tehdit eden bir olgu oldu-
ğunu savunduk. Bu teröristler
ABD'de de eylemlerde bulununca
neyi kastettığuniz anlaşıldı. önem-
li bir adımı da siyasal alanda gerçekleş-
tirdik.
Îslamın, siyasal propaganda aracı ola-
rak kullanılrnasmı yasakladık. Bunu Is-
lamı korumak amacıyla yapûk. Yasala-
nmız, Îslamın siyasete alet edilmesıni
yasaklıyor.
- Mısır'ın kendmeözgü geliştirdiği bir
Islam anlayışı mı söz konusu?
- Islam evrensel bir dindir ve sonsuza
kadar uygulanabilir olmalı. 6. yüzyılın
zihniyeti ile 21. yüzyılda yaşanılamaz.
Dünyaya 21. yüzyılın değerleri ve zihni-
yeti ile bakmamız lazım.
îslamın güncelleştirilme-
si ve çağdaş bir yapıya ka-
vuşturulması gerektiğini
düşünüyoruz. Îslamın
dünyanın farklı bölgele-
rinde tektipte uygulanma-
sı düşünülemez. Islam, ye-
rel dinamikler, farklı gele-
nekler, farklı doğal koşul-
lar gözerilerek "yereJ dûz-
lemde" uygulanmalı. Bu,
Iran'ın bir dönem etkin
olan "devrim ihraa" poli-
tikası ile zıtlık göstermek-
te. Iran'ın bu politikası te-
rorizme dayalı bir politi-
kaydı. Ancak Sayın Hate-
mi ile birlikte bu uygula-
malann gözden geçirildiğı
bir gerçek. Bundan tslam
imajuun çok olumsuz bir
şekilde etkilendiğını düşü-
lıgı, kendisini 8 yıllık eğitim ta-
lebiyle özdeşleştirmiştir. Bu ta-
lebin eğitimin gerekleri ile pe-
dagojik ihtiyaçlarla temellendi-
rilmesi ımkânsızdır.
# Temel eğitimin 6, 7 ve 8.
sınıflanna haftada 3 'er saat Ku-
ran dersi konmalı, din bılgisi
dersi temel öğretimin sınıflann-
da haftada 3 saat mecburi ders
haline getirihnelidir.
Aynca temel öğretimin 6, 7
ve 8. sınıflannda haftada üçer
saat Arapça dersi konularak Ku-
ran'ı ve Arapçayı seçenler i-
mam hatip liselerine yönlendi-
rilmeli, seçenler çok fazla olur-
sa, sınavla seçim yapılmalıdn-.
Hatta, takviye bilgi isteyene cid-
di yaz kurslannda ve yaz okul-
lannda ilave öğretimle takviye
verilmelidir.
# Din eğitimi üzerinde laik-
çi (din karşıtı) baskılar, Türki-
ye'nin demokratik-laik niteliği-
ne de zarar vennektedir.
# Kuran kurslanna, çıraklık
eğitim merkezi statüsü tanınma-
lı, bu kurslar kültür dersleri ile
takviye edilmeli, temel eğitimin
ikinci kademesi olacak şekilde
yeniden organıze edilmelidir.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
nuyorum.
- Bazı tslam ülkeferinin
Türkiye'nin laiksBtemine
yönelik eleştirileri var.
Bunlan nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
- lslamın, Türk kimliği-
nin önemli bir parçası ol-
duğunu düşünüyorum.
Hem Batı hem de Islam
dünyası sizı tslam dünya-
sının birparçası olarak gö-
rüyor. Cumhuriyet döne-
minde yaşanılan çağdaş-
laşma deneyimi, Batılı bir
göz için çok çekici. Diğer
ülkeler için de örnek ol-
malı.
oralcalislarövahoo.com
Burdur Cezaevi'nin duvarla-
nnın yıkıldığı, mahkûmlann dö-
vüldüğü, ağır yaralandığı bas-
kında, bir genç de kolunu yitir-
mişti. Veli Saçılık'ın öyküsünü
hepimizokuduk, az-çok biliyo-
ruz. O günlerde pek çok insan
buna üzüldü. Ancak, konu ka-
muoyunun gündemind^i çıktı.
Artık Veli Saçılık bundan sonra
ne yapar, yaşamını nasıl sürdü-
rür, onun kolunu koparanlar
dahil kimsenin dikkatini çek-
mez. Aslında, o bundan sonra
çalışamayacak ve yaşamını
kurmaktazorluk çekecek. Dev-
let, o kolu koparanlar, onun ya-
şamını altüst eden bu vahşetin
sorumluları. bu yaptıklarının
hesabını verecekler mi?
Bu konuda derin bir umut-
suzluk ve öfke içinde olduğu-
muzu söyleyebilirim. Ancak en
azından Veli'nin kolunun mad-
di diyeti ödenemez mi? Ona
devletin çok yüklü bir tazminat
ödemesi gerekmez mi? F Tipi
Cezaevi tartışmalan sürerken,
"ŞehitAileleh'nin Adalet Baka-
nı'nı ziyaret ettiği haberi gözü-
me takıldı. Habere göre aileler,
siyasi tutuklu ve mahkûmlann F
Kolu Kopan Veli'den Mektup
Tipi'ne atılmasını destekledik-
terini söyiemişler. Bir grup aile,
çocukları hücrelere atılmasın
diye uğraşırken bir başka grup
ailenin, "Atın bunlan hücreye,
orada çürüsünler" demesi ne
büyük bir acı değil mi? Çünkü
onlar da gencecik çocuklannı
yitirdiler ve yürekleri yanıyor.
Başkasının yüreklerinin yanma-
sını nasıl isteyebiliyortar?
Veli Saçılık, kotu kopanldık-
tan sonra gönderildiği Hayma-
na Cezaevi'nde olduğunu an-
latan mektubunda şunlan anla-
tıyon
"Merhaba Sayın Çalışlar, si-
ze yazılmış olan yüzlerce ceza-
evi mektubundan biriyle karşı
karşıyasınız. Ama yaşadığım
acılardan ziyade size teşekkür-
lerimi bildirmek için bu mektu-
buyazma ihtiyacı duydum. Si-
zin politik görûşlerinizi büyük
ölçüde eleştiriyor olsam da, or-
taya koyduğunuz insan ve ay-
dın tavnndan dolayı kutlanm.
Aslında size uzunca bir mektup
yazmak istedim, ama biliyor-
sunuz artık sağ kolum yok. Ve
ben henüz sol kolla yazı yaz-
mayı öğrenemedim. Burada
beraberkaldığım arkadaşım U-
laş Işık mektuplanmı yazıyor
ve tabii diğer bütün işlerimde
de o yardımcı oluyor.
Oral Bey, sanıyorum Bur-
dur'da yaşanan vahşeti aynn-
tılanyla biliyorsunuzdur. Sizin-
le yaşanılan acılan içimden gel-
diğincepayiaşmakisterdim. A-
ma sol kolu kullanmak çok güç.
23 yaşında sakat kalmakelbet-
te insanı dehnden sarstyor. Ko-
lum kopartıldığında yanımdaki
arkadaşlarıma söylediğim ilk
söz şu olmuştu: 'Bir daha işçi
olamayacağım.' Bir daha işçi
olamamak düşüncesi beni de-
rinden sarsıyor. Şu anda ken-
dimi hayata yeniden adapte
edebiliyorsam, bu benim sos-
yalizme ve devrime yürekten
inanmış olmamdandır.
Hastanede ayağıma iki ke-
lepçe birden vuran, hücrede
başıma 5 nöbetçi birden ko-
yan uzman çavuşun sözlerini
size aktarmak istiyorum. Ceza-
evi taşıtıyla yaptığım uzun yol-
culuktan sonra getirildiğim
Burdur Devlet Hastanesi hüc-
resinde başımda duran asker-
lerden su istemiştim. Asker,
sözünü ettiğim uzman çavuşa
isteğimi aktardı. O da askere
bana su verilmemesini emret-
ti. Bunun üzerine çavuşa 'In-
sanlık diye bir şey varsa bana
su verin' dedim. O da bana şu
cevabı verdi: 'Hangi insanlık-
tan söz ediyorsun, olmayan in-
sanlıktan mı? Yoksa olacak
olan insanlıktan mı?' Sanıyo-
rum bu sözleri size yorumla-
mama gerek yoktur.
Şu anda Haymana Ceza-
evi'ndeyim. Sağ kolum yok a-
ma bütün onurumla ayakta-
yım...lnsanlığı yok sayanlara,
insanlığıyok edenlere inat, ya-
şama dört elle sanlacağıma
emin olabilirsiniz. Sizi, yeniden
aydın onuruna sahip çıktığınız
ve gerçekleriyazmada göster-
diğiniz gayret nedeniyle kutlu-
yorum. Insanoğlu, mutlaka in-
sanlaşma kavgasını kazana-
cakbr. Hücrelere karşı çtkan ay-
dınlara buradan sonsuz saygı-
lanmt, sevgilerimi yolluyorum.
Hoşça kalın.
Veli Saçılık."
• • •
önümde cezaevinden geten
mektuplar yığılı. Türkiye, son
yıllarda ne büyük acılar yaşadı.
Bu acılann bir yerde sona erme-
si ve iç gerilime dayalı siyasi ça-
tışmanın tansiyonunun düşü-
rülmesi gerekirken bunu kışkır-
tan biryola başvurmayı kim, ne-
den istiyor, anlamak mümkün
değil? Ulucanlar, Burdur, son
olarak Buca Cezaevi'nde hınç-
la siyasi tutuklu ve mahkûmla-
ra saldınp onlan döven, öldü-
renler, ne yapmak istiyor? Bü-
tün bunlardan ne bekliyortar?
•••
Not: Kamil Koç Otobûsleri
Genel Müdürü Sena Kaieli, bir
yolculukta başımıza gelenler
konusunda yazdıklanmı ce-
vaplayan biraçıklamayollamış.
Duyarlılığı ve yazdıklanmı araş-
tınp cevaplama ihtiyacı duydu-
ğu için kendisine teşekkür
ediyorum.
GLOBALPOLtltKÜLTÜR
ERGtN YELDIZOĞLU
Avrupa'da Irkçılık..
ve Küreselleşme
Alman patronlar ve politikacılar aniden ırkçı sal-
dınlara karşı seslerini yükseltmeye karar verdiler.
Aşın sağcı militanlann işyerlerinden atılmasını öne-
ren Alman Sanayi Işverenleri Konfederasyonu'nun
başkanı Ludorf Von Wartenburg'a göre patron-
lar "Yabancılann refahından ziyade ırkçı sakJınla-
nn kâriar üzerindeki olumsuz etkilerini düşünü-
yoriar" (The Observer). Alman patronlar, işletme-
lerine yabancı ortak bulmaya, özellikle yüksek tek-
noloji alanında Almanya'ya yabancı uzman getir-
meye, bu alanda da ABD ile rekabet etmeye çalı-
şıyorlar. Ülkenin ikinci büyük partisinin, Hıristiyan
bemokratlann, son eyalet seçimlerinde "Kinders-
tatt Inder" (Hintlilere para vereceğine, çocuklara
bilgisayar öğret!) (The Economist) sloganlanyla or-
tada gezdiği bir ülkeye kim gelmek ister...
Geçen sekiz hafta içinde dört göçmenin öldü-
rülmesi ve Düsseldorfta patlayan bombanın be-
şi Yahudi 9 göçmeni yaralamasından sonra artık,
özellikle Doğu eyaletlerinde sorunun gizleneme-
yecek bir düzeye geldiği ortaya çıktı. Rostok'ta 15
yaşındakiler arasında yapılan bir anket, çocukla-
nn yüzde 40'ının yabancılan suçladığını, yüzde
20'sinin Almanya'ya tekrar güçlü bir lider gerekti-
ğine inandığını gösteriyor. Doğu eyaletlerinde sol-
cu ve Yahudi aydınlar için sık sık ölüm tehdidi al-
makgünlükyaşamın parçası haline gelmiş, birçok
kentte yabancılann giremediği "kurtanlmış bölge-
ler" oluşmuş durumda. Bir Berlin polis yetkilisine
bakılırsa halkın büyük bir kesimi, "aşın sağ slogan-
lara paralel düşünüyor"... (The Observer).
Irkçılığın bu şekilde yükselmesi Almanya'ya öz-
gü değil, Avrupa'da Irkçılık ve Yabancı Düşman-
lığını Gözlemleme''nin son raporuna (1998 verile-
rine dayanıyor) göre, "Irkçılık ve yabancı düşman-
lığıyalnızca tek bir AB ülkesinde değil, her yerde
var." Raporun bulgulan ırkçı saldınlarda. aşın sağ-
cı gruplann üyelerinin sayısında, halk arasında
göçmenlere yönelik olumsuz tepkilerde, ırkçı ol-
duğunu saklamayanlann sayılannda birönceki yı-
la göre artış olduğunu gösteriyor.
Birieşmiş Milletler insan Haklan Komisyonu
Başkanı Mary Robinson'a göre "Irkçılıtda küresel-
leşme arasında doğrudan bir ilişki var." (BBC -
1/05/2000). Robinson konuşmasına, "yoksul ülke-
lerin küreselleşmenin nimetlerinden faydalana-
madığını" vurguladıktan sonra, "zengin ülkeler bu
soruna bir çare bulmaktansa, servetterini kendi-
lerine saklamak, bir kaleye kapanmak mantığıyla
hareket ediyor, daha iyi biryaşam elde etmek için
ülkelerine gelmeye çalışanlan dışanda tutmak is-
tiyorlar" dedi.
Irkçılık salt gelişmiş ülketere de özgü değil; bir-
çok Doğu Avrupa ülkesinde de belirgin bir geliş-
me çizgisi sergiliyor. Kültürünün Batı'ya en yakın
olduğu düşünülen Macaristan örneğinin üzerinde,
Türkiye açısından bir anlamı olduğunu düşündü-
ğüm için kısaca durmak istiyorum. Macaristan Bi-
lim Akademisi'nden Prof. Tamas anlatıyor (Bos-
ton Revfeyv - Yaz 2000): Sağcı hükümet, parla-
mentonun işleyişini bilerek aksatıyor, kendisinden
farklı görüşlere sahip yerel yönetimleri kaynaksız
bırakıyor; Yahudi düşmanı bir partiyle işbirliği ya-
pryor. Bu arada aşın sağın lümpen düşünürleri, ki-
mi açık neo-Nazilerle birlikte yeni bir devlet ide-
olojisi oluşturmaya çalışıyor. Medya sistematik ola-
rak Romanlara, yancılara karşı ırkçtlığı körüklüyor.
Ülkenin en büyük futbol takımlannın maçlan ırkçı
slogan ve şarkılaria çınlryor...
Konumuza dönersek, Avrupa'da ırkçılığın,
Neo/Post ön ekinin arkasına gizlenen faşizmin son
yıllarda yeniden güçlenmeye başlamasının ardın-
da, sanınm, esas olarak iki dinamik var. Biri küre-
selleşmenin var olan bölüşüm ilişkilerini altüst e-
den, azgelişmiş ülkelerde devlet yapılannı zayıtla-
tan, hatta bazı bölgelerde yıkan etkileri ve bu düz-
lemde hızla çoğalan uluslararası göçmen nüfus.
Ikincisi de 1980'lerden bu yana neo-liberalizmin ve
post modemtzmin aydınlanma geleneğine yönett-
tikieri saldınlann bir sonucu olarak "eleştirel kül-
tür'ün etkisini kaybetmesi.
Gelişmiş ülkelerde refah devletine yönelik sal-
dınlar; egemen ideolojinin, eşitlikçi kapitalizm, da-
yanışma, zor durumda olana acıma gibi bileşen-
lerini zayıflattı, hatta sildi. Böylece evrenset/kap-
sayıcı vatandaşlık ilkesi, birleştirici öğe olarak za-
yıflamaya, bunun yerine "birbirine benzeyenlerin",
"benzemeyenlere" karşı düşmanlık temelinde da-
yanışması, birleştirici öğe olmaya başladı. Azge-
lişmiş ülkelerde ise birtaraftan ihracatayönlendir-
me, ithalata açılma, borç ödeyebilmek için mali di-
siplin (toplumsal desteklerin kaldınlması) sınıflar ve
bölgeler arasındaki bölüşüm ilişkilerini altüst etti;
bölgesel, etnik, dini farklılaşmalan, dayanış-
ma/düşmanlık dinamiklerini güçlendirdi, yerel elit-
lerin servetterini koruma refleksiyle şiddete başvur-
ması da, etnik çatışmalara, iç savaşlara yol açtı.
Devletler hızla zayıtladı. Birçok yerde vatandaşlık,
tüm yasal, sivil korunma mekanizmalanyla birlik-
te olarak ortadan kalktı. Böyle bölgelerden kaçmak
için harekete geçen mityonlarca insan oluştu kü-
resel ekonomide. Hareketin yönü de, evrensel va-
tandaşlık kurumlannın zayıflamaya devam ettiği
merkez ülkelere doğru.
1980'lere gelinceye kadar burjuva toplumunda
yönetici sınrf(lar), kendisine, toplumun bozukluk-
lan, eşitsizlikleri, yasal, ekonomik haksızlıklan,
Fransız Devrimi'nin prensiplerini, toplumsal çıka-
nn önemini hatırlatan bir eleştiri altında yaşamak
durumundaydı. özeilikle 1989'dan sonra bu kül-
türün yerini hızla, varolanın kabulüne, mazurgös-
terilmesine dayanan, en iyi durumda bilgiç, ama
tesJimiyetçi bir kültür aldı. Anti-burjuva eleştirinin
zayıfladığı hemen her yerde politikacılar merkeze
yığılmaya başlarken "siyasi ontolojinin boşalan
merkezine" de mülk sahibi küçük adamın, Avus-
turya'da Haidar'ı, Ingittere'de Blair'i hükümete
getiren muhafazakâr, milliyetçi, dinci, statükocu
kaygılan oturdu. Bu iki eğilimin kesiştiği noktalar-
da şimdi, ırkçılık ve hatta faşizm (Neo/Post vb..)
açısından verimli bir toprak oluşuyor.
• ANKARA (AA) - "Alo Bağ-Kur Acü Çözüm
Telefon Hattrmn numaralannın değiştiği
bildirildi. Bağ-Kur Genei Müdürlügü'nden
yapılan yazılı açıklamada, "Alo Bağ-Kur Acil
Çözüm Telefon Hafu"nın yeni numaralan şöyle:
0312-215 58 80,0312-215 58 81.