Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 AĞUSTOS 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ye veda ettJ
• Haber Merkezi -
Önceki gün NTV ve
Doğuş Grubu'ndan
aynlan, NTV'nin
kurucusu ve yayın
yönetmeni Nuri
Çolakoğlu, dün çalışma
arkadaşlanna veda etti. 4
yıi önce başlanan bu
yolculukta kendisinin
bugün gemiden indığini
belirten Çolakoğlu, "Bu
süre içinde olanaksız
görüleni başardık.
Türkiye'de kaliteli bir
kanalın yaşayabileceğini
gösterdik. Bir haber
kanalının
seyredilebileceğini
gösterdik. Patron
müdahalesi olmadığı
takdirde yayımcılann
neler yapabileceği
hakkında çok olumlu bir
ömek oluşturduk" dedi.
Çolakoğlu, "NTV'de
aşağıdan ve yukandan
gelen yeni bir yönetim ve
üslup oluşturma
ısteklerini son derece
saygıyla karşıhyorum,
ama benim bunu yapmak
istemediğimi de
biliyorum" diye konuştu.
İnternet
tercHı edüdi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Oğrenci Seçme Sınavı'na
(ÖSS) katılan adaylann
sınav sonucunu öğrenmek
için ilk tercihleri Internet
oldu. 1 milyon 366 bin
659 adayın katıldığı sınav
sonuçlan açıklandığında
yaklaşık 600 bin kişi,
sınav sonucunu öğrenmek
için Öğrenci Seçme ve
Yerleştirme Merkezi'nin
İnternet sitesüıe girdi.
Sınav sonuçlannın
açıklandığı tanhlerde
TÜBİTAK ULAKBlM'de
ağ yöneticisi Ilker Temir,
UlakNet Ankara
yönlendiricileri üzerinden
geçen internet trafiğinin
analızıni yaptı. Analiz
sonucuna göre, İnternet'e
erişimlerin yüzde 30.19'u
Superonline üzerinden
sağlandı. Superonline'ı,
yüzde 14.22 ile Ixir
izledi.
Akkuyu NüUeer
Santraiı ihalesi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Türkıye Elektnk Üretim
ve İletım AŞ (TEAŞ)
Yönetim Kurulu,
Akkuyu NükJeer Santraiı
ihalesine katılan
konsorsiyumlara birer
mektup gönderdi. TEAŞ
Genel Müdürü Muzaffer
Selvi imzasıyla
gönderilen mektupta,
"'Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti, ekonomik
istikrar programına bağlı
olarak nükleer
programını erteleme
karan almıştır" denildi.
Mektupta, Başbakan
Bülent Ecevit'in
açıkladığı erteleme
karanmn, Türkiye'nin
nükleer enerji
programmı bütünüyle
reddettiği ve ulusal enerji
şebekesine nükleer gücü
dahil etme çalışmalannı
bitirdıği anlamına
gelmediği vurgulandı.
AÖL düHomalan
veriüyor
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Açıköğretim Lisesi'den
1995 ile 1999-1./2000-1.
dönem mezun olan
öğrencilerin dıplomalan
dağıtılmaya başlandı.
Mezunlar diplomalarmı
adres olarak belirttikleri
illerdeki Eğitim Araçlan
ve Donanım Merkezi
Müdürlüklerinden 6 ay
süreyle alabilecekler.
Diplomalar, mezuniann
kendilerine veya noter
vekâleti verdikleri
kişüere teslım edılecek.
Gaziantep Nizip'te Atatürk'ün büstlerini kaldırdı, Atatürkçülerin adlannı sildi
DYPTi başkan 'diyet' ödüyor
BEKtRŞAHİN
GAZİANTEP - Nizip'in
DYP'li Belediye Başkanı Coş-
kun Özkaya'nın, Atatürk'ün
Cumhuriyet Meydanı ve kay-
makamlık binası önündeki anıt
ve heykelini yerinden sökerek
uygunsuz yerlere nakletmesi
infıal yarattı. Yurttaşlar, üzer-
lerine bez örtülen Atatürk büst-
lerinin vinçlerde sallandınla-
rak taşınmasını protesto etti.
Seçim öncesi gerici çevrelere
söz verdiği için büstleri kaldır-
dığı öne sürülen Özkaya, Prof.
Muammer Aksoy, Bahriye
Üçok ve UğurMumcu adını ta-
şıyan cadde ve meydanlann
isimlerini de değiştirdi.
Gaziantep'in Nizip ilçesin-
de yurttaslann büyük tepkisini
• Yurttaşlar, üzerlerine bez örtülen Atatürk büstlerinin vinçlerde sallandınlarak
taşınmasını protesto etti. Seçim öncesi gerici çevrelere söz verdiği için büstleri
kaldırdığı öne sürülen Özkaya, Prof. Muammer Aksoy, Bahriye Uçok ve Uğur
Mumcu adını taşıyan cadde ve meydanlann isimlerini de değiştirdi.
çeken olaylar yaşamyor. Nizip dankarşılanan Atatürk Heyke- Anıtı'nı camiye yaknı olduğu
Belediye Başkanlığı'na şeriat-
çı çevrelerin de desteğini ala-
rak seçilen DYP'li Coşkun Öz-
kaya, 28 Temmuz Cuma günü
Cumhuriyet Meydanı'nda bu-
lunan ve yıllar önce Nizipli bir
vatadaş tarafından yaptınlan
Atatürk Anıü'm hiçbir neden
yokken yerinden söktürerek
Birecik girişindeki kavşakta
bulunan bir havuzun kenanna
koydurdu.
Aynı gün kaymakamlık bi-
nası bahçesindeki tören alanın-
da bulunan ve yapum için ge-
rekli para Fak-Fuk-Fon tarafın-
li de kaidesinden sökülerek,
Atatürk Bulvan sonunda iki
yol arasındaki uygunsuz bir
bölgeye yerleştirildi. Anıt ve
heykel beyaz bezlere sanldık-
tan sonra boyun kısunlanna ip
geçirildi ve bir kurtancının ar-
kasında sallandınlarak taşındı.
Bu sırada yurttaşlar arasın-
da,"Atatürk'e kefen grydirip
saUandırdılar" benzetmelen
yapıldı.
Camiye yakm diye
DYP'li Özkaya'nın Cumhu-
riyet Meydanı'ndaki Atatürk
gerekçesiyle kaldırttığı öne sü-
rüldü. Özkaya'nın seçimler ön-
cesi gerici çevrelere büstü kal-
dumak için söz verdiği ve bu-
nu yerine getirdiği iddia edildi.
Kaymakamlık binası bahçesin-
deki heykelin önünde de resmi
törenler yapılıyordu.
Atatürk anıtı ve heykelinin
gerekçe gösterilmeden yerle-
rinden sökülmesi ve utanç ve-
rici bicımde taşınması halkın
büyük öfkesini çekti. Nizip Be-
lediye Meclisi'nin anıt ve hey-
kelin kaldınlmasma yönelık
karannın Gaziantep Valili-
ği'nce onaylanması yurttaşla-
nn öfkesini arttırdı.
Yurttaşlar DYP'li başkanı
protesto ederken Gaziantep
Valiliği, Nizip Kaymakamlığı
başta olmak üzere hiçbir siya-
si parti ile kitle örgütünün ola-
ya tepki göstermemesi ise dik-
kat çekti.
tsimleri sfldi
DYP'li Özkaya, bununla ye-
tinmeyerek şeriatçılarca katle-
dilen Prof. Muammer Aksoy,
Bahriye Üçok ve Uğur Mum-
cu'nun adlannı da cadde ve
meydanlardan sildi. llçedeki
cadde ve sokaklann bazılanna
şeyhler ve şıhlann adlan veril-
di. Bu adlardan bin de Özka-
ya'nın babası ŞıhMehmetÖz-
kaya.
Tutuklulugu sorun oldu
BrükseVde
FehriyeErdal
sıkıntısı
BRÜKSEL (AA) - Sabancı suikastı fa-
illerinden Fehriye Erdal'ın avukatlan te-
röristin tutuksuz yargılanmak üzere kefa-
letle serbest bırakılmasını sağlamak için
girişimlerini hızlandırdıklannı bildiririer-
ken Brüksel hükümetını oluşturan koalis-
yonun küçük ortağı Flaman Halk Partisi
(Volksunie) sanığın salıverilmesini ıstedi.
Volksunie'nin bazı milletvekilleri, Tür-
kiye'ye iadesi reddedilen ve sınırdışı edil-
mesine ilişkin karar da Danıştay tarafın-
dan askıya alınan Erdal'ın, daha önceki
mahkeme kararlan doğrultusunda serbest
bırakılması gerektiğini savundular ve ak-
si takdirde hükümet knzi çıkartacaklan
mesajı verdiler. Hükümetin diğer ortak-
lan sosyalistler, yeşiller ve liberaller ara-
sında da önemli görüş aynlıklan olduğu
ancak teröristin serbest bırakıhnası olası-
lığının çok kuvvetlendiği bildiriliyor.
Erdal, gelecek hafta, Bruges Mahke-
mesi'ne çıkarak tutuksuz yargılanmak
üzere kefaletle serbest bırakılma talebini
tekrarlayacak. Adli kaynaklar, Danış-
tay'ın yakJaşımı ve daha önceki mahke-
me kararlannı dikkate alarak teröristin
koşullu olarak serbest bırakıhnası olası-
lığmın arttığmı ileri sürüyorlar. Belçika
istihbarat birimlerine yakın kaynaklar, Er-
dal'ın açlık grevi nedeniyle Bruges'deki
Saint Jan Hastanesi'ne kaldınldığını ile-
ri sürdüler, ancak adli yetkilileT ve hasta-
ne yönetimi bu iddiayı doğrulamadı.
Davacılar
şikâyet
dilekçeîerini
geriçekince
mahkeme
Adnan
Oktar'a
tahliye
karan verdL
Adnan Oktar tahliye edilditstanbul Haber Servia - Kamuoyunda
"Adnan Hoca" olarak bilinen Adnan
Oktar ve 36 müridi, "çıkar amaçh örgöt
kunnak, örgüte üye ofanak ve tehdh 9e
mea£ut sağtamak" suçlanndan 18 yıl
hapis istemiyle Istanbul 1 No'lu
DGM'de yargılandıklan davada tahliye
edildiler. Duruşmada, Adnan Hoca'yı ta-
nımadıklannı belirterek şikâyetlerini ge-
ri alan davacılardan bazılan, tahliye ka-
rannın ardından Adnan Oktar'ın annesi
Mediha Oktar'ın eiini öptüler.
Davacılardan Güzkk Aydoğmuş ise
Oktar ve grubundan hukuken şikâyet-
çi oknadığını, ancak "vicdanen kesin-
likle şikâyetçi okhığunu" söylerken
"Buniar çok kibar, çok nazik insanlar.
Şikâyetimi geri abnam için evime çok
hoş tetefonlar gekn" dedi.
Istanbul 1 No'lu DGM'de, Adnan
Oktar'ın elebaşıhğmı yaptığı öne sürü-
len grubun 36 üyesinin yargılandığı
davaya dün devam edildi. Duruşmaya,
8.5 aydır tutuklu bulunan sanıklar Ad-
nan Oktar ve Fırat Devetioğjhı ile tutuk-
suz sanıklar Mehmet Atmaca, Emre
Çabkoğlu, Adnan Tınarfaoğtu, Cihat
Gündoğdu ve Alev Ubşoğlu katıldı.
Duruşmada, gazeteci Fatih Artayh,
manken Seçkin Pirfler, Tuğçe Doras,
Güzide Aydoğmuş, Ühan Ulaş,Makpi-
re Vaüoğlu ve Hüseyin Can Aktncıoğ-
hı da davacı sıfatıyla hazır bulundu.
Duruşmayı aynca Italyan, Fransız ve
Ingiliz avukatlar ve hukukçulardan olu-
şan bir grup da gözlemci olarak izledi.
Karann ardından Oktar'ın annesi Medi-
ha Oktar, avukan Erdağ Abakay ile lûks
otomobıller kullanan çok sayıdakı kişi
Kartal Özel Tip JCapalı Cezaevi önüne ge-
lerek Oktar'ın çıkışuu bekledi. Ancak Ok-
tar, polis otosuyla cezaevinden çıkanlarak
Pendik Çamçeşme Karakolu'na götürül-
dü.
Oktar'ın daha sonra, askerlikle ilgili bir
problemi bulunduğu için Beşiktaş Asker-
lık Şubesı'ne götürüldüğü öğrenildi.
Adnan Oktar, askerlik şubesinden ayn-
lışı sırasında "Adalet yerini buldu. 1-2 g n
dmkndikten sonra tfim gerçetderi «çık-
bnacağan" açıklamasını yaptı.
Istanbul'da hırsızlık olaylan her yıl ikiye katlanırken bu suçlarda ilk sırayı Kadıköy ilçesi alıyor
Hırsızlaruı gözdesi cep telefoıdaıiIstanbul HaberServisi-Istan-
bul'da hırsızhk olaylan her yıl
ikiye katlanırken, bu suçlarda
yine ilk sırayı Kadıköy ilçesi ah-
yor. Çokkolay satnklan için hır-
sızlann son dönemde cep tele-
fonlanna rağbet ettiği belirlen-
di. Istanbul'da en az hırsızlık Şi-
le ve Silivri'de meydana geliyor.
Evden hırsızlık daha çok yük-
sek gelirli yurttaşlann oturduğu
yerlerde görülürken, gasp suçla-
n jandarmamn görev yaptığı
kırsal kesimlerde yoğunluk ka-
zanıyor. Dünyanın en büyük 20.
metropolü olarak kabul edilen
tstanbul, hırsızlıkta da Türki-
ye'nin birinci kenti. tstanbul
Asayiş Şube Müdürlüğü verile-
rine göre hırsızlık olayla-
nnda ilk sırayı Kadıköy
ilçesi ahrken, en az hırsız-
lık Şile ve Silivri'de mey-
dana geliyor. Hırsızhk
türleri görüldükleri yerle-
re göre de farklılık göste-
riyor. Ev hırsızlığı daha
çok yüksek gelirli yurttaş-
lann oturduğu yerlerde
görülürken, gasp suçlan
jandarmanın görev yaptı-
ğı kırsal kesimlerde yo-
ğunluk kazanıyor. tstan-
bul'da türlerine hırsızhk
olaylan şöyle:
Ev hırsızlığı
Ev hırsızhğı en çok Eri-
ler, Kadıköy, Bakırköy,
Büyükçekmece, Beşiktaş
gibi yüksek gelirli yurt-
taşlann oturduğu yerlerde
görülüyor. Özelliİde pen-
cerelerin açık bırakılması
ve yurttaşlann tatile git-
meleri nedeniyle daha
çok yaz aylannda gerçek-
leşiyor.
Ahşveriş merkezleri ve
süpermarketlenn açılma-
sıyla bitme noktasına ge-
len bu hrrsızlık türü daha
çok Sultanbeyli, Küçük-
• Istanbul Asayiş Şube Müdürlüğü verilerine göre evden hırsızlık daha çok
yüksek gelirli yurttaşlann oturduğu yerlerde görülüyor. Gasp suçlan ise
jandarmanın görev yaptığı kırsal kesimlerde yoğunluk kazanıyor.
çekmece, Usküdar, Güngören, lar daha çok çalıntı bir arabayla si, kendisini otoparkçı olarak ta-
veya kalabalık bir caddede ya-
ya olarak özellikle bayanlann
çantalannı kapıp kaçıyorlar.
Bahçelievler gibi semtlerde gö-
rülüyor.
Kapkaççıhk
Son 1 yılda hırsızlık türleri
içinde en çok artış bu suçlarda
meydana geldi. Insan trafiğinin
yoğun olduğu tramvay, tren is-
tasyonlan, vapur iskeleleri, oto-
büs duraklan, semt pazarlan,
alışveriş merkezleri ile Taksim,
Eminönü, Bahrköy, Kadıköy,
Üsküdar gibi semtlerde görülü-
yor. Bu hrrsızlık türünde hırsız-
Oto hırsızhğı
Otomobiller daha çok Kadı-
köy, Bahçelievler, Küçükçek-
mece ve Bakırköy semtlerinde
çahnıyor. Otomobil çahna yön-
temleri arasında ilk sırayı düz
kontak alırken, anahtar uydur-
mak, hu^ızın alıcı kılığuıa gir-
mesi, deneme amacıyla otomo-
bile binmesi ve geri getirmeme-
nıtması ile otomobil kiralama
şirketinden sahte kimlikle araç
kiralanması bulunuyor.
Bahçelievler llçe Emniyet
Amirliği'nin yoğun çalışmalan
sonucu geçen aylarda günde 10-
12 arasında değişik araba hrr-
sızlığınm son dönemde 2-3'e
kadar düştüğü belirlendi. Oto-
mobiller kapkaççılık, sahte ev-
rakla satma ve parçalara ayıra-
rak satmak amacıyla çalınıyor.
Hırsızlar, kilit sisteminin kısa
zamanda açılması, düz kontak
TAM Direktörü Sen'den Alman Maliye Bakanı Eichel'e mektup
'thalenin geliri aşın sağ
eğilimlere karşı kullanılsın'
yapılması ve satışrnrn kolay ol-
ması nedeniyle en çok yerli oto-
mobilleri tercih ediyor.
İşyeri hırsızhğı
Ticaret hayatınm yoğun oldu-
ğu Şişli, Bakırköy, Bayrampaşa,
Zeytinburnu ve Eminönü gibi
merkezlerde görülüyor. Daha
çok beyaz eşya, bilgisayar ve
mobilya satan işyerlerinde hrr-
sızhk yapıhyor.
Gasp
Cezası diğer hırsızlık türleri-
ne oranla çok daha fazla olma-
sına karşın, gasp olaylannda sü-
rekli bir artış oluyor. Gasp daha
çok jandarmanın görev yaptığı
kırsal kesimler olan Esen-
yurt, Sultanbeyli, Büyük-
çekmece ve Sangazi semt-
lerinde meydana geliyor.
Gaspta silah ve bıçak gibi
aletler kullanılıyor.
Haber Merkezi-Türkiye
Arastrrmalar Merkezi Direktörü
Prof. Dr. Faruk Şen, Ahnanya
Maliye Bakanı Hans Eichel'e
gönderdiği mektupta, UMTS
(Universal Mobile
Telecommunications System)
cep telefonu lisansı için yapılan
ihâleden elde edilecek gelirin
yüzde l'inin yabancı düşmanhğı
ve aşın sağ akımJara karşı
kullanılması için öneride
bulundu. Aynı zamanda ekonomi
biümcisi olan Şen, UMTS- cep
telefonu lisansı ihalelerinin,
Ahnanya bütçesine 20 ile 100
milyar Alman Markı arasında
ekstra gelir getirmesinin
beklendiğini, gönderdiği
mektupta da bu konuya dikkat
çekerek önerisinin
"^obalfcşmedenekleedileB
kazancm daha kahcı ve ad3 bir
böhışümü sağlamak için bir
tedbir okluğunu" belirttı.
Prof. Dr. Faruk Şen, Eichel'e
gönderdiği mektupta aynca,
Federal Almanya'ya sonradan
katılan eski Doğu Alman
eyaletlerinde kendini gösteren
aşın sağ eğilimin, hem
yabancılann ve hem de
Almanlann var olabihne şansını
ellerinden aldığmı söyledi. Şen,
bunun yanında, globaileşme
sürecinin şans eşitliği ve tolerans
kriterleri etrafinda
şekillendirilmesi için toplumsal
çabalann desteklenmesi
gerektiğini vurgulayarak "Ben
sadece elde edilecek gelirin yüzde
rininasınsağeğUimiereve
yabana düşmanfağBta karşı
mücadekde kuBanıhnasuu
öueriyonım" dedi. Şen, bu öneri
için aynlacak paranın kesinlikle
bütçeden eksilen bir miktar
olarak değerlendinlmemesi
gerektiğini, Ahnanya'nm
doğusundakı işsizhlde mücadele
ve bu bölgeden Alman
Hazinesi'ne akan geür vergisi
miktarlannın artmasmda
dışandan gelecek potansiyel
yatmmcılar da önemli roller
üstlendiklerini belirtti. Yabancı
düşmanlığına karşı mücadelenin
sadece polis ve adli kurumlann
faaliyetleriyle sınırlı olmadığını
beürten Şen, bu mücadeleyi
toplumsal düzeyde harekete
geçirecek çabalann arttınlması
gerektiğini de belirtti.
Plaj hırsızhğı
Denizeveya havuza gi-
renler cüzdanlannı, saat-
lerini ve diğer eşyalannı
sahile bırakıyor. Seyyar
satıcı kılığındaki hırsız
cüzdanı veya diğer eşya-
lan alıp oradan uzaklaşı-
yor.
Cep telefonu
Her geçen gün cep tele-
fonu kullanıcılannın arttı-
ğı Türkiye'de hırsızlann
son dönemdeki gözdesi
cep telefonlan. Bunun ne-
deni olarak cep telefonla-
nnın çok rahat alıcı bul-
ması gösteriliyor. Türki-
ye'de bugünkü verilere gö-
re 13 milyon kişi cep tele-
fonu kullanıyor. Her hafta
yüzlerce cep telefonunun
çalmdığı ülkemizde çalı-
nan cep telefonlan, oriji-
nalının alnnda fiyatla çe-
şitli yerlerde saulıyor.
CUMARTESt ?
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Bilgin ve Bilge... .
"Bilgin" ve "bilge", dilimizde aynı kökten türetil-
miş iki ayn sözcük. Ikisi de "bilmek" kavramıyla ilgi-
li. Ama iki farklı anlamı içeriyoriar. "Bilgin", herhan-
gi bir bilgi alanında (bilimsel bir alanda) bilgi-uzmaıv
lık sahibi kişi anlamına geliyor. "Bilge" ise genel ola-
rak yaşam konusunda olgunluğa erişmiş kişi diye ta-
nımlanabilir... Bilge aynı zamanda bilgin olmak zo-
runda mıdır? Bunun pek de böyle olmadığını söyle-
yebiliriz. Insan herhangi bir (doğal ya da toplumsal)
bilim alanında uzmanlaşmadan da, yaşam deneyte-
riyle, okumalar ve düşünmelede bilgeleşebilir... Pe-
ki, bilgin aynı zamanda bilge olmak zorunda mıdır?
Böyle bir zorunluluk bulunmadığını da biliyoruz...
Başka bir deyişle, bilgelik bilgin olmanın zorunlu bir
koşulu değil... Bu konuda düşünmemin nedeni, Al-
bert Einstein'ın görüşlerini içeren bir kitap oldu. (A
Einstein, "Yaşam, ölüm, Savaş, Banş, Bilim, Din,
Tann ve Diğer Şeyler Üzerine...", Sarmal Yaymevi,
Türkçesi: Başak Gündûz.J Yazımın konusunu da
bu kitap oluşruracak...
•••
Kitabın sonundaki kronolojik dizinde Albert Eins1
tein'ın (1879-1955) bir bilim adamı için oldukça fır-
tınalı sayılabilecek yaşam süreçlerini iztiyoruz... Hem
kişisel hem toplumsal anlamda birkaç kez koklerden
kopuş, göçebe bir yaşam, iç içe geçmiş duygusal
yaşantılar ve bilimsel çalışmalar... 1905 yılında, 26
yaşındayken, görecelik kuramı üstüne ilk ve "mo-
dem fıziğin gelişiminde bir dönûm noktası" sayılan
bilimsel buluşlannı yayımlayan Albert Einstein'ın,
1913 yılında, sonradan ikinci eşi olacak kuzeni El-
sa'ya şairce seslenişi, söz konusu kişi Einstein olun-
ca yadırgatıcı değil:"... haşan yüregimin günah iş-
temeyi sürdürerek mutlu olmasında karariıyım..."
Buradaki "günah" sözcüğünü gerçekten de şairce
bir mecaz olarak anlamamız gerekiyor... Çünkü sö-
zünü erbğim kitapta, Einstein'ın çeşitli zamanlarda
mutluluk üzerine söytedikteri, yeterince açık ve tu-
taıiı... "Kişisel olarak sanat çaJışmalanyla bağlantı
kurmaktan en büyük hazzı alıyorum. Bunlar bana
başka alanlarda elde edemeyeceğim kadargüçlü bir
mutluluk duygusu veriyor" (1920). "Ben hiçbir za-
man huzur ve mutluluğu tek erek olarak görme-
dim... Benim yolumu aydınlatan ve bana defalarca
yaşamla neşe içinde yüzleşme cesareti veren ülkü-
lerlyilik, Güzellik ve Doğruluktur..." (1930). Aynı ko-
nuda, yaşamının son yıllannda, 1950'de söytedikle-
ri, yine şairce ve düşündürücü: "Yeniden genç bir
adam olsam ve nasıl yaşayacağımı tasariasam bi-
limci, akademisyen ya da öğretmen olmak istemem.
Mevcut koşullarda hâlâ var olan küçücük özgürKh
ğü bulabilmek umuduyla muslukçuya da seyyarsa-
tıcı olmak isterdim."
•••
Einstein'ın düşünceleri içinde "başkalan için ya-
şamak" kavramı, denebilir ki en geniş yeri tutuyor ve
bu kavramın özveriyte bir ilgisi yok. Çünkü insan cd-
mamızm ve mutMuğun koşuludur bu: "Sadece, baş-
kalan içinyaşanan birhayat, yaşamaya değerbirha-
yattır" (1920). "Eğer bir yaşam, tümüyle kişisel ar-
zulan tatmine yönelmisse erya da geç, acı bir düş
kınklığına yol açar" (1954). Ya da: "Bir insan kendi
yaşamını dikkate alır da türdeşi yaratMannkini al-
mazsa o sadece mutsuz değildir, aynı zamanda ya-
şamla da hemen hemen hiç uyuşmaz" (1934). Bu
sözlerinden birkaç yıl önce, 1930'da yayımlanan
"Benim Inancım" başlıklı bir yazısındaki sözterinde
ise Einstein'ın toplumcu görüşlerinin temellerini bu-
luyoruz: "Her gün, yüz kez kendime, içsel ve dışsal
yaşamımın öbür insanlann emeklerine dayandığını,
yaşamı ve ölümü anımsatınm ve aldığım kadannı
vermeye çalışınm ki hâlâ almaktayım."
• • •
Kişiliğinde "bilgin"i ve "ö//ge"yi birieştiren Einste-
ın, aynı zamanda eylemcidir de. Biyografisinden,
1896'da (17 yaşında!) Alman militarizminden duydu-
ğu nefret nedeniyle Alman yurttaşlığından çıktığını
ve beş yıl "vatansız" yaşadığını öğreniyoruz...
(1901 'de Isviçre yurttaşlığına geçiyor.) "Milliyetçilik",
"militarizm" ve"sava?" konulanndaki düşünceleri ol-
dukça sert, düşündürücü: "Milliyetçilik bir çocukluk
hastalığıdır. Insanlığın kızamığıdır" (1921). "Sana gö-
re milliyetçilik, militarizm ve saldırganlığın idealistbir
bahanesinden başka bir şey değildir" (1933).
"Sürü hayatınm bana en çok batan yanı, askerlik
sistemidir... Uygarlığın bu hastalığı, olabildiğinceen
büyük htzla kaldınlmalıdır. Emre dayanan kahraman-
lık, duygusuz şiddet ve vatanseveriik adına yapılan
tüm iğrenç saçmalıklar... nasılsabıria bunlardan nef-
ret ediyorum! Savaş bana nasıl aşağılık ve adi geli-
yor! Böyle iğrenç birişin parçası olmaktansa parça-
lara aynlmayı tercih ederim" (1930). 1925'te Gan-
di'yle birlikte "evrensel zorunlu askerlik hizmetine
karşı manifesto "yu imzalayan, 19331e Freud'la sa-
vaş karşrtı bir manifesto yayımlayan Einstein, "sü-
rekli banşın sağlanması için tekyolun bir dünya hü-
kümeti" kurulması olduğu inancıyla ABD hükümeti-
ni bu yönde etkilemeye çalışıyor. "Uygariık ve insan
nesli için tek kurtuluş, uluslann kanun üzerine kuru-
lu güvenliğinin olduğu bir dünya devletinin yaratl-
masında yatar" (1945). "Bu devlet, uluslar ve hükü-
metler tarafından onaylanmış net ve açık biranaya-
sa üzerine otunnalı ve saldın silahlannın tek yöneti-
cisi olmalıdır" (1946). "Dünya devtetini destekliyo-
rum, çünkü insanın şu ana kadar içinde bulunduğu
en korkunç tehlikeyi bertaraf etmenin başka yolu
yok. Toplu biryıkımdan sakınma gerçeği, diğer bü-
tün gerçeklere göre önceliksahibi olmalıdır" (1948).
"Eğer dünya devleti fikri gerçekçi değilse o zaman
geleceğimizin tek birgerçekçi görünûmü vardır. In- .
sanın insan tarafından toptan yok edilmesi" (1948).
••*
Artık "geçen yûzy7/" diye söz ettiğimiz, acılı, unu-
tulmaz ve hiç kuşkusuz büyük, 20. yüzyılın bu eşsiz
"bilgin" ve "bilge'sirun "Tann", "din", "bilim", "dc~
ğa", "etik" vb. kavramlan üstüne ve bu kavramlann
birbiriyle ilişkileri konusunda görüşlerini özetlemeye
köşe yazımın sınırlan yeterii değil. Einstein'ın bu ya-
pıtnı, şu "yaz tatili" günlerinde, okurianma başucu
kitaplanndan bin olarak önenyorum... Eğitimcitere
"Eğitim ve Akademik Özgürlük Üzerine" başlıklı bö-
lümü özellikle, birçok kez okumalannı önererek ve
yazımı şu son iki alıntıyla brtirerek: "Bireylerin bozul-
masının kapitalizmin en kötü günahı olduğunu dü-
şünüyorum... açgözlü bir başanya tapmak için eği-
tilen öğrenciye abaıtlı bir rekabet tavn aşılanmak-
tadır" (1949). "Bugün insanlann ahlaki tavınannda-
ki korkutucu bozulma, yaşamlanmızın makineleş-
mesi ve insanlıktan çıkmasından kaynaklanmakta-
dır - bilimsel ve teknik mantığın tatsız ürûnleri... İn-
san yaşadığı dünyadan daha hızlı soğumaktadır..."
e-mail ckk@ixir.com