Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 AĞUSTOS 2000 CUM/
14 lVLJ.L/1 U.K. kultur(Şcumhuıiyet.com.tr
Bülent Ortaçgil'in çeyrek yüzyıllık kariyerinin en iyilerini yorumlayacağı konser 21.00'de
AçüdıavaVla ük kez tek başıııa
• "Kâh tek gitarla, kâh
ekiple, kâh Erkan Oğur'la
değişik bir şeyler
yapmayı deneyeceğiz.
Aynca dört parçayı yaylı
quartetle çalacağım; yani
onlar piyanoyla ve gitarla
da ben. tki de konuğumuz
olacak: Sezen Aksu ve
Şebnem Ferah."
CUMHUR C ANBAZOĞLU
Tam 27 yıldır profesyonel müziğin
içinde olan BülentOrtaçgil, bu gece ilk
kez Açıkhava Tıyatrosu'nda solo kon-
sere çıkıyor.
Doksanlar'ın ikinci yansında klasik
çizgisinde hafif oynamalarla, dayaölan
arabesk-pop akımına karşı, dahakarar-
lı adımlar atmayı başaran Ortaçgil ha-
nesinde yeniliklerin sayısı arttıkça ar-
tıyor.
Nelerbuyenilikler ? öncelikle Dok-
sanlar'da müziğine protest adını ver-
mekten vazgeçti ozan ve radikal söy-
lemi olan parçalar dedi yapıtlanna. 20
yıl toplumu ve meslektaşlannı eleştir-
dikten sonra 'Bu Şarkılar Adam CM-
maz'la son noktayı koydu.
Ardından AEKocatepe, 1 Numaraeti-
ketiyle BenimleOynarmısm?'ın CD'si-
ni yayımladı.
Bir süre sonra Light başlığıyla bir al-
büm yapıp Türkiye'nin geldiği duru-
mu ince ince eleştirdi Ortaçgil.
Çeyrek yüzyühk albûm Benimle Oy-
nar rrusın ? Hâlâ satuğından best ofyap-
mak yerine başka bir yol seçti ve hit
parçalannı sahnede dostlanyla nasıl
yorumladığını müzikseverlere aktara-
bilmek için 12 saatte canlı kaydcdilen
Eski Defterler'i yayımladı.
ikinci solo albümü 2. Perde'yi
1990'da Onno Tunç'la yapmıştı.
Tunç'un bilgisayar destekli müzikJe
Konserde Bülent Ortaçgil'in yanjnda 'klasik dostian'yla birükte Birol Ağırbaş ve Baki Duyarlar sahneye çıkacak.
sentetik soundu incelediği dönemdi.
Ortaçgil dinleyenleri o dönem bu ara-
yışı pek tutmazken albümden Beni Ka-
tegorize Etme daha sonra Sezen Aksu
tarafindan yorumlandı. lşte Eski Def-
terler'de, bu albümden bir iki parçayı
da 'doğal şartlar'da nasıl çaldıklannı
gösterdi dinleyenlerine.
Bu arada sürekli lokallerde gece ça-
lışmalan yapan konserlere çıkan gru-
bun uyumu üst düzeye yükselmişti.
Son olarak da, Türk popüler müzi-
ğinin yirmi iki ünlü sohsti ve grubu Or-
taçgil parçalannı kendilenne göre yo-
rumlayarak, onun için bir saygı albü-
mü hazırladılar.
Böyle bir adım Ortaçgil için tam an-
lamıyla devrimdi; geçmişin mistik oza-
nı daha dünyevi işlere de penceresini
açmayı kabul etmişti.
Aralannda rockçılar, cazcılar, pop-
çulann bulunduğu bu grup, iki yıllık
bir çalışmadan sonra ilk kez yerli bir
tribute albümü yaramJar.
Aslında bu çahşma çok da kolay bir
proje değildi. Ortaçgil hit parça üzeri-
ne oynamayan, hepsi birbirinin deva-
mı kabul edilebilecek bestelerie bu il-
ginç kariyeri oluşturmuştu. Elinde gi-
tanyla sevgıden yoksun kalpleri, etra-
finda olup biteni kavrayamadan gelip
gidenlere, oraya buraya saklanmış ay-
nntılan anlatıyordu.
Sonuçta hatalanyla sevaplarıyla bu
albüm (çift CD-kaset) Türkiye'de ye-
ni bir kulvar açtı ve ozanın bestelerini
daha geniş kitlelere ulaştırmayı başar-
dı. Uzun süredir listelerde ilk on sıra-
da dolaşan çahşmada bizce en iyi yo-
rum Bulutsuzluk Özlemi'nin seçtiği
Normal...
Gelelim bu geceki konsere; Ortaç-
gil'in verdiği bilgiye göre 22 parçalık
bir repertuvardan oluşacak etkinlikte
ilk kez Ortaçgil bestelerini yaylılarla
da dınleme olanağı bulacağız:
- Sahnede sizden başka kimkr ola-
cak bu gece?
BÜLENT ORTAÇGtL- Esas grup
her zaman birlikte çaldığımız Erkan
Oğur, Gürol Ağn-foaş, Cem Aksel Ha-
kan Başer'den oluşuyor. Bukonseriçin
iki kişi ilave olacak aramıza; ldavyeyi
BakiDuyariarçalacak,perküsyonu da
Birol Ağırbaş.
Kâh tek gitarla, kâh ekiple, kâh Er-
kan'la parçalarda biraz değişikbir şey-
ler yapmayı deneyeceğiz. Aynca dört
parçayı yaylı quartetle çalacağım; ya-
ni onlarpiyanoyla ve gitarla daben. Dü-
zenlemelerini Baki Duyarlar'ın yaz-
dığı bu parçalar Benimle Oynar mısın,
Sevgi, Bu Su Hiç Durmaz ve Çığlık
Çığlığa olacak.
- Yayhlarla bu deney yeni bir soun-
dun müjdecisi olabüir mi?
ORTAÇGİL-Sonuçtan memnunka-
lırsak yeni parçalardan meydana gele-
cek, sırfyaylı quartetkökenli biralbüm
yapmak istiyorum. Nasıl bir ses çıka-
cak diye deneyeceğiz bu konserde.
- Konser size saygı için yayımlanmış
albümün tanıtunmı icermiyor ama o
ekipten konuklannız olacak mı?
ORIAÇGtL-O albümden iki konu-
ğumuz olacak; biri Sezen Aksu (Yü-
zünü Dökme Küçük Kız'ı yorumJaya-
cak) diğeri de Şebnem Ferah (Değir-
menler'i yorumlayacak). Onlar tribu-
te albümü çağnştırmak için değil; on-
lann söylediği biçimde şarkılan duy-
mak amacımız.
- Kaç parça çalacakonız?
ORTAÇGİL - Bizim gnıbun çaldı-
ğı parçalar emprovizasyon ağırlıkh,
dolayısıyla nota zamanlan belli olmu-
yor. Hele keyifli günümüzde olursak
parçalar uzayabiür. Bu nedenle 22 par-
çayı hedefledık amakonser nasıl gider
belli ohnaz. Yeni parçalar yok; hepsi
beni yakından takip edenlerin bildiği
şarkılar olacak. Yalnız, Light albümü-
nün son şarkısı biraz Umut'u koroyla
söyleyceğim. Benimgeçmiş konserle-
rimle orantılarsanız daha renkli bir
program olacak.
Joyce'un torunundan müzikale engel
'Molly Bloom: A Musical Dream9
Edinburgh Fringe FestivalVnde sunulacak
Kühür Servisi - Kurgusal edebiyattaki bütün
karakterlerden daha çok skandala neden olan da-
ğınık yazın kahramanı Motty Bloom'un başı tek-
rardertte.JamesJoyce'un 1922 yılında yazdığı ro-
manı Ulysses'in müzikal uyarlaması, Bloom ka-
rakterinın yaptığı açık cinsel monolog nedeniyle
Joyce'un torunu tarafindan yasaklattınlmaya ça-
lışılıyor.
"Mofly Bloom: A Musical Dream" gelecek haf-
ta Edinburgh Fringe Festivali'nde başlayacak an-
cak Stephen James Joyce, Festıval Dırektörü Pa-
ul Gudgin'e yazdığı mektupla gösterinin iptalirü
istedı.
Joyce'un Paris'te yaşayan, dünyadan elini ete-
ğini çekmiş ve ailesinin edebi mirasını kıskanç sa-
yılabilecek şekilde koruyan torunu, bu gösterinin
dedesinin kitabında geçen sanatsal sözcükleri bir
sirk oyununa dönüştürdüğünü ıddia ediyor.
Öncelikle Molry rolünü oynayacak Italyan akt-
ris ve şarkıcı Anna Zaparofli'ye yazan Joyce,
oyunda izleyicinin dikkatüün müzik ve Molryka-
râkterinin piyanonun üstüne uzanış sahnesiyle
bozulmaması gerektiğini söylüyor.
Ulysses'in ilk basımı Paris'te yayımlanmış ve
cinsel içeriği nedeniyle kilise tarafindan yasak-
lanmıştı. Sonra Ingiltere'de ve Amerika Birleşik
Devletleri'nde de yasaklanan kitabı Zaparolli ve
besteci eşi Mario Borciani Milano kentinde bir
gösteriye uyarlamışlar. Bloom karakterinin müs-
tehcen monoloğunu yaptığı sahnenin de bir yata-
ğın üzerine uzanılarak gerçekleştirümesi yerine
bir piyano üstünde olmasını planlamışlar.
Oyunda kullamlan kaba dil, eğer perde hafta-
ya açılırsa birçok tartışma yaratacağa benziyor.
Stephen Joyce, oyundaki müstehcen dile karşı
çıkmıyor, yahuzca monologlann bütün dışında
ve sadece ilgiyi arttırmak için kullanılmasına iti-
Molly Bloom'u oynayan ltahan aktris ve şartacı Anna Zaparolli bu sahnenin bozulmaması gerektiğini savunurken Joyce'un torunu ise karşı çıkıyor.
raz ediyor. "KHabın son bölümü, sahne için ya da
sergilenmek için vazümadı.tam aksinekfrabm bir
parçası olarak yazıkn. Kitaptan bu bölümleri ki-
min Mofly Bloom nıonologlan haline getirdiğini
bflmiyorum. Ama bunları radyolarda yayınla-
mak, tiyatrolarda sahnekmek 'Pandora'nın Ku-
tusu'nu açmaktan farksız" diyor.
'Oyunu kaldırmak festivale aykın'
Joyce'un vârisinden gelen mektuplar ıse Frin-
ge Festivali yetkililerinin oyunun sahnelenmesi ko-
nusunda verdiği karan pek etkilemiş gözükmü-
yor. Basın sözcüsünün The Observer'a verdiği
açıklama gösterinin sahneleneceği yönünde. Söz-
cü,"Oyunsahneknecektir. Fringe Festivali her za-
man özgür düşüncenin en bfiyük platformlann-
dan birisi olmuştur. Oyunu kaldırmak festjvalin
ruhuna aykuıdüşer. Aynca teBfhaklan kanunla-
nna göre vârisin izni böyle bir durumda gerekü
sayıhnıyor'' dedı.
40 yaşındaki Anna Zaparolli, projesini onayla-
ması içingeçenyıhnsonunda StephenJoyce'a yaz-
mış. Kendisinin Molry Bloom rolünü oynayaca-
ğını belirterek, Joyce'un Paris'teki evinde oyun-
dan bazı şarkılan söylemeyi teklif etmiş.
Zaparolli bu hafta yaptığı acıklamada, "Bay
Joyce'a yazdıktansonra,oyunun sahneteyeceğimiz-
den ve tfim hukuksal sorunlann ortadan kalkü-
ğmdan emindik. Ama bu hafta, birden her şey ka-
nşn. Tabö ki, Stephen Joyce'un gelip gösterimizi
izledikten sonra, beğenip beğenmediği konusun-
da yorum \apmasmı beklerdik™ Mario ve benim
en çok takdir ettiğimiz yazariardan birisidir Ja-
mes Joyce."
1997 yılında Ulysses'in düzeltihniş bir basunı
olan Picador'un yayıncılanm dava etme girişi-
minde bulunan Stephen Joyce ikna ohnuş değil.
Zaparollı'ye verdiği yanıtta, "tsteğinizi okudum
ve sizin MoUy Bloom monoloğunu bir sirk göste-
risi olarakalgıladığuuzıanladım.Bu kesinlikleya-
zann yapmayı amaçladığı şey değüdL Bu nedenle
teküfînizi reddetmek durumundayım" diyor.
John wells, yaşadığı coğrafyanın etkilerini yapıtlanna yansıtmaktan kaçınmadı
EUe tutulamaz düşünceleriresimledî
93 yaşında ölen sanatçı modern sanatm öncükrindendL
Külrür Servisi- 'St tves' Grubu üyelerinden,
Ingiliz soyut ressam John WeDs 93 yaşında öl-
dü. Wells, ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra,
CornvveH'dekurulan 'StlvesSanatKolonisi'nde
gelişen modern sanat hareketinin öncülerinden-
di.
Bir doktorun oğlu olarak 1907 yılında dün-
yaya gelen Wells University College Hospi-
tal'da doktorluk okudu. Uzun süre Scilly ada-
sında mesleğini yapan Wells'in, 1930'larda Ben
Nkhobon ve Christopher VV'ood ile tanışması
uzun zamandan ben içini kemiren sanat tutku-
sunu açığa çıkardı.
Bunun üzerine savaştan sonra Wells doktor-
luk mesleğini bırakarak Cornwall'a taşındı ve
kendini sanata adadı. Yapısalcı Rus ressamla-
rmdan etkilenen Wells, geometrik formlann
ağırlıkta olduğu resim ve tasanmlannda do-
ğadaki düzenin mistisizmine duyduğu mera-
kını yansıtıyordu. St. Ives grubundan SvenBer-
lin'e yazdığı mektupta arkadaşına sorduğu so-
rubunu açıkça dile getıriyordu: "Güneşinsıcak-
hğuu, denizin sesüıi bir kayannı çevresinde ge-
zinen bir böceğin vtzriüsnu ya da insanın nere-
den nereyegeldiği üzerinedüsüncelerinin resmi-
ni nasıl çizebiürim? Bence soyuthığun alOndaki
temel tarnşma bu."
Wells bu elle tutulamaz düşüncelen resimle-
rine çizgisel ve tasanmsal bir stilde yansıtma-
ya çalıştı. Granit yüzeyi, Akdeniz'in derin ma-
visini ve köydeki evlerin kübik yapısı gibi ya-
şadığı coğrafyanın etkilerini de resimlerine yan-
sıtmaktan kaçınmadı.
Heykelhraş BarbaraHepworth'unyanındada
bir süre asistanlık yapan Wells, Peter Lanyon,
W. Barns- Graham gibi genç modern sanatçı-
larkuşağınınenönemlitemsilcilerinden. 1946'da
Wells'in kurduğu Crypt Grubu, daha sonra St.
Ives Sanatçı Grubu'nun geleneksel ve empres-
yonist sanatçılan tarafindan da kullanılacak
olan dinden çıkanlmış denizcılerin kullandığı
kiliselerinbodrumlanndaseıgileraçn. Üçyıl bo-
yunca her yaz tekrarlanan bu sergilerden sonra
1950'ler ve 60'larda Wells pek bir şey üretemez
duruma geldi. 1980'lere gelindiğinde neredey-
se adı anılmaz olmuştu. Çağdaşlan bu yıllarda
ticari çahşmalara yönelirken Wells'in felsefe
ve düşünceyi derinlemesine yansıtan yapıt ya-
raöna rutkusu hâlâ devam ediyordu. Bu yüzden
de bu ticari furyaya ayak uyduramadı.
80'lerden sonra H.C. Gübert's VViDs Lane
Gallery ve St Ives galerilere şüpheyle bakan
Wells'in eski çalışmalannın sergilenmesine izin
verdiği birkaç mekândan biri oldu. Ama 1998
yılında TateGaDery'nin, 90 yaşındaki Wells'in
onuruna açtığı retrospektif sergi, hem modern
sanat uzmanlan hem de merakh izleyiciler ta-
rafindan büyük hayranlıkla karşılandı.
Son yıllarda Cornwall'da sakin bir yaşam
süren Wells, peyzajlanndakı yapısal yaklaşımla
St.Ives grubunun kendine özgü görsel ve kav-
ramsal karakterini tamamlayan en önemli res-
samlardan biriydi.
YAZIODASI
SELtM tLERl
Hiiseyin Rahmi'nin
İstanbul'u
Hüseyin Rahmi'nin eseri Istanbul'da geçer.
Bütün sıkıntılı anlanmda başka hiçbir şey okuya-
mazken, bir sığınakgibi sığındığım bu kitaplarda şen-
rin yapılan, bitki örtüsü, çoğu soysuzlaşmaya baş-
lamış, çoğu dehayla çıigınlığı iç içe yansıtan, soy-
suzlaşmada neredeyse erdemler kazanan kişilerce
ifade edilmiştir.
Kimileyin Hüseyin Rahmi de konuşur. Kendisinin
ya da eserindeki kişilerin anlattığı Istanbul, esef edi-
lecek konumuna hızla düşmektedir. Şu alıntı Kesik
Baş romanından:
"Arabagerçekten Dericiler'de, mezariıklararasın-
da, anlatılana tıpatıp uygun, viran, yıkılmaya yüz
tutmuş, tek bir evin önünde durdu. Âft katı dolma,
yûzü kırmızıaşı boyalı sıva, küçükpencereli, enlisa-
çaklı, çıkmalan mertek kirişli bir ev... Sultan Mah-
mut devri yapılanndan yadigâr bir antika gibi ora-
da bir yüzyıllık dayanışının sonucu olarak beli bü-
külmüş duruyordu. Çevresini kuşatan eski mezar-
lıkSargibi her yanında delikler, koğuklar açıimış, kı-
rtk tepe camlanndan içine baykuşlar, yarasalardol-
muş, saçaklannın altına kırlangıçlar yuva kurrnuş,
kumnılar sokulmuş, koğuklanna sansarlar, yılanlar
sığınmış, kısacası bedenine açılan yaralann her bi-
ri bir türiü yaratığa bannak olmuş bu kağşamış vü-
cuda biryandan da birerüremeyeribulmakiçin bit-
kilerin çeşitleri de hücumda, kiremitlerini dam ko-
ruklan sayvanlamış, temel taşlannın arasından in-
cirağaçlansürmûş, ocağının tepesinden çitlenbik-
lerfışkırmış, insanlann çekildiğieve caniı cansız ta-
biatdolmuştu..."
Bu engin betimleme karşısında şaşınr kalınm. Sul-
tan Mahmut devrinin yapısına tarihsel bilinçle yak-
laşamayan o günün anlayışı, o günden günümüze
hiç degişmemiş, hatta daha da hunhariaşmıştır.
Heybeli'de geçirilmiş uzun yıllarda şehre zaman
zaman inen romancının, kısa birgezintiyle ne ürkünç
saptayımlarda bulunduğunu, eserinin sayfalannı
şöyle bir tarayarak yakalamak olasıdır.
Can Pazan'nda olsun, Namuslu Kokotlar'Ğa ol-
sun, salaş meyhane tasvirleri, payitaht olmaktan
gitgide uzaklaşan Istanbul'un asıl kalabalığını sivri
dille yansıtır. Tıklım tıkış dolu birahanelerin, meytıa-
nelerin az berisinde, dar, çarpık çurpuk sokaklar, ba-
kımsız bostanlar, taşlan devrik, bitki örtüsü saranp
kurumuş, parmaklıklan paslı mezariar, mezariıklar baş-
lar ve neredeyse bütün kenti kuşattr.
Sefaletin, hem de ağır sefaletin yanı başında vur-
guncu sınıf, doğayı da kendi çıkarian uğruna talan
etmektedir. Örnekse ormanlık alana yeni yeni "kâ-
?ane"ler yapıtmaktadır... Belki de hiçbiryazanmız bun-
ca erken görüşlülükle İstanbul'u günümüze getire-
cek talanı ve yıkımı yansıtamamıştır.
Hüseyin Rahmi'nin Istanbul'unu yalnızca 'gülünç'
ve 'güldürücü' tarafıyla okuyan edebiyat tarihimiz,
daha çok Istanbullu kişiler üzennde durmuş, şeh-
rin halkıyla yetinmiş; ama Hüseyin Rahmi'deki, bu-
gün saygıyla anılması gereken 'çevre bilinci'ni algı-
layamamıştır. • . ^ h r . m p
Daha Billûr Kalb'de 'otomobil' Istanbul'daki ha-
zırlıksız yollar için bir facia taşrtı olup çıkar. Gözyaş-
lanyla güldüren bir facia... Teknik gelişme, Istan-
bul'a yabancı sermaye tarafindan apartoparsunul-
makta; bilgisi, görgüsü bu soy gelişmelere kapalı Is-
tanbullu her yeniliği hurafelere sanp sarmalayarak
karşılamakta; kent, dogal ve tarihsel özeiliklerini hız-
la yitirmektedir.
Herkesin öve öve göklere çıkardığı Kâğıthane bi-
te Hüseyin Rahmi'de bayındır olmaktan çıkmış, her
geçen gün tahrip edilen, kirletilen bir gezinti yeridir.
Oranın yakın gelecekte nasıl mahvolacagını Hüse-
yin Rahmi'nin satırianndan şiddetle hissederiz.
Yazıldığı, yayımlandığı dönemde kimse de mi oku-
madı Hüseyin Rahmi'nin eserini? Okuyup anlama-
dılar mı? insan nasıi telâşa kapılmaz?!.. < •• •
Takvimde tz Bırakan:
"Buraya varmak için ne haşin topraklardan geç-
tim. Diken, taş, ısırgan otlan, dikenli tel, hendekler-
de erkek ve kadın iskeletleri. Orada gizlenmekyok-
tu. Sığınmak yoktu. Avunmak yoktu, bannak yok-
tu." Harold Pinter, Ay Işığı, Fıliz Ofluoğlu'nun çe-
virisi, Mitos Boyut, 1993.
Altm PoptakaTın tema» Iıanş'
• Kültür Servisi -1 -5 Ekim tarihleri arasında
gerçekleşecek ve bu yılki ana teması banş olan
37. Antalya Altm Portakal Fihn Festivali için geri
sayım başladı. Kemal Sunal için anma programı
yapılacak olan festivalde bu yıhn Yıldınm Önal
özel ödülü, Ismet Ay'a verilecek. 37. yaşım
kutlayan festivale ilk kez Çocuk Yıldızlar bölümü
konulurken, dünün sinemasınm çocuk yıldızlan
halkla buluşacak. Pek çok Yunan parlamenter ve
sinemacınm katılacağı festtvalin ödül töreni
Aspendos Antik Tiyatrosu'nda gerçekleşecek.
Kapanışm yapılacağı gala gecesinde Türk-Yunan
Kadınlan Banş Girişimi üyeleri bir bildiri
yayunlayacak.
K Ü L T U R ÇİZÎK
K A M l L M A S A R A C I