Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2000 PERŞEMB
rnzı
Buca olaylarında başına vurulan Barış Yüdmm 'ın annesi Ayşe Yddınm 'ın tedavi mücadelesi
'Oğlumu eskisi gibii• Oğlum, Bergama'dan Buca'ya gelince çok kötü
dövmüşler. Inanılmaz dövüldü. Dudağını yırtmışlar. tki gözü
simsiyahtı, kapanmıştı şişlikten. 'Ne oldu' dedim, 'Jandarma
mı dövdü' dedim. 'Jandarma dışanda dövdü' dedi.
Havalandırmayı kapattılar, bizi, 5.5 saat ring aracının içinde,
îzmir'in sıcağında, güneşin altında, havalandırmayı kapatıp..
Jandarma öyle bir işkence yapmış bunlara. Indirirken de
tartaklayarak indirmiş ve cezaevine teslim etmiş.
Ayşe Yıkürun,oğhı Banş'ıncezaevinegbmeden
önce bir sağhk sorunu olmadığuıı söylüyor.
- Hapse girmeden önce oğhınuzun, Ba-
nş Vıldının'ın sağbk durumtı nasıkta?
AYŞEYILDIRIM-Banş'ınhapse gir-
meden önce bir sağlık sorunu yoktu. Son
derece sağlıklı bir çocuktu. Daha 18 ya-
şını yenı bıtirmiştı gırdıği zaman ıçeriye.
18 yaşındaydı. Çocukiuğunda bademcik-
leri şişerdi o kadar, son derece sağlıklı
bir çocuktu.
-Neredetutuklandı?
YILDDUM-lzmir'de... Üniversitede
okurken... Üçüncü yılındaydı Dokuz Ey-
lül Inşaat Mühendisligı'nın. Banş, o Ga-
zi olaylannın ertesinde düzenlenen bir
operasyorda gözalüna alınmış.
- Neyle suçlanıyor?
YILDIRIM - Örgüt üyelıgıyle... Şim-
di şöyle, bir pikniğe gidilmiş. Banş'ın
müzik grubu vardı, Ege Kûltûr ve Sanat
Merkezi'nde. Aynı zamanda hem oku-
yor, hem de bağlama, gitar dersleri veri-
yordu. Ege Kültür ve Sanat Merkezi ai-
lerle birlikte bir piknik düzenlemiş, Ma-
nisa'ya Spü Dağı'na pikniğe gıtmişler.
Orada konser sırasında bir kışı dağın te-
pesine örgüt bayrağı asmış, örgüt bayra-
ğı asınca... Almışlar hepsini gözaltına, er-
tesi gün bıraknuşlar. Oğlum o davadan be-
raat etti. 1995'te. Herkes gözaltına alın-
mış, hiçbir suçlama yok. Şimdi Devlet
Güvenlik Mahkemesı, tekrar cezalandı-
nyor. On iki buçuk yıla mahkûm edildi
oğlum. Dosya şimdi Yargıtay'da.
- Banş'ın sağhkdurumıına gektinL_
YILDIRIM - Biliyorsunuz, 21 Eylül
1995'te Buca Hapishanesi'ne bir operas-
yon düzenlendi. Orada Banş'ın bulundu-
ğu koğuşa düzenleniyor operasyon. Or-
da üç kışı ölürken Banş başına aldığı darp
sonucu sekiz gün beyin cerrahisinde kal-
mıştı. Yeşilyurt Devlet Hastanesınde...
Ben Banş'ın yaşadığını dört gün sonraöğ-
rendim. Ölmüş denıliyordu. Çünkü re-
simleri vardı gazetede, sağ kalabilmesı
mümkün değil. Paramparçaydı kafası,
kanlar içindeydi. tki gazetede görmüş-
tüm. Hem Hürriyet'te hem Posta'da. Bi-
ze oğlunuz ölmedı ama durumu ağır den-
di, şu dendi bu dendi; dört gün sonra teh-
likevi atlatmış diye duydum.
- Dk ne zaman gördünüz oğhınuzu ?
YBLDIRIM -On gün sonra görüş yap-
tım ben oğluma, hastanedeydi. Yeşilyurt
DevletHastanesi'nde. Gördüğümde tarun-
mayacak haldeydi. Kafası şiş, gözleri şiş-
ri. Gözleri bir ıştkrı sanki, küçücük bir
ışık kalmıştı. Kapanmıştı şişlikten, mor-
luktan. Kafasını öraş etmişlerdi, her ta-
rafi dikiş içindeydi. Alnına kadar. çene-
sine kadar, göz kapağına kadar her tara-
fını kırmışlardı. Kolu alçıdaydı. Çınlçıp-
Iaktı. Iç çamaşırlanyla duruyordu ve ey-
lülün olmuştu 27'si, 28'ı. Yani soğuk bir
havaydı. Kelepçeli değıldı. mahkûm ko-
ğuşuymuş. Inanılmaz bir halde görmüş-
tüm. Ama ağladığım zaman o bana. "Üzö-
me, vaşryorum ya anne, arkadaşlanm öl-
dü, sen sevinmdisin, kurtuldum" dedi.
- Hastanede ne kadar kaldı?
YILDIRIM - Banş on güne yakın kal-
dı hastanede. Iyıieşmeden çıkardılar: Bu-
ca Hapishanesi'ne getırdiler. Buca Ha-
pishanesi'ne geldim ben de. Yaralan, be-
releri, daha hiç bantlan açılmamıştı. Sar-
gılan üzenndeydi yanı
- Ama o darp sonucu ortaya çıkan ka-
fadakikınkiar.Yanklar.carlaktarzarnan-
la iyileşti herhaİde_
YILDIRIM-Tabiı.tabu
- Yani oğlunuz tamamen iyileşti mi, de-
mek istiyorsunuz?
YILDIRIM-Olurmu Engin Bey, olur
mu?.. Doktor daha o zaman zaten söyle-
miş. demış ki. "Yani bunun sonuçbnson-
radan çıkabiiir." Banş'a söylemış "Ba-
şına çokdarpabıuşsm'" demış. ilende bel-
kı sana rahatsızlıklar verebüir, ama şu an-
da bir şeyin yok demiş. Bir buçuk, iki yıl
sonra çıktı bu belirtiler. Bir kulağı o gün-
den sonra duymuyor. Daha hastaneden
çıktıktan sonra birkulağı az duyuyormuş.
Kendisi müzik yaptığı için biliyor bunu,
ama bana söylememiş, üzüleceğım diye.
- Yani doktonın söylediği araziar bir
buçuk. iki yıl sonra çıkn diyorsunuz. Ney-
dibu araziar?
YILDIRIM-îlk başlangıcında göz be-
bekleri hareket ediyordu. Yam sürekh dö-
nüyor. Aynca baş dönmesi yapıyormuş.
"Yirmi gün gözümü bağladım, gezdün"
dedi. Doktora da göndermemişler. Göz-
lenni bir örtüyle bağlamış. Öyle kapatın-
ca anca rahat ediyormuş. "Etraf dönü-
yordu"diyor. "Sankiaşağıstyııkanyage-
liyor, vukansı aşağrya gidiyordu, bir şey-
ier ohıyonhT diyor. "Ayakta kalamrvor-
dum, yirmi gün arkadaşlanm bana bo şe-
kilde baktı" dıyor. Sonra cezaevının dok-
toruna çıkmış, o da ona bir hap vermiş.
O hapın üzerine birazcık baş dönmeleri
azalmış. Bunu bana söyledi, "Anne bu
hapı verdiler. ne diye verdiklerini biimi>o-
rum, gidip birbeyin cerrahisine,dtşandan
sor" dedi. Ben de alıp Ankara'da İbn-i Si-
na Hastanesı'ne... Banş'ın arkadaşlan
doktor olmuştu, onlara gittim, hocalan-
na götürdüler. gösterdıler. Hoca demiş ki
bu geçici bir çözüm, iyikştıricı bir ilaç de-
ğil, birazcık ıyıleştinr. Bu çocuğun ema-
n (MR) çekilrnesı lazım demiş. Bunun bey-
ninde de bir şey olabilır, göz sinirlerinde
ezılme olabilir. orta kulaktan kaynaklı bir
şey olabilir demiş.
-Ve Vıldınm'ın emar çektirmemace-
ras başladL 199Tdi\di Ne \-aptilar?
YILDIRIM -Çektiremedik, o sene öy-
le kaldı. Bir türlü yapamadık. Hatta Ada-
let Bakanlığı'nın telefon etmesine rağ-
Hapishanede ve hasta/..
A Y D I N E N G İ N M I H R I B A N C I C I
BARTEV veNAZILLI cezaevleıindeki hastalar
Abdûlaziz Nakçı: Ges problerale-
n.
Selami Ozkan: Ges problemleri.
Süleyman Matur: Mıgren, böbrek-
te taş, idrar yollan iltihaplanması,
hemoroid, bel ve kalp rahatsızlıkla-
n, romatizma.
Ekrem Kaval: Mide ülseri, böbrek
v idrar yollannda iltihaplanma.
Savaş Karaçam: Böbrek rahatstz-
hği-
AK Koç: Bağırsak tembelliği, bel
rahatsızhğı.
Sinan Yavuz: Hafıza kaybı, görme
bozukluğu, denge kaybı.
Münûr Çolak: Sol bacakta venöz
yetmezliği.
Ünal Odabaşı: Sağ kulakta işitme
kaybı.
Metin Yavuz: Bel fitığı, sinüzit,
böbrek iltihabı.
Rabbena Hanedar: Halsizlik,
kr.bronşit, sinüzit, romatizma.
Ali Chman Köse: Kr.franjit, lenf
bezlerinde ve böbreklerde iltihap-
lanma, prostat, hemoroid, işitme kay-
bı, sürekli baş ağnsı.
Aziz Nakçı: Kısmi hafıza kaybı ve
denge sorunu.
Uğur Bûlbûl: Yüksek tansiyon.
Serdar Demirel: Bel fitığı, roma-
tizma. kr.bronşit.
Talat Kızıl: Sürekli baş ağnsı.
Sinan Özsoy: Yoğun halsizlik, bit-
kinlik.
Höseyin Çınar: Sinüzit ve bel ağ-
nsı.
Erol Evcil: Bel ağnsı.
Serdar Geör: Kısmi hafiza kaybı,
unutkanlık, beyin tahribatı nedeniy-
le baş ağnsı.
YüdırayEyüboğju: Sinüzit, halsiz-
lik, baş ağnsı, yüzde uyuşma, böb-
rek fonksiyonJannda bozukluk, sü-
rekli ishal.
Polat Han: Sinüzit, romatizma, sol
kolda ağn.
CemalettenPoiat: Böbreklerde en-
feksiyon, sinüzit, migren, unutkan-
hk, vücutta uyuşma, tansiyon yüksel-
mesi.
BLHayri Alp: Kr.farenjit, bel ağn-
sı ve Hepatit-B
Orhan Özpolat: Migren, astım, ba-
ğırsak enfeksiyonu, bel ağnlan.
Yusuf Kutlu: Romatizma, sürekli
halsizlik, sinüzit.
Lütfü Topal: Migren ve bel fitığı.
İsmetÖzdemir: Sinüzite bağlı or-
ta kulak iltihabı, sol kulakta duyma
kaybı.
NlhatKonak: Sağ ayakta kurşun ya-
rasma bağlı olarak kemik parçalan-
ması ve taban düşmesi, bel ve boyun
fitığı, kalça bel ve omuzlarda kireç-
lenme.
Savaş Kör: Sağ el-dirsek arasında
doku kaybı ve sinir zedelenmesi.
tlhan Emrah: Bacaklann arka kı-
sımlannda saçma parçalanndan kay-
naklanan yürüme güçlüğü.
Haydar Baran: Sol bacakta ve sol
kolun iki parmağında sinir zedelen-
mesine bağlı his kaybı.
Atlen Yıkünm: Şeker hastası.
Murat Güneş: Kaburga kınğına
bağlı ağnlar, sırt ağnlan, kol ve ba-
caklarda sinir zedelenmesine bağlı
uyuşukluk ve hissizlik.
Muhammet Muhammet: Hiper-
tansiyon, peptic ulcus.
NA2İLLİ CE2AEVİ
A. Kerim Polat: Astım.
A. Haluk Kurt: Peptic Ülser.
NurettinAnyığ: Mide ve düedonal
ülser.
Şehmuz Poyraz: Disk herni
HaaKankeş:Psikolojik problem-
ler, venöz yetmezlik.
Süleyman Süer: Böbrek yetmezli-
ği, varikosel.
Sabri Temel: Astım.
Şehmuz Koyun: Lumbalji.
Seüm Acar: Astım.
Hanefî Erdem: Kr.bronşit
Faik Özgür Erol: Peptic ülser.
Metin Yavuz: Sinüzit ve hemoro-
id.
AKerim Yalçın: Peptic ülser.
Enün Karatay: Kalp hastalığı, böb-
rek yetmezliği.
Nadir Kalkan: Discal herni mig-
ren, sinüzit, farenjit ve kr. bronşit.
Fethi Kurşun: Peptic ülser, kolda
platin var.
Celal Kıbç: Sinüzit, kr. bronşit, ve-
nöz yetmezlik, disk herni.
Nazun Aslan: Sinüzit, kr. bronşit,
venöz yetmezlik, disk herni.
Mekki Demir: Kalp romatizması,
epilepsi, sinüzit, disk herni.
AhmetÖlçer: Ese,gastrit. '"''
Memduh Çelebi: Görme sorunu
var.
Mesut Kıhnz: Kalp yetmezliği, ve-
nöz yetmezliği.
Yann: BURDUR, ÇANKIRI,
CEYHAN hapishaneleri
Banş Yridmm müıiği ve müzik yapmayı seviyordu. BucaCezaevi olaylarında koğuşuna yapüan baskmdan sonra Yıldınm'm tek kufağı sağır oidu.(Önde, ortada)
12.5 yıl ceza alan Banş Yıldınm'ın Buca Cezaevi'nden yazdığı mektup
'ArkodaşUmma göreşanslryım'
izlere Buca Hapishanesi'nden yazıyorum. '95
Mart'ından beridir tutukluyum ve 12.5 yıl "ce-
za" aldım. Burada kaldığım süre zarfmda tüm ar-
kadaşlanm gibi ben de defalarca saldmlarda yaralan-
dım; 21 Eylül 95 katliam saldınsında bu yaralanma
ölümcül şekildeydi; açlık grevi direnişlerinin sağlığj-
ma kahcı etkileri oldu (işitme kaybı vb.); rutubet, so-
ğuk, sağüksız beslenme gibi, tedavi etfkümeme gibi "ses-
siz imha" yöntemlennden nasibimizi aldık. Bir yıldan
fazla bir süredir mücadele verdiğim bir rahatsızlığım
var. (98 Şubat-Mart aylanndan bu yana devam ediyor.)
Gözlerim irade dışı şekilde sürekli hareket ediyor. Bu
hareketlilik bazen iyice artıp tüm okuma-yazma vb. iş-
leri engelleyecek duruma geliyor ve şiddetli baş ağnsı
yapıyor, bazen de daha alt düzeyde seyrediyor. Ama sü-
rekli bu durum devam ediyor. Hapıshane doktora "me-
niere seadnMBH" ön tanısı koydu. 98 Hazıran aymdan
itibaren hastaneye gıtme çabalanm oldu. Hapishaneler-
de hastaneye gitmek çoğu dönem "imkânsız" gibi bir
şey. Ya onursuzbir dayatmada bulunurlar ya da "asker
yrfi* derler. Gidebilseniz de dayatmalar devam edeT. Ben
birçok arkadaşrma göre bu ölçüde "şans"lıyım. Çün-
kü gazetelerde ve kamuoyunda hastalığıma, tedavi edil-
meme ilişkin birçok haber çıkıyor. Buna rağmen defa-
larca teşebbüsten sonra hastaneye ukşabildim. Belki 20-
25 kez çeşitli dayatmalarla karşılaşıp geri döndüm. 4
kez hastaneye ulaşabildim.
Bir de nöroloji yerine göz servisine sevk edilmiştün.
Birinde güya "doktor" olan biri, askerlerin odadan çı-
kartıbnasını ve kelepçenin çözülerek muayene edilme-
mi istediğim için bağınp çağırdı. Hipokrat yeminini ha-
tırlatmam üzerine benı tedavi etmeyi reddederek çıkar-
dı. Üçüncü gidişimde bir doktor 2-3 dakika süreyle gö-
züme bir kalem tuttu ve bende "nistaymüs" ve "meni-
eresendromu" olmadığını söyledi. Bunu söylemek için
"tomograıi gerekmiyor mu" diye sorduğumda (lıapis-
hane doktoru ve bazı tarudık doktorlar söylemışti) "Ge-
rek yok" dedi ve bana psikosomatik düzenleyici bir
ilaç verdi. Daha önce kullandığım "Betaserc" ilaç gi-
bi bu da bir ise yaramadı. Doktor "geçer" gibi şeyler
söylemişti.
Öyle olmadı.Basında çıkan haberler üzerine geçen
ay bir kez daha hastaneye çıkartıldım. Bu kez 5-10 da-
kika bir muayeneden sonra "bir seyiminolmadığı'' söy-
lenerek gönderildim. Oysa "bir şejim" var. En az bu
satırlan yazarken bile aynı sorun devam ediyor. Oste-
lik, dediğim gibi, ben "şansh'' bir ömeğim. Hiç hasta-
neye çıkamayan; çıkıp dayak yiyen; defalarca gidip
hastanede yaüpyanpda hastane kaydı olmayan; EMG'le-
ri, tomograflen, fılmlen "kay bedilen" pek çok arkada-
şım var. Bu sorunlar devam ediyor. Yetmezmiş gibi bir
de "odatipi hapishaneler" diyerek bizi hücrelere göm-
meye çalışıyorlar. Bunlar ortadayken bunca işkence ve
saldın yapanlann bizi tecnt edebilirse ne yapacaklan
sır değil. Tüm bu koşuliarda duyarhlığınızı bekliyor,
çahşmalannızda başanlar diliyorum.
08JB.1999 BARIŞ YILDIRIM - Buca Cezaevi
men, oraya, Hasan Dentzkurdu, gene hiç-
bir şey yapümadı.
- Nerede engeOenrvordu sizce?
YILDIRIM-Bakanlık ızın vermiyorde-
niliyordu ama aslında cezaevi yönetimi
göndermıyordu. Çocuğa olmuyor diyor-
larmış. Dışanya gönderemeyiz diyorlar-
mış. toayla çektirelim, biz gönderelim de-
dim, ona da razı olmamışlar. Ondan son-
ra Bergama'ya sevk olundu. Kasımday-
dı... Geçen yıl... 1999 Kasımı'nda.
- Bergama'ya niçin sevk edfldiJer?
YILDIRDVİ - Boşalttılar Buca'y», si-
yasi mahkûm kalmayacak, dendi. Banş'ın
mahkemesı devamettığı için Bergama'ya
gönderdiler.
- Devam edht>r muydu hastahğı?
YILDIRIM"- Tabıı, tabii devam edi-
yordu. o haplardan alıyordu sürekli. Baş
dönmesi, mıde bulanusı yapıyormuş. Göz-
bebekleri.... Hareket... Sürekli hareket
ediyor gözbebekleri; sağa, sola kayıyor.
Gözüne baktığın zaman gözbebekleri...
- İrade dışı mı yani?
YILDIRIM-"Bazen kendimi zoriuyo-
rum" dedi, "bir müddet tutabihy'onım,
ama ondan sonra benim irademin dışnıa
çıkrvor, kontrol edemi^rum" dedi.
- Oğlunuz Bergama'ya gktince_ Şu si-
zin emar mücadeteniz devam etti mi?
YILDIRIM - Ben tekrardan Bakanlı-
ğa gittim. Ben özel çektirtmek istiyorum
dedim, kabul ettiler. Tomografıyi biz ken-
dimiz karşıladık. Hastanede değil, özel bir
klinikte çektiler. Yanijandarma nezaretin-
de götürüldü, özel klinikte tomografı çe-
kildi, tekrar hapıshaneye döndü.
- Bir teşhis konabildi mi sonunda?
YILDIRIM - Raporlar Bergama'ya
göndenlecek. Oysa Banş yeniden Bu-
ca'ya getırildi. Yani raporlan bulamıyo-
ruz. Yalnız vakfın doktorlanna sordum
ben. tnsan Haklan Vakfi'nın doktorlan-
na. Rapor tarihini, numarasuu öğrenebi-
Ursenız, belkı bir araşnrabUiriz dediler, so-
nucunu almak için. Ama şunu biliyoruz:
Bu rahatsızlıklann çoğalmasının da, aç-
hk grevlerinın de çok etkisi varmış. %'da-
kı açlık grevlennin. Hücrelerde, göz si-
nirlerinde zayıflama olmuşdiyoriar. Şikâ-
yetlen halen devam ediyor, iyileşme yok.
"Okıryamryonım" dıyor "Okuduğum
zaman gözbebeğindeki harekeder çoğalı-
yor" dıyor. Baş dönmesi yapıyor. Arka-
daşlan buna okuyor, o dınlıyor. Bir de
Banş sürekli okuyan, yazan. çızenbir ço-
cuk olduğu ıçın, "onun için en bü)ük iş-
kence bu tşte, okuyamadığı zamanlar-."
- Peld, oğlunuz şu anda birkaç arkada-
şıyla beraber yeniden Buca'ya getirM.
Ariık Buca Cezaevi'nde mi kabcakbr ?
YILDIRIM - Daha tamamiyle görüş
yapamadık. Ama çocuklarBergama'ya ye-
niden gideceğız diyoriar. Ama Buca'da
kalıcı gibi görüniiyor, idare gidecekleri-
m pek söylemiyor. Buca inanılmaz bir
yer. Zaten Buca'daki ıdarecilerin kendi-
leri söylüyorlar. "Buraa Buca_" diyoriar.
- Nedir Buca'yı diğerferinden ayını?
YILDIRIM-Buca'nınidaresıçokacı-
masız. Sıze bırömek vereyim. llk Banş'ı
gördüğümde, yüzünu, gözünü, dışleriru kir-
mışlardı. Bergama'dan Buca'ya gelırken
gözleri morluk içindeydi, dövülmüştü.
- Yani bu halindeyken de dayak yemiş.
YILD1RLM -Tabu, dayak yedı. Berga-
ma'dan Buca'ya gelince çok kötü döv-
müşler. lnanümaz dövüldü. Dudağını yırt-
mışlar. iki gözü simsiyahtı, kapanmıştı
şişlikten. "Ne oMıı" dedim, "Jandarma
mı dövdü" dedim. "Jandarma dışanda
dövdü" dedi.
Havalandırmayı kapattılar, bizi, 5.5 sa-
at ring aracının içinde, Izmir'in sıcağın-
da, güneşin altında, havalandırmayı kapa-
tıp jandarma öyle bir işkence yapmış
bunlara. Indinrken de tartaklayarak in-
dirmiş ve cezaevine teslim etmiş. Ceza-
evi de siz geldiniz diye merdrvenleri çı-
karken girişmiş bunlara. Çene kınlmış, kol
kınlmış, Banş'ın dişleri kınlmış, gözleri
morarmış, vücudu mosmor, her tarafin-
da darp izleri var. Biz müdüre indık. "tda-
re bizim çocuklanmıa niye dövdûrttü"
diye sorduk. Müdür, siz benı nasıl suçla-
yabilirsiniz.
Devletin memurunu. Ben dövdürtme-
dim, dedi. Hem çocuklannızla daha gö-
rüş yapmadan, bizi nasıl suçlarsınız de-
di. Ben dedim ki, ben çocuğumla görüş
yaptım, şimdi oradan geliyorum, oğlum
sizin dövdürttüğünüzü söylüyor. Müdür,
ben mi dövdürtmüşüm, dedi. Ben de bu-
ranın yöneticısi sizsiniz, siz dövdürtmüş-
sünüz. dedim. Kendimi tutamadım. Na-
zilerin Yahudilere yaptıklannı yapıyor-
sunuz bize. Faşizmle yönetiliyor Buca
Cezaevi deyınce. bir adam kalktı oradan,
o da odadaydı, "Ben faşistim, faştstlere faıf
sövieyemezsiniz" dedi. Bu da üçüncü mü-
dürmüş ya da müdürlerden biri. Görüyor
musunuz, çocuğumuzu nereye teshm et-
tik?
- Peki, şu anda, Banş'ın sağhğı>1a flgii
olarak annesmin isteği tam olarak nedir?
YILDIRIM-Ben oğlumun tedavi edil-
mesıni istiyorum. Neyi var, neyi yok araş-
tınlsın, teşhısı konulsun. Nasıl bir tedavi
yöntemi varsa tedavi olmasını istiyorum.
Ya çıkarsınlar versinler bana, ben çocu-
ğumu tedavi ettireyim ya da benim çocu-
ğumu eski haline getirsinler. Ben verdi-
ğimde sapasağlam, aslan gibi bir gençti.
Ama şimdi çocuğumun sağhğnu bitirdi-
ler. Gençliğıni elinden aldılar. Hayaünael
koydular. 5 yıh gıtti, 4.5 yılı daha var. O
zaman çocuğumu verdiğim gibi istiyo-
rum. Devlete ernanet etmiştim. Devlet de
bunu koruma altına almıştı. Verdiğim şe-
kilde ıstiyorum. Tedavisini yapdrsm ya da
bana versinler.