27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
VYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE L4 I U MX kultur@cumhuriyet.com.tr )eneyim kazanmış bir müzisyen olarak Teoman, insanlann kalbine değmeyi amaçlıyor 'Iyi şarla yazıııak daha önemlfKültür Servisi- Kimileri- ıgöre '17' albümünde es- Içizgisini yitirdi Teoman, ş-kıları sıradanlaştı. Ki- nlerine göre kendi küşağı ıode o, farklı bir yerde. - i şarkı yazmak, iyi şar- t»övlemekten daha önem- h'derken çizgisini, ne yap- nık istedığini açıkça anla- tıor asknda o. 3ugün 'epey tecrûbe ka- zamış bir müzisyen", ken- ddeyimiyle. "Arükivibir şrkıyı çok uzaktan tanıyo- ruLGeçen zaman süresin- cçarkryı o kadar çokdidik- letim ki, gü/el şarkı niye va; niye baa şarİaJar insa- nn kalbine değerken baa- feu da teğet geçiyoriar an- lanaya cahştun" diyor. ~l 17' üçüncü albümü Te- onan'ın. NR1 'den çıkan bu altüm, hem en çok satan tıen de onun diğer albüm- Ieı içinde en başanlı bul- du|u albümü, çünkü bu ça- lışnada insanlan 'vuran' -şaıkılar daha çok. "Birşar- İçı vazdığım zaman insanla- 41tun vurmasuu istiyorum. Jtani vuruyorsa, başkalannı da vu- <• Arayışı bitmemiş, her fırsatta in- sanlann kalbine giden yoldan, abar- tıdan uzak olmaktan, bunvın için iyi gözlemlemek gerektiğinden söz edi- "yor. "Bu albümümde eskiye göre çok daha iyi şarkı sözü yazdığunı görüyo- rum ama, bu iş bitmez. Dört beş al- büm sonra bakbğımda belki de bu al- bümü naif olarak göreceğun." Etkinin süresl önemll ,1 Çocukluğundanberisahneyeçıkma ijayalleri kurmuş, şimdi beş-altı gün konser vermese özlüyor. Geçnuşinden, yüzlerce hayalinin olduğu günlerden söz ederken mağnır bir hali var, bu, ona göre yıllar sonra hayaline kavuş- manın süregelen mutluluğu. "Birşe- yi yapmayı hayal ettiğiniz ve onu elde ettiğüıiz zaman arasuıda çok kısa bir zaman dilimi varsa, bundan çok faz- la etkilenmiyorsunuz. Fakat 10 yaşın- dan beri konser vermek istryorsanız, bütün hayaliniz buysa, onun üzerinden yirmi yüı aşkın birzaman geçtikten son- ra çok daha büyük bir haz alıyorsu- nuz." 30 yaşıru geride bırakmış artık ama heyecanı sürüyor. Geçen günlerde yaptığı kısa askerlik döneminde de müzıği çok özlemış. Ayağının tozuy- la istanbuFda başlayan konser günlü- ğü bir yaz turnesi olarak devam edi- yor. Bu turneyle Altınoluk, Çeşme, Alanya'dan sonra ekimde bir Anado- lu turnesine çıkacak. Konser sırasın- da kendısinin de en az izleyici kadar coşkulu olduğunu söylüyor. "Çocukluğunuzdan beri biriktirdi- ğjnizşeyieri orda hissediyorsunuz. Sab- neyeçıküğun anda eskiden kalma tüm özkmkri, heyecanlan bir arada taşı- yorum." Hemen hemen her yaştan dinleye- ni var. "Ük albümümü yapüğımda daha büyük bir yaş kniesinin beni din- lediğini sanryordum. Ama sonra fark ettim ld, arkadaşlanmın anneleri de beni dinHyoriar, ild buçuk yaşmdaki çocuklan da. Dinleykimin asıl krema- smı da sanınm liseler, üniversiteler, üniversiteyi yeni bitirmişler oluşturu- yor. Amacım mümkün olduğunca da- ha çok insana hitap etmek." Gelecek ıçın bugünden konuş- mayı çok sevmiyor. Kalıcı de- yince insanlar üzerinde bıra- kılan etkinin önemli olduğu- nu, bunu sağlamak istedi- ğını söylüyor. Her şeyin ınanılmaz bir hızda olup / * ? bitiverdi&i pop müzik dün- \*"' yasmda etkinin ne kadar sürdüğünün asıl kritik nokta olduğu- nu vurguluyor. "Ben şu an da etkfli- yim, on yü sonra da etkflryim, yirmi yıl sonra da en çok Teoman'ı seviyo- nız desder çok muthı orarum. Ama, bunun yamnda asıl önemli olan etkL Ne kadar kişiyi etkileyebilirsin duru- mu." 'Carver'ın şarfcı söyleyenl' Bu anlamda inandığı kesin doğru- lar var. "İnsanlann kalbine seslenme- yince iyi bir şarkı ohnuyor."Yöntem- İeri sorulduğunda da aynı etkiden bah- sediyor."Tam anlaımyla onlann kalp- ^4rtık iyi bir şarkıyı çok iyi tanıyorum. Bir şarkı yazdığım zaman insanlan tam vurmasını istiyorum. Beni vuruyorsa, başkalannı da ^ vurur. Amacım mümkün olduğunca daha çok insana hitap etmek. /Cendime göre bir dünya oluşturmaya çalışıyorum. llkel bir istekle acılardan kaçıp mutlu olmak istiyorum. Bütün çabam kendime olanaşkımı arttırmaya yönelik. lerine basüğmız zaman, hissertikieri- ni onlardan daha iyi anlatnğınızda et- kifcniyorlar. tşte, tam da bunu söyle- mekistiyordumduygusu insanlan et- küiyor. Çoksevdiğiniz bir yazar ashn- da çok büyük ihtimalk sizin zaten içi- nizde olan şeyi söylüyor. Ama büyük bir ihtimal- lesizden daha ryisöylü- yor." Analitik bir gözlemciyim derken şarkı sözlerindeki yalın gerçekliğin nedenini de açıkhyor aslında. Bura- da şiirsellık ve realizm arasmda den- geyi tutturmaktan yana, çünkü önem- li olan anlaşılabılir olmak. tmgeleri kullanırken de ekonomik olma taraftan, sonunda şarkılannı o yazıyor ama ona göre en iyi halleri böy- le, "ne daha az ne daha fazto". Aslında müziğın insanlar üze- rinde çok fazla değiştirici etki- si olmadığını düşünüyor. Bir yol varsa müziğin onu daha ile- ri götürebıleceği kanısında ama "müzik o yohı tersine döndüremez" diyor. Bu anlamda yaptığı mü- ziğin dünyayı kurtancı bir yanı yok. Bu anlayışı ya- şama bakışıyla da koşut- luk taşıyor. "Öyle bir dünya duşlüyorum ki, diye başlayan misyo- ner bir yanun yok be- nim. Kendimegörebir dünyaohışturmayaça- üşryorum. llkel bir is- tekle acılardan kaçıp mutlu olmak isthorum." Edebiyatla yakından ilgili, vazge- çemediğı yazarlar var. Yarattığmın on kaü okuyor, edebiyat beslendıği en büyük kaynak aslmda. Şarkılarmda söz öne çıkarken sinematografik ni- teliklerkazanıyor. "Şarkılanmdaüç- dört dakikada anlatmaya çoközddununlar var. Kısafflmler,kı- sa öykücükler ya da bir romanın bir yerinden bir ahntı gibi düşünüv orunı onlan. Önce kurguluyorum, sahneyi sonra yazryorum." Milan Kundera, dönüp dolaşıp okuduğu yazarlar- dan, John Tampe'yı sevi- yor. Ama asıl yazan Ray- mond Carver. Hayranlığı- nın büyüklüğünü anlatmak için "Raymond Carver'm sarkı söyleyeni ohnaya çah- ş^yonım" diyor. Sevdiğı 'ka- fa açKi' kitaplan arasuıda Orhan Pamuk'un deneme- leri ve Murathan Mun- gan'ın son kitabı 'Meska- Bn' var. Türkiye'de gerek sanatçılann gerek sanat öğ- rencilerinin yeteri kadar oku- madıklan görüşünde. Ona göre yaratan biri sürekli oku- mah. Düşündüklerinı açık- ça ifade ettiğini söylüyor ama politik mesajlar taşı- yan şarkılar ona göre değil, bunu melodik bulmuyor. En güçlü yanının 'söz' ol- duğunu düşündüğünden yurtdışmı kendisı için uygun bir pazar olarak görmüyor. Her zaman live albüm yapma düşüncesi var ama bu tür işlerin ticari yanının ol- maması yüzünden plak şir- ketlerine pek sıcak gelmediğini söy- lüyor. Şu an bağlı olduğu plak şirke- ti NR1 ile bir albüm daha yapacak. Sonrasında artık özgür, kendi deyımiy- le 'ticari intiharlar' yapabilecek... Müziğin sonrasında gelen taraflar- la ılgilenmiyor. Ona kalsa video-klip çekmeyecek, çekse bile kendisi oyna- mayacak ya da kaset kapağında fotoğ- rafi olmayacak. Yayamımı Irdeledlğimde...' '17' albümünde yer alan çok bildik iki eski şarkı ya da daha önce söyle- diği 'Gemfler'in onun söylediği şek- liyle artık çok farklı bir hale geldiği- ni söylüyor. "Eski bir şarknı alıp onu Teoman şarkısı yapmayacaksam al- mam zaten." Yazma sürecinde insanlardan uzak olmayı tercih ediyor. "İnsanlardan etküeniyonım ama sonrasında öyle bir harman yapıyorum ki, sadece ba- na ait olsun_ tnsanlar o şarkıyı dinte- diklerinde, bunu Teoman yazmış de- sinisterim." Geri dönüp baktığında bugün ken- dini, kafasında oluşturduğu ımgeye epey yaklaşmış olarak göruyor Ha- yata bakarken mümkün olduğunca fazla didikleme, özetleme, sonra da başka perspektiflerden de bakarak tam bir çekirdekbulma taraftan. "ts- terim ki, yaşlandığnnda, kendi haya- omı irdek^nğimde orada beğendiğinı biri obun.Kendimle ilgili bir sürübe- ğenmediğim yan var ama sonuçta ben kendimi seviyornm. Benim bütün çabam o sevgiyiveya kendime olan aş- kımı artnrmaya yönelik.'' Tom StoppartPın oyuıdarı Türkçede ŞÜKRANYÜCEL Oyıınlanyla olduğu kadar film senaryolany- la da tanınan ve ülkemizde daha çok Oscar'lı fıl- mi Âşık Shakespeare'le gündeme gelen Tom Stoppard'ın toplu oyuûlan, Dost Kitabevi Ya- yınlan'ndan çıktı. Dost Kitabevi Yayınlan'run Qyun dizisinin ilk kitaplan olarak çıkan Tom Stoppard'ın Toplu Oyunlan'nın ilkinde; Ro- sencrantz ve Guildenstern öldüler, Travestiler ve Gerçek Şey adlı oyunlar yer alıyor. Birinci- sinin hemen ardından yayımlanan iküıcisinde Aş- km Icadı, Akrobatlar, Hapgood, Merdivenden Inen Sanatçı ve Kasti Faul adlı oyunlar var. Sözcüklerin ve zekâ oyunlannın balesini ya- pan, çağdaş tiyatronun en entelektüel yazan Stoppard, yalnız tiyatronun değil, edebiyarın, diğer sanat türlerinin, bilimin ve mitolojinin mi- rasını yapıtlannda incelikle değerlendirmiştir. Bir parodi ustası olan Stoppard'ın konulannı Sha- kespeare, JamesJo>ce, Oscar WDde gibi ünlü ya- zarlardan aldığını; Beckett, Osborne, Albee, Pi- randeuo, Bemard Shaw, SheDey gibi yazarlann eserlerine göndermelerde bulunduğunu görü- rüz. Bu yönüyle Stoppard'm oyunlan, çözül- mesi çok eğlenceli üst düzey bir bulmaca gibi- dir. Söz cambazlığmın doruklarında Sözcük oyunlan, geçmişe bakışı, geçmişle bugünü zaman sınınnı aşarak bir araya getir- mesiyle postmodern özellikler taşıyan Stoppard, dramatık kalıplan kırarak yeni bir sahne dili oluşturmasına karşın alabildiğine tiyatral ve za- man zaman yoğunlukla dramatik olabilen oyun- lar yazdı. Onun oyunlan antik çağın Yunan ti- yatrosundan başlayarak Batı tiyatrosunun tüm yapıtlannın özelliklerini taşıyan ilginç, kendine özgü ve çağdaş birbileşimdir. Matematikten fi- ziğe, felsefeden edebiyata, mimaruktan bahçe ta- sanmına insan aklının tüm yaratılan, estetiğin ve etiğin tüm sorunlan onun oyunlannda sık sık değinılen konulardff. Bazen sayfalarca süren uzun felsefı konuş- malar, iki görüş arasmda alaylı ve zekice atış- malarla söz cambazhgırun doruklarında dolasan yazann oyunlan, tiyatral aksiyon açısından da • Bir parodi ustası olan Tom Stoppard'ın oyunlan, çözülmesi çok eğlenceli üst düzey bir bulmaca gibidir. Tom Stoppard, sözcüklerin vezekâ oyunlannın balesini yapan çağdaş tiyatronun en entelektüel yazan. çok degişken ve zengindir. Birçok eleştirmen ta- rafından sözü ve hicvi bir sihirbaz gibi ustaca kullanılmasının yanı sıra teknik açıdan da virti- öz olarak değerlendirilir. Tom Stoppard'ın Top- lu Oyunlan'nın birinci kitabında yer alan Rosenc- rantz ve Guildenstern Öldüler oyunu, onun adı- nı tüm dünyaya duyuran ilk önemli oyunudur. Shakespeare'in ünlü Hamlet oyununun konusu üstüne kurulan ve Hamlet'in iki önemsiz kişisi Rosencrantz ve Guildenstern'ü öne çıkaran oyun, ilk kez Edinburgh'ta bir festivalde üniversiteli oyuncular tarafindan sahnelendi. Sayısız ödül alan oyun, çağımızın başyapıtla- nndan biri olarak kabul ediliyor. Ök kitaptaki ikin- ci oyun, Travestiler, Oscar VVUde'ın Dürüst 01- manın Onemi adlı oyununun konusunu kullana- rak yazılmış bir felsefı farstu-. Travestiler oyu- nunun kahramanlan, 20. yüzyıh sarsan devrimi yapan Lenin, sanatta tüm gelenekleri yıkarak devrim yapmaya girişen Dadaist Tristan Tzara ve Ulysses romanıyla romanda devrim yapan Ja- mes Joyce'tur. Oyunda tarihi ve sanatsal olaylar, sıradan bir konsolosluk görevlisi olan HenryCarr'ın düzen- siz ve karmaşık anılanyla aktanlır. Olaylann Carr'ın pek de güvenilir olmayanbelleğınden an- latılması ve sık sık kanştınlması, Stoppard'a ta- rihi gerçeklerle oynama ve zaman sınırîamala- nnı aşma olanağı verir. Lenin, Joyce ve Tzara, 1917 yılında Zürih'te romantik bir fars ortamm- da karşdaşır ve Lenin'in yazdığı dosyanın ile Joy- ce'un Ulysses'i yazdığı dosyanın birbirine ka- nşması sonucu sağlanan dramatik aksiyon için- de sanat üzerine tartışırlar. Travestiler, bu yönüy- le 20. yüzyıh etkileyen sanat görüşlerinin çar- pıştınldığı bir küçük arena gibi de göriilebilir. Ilginç ve çarpıcı olan, bu ciddı görüşlerin, iç içe geçen aşk öyküleri ve komediyi oluşturan yan- hşlıklar zinciri eşliğinde, yoğun bir sahne trafi- ği içinde dile getirilmesidir. Oyunun sınırlarını zorluyor Toplu Oyunlar I'in üçüncü ve son oyunu Ger- çek Şey'de (The Real Thing) oyun yazan olan Henry'nin yazdığı oyundan sahnelerle birlikte gerçek yaşamındaki ilişkilen de sahneye gelir. Hangisi gerçektir? Stoppard, oyun içinde oyu- nu kullanarak gerçekte oyunun sınırlannı zor- luyor ve gerçeğin nerede, oyunun nerede başla- dığını sorguluyor. Toplu Oyunlar H'de yer alan oyunlardan ilki Askm tcadı(The Inventionof Love), Stoppard' ın 1997'de yazdığı son oyunu. Oyun, akademis- yenve şairA.E.Housman'ın amlanyla onun gençliğinin Oxford ortamına bir yolcu- luğu, yaşlı Housman' ın Ha- des'e yaptığı ölüm yolcu- luğuyla iç içe veriyor. Ha- des'e yapılan yolculukta Yu- nan mitolojisine ve Latin edebiyaüna yapılan gönder- melerle aşkıiı edebiyat için- deki evrimi, eşcinsel aşkın tarihi irdeleniyor. Housman'ın gençük anı- lan içinde genç Oscar Wil- de'uı Oxford edebiyat çev- relerinde ilk ortaya çıkışı, estirdiği fırtmalar ve toplu- mun çifte standarth ahlak anlayışıylaçatışması önem- li bir yer tutuyor. Ikinci kitapta yer alan oyunlardan biri de Akrobatlar; etik üzerine fel- sefı bir fars. Ahlak profesörü George Moore, Tan- n'nın varhğmı kanıtlamak üzere bir konferans hazırlarken genç ve güzel kansı eski şarkıcı Do- rothy Moore evde liberal partinin zaferini kut- layan bir parti verir. Bu partide akrobat olarak gösteri yapan bir profesör öldürülür. Kendini tümüyle felsefı düşüncelere veren Moore, cina- yetin farkında bile değildir. Bir dedektif olayı so- ruşturmaya gelir. Ahlak üzerine farklı düşünce- lerin tartışıldığı eğlenceli bir fars olan oyun, akademısyenlen alaycı bir açıdan ele alarak hi- civ konusu yapar. Hapgood, kuantum fiziğinı casusluk dünya- sının bir metaforu olarak ele alan ilginç bir oyun. Stoppard, Einstein'la birlikte göreceli hale ge- len fizik biliminin yasalanm Hapgood'dan son- ra Arcadia'da da ustalıkla kullanır. Dost Kitabevi Yayınlan'nın oyun dizisı; Stop- pard'ın Arcadia, Hint Mürekkebi, Gerçek Mü- fettiş gibi oyunlannm yer alacağı Toplu Oyun- lar'la devam edecek. Tom Stoppard'ın oyunla- nnı Türkçeye Hamit Çahşkan, Şükran Yücel ve BedizGüçbflmezçevirdi. Dost Kitabevi Yayın- lan'nın oyun dizisi Sam Snepard, Bernard-Ma- rie Kohes, Armand Gatti Toplu Oyunlan ve Fe- minist Tiyatro Metinleri ile sürecek. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BtRKİYE İlk Faili Meçhul Sabahattin Ali'nin, az sayıdaki yaprtına, kısa ömrüne karşın edebiyatımızda çok önemli bir ye- ri vardır. Hem yaratıcı olarak hem bir kültür adamı olarak hem de bir aydın olarak. Hikâyelerindeki yalınlık, olay örgüsü, dilin akıcı- lığı, Anadolu insanını anlatış btçimi, gerçekçiliği, onu edebiyatta özgün bir yere yerleştirir. özellikle de Kuyucaklı Yusuf romanıyla bir çığır açmış, o güne kadar, daha çok Batılılaşma ekse- nindeyol alan romana, toplumsal sorunlan ve Ana- dolu'yu sokmuş; toplumcu gerçekçiliği düzyazı- da başlatmış (önünü açmış), kendinden sonraki bir- çok romancıyı/romanı dogrudan etkileyerek "eş- kıya" motifini getirmiştir. Belli ki yazacaklan, yazmak istedikleri "yanm", eksik kalmıştır. Ne var ki yazdıklanyla da büyük bir yazardır. Dünya dillerine çevrilecek, Batı'da adına doktora tezi yazılacak kadar büyük... Ama bizim ülkemizin okullannda okutulmayacak, heykeli dikilmeyecek, adı meydanlara verilmeye- cek... Kitaplan yıllarca baskı altında tutulacak... Dogru, Hrfzı Topuz çok haklı, "genç" kuşaklar ne yazık ki adını bilmezler/bilemezler "40-50 yıl önce, Türkiye'nin gündeminde olan bı'rçok kişiyi yeni kuşaklann hiç tanımadıklannı, adlannı bile duymamış olduklannı görûnce şaşı- np kalıyorum. Üniversite düzeyinde eğitim görmüş gençlerie sohbet ederken Sabahattin Ali'den söz ediyorum, hiç adını duymamışlar." Hrfzı Topuz, yaşamındaki ilginç portreleri ve olay- lan yazdığı Eski Dostlar kitabında böyle söylüyor. Sabahattin Ali 1948'de öldürülüyor. Baskılann yo- ğun olduğu yıllar. "Komünist avı" başlamış. Her- kes komünist, dolayısıyla vatan haini(!). Sabahat- tin Ali, Markopaşa gibi çok satan ve çok etkili haf- talık siyasi bir gazete çıkartıyor (Aziz Nesin ile bir- likte). Solcu. Sert bir muhalefet yapıyor. Sert yazıyor. Gerçeklerden yana, dogrudan yana hep. Baskıya karşı. Baskının hertürlüsüne karşı... Topuz'un kitabından iz sürerek söylersek -ki başka kaynaklarla da çakışıyor- var olma çembe- ri ıyice daralmış olan Sabahattin Ali'nin yurtdışına çıkmasını gerçekleştirecek olanlar, onu MtTe tes- lim ediyor; böylece dünya çapındaki biryazanmız, işkence sırasında, belli ki hiçbir şey söylemediğin- den ölüyor. Işkenceyle öldürüyorlar... Kim belli değil. Evet, Topuz'un dediği gibi bir tetikçi var; ama cinayeti milli duygulara kapıldığı için işlemiş güya. Yıllardır ortalarda gezen uyduruk bir senaryo... Hrfzı Topuz, başka ağızlardan aktanyor Anlaşı- lan emri veren, dönemin CHP ileri gelenlerinden Nihat Erim... (Bunu Emre Kongar köşesinde yaz- mıştı.) Hiçbir şey "açık" değil, kanşık, karanlık... ama "belli" olan bir şey var o da bu cinayetin kotay ko- lay çözülemeyeceği. Yeni belgeler, bilgiler ortaya çıkmadıkça... Sabahattin Ali'yi, yakın dostlan Mehmet Ali ve Adaiet Cimcoz'un "e/e verdiği" yolundaki söyten- tilerin, Hrfzı Topuz'un yazdıklanna baktığımızda gerçekle ilgisi yok... Öte yandan, yine yakınlarda yayımlanan Mine Söğüt'ün Adaiet Cimcoz - Bir Yaşamöyküsü De- nemesi adlı kitabında konuyla ilgili küçük bir bö- lüm var ki, "bazı basın organlannca" bu farklı bi- çimde aktanldı. Cimcoz'lann, Sabahattin Ali'yi ele verdiği izlenimi yaratıldı. En azından böyle bir kuş- kunun altı çizildi... Oysa, Söğüt'ün kitaptaki bu bölümü okunduğun- da, bu "söylenti" inandıncı gelmiyor. Zaten kita- bın yazan da konuyu basının abarttığını belirtiyor. "Kitapla çıkan ilgili birkaç haberde Sabahattin Ali olayı ön plana çıkanldı. Oysa kitapta o konuy- la ilgili yeni bir şey yok. Çok küçük bir detay sa- dece." Hıfzı Topuz'un kitabında yalnızca Sabahattin Ali olayı yok; başka birçok renkli kişi ve olay var. An- cak, yakınlannın özendirmelerinin yanı sıra, kitabı yazma nedenlerinin başında Sabahattin Ali olayı geliyor. "Kitaba Sabahattin Ali olayıyla başladım. Çün- kü Eski Dostlar'/ yazmamın nedenlerinden biri, bu olaya biraz ışık tutmaktı. Sabahattin Ali'nin öldü- rijlmesi olayı yakın tarihimizin 'faili meçhul' cina- yetlerinin en önemlilerinden biriydi." Aynı zamanda da ilki... kisancıl Atölyesi'nde yeni dönem kayrtJapı başlıyor • Kültür Servisi - Etkinliklerine geçtiğimiz yıl başlayan Insancıl Atöryesi, yeni sezonunu açıyor. Felsefe, edebiyat, tiyatro ve müzik alamnda yıl boyu seminerler düzenleyen atölyede bu yıl, 13 dalda seminer çalışmalan yer alacak. Yazarlık, tiyatro. tarihsel süreç içinde müziğin gelişimi, sorunlar-bakışlar, edebiyat, şiir söyleşileri, matematik, bilim üstüne ve insan felsefesi başlıklan altında düzenlenecek seminerlere Sevim Gündüz, Berrin Taş, Cengiz Gündoğdu, Kemal Özer. Enver Akan, Tüten Ang gibi birçok sanat ve düşünce adamı konuk olacak. Seminer çalışmalannın kayıtlan yann başhyor. (249 80 19) Osntan Seden amlıyor • Kühür Servisi - Ölümünün 2.yılında Osman Seden'i anmak üzere yann saat 14.30'da Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde bir anma töreni düzenlecek. Anma gününde Ediz Hun, Feridun Karakaya, Izzet Günay, Aydan Şener, Berna Laçin ve oğlu Kemal Seden, sanatçı ile ilgili anılannı izleyenlerle paylaşacaklar. Konuşmalardan sonra 'Sinemayı Sanat Yapanlar' belgeseli gösterilecek. 'Yemenimin Uçlart1 Beyaz Rusya'da sahnelenecek •Kültür Servisi - Istanbul Devlet Tiyatrosu'nun 'Yemenimin Uçlan' adlı oyunu, 9-13 Eylül 2000 tarihleri arasmda Beyaz Rusya'da düzenlenen 'Brest Bellaja Vezka 2000 Festivali'ne katılacak. Refik Erduran'ın yazdığı oyunu, Gürcü yönetmen Aleksander Kantaria sahneye koydu. Oyunda Ayşe Tunaboylu, Mehlika Balkan, Ismail Incekara ve Umut Demirdelen oynuyor. Mehlika Balkan, oyundaki rolüyle 1998-1999 tiyatro sezonunda 'Ismet Küntay En îyi Kadm Oyuncu' ödülünü almıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle