Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2*2 AĞUSTOS 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA
17
Marina
zamlanı
Evet, iyi bir tekneye
sahip olmak herkesin
harcı değildir...
Dünyanın her yantnda
tekne, zengin işidir ve
Türkiye'deki
zenginlerin çoğu da
gösteriş için tekne
alır... Deniz tutmasına
karşı hap yutup
denize açılanlann
yaptığı, teknesinde
eşine dostuna parti
vermektir... Ama bir
de öyle insanlar vardır
ki, denize âşıktır,
denizcidir ve vannı
yoğunu bir tekneye
yatınr; onlar için, lüks
olmayan denizci bir
tekneyle yelken
basmak, dümen
tutmak bir yaşam
biçimidir.
Anadolu ve
Trakya'yla birlikte
am yanı deniz olup
da sırtını denize
çevirmiş Türkiye'de
böylesi insanlar
parmakla gösterilecek
kadar azdır. Ve artık
onlann da yaşam
şansı kalmryor...
Istanbul'daki Kalamış
ve Fenerbahçe
marinalarında yıllık
tekne bağlama ücreti
250 milyon liradan 775
milyon liraya
yükseltildi. Üç
katından fazla zam...
Hem de Türkiye'deki
enftasyonu
düşürmeye kararlı
marina işleten büyûk
patronlar tarafından!
Tat: 0.212.512 06 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Polis Akademisi'nde
sınıfta kalan öğrencilere
torpil yapılmış...
"Aöac vasken eâiliri"
kulun bahçesinde bir koşturmaca... Başvu-
rurken parasını pulunu ödeyen çocuklan sı-
nava almak için 5'er milyon lira daha iste-
niyor. Sabahın sekizinde paralann yatınla-
cağı banka şubesi açılmamış... Veliter arasında birte-
laş... Sonra bir görevlinin ortalığı yatıştıran açıkla-
ması:
"Paralan sınavdan sonra da yatırabilirsiniz."
Izmir Buca'daki Işılay Saygın Anadolu Güzel Sa-
natlar Lisesi'ne alınacak öğrenciler için yetenek sı-
navının ilk aşaması yapılıyor...
Müzik ve resim bölümlerine girmek için 330 kadar
öğrenci başvurmuş, 24'er öğrenci alınacak...
5'er milyon liranın tahsilatında aceleleri var ki, re-
sim bölümü için hemen bir 'gişe' açılmış, herkes kuy-
rukta; müzik bölümünün sınavına girecekler ise sı-
nav salonuna çağrıldıklannda ödeme yapacak.
Saat dokuza geldiğinde okulun müdür yardımcı-
sından başka bir açıklama:
Yetenek"Bu paralan vermek zorunda değilsiniz!"
Paralar yatınlmış, geri almak artık olası değil... Za-
ten veliler çocuklanndan daha heyecantı, o sıra kim-
sede 'zorunlu bağış'ın hesabını soracak hal yok...
Çocuklar sınavı kazansın yeter...
Bir öğrenci... Iki yıldır Dokuz Eylül Clniversitesi Dev-
let Konservatuvan'nda kursiyer öğrenci olarak keman
bolümüne devam ediyor... Zorlu birsınavla girdiği kon-
servatuvardaki eğitimini başanyla sürdürüyor. Ama-
cı, konservatuvara devam etmek, güzel sanatlar li-
sesinin sınavına kendini denemek için girmiş.
Sınavın ilk aşamasında eleniyor....
Başka bir öğrenci... Izmir'de düzenlenen hemen her
resim yanşmasından ya birinci ya da ikinci olarak çı-
kıyor... Japonya'da ve Hindistan'da dünya ikinciliği
kazanmış... Aldtğı ödüllerin sayısını kendisi de bilmi-
yor... Adı, 'çocuk ressam'a çıkmış. Güzel sanatlar li-
sesinin resim bölümü sınavına giriyor...
Sınavın ilk aşamasını kazanıyor...
ikinci aşama mülakat... ,
Mülakatta bir soru:
- Resim dersi aldın mı?
- Evet, aldım...
Ardından ikinci soru:
- Bizden mi aldın, dısandan mı?
- Hayır, sizin okulun öğretmenlerinden hiç resim der-
si aimadım.
Sonuç: Izmir'deki 'çocuk ressam', Buca'daki Işı-
lay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nin resim
bölümüne girecek yetenekte degil!
Yeteneksiz sayılanların 100 ya da 10 tam puan
üzerinden kaç puan aldığı da belli değil.
Listelere kazananların adı yazılmış hepsi o...
Kazananlann nasıl kazandığını ise sadece kazan-
dıranlar biliyor... Bu da ayn bir yetenek işi olsa gerek!
SESSÎZ SEDASIZ (!) M'RİKVRTCEBE
Yûksek Yerilim Hattı
ErdnçUTKU
Dayak cennetten çıkma ama
dünyamızı cehenneme çeviriyor!
Bursa'dadepodabektemeyen yardımlar
Bursa II Milli Eğitim Müdürü En-
gin Özbek aradı; Bursa ll Izci Ku-
rulu tarafından Osmangazi'deki
Prof. Dr. Fethi Tezok Kampusu'nda
toplanan deprem yardımlannın ye-
rine ulaşmadığı yolundaki kuşkulan
giderdi... Engin Özbek, depremden
sonra yurdun hemen her köşesinden
gönderilen yeni giysilerin, deprem
bötgesinde beden ölçüleri ve adlan be-
lirlenen öğretmenlere ve öğrencilere
tek tek teslim edildiğini açıkladı. Ayak-
kabı gibi az kullanılmış malzemelerin
de boyanarak ihtiyaç sahiplerine da-
ğıtıldığını söyleyen Bursa ll Milli Eği-
tim Müdürü şöyle dedi:
"Yardım kamyonlarıyla Bursa'ya
kullanılmış malzemeler de gelmişti.
Bunlan dağıtmadık. Tasniflerini yap-
tık, depoda duruyor... Çok az sa-
yıdaki kullanılmış giyim eşyasını,
bu yıl okullar açılırken Bursa'da-
ki yoksul öğrencilere dağıtmayı
planlıyoruz... Dağıtımı, yine ll Izci
Kurulu yapacak... Depremzede öğ-
retmen ve öğrencilere yapılan yar-
dımlardakı amacımız onlara öncelik-
li olarak kullanılmamış malzeme sağ-
lamaktı... ll Izci Kurulu adına açılan
banka hesabına ise 80 ilden yaklaşık
20 milyar lira gönderildi. Bu parayla
yine giyim eşyası alarak deprem böl-
gesindeki öğretmen ve öğrencilere
verdik..."
Engin özbek'e teşekkür... Yardım
malzemelerinin bir yıldır depoda bek-
letildiği kuşkusuna kapılanların ilgisi-
ne ve bilgisine...
Bımalmı île ..
Beslenen Politika
Dr. ENGİN ÜNSAL
Devletin içine yuvalanmış
bölücü ve köktendinci me-
muriann görevlerine son ver-
me savıyla hazırlanmış olan
kanun hükmünde kararname
<KHK)ülkenin gündeminin on
sırasına geldi oturdu. Cum-
hurbaşkanı, anayasanın 104.
maddesinde sayılan görev ve
yetkileri arasında kararname
imzalama zorunluluğunun ol-
madığı ve böylesine önemli
bir konunun yasa ile düzenlen-
mesi gerektiği düşüncesi ile
anılan KHK'yi imzalamamak-
ta, buna karşın hükümet ana-
yasanın aynı maddesini Cum-
hurbaşkanı'nın KHK'leri im-
zalamak ve içerığinin anaya-
saya aykırı olduğu düşünce-
sinde ise Anayasa Mahkeme-
si'nde dava açabileceği biçi-
mindeyorumlamaktadır. Baş-
bakan bu görüşünü, "KHKim-
zalanmazsa devlet krin çıkar"
korkutması ile güçlendirmek
istemektedir.
Çok partili yaşama girdiği-
miz 1946 yılından bu yana de-
mokrasiyi kurallanna göre de-
ğil de bunalımlarla yaşatma-
ya çalışmayı bir kural olarak
bellemişiz. 1950'li yıllarda is-
pat hakkı, tahkikat komisyon-
lan bunalımı, sonraki yıllarda
hükümet bunalımlan, cumhur-
başkanı seçimi bunalımı, ör-
tülü ödemek bunalımı, soruş-
turma komisyonlan bunalımı,
YÖK bunalımı, Başbakanlık
Konutu'nda tarikat şeyhleri
bunalımı ilk aklımıza gelenler.
Şimdi de KHK bunalımı. Bu
kararnamenin nasıl kullanıla-
cağı da çok kuşkulu. Hükümet,
tarikatların siyasallaşmasına
karşı olan partilerin oluştur-
duğu bir koalisyon değil, ak-
sine hepsi tarikat şeyhlerine şi-
rin görünme yanşı içinde. Hep-
si tarikatların oy gücünden
beslenme yanşı içinde. Hele
Başbakan iyi huylu kolesterol
- kötü huylu kolesterol aynm»
yapar gibi iyi tarikatlar - kötü
tarikatlar sınıflandırmasını yap-
mış bir kişi olursa, çıkanlmak
istenen kararnamenin devlet
içinde yuvalanmış tarikat üye-
lerine ne ölçüde uygulanaca-
ğı da tartışılması gereken bir
konu olarak karşımıza çıkıyor.
Bu değertendirme bağlamın-
Ğa çıkanlmak istenen kararna-
menin devlet içinde solculara
ve Alevilere karşı kullanılma-
yacağını kim güvence altına
alabilir? Görüldüğü gibi konu
öyle aceleye gelebilecek bir
konu değildir. Konunun bütün
boyutlan ile ve devlet perso-
nel rejimini çağdaş ilkelere
bağlayan bir boylam içinde
ele alınması ve bu nedenle so-
nunun bir kararname ile değil
de bir yasa tasansı biçimi ile
TBMM'de görüşülmesi ve çö-
zilmesi gerektir.
Hükümeti oluşturan partile-
rir başkanlan bu seçeneği kul-
laımaya pek gönüllü gözük-
nrüyorlar. Türkiye'nin çıkaria-
m le taban tabana zıt bir Tah-
kim Yasası'nı TBMM'den ge-
çirebilmiş bu hükümet, yoksa
kendi gruplanna mı güvenmi-
yor? Oysa gruplanndaki mil-
letvekillerinin hepsini liderter
kendi elleri ile seçmedilermi?
Güvensizlik duymalanna hiç
gerek yok. Partilerin grup üye-
leri yeniden seçilebilmek için,
gözlerini liderierin gözlennden
ayıramayacak ve lider sultası
varlığını devam ettirecektir.
Türk demokrasisinin sorunu
işte bu noktada Gordiyom'un
Dûğümü niteliğini kazanmak-
ta ve demokrasinin işlerlik ka-
zanabilmesi için bu düğümün
mutlaka çözülmesi gerekmek-
tedir. Bugun hiçbirpartide par-
ti içi demokrasi yaşama geçi-
rilmemiştir. Liderin etrafında
kümelenen, lider kameralar
önünde iken arkasında saksı
gülü gibi esas duruşta bekle-
yenler, tatil yörelerinde liderin
arkasında beşuş çehre ile yü-
rüyenler, fotoğraflarda lider ile
aynı kareye girebilmiş olanlar
o partinin en muteber kimse-
leridir ve liderin banko millet-
vekili ya da bakan adayiandır.
Bugünkü particilik anlayışında
üretmek, araştırma yapmak,
sorunlan gün ışığına çıkarmak
hiç önemli değildir ve böyle-
lerinin değil seçilmesi, parti
içinde mutlaka önünün kesil-
mesi gerekir ki bir gün liderin
üstüne gölgesi düşmesin. LJ-
derler etraflannı üreten politi-
kacılaria değil, evet efendim-
ci, hınkçı başı olacak yapıda
insanlaria donatmaktan şehe-
vî bir zevk almaktadıriar. Bu-
gün herhangi bir partide lide-
ri ve politikalannı eleştiren bi-
risinin parti üst kademelerin-
de yaşatıldığına bir örnek gös-
terebilir misiniz? Olanaksızdır
ve bugünkü particilik anlayışı-
nın doğasına aykırıdır.
Bunun için liderler sürekli
bunalımlar yaratarak ülkeyi
yönetmeyi en iyi yöntem ola-
rak bellemişler ve yıllardır bu-
nu uygulamaktadıriar.
İlk kez devletin en üst nok-
tasına bir hukukçu gelmekte
ve bu kişi hukuku, ilkeleri ve
inançlannı her şeyin üstünde
tutacağının işaretlerini verme-
ye başlamıştır. Eyyamcı, nab-
za göre şerbet veren birisi ol-
mayacaktır.
Bu Türk politikasının ve Ider-
lerin demokrasi anlayışının kar-
şı noktasıdır ve politikanın kur-
mayları bu gelişmeden çok
rahatsız olmuşlardır. Çok ya-
kın bir gelecekte Cumhurbaş-
kanı'nın istifasını isteyen yazı-
lar, demeçler medyada boy
göstermeye başlarsa hiç şa-
şınnayın, çünkü bunalım bu-
günkü politik anlayışın sürme-
si için yaşamsaldır.
Türkiye eğer gerçek demok-
rasiyi yaşama geçirmek istiyor-
sa siyaset anlayışını kesinlik-
le değiştirmelidir. Liderierin ar-
kasındaki saksı gülleri ile po-
litika ancak buraya kadar ge-
lebilmiştir. Oysa Türkiye'nin
gideceği daha çok yolu vardır.
ÇtZGİLÎK KÂMİL MASARACI
HARBl SEMIHPOROY semihpomy@yahoo.com
BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇÎ
MIRMIRLAR VĞUR DURAK
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 22 Ağustos
BUHARLA ÇAUSAN KUREKLER..
BU6ÜN,İLK
I, D£LAWAZ£ HEHRt'NPE DENENDİ. AMERJKAU SuU/fÇU
JOHN PfTCM -meAPfNOAfJ YAPiLAN 2O M£TK£ BOYUNDAKİ
TEAME, İKJ YHNINDA HABEKETLİ 1Z tCÛOEK TBŞIYO&OU. BU-
UAK. MAKJHESİNİKI ÇAUŞT/££>/S> KÜKS/İLEJZ, ONA SM77E 6,S
r£H/ti/t
n
£4-
MODBL PSfc İLSJ cntWOf«t44MV27/
P/TIZM, OAHA seüçMtç
BUHAMLI TEKNE VAPMAYA 6.
MASINA KAKÇfN, 6£hlEL
ACUULAHK4I İÇİN PABASH.
KAVHAİC. '
OAN, t73B'DB İN7İH4&
GÖLBAŞI ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN tLAN
'*" ' DosyaNo: 1997/395
Davacı Aytekin Yetkin vekili Av. tlyas Zeybek tarafından davalılar Seyfettin Çelik ve Kemal Tflccar aleyhine açmış olduğu davada An-
kara / Gölbaşı Taşpınar köyü Yumrutepe mevkiinde 344 parselde bulunan 10750 m2 tarla satış işleminin ve buna dair tapu kaydının ipta-
line, dava sonuna kadar satışının ıptali istenen gaynmenkullerin 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesine, karar venlmesi talebı ile açı-
lan davanın açık yargılaması sonunda, davanın kabulüne, Gölbaşı ilçesi Taşpınar köyü 344 parsel sayılı taşınmazdaki davalı borçlu Sey-
fettin Çelik'in 18.12.1996 gün 6759 yevmiye No'lu tasarnıfunun IlK.'nun 277/ilk ve devamı maddeleri uyannca BUTLANINA ve bu ta-
şınmaz ve taşınır mallar üzerinde davacının cebri icra yolu ile haklannın alınma yetkisinin tanınmasına karar verilmiştir.
Davalılardan Seyfettin Çelik adına çıkanlan davetiyeler tebliğ edilememiş ve yapılan adres araştırmasında da adresı tespit edilemedi-
ğinden duruşma günü kendısıne ilanen tebliğ edilmış olduğundan, karannda iJanen teblıği gerekmiştir.
tlandan 10 gün sonra karann adı geçene tebliğ edilmış sayılacağı ve temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 24.7.2000.
Basın: 46697
GÖRÜŞ
PERtHAN ERGUN . >.
Ada Dostlan Derneği Başkanı
Demokrasilerde Sivil
Toplum Öpgütlepinin Yeri
Çoğulcu demokrasinin önemli unsurlarından
olan sivil toplum kuruluşlarının, etkin ve önemli
çalışmalar yapan derneklerine "gizli örgüt" gö-
züyle bakmaktan vazgeçip onlann gelişmesi için
gerekli ortamın yaratılması gerekir.
örneğin; 17 Ağustos 1999 günlü merkezi Göl-
cük olan asnn en büyük afeti depremde, binler-
ce bina yıkılmış, bir o kadar da insan ölmüş, on
binlercesi yaralanmış, Izmit, Yalova, Değirmen-
dere, Adapazarı ile Sapanca'da kıyamet yasan-
mış, tüm işyerleri yok olmuş, ulusal servet top-
rak altında veya denizde kaybolmuştu. İlk 24 sa-
atte en çok gereksinim duyulan devlet de orta-
larda yoktu. Bu milli afette halkın imdadına halk
yetişti. Tarihe geçecek kurtarma çalışmalarını -
araçsız ve gereçsizliğe karşın- canları pahasına
devlet göründükten sonra da sürdürdüler. Bu gk
rişimler kendiliğinden oluştu. Giderek çığ gibi
büyüdü.
O unutulmaz mahşeri günde "sivil toplum ör-
gûtlenmesini" ve "Sivil Toplum Demeklerini" ta->
nıdık. Yaralara merhem olan bu özverili örgüt ve
derneklerle acılar hafifletlidı, yaşama dırenci ço-
ğaltıldı.
17 Ağustos ve 12 Kasım'a koşan insanlar HK
tokatın etkisi hafifleyince işlerine güçlerine -zo-
runlu olarak- döndüklerinde, dernekler orada
kaldılar ve hâlâ da önemli birimleriyle oradalar.
Maddi yardımlann dışında afetin maddi, mane-
vi yıkımlarıyla bunalıma düşen depremzedelere»
yetim, öksüz, mekânsız, okulsuz kalan yavrula-
rımıza dört elle, şefkatle sarılarak psikolojik ona-
rımlannı da yapıyoriar.
ÇYDD ve diğer yardımsever derneklerin ya-
nında çevre koruma dernekleri de bu dayanış-
mada üzerlerine düşeni içtenlikle yerine getiriyor-'
lar. '
Bu örneklere bakıldığında sivil örgüt ve dernek-
lerin demokratik halk dayanışmasında vazgeçil-
mez öğeler olduğu kabul edilmelidir. '
Gelin görün ki; çağdaşlaşmada emekleme 4v-
resinde olan gelişme çabasındaki toplumlarda çev-;
reci kuruluşlar gereken önemsenmeyi ve değer-
1
bilirliği göremiyorlar. Yeşil Barış, Doğa Savaşçı-
ları, Ada Dostları vb. Kültür ve Tabiat Varlıklannı
Koruma Kurulları, SİT yasaları çevresinde işlev-
lerini yazışma ve kamuoyu oluşturma çalışmala-
nyla yapmaya çalışırken yerel yönetimlerie idari,
makamlardan destek beklerken ne yazık ki bir-
çok kez kendilerine şaşı gözle bakıldığını görü-
yorlar. Türkiye'nin bölgelerine göre ivedi çözüm
bekleyen 'çevre sorunlan'n\r\ önemini kavrayan
derneklerin önerilerine, bu amaçtaki uyarı ve ça-
lışmalanna adj geçen makamlarca güçlendirici
destek, yasa ve yönetmelikleri uygulamakla sağ-
lanır.
Bu eşi bulunmaz nitelikteki yerlerin kültür, ta-
rih ve doğa güzellikleri yasalaria korunmayınca,
bu cennet yoreler içleri sızlamadan, kişisel çıkar
sağlayan rantiyeciler elinde yok edilmektedir. Bu
çıkar grupları işlerine engel olmak isteyen der-
nekleri, akıl almaz iftiralarla, tehditlerte ve hatta
üst makamları takibe mecbur ederek, sindirme-
ye, korkutmaya bile başvurarak engelleyebilecek-
lerini sanmaktadırlar. Oysa ülkemizde bu sahte-
cilere karşın, yüreklilerin de var olduğu bilinme-
lidir. Gönüllerini Türkiye'nin halkını, doğasını, ta-
rihini, kültürünü, denizini, toprağını, ormanını ko-
rumaya adamış 'çevreciler"\ yakıcı, yıkıcı, yasa-
ları hiçe sayıcılar yıldıramayacaklardır.
Mülki ve yerel yönetimlerin de görevlerini ta-
rafsızca yerine getirmeleriyle çevre sorunlannın
çözülmesi, derneklere sahip çıktıkları takdirde
sağlanacaktır. Onlara verdikleri değer ve katkı-
larla Atatürk Cumhuriyeti'nin ileriye, aydınlığa,
çağdaşlaşmaya ulaşabileceği, ulusumuza hak-
kı olan değerin verileceği yadsınamaz.
Çevrecilerin istemi de bundan ibarettir.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAH
1 2 3 4
1
SOLMNSAĞA:
1/ Önceden
hazırlanma-
danvebirno- 2
taya dayanma- 3
dananındaya- .
ratılan ve icra
edilen müzik. 5
II tşaret... Bir 6
cetvel türü... 7
Matem. 3/
îçindeyaban- 8
cı bir öğe bu- 9
lunmayan;
mutlak... Köp>ek.
"Bizbirkadehşarap 1
ile def-i — eyleriz" 2
(Nedim)... îslamlık- 3
tanönceKâbe'dedu- 4
ran üç puttan biri. 5/ 5
Duman lekesi... 5
XVÜI.yüzyıldaFran- 7
sa'da moda olan gös- g
terişli bir bezeme bi- _
çimi. 6/ Osmanlı
devletinde iki alaydan oluşan askeri birlik... Suyun
dibinde sürüklenerek çekilen bir balık ağı. 7/ Te-
lefon sözü... Satrançta bir değerlendirme ve klas-
mansistemi. 8/ Tavır, davranış...Gazeteyadaderi
ginin baskı sayısı. 9/ Evrenbilim.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tabanı üzerinde hareketsiz durmayıp sallanan.
II KemikJerin yuvarlak ucu... Hatay ilinde bir ır-
mak... Bir nota. 3/ Samaryum elementinin sim-
gesi...Dinselkonuşma. 4/ Soyundan gelinen kim-
se.. Akciğerieri dinlerken hekimin duyduğu pato-
lojik ses. 5/ Viyolonselin kısaltılmış adı... Yapı^
sına girdiği sözcüğe "kendi kendine" anlamı ve-
ren yabancı bir önek. 6/ Yennde konuşma ya da
davranma... Vilayet. 7/ "Soğuk—öptübeyazen-
sesini/Sardı her uzvunu ince bir sızı" (Yahya Ke-
mal)... Boğa güreşçisi. 8/ " — ve Siyah":
H.Z.Uşaklıgil'ın romanı... Çeşıtli kâğıtlar, fotoğ-
raf, kumaş gibi gereçlerle yapılan resim düzenle-
mesi. 9/ Yıldız falcılığı.
T
E
R
S
I
N
M
E
K
E
R
I
TD
•A
R
A
R
A
M
S
E
S
|
u
R
A
T
U
IF
E
T
H
A
M
|
A
L
1
z
E
•D
1
M
F
|
K
U
R
S
Ü
S
E
•A
S
•M
U
Z
1
R
1
N
•TA
N
E
M
A,
21
M
P
L:
A
N