27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2*2 AĞUSTOS 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA 17 Marina zamlanı Evet, iyi bir tekneye sahip olmak herkesin harcı değildir... Dünyanın her yantnda tekne, zengin işidir ve Türkiye'deki zenginlerin çoğu da gösteriş için tekne alır... Deniz tutmasına karşı hap yutup denize açılanlann yaptığı, teknesinde eşine dostuna parti vermektir... Ama bir de öyle insanlar vardır ki, denize âşıktır, denizcidir ve vannı yoğunu bir tekneye yatınr; onlar için, lüks olmayan denizci bir tekneyle yelken basmak, dümen tutmak bir yaşam biçimidir. Anadolu ve Trakya'yla birlikte am yanı deniz olup da sırtını denize çevirmiş Türkiye'de böylesi insanlar parmakla gösterilecek kadar azdır. Ve artık onlann da yaşam şansı kalmryor... Istanbul'daki Kalamış ve Fenerbahçe marinalarında yıllık tekne bağlama ücreti 250 milyon liradan 775 milyon liraya yükseltildi. Üç katından fazla zam... Hem de Türkiye'deki enftasyonu düşürmeye kararlı marina işleten büyûk patronlar tarafından! Tat: 0.212.512 06 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Polis Akademisi'nde sınıfta kalan öğrencilere torpil yapılmış... "Aöac vasken eâiliri" kulun bahçesinde bir koşturmaca... Başvu- rurken parasını pulunu ödeyen çocuklan sı- nava almak için 5'er milyon lira daha iste- niyor. Sabahın sekizinde paralann yatınla- cağı banka şubesi açılmamış... Veliter arasında birte- laş... Sonra bir görevlinin ortalığı yatıştıran açıkla- ması: "Paralan sınavdan sonra da yatırabilirsiniz." Izmir Buca'daki Işılay Saygın Anadolu Güzel Sa- natlar Lisesi'ne alınacak öğrenciler için yetenek sı- navının ilk aşaması yapılıyor... Müzik ve resim bölümlerine girmek için 330 kadar öğrenci başvurmuş, 24'er öğrenci alınacak... 5'er milyon liranın tahsilatında aceleleri var ki, re- sim bölümü için hemen bir 'gişe' açılmış, herkes kuy- rukta; müzik bölümünün sınavına girecekler ise sı- nav salonuna çağrıldıklannda ödeme yapacak. Saat dokuza geldiğinde okulun müdür yardımcı- sından başka bir açıklama: Yetenek"Bu paralan vermek zorunda değilsiniz!" Paralar yatınlmış, geri almak artık olası değil... Za- ten veliler çocuklanndan daha heyecantı, o sıra kim- sede 'zorunlu bağış'ın hesabını soracak hal yok... Çocuklar sınavı kazansın yeter... Bir öğrenci... Iki yıldır Dokuz Eylül Clniversitesi Dev- let Konservatuvan'nda kursiyer öğrenci olarak keman bolümüne devam ediyor... Zorlu birsınavla girdiği kon- servatuvardaki eğitimini başanyla sürdürüyor. Ama- cı, konservatuvara devam etmek, güzel sanatlar li- sesinin sınavına kendini denemek için girmiş. Sınavın ilk aşamasında eleniyor.... Başka bir öğrenci... Izmir'de düzenlenen hemen her resim yanşmasından ya birinci ya da ikinci olarak çı- kıyor... Japonya'da ve Hindistan'da dünya ikinciliği kazanmış... Aldtğı ödüllerin sayısını kendisi de bilmi- yor... Adı, 'çocuk ressam'a çıkmış. Güzel sanatlar li- sesinin resim bölümü sınavına giriyor... Sınavın ilk aşamasını kazanıyor... ikinci aşama mülakat... , Mülakatta bir soru: - Resim dersi aldın mı? - Evet, aldım... Ardından ikinci soru: - Bizden mi aldın, dısandan mı? - Hayır, sizin okulun öğretmenlerinden hiç resim der- si aimadım. Sonuç: Izmir'deki 'çocuk ressam', Buca'daki Işı- lay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi'nin resim bölümüne girecek yetenekte degil! Yeteneksiz sayılanların 100 ya da 10 tam puan üzerinden kaç puan aldığı da belli değil. Listelere kazananların adı yazılmış hepsi o... Kazananlann nasıl kazandığını ise sadece kazan- dıranlar biliyor... Bu da ayn bir yetenek işi olsa gerek! SESSÎZ SEDASIZ (!) M'RİKVRTCEBE Yûksek Yerilim Hattı ErdnçUTKU Dayak cennetten çıkma ama dünyamızı cehenneme çeviriyor! Bursa'dadepodabektemeyen yardımlar Bursa II Milli Eğitim Müdürü En- gin Özbek aradı; Bursa ll Izci Ku- rulu tarafından Osmangazi'deki Prof. Dr. Fethi Tezok Kampusu'nda toplanan deprem yardımlannın ye- rine ulaşmadığı yolundaki kuşkulan giderdi... Engin Özbek, depremden sonra yurdun hemen her köşesinden gönderilen yeni giysilerin, deprem bötgesinde beden ölçüleri ve adlan be- lirlenen öğretmenlere ve öğrencilere tek tek teslim edildiğini açıkladı. Ayak- kabı gibi az kullanılmış malzemelerin de boyanarak ihtiyaç sahiplerine da- ğıtıldığını söyleyen Bursa ll Milli Eği- tim Müdürü şöyle dedi: "Yardım kamyonlarıyla Bursa'ya kullanılmış malzemeler de gelmişti. Bunlan dağıtmadık. Tasniflerini yap- tık, depoda duruyor... Çok az sa- yıdaki kullanılmış giyim eşyasını, bu yıl okullar açılırken Bursa'da- ki yoksul öğrencilere dağıtmayı planlıyoruz... Dağıtımı, yine ll Izci Kurulu yapacak... Depremzede öğ- retmen ve öğrencilere yapılan yar- dımlardakı amacımız onlara öncelik- li olarak kullanılmamış malzeme sağ- lamaktı... ll Izci Kurulu adına açılan banka hesabına ise 80 ilden yaklaşık 20 milyar lira gönderildi. Bu parayla yine giyim eşyası alarak deprem böl- gesindeki öğretmen ve öğrencilere verdik..." Engin özbek'e teşekkür... Yardım malzemelerinin bir yıldır depoda bek- letildiği kuşkusuna kapılanların ilgisi- ne ve bilgisine... Bımalmı île .. Beslenen Politika Dr. ENGİN ÜNSAL Devletin içine yuvalanmış bölücü ve köktendinci me- muriann görevlerine son ver- me savıyla hazırlanmış olan kanun hükmünde kararname <KHK)ülkenin gündeminin on sırasına geldi oturdu. Cum- hurbaşkanı, anayasanın 104. maddesinde sayılan görev ve yetkileri arasında kararname imzalama zorunluluğunun ol- madığı ve böylesine önemli bir konunun yasa ile düzenlen- mesi gerektiği düşüncesi ile anılan KHK'yi imzalamamak- ta, buna karşın hükümet ana- yasanın aynı maddesini Cum- hurbaşkanı'nın KHK'leri im- zalamak ve içerığinin anaya- saya aykırı olduğu düşünce- sinde ise Anayasa Mahkeme- si'nde dava açabileceği biçi- mindeyorumlamaktadır. Baş- bakan bu görüşünü, "KHKim- zalanmazsa devlet krin çıkar" korkutması ile güçlendirmek istemektedir. Çok partili yaşama girdiği- miz 1946 yılından bu yana de- mokrasiyi kurallanna göre de- ğil de bunalımlarla yaşatma- ya çalışmayı bir kural olarak bellemişiz. 1950'li yıllarda is- pat hakkı, tahkikat komisyon- lan bunalımı, sonraki yıllarda hükümet bunalımlan, cumhur- başkanı seçimi bunalımı, ör- tülü ödemek bunalımı, soruş- turma komisyonlan bunalımı, YÖK bunalımı, Başbakanlık Konutu'nda tarikat şeyhleri bunalımı ilk aklımıza gelenler. Şimdi de KHK bunalımı. Bu kararnamenin nasıl kullanıla- cağı da çok kuşkulu. Hükümet, tarikatların siyasallaşmasına karşı olan partilerin oluştur- duğu bir koalisyon değil, ak- sine hepsi tarikat şeyhlerine şi- rin görünme yanşı içinde. Hep- si tarikatların oy gücünden beslenme yanşı içinde. Hele Başbakan iyi huylu kolesterol - kötü huylu kolesterol aynm» yapar gibi iyi tarikatlar - kötü tarikatlar sınıflandırmasını yap- mış bir kişi olursa, çıkanlmak istenen kararnamenin devlet içinde yuvalanmış tarikat üye- lerine ne ölçüde uygulanaca- ğı da tartışılması gereken bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Bu değertendirme bağlamın- Ğa çıkanlmak istenen kararna- menin devlet içinde solculara ve Alevilere karşı kullanılma- yacağını kim güvence altına alabilir? Görüldüğü gibi konu öyle aceleye gelebilecek bir konu değildir. Konunun bütün boyutlan ile ve devlet perso- nel rejimini çağdaş ilkelere bağlayan bir boylam içinde ele alınması ve bu nedenle so- nunun bir kararname ile değil de bir yasa tasansı biçimi ile TBMM'de görüşülmesi ve çö- zilmesi gerektir. Hükümeti oluşturan partile- rir başkanlan bu seçeneği kul- laımaya pek gönüllü gözük- nrüyorlar. Türkiye'nin çıkaria- m le taban tabana zıt bir Tah- kim Yasası'nı TBMM'den ge- çirebilmiş bu hükümet, yoksa kendi gruplanna mı güvenmi- yor? Oysa gruplanndaki mil- letvekillerinin hepsini liderter kendi elleri ile seçmedilermi? Güvensizlik duymalanna hiç gerek yok. Partilerin grup üye- leri yeniden seçilebilmek için, gözlerini liderierin gözlennden ayıramayacak ve lider sultası varlığını devam ettirecektir. Türk demokrasisinin sorunu işte bu noktada Gordiyom'un Dûğümü niteliğini kazanmak- ta ve demokrasinin işlerlik ka- zanabilmesi için bu düğümün mutlaka çözülmesi gerekmek- tedir. Bugun hiçbirpartide par- ti içi demokrasi yaşama geçi- rilmemiştir. Liderin etrafında kümelenen, lider kameralar önünde iken arkasında saksı gülü gibi esas duruşta bekle- yenler, tatil yörelerinde liderin arkasında beşuş çehre ile yü- rüyenler, fotoğraflarda lider ile aynı kareye girebilmiş olanlar o partinin en muteber kimse- leridir ve liderin banko millet- vekili ya da bakan adayiandır. Bugünkü particilik anlayışında üretmek, araştırma yapmak, sorunlan gün ışığına çıkarmak hiç önemli değildir ve böyle- lerinin değil seçilmesi, parti içinde mutlaka önünün kesil- mesi gerekir ki bir gün liderin üstüne gölgesi düşmesin. LJ- derler etraflannı üreten politi- kacılaria değil, evet efendim- ci, hınkçı başı olacak yapıda insanlaria donatmaktan şehe- vî bir zevk almaktadıriar. Bu- gün herhangi bir partide lide- ri ve politikalannı eleştiren bi- risinin parti üst kademelerin- de yaşatıldığına bir örnek gös- terebilir misiniz? Olanaksızdır ve bugünkü particilik anlayışı- nın doğasına aykırıdır. Bunun için liderler sürekli bunalımlar yaratarak ülkeyi yönetmeyi en iyi yöntem ola- rak bellemişler ve yıllardır bu- nu uygulamaktadıriar. İlk kez devletin en üst nok- tasına bir hukukçu gelmekte ve bu kişi hukuku, ilkeleri ve inançlannı her şeyin üstünde tutacağının işaretlerini verme- ye başlamıştır. Eyyamcı, nab- za göre şerbet veren birisi ol- mayacaktır. Bu Türk politikasının ve Ider- lerin demokrasi anlayışının kar- şı noktasıdır ve politikanın kur- mayları bu gelişmeden çok rahatsız olmuşlardır. Çok ya- kın bir gelecekte Cumhurbaş- kanı'nın istifasını isteyen yazı- lar, demeçler medyada boy göstermeye başlarsa hiç şa- şınnayın, çünkü bunalım bu- günkü politik anlayışın sürme- si için yaşamsaldır. Türkiye eğer gerçek demok- rasiyi yaşama geçirmek istiyor- sa siyaset anlayışını kesinlik- le değiştirmelidir. Liderierin ar- kasındaki saksı gülleri ile po- litika ancak buraya kadar ge- lebilmiştir. Oysa Türkiye'nin gideceği daha çok yolu vardır. ÇtZGİLÎK KÂMİL MASARACI HARBl SEMIHPOROY semihpomy@yahoo.com BULUT BEBEK NVRAYÇİFTÇÎ MIRMIRLAR VĞUR DURAK TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 22 Ağustos BUHARLA ÇAUSAN KUREKLER.. BU6ÜN,İLK I, D£LAWAZ£ HEHRt'NPE DENENDİ. AMERJKAU SuU/fÇU JOHN PfTCM -meAPfNOAfJ YAPiLAN 2O M£TK£ BOYUNDAKİ TEAME, İKJ YHNINDA HABEKETLİ 1Z tCÛOEK TBŞIYO&OU. BU- UAK. MAKJHESİNİKI ÇAUŞT/££>/S> KÜKS/İLEJZ, ONA SM77E 6,S r£H/ti/t n £4- MODBL PSfc İLSJ cntWOf«t44MV27/ P/TIZM, OAHA seüçMtç BUHAMLI TEKNE VAPMAYA 6. MASINA KAKÇfN, 6£hlEL ACUULAHK4I İÇİN PABASH. KAVHAİC. ' OAN, t73B'DB İN7İH4& GÖLBAŞI ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN tLAN '*" ' DosyaNo: 1997/395 Davacı Aytekin Yetkin vekili Av. tlyas Zeybek tarafından davalılar Seyfettin Çelik ve Kemal Tflccar aleyhine açmış olduğu davada An- kara / Gölbaşı Taşpınar köyü Yumrutepe mevkiinde 344 parselde bulunan 10750 m2 tarla satış işleminin ve buna dair tapu kaydının ipta- line, dava sonuna kadar satışının ıptali istenen gaynmenkullerin 3. şahıslara devir ve temlikinin önlenmesine, karar venlmesi talebı ile açı- lan davanın açık yargılaması sonunda, davanın kabulüne, Gölbaşı ilçesi Taşpınar köyü 344 parsel sayılı taşınmazdaki davalı borçlu Sey- fettin Çelik'in 18.12.1996 gün 6759 yevmiye No'lu tasarnıfunun IlK.'nun 277/ilk ve devamı maddeleri uyannca BUTLANINA ve bu ta- şınmaz ve taşınır mallar üzerinde davacının cebri icra yolu ile haklannın alınma yetkisinin tanınmasına karar verilmiştir. Davalılardan Seyfettin Çelik adına çıkanlan davetiyeler tebliğ edilememiş ve yapılan adres araştırmasında da adresı tespit edilemedi- ğinden duruşma günü kendısıne ilanen tebliğ edilmış olduğundan, karannda iJanen teblıği gerekmiştir. tlandan 10 gün sonra karann adı geçene tebliğ edilmış sayılacağı ve temyiz edilmediği takdirde kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. 24.7.2000. Basın: 46697 GÖRÜŞ PERtHAN ERGUN . >. Ada Dostlan Derneği Başkanı Demokrasilerde Sivil Toplum Öpgütlepinin Yeri Çoğulcu demokrasinin önemli unsurlarından olan sivil toplum kuruluşlarının, etkin ve önemli çalışmalar yapan derneklerine "gizli örgüt" gö- züyle bakmaktan vazgeçip onlann gelişmesi için gerekli ortamın yaratılması gerekir. örneğin; 17 Ağustos 1999 günlü merkezi Göl- cük olan asnn en büyük afeti depremde, binler- ce bina yıkılmış, bir o kadar da insan ölmüş, on binlercesi yaralanmış, Izmit, Yalova, Değirmen- dere, Adapazarı ile Sapanca'da kıyamet yasan- mış, tüm işyerleri yok olmuş, ulusal servet top- rak altında veya denizde kaybolmuştu. İlk 24 sa- atte en çok gereksinim duyulan devlet de orta- larda yoktu. Bu milli afette halkın imdadına halk yetişti. Tarihe geçecek kurtarma çalışmalarını - araçsız ve gereçsizliğe karşın- canları pahasına devlet göründükten sonra da sürdürdüler. Bu gk rişimler kendiliğinden oluştu. Giderek çığ gibi büyüdü. O unutulmaz mahşeri günde "sivil toplum ör- gûtlenmesini" ve "Sivil Toplum Demeklerini" ta-> nıdık. Yaralara merhem olan bu özverili örgüt ve derneklerle acılar hafifletlidı, yaşama dırenci ço- ğaltıldı. 17 Ağustos ve 12 Kasım'a koşan insanlar HK tokatın etkisi hafifleyince işlerine güçlerine -zo- runlu olarak- döndüklerinde, dernekler orada kaldılar ve hâlâ da önemli birimleriyle oradalar. Maddi yardımlann dışında afetin maddi, mane- vi yıkımlarıyla bunalıma düşen depremzedelere» yetim, öksüz, mekânsız, okulsuz kalan yavrula- rımıza dört elle, şefkatle sarılarak psikolojik ona- rımlannı da yapıyoriar. ÇYDD ve diğer yardımsever derneklerin ya- nında çevre koruma dernekleri de bu dayanış- mada üzerlerine düşeni içtenlikle yerine getiriyor-' lar. ' Bu örneklere bakıldığında sivil örgüt ve dernek- lerin demokratik halk dayanışmasında vazgeçil- mez öğeler olduğu kabul edilmelidir. ' Gelin görün ki; çağdaşlaşmada emekleme 4v- resinde olan gelişme çabasındaki toplumlarda çev-; reci kuruluşlar gereken önemsenmeyi ve değer- 1 bilirliği göremiyorlar. Yeşil Barış, Doğa Savaşçı- ları, Ada Dostları vb. Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulları, SİT yasaları çevresinde işlev- lerini yazışma ve kamuoyu oluşturma çalışmala- nyla yapmaya çalışırken yerel yönetimlerie idari, makamlardan destek beklerken ne yazık ki bir- çok kez kendilerine şaşı gözle bakıldığını görü- yorlar. Türkiye'nin bölgelerine göre ivedi çözüm bekleyen 'çevre sorunlan'n\r\ önemini kavrayan derneklerin önerilerine, bu amaçtaki uyarı ve ça- lışmalanna adj geçen makamlarca güçlendirici destek, yasa ve yönetmelikleri uygulamakla sağ- lanır. Bu eşi bulunmaz nitelikteki yerlerin kültür, ta- rih ve doğa güzellikleri yasalaria korunmayınca, bu cennet yoreler içleri sızlamadan, kişisel çıkar sağlayan rantiyeciler elinde yok edilmektedir. Bu çıkar grupları işlerine engel olmak isteyen der- nekleri, akıl almaz iftiralarla, tehditlerte ve hatta üst makamları takibe mecbur ederek, sindirme- ye, korkutmaya bile başvurarak engelleyebilecek- lerini sanmaktadırlar. Oysa ülkemizde bu sahte- cilere karşın, yüreklilerin de var olduğu bilinme- lidir. Gönüllerini Türkiye'nin halkını, doğasını, ta- rihini, kültürünü, denizini, toprağını, ormanını ko- rumaya adamış 'çevreciler"\ yakıcı, yıkıcı, yasa- ları hiçe sayıcılar yıldıramayacaklardır. Mülki ve yerel yönetimlerin de görevlerini ta- rafsızca yerine getirmeleriyle çevre sorunlannın çözülmesi, derneklere sahip çıktıkları takdirde sağlanacaktır. Onlara verdikleri değer ve katkı- larla Atatürk Cumhuriyeti'nin ileriye, aydınlığa, çağdaşlaşmaya ulaşabileceği, ulusumuza hak- kı olan değerin verileceği yadsınamaz. Çevrecilerin istemi de bundan ibarettir. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAH 1 2 3 4 1 SOLMNSAĞA: 1/ Önceden hazırlanma- danvebirno- 2 taya dayanma- 3 dananındaya- . ratılan ve icra edilen müzik. 5 II tşaret... Bir 6 cetvel türü... 7 Matem. 3/ îçindeyaban- 8 cı bir öğe bu- 9 lunmayan; mutlak... Köp>ek. "Bizbirkadehşarap 1 ile def-i — eyleriz" 2 (Nedim)... îslamlık- 3 tanönceKâbe'dedu- 4 ran üç puttan biri. 5/ 5 Duman lekesi... 5 XVÜI.yüzyıldaFran- 7 sa'da moda olan gös- g terişli bir bezeme bi- _ çimi. 6/ Osmanlı devletinde iki alaydan oluşan askeri birlik... Suyun dibinde sürüklenerek çekilen bir balık ağı. 7/ Te- lefon sözü... Satrançta bir değerlendirme ve klas- mansistemi. 8/ Tavır, davranış...Gazeteyadaderi ginin baskı sayısı. 9/ Evrenbilim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tabanı üzerinde hareketsiz durmayıp sallanan. II KemikJerin yuvarlak ucu... Hatay ilinde bir ır- mak... Bir nota. 3/ Samaryum elementinin sim- gesi...Dinselkonuşma. 4/ Soyundan gelinen kim- se.. Akciğerieri dinlerken hekimin duyduğu pato- lojik ses. 5/ Viyolonselin kısaltılmış adı... Yapı^ sına girdiği sözcüğe "kendi kendine" anlamı ve- ren yabancı bir önek. 6/ Yennde konuşma ya da davranma... Vilayet. 7/ "Soğuk—öptübeyazen- sesini/Sardı her uzvunu ince bir sızı" (Yahya Ke- mal)... Boğa güreşçisi. 8/ " — ve Siyah": H.Z.Uşaklıgil'ın romanı... Çeşıtli kâğıtlar, fotoğ- raf, kumaş gibi gereçlerle yapılan resim düzenle- mesi. 9/ Yıldız falcılığı. T E R S I N M E K E R I TD •A R A R A M S E S | u R A T U IF E T H A M | A L 1 z E •D 1 M F | K U R S Ü S E •A S •M U Z 1 R 1 N •TA N E M A, 21 M P L: A N
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle