21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2000 ÇARŞAMBA HABERLER ÇeteMr CHP PM'den istifa etti • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-DlSKGenel Başkanlığı'na seçilen Süleyman Çelebi, dün CHP parti meclisindeki (PM) görevinden istifa etti. Çelebi'nin yerine PM'nin yedek lıstesinde ilk sırada bulunan eski PM üyelerinden Alinza Gûlçiçek geldi. CHP Genel Başkanı Altan Öymen, dün KESK yönetimıni kabulünde gazetecilerin DtSK genel kuruluna ilişkin sorulannı yanıtladı. Çelebi'nin kendisine DlSK Genel Başkanlığı'na aday olacağını ve seçümesi durumunda partiden istifa edeceğini, daha PM'ye aday olmasını önerdiği zaman söylediğini acıkladı. dğpetmen atamabn • ANKARA (AA) - 2000- Devlet Memurluğu Smavı Öğretmenlik Sınavı'nı kazanan adaylar, ılleruı branşlanna göre öğretmen ihtiyaçlan listelerinin Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra başvunılannı ilmilli eğitim müdürlüklerine yapacaklar. Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, yer değiştirmelere ilişkin naküleıin 15 Ağustos'ta tamamlanacağım, dolayısıyla illerin öğretmen açıklannın belirlenerek atamalann da ancak eylül ayında yapüabileceğıni söylediler. Itorm Kadpo'ya dava • İSTANBUL(AA)- Eğitim Bir-Sen ve Eğitim- Sen üyesi bir grup öğretmen, "Norm Kadıo" uygulamasının durdurulması amacıyla tstanbul Bölge Idare Mahkemesi'nde dava açtı. Eğitim Bir-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Bünyanün Sönmezer, tstanbul Idare Mahkemesi önünde yaptığı açıklamada, Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Norm Kadro" uygulamasıyla birkaç kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırmak istediğuü öne sürdü. Ttrpıtrets geridönüyor • HaberMerkezi-3 Haziran 2000 tarihinde Japonya'nm Kushımoto kentinde düzenlenen "Ertuğrul Firkateyni Faciasının 110'uncu Yıldönümü Anma Törenlerine" katılmak için Japonya'ya giden TCG Turgutreis firkateyninin 102 gün sûren seyri yann sabah saat 09.00'da Gölcük Subay Ordu Evi iskelesinde yapılacak karşüama töreni ile sona erecek. 3 ayı aşan seyir süresince 9 ûlke ve 14 limanı ziyaret eden Turgutreis firkateyninin toplam seyir uzunluğunun yaklaşık olarak dünyanın çevresine eşit olduğu bildirildi. İDrunlar mcs'ıte |SELÇUK(AA)- Selçuk'un Rum evleriyle ünlü Şirince Köyü'nden, 1922 yılında yapılan mübadelede Yunanistan'a göç eden köyün eski sakinlerinin torunlan, Şirince'yi ziyaret ettiler. 2-3 nesil önce Şirince'den Yunanistan'a göç eden atalannın yaşadığı evleri görerek Şirince'de yürümenin sevincini yaşadıklarmı söyleyen konuklar, Yunanistan'm Pire kenti Nikia (îznik) Mahallesi'nin sakinleri olarak Şirince halkmı Yununistan'a davet ettiklerini belirttiler. FP Genel Başkanı, Avrupa Birliği ve Ortadoğu ülkelerinin başkonsoloslanyla görüştü w Baü Kıûülnvyle sıcak üişldIstsuıbul HaberSenisi-FP Genel Baş- kanı Recai Kutan, 28 Şubat kararlanmn altına dönemin başbakanı Necmettin Er- bakan' ın imza atmadığını öne sürdü. Ku- tan, "Dönemin hükümetinin birüyesioia- rak Erbakan'm28Şubatkararianna im- za atöğını bilmiyorum. MGK kararian tavsiye niteliğindedir. O karariar hükü- mete intikal etti. Ama Erbakan, önemli bötümünü uygun gönnediği için uygıua- madı" dedı. Partisinin yöneticileri ile birlikte, îs- tanbul'daki AB ve Ortadoğu ülkelerinin başkonsoloslanna önceki gece bir yemek veren, dün de yabancı gazetecilerle öğle yemeği yiyen Kutan, yabancı gazeteciler- le görüşmelerinin, mutat görüşmeler ol- duğunu, karşıhklı olarak birbirlerinin gö- rüşlerini öğrendiklerini, Avrupa, Ortado- ğu ve dünyadaki gelişmelen konuştukla- • 28 Şubat kararlannın altına dönemin başbakanı Necmettin Erbakan'ın imza atmadığını ileri süren FP Genel Başkanı Kutan, başkonsoloslara yasalardaİa antidemokratik ve insan haklanna aykın maddelerin değiştirilmesi konusunda ağır davranıldığmı söylediklerini acıkladı. nnı söyledi. Bu görüşmelerin 312. mad- de ile ilgisi olmadığını öne süren Kutan, "Feld şikâyetsöz konusu mu" şeklindeki bir soruya da "Bcğenmediğimiz poutika- lan tenkit ederiz. Doğru olduğuna inan- dığunız görüskrimizi ortaya koyanz" di- ye konuştu. Kutan, AB ve Ortadoğu ülkelerinin başkonsoloslanyla yediği yemekte de partisinin görüşlerini aktararak Türk Ce- za Yasası'run 312. maddesi konusunda destek istedi. Kutan, başkonsoloslann, FP'yi ve politikalannı yakından tarumak, Türkiye'nin AB'ye girişi konusunda FP'nin düşüncelerini öğrenmek istedik- lerini, Ortadoğu ülkelerinin başkonso- loslanna da partisinin bölge poütikası ve Ortadoğu banşı hakkındaki görüşlerini aktardıklannı söyledi. Kutan, yemekte Erbakan'la ilgili herhangi bir konuya de- ğinilmediğini öne sürdü. Kutan, başkon- soloslara gerek anayasa, gerekse diğer yasalaTdaki antidemokratik, insan hak- lanna aykın maddelenn değiştirilmesi konusunda ağır davramldığuu söyledik- lerini, 312. maddenin de o maddelerden biri olduğunu anlattıklannı vurguladı. Kutan, "Mademki 'AB'ye gireceğiz, on- lann standartlanm benımseyeceğiz' diyo- ruz, dolayısıylabumaddeyiAvrupa'ya ta- şımakta herhangi bir sakınca görmüyo- rum" dedi. FP'nin, AB'ye girme konusunda istek- li olduğunu başkonsoloslara da anlattık- laruıı belirten Kutan, Türkiye'nin AB'ye girmesini pek de arzu etmeyen bazı ke- simler olduğunu, hatta bu kesimlerin "Türkiye AB'ye gjrecekse kendi şartian içerisinde gUTneüdir" görüşünü savun- duklannı dıle getirerek bunun "kabule şayan" bir görüş olmadığuu söyledi. Ku- tan, "8-10 yü önce Avrupahlar AB'yi bir Hıristiyan kulübû olarak görürlerdi Şim- di ise evrensel değeriere sahip üikelerin birlikteüğuıden bahsediMyor. Bu şartiar dahflinde, böyle değeriere sahip bir top- luluk içinde ohınmaa gerektiği görüşün- deyiz" diye konuştu. KP'nin kurucu başkanı Cerit, amaçlarının yeni bir mücadele kulvarı olduğunu söyledi Komüııistler kiıııliklerim istiyor ALİER Öğretmenlikten aynlma Yrf- çın Cerit, arkadaşlanyla birlik- te iki hafta önce "Komünist PartPnin kuruluş dosyasım îçişleri Bakanlıgı'na verdı. Ko- münist Parti'nin kurucu genel başkanı Cerit ve arkadaşlan Sosyalist Iktidar Partisi (SlP) üyesiydiler... Ve aslında SlP ta- rafmdan alınrmş bir karann ge- reğini yaptılar. Bu nedenle ol- sa gerek, Cerit'le yaptığımız söyleşide SlP Genel Başkanı Aydemir Güler de bulundu. Ce- rit ve Güler, KP'nin kuruluş amacının bir asır gecikmeyle de olsa "komünist kimKğin Türld- ypVİpfranınmaanı" sağlamak ve bu yönde yeni bir mücadele kulvan açmakolduğunu belirt- tiler. Dünyadaki sosyalist-komü- nist hareketin bir parçası ve mi- rasçısı olduklannı vurgulayan partinin genel başkanı Cerit'in 1962'de Türkiye Işçi Partisi (TİP) üyeliğiyle başlayan siya- si geçmişinde, akranı diğer sos- yalistler gibi cezaevleri, yurt- dışı sürgünleri, ihbar sonucu işinden atılma gibi "büduV olaylar var. Cerit ve arkadaşla- n kendilerini "resmen" komü- nist ilan edeli bir haftayı geçti, ne var ki bugüne dek ne gece yansı kapılanna polıs dayandı, ne Komünizmle Mücadele Dernekleri, Ülkü Ocaklan'run saldınsına uğradılar ne de adli- yeden bir celp ulaştı ellerine. "Acaba sizi ciddiye almadılar mı" diye soruyoruz. Cerit ve Güler'in bu soruya verdikleri yamtta güncel sorunlara ilişkin değerlendirmeleri de var. "Tabii ki bu dunımdan şikâr yetçiokhığumuzusöyleyemeyiz. Ancak,sermayeninsosyalist ha- rekeâeri arnk bir tehlikeolarak gönnediğiortada. Ama' Sosya- lizm bir modaydı. geldi geçti' diye düşünen sermaye, yanıldı- ğmı anlayacak. Sosyatizmin or- taya çıkışmdan bu yana geçen 70 yıL insan ömrü açısından uzun bir süre olabilir. ama top- lumlann tarihi açısından çokkV sa. Bu sistemin en zayıf noktası da bu yandgL Çünkü sermaye, dûnya sosyalist hareketinin za- yıflaması nedeniyle, sosyaüst hareketieri arük tehlike olarak Dünyadaki sosyaüst-komünist hareketin bir parçası ve mirascısı olduklannı vurgulayan partinin genel başkanı Cerit'in siyasi geçmişi, 1962'de Türkiye Işçi Partisi (TtP) üyeBğrvle başlamış. DSP'li Gürkan dilekçesinde, başkentin 'çöpkent' haline geldiğini vurguladı Gökçek hakkuıda suç duyurusu ANKARA (ANKA) - DSP Ankara Milletvekili UhıçGür- kan, Mamak çöplüğü nede- niyle Ankara Büyükşehir Be- lediye Başkanı Melih Gökçek hakkında suç duyurusunda bu- lundu. Gürkan, Ankara Cumhuri- yet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, Ma- mak çöplüğünün, Melih Gök- çek'in belediye başkam seçil- diği 1994 yılında "ekonomik ömrünü" doldurduğunu be- lirtti. Buna karşın Gökçek'üı çöp sorununa bütünüyle duyarsız kaldığını kaydeden Gürkan, Mamak'ta Ankara halkımn genel sağlığını tehdit eden ve TCK'nin 383'üncü maddesi- nin uygulanmasmı da günde- me getirebilecek büyük bir fe- laketin ortaya çıkmasının bu duyarsızlığın sonucu olduğu- nu büdirdi. Uluç Gürkan, Sincan Çadır- kent'te yapıldığı söylenen ve kullanımı tartışılan çöplüğün bütünüyle göstermelik oldu- ğunu, Gökçek'in 1 Haziran 1998 günü "davunu-zurnalı" törenle Mamak Cöplüğü'nü kapatarak çadrrkent çöplüğü- nü açmayı denediğini, ancak bu çöplüğün altyapısının ha- zır olmadığuu, aradan geçen 2 yıl içinde de altyapı eksikliği- ni giderecek hiçbir çalışma ya- pıbnadığım belirtti. Melih Gökçek'in başkenti "çöp- kenf haline çevirdiğini savu- nan Gürkan, suç duyurusu di- lekçesinde şunlan kaydetti: "Melih Gökçek 3030 sayıh yasanın verdiğigörevleri ihmal ve suiistimal etmek yerine ge- reğince yapmak yohına gitsey- di. son iki yılda dahi (arnk bV rakmayan geri dönüşlü) mo- dern çöplükalanlan yapabOir- di. En azından bu konudaki tekiifleri değeriendirebiBrdi. tkiyü (transfer istasyonlannın malrveti) bahanesiyle boşa ge- çirildl Bu tür maliyet bahane- lerinin de dört kat abartüı ot- duğu, basına yansıyan haber- lerden anlaşıhyor. Kaldı ki 'yaz eğlencesi' adryla Ankara'nın trüyonlan- nı sokağa döken Büyükşehir Belediye Başkanı, yaz-boz tah- tasınaçevirdiği kaknnmvetre- tuvarlara da oünadığmı söyle- dfiği kaynaklan fazlasryla dök- müştür. Nihavet, bu alanda hiç- bir iş deneyimi olmayan bir müteahhide yapürmaktaki ıs- ran nedeniyle Akay Kavşa- ğı'na da Ankara'nm hem za- manını hem de kaynaklarun gömmüştür. Ankara Büyükşehir Beledi- ye Başkam MeKhGökçekhak- kmda, görevini ihmal ve suiis- timal nedenryle TCK'nin 230 ve 240'ıncı maddeleri uyann- ca kamu davası açümasını di- lerim." görmediğinden sömürüsünü daha da katmerleştirdL Avru- pa ülkeleribik emeklilik yaşının artürüması gibi kazanümışsos- yal haklan budadL Bugün kü- reselleşme dediğimiz olgu kap- samında yaşanan hak gasplan ve artan sömürünün kaynağm- da da sosyalist hareketkrin bir tehlikeolarakgündemden kalk- nğıvanügısı var. Komünist Ma- nifesto'da belirtildiğj gibi kapi- talizm kendisim yıkacak öğele- ri de içinde barmdınr. Elbette kendffiğinden otanaz, bir siyasi inisiyatifuı bu öğeleri harekete geçirmesi gerekir. KüreseUeş- meyleişsizlikartû, ücretierdüş- tü,yoksuüuk büyüdü. Bizimgö- revimiz bu koşuHarda işçi sını- finı yeniden toparlamak ve ser- maye için yeniden tehlike' ha- line dönüştürmektir." Dûnyaya naal bakrypriar ? Cerit ve Aydemir. küresel ve yerel gündemle ilgili bakış açı^ lannı anlattılar. Bazı temel ko- nulara ilişkin görüşteri şöyle: • Türkiye'de önemli bir sos- yalistpotansiyel var, ancak geç- mişimizdeki tarihsel yenilgüer nedeniyle umutsuzluk ve gü- vensizlik de var. Biz kitlelere güven ve umut vermeyi amaç- lıyoruz. KP girişimine aldığı- rruz tepkiler doğru yolda oldu- ğumuzu gösteriyor. • Dinsel gericiliğe karşı dur- mak temel ilkelerimizdendir. "Şeriatçdaristedigi gibi düşün- sun" gibi bir görüşün düşünce özgürlüğüyle bir ilgisi yoktur. Şeriatçılara aymazlıkla bakan partilerle bir araya gelemeyiz. • Dinsel gericiliğe, şoviniz- me, küreselleşmeye karşı ve antiemperyalist, antiamerikan- cı hareketlerle birlikte oluruz. • 1920'lerin kan ve ateşi içinde yaratılan fabrikalar, özelleştirmelerle kara paracıla- ra veriliyor. Biz kamu mülkiye- tini savunuyoruz, bu kapsamda Özelleştirmeye karşıyız. • Kapitalistlerle banşık ola- mayız. • AB uluslararası kapitalist sistemin yeni bir örgütlenme modelidir. Kimi sol partilerin savunduğunun aksıne, Türki- ye'yi gerileten, bağımlılığını arttıran bir sistem olarak görü- yoruz. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] F tipini protesto için yola çı- kan ailelerden bir kısmına dün yapılanları TV'lerden izlerken isyan duygulanna kapıldım. Bu ülkede yaşamaktan, bu ülke- nin yurttaşı olmaktan derin bir utanç duydum. Silahsız, sopa- sız bazı yurttaşlar gündemde- ki bir konuda tepkilerini dile ge- tirmek için Ankara'ya doğru yo- la çıkmışlardı. Demokratik bir haklannı kullanmak istiyoriardı. Onlar, hükümetin şu anda uygulamak istedigi F tipi ceza- evine karşıydılar. Cezaevinde- ki yakınlannın bu cezaevlerine konulmasını istemiyorlardı. Siz onlardan farklı düşünebilirsiniz. Hükümetfarklı düşünebilir. An- cak bir uygulama kamuoyunda tartışılmaya açılmışsa bunun karşrtları da olacaktı. Adalet Bakanlığı, yerinde birtutumlaF tipi cezaevlerini tartışmaya aç- mak amacıyla konunun ilgilisi olanlara bu cezaevlerini gezdir- di. Kendi yaptığı bir işi savun- mak amacıyla böyle bir yol tut- tu. Adalet Bakanlığı'nın böyle bir hakkı var da, bu uygulamayı Utanıyorum... Utanın doğru bulmayan tutuklu ve mahkûmlann ve onlann yakın- lannın bu uygulamayı eleştir- meye, kendi fikirferini söylemek amacıyla otobüslere binip An- kara'ya gitmeye haklan yok mu?Tv"terdekiodehşet man- zaralan, orta getişmişlikteki bir demokratik ülkede toplumu ayağakaldınrdı. O ilin polis mü- dürü, valisi, hatta ülkenin içiş- leri bakanı zor durumda kalırdı. • • • TV'deki korkunç görüntüleri izledikten sonra, ertesi günü merakla gazeteleri kanştırdım. Büyük gazetelerin, bir başka deyimle kartel gazeteterinin hiçbirinin birinci sayfasında bu rezil olayın haberi ve fotoğraf- lan yer almıyordu. Hepsi anlaş- mış gibiydiler. Çünkü, böyle bir manzara hangi ülkede olursa olsun birinci sayfalıktır. Demok- ratik duyarlığı yüksek olan için- se manşetliktir. Gazeteleri birer birer kanştı- nyorum: Hürriyet'in 22. sayfa- sında, sayfanın altında küçük bir fotoğraflı haber. Sabah'ta aradım aradım herhangi bir ha- ber bulamadım. Milliyette 18. sayfada fotoğrafaltı bir küçük haber. Radikal'in 8. sayfasının ortasında diğerierine göre da- ha büyükçe bir haber. Yenibin- yıl'ın 14. sayfasında en altta 4 sütünluk bir haber. Bütün bunlardan sonra Cumhuriyet'ç baktım. Birinci sayfada büyükfotoğraflı bir ha- ber yer alıyordu. Bu haberin devamı 6. sayfada ve bütün bu gazetelerin haberlerinin topla- mından daha fazla. Bu tabloyu gözledikten sonra, Cumhuri- yefin demokratlığı ve dinozor- luğu üzerine yapılan sataşma- lan anımsadım. Belki de haklı olduklan yönler de vardı bu eleştiriyi yapanlann. Ancak, kendi silahsız yurttaşını öldü- resiye döven, yerlerde sürük- leyen polisleri görmezden ge- len bir basın dünyasının, Cum- huriyet'e eleştiri yönettmeye ne kadar hakkı vardı acaba? ••• TV'deki o görüntüleri izledik- ten sonra; siyasi iktidan, Baş- bakan'ı, îçişleri Bakanı'nı eleş- tiımek niyetindeydim. Bu tab- loyu gördükten sonra ne yapa- caklannı sormak istiyordum. Doğrusu, eğerTürkiye demok- ratik bir ülke olsa istifa ederler- di. Ben onlardan böyle bir şey istemeyecek kadar bu ülkeyi tanıyordum. Yalnızca ne gibi önlemler alacaksınız diye so- racaktım. Gazeteleri görünce, büyük bir hayal kınklığına kapıldım. Si- yasilere bir şey söylemeye yü- züm tutmadı. Bu ülkenin yurt- taşı olmaktan utandım. Orada dayak yiyen, yerlerde sürükle- nen insanlanmızdan utandım. Bir gazeteci olarak yerin dibine geçtim. Bu mesleğin en temel ilkelerinin ayaklar altına alınma- sından derin bir hüzne kapıl- dım. Anladım ki, bu ülkeyi yöne- tenlerie, bu ülkeye yön veren basın arasında derin bir para- lellik, derin bir çıkar beraberiiği var. Onlar dövüyor, onlar da görmüyor. Böylece bizler ken- dimizi kandınp duruyoruz. Bir gün önce bu gazetelerimizin bi- rinin manşetinde, "Türkiye'nin sonınu imaj sorunu" şeklinde bir haber yer alıyordu. Yani biz iyi şeyler yapıyormuşuz da, kendimizi tanrtamryormuşuz. Dünkü dayak fotoğraflan yurtdışındaki imajımız için iyi bir görüntü oluşturabilir. Hatta dip- lomatlanmız şunu söyleyebilir- ler. Evet orada dayak da var, yerlerde sürüklemek de, ancak bunlann hepsi Ibrahîm Tatlı- ses'in Asena'ya yaptığı gibi şakadandı. Zaten şaka olmasa gazetelerimiz bunları önemli haber olarak verirlerdi. Şakaol- duğu için kimse ciddiye alma- dı. Hiç halkıyla bu kadar iyi şa- kalaşan başka bir polis örgütü var mıdır? Işte alın size bir olumlu imaj. • • • Ben utanıyorum. Siz de u- tanın. GLOBALPOIJTİKÜLTCR ERGtN YILDIZOĞLU 'Bamş Sürecinin Yeni İklimî Camp David-ll Zirvesi'nde yaşananların ayrıntılarj henüz tümüyle bilinmiyor. Ancak bir şey kesin, zirve- nin arkasından banş sürecinin iklimi hızla değişme- ye başladı. Birincisi, süre kısaldı. Yeni ABD Devlet Başkanı, Gore ya da Bush, Bill Clinton'ın banş sürecine iliş- kin bilgi birikiminden, kişisel başarı istencinden yok- sun. Yeni başkanın gündemi, yeni hükümeti kurmak, "yeni ulusal savunma konsepti", ABD-Avrupa-Ja- ponya dengelerine ilişkin global sorunlaıia dolu. Bun- lann öncelik düzeyi bir süre için, Ortadoğu barışın- dan daha yüksek olacak. Eğer Clinton gidene kadar birsonuç alınmazsa, "banşsürecinin" ıvme kaybet- mesi kaçınılmaz gibi görünüyor. Ikincisi, zirvenin ardından, Barak ve Arafat'ın kar- şılanndaki iç politikadengeleri bozuldu; siyasi olarak hızla güç kaybetmeye başladılar. Bu güç kaybetme süreci Barak açısından daha kolay görülebilen bir ol- gu. Barak hükümetinin, pazartesi günü iki güven oy- lamasını kazanmasına rağmen, Knesset'te çoğun- luğunun kalmadığı görüldü. Dışişleri Bakanı Levy eğer istifa ederse, Barak hükümetini ayakta tutmak mümkün olmaz. Barak'ın devlet başkanı adayı Pe- rez'in "sürpriz" bir şekilde, ükud adayı Moshe Kat- sav'a kaybetmesi de Barak açısından bir başka olumsuz gösterge. Oslo anlaşmasının miman olarak bilinen Perez, banş yanlısı, uluslararası ilişkileri güç- lü bir devlet başkanı olacaktı. Perez'in aksine Eşka- nazi değil Safardik (Ortadoğu kaynaklı) Yahudilerden gelen Katsav, sağcı ve "şahinler" kanadından, ra- dikal Yahudi kesime yakın. Bu yüzden banş sürecin- de, özellikle Mescit-i Aksa'nın bulunduğu kutsal te- penin Filistin hükümranlığına verilmesi gibi konular- da uzlaşmadan yana ağırlığını koyması çok zayıf bir olasılık. Jarusalem Post'un bildirdiğine göre, şimdi İşçi Partisi liderliği, durumun bu şekilde sürdürütme- sinin olanaksız haie geldiğini düşünüyor. JP, ''parti- nin önde gelenierinin Barak'tan bir erken seçime ha- zırianmasını istediklerini" (01/08) yazıyor. Başka yo- rumcular (Haaretz, 01/08) Barak'ın önümüzdeki üç aylık meclis tatili döneminde, Arafat'la bir anlaşma- ya vanrsa, bu meclisten referandum çıkmayacağı için erken seçime gidebileceğini, olmazsa, Ukud'a yaklaşıp bir milli biıiik hükümeti arayacağını düşünü- yoriar. Bu da zamanın yoğunlaşmaya başladığını gösteren bir başka işaret. Arafat'ın durumu da zoriaştı. Hamas lideri, Şeyh Yasin'in geçen nisandan bu yana Arafat'ın yerine adaylığını güçlendirmeye giriştiğini birçok gözlemci daha önce tespit etmişti. Zirveden sonra bölgede dengelersıkışınca, Hamas, bir süre için büyük bir po- tansiyel güç kazandı. Şöyle ki, Lübnan'da Israil'e kar- şı yapılacak bir Hamas operasyonu, buna Israil'in şiddetli tepkisi, oyunun içine Suriye ve Ürdün güçle- rini sokarak, Arap-lsrail çatışmasını bir anda yepye- ni bir platoya sıçratabilir. "Hamas, bu maceraya gi- rermi" sorusundan bağımsız olarak, geçici olarak da olsa böyle kritik noktaya yükselmiş olmasının siyasi getirisini mutlakatoplayacaktır. ABD'nin konsoloslu- ğunu Kudüs'e taşıma tehdidine karşı "Biz onu yerie bir ederiz" fJordan Tımes 30/07) demeci Hamas'ın da bu durumu doğru okuduğunu gösteriyor. Arafat'ın Filistinli ve Arap kamuoyunda prestijinin yükselmiş olmasındaki paradoksa da dikkat etmek gerekir. Arafat'ın yıldızı banş sürecinde bir adım attı- ğı için değil, uzlaşmadığı ABD/Batı/emperyalizm vb. karşı tutum aldığı için parladı. Halbuki, Clinton'ın, "Konsolosluğu Kudüs 'e taşınm", "Israil'i as*ert ola- rak daha da güçlendiririm", "Seninle ilişkileri yeni- den gözden geçiririm" tehditleri, ABD'nin Arafat'tan önemli uzlaşmalar beklediğini gösteriyor. Arafat ise, şimdiden tek taraflı deviet ilan etmek tehdidini, (bir kez daha) geri çekmiş durumda. Arafat'ın sorunu ise böyle bir seri uzlaşmayı vermeye sıra gelince, başka alanlardan kaynaklanan, halkın tepkisini nötralize edebilecek bir meşruluktan yoksun olması. Filistin halkı uzun bir süredir Filistin yönetiminin ekonomik, siyasi başansızlıklannda, yolsuzluklarda, güvenlik güçlerinin keyfı, baskıcı uygulamalanndan, fetih oli- garşisinin ayncalıklı yaşamından şikâyetçi. Bu iç po- litika alanlannda Arafat'a güven yitirmiş durumda. Bu alanlarda, bir süredir, banş sürecine muhalif ke- simler, radikal Islam güçleniyor. Böyle bir paradoks içinde Arafat, banş sürecinde ilerieyebilmek için umudunu, hemen bir Islam zirve- si çağnsı yapmasından (Jarusalem Post 01/08) da görüleceği gibi diğerArap liderlerine; zirvenin hemen ardından ABD'ye yönelik övücu ifadelerden de gö- rüldüğü gibi, buradan Israil'e yönelik bir basınca bağ- lamış durumda. Ancak, bu alanlarda iki farklı diya- lektik söz konusu: Birincisi Arap liderierinin her biri- nin güçlü, radikal Islami muhalefetleri, ABD ile ken- di özgün sorunlanna ilişkin, (Arafat'ınkilerie örtüşme- yen) pazarlık alanlan var. Ikincisi, ABD açısından, kü- resel hegemonya düzlemine ilişkin, en az banş süre- ci kadar önemli sorunlar var. Bu yüzden kritik anlar- da ağırlığını Israil'den yana koyması kaçınılmaz. Ra- dikal Islam tehlikesinin canlanması da, ABD açısın- dan, küresel hegemonya düzleminde bir ışleve sa- hip. Iran'ın geçen iki hafta içinde gerçekleştirdiği, Is- rail'i vurma kapasitesine sahip füze denemesi, kimi yorumculara göre, küresel jeopolitik açısından, Camp David'den bile önemli bir gelişme (Haaretz 01/08). Banş sürecinin yeni ikliminde dengeler Filistin hal- kının aîeyhine bir yönde değişmeye başladı. Ondan banş sürecinin ileriemesine karşılık, tarihini yok sa- yacak, zorla elinden alınan topraklanndan, en kutsal mitlerinden vazgeçmesini, zor ekonomik koşullarda ve baskıcı bir rejim altında yaşamaya devam etme- sini getirecek fedakârlıklara katlanması, tavizleri ver- mesi isteniyor. CHP dış ticaret açığı konusunda uyardı ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - CHP Eko- nomi Masası, ihracatın it- halatı karşılama oranının son 20 yılın en düşük dü- zeyine indiğini belirterek 2000 yıhnın ilk 6 ayında geçen yıla göre çok daha fazla şirket ve firmanın battığını bildirdi. CHP Ekonomi Masası'nın ra- porunda, yıluı ilk 5 ayı- nın dış ticaret tablosunun alarm verdiği kaydedildi. MYK üyesi AlganHa- caloğhı'nun yönettiği CHP Ekonomi Masa- sı'nın haftalık raporunda, yılın ilk6 ayındaki ithalat- ihracat dengeleri değer- lendirildi. 2000 yılında ihracatın "yerinde saydı- guun" vurgulandığı ra- porda, ocak-mayıs döne- minde sadece yûzde 4.8 orarunda artan ihracatın. mayıs ayında ise yüzde 2.2 oranında gerilediğine dikkat çekıldı. Raporda, lüks tüketim mallannın it- halatının dengesiz artışı- nın dış ticaret açığıru olumsuz yönde etkilediği belirtıldı. Geçen yıl 977 milyon dolar olan "kara taşıüanveaksanıı" ıthala- tının bu yıl ocak-mayıs döneminde yüzde 74.9 ar- tarak 1 milyar 708 milyon dolara tırmandıgı belirti- lirtildi. Raporda a\ nca dış ticaret açığımn da geçen yılın cş dönemine göre yüzde 122 artarak 9 mil- yar 202 milyon dolara yükseldiği belirtilerek "Yd sonu için öngörülen dış ticaret açıgııun yüzde 52'faik5Jtadl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle