Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
ÇeteMr
CHP
PM'den istifa etti
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-DlSKGenel
Başkanlığı'na seçilen
Süleyman Çelebi, dün
CHP parti meclisindeki
(PM) görevinden istifa etti.
Çelebi'nin yerine PM'nin
yedek lıstesinde ilk sırada
bulunan eski PM
üyelerinden Alinza
Gûlçiçek geldi. CHP
Genel Başkanı Altan
Öymen, dün KESK
yönetimıni kabulünde
gazetecilerin DtSK genel
kuruluna ilişkin sorulannı
yanıtladı. Çelebi'nin
kendisine DlSK Genel
Başkanlığı'na aday
olacağını ve seçümesi
durumunda partiden istifa
edeceğini, daha PM'ye
aday olmasını önerdiği
zaman söylediğini
acıkladı.
dğpetmen
atamabn
• ANKARA (AA) - 2000-
Devlet Memurluğu Smavı
Öğretmenlik Sınavı'nı
kazanan adaylar, ılleruı
branşlanna göre öğretmen
ihtiyaçlan listelerinin
Resmi Gazete'de
yayımlanmasından sonra
başvunılannı ilmilli
eğitim müdürlüklerine
yapacaklar. Milli Eğitim
Bakanlığı yetkilileri, yer
değiştirmelere ilişkin
naküleıin 15 Ağustos'ta
tamamlanacağım,
dolayısıyla illerin
öğretmen açıklannın
belirlenerek atamalann da
ancak eylül ayında
yapüabileceğıni söylediler.
Itorm Kadpo'ya
dava
• İSTANBUL(AA)-
Eğitim Bir-Sen ve Eğitim-
Sen üyesi bir grup
öğretmen, "Norm Kadıo"
uygulamasının
durdurulması amacıyla
tstanbul Bölge Idare
Mahkemesi'nde dava açtı.
Eğitim Bir-Sen 1 No'lu
Şube Başkanı Bünyanün
Sönmezer, tstanbul Idare
Mahkemesi önünde yaptığı
açıklamada, Milli Eğitim
Bakanlığı'nın "Norm
Kadro" uygulamasıyla
birkaç kişinin yapacağı işi
bir kişiye yaptırmak
istediğuü öne sürdü.
Ttrpıtrets
geridönüyor
• HaberMerkezi-3
Haziran 2000 tarihinde
Japonya'nm Kushımoto
kentinde düzenlenen
"Ertuğrul Firkateyni
Faciasının 110'uncu
Yıldönümü Anma
Törenlerine" katılmak için
Japonya'ya giden TCG
Turgutreis firkateyninin
102 gün sûren seyri yann
sabah saat 09.00'da Gölcük
Subay Ordu Evi
iskelesinde yapılacak
karşüama töreni ile sona
erecek. 3 ayı aşan seyir
süresince 9 ûlke ve 14
limanı ziyaret eden
Turgutreis firkateyninin
toplam seyir uzunluğunun
yaklaşık olarak dünyanın
çevresine eşit olduğu
bildirildi.
İDrunlar
mcs'ıte
|SELÇUK(AA)-
Selçuk'un Rum evleriyle
ünlü Şirince Köyü'nden,
1922 yılında yapılan
mübadelede Yunanistan'a
göç eden köyün eski
sakinlerinin torunlan,
Şirince'yi ziyaret ettiler.
2-3 nesil önce Şirince'den
Yunanistan'a göç eden
atalannın yaşadığı evleri
görerek Şirince'de
yürümenin sevincini
yaşadıklarmı söyleyen
konuklar, Yunanistan'm
Pire kenti Nikia
(îznik) Mahallesi'nin
sakinleri olarak Şirince
halkmı Yununistan'a
davet ettiklerini belirttiler.
FP Genel Başkanı, Avrupa Birliği ve Ortadoğu ülkelerinin başkonsoloslanyla görüştü
w
Baü Kıûülnvyle sıcak üişldIstsuıbul HaberSenisi-FP Genel Baş-
kanı Recai Kutan, 28 Şubat kararlanmn
altına dönemin başbakanı Necmettin Er-
bakan' ın imza atmadığını öne sürdü. Ku-
tan, "Dönemin hükümetinin birüyesioia-
rak Erbakan'm28Şubatkararianna im-
za atöğını bilmiyorum. MGK kararian
tavsiye niteliğindedir. O karariar hükü-
mete intikal etti. Ama Erbakan, önemli
bötümünü uygun gönnediği için uygıua-
madı" dedı.
Partisinin yöneticileri ile birlikte, îs-
tanbul'daki AB ve Ortadoğu ülkelerinin
başkonsoloslanna önceki gece bir yemek
veren, dün de yabancı gazetecilerle öğle
yemeği yiyen Kutan, yabancı gazeteciler-
le görüşmelerinin, mutat görüşmeler ol-
duğunu, karşıhklı olarak birbirlerinin gö-
rüşlerini öğrendiklerini, Avrupa, Ortado-
ğu ve dünyadaki gelişmelen konuştukla-
• 28 Şubat kararlannın altına dönemin başbakanı Necmettin
Erbakan'ın imza atmadığını ileri süren FP Genel Başkanı Kutan,
başkonsoloslara yasalardaİa antidemokratik ve insan haklanna aykın
maddelerin değiştirilmesi konusunda ağır davranıldığmı
söylediklerini acıkladı.
nnı söyledi. Bu görüşmelerin 312. mad-
de ile ilgisi olmadığını öne süren Kutan,
"Feld şikâyetsöz konusu mu" şeklindeki
bir soruya da "Bcğenmediğimiz poutika-
lan tenkit ederiz. Doğru olduğuna inan-
dığunız görüskrimizi ortaya koyanz" di-
ye konuştu.
Kutan, AB ve Ortadoğu ülkelerinin
başkonsoloslanyla yediği yemekte de
partisinin görüşlerini aktararak Türk Ce-
za Yasası'run 312. maddesi konusunda
destek istedi. Kutan, başkonsoloslann,
FP'yi ve politikalannı yakından tarumak,
Türkiye'nin AB'ye girişi konusunda
FP'nin düşüncelerini öğrenmek istedik-
lerini, Ortadoğu ülkelerinin başkonso-
loslanna da partisinin bölge poütikası ve
Ortadoğu banşı hakkındaki görüşlerini
aktardıklannı söyledi. Kutan, yemekte
Erbakan'la ilgili herhangi bir konuya de-
ğinilmediğini öne sürdü. Kutan, başkon-
soloslara gerek anayasa, gerekse diğer
yasalaTdaki antidemokratik, insan hak-
lanna aykın maddelenn değiştirilmesi
konusunda ağır davramldığuu söyledik-
lerini, 312. maddenin de o maddelerden
biri olduğunu anlattıklannı vurguladı.
Kutan, "Mademki 'AB'ye gireceğiz, on-
lann standartlanm benımseyeceğiz' diyo-
ruz, dolayısıylabumaddeyiAvrupa'ya ta-
şımakta herhangi bir sakınca görmüyo-
rum" dedi.
FP'nin, AB'ye girme konusunda istek-
li olduğunu başkonsoloslara da anlattık-
laruıı belirten Kutan, Türkiye'nin AB'ye
girmesini pek de arzu etmeyen bazı ke-
simler olduğunu, hatta bu kesimlerin
"Türkiye AB'ye gjrecekse kendi şartian
içerisinde gUTneüdir" görüşünü savun-
duklannı dıle getirerek bunun "kabule
şayan" bir görüş olmadığuu söyledi. Ku-
tan, "8-10 yü önce Avrupahlar AB'yi bir
Hıristiyan kulübû olarak görürlerdi Şim-
di ise evrensel değeriere sahip üikelerin
birlikteüğuıden bahsediMyor. Bu şartiar
dahflinde, böyle değeriere sahip bir top-
luluk içinde ohınmaa gerektiği görüşün-
deyiz" diye konuştu.
KP'nin kurucu başkanı Cerit, amaçlarının yeni bir mücadele kulvarı olduğunu söyledi
Komüııistler kiıııliklerim istiyor
ALİER
Öğretmenlikten aynlma Yrf-
çın Cerit, arkadaşlanyla birlik-
te iki hafta önce "Komünist
PartPnin kuruluş dosyasım
îçişleri Bakanlıgı'na verdı. Ko-
münist Parti'nin kurucu genel
başkanı Cerit ve arkadaşlan
Sosyalist Iktidar Partisi (SlP)
üyesiydiler... Ve aslında SlP ta-
rafmdan alınrmş bir karann ge-
reğini yaptılar. Bu nedenle ol-
sa gerek, Cerit'le yaptığımız
söyleşide SlP Genel Başkanı
Aydemir Güler de bulundu. Ce-
rit ve Güler, KP'nin kuruluş
amacının bir asır gecikmeyle de
olsa "komünist kimKğin Türld-
ypVİpfranınmaanı" sağlamak ve
bu yönde yeni bir mücadele
kulvan açmakolduğunu belirt-
tiler.
Dünyadaki sosyalist-komü-
nist hareketin bir parçası ve mi-
rasçısı olduklannı vurgulayan
partinin genel başkanı Cerit'in
1962'de Türkiye Işçi Partisi
(TİP) üyeliğiyle başlayan siya-
si geçmişinde, akranı diğer sos-
yalistler gibi cezaevleri, yurt-
dışı sürgünleri, ihbar sonucu
işinden atılma gibi "büduV
olaylar var. Cerit ve arkadaşla-
n kendilerini "resmen" komü-
nist ilan edeli bir haftayı geçti,
ne var ki bugüne dek ne gece
yansı kapılanna polıs dayandı,
ne Komünizmle Mücadele
Dernekleri, Ülkü Ocaklan'run
saldınsına uğradılar ne de adli-
yeden bir celp ulaştı ellerine.
"Acaba sizi ciddiye almadılar
mı" diye soruyoruz. Cerit ve
Güler'in bu soruya verdikleri
yamtta güncel sorunlara ilişkin
değerlendirmeleri de var.
"Tabii ki bu dunımdan şikâr
yetçiokhığumuzusöyleyemeyiz.
Ancak,sermayeninsosyalist ha-
rekeâeri arnk bir tehlikeolarak
gönnediğiortada. Ama' Sosya-
lizm bir modaydı. geldi geçti'
diye düşünen sermaye, yanıldı-
ğmı anlayacak. Sosyatizmin or-
taya çıkışmdan bu yana geçen
70 yıL insan ömrü açısından
uzun bir süre olabilir. ama top-
lumlann tarihi açısından çokkV
sa. Bu sistemin en zayıf noktası
da bu yandgL Çünkü sermaye,
dûnya sosyalist hareketinin za-
yıflaması nedeniyle, sosyaüst
hareketieri arük tehlike olarak
Dünyadaki sosyaüst-komünist hareketin bir parçası ve mirascısı olduklannı vurgulayan partinin
genel başkanı Cerit'in siyasi geçmişi, 1962'de Türkiye Işçi Partisi (TtP) üyeBğrvle başlamış.
DSP'li Gürkan dilekçesinde, başkentin 'çöpkent' haline geldiğini vurguladı
Gökçek hakkuıda suç duyurusu
ANKARA (ANKA) - DSP
Ankara Milletvekili UhıçGür-
kan, Mamak çöplüğü nede-
niyle Ankara Büyükşehir Be-
lediye Başkanı Melih Gökçek
hakkında suç duyurusunda bu-
lundu.
Gürkan, Ankara Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na verdiği suç
duyurusu dilekçesinde, Ma-
mak çöplüğünün, Melih Gök-
çek'in belediye başkam seçil-
diği 1994 yılında "ekonomik
ömrünü" doldurduğunu be-
lirtti.
Buna karşın Gökçek'üı çöp
sorununa bütünüyle duyarsız
kaldığını kaydeden Gürkan,
Mamak'ta Ankara halkımn
genel sağlığını tehdit eden ve
TCK'nin 383'üncü maddesi-
nin uygulanmasmı da günde-
me getirebilecek büyük bir fe-
laketin ortaya çıkmasının bu
duyarsızlığın sonucu olduğu-
nu büdirdi.
Uluç Gürkan, Sincan Çadır-
kent'te yapıldığı söylenen ve
kullanımı tartışılan çöplüğün
bütünüyle göstermelik oldu-
ğunu, Gökçek'in 1 Haziran
1998 günü "davunu-zurnalı"
törenle Mamak Cöplüğü'nü
kapatarak çadrrkent çöplüğü-
nü açmayı denediğini, ancak
bu çöplüğün altyapısının ha-
zır olmadığuu, aradan geçen 2
yıl içinde de altyapı eksikliği-
ni giderecek hiçbir çalışma ya-
pıbnadığım belirtti. Melih
Gökçek'in başkenti "çöp-
kenf haline çevirdiğini savu-
nan Gürkan, suç duyurusu di-
lekçesinde şunlan kaydetti:
"Melih Gökçek 3030 sayıh
yasanın verdiğigörevleri ihmal
ve suiistimal etmek yerine ge-
reğince yapmak yohına gitsey-
di. son iki yılda dahi (arnk bV
rakmayan geri dönüşlü) mo-
dern çöplükalanlan yapabOir-
di. En azından bu konudaki
tekiifleri değeriendirebiBrdi.
tkiyü (transfer istasyonlannın
malrveti) bahanesiyle boşa ge-
çirildl Bu tür maliyet bahane-
lerinin de dört kat abartüı ot-
duğu, basına yansıyan haber-
lerden anlaşıhyor.
Kaldı ki 'yaz eğlencesi'
adryla Ankara'nın trüyonlan-
nı sokağa döken Büyükşehir
Belediye Başkanı, yaz-boz tah-
tasınaçevirdiği kaknnmvetre-
tuvarlara da oünadığmı söyle-
dfiği kaynaklan fazlasryla dök-
müştür. Nihavet, bu alanda hiç-
bir iş deneyimi olmayan bir
müteahhide yapürmaktaki ıs-
ran nedeniyle Akay Kavşa-
ğı'na da Ankara'nm hem za-
manını hem de kaynaklarun
gömmüştür.
Ankara Büyükşehir Beledi-
ye Başkam MeKhGökçekhak-
kmda, görevini ihmal ve suiis-
timal nedenryle TCK'nin 230
ve 240'ıncı maddeleri uyann-
ca kamu davası açümasını di-
lerim."
görmediğinden sömürüsünü
daha da katmerleştirdL Avru-
pa ülkeleribik emeklilik yaşının
artürüması gibi kazanümışsos-
yal haklan budadL Bugün kü-
reselleşme dediğimiz olgu kap-
samında yaşanan hak gasplan
ve artan sömürünün kaynağm-
da da sosyalist hareketkrin bir
tehlikeolarakgündemden kalk-
nğıvanügısı var. Komünist Ma-
nifesto'da belirtildiğj gibi kapi-
talizm kendisim yıkacak öğele-
ri de içinde barmdınr. Elbette
kendffiğinden otanaz, bir siyasi
inisiyatifuı bu öğeleri harekete
geçirmesi gerekir. KüreseUeş-
meyleişsizlikartû, ücretierdüş-
tü,yoksuüuk büyüdü. Bizimgö-
revimiz bu koşuHarda işçi sını-
finı yeniden toparlamak ve ser-
maye için yeniden tehlike' ha-
line dönüştürmektir."
Dûnyaya naal bakrypriar ?
Cerit ve Aydemir. küresel ve
yerel gündemle ilgili bakış açı^
lannı anlattılar. Bazı temel ko-
nulara ilişkin görüşteri şöyle:
• Türkiye'de önemli bir sos-
yalistpotansiyel var, ancak geç-
mişimizdeki tarihsel yenilgüer
nedeniyle umutsuzluk ve gü-
vensizlik de var. Biz kitlelere
güven ve umut vermeyi amaç-
lıyoruz. KP girişimine aldığı-
rruz tepkiler doğru yolda oldu-
ğumuzu gösteriyor.
• Dinsel gericiliğe karşı dur-
mak temel ilkelerimizdendir.
"Şeriatçdaristedigi gibi düşün-
sun" gibi bir görüşün düşünce
özgürlüğüyle bir ilgisi yoktur.
Şeriatçılara aymazlıkla bakan
partilerle bir araya gelemeyiz.
• Dinsel gericiliğe, şoviniz-
me, küreselleşmeye karşı ve
antiemperyalist, antiamerikan-
cı hareketlerle birlikte oluruz.
• 1920'lerin kan ve ateşi
içinde yaratılan fabrikalar,
özelleştirmelerle kara paracıla-
ra veriliyor. Biz kamu mülkiye-
tini savunuyoruz, bu kapsamda
Özelleştirmeye karşıyız.
• Kapitalistlerle banşık ola-
mayız.
• AB uluslararası kapitalist
sistemin yeni bir örgütlenme
modelidir. Kimi sol partilerin
savunduğunun aksıne, Türki-
ye'yi gerileten, bağımlılığını
arttıran bir sistem olarak görü-
yoruz.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.cofn
F tipini protesto için yola çı-
kan ailelerden bir kısmına dün
yapılanları TV'lerden izlerken
isyan duygulanna kapıldım. Bu
ülkede yaşamaktan, bu ülke-
nin yurttaşı olmaktan derin bir
utanç duydum. Silahsız, sopa-
sız bazı yurttaşlar gündemde-
ki bir konuda tepkilerini dile ge-
tirmek için Ankara'ya doğru yo-
la çıkmışlardı. Demokratik bir
haklannı kullanmak istiyoriardı.
Onlar, hükümetin şu anda
uygulamak istedigi F tipi ceza-
evine karşıydılar. Cezaevinde-
ki yakınlannın bu cezaevlerine
konulmasını istemiyorlardı. Siz
onlardan farklı düşünebilirsiniz.
Hükümetfarklı düşünebilir. An-
cak bir uygulama kamuoyunda
tartışılmaya açılmışsa bunun
karşrtları da olacaktı. Adalet
Bakanlığı, yerinde birtutumlaF
tipi cezaevlerini tartışmaya aç-
mak amacıyla konunun ilgilisi
olanlara bu cezaevlerini gezdir-
di. Kendi yaptığı bir işi savun-
mak amacıyla böyle bir yol tut-
tu.
Adalet Bakanlığı'nın böyle bir
hakkı var da, bu uygulamayı
Utanıyorum... Utanın
doğru bulmayan tutuklu ve
mahkûmlann ve onlann yakın-
lannın bu uygulamayı eleştir-
meye, kendi fikirferini söylemek
amacıyla otobüslere binip An-
kara'ya gitmeye haklan yok
mu?Tv"terdekiodehşet man-
zaralan, orta getişmişlikteki bir
demokratik ülkede toplumu
ayağakaldınrdı. O ilin polis mü-
dürü, valisi, hatta ülkenin içiş-
leri bakanı zor durumda kalırdı.
• • •
TV'deki korkunç görüntüleri
izledikten sonra, ertesi günü
merakla gazeteleri kanştırdım.
Büyük gazetelerin, bir başka
deyimle kartel gazeteterinin
hiçbirinin birinci sayfasında bu
rezil olayın haberi ve fotoğraf-
lan yer almıyordu. Hepsi anlaş-
mış gibiydiler. Çünkü, böyle bir
manzara hangi ülkede olursa
olsun birinci sayfalıktır. Demok-
ratik duyarlığı yüksek olan için-
se manşetliktir.
Gazeteleri birer birer kanştı-
nyorum: Hürriyet'in 22. sayfa-
sında, sayfanın altında küçük
bir fotoğraflı haber. Sabah'ta
aradım aradım herhangi bir ha-
ber bulamadım. Milliyette 18.
sayfada fotoğrafaltı bir küçük
haber. Radikal'in 8. sayfasının
ortasında diğerierine göre da-
ha büyükçe bir haber. Yenibin-
yıl'ın 14. sayfasında en altta 4
sütünluk bir haber.
Bütün bunlardan sonra
Cumhuriyet'ç baktım. Birinci
sayfada büyükfotoğraflı bir ha-
ber yer alıyordu. Bu haberin
devamı 6. sayfada ve bütün bu
gazetelerin haberlerinin topla-
mından daha fazla. Bu tabloyu
gözledikten sonra, Cumhuri-
yefin demokratlığı ve dinozor-
luğu üzerine yapılan sataşma-
lan anımsadım. Belki de haklı
olduklan yönler de vardı bu
eleştiriyi yapanlann. Ancak,
kendi silahsız yurttaşını öldü-
resiye döven, yerlerde sürük-
leyen polisleri görmezden ge-
len bir basın dünyasının, Cum-
huriyet'e eleştiri yönettmeye ne
kadar hakkı vardı acaba?
•••
TV'deki o görüntüleri izledik-
ten sonra; siyasi iktidan, Baş-
bakan'ı, îçişleri Bakanı'nı eleş-
tiımek niyetindeydim. Bu tab-
loyu gördükten sonra ne yapa-
caklannı sormak istiyordum.
Doğrusu, eğerTürkiye demok-
ratik bir ülke olsa istifa ederler-
di. Ben onlardan böyle bir şey
istemeyecek kadar bu ülkeyi
tanıyordum. Yalnızca ne gibi
önlemler alacaksınız diye so-
racaktım.
Gazeteleri görünce, büyük
bir hayal kınklığına kapıldım. Si-
yasilere bir şey söylemeye yü-
züm tutmadı. Bu ülkenin yurt-
taşı olmaktan utandım. Orada
dayak yiyen, yerlerde sürükle-
nen insanlanmızdan utandım.
Bir gazeteci olarak yerin dibine
geçtim. Bu mesleğin en temel
ilkelerinin ayaklar altına alınma-
sından derin bir hüzne kapıl-
dım.
Anladım ki, bu ülkeyi yöne-
tenlerie, bu ülkeye yön veren
basın arasında derin bir para-
lellik, derin bir çıkar beraberiiği
var. Onlar dövüyor, onlar da
görmüyor. Böylece bizler ken-
dimizi kandınp duruyoruz. Bir
gün önce bu gazetelerimizin bi-
rinin manşetinde, "Türkiye'nin
sonınu imaj sorunu" şeklinde
bir haber yer alıyordu. Yani biz
iyi şeyler yapıyormuşuz da,
kendimizi tanrtamryormuşuz.
Dünkü dayak fotoğraflan
yurtdışındaki imajımız için iyi bir
görüntü oluşturabilir. Hatta dip-
lomatlanmız şunu söyleyebilir-
ler. Evet orada dayak da var,
yerlerde sürüklemek de, ancak
bunlann hepsi Ibrahîm Tatlı-
ses'in Asena'ya yaptığı gibi
şakadandı. Zaten şaka olmasa
gazetelerimiz bunları önemli
haber olarak verirlerdi. Şakaol-
duğu için kimse ciddiye alma-
dı. Hiç halkıyla bu kadar iyi şa-
kalaşan başka bir polis örgütü
var mıdır? Işte alın size bir
olumlu imaj.
• • •
Ben utanıyorum. Siz de u-
tanın.
GLOBALPOIJTİKÜLTCR
ERGtN YILDIZOĞLU
'Bamş Sürecinin Yeni İklimî
Camp David-ll Zirvesi'nde yaşananların ayrıntılarj
henüz tümüyle bilinmiyor. Ancak bir şey kesin, zirve-
nin arkasından banş sürecinin iklimi hızla değişme-
ye başladı.
Birincisi, süre kısaldı. Yeni ABD Devlet Başkanı,
Gore ya da Bush, Bill Clinton'ın banş sürecine iliş-
kin bilgi birikiminden, kişisel başarı istencinden yok-
sun. Yeni başkanın gündemi, yeni hükümeti kurmak,
"yeni ulusal savunma konsepti", ABD-Avrupa-Ja-
ponya dengelerine ilişkin global sorunlaıia dolu. Bun-
lann öncelik düzeyi bir süre için, Ortadoğu barışın-
dan daha yüksek olacak. Eğer Clinton gidene kadar
birsonuç alınmazsa, "banşsürecinin" ıvme kaybet-
mesi kaçınılmaz gibi görünüyor.
Ikincisi, zirvenin ardından, Barak ve Arafat'ın kar-
şılanndaki iç politikadengeleri bozuldu; siyasi olarak
hızla güç kaybetmeye başladılar. Bu güç kaybetme
süreci Barak açısından daha kolay görülebilen bir ol-
gu. Barak hükümetinin, pazartesi günü iki güven oy-
lamasını kazanmasına rağmen, Knesset'te çoğun-
luğunun kalmadığı görüldü. Dışişleri Bakanı Levy
eğer istifa ederse, Barak hükümetini ayakta tutmak
mümkün olmaz. Barak'ın devlet başkanı adayı Pe-
rez'in "sürpriz" bir şekilde, ükud adayı Moshe Kat-
sav'a kaybetmesi de Barak açısından bir başka
olumsuz gösterge. Oslo anlaşmasının miman olarak
bilinen Perez, banş yanlısı, uluslararası ilişkileri güç-
lü bir devlet başkanı olacaktı. Perez'in aksine Eşka-
nazi değil Safardik (Ortadoğu kaynaklı) Yahudilerden
gelen Katsav, sağcı ve "şahinler" kanadından, ra-
dikal Yahudi kesime yakın. Bu yüzden banş sürecin-
de, özellikle Mescit-i Aksa'nın bulunduğu kutsal te-
penin Filistin hükümranlığına verilmesi gibi konular-
da uzlaşmadan yana ağırlığını koyması çok zayıf bir
olasılık. Jarusalem Post'un bildirdiğine göre, şimdi
İşçi Partisi liderliği, durumun bu şekilde sürdürütme-
sinin olanaksız haie geldiğini düşünüyor. JP, ''parti-
nin önde gelenierinin Barak'tan bir erken seçime ha-
zırianmasını istediklerini" (01/08) yazıyor. Başka yo-
rumcular (Haaretz, 01/08) Barak'ın önümüzdeki üç
aylık meclis tatili döneminde, Arafat'la bir anlaşma-
ya vanrsa, bu meclisten referandum çıkmayacağı
için erken seçime gidebileceğini, olmazsa, Ukud'a
yaklaşıp bir milli biıiik hükümeti arayacağını düşünü-
yoriar. Bu da zamanın yoğunlaşmaya başladığını
gösteren bir başka işaret.
Arafat'ın durumu da zoriaştı. Hamas lideri, Şeyh
Yasin'in geçen nisandan bu yana Arafat'ın yerine
adaylığını güçlendirmeye giriştiğini birçok gözlemci
daha önce tespit etmişti. Zirveden sonra bölgede
dengelersıkışınca, Hamas, bir süre için büyük bir po-
tansiyel güç kazandı. Şöyle ki, Lübnan'da Israil'e kar-
şı yapılacak bir Hamas operasyonu, buna Israil'in
şiddetli tepkisi, oyunun içine Suriye ve Ürdün güçle-
rini sokarak, Arap-lsrail çatışmasını bir anda yepye-
ni bir platoya sıçratabilir. "Hamas, bu maceraya gi-
rermi" sorusundan bağımsız olarak, geçici olarak da
olsa böyle kritik noktaya yükselmiş olmasının siyasi
getirisini mutlakatoplayacaktır. ABD'nin konsoloslu-
ğunu Kudüs'e taşıma tehdidine karşı "Biz onu yerie
bir ederiz" fJordan Tımes 30/07) demeci Hamas'ın
da bu durumu doğru okuduğunu gösteriyor.
Arafat'ın Filistinli ve Arap kamuoyunda prestijinin
yükselmiş olmasındaki paradoksa da dikkat etmek
gerekir. Arafat'ın yıldızı banş sürecinde bir adım attı-
ğı için değil, uzlaşmadığı ABD/Batı/emperyalizm vb.
karşı tutum aldığı için parladı. Halbuki, Clinton'ın,
"Konsolosluğu Kudüs 'e taşınm", "Israil'i as*ert ola-
rak daha da güçlendiririm", "Seninle ilişkileri yeni-
den gözden geçiririm" tehditleri, ABD'nin Arafat'tan
önemli uzlaşmalar beklediğini gösteriyor. Arafat ise,
şimdiden tek taraflı deviet ilan etmek tehdidini, (bir
kez daha) geri çekmiş durumda. Arafat'ın sorunu ise
böyle bir seri uzlaşmayı vermeye sıra gelince, başka
alanlardan kaynaklanan, halkın tepkisini nötralize
edebilecek bir meşruluktan yoksun olması. Filistin
halkı uzun bir süredir Filistin yönetiminin ekonomik,
siyasi başansızlıklannda, yolsuzluklarda, güvenlik
güçlerinin keyfı, baskıcı uygulamalanndan, fetih oli-
garşisinin ayncalıklı yaşamından şikâyetçi. Bu iç po-
litika alanlannda Arafat'a güven yitirmiş durumda.
Bu alanlarda, bir süredir, banş sürecine muhalif ke-
simler, radikal Islam güçleniyor.
Böyle bir paradoks içinde Arafat, banş sürecinde
ilerieyebilmek için umudunu, hemen bir Islam zirve-
si çağnsı yapmasından (Jarusalem Post 01/08) da
görüleceği gibi diğerArap liderlerine; zirvenin hemen
ardından ABD'ye yönelik övücu ifadelerden de gö-
rüldüğü gibi, buradan Israil'e yönelik bir basınca bağ-
lamış durumda. Ancak, bu alanlarda iki farklı diya-
lektik söz konusu: Birincisi Arap liderierinin her biri-
nin güçlü, radikal Islami muhalefetleri, ABD ile ken-
di özgün sorunlanna ilişkin, (Arafat'ınkilerie örtüşme-
yen) pazarlık alanlan var. Ikincisi, ABD açısından, kü-
resel hegemonya düzlemine ilişkin, en az banş süre-
ci kadar önemli sorunlar var. Bu yüzden kritik anlar-
da ağırlığını Israil'den yana koyması kaçınılmaz. Ra-
dikal Islam tehlikesinin canlanması da, ABD açısın-
dan, küresel hegemonya düzleminde bir ışleve sa-
hip. Iran'ın geçen iki hafta içinde gerçekleştirdiği, Is-
rail'i vurma kapasitesine sahip füze denemesi, kimi
yorumculara göre, küresel jeopolitik açısından, Camp
David'den bile önemli bir gelişme (Haaretz 01/08).
Banş sürecinin yeni ikliminde dengeler Filistin hal-
kının aîeyhine bir yönde değişmeye başladı. Ondan
banş sürecinin ileriemesine karşılık, tarihini yok sa-
yacak, zorla elinden alınan topraklanndan, en kutsal
mitlerinden vazgeçmesini, zor ekonomik koşullarda
ve baskıcı bir rejim altında yaşamaya devam etme-
sini getirecek fedakârlıklara katlanması, tavizleri ver-
mesi isteniyor.
CHP dış ticaret açığı
konusunda uyardı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - CHP Eko-
nomi Masası, ihracatın it-
halatı karşılama oranının
son 20 yılın en düşük dü-
zeyine indiğini belirterek
2000 yıhnın ilk 6 ayında
geçen yıla göre çok daha
fazla şirket ve firmanın
battığını bildirdi. CHP
Ekonomi Masası'nın ra-
porunda, yıluı ilk 5 ayı-
nın dış ticaret tablosunun
alarm verdiği kaydedildi.
MYK üyesi AlganHa-
caloğhı'nun yönettiği
CHP Ekonomi Masa-
sı'nın haftalık raporunda,
yılın ilk6 ayındaki ithalat-
ihracat dengeleri değer-
lendirildi. 2000 yılında
ihracatın "yerinde saydı-
guun" vurgulandığı ra-
porda, ocak-mayıs döne-
minde sadece yûzde 4.8
orarunda artan ihracatın.
mayıs ayında ise yüzde
2.2 oranında gerilediğine
dikkat çekıldı. Raporda,
lüks tüketim mallannın it-
halatının dengesiz artışı-
nın dış ticaret açığıru
olumsuz yönde etkilediği
belirtıldı. Geçen yıl 977
milyon dolar olan "kara
taşıüanveaksanıı" ıthala-
tının bu yıl ocak-mayıs
döneminde yüzde 74.9 ar-
tarak 1 milyar 708 milyon
dolara tırmandıgı belirti-
lirtildi. Raporda a\ nca dış
ticaret açığımn da geçen
yılın cş dönemine göre
yüzde 122 artarak 9 mil-
yar 202 milyon dolara
yükseldiği belirtilerek
"Yd sonu için öngörülen
dış ticaret açıgııun yüzde
52'faik5Jtadl