Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 9 AĞUSTOS 2000 CUMARTESİ CUMHURtYET SAYFA
DEPREM DOSYASI
BayındırlıkBakanlığıgenelgeleriyle 'imarsuçlusu'yapılaşmaya da 'ruhsat'sağlanıyor
Kaçakyapılara 'deprem affi-• Afet Işleri Genel
IMüdürlüğü'nce depremden sonra
yayımlanan kimi genelgelerde
'nıhsatsız' inşa edılen orta
hasarlı binalara 'imar affı'
getırilerek 'kredi olanağı' bile
sağlarurken ağır hasarlı'
apartmanlann da yine 'çok katlı'
olarak yapımına yeşil ışık yakılıp
bölgede 2 kat öngören yeni imar
planlan 'işlevsiz' kılınıyor...
OKTAYEKİNCİ
Marmara Denizi-Kocaeli-Sakar-
ya-Bolu bölgesindeki "17 Ağustos
1999 depreminin 1. yıh" nedeniyle
meslek odalarınca yapılan "tespit ve
değeriendinne" çalışmalannda, yö-
redeki birçok "kaçak yapının", orta
hasarlı binalann onanmının "devlet
yardımıyla" ilgili resmi uygulama
kapsamına alınarak bir tür "imar af-
fi" sürecinin de başlatıldığı ortaya
çıktı.
Özeüikle Gölcûk-Yalova kuşağın-
daki kimi belediyeierin "hükümet
karan" gerekçesiyle kaçak yapılar
da "meşnüasünlarak" afet fonlann-
dan "sağlaınlaştınna kredisj" alın-
masına olanak sağladıklan uygula-
rna, ItaymdııMvelskânBakanlığt'na
bağlı Afet Işleri Genel Müdürlü-
ğü'nün 4.5.2000 tarih ve 2000/8 sa-
yılı "genelgesine" göre yapıhyor.
Çünkü afet bölgesinde "Evini Ya-
pana Yanbm" (EYY) uygulaması-
na" da kavuşmuş oluyorlar...
Bayındırlık Bakanlığı, kaçak yapı-
laşmaya karşı bu genelgedeki "bağV
layra" tutumuyla, aslında yine kendi
yayımladıgı daha önceki 15 Ekim
1999 tarih ve 10 sayılı genelgede "ya-
salara aykin yapdaşmaya" ve "kunü-
lara uygun olmayan planlara" ılişkin
getırdiğı önlemlerle de açıkça
Çok katlı yapılaşmaıun dranu yaşanan 17 Ağustos depreminin aıthndan belediyeler imar planlannı 2 ve 3 katlı olarak
yeniden düzenlerken, bakanhk yıkılan apartmanlarla aynı yükseklikte inşaat yapımına genelgeierie yeşil ışık yakıyor-
nın "kuraüannı" açıklayan bu ge-
nelgenın "onanm vegüçlendirme in-
şaat işine başlamadan önce yapüacak
işler" başlıklı bölümünde aynen şu
"hüküm" yer alıyor:
"(_) Hak sahibi, kendi tapulu ar-
sası üzerine tNŞAAT Rl HSATIAL-
MADAN yapürdığı orta hasarlı ko-
nut ve işyerierine ONAREvI RUHSA-
TI alabÛmesi için ilgili valilik ve bele-
divesine müracaat etmesi halinde
onanm ruhsan verip vermemekte
VALtLtK VEYA BELEDlYESt
YETKÜİDtR-"
Yine hem aynı genelgede, hem de
30 Ekim 1999 tarih ve 1999/11 sayı-
lı genelgede, EYY uygulamasında
para yardımı alınabilmesi için hasar-
lı yapılann ancak bakanlıkça yetki-
lendirilmiş "Pn>jeMüşavirlik''(PM)
belgesine sahıp mühendıslik bürola-
nnca yapılabileceği belirtildiğinden
birçok belediye de "yetid ve sorum-
hıhikPMbürolanndadır" diyerck bu
firmalann onanm projesini üstlen-
dikleri "kaçak binalara" ruhsat veri-
yorlar.
Aynı süreçte yine PM bürolannın
"denetimi" konusunda ise herhangi
bir uygulama devreye girmediğinden
depremde hasar gören "imar suçlu-
su" binalar, sadece "imaraffina" de-
ğil, aynı zamanda "devkt yardımı-
Depremde öğretmenlerini ve arkadaşlarını kaybeden ögrenciler siyah kurdeleli diplomalarını aldı
Yaşam ve gelecek kazandıBERTAN AĞANOĞLU
ALPERTURGUT
GÖLCÜK -Barbaros
Hayrettin Lisesi mezuni-
yet töreninde ölümle ya-
şam, geçmişle gelecek
buluştu. OJümle yaşamın
mücadelesini "yaşam",
geçmiş gelecek mücade-
lesini "getecek" kazandı.
Gencecik kızlar ve er-
kekler mezuniyet töreni-
ni hayat dersine dönüş-
tûrdüler. Gözyaşlan,
kaybettikleri öğretmen-
leri ve arkadaşlan içindi
ama ellerindeki diploma-
lanyaşamakararlıhklan-
nın simgesiydi.
Barbaros Hayrettin Li-
sesi'nın geçmişı de acı
öykülerle dolu. Okul, bü-
yük bir facia üzerine ku-
rulmuştu. 1 Mart 1958 ta-
rihinde de tzmit'teki
okullanndan dönmek
üzere öğle vapuruna binen Göl-
cüklü öğrencileri firtına yakala-
rmştı. Vapuru tıklım tıklım dol-
duran öğrencilerin neredeyse ta-
marru yaşamını yitinnişti. Göl-
cük, kayıplannı büyûk birtören-
le toprağa verirken Gölcük'e bir
lise kurulması işte bu faciadan
sonra akıllara gelmişti. Yıllarca
ortaokul binasmda konuk edildi
ögrenciler. Kavaklı'daki bugûn
hasarlı olan bina ise 1 %9 yılına
yetiştirilebildi. Ancak, bu bina-
nın ömrü de 30 yıl sürdü.
Barbaros Hayrettin Lisesi'nin
Gençler keplerini bir karanfük birükte öten arkadaşlan ve öğretmenleri için oraşturulan köşeye bmtktuar. (Fotoğraf: HATtCE TUNCER)
17 Ağustos'ta kaybı büyük ol-
du. Hem okul kullanılamayacak
kadar hasar gördü, hem de 53
öğrencisini ve 5 öğretmenini yi-
tirdi. Kalanlaraileleriyle biıbir-
lerinden haber alamadan çadır-
kentlerde, prefabrik konutlarda
göçmen oldu. Toparlanabilen
365 ögrenci başka okullarda ko-
nuk olarak 1999-2000 öğretim
yılını tamamlayabildi.
Lise son sınıföğrencilerinden
100'ü mezun oldu. Okul yöneti-
cilerinin elinden aldıklan kırmı-
zı yerine siyah kurdeleye bağ-
lanmış diplomalannda bir yılın
zorlu öyküleri gizliydi. Barba-
ros Hayrettin Lisesi mezunu 100
genç, hasarlı okullannın bahçe-
sinde diplomalannı almayı bek-
lerkenölen arkadaşlanve öğret-
menleri için oluşturulan köşeden
gözlerini alamadılar.
Gençler, diplomalannı aldık-
tan sonra keplerini bir karanfil-
le birlikte ölen arkadaşlannın ve
öğretmenlerinin köşesine bıra-
kıp çevresinde birhalka oluştur-
dular. Bir süre konuşmadan, kı-
pırdamadan gözyaşı döktüler.
Ama yaşıyorlanh. Diplomalan,
her şeye karşın azimlerinin gös-
tergesiydi. Barbaros Hayrettin
Lisesi ögrencilerinden Kübra
BingöL geçmişlerini kaybettik-
ierini anlattı. "Eiiınde biranah-
tar var" dedi, "yabuzca geçmişi
açmaya yarayan bir anahtar
bu". Barbaros Hayrettin Lisesi
öğrencileri, geleceği kuracaklar
artık. Geleceğin anahtan, 17
Ağustos 1999'a karşın, eğitim-
lerinı tamamlayabilmelenni
sağlayan güçleri.
Barbaros Hayrettin Lisesi
mezunlannm ve şimdiki öğren-
cilerınin ilk mücadelesi hasar
gören okullannı onartabihrıek.
Bunun için yardım toplama
kampanyalannın yanı sıra ohış-
turdûklan web sayfasında ses-
lerini duyunnaya çalışıyorlar.
"www.gbbikl2.tr" sitesinde
okullannın onanlabümesi için
gerekli parayı bulmaya çalışı-
yorlar. "Gölcûk'ö geri istiyo-
nun'' diyordu Kübra Bingöl.
Gençler,"Gökük'ü geri verin"
diyordu. Gençler, Gökük'ü ge-
ri alacak.
O kadar ki örnegin nıhsatsız yapı bir
yana, "daha önce yasa ve yönetnieJik-
lere aykmverflmiş inşaat ruhsatiannın
iptaledilmesi"bıle 1999/10 sayılı ge-
nelgenin hükümleri arasında...
Benzer şekilde "jeolojik/jeoteknik
etütiere dayalı olmayan imar planlan-
nmd^yüriiıiüktenkakünlmasmı" ön-
gören 1999/10 sayılı genelge bilime
ve hukuka bu denli "ödünsüz" bağlıy-
ken kaçak inşaata "imar planı koşul-
lannı da irdelemeden" ruhsat olanağı
sağlayan 2000/8 sayılı genelgenin
"tam tera" bir anlayışı sergilemesi, i-
mar düzeninde "17 Ağustos 1999 ön-
cesidüzensizliğe" dönüşü de hızlandı-
nyor...
'Uziaşmaa' genelgeter.»
Baymdırük Bakanlığı'nın "depre-
mi felakete dönüştüren rant yapuaş-
masma" karşı "uzlasmacı" tutumu-
na bir başka örnek de, "yıkılan apart-
manlann aynı yükseklikte yeniden
yapımına" yeşil ışık yakılan î 999/14
sayılı genelgesi...
Yine Afet Işleri Genel Müdürlü-
ğü'nce 3 Arahk 1999 ta-
rihinde yaymılanan
1999/14 sayılı genelgede,
"ÇOK KATLI ağır ha-
sarlı binalardaki hak sa-
iupierinin, yılalan konut-
lann yerine ruhsat ahp,
zemin erütkrini yapür-
dıktan sonra Kat Mûlld-
yeti Kanunu esaslarmı ye-
rinegetirerek Ba> ındırlık
ve tskân Müdüriüğü'nûn
denetiminde konutlaruıı
yapabilecekleri" belirtili-
yor.
Böylece "depremden
dersçıkanlarak binalann
kat saysıazalolan" yeni i-
mar planlan bile bu kez
deprem öncesi çok katlı
yapılaşmaya "dönüşle"
birlikte "genelge desteği
fle" deliniyor.
Yine aynı genelgede
"orta hasarb" durumdaki
apartmanlar için de kat
rnaliklerine "l'er mflyar
TL onanm kredisi" veril-
mesi öngörülerek afet
bölgesinde "alçak katta
yapüaşmayı" başlatacak
yeni imar planlannı
"özendjnne" yerine ade-
ta "engel" çıkanlıyor...
Bakalım hükümet, bü-
tün bu bilim dışı ve dep-
remin yerle bir ettiği "i-
mar aymazüklarmı" ade-
ta yeniden geçerli kılan
uzlasmacı genelgelere ar-
tık bir "dur" denebilecek
"yeni imar hukuku" ko-
nusunu ne zaman günde-
me alacak?
Eğer daha fazla geci-
kirse, kaçak binalann ve
deprem suçlusu apart-
manlann onanmı için ve-
rilecek paralarla, yeni bir
deprem yıkımına da yine
davetiye çıkartıhnış ola-
cak...
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Depremin Yıldönümü
Marmara depreminin üzerinden 1 yıl geçti. Kitle ileti-
şim araçlannın sooımsuz yayınlan; biryandan insanlann
acılannı kargılarken bir yandan da korkulannı arttırarak
günümüze kadar devam etti. Ratıng uğruna akla gelen
ya da gelmeyen her şeyi yapabilen kitle ıletişim araçlan,
depremin yıldönümünü de yeni bir "fetaketşenliği'ne çe-
virdiler.
17 Ağustos depremini unutmamamız ve unutturma-
mamız gerektiği konusunda hiç kuşku duymuyorum. An-
cak yapılması gereken şey, insanlann yüreğıni dağlayan
görüntülen tekrar tekrar yayımlamak değil, bu depremin
ortaya çıkardığı acılan gidermek için gayret etmek olma-
lıydı.
Düşünün ki bu depremde yrtirdiğimiz insan sayısı ko-
nusunda hâlâ tartışmalar var. Kimilen 20 bın kişiden bah-
sediyor, ktmileri 30 bın kişiden, kimileri de bu rakamı 40
binlerin üzerine çıkanyor. Devletin açıkladığı resmi ra-
kamlar inandıncı bulunmuyor. Çünkü devlet, bu deprem
sonrasında inandıncılığını önemli ölçüde yrtirdi.
Deprem bölgesinden gelen haberler çok çelişkili. Bir
yandan haikın yüzünün güldüğü iddia edilirken, öte yan-
dan halkın gözyaşlannın dinmediğı dile getınliyor. Binter-
ce evin enkazı ortada duruyor. Deprem sonrasında Ya-
bva, Gölcük, Kocaeli, Sakarya ve Düzce'ye gittim. Mo-
ral toplantılan yaptık. İnsanlann acısını hafifletmek olma-
sa bile, paylaşmaya çalıştım. Yaşantımın en etem verici
günlerini yaşadım. Hele Düzce'nın hali, yürekler acısıy-
di. Depremı hemen izleyen günlerde Kaynaşlı'da gördü-
ğüm acı manzaralardan daha acı görüntülerie karşılaş-
tım.
Zira depremin üzerinden aylar geçmişti. Ve bir arpa bo-
yu yol alınmamtştı. Çok iyi niyetli yöneticiler, çaresizlik
içinde çırpınıyoıiardı. Ve duyduğuma göre, günümüzde-
ki durum da pek farklı değil. O halde insanlann acılarını
kargılamak yerine, insanlann acılannı "ratıng malzeme-
si" yapmak yerine, somut birtakım öneriler getiştirilmesi
daha yararlı olmaz mı?
Yukanda da değindiğim gıbi, bölgeden çok çelişkili
haberler geüyor. Depremle ilgili çok çelişkili ıddıalar ıteri
sürülüyor. ömeğın, deprem için toplanan paralann bir bö-
lümünün, deprem bölgesıyle ilgısi olmayan alanlarda kul-
lanıldığı iddia edilıyor. Bugüne kadar resmi ağızlardan,
depremle ilgili ne kadar para toplandığı; yani ek vergiler,
yurtiçi ve yurtdışından gelen bağışlar vs. açıklanamadı.
Geçici konutlara harcanan paranın açıklanmasına karşın
bu konuda elde ne kadar kaynak olduğu bilinmiyor.
Deprem sonrasında, sanki "hamamın namusunu" kur-
tarmak istercesine, Veli Göçer gözattına alındı. Ve aylar-
ca tutuklu kaldı. Oysakı yıkılan bınlerce konutun müte-
ahhitteri, yeni ihaleler kapma mucadelesındeydıler. Bun-
lardan birkaçı, göstermelık biçımlerde gözaltına alındı ve
losa sürede bırakıldı. Depremı dillenne dolayan kitle ile-
tişjm araçlanndan hiçbin, ne yazılı basın. ne görüntülü ba-
sın, bu müteahhitlerin sonjmluluklan ve yasal konumla-
n konusunda ciddi araştırmalara girmedi. Ve gene kula-
ğımtza geldiğine göre, yaptıklan binalarda bınlerce kişı-
nin enkaz altında can verdiğı bu müteahhrtler, "kalıcı ko-
nutlann" ihalelennden "yağlı" paylar kapmışlar. Gazete-
cilik, yaralı bır ınsana mikrofonu uzatarak duygu sömü-
rüsü yapmak değildir. Asıl bu işlerin üzerine gitmek ge-
rektrdi.
Silahlı kuvvetlerimiz üyeteri deprem sonrasında fela-
ket bölgesıne ılk ulaşanlar oldu. Pek çok kumandan, An-
kara'dan gelebilecek bir emn beklemeksizin, elindeki gü-
cü seferber ettı ve kışlasından çıktı. Bunun ödülü de si-
lahlı kuvvetleri hedef alan seyiyesiz ve dayanaksız ıftira-
lar oldu. Basıntmızın bu tür iftiralara karşı olan kısmından
da yapılan haksızlıga karşı yeterince tepkı gelmedı.
Gene ratıng çerçevesınde degerlendırebıleceğimiz,
konuyla ilgili bilim dallanndaki meslektaştanmızın hâlâ ar-
kası kesilmeyen tartışmalan, ınsanlanmızda, bilime ve
bilim insanlanna karşı saygıyı azalttı. Aradan 1 yıl geç-
mesine karşın hâlâ Marmara Denizi'nin tartışmalan sü-
rüyor. Belirli bölgelerde hasariı binalarda oturulmaması
öneriliyor. Peki btı insanlar nereye gidecekler? Bir kısmı,
büyük özverilerte satın aldığı daıreyi terk edıp çadıra mı
çıkacak? Devlet bu konuda da hiçbir biçimde yardımcı
olamıyor. Hattageçenlerde ızledığım birtelevızyon prog-
rammda, hasariann giderilmesi için venlmesi öngörülen
krediterin de bir türlü gerçekleşmediğı iddia ediliyordu.
Deprem sırasında ve sonrasında ne yapılması gerek-
tiği konusunda ileri geri konuşuluyor, ama ınsanlann bu-
nu yapacak olanaklan olup olmadığını düşünen yok. Pek
dile getirmek istemıyorum ama, bazı bilim kurumlanmız,
bu deprem sayesinde araştırmalanna kaynak sağlama-
nm peşıne düştüler. Çok ciddi kurumlanmız arastndaki
bazı tartışmalar, bu görüşümü doğrular nıtelıkte.
Gene bu arada depremin darbesinı yememiş kımileri-
nin, deprem yardtmlannı yağmaladığını ve uzun süre ye-
tecek malzeme topladığını duyuyoruz. Acaba bunlar
doğrumu?
Felaket sonrasındaki bir yılın aklıma getırdiği bazı so-
runlan sizlerie paylaşmak ıstedim. Bu arada vurğulamak
isteyeceğim son bir nokta; Marmara depremini "yüzyılı-
mızın en büyük felaketi" olarak isimlendirenlere duydu-
ğum kızgınlık oluyor. Erzincan depremi, resmı rakamla-
ra göre, Marmara depreminde yrtirdiğimiz insan sayısı-
nın ikı katı insan zayiatına yol açmış. Yüzyılın en büyük
felaketi, neden Erzincan depremi değil de Marmara dep-
remi olsun?
Bu konuda söyleyecek çok şey var. Ama sanıyorum,
sadece değinmekle yetinmek zorundayım.
Not Gördüğüm ve bildiğım herşeyı, gerektiğinde, yo-
rum ve değerlendirmemı ekleyerek anlatır ve yazanm. Bu
notu, Sayın Hıncal Uluç'un "çağnsı" nedeniyle ek-
liyorum.
Çok sayıda kurulustan ortak açıklama
'Marmara depreminin
sorumlulan yargı önüne çıksın'
tstanbul Haber Servisi - Aralannda
Pır Sultan Abdal Derneği Istanbul Şu-
beleri, Istanbul Halkevleri, DİSK Lim-
ter-lş, KESK Şubeler Platformu ve Sos-
yalist tktidar Partisi Istanbul II Orgü-
tü'nün de bulunduğu çok sayıda kuru-
luş, yaptıklan ortak açıklamada Mar-
Dayanıkhhkölçümü için
Şişü'debirfirma başvurdu
İstanbuJ Haber Servisi - Marmara depreminin
ardından bilim adamlan "tnsanı depremdeğiLbi-
nalar öldürür" diye açıklamalar yaparken, yapı-
lara karşı duyarsızlık sürüyor. Binalann depreme
dayanma gücûnö ölçen "beton mukavemet anafi-
ri"ni Şişli'de yaptıran yurttaşlardan sadece biri,
"tadilat ruhsaü" ahnaİc için Şişli Belediyesi'ne
başvurdu. Toplam 22 bin 386 binanın bulunduğu
ilçede, 4 bina da depremden zarar görmüştü.
Yapı Denetimi Karamamesi'ne göre bundan
sonra yapılması planlanan binalardabeton muka-
vemet analizlerinin bulunması zorurduyken, ön-
ceden yapılmış binalann böyle bir zonınluluğu
yok. Ancak, bu analiz, inşaatın yapımmda kulla-
nılan malzemelerin standartlara uygunluğunu be-
ürterek binanın depreme karşı direncinı ölçüyor.
mara depreminin sorumlulannın yargı-
lanmasını istediler.
Hükümetin asgari ücret verdiği
emekçilerin asgari eğitime, asgari kül-
türe, asgari bilime de mahkûm edildiği
belirtilen açıklamada, hükümetin, ana-
yasal teminat altuıda olan yaşama hak-
kmı yok etmeye yönelik
uygulamalar gerçekleştir-
diği öne sürüldü.
17 Ağustos depremin-
den sonra göstermelik ön-
lemlerin dışında hiç bir
ciddi çahşmanın yapılma-
dığı belirtilen açıklama-
da, depremde 18 bin kişi-
nin hayatını kaybetmesi-
ne karşın sorumlulann
yargılanmaması eleştiril-
di. F tipi cezaevlerinin de
eleştirildiği açıklamada,
"Tutuklu ve hükümlü ya-
kmlannı acımasızca dö-
ven anlayışm, hücrede tek
başına yakaladığı siyasi
tutuklu ve hükümlüye na-
sıl d^Tanacağını düşün-
mek hiç zor değildir" de-
nildi.
Egitim-Sen Cenel Baskanı Alaattin Dinçer
'Deprem bölgesindeki eğitim
sorunlanna çözüm getirilsin'
tstanbul Büyükşehir Befcdiyesi'nHi düzenlediği panelde, deprem torbası dike-
rek depreme naznianılamayacağı vurgulandı. (Fotoğraf: ZEYCAN GÜL)
ValUiğin çahşmalanna eleşüri
tstanbul Haber Servisi - Boğaziçi
Üniversitesi (BÜ) Deprem Mühendis-
liği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
MustafaErdik, lstanbul'da 30 yıl için-
de büyük şiddette bir deprem riskinin
yüzde 70 olduğunu söyjedi. Istanbul
Teknik Üniversitesi (tTÜ) Maden Fa-
kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet
Ercan, tstanbul Valiliği'nin yaptığı ça-
lışmalan eleştirerek "Cesettorbasıdi-
kerek depreme hazırianümaz" dedi.
Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin,
Deprem ve Megaşehirler înisiyati-
fi'nin (EMI) katkılanyla düzenlediği,
'Marmara Depremi Değertendirme
Konferansı ve EMI îkinci Şehirier
Toplantısı' sürüyor. 'tstanbul Durum
Araşorması' başlıkiı konferansta ko-
nuşan Prof. Dr. Mustafa Erdik, Istan-
bul'un büyük bir deprem riski ve çev-
re felaketiyle karşı karşıya bulunduğu-
nu vurgulayarak bu tehlikeleri ortadan
kaldnTnanın yolunun şehrin bina en-
vanterinin çıkarülmasından geçtiğini
söyledi. 'tsönbulhazırhkprogramıve
mevcut yapı sisteminin takvivesi' ko-
nulu panelde konuşan Ahmet Ercan,
Gölcük depreminden sonra en riskli
yerlerin Bandırma-Erdek havzası, Te-
kirdağ açıklan, Marmara Denizi ve
Ezine civan olduğunu belirtti.Dr. Tur-
gut Cansever, olası bir depremde ya-
şanacak felaketi en aza indirmek için,
tstanbul'daki insanlann yeni şehirlere
yerleştirilmesi gerektiğini söyledi.
FUYAP Fuarcılık tarafından düzen-
lenen 'Olası Marmara Depremi' pane-
linde konuşan ITÜ Jeofızik Mühen-
disliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut
Barka da, önümüzdeki 30 yıl içinde
Marmara Denizi'nde deprem olasıh-
ğınm yüzde 62 olduğunu belirtti.
tstanbul Haber Servisi - Eğitim-Sen
Genel Başkanı Alaattin Dinçer, deprem
bölgesindeki öğretmen açığımn gide-
rilmesi, öğretmen ve öğrencilerin eko-
nomık, özlük, sağlık ve bannma sorun-
lannın, depremin üzerinden bir yıl geç-
mesine karşuı çözülmediğini söyledi.
Alaattin Dinçer, Egitim-Sen Istan-
bul 2 No'lu Şube'de düzenlediği basın
toplantısında, dünyanın deprem kuşa-
ğında olduğu bilinen hiçbir ülkesinde
hükümetlerin Türkiye'deki kadar in-
san yaşamına duyarsız kalmadığını
ileri sürdü. Dinçer, deprem felaketin-
de yaşanan can ve mal kaybının so-
rumlusunun, ranta dayalı ekonomik
sistemi destekleyen siyasiler, yerel yö-
netim yetkilüeri ve müteahhitler oldu-
ğunu söyledi.
Deprem bölgesinden 4 bine yakın öğ-
retmenin göç ettiğini kaydeden Dinçer,
Milli Eğitim Bakanlığı'nca yapılacak
öğretmen atamasmda deprem bölgesi-
ne ağırlık verilmesini, bölgeye geri dön-
mek isteyen öğretmenlere İcolaylık ta-
nınmasuu ve bölgede yaşayan öğret-
menlere, askerliklerini bölgelerinde er
öğretmen olarak yapma fırsatı verilme-
sini istedi.
lstanbul'da 69 okulun hiç kullanıla-
maz durumda olduğunu vurgulayan
Dinçer, bazılan projelendirilmesine
karşın ihalenin ne zaman yapılacağırun
belli olmadığını kaydetti.
Konut ve okul ihaleleriyle ilgili bil-
gilerin kamuoyuna açık olması gerekti-
ğini belirten Dinçer, depremde felake-
te neden olan binalan yaparak 'cinayet
işleyen' müteahhitlere yeniden ihale ve-
rileceği kuşkulanna açıklık getirilmesi-
ni istedi.
Dinçer, deprem bölgesindeki öğret-
menlere iki maaş tutannda eğitim-öğre-
time hazn"hk ödeneği ile zorunlu tasar-
ruflannın ödenmesi gerektiğini bildir-
di. Dinçer, depremzede öğrencilerin ki-
tap, giyim ve kırtasiye giderlerinin kar-
şılanmasını, ulaşım ve bannma sorun-
lannın çözülmesini, eğitim çahşanla-
nndan yüzde 20'lik ilaç katkı payı alın-
mamasını istedi.
Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin
Dinçer, depremzedeler için toplandığı
açıklanan 155 trilyon lira tutanndaki
yardun ile 89 trilyon liralık Dünya Ban-
kası kredisinin nerelere harcandığının
kamuoyuna açıklanması gerektiğini
söyledi.