23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 9 AĞUSTOS 2000 CUMARTESİ CUMHURtYET SAYFA DEPREM DOSYASI BayındırlıkBakanlığıgenelgeleriyle 'imarsuçlusu'yapılaşmaya da 'ruhsat'sağlanıyor Kaçakyapılara 'deprem affi-• Afet Işleri Genel IMüdürlüğü'nce depremden sonra yayımlanan kimi genelgelerde 'nıhsatsız' inşa edılen orta hasarlı binalara 'imar affı' getırilerek 'kredi olanağı' bile sağlarurken ağır hasarlı' apartmanlann da yine 'çok katlı' olarak yapımına yeşil ışık yakılıp bölgede 2 kat öngören yeni imar planlan 'işlevsiz' kılınıyor... OKTAYEKİNCİ Marmara Denizi-Kocaeli-Sakar- ya-Bolu bölgesindeki "17 Ağustos 1999 depreminin 1. yıh" nedeniyle meslek odalarınca yapılan "tespit ve değeriendinne" çalışmalannda, yö- redeki birçok "kaçak yapının", orta hasarlı binalann onanmının "devlet yardımıyla" ilgili resmi uygulama kapsamına alınarak bir tür "imar af- fi" sürecinin de başlatıldığı ortaya çıktı. Özeüikle Gölcûk-Yalova kuşağın- daki kimi belediyeierin "hükümet karan" gerekçesiyle kaçak yapılar da "meşnüasünlarak" afet fonlann- dan "sağlaınlaştınna kredisj" alın- masına olanak sağladıklan uygula- rna, ItaymdııMvelskânBakanlığt'na bağlı Afet Işleri Genel Müdürlü- ğü'nün 4.5.2000 tarih ve 2000/8 sa- yılı "genelgesine" göre yapıhyor. Çünkü afet bölgesinde "Evini Ya- pana Yanbm" (EYY) uygulaması- na" da kavuşmuş oluyorlar... Bayındırlık Bakanlığı, kaçak yapı- laşmaya karşı bu genelgedeki "bağV layra" tutumuyla, aslında yine kendi yayımladıgı daha önceki 15 Ekim 1999 tarih ve 10 sayılı genelgede "ya- salara aykin yapdaşmaya" ve "kunü- lara uygun olmayan planlara" ılişkin getırdiğı önlemlerle de açıkça Çok katlı yapılaşmaıun dranu yaşanan 17 Ağustos depreminin aıthndan belediyeler imar planlannı 2 ve 3 katlı olarak yeniden düzenlerken, bakanhk yıkılan apartmanlarla aynı yükseklikte inşaat yapımına genelgeierie yeşil ışık yakıyor- nın "kuraüannı" açıklayan bu ge- nelgenın "onanm vegüçlendirme in- şaat işine başlamadan önce yapüacak işler" başlıklı bölümünde aynen şu "hüküm" yer alıyor: "(_) Hak sahibi, kendi tapulu ar- sası üzerine tNŞAAT Rl HSATIAL- MADAN yapürdığı orta hasarlı ko- nut ve işyerierine ONAREvI RUHSA- TI alabÛmesi için ilgili valilik ve bele- divesine müracaat etmesi halinde onanm ruhsan verip vermemekte VALtLtK VEYA BELEDlYESt YETKÜİDtR-" Yine hem aynı genelgede, hem de 30 Ekim 1999 tarih ve 1999/11 sayı- lı genelgede, EYY uygulamasında para yardımı alınabilmesi için hasar- lı yapılann ancak bakanlıkça yetki- lendirilmiş "Pn>jeMüşavirlik''(PM) belgesine sahıp mühendıslik bürola- nnca yapılabileceği belirtildiğinden birçok belediye de "yetid ve sorum- hıhikPMbürolanndadır" diyerck bu firmalann onanm projesini üstlen- dikleri "kaçak binalara" ruhsat veri- yorlar. Aynı süreçte yine PM bürolannın "denetimi" konusunda ise herhangi bir uygulama devreye girmediğinden depremde hasar gören "imar suçlu- su" binalar, sadece "imaraffina" de- ğil, aynı zamanda "devkt yardımı- Depremde öğretmenlerini ve arkadaşlarını kaybeden ögrenciler siyah kurdeleli diplomalarını aldı Yaşam ve gelecek kazandıBERTAN AĞANOĞLU ALPERTURGUT GÖLCÜK -Barbaros Hayrettin Lisesi mezuni- yet töreninde ölümle ya- şam, geçmişle gelecek buluştu. OJümle yaşamın mücadelesini "yaşam", geçmiş gelecek mücade- lesini "getecek" kazandı. Gencecik kızlar ve er- kekler mezuniyet töreni- ni hayat dersine dönüş- tûrdüler. Gözyaşlan, kaybettikleri öğretmen- leri ve arkadaşlan içindi ama ellerindeki diploma- lanyaşamakararlıhklan- nın simgesiydi. Barbaros Hayrettin Li- sesi'nın geçmişı de acı öykülerle dolu. Okul, bü- yük bir facia üzerine ku- rulmuştu. 1 Mart 1958 ta- rihinde de tzmit'teki okullanndan dönmek üzere öğle vapuruna binen Göl- cüklü öğrencileri firtına yakala- rmştı. Vapuru tıklım tıklım dol- duran öğrencilerin neredeyse ta- marru yaşamını yitinnişti. Göl- cük, kayıplannı büyûk birtören- le toprağa verirken Gölcük'e bir lise kurulması işte bu faciadan sonra akıllara gelmişti. Yıllarca ortaokul binasmda konuk edildi ögrenciler. Kavaklı'daki bugûn hasarlı olan bina ise 1 %9 yılına yetiştirilebildi. Ancak, bu bina- nın ömrü de 30 yıl sürdü. Barbaros Hayrettin Lisesi'nin Gençler keplerini bir karanfük birükte öten arkadaşlan ve öğretmenleri için oraşturulan köşeye bmtktuar. (Fotoğraf: HATtCE TUNCER) 17 Ağustos'ta kaybı büyük ol- du. Hem okul kullanılamayacak kadar hasar gördü, hem de 53 öğrencisini ve 5 öğretmenini yi- tirdi. Kalanlaraileleriyle biıbir- lerinden haber alamadan çadır- kentlerde, prefabrik konutlarda göçmen oldu. Toparlanabilen 365 ögrenci başka okullarda ko- nuk olarak 1999-2000 öğretim yılını tamamlayabildi. Lise son sınıföğrencilerinden 100'ü mezun oldu. Okul yöneti- cilerinin elinden aldıklan kırmı- zı yerine siyah kurdeleye bağ- lanmış diplomalannda bir yılın zorlu öyküleri gizliydi. Barba- ros Hayrettin Lisesi mezunu 100 genç, hasarlı okullannın bahçe- sinde diplomalannı almayı bek- lerkenölen arkadaşlanve öğret- menleri için oluşturulan köşeden gözlerini alamadılar. Gençler, diplomalannı aldık- tan sonra keplerini bir karanfil- le birlikte ölen arkadaşlannın ve öğretmenlerinin köşesine bıra- kıp çevresinde birhalka oluştur- dular. Bir süre konuşmadan, kı- pırdamadan gözyaşı döktüler. Ama yaşıyorlanh. Diplomalan, her şeye karşın azimlerinin gös- tergesiydi. Barbaros Hayrettin Lisesi ögrencilerinden Kübra BingöL geçmişlerini kaybettik- ierini anlattı. "Eiiınde biranah- tar var" dedi, "yabuzca geçmişi açmaya yarayan bir anahtar bu". Barbaros Hayrettin Lisesi öğrencileri, geleceği kuracaklar artık. Geleceğin anahtan, 17 Ağustos 1999'a karşın, eğitim- lerinı tamamlayabilmelenni sağlayan güçleri. Barbaros Hayrettin Lisesi mezunlannm ve şimdiki öğren- cilerınin ilk mücadelesi hasar gören okullannı onartabihrıek. Bunun için yardım toplama kampanyalannın yanı sıra ohış- turdûklan web sayfasında ses- lerini duyunnaya çalışıyorlar. "www.gbbikl2.tr" sitesinde okullannın onanlabümesi için gerekli parayı bulmaya çalışı- yorlar. "Gölcûk'ö geri istiyo- nun'' diyordu Kübra Bingöl. Gençler,"Gökük'ü geri verin" diyordu. Gençler, Gökük'ü ge- ri alacak. O kadar ki örnegin nıhsatsız yapı bir yana, "daha önce yasa ve yönetnieJik- lere aykmverflmiş inşaat ruhsatiannın iptaledilmesi"bıle 1999/10 sayılı ge- nelgenin hükümleri arasında... Benzer şekilde "jeolojik/jeoteknik etütiere dayalı olmayan imar planlan- nmd^yüriiıiüktenkakünlmasmı" ön- gören 1999/10 sayılı genelge bilime ve hukuka bu denli "ödünsüz" bağlıy- ken kaçak inşaata "imar planı koşul- lannı da irdelemeden" ruhsat olanağı sağlayan 2000/8 sayılı genelgenin "tam tera" bir anlayışı sergilemesi, i- mar düzeninde "17 Ağustos 1999 ön- cesidüzensizliğe" dönüşü de hızlandı- nyor... 'Uziaşmaa' genelgeter.» Baymdırük Bakanlığı'nın "depre- mi felakete dönüştüren rant yapuaş- masma" karşı "uzlasmacı" tutumu- na bir başka örnek de, "yıkılan apart- manlann aynı yükseklikte yeniden yapımına" yeşil ışık yakılan î 999/14 sayılı genelgesi... Yine Afet Işleri Genel Müdürlü- ğü'nce 3 Arahk 1999 ta- rihinde yaymılanan 1999/14 sayılı genelgede, "ÇOK KATLI ağır ha- sarlı binalardaki hak sa- iupierinin, yılalan konut- lann yerine ruhsat ahp, zemin erütkrini yapür- dıktan sonra Kat Mûlld- yeti Kanunu esaslarmı ye- rinegetirerek Ba> ındırlık ve tskân Müdüriüğü'nûn denetiminde konutlaruıı yapabilecekleri" belirtili- yor. Böylece "depremden dersçıkanlarak binalann kat saysıazalolan" yeni i- mar planlan bile bu kez deprem öncesi çok katlı yapılaşmaya "dönüşle" birlikte "genelge desteği fle" deliniyor. Yine aynı genelgede "orta hasarb" durumdaki apartmanlar için de kat rnaliklerine "l'er mflyar TL onanm kredisi" veril- mesi öngörülerek afet bölgesinde "alçak katta yapüaşmayı" başlatacak yeni imar planlannı "özendjnne" yerine ade- ta "engel" çıkanlıyor... Bakalım hükümet, bü- tün bu bilim dışı ve dep- remin yerle bir ettiği "i- mar aymazüklarmı" ade- ta yeniden geçerli kılan uzlasmacı genelgelere ar- tık bir "dur" denebilecek "yeni imar hukuku" ko- nusunu ne zaman günde- me alacak? Eğer daha fazla geci- kirse, kaçak binalann ve deprem suçlusu apart- manlann onanmı için ve- rilecek paralarla, yeni bir deprem yıkımına da yine davetiye çıkartıhnış ola- cak... ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Depremin Yıldönümü Marmara depreminin üzerinden 1 yıl geçti. Kitle ileti- şim araçlannın sooımsuz yayınlan; biryandan insanlann acılannı kargılarken bir yandan da korkulannı arttırarak günümüze kadar devam etti. Ratıng uğruna akla gelen ya da gelmeyen her şeyi yapabilen kitle ıletişim araçlan, depremin yıldönümünü de yeni bir "fetaketşenliği'ne çe- virdiler. 17 Ağustos depremini unutmamamız ve unutturma- mamız gerektiği konusunda hiç kuşku duymuyorum. An- cak yapılması gereken şey, insanlann yüreğıni dağlayan görüntülen tekrar tekrar yayımlamak değil, bu depremin ortaya çıkardığı acılan gidermek için gayret etmek olma- lıydı. Düşünün ki bu depremde yrtirdiğimiz insan sayısı ko- nusunda hâlâ tartışmalar var. Kimilen 20 bın kişiden bah- sediyor, ktmileri 30 bın kişiden, kimileri de bu rakamı 40 binlerin üzerine çıkanyor. Devletin açıkladığı resmi ra- kamlar inandıncı bulunmuyor. Çünkü devlet, bu deprem sonrasında inandıncılığını önemli ölçüde yrtirdi. Deprem bölgesinden gelen haberler çok çelişkili. Bir yandan haikın yüzünün güldüğü iddia edilirken, öte yan- dan halkın gözyaşlannın dinmediğı dile getınliyor. Binter- ce evin enkazı ortada duruyor. Deprem sonrasında Ya- bva, Gölcük, Kocaeli, Sakarya ve Düzce'ye gittim. Mo- ral toplantılan yaptık. İnsanlann acısını hafifletmek olma- sa bile, paylaşmaya çalıştım. Yaşantımın en etem verici günlerini yaşadım. Hele Düzce'nın hali, yürekler acısıy- di. Depremı hemen izleyen günlerde Kaynaşlı'da gördü- ğüm acı manzaralardan daha acı görüntülerie karşılaş- tım. Zira depremin üzerinden aylar geçmişti. Ve bir arpa bo- yu yol alınmamtştı. Çok iyi niyetli yöneticiler, çaresizlik içinde çırpınıyoıiardı. Ve duyduğuma göre, günümüzde- ki durum da pek farklı değil. O halde insanlann acılarını kargılamak yerine, insanlann acılannı "ratıng malzeme- si" yapmak yerine, somut birtakım öneriler getiştirilmesi daha yararlı olmaz mı? Yukanda da değindiğim gıbi, bölgeden çok çelişkili haberler geüyor. Depremle ilgili çok çelişkili ıddıalar ıteri sürülüyor. ömeğın, deprem için toplanan paralann bir bö- lümünün, deprem bölgesıyle ilgısi olmayan alanlarda kul- lanıldığı iddia edilıyor. Bugüne kadar resmi ağızlardan, depremle ilgili ne kadar para toplandığı; yani ek vergiler, yurtiçi ve yurtdışından gelen bağışlar vs. açıklanamadı. Geçici konutlara harcanan paranın açıklanmasına karşın bu konuda elde ne kadar kaynak olduğu bilinmiyor. Deprem sonrasında, sanki "hamamın namusunu" kur- tarmak istercesine, Veli Göçer gözattına alındı. Ve aylar- ca tutuklu kaldı. Oysakı yıkılan bınlerce konutun müte- ahhitteri, yeni ihaleler kapma mucadelesındeydıler. Bun- lardan birkaçı, göstermelık biçımlerde gözaltına alındı ve losa sürede bırakıldı. Depremı dillenne dolayan kitle ile- tişjm araçlanndan hiçbin, ne yazılı basın. ne görüntülü ba- sın, bu müteahhitlerin sonjmluluklan ve yasal konumla- n konusunda ciddi araştırmalara girmedi. Ve gene kula- ğımtza geldiğine göre, yaptıklan binalarda bınlerce kişı- nin enkaz altında can verdiğı bu müteahhrtler, "kalıcı ko- nutlann" ihalelennden "yağlı" paylar kapmışlar. Gazete- cilik, yaralı bır ınsana mikrofonu uzatarak duygu sömü- rüsü yapmak değildir. Asıl bu işlerin üzerine gitmek ge- rektrdi. Silahlı kuvvetlerimiz üyeteri deprem sonrasında fela- ket bölgesıne ılk ulaşanlar oldu. Pek çok kumandan, An- kara'dan gelebilecek bir emn beklemeksizin, elindeki gü- cü seferber ettı ve kışlasından çıktı. Bunun ödülü de si- lahlı kuvvetleri hedef alan seyiyesiz ve dayanaksız ıftira- lar oldu. Basıntmızın bu tür iftiralara karşı olan kısmından da yapılan haksızlıga karşı yeterince tepkı gelmedı. Gene ratıng çerçevesınde degerlendırebıleceğimiz, konuyla ilgili bilim dallanndaki meslektaştanmızın hâlâ ar- kası kesilmeyen tartışmalan, ınsanlanmızda, bilime ve bilim insanlanna karşı saygıyı azalttı. Aradan 1 yıl geç- mesine karşın hâlâ Marmara Denizi'nin tartışmalan sü- rüyor. Belirli bölgelerde hasariı binalarda oturulmaması öneriliyor. Peki btı insanlar nereye gidecekler? Bir kısmı, büyük özverilerte satın aldığı daıreyi terk edıp çadıra mı çıkacak? Devlet bu konuda da hiçbir biçimde yardımcı olamıyor. Hattageçenlerde ızledığım birtelevızyon prog- rammda, hasariann giderilmesi için venlmesi öngörülen krediterin de bir türlü gerçekleşmediğı iddia ediliyordu. Deprem sırasında ve sonrasında ne yapılması gerek- tiği konusunda ileri geri konuşuluyor, ama ınsanlann bu- nu yapacak olanaklan olup olmadığını düşünen yok. Pek dile getirmek istemıyorum ama, bazı bilim kurumlanmız, bu deprem sayesinde araştırmalanna kaynak sağlama- nm peşıne düştüler. Çok ciddi kurumlanmız arastndaki bazı tartışmalar, bu görüşümü doğrular nıtelıkte. Gene bu arada depremin darbesinı yememiş kımileri- nin, deprem yardtmlannı yağmaladığını ve uzun süre ye- tecek malzeme topladığını duyuyoruz. Acaba bunlar doğrumu? Felaket sonrasındaki bir yılın aklıma getırdiği bazı so- runlan sizlerie paylaşmak ıstedim. Bu arada vurğulamak isteyeceğim son bir nokta; Marmara depremini "yüzyılı- mızın en büyük felaketi" olarak isimlendirenlere duydu- ğum kızgınlık oluyor. Erzincan depremi, resmı rakamla- ra göre, Marmara depreminde yrtirdiğimiz insan sayısı- nın ikı katı insan zayiatına yol açmış. Yüzyılın en büyük felaketi, neden Erzincan depremi değil de Marmara dep- remi olsun? Bu konuda söyleyecek çok şey var. Ama sanıyorum, sadece değinmekle yetinmek zorundayım. Not Gördüğüm ve bildiğım herşeyı, gerektiğinde, yo- rum ve değerlendirmemı ekleyerek anlatır ve yazanm. Bu notu, Sayın Hıncal Uluç'un "çağnsı" nedeniyle ek- liyorum. Çok sayıda kurulustan ortak açıklama 'Marmara depreminin sorumlulan yargı önüne çıksın' tstanbul Haber Servisi - Aralannda Pır Sultan Abdal Derneği Istanbul Şu- beleri, Istanbul Halkevleri, DİSK Lim- ter-lş, KESK Şubeler Platformu ve Sos- yalist tktidar Partisi Istanbul II Orgü- tü'nün de bulunduğu çok sayıda kuru- luş, yaptıklan ortak açıklamada Mar- Dayanıkhhkölçümü için Şişü'debirfirma başvurdu İstanbuJ Haber Servisi - Marmara depreminin ardından bilim adamlan "tnsanı depremdeğiLbi- nalar öldürür" diye açıklamalar yaparken, yapı- lara karşı duyarsızlık sürüyor. Binalann depreme dayanma gücûnö ölçen "beton mukavemet anafi- ri"ni Şişli'de yaptıran yurttaşlardan sadece biri, "tadilat ruhsaü" ahnaİc için Şişli Belediyesi'ne başvurdu. Toplam 22 bin 386 binanın bulunduğu ilçede, 4 bina da depremden zarar görmüştü. Yapı Denetimi Karamamesi'ne göre bundan sonra yapılması planlanan binalardabeton muka- vemet analizlerinin bulunması zorurduyken, ön- ceden yapılmış binalann böyle bir zonınluluğu yok. Ancak, bu analiz, inşaatın yapımmda kulla- nılan malzemelerin standartlara uygunluğunu be- ürterek binanın depreme karşı direncinı ölçüyor. mara depreminin sorumlulannın yargı- lanmasını istediler. Hükümetin asgari ücret verdiği emekçilerin asgari eğitime, asgari kül- türe, asgari bilime de mahkûm edildiği belirtilen açıklamada, hükümetin, ana- yasal teminat altuıda olan yaşama hak- kmı yok etmeye yönelik uygulamalar gerçekleştir- diği öne sürüldü. 17 Ağustos depremin- den sonra göstermelik ön- lemlerin dışında hiç bir ciddi çahşmanın yapılma- dığı belirtilen açıklama- da, depremde 18 bin kişi- nin hayatını kaybetmesi- ne karşın sorumlulann yargılanmaması eleştiril- di. F tipi cezaevlerinin de eleştirildiği açıklamada, "Tutuklu ve hükümlü ya- kmlannı acımasızca dö- ven anlayışm, hücrede tek başına yakaladığı siyasi tutuklu ve hükümlüye na- sıl d^Tanacağını düşün- mek hiç zor değildir" de- nildi. Egitim-Sen Cenel Baskanı Alaattin Dinçer 'Deprem bölgesindeki eğitim sorunlanna çözüm getirilsin' tstanbul Büyükşehir Befcdiyesi'nHi düzenlediği panelde, deprem torbası dike- rek depreme naznianılamayacağı vurgulandı. (Fotoğraf: ZEYCAN GÜL) ValUiğin çahşmalanna eleşüri tstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Deprem Mühendis- liği Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. MustafaErdik, lstanbul'da 30 yıl için- de büyük şiddette bir deprem riskinin yüzde 70 olduğunu söyjedi. Istanbul Teknik Üniversitesi (tTÜ) Maden Fa- kültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, tstanbul Valiliği'nin yaptığı ça- lışmalan eleştirerek "Cesettorbasıdi- kerek depreme hazırianümaz" dedi. Istanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, Deprem ve Megaşehirler înisiyati- fi'nin (EMI) katkılanyla düzenlediği, 'Marmara Depremi Değertendirme Konferansı ve EMI îkinci Şehirier Toplantısı' sürüyor. 'tstanbul Durum Araşorması' başlıkiı konferansta ko- nuşan Prof. Dr. Mustafa Erdik, Istan- bul'un büyük bir deprem riski ve çev- re felaketiyle karşı karşıya bulunduğu- nu vurgulayarak bu tehlikeleri ortadan kaldnTnanın yolunun şehrin bina en- vanterinin çıkarülmasından geçtiğini söyledi. 'tsönbulhazırhkprogramıve mevcut yapı sisteminin takvivesi' ko- nulu panelde konuşan Ahmet Ercan, Gölcük depreminden sonra en riskli yerlerin Bandırma-Erdek havzası, Te- kirdağ açıklan, Marmara Denizi ve Ezine civan olduğunu belirtti.Dr. Tur- gut Cansever, olası bir depremde ya- şanacak felaketi en aza indirmek için, tstanbul'daki insanlann yeni şehirlere yerleştirilmesi gerektiğini söyledi. FUYAP Fuarcılık tarafından düzen- lenen 'Olası Marmara Depremi' pane- linde konuşan ITÜ Jeofızik Mühen- disliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Barka da, önümüzdeki 30 yıl içinde Marmara Denizi'nde deprem olasıh- ğınm yüzde 62 olduğunu belirtti. tstanbul Haber Servisi - Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, deprem bölgesindeki öğretmen açığımn gide- rilmesi, öğretmen ve öğrencilerin eko- nomık, özlük, sağlık ve bannma sorun- lannın, depremin üzerinden bir yıl geç- mesine karşuı çözülmediğini söyledi. Alaattin Dinçer, Egitim-Sen Istan- bul 2 No'lu Şube'de düzenlediği basın toplantısında, dünyanın deprem kuşa- ğında olduğu bilinen hiçbir ülkesinde hükümetlerin Türkiye'deki kadar in- san yaşamına duyarsız kalmadığını ileri sürdü. Dinçer, deprem felaketin- de yaşanan can ve mal kaybının so- rumlusunun, ranta dayalı ekonomik sistemi destekleyen siyasiler, yerel yö- netim yetkilüeri ve müteahhitler oldu- ğunu söyledi. Deprem bölgesinden 4 bine yakın öğ- retmenin göç ettiğini kaydeden Dinçer, Milli Eğitim Bakanlığı'nca yapılacak öğretmen atamasmda deprem bölgesi- ne ağırlık verilmesini, bölgeye geri dön- mek isteyen öğretmenlere İcolaylık ta- nınmasuu ve bölgede yaşayan öğret- menlere, askerliklerini bölgelerinde er öğretmen olarak yapma fırsatı verilme- sini istedi. lstanbul'da 69 okulun hiç kullanıla- maz durumda olduğunu vurgulayan Dinçer, bazılan projelendirilmesine karşın ihalenin ne zaman yapılacağırun belli olmadığını kaydetti. Konut ve okul ihaleleriyle ilgili bil- gilerin kamuoyuna açık olması gerekti- ğini belirten Dinçer, depremde felake- te neden olan binalan yaparak 'cinayet işleyen' müteahhitlere yeniden ihale ve- rileceği kuşkulanna açıklık getirilmesi- ni istedi. Dinçer, deprem bölgesindeki öğret- menlere iki maaş tutannda eğitim-öğre- time hazn"hk ödeneği ile zorunlu tasar- ruflannın ödenmesi gerektiğini bildir- di. Dinçer, depremzede öğrencilerin ki- tap, giyim ve kırtasiye giderlerinin kar- şılanmasını, ulaşım ve bannma sorun- lannın çözülmesini, eğitim çahşanla- nndan yüzde 20'lik ilaç katkı payı alın- mamasını istedi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer, depremzedeler için toplandığı açıklanan 155 trilyon lira tutanndaki yardun ile 89 trilyon liralık Dünya Ban- kası kredisinin nerelere harcandığının kamuoyuna açıklanması gerektiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle