19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 f-EMMUZ 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Taşucu parası Silifke Taşucu'ndan Weribotla Gime'ye gidenler gümrük işlemlerini yapmadan önce başka bir işlemle karşı lcarşıya kalıyor... Türkiye'den Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'ne gidecek sivil, öğrenci, asker, memur h>erkesten, Taşucu'nda belediye nam ve hesabına 6 miryon 250 bin lira, polis nam ve hesabına 500 bin lira para alınryor... Bu para niye alınıyor? Nryesi, Taşucu'nda belediye ve polis teşkilatını güçlendirmek! Ancak toplanan paranın yasal dayanağı yok... Bunu herkes biliyor... Bağış adı altında vatandaştan zoıia para alınıyor... Zorta çünkü, parayı ödemeyen vatandaş gümrüğe ulaşamıyor; gümrüğe giden yolun bir ucunu belediye tutmuş öteki ucunu polis... Bir hukuk devletinde "Deli Dumrul"un köprüsö gibi... Türkiye böyle yapınca yavruvatan boş durur mu! Girne'den çıkışta da aynı yöntemle daha düşük miktarda para tahsil edilryor. Bektronik posta: som6posta.ctmhuriyetcam.tr Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Çalışma Bakanlığı'nın SSICye borcu varmış... "Çalıştınp Borç Takma Bakanhöı!" azilet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan, kapatılan Refah Partisi'nin siyasi yasaklı ge- nel başkanı Necmettin Erbakan'ın bir yıllık hapis cezası Yargıtay'da onanır onanmaz Başbakan ve DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'le Başbakan Yardımcısı MHP Genet Başkanı Devlet Bah- çeii'yi alelacele zıyaret etti... Memleketın ve milletin sorunlarını çözmekle meşgul hükümetin koalisyon ortaklan Ecevit ile Bahçeli'den ön- ceden randevusu alınmamış ancak "acil durum" ne- deniyle kabul gören Kutan'ın ziyaretinin gerekçesi, Er- bakan'ın mahkûm olduğu yasa maddesinin kaldırıl- ması ya da Erbakan'ı kurtaracak şekilde yumuşatılma- sı için destek arayışıydı... Kutan bir de basın toplantı- sıdüzenleyip, yasadeğişikliği için Meclis'in yatatiti ke- sip olağanüstü toplanmasını ya da açıldığında ilk gün- dem maddesinin Erbakan'ı kurtarmak olmasını istedi... Türk Ceza Yasası'nın 312. maddesinden biryıl ha- pis cezası alan Erbakan'ın artık yargıda son bir şansı Telaş vardı ve bu şansını da yitirirse, ömür boyu siyaset ya- pamayacaktı... Fakat demokrasinin kuvvetler aynmı ilkesi gereği "yargı"nın ötesinde devreye "yürütme" gi- rer ve "yasama" onay verirse Erbakan'ın sorunu yargı karanna rağmen çözülebilecekti. lyi hoş da... Bu konu, yani Erbakan'ın siyasi gelece- ği Kutan'ı neden bu denli ilgilendiriyor? Erbakan için niye eski iktidar ortağı Tansu Çiller ve- ya benzer egilimi birteştiren Mesut Yılmaz temaslar- da bulunmuyor, nabız yoklamıyor, kulis yapmıyor da kapatılan Refah Partisi'nin devamı otmadığını ısrana açık- layan Fazilet'in "lider"ı şu kavurucu sıcaklarda böyle- sine koşuşturuyor; Erbakan'ın evine kadar gidiyor? Merdiven attında düzenlediği ayaküstü basın toplan- tısında Necmettin Erbakan'ın cezaevine girmesinden mutluluk duymayacağını belirten Ecevit gibi Kutan da nezaketen bir açıklama yapmış olsa neyse ama bu te- laş niye? Yoksa kapatılması istenen Fazilet Partisi ile kapatı- lan Refah Partisi arasında bir "bağ" mı var? Ecevit, Fazilet Partisi ile Erbakan arasında neler ol- duğunu ya da otmadığını Kutan'ın ziyareti sırasında an- lamış olmalı. Fakat Ecevit bu konuda bir görüş bildir- meyip "sır" vermediği gibi merdiven altmdaki toplan- tısında Erbakan konusunu değiştirip lafı CHP ile HA- DEP arasında "işbirliği"ne getiriverdi. Çünkü "rapor"lar öyle diyormuş... CHP Genel Başkanı Altan Öymen ise Ecevit'in id- diasını hiç telaşlanmadan yanıtladı ve ortada bir "iş- birtiği" değil her siyasi partiyle olduğu kadar "ilişki" ol- duğunu bildirdi... Acaba Ecevit, biraz daha aynntılara girebilir, özellikle birilerinin "tetaş'ını "ilişki"lendirecek bilgiteri kamuoyu ile paylaşabilir mi! SESStZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı ErdinçUTKU N'olacak bu memJeketın kredi notu! 'Turizmde 1897 yılını yakatamak zor' Antalya Uluslararası Havaala- nı'na geçen yıl haziran ayında 183 bin turist gelirken bu yılın haziranın-v da sayının 371 bine çıktığını ancak Kemer'den Alanya'ya kadar Akdeniz kıyılannda pek turist görünmediğinden söz etmiştik... Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, bu durumu kendi bölgesi için şöyle yo- rumluyor: "Antalya genelinde yılın ilk altı ayında gelen turist sayısı 1999 yı- lına göre çok iyi, 1998 yılına göre iyi olmakla biriikte 1997 yılı verilerinden daha düşüktür. Ancak mevcut yatak kapasitesinde- ki yüzde 23'lük artış hesaba katıldığı zaman gelen turist sayısı bakımından 1997 yılının yakalanması halinde bile aynı seviyede bir turizm sezonu ge- çirilemeyeceği görülmektedir. Doluluk oranlanyla ilgili olarak te- sislerle birebir görüşme yoluyla el- de edilen verilere baktığımız zaman do- luluğun beş ve dört yıldızh otellerde yüzde 75-80'lerde olduğu, ancak da- ha az yıldızh ve belediye belgeli tesis- lerde ise doluluğun daha düşük ol- duğu anlaşılmaktadır. Ağırlıklı apart otel ve belediye bel- geli tesislenn çoğunlukta olduğu Alan- ya şehir merkezinde doluluk oranı yüz- de 44 civanndadır. Haziran ayı sonu itibarıyla ilçe ge- nelindeki doluluk oranı yüzde 53.8'dir ve halen mevcut turistik tesislenn yak- laşık yüzde 9'u kapalıdır." Turizmi patlatanlann ilgisine ve bil- gisine sunuluri BIÇAK SIRTI EROL MANtSALI Kazanan Kim? Fransa mı, Afrika mı? Üzerinde Fransız forması ile kara tenli, esmer ve siyah yüzler milli marşı söylüyor- lar. 2-3 tanesi gırtlaklarını patiatircasına bağınyor. Mar- seyyes'i, Fransız ulusal mar- şını, bu teni kara Afrika'da veya çevresindeki adalar- da doğmuş gençler söylü- yorlar. Avrupa Şampiyonası'nda, en üste çıkmış "Fransız" Ulusal Futbol Takjmı'nın for- ması içindeki bu kara tenli insanlar, milli takımın ço- ğunluğunu oluşturuyor. Bu Fransa'nın "eski sömürge- lerinden" gelmiş genç in- sanlar. Beyaz Fransızlar azınlıkta, kara tenli "Fransız vatandaşlan" çoğunlukta, bunlar Fransa'yı tepeye çı- karmış, şampiyon yapmış- lar. Ve de Fransız ulusal mar- şını söylüyoriar bu esk» Fran- sız sömürgelerinden gelmiş insanlar, gırtlaklarını çatla- tırcasına. Şimdi Fransız vatandaş- lan, ya analan ve babalan ya da kendileri Fransız sömür- gelerinden gelmiş şanslılar. İyi futbol oynadıklan için ge- tirilmiş, transfer olmuşlar. Onlann, analannın veya ba- balannın köyündeki Afrika- lılar Avrupa'ya gelemiyor, eski sömürgelerde yaşamak zorundalar. öne çıkanlarge- lebiliyor, futbolu iyi oyna- yanlara kapı açık, milli takı- ma da giriyorlar. Hatta Fransa'yı şampiyon yapan da onlar. Eski (ve ye- ni) Fransız sömürgelerinin insanlan bunlar, Fransız ulu- sal takjmına çıkmak ve Fran- sız ulusal marşını söylemek "onuruna" kavuşanlar. Benim gocunduğum... Rusya'da, Türkiye'de, Portekiz'de, Irlanda'da doğ- muş ve Fransa'ya göçmüş, vatandaş olmuş, ulusal ta- kıma gelmiş insanlar olsa- lardı gocunmazdım. Ama bunlar eski Fransız sömür- gelerinin insanlan, adı üze- nncte, Fransa"ntn somürdu- ğü Afrika'nın insanlan. Be- cerili olanlar devşirilmiş, Fransız olmuş, ulusal takı- ma çıkmış ve de şampiyon yapmış Fransa'yı • Şmdi de gırtlağını parça- layarak Fransız ulusal mar- şınısöylüyoriar, o Fransa'nın sörnürdüğü topraklarda doğmuş insanlar. Benim go- curduğum bu, rahatsızlık duyduğum bu. Afrika'da, Senegal'de, Madagaskar'da, Kongo'da şampiyon olup kendi ulu- sal marşlarını söylemeleri- ni yeğlerdim, gocunmaz- dım, mutlu olurdum, o za- man. Ama bunlar kendi toprak- larını sömüreni şampiyon yapmışlar, onun ulusal mar- şını gırtlaklarını yırtarcasına söylüyorlar. Benim gocun- duğum bu, beni rahatsız eden bu. Ve insan şu gerçeği görü- yor. Dün sömürülen toprak- lann bu kara tenli insanlan bugün de sömürülüyoriar. Böyle olmasaydı, sırtlannda taşıdıklan forma kendi for- maları olurdu, söyledikleri ulusal marş kendilerinki olur- du, Marseyyes değil. Bunu yapamadıklanna gö- re "eski düzen" hükmünü sürdürüyordemektir. Aynen benim Batı'ya kaçmak zo- runda kalan "beyinlerim" gi- bi. Biz ve bizim gibiler bu be- yin göçünü yaşamadık mı? Halen de yaşamıyor mu- yuz? Onların, şampiyonluk marşım söyleyen Fransız kara tenlilerden ne farkları var? Bu bozuk düzenin kur- banları bunlar, güçlünün egemen olduğu düzenin kurbanlan, eski açıksömü- rünün gizli sömürüye dö- nüştüğü yeni düzenin kur- banlan. Afrika'nın zaferi mi, teslim bayrağı mı? Fransız ulusal takımını ta- şıyan Afrikalılar bir zafer ka- zanmışlar ama bu kendi za- ferleri değil, yine Fransa'nın zaferi, aynen eski günlerde olduğu gibi. Bugün değişen ne? Ken- dini gösteren seçkin ve se- çilmiş Afrikalı, milyonlarca dolar transfer parası ediyor. Kendisi artık ya Fransız ya da Hollandalı. Topraklardan kopmuş, Fransa ya da Hol- landa ulusal takımının başa- nsı için koşan ve "onurian- dınlan" biri. Kendini kurtar- mış, kaçmış ama arkasında eski (ve yeni) sömürgeleri, kardeşlerini, yeğenlerini, her- kesi geride bırakmış. Artık zaferler Fransız için, Hollanda için ya da Ingilte- re için. Artık beyaz adamdan farkı yok, eşit. O kadar eşit ki onun başarısı için koşu- yor, çaba harcıyor ve kaza- nıyor. Arkada kalanlar mı? On- lar eski sömürgeler, milyon- lar hâlâ oradalar, onlar eşit olmayanlar. Ve kader. HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ [email protected] KİM KtME DUM DUMA BEHIÇAK [email protected] BULÜT BEBEK NURAYÇİFTÇÎ TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7 Temmuz İ SOL0M0N ADALAR/.. 1$f8'DE BUGÜN, SOCOMON AOAIAHI &AĞHASI2 D£VL£T OU>U. 8(JYU< OK- yAtJUS^TA,AVUSTKALyA'N/N KIJZEY. DOĞUSUMDAKt BU ADALAg GRJJBU, CHHA ÖA/CS İN61L7£££'YE SAĞUrC*. ÇO6UNLU6ONU AAALENSZYALILA/&N OLUÇrUÜDUSU SOO 8lN KlŞlNİN YA- ŞAOISI SOLöMON AOALAIZJ, DÛNYA TARlUIND€ ?ALNt2CA SifS. KB2 ÖNEMLİ &DL or/VAMiŞTt: E. DÜNYA SAVAŞMPA JAPONLAR TKRAFIN- pAfJ fÇGAL E&tlMif, AKP/MPAN &A MÜTTE&/CJ.EKCG XXMLt SAVAÇ- LAfS. SONUM0A GERl ALWA4/fTt. C&UADALCANAL ÇAgÇMAUİft ^. BOYABAT KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN E: 1998/6-K: 1999/121 Davacı Orman Işletme Müdürlüğü tarafindan davalılar Nazife Tufan ve ar- kadaşlan aleyhine açılan tespıte itıraz davasının mahkememızde yapılan açık dunışması sonucunda: Dava konusu Sinop ili Boyabat ilçesı Esentepe K. Elek- cülü mevkii 108 ada, 43 parsel sayılı ve 1000 m2 yüzölçümlü taşınmazın or- man olarak Hazine adına tapuya tesciline karar verılmiş olup davalılardan Ha- san Tufan mirasçılan Saniye Tufan, Güler Tufan, Hüseyin Tufan ve Mitat Tu- fan'a adresleri bulunamaduğndan karar tebliğ edilememiştir. tşbu Uanın neş- rini mûteakip adı geçen davalılar ve mirasçılan tarafindan temyiz yoluna gidıl- medıği takdırde 15 gün içerisinde kesinleşeceği karar tebliğine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 19.06.2000 Basın: 37328 İLAN T . C . " ; ; ••-" KARTAL 1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000/167 Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2000/167 esas, 2000/585 karar ve 14.6.2000 ta- rihli karan ile Paşo ve Melek'ten olma 1.2.1964 doğumlu Paşa Yılmaz tn isminin Ali olarak tas- hih edildiği ilan olunur. Basın: 37774 ANKARA...ANKA... MUŞERREF HEKİMOGLU Sarı Dansçılar, Bir Sonat ve Teşekkür Yaşamını dansa adayan bir dostun, Kaya ilhan'ın birsözü var. Dansı yaşamak hepimizin hakkı, aşk gi- bi, rüzgâr gibi, deniz gibi, diyor. Mutluyum aşkı gü- zel yaşadım, denizi de, rüzgân da. Ancak soluğum daralıyor, mavi kirleniyor, yeşil soluyor, rüzgâr zehir saçıyor. ÇanakkaJe'den bir okurum telefon ediyor. Çan'da kurulan santraldan yakınıyor. Bu konudaki ya- zılanmı anımsatıyor bana. Çan'da temeli atılan sant- ral bir yana, Bulgaristan'dan esen rüzgârların ağaç- lan soldurduğunu belirten yazılanm da var. BaşkaJa- n da yazıyor. Tepkiler sürüyor, ama belli adreslere ulaşamıyor uzun süredir. ••• Çin balesini izledim, dansı yaşamak hakkını kullan- dım geçen akşam. Kültürel ilişkiler doğruftusunda gerçekleşen bir olay bu. Devlet Balesı Hong Kong'a gitti, Çin Halk Cumhuriyeti'nin Merkez BaleToplulu- ğu Ankara'ya geldi. 1959 yılında kuruluyor, 1961 yı- lından bu yana yaklaşık 150 kentte, 2000 yılında da başkentimizde yer alıyor. Dansı yaşamak mutlu bir olay gerçekten. Ben de çok mutluyum doğrusu. Başta Bolşoy, bale dalının ! ünlü topluluklannı izledim, Türk balesınin güzel tırma- nışına da tanık oldum yıllar boyunca. Bir aralık du- raklama, gerileme de var ama güzel düzeyine yeni- den ulaştı. Kuğu Gölü'nden 2. sahneyi izlerken baş- ka kuğular uçtu belleğimde. Meriç Sümen'ler, Gül- can Tunççekiç'ler, Sart Sökmen'ler, Oytun Tufan- da'lar. Bir de Duygu Aykal, o da güzel bir kartal ku- ğular arasında! Dame Ninette de Valois'e selam ol- sun, Türk balesine emek ve soluk veren dans usta- sı! Anası da denebilir. Onun eilerinde doğdu ve bü- yüdü, onun kurduğu altyapıda oluştu dansın gizemi. Perde arasında Çin Büyükelçisi Yao Kuangyi ve eşiy- le konuştuk. Onu Pekin'de tanıdım yıllarca önce. Devlet Başkanı Evren'ın Uzakdoğu yolculuğuna eş- lik ettiğim zaman. San Irmak ve Kızıl Kadtn Ordusu baleleriyle ilgili bilgiler verdi. San Irmak çağdaş bir ya- prt. Kızıl Kadınlargeleneksel, askerler, bayraklarla bi- raz da sıyasal. Sarı Irmak'ın çarpıcı danslan var, mü- ziği de çok güzel. San ülkenin özelliklerini yansıtıyor. Çin halkının Japon savaşına direnışını, yığrtliğini sim- geliyor. Dalga dalga akıyor, taşıyor, açık denizlere ulaşıyor san dansçılar. O yolculukta Pekin'den sonra Şanghay'a gittik. Bir çocuk sarayı göreceğiz. Kimi kişiler merak ediyor, ne- dir bu çocuk sarayı, ne göstermek istiyorlar bize? Ço- cuk sarayında çocuklar var. Bebek yaşta geliyor, ye- tenekleri saptanıyor, belli bir eğitimle o yetenek ge- lişiyor sonra. Uzmanlığa dönüşüyor. Her dalda iyi eğitimciler, öğretmenler var. San ülkenin masateni- sinde kırdığı rekorlar, tiyatroda, müzikte, dansta, şi- irde, şarkıda, resimde, seramikte ya da sporda böy veren filizlerle güzel ürünler oluşuyor o dallarda. Yal- nız Şanghay'da değil, başka kentlerde de var çocuk saraylan. Güzel bir altyapıyla yeni birgüç, birikim ka- tılıyor üstyapıya. Ankara'ya gelen Merkez Balesi dans- çılan da yeteneklerini o saraylarda geliştirdi belki. Yeteneği eğitim yeşertiyor. Yoksa varlığı yok oluyor! • • • Sonatin OP-15, aksakritimlerüzerine etütler ve So- nat OP-76'dan oluşan btr CD'yi çalıyorum, Adnan Say- gun'a sevgi ve saygıyla dolarak dinliyorum kaç gün- dür. Hande Dalkılıç çalıyor veyorumluyor. Dinlesey- di mutlu olurdu Saygun. Notalar ei yazısı, ilk kez ses- lendiriyor genç çalgıcı. Saygun ile başlıyor, Saygun ile sürüyor çalışmalan. Şimdi doktora öğrencisi, ho- cası Ersin Onay, ama olayın başka özelliği var. özel piyano dersi alıyor Hande Dalkılıç. Ortaokulu bitirin- ce Bilkent Müzik Hazıriık Okulu yetenek sınavların- da başarı göstererek yolunu buluyor. Başarılı bir öğ- renci oluyor, Adnan Saygun'un yapıtlarına ağırlık ve- rerek master yapıyor. OP-76 Sonat'ını ilk kez seslen- diren CD'de genç çalgıcıdan Saygun'a en güzel se- lam bence. Kuşkusuz hepimize. Piyano dalında tır- manmasaydı bû selamdan yoksun kalacaktık! Müzik devriminin uzun soluklu bir öncüsü Saygun. Dünyaya açılan ilk bestecilerimizden biri. 1928 yılın- da gidiyor Paris'e. Bir yıl sonra Divertimerrto'yu bes- teliyor. 1931 yılında Paris'te sesleniyor bu yapıt, 1932'de de Varşova'da. İlk Türk operasını da o ya- zıyor 1934'te. Sonra başka yapıtlar, Yunus Emre pra- toryosu, iki kez Paris'te, bir kez de New York'ta. Üs- telik Leopold Strovvsky'nin yönetiminde. Tarihlerin altını çizmek gerekir, 2000'lerdeki boşluk daha iyi an- laşılır! Son buluşmamız Ankara'da, Bilkent Müzik veAraş- tırma Merkezi'nin kuruluş günü. Müzik dalının ünlü kişilerinin katıldığı bir toplantı. Değerti bestecimiz, Prof. Ihsan Doğramacı'ya sunuyor son yapıtlannı. Ondan beklenmeyen bir cömertlik ama gerekçesi müzik devrimı. Karşıdevrimcilere birtepki gibi. Etno- müzikolojinin kurulmasından mutluluk duyuyor. Da- hası Ankara'da yaşamaya, çalışmaya karar veriyor Say- gun. Yaşamaya vakit kalmadı, evi temelde kaldı ama müzesi orada şimdi. Her notamın hesabını veımek isterim, diye bir sö- zü var. Genç kuşak bestecilere güzel bir ışık bence. Hande Dalkılıç'a teşekkür ediyorum. Saygun'un sonat ve düşüncesiyle anndırdı beni. B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 2 3 4 5 SOLDANSAĞA: 1/ Alanya'daki ünlü mağara. 2/ Herhangibirtop- luluğu oluşturan bireylerden her biri... Japonya'nm . parabinmı.3/Çı- kar. 4/ Vaşak de- nilen hayvanın küçük bir türû... Bir nota. 5/ Dat- 7 çaYanmadası'na venlen bır başka ad. 6/ Kalsiyu- mun simgesi... XVIII. yüzyılda Fransa da moda olmuş gösterişli bir 1 bezeme biçemı. 7/ Afri- 2 ka'nın güney ucundakj g bumunadL.. Biriyle eğlen- me ve onu küçümseme. 8/ "Kâmıldır o insan kı yaşar hatıralarla/ Bir baş- ka — beklemez artık ge- lecekten" (YahyaKemal). 9/Borusesi... "Ulvı Ce- mal —": Bestecimiz. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ tnce bulgur. 2/ "Beyaz bir — doğuyor fıstıklann ar- kasından/ Kalbinin vuruşundan anlıyorum/ tstanbul'u dinliyorum" (Orhan Veli)... Uğursuzluk. 3/ Sığınn ağ- zından akan salya... Oylurnlu. 4/ Bir kenara atılmış, uzak- laştınlmış. 5/ Eski dilde göz... Bır nota... Kuzu sesi. 6/ Gazete ya da dergılerde çıkan ve birbirini tamamlayan yazı dizisi. II Maksim Gorki'nin bir romanı... Patika 8/ Tohumu sakız gibi çiğnenen bir palmiye cinsi. 9/ Tan- ntanımaz... Hoşça vakit geçirmeye yarayan eğlence.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle