Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAVTA CUMHURfYET 6 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE
14 J. LJK. kultur@cumhuriyet.com.tr
Mingus Amungus ve 'en büyük caz repertuvar orkestrası' Mingus Big BandAçıkhava da
Efsanevi Mingus bu gece anılıyorKüitûr Senisi - 7 Ulusla-
rarası Istanbul Caz Festivalı
kapsamında, bu akşam Min-
gus Amungus ve Mingus Big
Band, efsane basçı-bestecı
ChariesMingns'u Cemıl To-
puzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda
anacaklar.
Miles Peridns liderlığinde
kurulan 7 kişilik Mingus
Amungus. Mıngus'un müzi-
kal efsanesını yenı bınyıla ta-
şıyor. Sanatçının sert be-bop
ritımlen,fiınkve klasiklerle
karmaşık yolda yönünü bu-
luyor ve topluluk San Francis-
co'ya özgü hıp-hop dokunuş-
lanyla müzığinı modern çağ-
lara aktanyor. Bu konserde
'rap' vokallerde Martin 'Dro-
sa" ReynoJds ve dansçı Heat-
her VV&kins eşlik edecek. Da-
ha önce Santana,PeterApfd-
baum,Chico Freeman, VVab-
am Kennedygibı isunlerle ça-
lan grubun lıden Mıles Per-
kins, tıpkı Charles Mingus gı-
bı müziğin pek 'tekin olma-
yan' kıyılannda gezınmeyı
tercıh ediyor. Joshi Marchâll
ise aynı anda alto ve tenor
saksofonla çalıyor. Grubun
uzun süredir beraber çalıştı-
ğı Crossroads._A Movement
CoDecth* de caz doğaçlama-
lan ve Brezılya çağnşımlan
içeren danslanyla görsel bır
şölen sunuyor.
Mignus Big Band, 1979'da
ölen besteci Charles Min-
gus'un çizdiğı karmaşık yol-
da, sanatçının eserlerinin özel
big-band düzenlemelerini ses-
lendırerek gende bıraktığı ge-
niş. repertuyara bağlıhğını sür-
dürüyor. Ölen sanatçının eşi
Sue Mingus'un gözetıminde
çalışmalannı sürdüren toplu-
luğun Muıgus'un eserlerıni
ve felsefesını temel olarak ha-
zuiadığı 5 albüm kaydı bulu-
nuyor.
1996'dakı Grammy aday-
hklannın ardından Naırd In-
dıe Ödülü'nü kazanan, Down-
beat ve JazzTfanes gıbı önem-
li dergilenn eleşnnnenve oku-
yucu oylamalarında birçok
kez binnci olan Mingus Big
Band devralacak. Topluluk
New York Times'a göre 'caz
tarihinin en büyük repertu-
var orkestrası' olarak tanım-
lanıyor.
Caz tarihinin önemli kişi-
liklerinden biri olarak kabul
edılen Charles Mıngus'unmü-
zığı, Louis Armstrong'la bir-
lıktelığı sırasındakı yapıtlan
ve daha sonralan oluşturdu-
ğu özgür formdaki bestele-
riyle birçok türü banndınyor.
Chartie Parker, MDes Davis,
BudFbml, ArtTatum ve Du-
ke EUington gıbı isunlerle de
çalışan sanatçı, karmaşık n-
tımler ve farklı bir tempo an-
layışıyla oluşturdugu eserle-
ri ve özellıkle ırk aynmcıhğı
gıbı polıtik konulardan ılham
alarak düzenlediği yapıtlany-
la, ıyi bır basçı ve pıyanist ol-
manın ötesınde besteci kim-
lığıyle, Amenkan caz müzığı
tanhındekı yerinı alıyor.
Neden biıükteDoğu cazmı oluşturmayahm
Aşjkm Arsunan
CUMHURCANBAZOĞLU
7. tstanbul Caz Festivali'nin
Babvtoa ayağında bu gece önem-
lı bir konser var: Aşkm Arsunan
Ethno-Karma Project. Etkinli-
ğin önemı, katılan muzıkçıler ka-
dar projenın ıçenğınden de kay-
naklanıyor.
Aslında proje yeni değil. Bu-
güne dek örneklerine fazlaca rast-
lanmış bır şekilde, cazla etnik ez-
gileri birarada vermeye çalışacak
topluluk. Ancak bu kez etnik ve
caz unsurlann baştan sona bir-
likte çalmalan ve sonundda ca-
zın ağırlığının daha fazla olması
bu gınşimı daha farklı bır kulva-
ra koyuyor.
Arsunan uzun yıllar müziğin
ıçınde: ancak işın üretım aşama-
sında arka planda görev yaptı-
ğından fazla ünlenmemiş bir us-
ta. Yaşamöyküsünde, yurtdışın-
da, başta îsveç olmak üzere Av-
rupa'nın çeşitlı ülkelerinde ve
ABD'de müzisyen, düzenlemeci
ve besteci olarak çalıştığı notu
düşülmüş. Bizde de Fatih Erkoç,
Onno Tunç, Zuhal Okay, Sertab
Erener, Sezen Aksu ve Levent
Yüksel'le albümlerde ışbirliği
yapmış, filmlere ve reklamlara
müzıkler yazmış.
Bu gece Babylon sahnesınde
Aşkın Arsunan'la (klavye) bir-
likte saksofonda, arayışlara her dö-
nem sıcak bakmış Levent AJtm-
dağ, gıtardaSrtkıSrtandotu. trom-
petlerde Şenova Ülker ve HaH
Isık, düdükve neyde ErtanTekm.
vurmalılarda Mefamet Akatay,
HamdiAkatay. CengizErcümer,
trombon ve klavyede Aycan Tez-
tei. bassta Eylem Pefit, davuida
Volkan Öktem yer alacak.
Ekibin konserde yorumlaya-
cağı repertuvar ise sonbaharda
albüm olarak Aura Müzik etike-
tiyle piyasaya sürülecek.
Provalar sırasmda görüştüp-
müz Arsunan, konserle ılgüi şu
bilgilen verdi: Yıllardır dışan-
daydım ben. Geldığımde Levent
Altındağ'la birlikte çalıyorduk
sık sık. Aklmuzda hep buradan
birşeyleri alıp dünyaya tanıtmak
vardı. Burada müthış müzısyen-
ler de var, ama hepsı pıyasanın
azizUğine uğrarruş durumda; sev-
medıklen işlerie uğraşıyorlar.
Gelın, birlikte böylebirşey ya-
palım dedik. Etnik sazlan da alıp
yola çıknk; iyi bırsentez oluştur-
dugumuza inanıyoruz. Bu sente-
zın içınde bızden müziklerolacak;
etnik açıdan Amenka, Avrupa'yı
ıçıne alan, Hındıstan'a kadaruza-
nan global bır yapı da var.
- Projede cazın agırnğı nedir?
ARSUNAN - Caz son derece
açık bir müzik, biz de hayli emp-
rovize çalıyoruz. Bu nedenle de-
neye ımkân tanıdığı ıçin caza da-
ha ağıriık veriyoruz. Etnıkler de
yer yer girip çıkıyor, bu da orta-
mı rahatlanyor. 70'lerden sonra
Batı'da dogru dürüst bir müzik
çıkmıyor. Yapılanlar hep tekrar;
caz olarakda, rockda,pop da. Biz
Dogu müziğıyle bu piyasalarda
iyı ışleryapabihnz şimdi. Nordich
cazı var, Amenkan cazı var, ne-
den Doğu cazı da olmasın dün-
yada?
-Neferçalacaksuuz konserde?
ARSUNAN - Konserde, albü-
me alacağımız parçalan çalaca-
ğız. Bunlardan dokuz tanesi ori-
jınal. benım ve Levent'ın yazdı-
ğı müzıkler. Aynca Take Five'ı
darbukayla yenıden düzenledim.
Brezilya müziğiyle ilgilenen Webber, yeni albümüyle herkesi şaşırtacağını söylüyor
'Klasikmüykpoplaştmlmanuüı'
AYŞEKÖKSAL
Klasik müziğin 'varamaz' çello vir-
tüözü Julian Lloyd VVebber, 28. Ulus-
lararası Füm Festivali'nde Aya Irini'de
Rebecca VVoofcock'un piyanosuyla eş-
lik ettiği bir konser verdi.
Her ne kadar müzisyen bir anne ve
Londra Müzik Koleji'nde çalışan bir
babanın çocuğu olsa da, Webber'i as-
lmda koyu bir Hıristiyan olan büyükan-
nesi büyütmüş.
Ağabeyi Andrew LJoyd VVebber ile
piyano dersleri ahnaya başlamış. Ama
viyolonselin kendisine daha uyan bir
alet olduğunu anlar anlamaz, kendisi-
ni bu çalgıya adamış. Her ne kadar
ağabeyi yazdığı müzikallerle ve ya-
rattığı dev tiyatro şirketi ile adından da-
ha çok söz ettirse de, Jullian müziği-
ni ve yaşamını kendi amaçlanna göre
çizmiş bu- müzisyen.
- Klasik müzikten pop müziğine ka-
dar değişen bir müzik anlayışınız var.
Neden bu tür farklılıklann peşindesi-
niz?
VVEBBER- Eskiden o tür çalışma-
lara daha çok ağıriık veriyordum. Şim-
di ise klasik müziği tercih ediyorum.
Popüler müziği kendi müziğime daha
az bulaştırmaya gayret ediyorum.
Çello, repertuvan çok kısıtlı olması-
na karşın çeşitli biçimlerde kullanıla-
bilen ender çalgılardan biri.
Onun bu özelliğini göz ardı etmek
ve sadece bir noktaya kilitlenmek ben-
ce biraz aptallık oluyor. Aym şey kla-
sik müzik için de geçerli. Bu yüzden
değişik müzik türlerini çalmayı tercih
ediyorum.
Mesela Philip Glass ya da bu gece
çaldığım James MacMillan'ın beste-
leri gibi önü açık ve ufku geniş beste-
ler benim çelloma daha uygun. Klasik
müziği artık müze kültüründen çıka-
np yeni arayışlar ve uygulamalar içi-
ne geçilmesi lazım. Elitist yaklaşım-
lann kınknası da aynı nedenle gerek-
-fe Belkı de bu yüzden bazı arayışların
içindeyiz bugün.
- Bütün smnian yüap türierin bir-
birinin içinegeçmesi gerektiğJni mi dü-
şünüyorsunuz? Yoksa hâlâ bazı değer-
leri korumak gerekryor mu?
VVEBBER- Bazı açılardan evet yı-
kılmalı dıye düşünüyorum. Ama genç-
leraruk sadece pop müziğinin içine düş-
tü ve gözleri başka bir şey görmüyor.
Bu açıdan klasik müziğin 'poplaşunl-
ması'nın da karşısında durmak gerek-
tiğine inanıyorum. Klasik bestelere,
pop 'iyfleştirmesi' yapılması doğru de-
Klasik müziği artık
müze kültüründen çıkanp
yeni arayışlar ve
uygulamalar içine
geçilmeli. Elitist
yaklaşımlar da kınlmalı.
Belki de bu yüzden bazı
arayışlann içindeyiz
bugün. Gençlerin gözü
pop müziğinden başka bir
şey görmüyor.
B,
M MÜZİK
ğil ve ben de hıç yapmadım. Bach'a
beat ritımlen eklemek onun müziğini
daha iyi yapmaz. Sadece Bach'a say-
gısızlık etmış olursunuz.
- Ama genç klasik müzik dinleyici-
lerini de kazanmak isti\orsunuz?
VVEBBER- Bu doğru. Isviçre'dekı
Davos Konferansı'nda tüm televizyon
kanaüarma gençlere klasik müziği ta-
nıtmak için kısa programlar yapmak
için çağnda bulunmuştum. Gençlik
pop müzik dinliyor olabihr ama onla-
n eğitmenin bir yolu bulunmalı. Ama
Türkiye'de farklı bir dinleyici ile kar-
şılaştım. Dün gece Izmir'de verdiğim
konserde olsun, bugün olsun, yaşlı ın-
sanlardan çok gençler vardı. Bu beni
çok heyecanlandırdı ve hatta umutlan-
du-dı.
- Philip Glass ve James MacMillan
gibi çağdaş bestecilerden sizin için par-
ça yaymalannı istediniz. Onlaria or-
tak yanınız nedir?
VVEBBER- MacMillan daha gele-
neksel. Glass ise farklı yollar deneyen
bir araştırmacı. Ama bu noktada akla
klasik müziğin ne olduğu sorusu ge-
liyor. Yani klasik müziği belirli bir ta-
nım ıçinde düşünebilır miyiz? Bir ka-
lıba oturtabilir miyiz? Mesela Glass bir
çokfilm müziği yaptt. Bu da klasik rmr-
zik. Bir yapıtuı ne tür olduğu değil,
ıyi olup olmadığı daha önemli. Benim
ikisini seçmemin nedeni ilginç beste-
ciler ve benim çok hoşuma giden ya-
pıtlan var. Klasik veya değil ama iyi-
ler. Bir çok kişinin düşündüğü gibi,
ünlü olduklan için benim çelloma mü-
zik yazmalanru istemedim. Londra'da
çok daha popüler ve şu anda moda
olan besteciler var.
Aslında böyle bir olaydan özellikle
kaçmdım. Çünkü ben kendi müziğime
güveniyorum. Eğer insan kendi müzi-
'u açıdan klasik
müziğin
'poplaştınlması'nın da
karşısında durmak
gerektiğine inanıyorum.
Klasik bestelere, pop
'iyileştirmesi' yapılması
doğru değil ve ben de hiç
yapmadım. Bach'a beat
ritimleri eklemek onun
müziğini daha iyi
yapmaz. Sadece Bach'a
saygısızlık etmiş
olursunuz.
ğine güvenmezse ve başka yollar arar-
sa bu hiç bir zaman işe yaramaz.
- Aynca siz de Ud parca bestelediniz.
Biriniçocuğunuzundoğumu,diğeri ise
Jacqueline du Pre için. JacqueUoe du
Pre'de sizi etkileven nevdi?
VVEBBER- Gençken beni en çok et-
kileyen insanlardanbiriydi. Londra'da-
fci en iyi çeHocuydu. — — — -
Ben ilk önce çello çahnayı pek be-
nimsememiştim. Onun bu aleti kulla-
nışı beni o kadar etkiledi ki, çelloya âşık
oldum. Onun hakkında çekılen 'H3ary
veJackie' filminden duyduğum hayal
kınklığı oldu. Bu beni o parçayı yaz-
maya itti. Beste yapacak pek fazla za-
manım olmuyor. Bir şeyi yazmak için
çok özel bir şeyler yaşamam gereki-
yor, onun üzerine düşünebilmem için.
- Sizi bu kadar rahatsız eden şey ne
oldufflmde?
VVEBBER- Temelde o gerçek Jac-
queline değildi. Onu çok iyi tanıyorum.
Yaşamınm sonuna kadar onunla bera-
berdim. Filmde yaratılan garip ve çıl-
gm tip gibi değildı. Çok ciddi yanlış-
lar vardı.
Skandal yaratıp ilgi çekmeye ve da-
ha çok para kazanmaya yönelik bir
fılmdi. Bir çok gerçek saptınlmış ve
onun güzelliği, yeteneğı çirkin bir bi-
çimde kullanılmaya çalışıbnıştı.
- Kardeşiniz, Andrew LJyod VVeb-
ber ile birlikte yapûğmız bir çahşma
davar.-
VVEBBER- Bu parça bir futbol ma-
çı üzerine yapılan bahis sonucunda
yazıldı aslında. Çünkü Andrew o sı-
ralarda çok meşguldu ve çellonun rock
enstrümanlan ile çalınıp çalınmaya-
cagından emın değildi. Bahsi ben ka-
zandım ve Andrevv yaşarrunda sözsüz
olarak tek besteyi bana yazdı. Reper-
tuvarımda bu kadar iyi bir parçaya sa-
hip olduğum için gerçekten çok şans-
lıyun.
-Bir de yazar tarafimz var...
VVEBBER - Her zaman yazmaktan
çok hoşlandım. Uzun zaman önce 'Ira-
vd with myceflo' diye birkitap yazmış-
tım. Klasik müzikten hoşlananlar için
çello yapdan bır yolculuğu ve hayatım-
dan kesitleri aktarmışöm. Sözcükleri
kullanmayı çok seviyorum. Insanlar
bir besteyi çalarken neler hissettiğimi
soruyorlar. Bunu söylemek ve dile
dökmek çok güç. Yazarken bütün bun-
lann cevabını, müziği, hayatımı ve
kendimi başka bir yolla ifade etmenin
yolunu buluyorum. Müzik bir başka bi-
çimde anlatıyor, yazı ise bambaşka bir
biçimde. Sanınm ikisi birbirini tamam-
lıyor.
- Son kttabuıız 'Short Sharp Shocks'
da sadece 'korku öyküleri'ni bir ara-
yagetirmişsiniz. Korkuya sizi bu kadar
çeken nedir?
VVEBER- Bunlar küçük hikâyeler.
Biraz acayip ve yaramaz öyküler. Ama
tam anlamıyla korku denemez. Her ta-
raftan ölüler çıkıp kan gövdeyî götûr-
müyor. Daha çok psikolojik anlahm-
lar var. Bu beni etkiledi. Yolculuk eder-
ken, uçakta okuduğum hikâyeler ve
beni rahatlatıyor. Bu yüzden bir araya
getirmek istedim.
- Gelecekteki projekr neler?
VVEBBER- Şu ana kadar yaptığım
işten ve gjttiğimyoldan vazgeçmeyi dü-
şünmüyorum. Ama Brezilya müziği
ile ilgih bir şeyler yapmayı planlıyo-
rum. Bana onlann ritmleri, kültürleri
ilginç geliyor. Herkesi çok şaşırtacak
bir albüm yapacağım.
IŞILDAK VE
YELPAZE
ATİLLA BtRKtYE
Yazın, Yazlamn
Anısına...
Çocukluk ve gençlik yıllanmın geçtiği Bakırköy'ünü
dünyanın en güzel yeri olarak bilirdim. Benim için
hâlâ öyiedir. O yıllann, o bahçeli iki katlı evleri; ye-
diveren gülleri, çeşit çeşit meyve ağacı ve özellik-
le de sakin sokaklan.
Hele de yaz gelmeye görsün!
Yazlık sinemalan, haziranda açan gülleri ve de kır-
mızı gülleri. Tabii ki aşk. Yazın sesi aşkın da sesiy-
di.
Dışarda olabijmenin dayanılmaz çekiciliğj ve öz-
gürlüğü vardı. Öte yandan çaresiz bir tutukiu san-
ki:
Bütün gün yalnızca bir köşede durmuş, pence-
reden bir bakmasını, bir an görünmesini ve görme-
sini beklemek...
Arkadaşlarla sokaklar boyu volta. Sahlle inip pi-
yasa yapmak. Özenilen ağabeyler; özenilen aşklar.
O zamanlar, ki Istanbul'un son "mahalleli" yılla-
nydı herhalde; mahalle adabı, mahalle sohbetleri,
mahalle konulan ve sorunlan vardı. Mahalle dost-
luklan, arkadaşlıklan ve de aşklan vardı.
"Benimki", "seninki" tanımlamalannın ardından
yıllar geçtikçe, gece kafa kafaya verip kınlan boşal-
mış şarap şişeieri vardı. Bir ara sıkıyönetimler de var-
dı; insanı bahçesinde bile rahat bırakmazlardı...
"Bütün yaz" bizimdi. Tanpınar'ın şimdi okudu-
ğum dizeleri gibiydi:
"Ne güzel geçti bütün yaz,
Geceler küçük bahçede..."
Ağaçlann altında güneşin sıcaklığından kaçıp ha-
yaller içinde ilk gençliğimizin tazeliğiyte saaüerce ko-
nuşmalar vardı.
Olan ve olmayan aşklanmızı anlatmalar vardı.
Büyümenin şikâyetleri vardı, "ilkyaz şikâyetleri" gi-
bi...
Yazlık sinemalar vardı; her gece birinden öteki-
ne koşturduğumuz; belki sevgiliyi uzaktan da olsa
gördüğümüz.
Acemi paketlerimizden fıyakayla çıkardığımız si-
garalar vardı: Ciğerimiz yansa da çaktırmaz, filtre-
siz Yeni Harman'ın dumanını projektörün eski be-
yazlığına efkâria üflerdik.
"Koca bir yaz" böyle geçerdi. Bir gülümseme
dudaklanmda her okuduğumda. Oktay Rrfat'ın şi-
irindeki gibi:
"Koca bir yazı çekirdek içleyerek
sinamalarda geçirdim,
taban teptim sokaklarda
tımak yedim uyudum,
denize baktım usanmadan"
Yaz aylannda eskiden "deniz" vardı Istanbul'da.
Denize girilirdi, dört bir yanında. Istanbul'un plaj
aşklan vardı. Kaçamak el ele tutuşmalar; kabin ar-
kası yürek hoplatan öpüşmeler.
Delikanlılığın hayta ateşini, o güzeJim Marma-
fa'nın serin ve berrak sulan alırdı çoğu zaman:.. " j
Çok mu geride kaldı o yazlar; aslında tüm yazlar
geride kaldı. Hayrflanmak boşuna, geçmişteki aşk-
lar da "dönmüyor" bir daha; o güzelim bahçesin-
de kırmızı gülleri olan iki katlı evler de.
Onlar, bir şiirin unutulmaz dizeleri gibi bir köşe-
sinde belleğimizin, belleğimin: Yazın, yazlann anı-
sına sadık kalarak.
Güney Marmara'da
arkeolojik kazılar
• BURSA (AA) - Bu ay başlanacak olan
Bursa'nın Iznik ilçesindeki Roma Tiyatrosu ve
Çini Fınnlan kazılan, Balkanlar'da ziraatin ilk
yapıldığı yer olduğu bildirilen Menteşe
Höyüğü'nde Hollandalı arkeologlar tarafindan
gerçekleştirilecek. Bu yılki kazı çahşmalannda,
tiyatro alamndaki orkestranm bazı bolümlerinin
ortaya çıkanlacağını kaydeden Uludağ
Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bedri
Yalman, MS 2. yüzyıl«ia Roma ordusunun
kullandığı savaş araç ve gereçlerinin kabartma
olarak ışlendiği mermer frize sahip tiyatroda
bulunan insan iskeletlerinin de antropolojik
özellikleri olduğunu belirtti. 1980'den beri
yürütülen kazı çahşmalannda çıkanlan Helenistik,
Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait
eserler halen tznik Müzesi'nde sergileniyor.
Napolyon'un donanması Mısm'da
güvenli bir müzede
• KAHİKE (AFP) - Napolyon'un donanma ile
ilgili eşyalan ve silahlan, bir hırsızın güvenlik
sistemini çözmesiyle, sergilendiği müzeden
almdı. Nil Savaşı'nda Ingiliz Lord Nelson
tarafindan batırüan Fransız filosunda bulunan
eşyalar Qayt Bey Müzesi'nden Ulusal Maritime
Müzesi'ne taşındı. Aynca Osmanlı döneminde
Fatunilerden, Memlüklerden ve Muhammed
Ali'nin soyundan kahna silahlar, kandiller ve
diğer eşyalar da güvenlik nedeniyle Qayt Bey'den
almıp Islam Müzesi'ne götürüldü. _ T
_
Pınar Kido Çocuk liyatrosu
turnede
•KûMr Servisi - Her yıl geleneksel olarak yaz
turnesine çıkan Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu, bu
yıl 1 Temmuz'da Afyon'dan başlayıp Mersin'den
Mardin'e, Kars'tan Adapazan ve tzmit'e kadar
uzanan 45 günlük turne çerçevesinde çocuklara
ücretsiz tiyatro izleme olanağı sunacak.
Çocuklann çeşitli konularda bilinçlendirilmesi ve
güzel sanatlara olan ilgilerinin arttınlmasını
amaçlayan tiyatro. Şakir Demirpehlivan'ın
yönetimindeki on iki kişilik kadro ile 'Kido'nun
Maceralan' adlı yeni oyunu sahneleyecek.
Tiyatro sanatçısı Mehmet—
Büyükağaoğlu toprağa verild
H tZIVÜR (AA) - Izmir'de cumartesi günü
geçırdığı kalp krizi sonucu yaşamını yitiren
tiyatro sanatçısı Mehmet Büyükağaoğlu (48),
îzmir Devlet Tiyatrosu'nun Karşıyaka Sahnesi
önünde düzenlenen bir törenle toprağa verildi.
Izmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Mustafa
Şekercioğlu, sanatçmın oyunculuğunun yam su
tiyatro eğitimine de emek verdiğini belirterek
"Oyuncu, yönetmen ve tiyatro eğitimcisi
Büyükağaoğlu, Türk tiyatrosunda kolay kolay
silinemeyecek izler bıraktı" diye konuştu.