20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVTA CUMHURfYET 6 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE 14 J. LJK. [email protected] Mingus Amungus ve 'en büyük caz repertuvar orkestrası' Mingus Big BandAçıkhava da Efsanevi Mingus bu gece anılıyorKüitûr Senisi - 7 Ulusla- rarası Istanbul Caz Festivalı kapsamında, bu akşam Min- gus Amungus ve Mingus Big Band, efsane basçı-bestecı ChariesMingns'u Cemıl To- puzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda anacaklar. Miles Peridns liderlığinde kurulan 7 kişilik Mingus Amungus. Mıngus'un müzi- kal efsanesını yenı bınyıla ta- şıyor. Sanatçının sert be-bop ritımlen,fiınkve klasiklerle karmaşık yolda yönünü bu- luyor ve topluluk San Francis- co'ya özgü hıp-hop dokunuş- lanyla müzığinı modern çağ- lara aktanyor. Bu konserde 'rap' vokallerde Martin 'Dro- sa" ReynoJds ve dansçı Heat- her VV&kins eşlik edecek. Da- ha önce Santana,PeterApfd- baum,Chico Freeman, VVab- am Kennedygibı isunlerle ça- lan grubun lıden Mıles Per- kins, tıpkı Charles Mingus gı- bı müziğin pek 'tekin olma- yan' kıyılannda gezınmeyı tercıh ediyor. Joshi Marchâll ise aynı anda alto ve tenor saksofonla çalıyor. Grubun uzun süredir beraber çalıştı- ğı Crossroads._A Movement CoDecth* de caz doğaçlama- lan ve Brezılya çağnşımlan içeren danslanyla görsel bır şölen sunuyor. Mignus Big Band, 1979'da ölen besteci Charles Min- gus'un çizdiğı karmaşık yol- da, sanatçının eserlerinin özel big-band düzenlemelerini ses- lendırerek gende bıraktığı ge- niş. repertuyara bağlıhğını sür- dürüyor. Ölen sanatçının eşi Sue Mingus'un gözetıminde çalışmalannı sürdüren toplu- luğun Muıgus'un eserlerıni ve felsefesını temel olarak ha- zuiadığı 5 albüm kaydı bulu- nuyor. 1996'dakı Grammy aday- hklannın ardından Naırd In- dıe Ödülü'nü kazanan, Down- beat ve JazzTfanes gıbı önem- li dergilenn eleşnnnenve oku- yucu oylamalarında birçok kez binnci olan Mingus Big Band devralacak. Topluluk New York Times'a göre 'caz tarihinin en büyük repertu- var orkestrası' olarak tanım- lanıyor. Caz tarihinin önemli kişi- liklerinden biri olarak kabul edılen Charles Mıngus'unmü- zığı, Louis Armstrong'la bir- lıktelığı sırasındakı yapıtlan ve daha sonralan oluşturdu- ğu özgür formdaki bestele- riyle birçok türü banndınyor. Chartie Parker, MDes Davis, BudFbml, ArtTatum ve Du- ke EUington gıbı isunlerle de çalışan sanatçı, karmaşık n- tımler ve farklı bir tempo an- layışıyla oluşturdugu eserle- ri ve özellıkle ırk aynmcıhğı gıbı polıtik konulardan ılham alarak düzenlediği yapıtlany- la, ıyi bır basçı ve pıyanist ol- manın ötesınde besteci kim- lığıyle, Amenkan caz müzığı tanhındekı yerinı alıyor. Neden biıükteDoğu cazmı oluşturmayahm Aşjkm Arsunan CUMHURCANBAZOĞLU 7. tstanbul Caz Festivali'nin Babvtoa ayağında bu gece önem- lı bir konser var: Aşkm Arsunan Ethno-Karma Project. Etkinli- ğin önemı, katılan muzıkçıler ka- dar projenın ıçenğınden de kay- naklanıyor. Aslında proje yeni değil. Bu- güne dek örneklerine fazlaca rast- lanmış bır şekilde, cazla etnik ez- gileri birarada vermeye çalışacak topluluk. Ancak bu kez etnik ve caz unsurlann baştan sona bir- likte çalmalan ve sonundda ca- zın ağırlığının daha fazla olması bu gınşimı daha farklı bır kulva- ra koyuyor. Arsunan uzun yıllar müziğin ıçınde: ancak işın üretım aşama- sında arka planda görev yaptı- ğından fazla ünlenmemiş bir us- ta. Yaşamöyküsünde, yurtdışın- da, başta îsveç olmak üzere Av- rupa'nın çeşitlı ülkelerinde ve ABD'de müzisyen, düzenlemeci ve besteci olarak çalıştığı notu düşülmüş. Bizde de Fatih Erkoç, Onno Tunç, Zuhal Okay, Sertab Erener, Sezen Aksu ve Levent Yüksel'le albümlerde ışbirliği yapmış, filmlere ve reklamlara müzıkler yazmış. Bu gece Babylon sahnesınde Aşkın Arsunan'la (klavye) bir- likte saksofonda, arayışlara her dö- nem sıcak bakmış Levent AJtm- dağ, gıtardaSrtkıSrtandotu. trom- petlerde Şenova Ülker ve HaH Isık, düdükve neyde ErtanTekm. vurmalılarda Mefamet Akatay, HamdiAkatay. CengizErcümer, trombon ve klavyede Aycan Tez- tei. bassta Eylem Pefit, davuida Volkan Öktem yer alacak. Ekibin konserde yorumlaya- cağı repertuvar ise sonbaharda albüm olarak Aura Müzik etike- tiyle piyasaya sürülecek. Provalar sırasmda görüştüp- müz Arsunan, konserle ılgüi şu bilgilen verdi: Yıllardır dışan- daydım ben. Geldığımde Levent Altındağ'la birlikte çalıyorduk sık sık. Aklmuzda hep buradan birşeyleri alıp dünyaya tanıtmak vardı. Burada müthış müzısyen- ler de var, ama hepsı pıyasanın azizUğine uğrarruş durumda; sev- medıklen işlerie uğraşıyorlar. Gelın, birlikte böylebirşey ya- palım dedik. Etnik sazlan da alıp yola çıknk; iyi bırsentez oluştur- dugumuza inanıyoruz. Bu sente- zın içınde bızden müziklerolacak; etnik açıdan Amenka, Avrupa'yı ıçıne alan, Hındıstan'a kadaruza- nan global bır yapı da var. - Projede cazın agırnğı nedir? ARSUNAN - Caz son derece açık bir müzik, biz de hayli emp- rovize çalıyoruz. Bu nedenle de- neye ımkân tanıdığı ıçin caza da- ha ağıriık veriyoruz. Etnıkler de yer yer girip çıkıyor, bu da orta- mı rahatlanyor. 70'lerden sonra Batı'da dogru dürüst bir müzik çıkmıyor. Yapılanlar hep tekrar; caz olarakda, rockda,pop da. Biz Dogu müziğıyle bu piyasalarda iyı ışleryapabihnz şimdi. Nordich cazı var, Amenkan cazı var, ne- den Doğu cazı da olmasın dün- yada? -Neferçalacaksuuz konserde? ARSUNAN - Konserde, albü- me alacağımız parçalan çalaca- ğız. Bunlardan dokuz tanesi ori- jınal. benım ve Levent'ın yazdı- ğı müzıkler. Aynca Take Five'ı darbukayla yenıden düzenledim. Brezilya müziğiyle ilgilenen Webber, yeni albümüyle herkesi şaşırtacağını söylüyor 'Klasikmüykpoplaştmlmanuüı' AYŞEKÖKSAL Klasik müziğin 'varamaz' çello vir- tüözü Julian Lloyd VVebber, 28. Ulus- lararası Füm Festivali'nde Aya Irini'de Rebecca VVoofcock'un piyanosuyla eş- lik ettiği bir konser verdi. Her ne kadar müzisyen bir anne ve Londra Müzik Koleji'nde çalışan bir babanın çocuğu olsa da, Webber'i as- lmda koyu bir Hıristiyan olan büyükan- nesi büyütmüş. Ağabeyi Andrew LJoyd VVebber ile piyano dersleri ahnaya başlamış. Ama viyolonselin kendisine daha uyan bir alet olduğunu anlar anlamaz, kendisi- ni bu çalgıya adamış. Her ne kadar ağabeyi yazdığı müzikallerle ve ya- rattığı dev tiyatro şirketi ile adından da- ha çok söz ettirse de, Jullian müziği- ni ve yaşamını kendi amaçlanna göre çizmiş bu- müzisyen. - Klasik müzikten pop müziğine ka- dar değişen bir müzik anlayışınız var. Neden bu tür farklılıklann peşindesi- niz? VVEBBER- Eskiden o tür çalışma- lara daha çok ağıriık veriyordum. Şim- di ise klasik müziği tercih ediyorum. Popüler müziği kendi müziğime daha az bulaştırmaya gayret ediyorum. Çello, repertuvan çok kısıtlı olması- na karşın çeşitli biçimlerde kullanıla- bilen ender çalgılardan biri. Onun bu özelliğini göz ardı etmek ve sadece bir noktaya kilitlenmek ben- ce biraz aptallık oluyor. Aym şey kla- sik müzik için de geçerli. Bu yüzden değişik müzik türlerini çalmayı tercih ediyorum. Mesela Philip Glass ya da bu gece çaldığım James MacMillan'ın beste- leri gibi önü açık ve ufku geniş beste- ler benim çelloma daha uygun. Klasik müziği artık müze kültüründen çıka- np yeni arayışlar ve uygulamalar içi- ne geçilmesi lazım. Elitist yaklaşım- lann kınknası da aynı nedenle gerek- -fe Belkı de bu yüzden bazı arayışların içindeyiz bugün. - Bütün smnian yüap türierin bir- birinin içinegeçmesi gerektiğJni mi dü- şünüyorsunuz? Yoksa hâlâ bazı değer- leri korumak gerekryor mu? VVEBBER- Bazı açılardan evet yı- kılmalı dıye düşünüyorum. Ama genç- leraruk sadece pop müziğinin içine düş- tü ve gözleri başka bir şey görmüyor. Bu açıdan klasik müziğin 'poplaşunl- ması'nın da karşısında durmak gerek- tiğine inanıyorum. Klasik bestelere, pop 'iyfleştirmesi' yapılması doğru de- Klasik müziği artık müze kültüründen çıkanp yeni arayışlar ve uygulamalar içine geçilmeli. Elitist yaklaşımlar da kınlmalı. Belki de bu yüzden bazı arayışlann içindeyiz bugün. Gençlerin gözü pop müziğinden başka bir şey görmüyor. B, M MÜZİK ğil ve ben de hıç yapmadım. Bach'a beat ritımlen eklemek onun müziğini daha iyi yapmaz. Sadece Bach'a say- gısızlık etmış olursunuz. - Ama genç klasik müzik dinleyici- lerini de kazanmak isti\orsunuz? VVEBBER- Bu doğru. Isviçre'dekı Davos Konferansı'nda tüm televizyon kanaüarma gençlere klasik müziği ta- nıtmak için kısa programlar yapmak için çağnda bulunmuştum. Gençlik pop müzik dinliyor olabihr ama onla- n eğitmenin bir yolu bulunmalı. Ama Türkiye'de farklı bir dinleyici ile kar- şılaştım. Dün gece Izmir'de verdiğim konserde olsun, bugün olsun, yaşlı ın- sanlardan çok gençler vardı. Bu beni çok heyecanlandırdı ve hatta umutlan- du-dı. - Philip Glass ve James MacMillan gibi çağdaş bestecilerden sizin için par- ça yaymalannı istediniz. Onlaria or- tak yanınız nedir? VVEBBER- MacMillan daha gele- neksel. Glass ise farklı yollar deneyen bir araştırmacı. Ama bu noktada akla klasik müziğin ne olduğu sorusu ge- liyor. Yani klasik müziği belirli bir ta- nım ıçinde düşünebilır miyiz? Bir ka- lıba oturtabilir miyiz? Mesela Glass bir çokfilm müziği yaptt. Bu da klasik rmr- zik. Bir yapıtuı ne tür olduğu değil, ıyi olup olmadığı daha önemli. Benim ikisini seçmemin nedeni ilginç beste- ciler ve benim çok hoşuma giden ya- pıtlan var. Klasik veya değil ama iyi- ler. Bir çok kişinin düşündüğü gibi, ünlü olduklan için benim çelloma mü- zik yazmalanru istemedim. Londra'da çok daha popüler ve şu anda moda olan besteciler var. Aslında böyle bir olaydan özellikle kaçmdım. Çünkü ben kendi müziğime güveniyorum. Eğer insan kendi müzi- 'u açıdan klasik müziğin 'poplaştınlması'nın da karşısında durmak gerektiğine inanıyorum. Klasik bestelere, pop 'iyileştirmesi' yapılması doğru değil ve ben de hiç yapmadım. Bach'a beat ritimleri eklemek onun müziğini daha iyi yapmaz. Sadece Bach'a saygısızlık etmiş olursunuz. ğine güvenmezse ve başka yollar arar- sa bu hiç bir zaman işe yaramaz. - Aynca siz de Ud parca bestelediniz. Biriniçocuğunuzundoğumu,diğeri ise Jacqueline du Pre için. JacqueUoe du Pre'de sizi etkileven nevdi? VVEBBER- Gençken beni en çok et- kileyen insanlardanbiriydi. Londra'da- fci en iyi çeHocuydu. — — — - Ben ilk önce çello çahnayı pek be- nimsememiştim. Onun bu aleti kulla- nışı beni o kadar etkiledi ki, çelloya âşık oldum. Onun hakkında çekılen 'H3ary veJackie' filminden duyduğum hayal kınklığı oldu. Bu beni o parçayı yaz- maya itti. Beste yapacak pek fazla za- manım olmuyor. Bir şeyi yazmak için çok özel bir şeyler yaşamam gereki- yor, onun üzerine düşünebilmem için. - Sizi bu kadar rahatsız eden şey ne oldufflmde? VVEBBER- Temelde o gerçek Jac- queline değildi. Onu çok iyi tanıyorum. Yaşamınm sonuna kadar onunla bera- berdim. Filmde yaratılan garip ve çıl- gm tip gibi değildı. Çok ciddi yanlış- lar vardı. Skandal yaratıp ilgi çekmeye ve da- ha çok para kazanmaya yönelik bir fılmdi. Bir çok gerçek saptınlmış ve onun güzelliği, yeteneğı çirkin bir bi- çimde kullanılmaya çalışıbnıştı. - Kardeşiniz, Andrew LJyod VVeb- ber ile birlikte yapûğmız bir çahşma davar.- VVEBBER- Bu parça bir futbol ma- çı üzerine yapılan bahis sonucunda yazıldı aslında. Çünkü Andrew o sı- ralarda çok meşguldu ve çellonun rock enstrümanlan ile çalınıp çalınmaya- cagından emın değildi. Bahsi ben ka- zandım ve Andrevv yaşarrunda sözsüz olarak tek besteyi bana yazdı. Reper- tuvarımda bu kadar iyi bir parçaya sa- hip olduğum için gerçekten çok şans- lıyun. -Bir de yazar tarafimz var... VVEBBER - Her zaman yazmaktan çok hoşlandım. Uzun zaman önce 'Ira- vd with myceflo' diye birkitap yazmış- tım. Klasik müzikten hoşlananlar için çello yapdan bır yolculuğu ve hayatım- dan kesitleri aktarmışöm. Sözcükleri kullanmayı çok seviyorum. Insanlar bir besteyi çalarken neler hissettiğimi soruyorlar. Bunu söylemek ve dile dökmek çok güç. Yazarken bütün bun- lann cevabını, müziği, hayatımı ve kendimi başka bir yolla ifade etmenin yolunu buluyorum. Müzik bir başka bi- çimde anlatıyor, yazı ise bambaşka bir biçimde. Sanınm ikisi birbirini tamam- lıyor. - Son kttabuıız 'Short Sharp Shocks' da sadece 'korku öyküleri'ni bir ara- yagetirmişsiniz. Korkuya sizi bu kadar çeken nedir? VVEBER- Bunlar küçük hikâyeler. Biraz acayip ve yaramaz öyküler. Ama tam anlamıyla korku denemez. Her ta- raftan ölüler çıkıp kan gövdeyî götûr- müyor. Daha çok psikolojik anlahm- lar var. Bu beni etkiledi. Yolculuk eder- ken, uçakta okuduğum hikâyeler ve beni rahatlatıyor. Bu yüzden bir araya getirmek istedim. - Gelecekteki projekr neler? VVEBBER- Şu ana kadar yaptığım işten ve gjttiğimyoldan vazgeçmeyi dü- şünmüyorum. Ama Brezilya müziği ile ilgih bir şeyler yapmayı planlıyo- rum. Bana onlann ritmleri, kültürleri ilginç geliyor. Herkesi çok şaşırtacak bir albüm yapacağım. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BtRKtYE Yazın, Yazlamn Anısına... Çocukluk ve gençlik yıllanmın geçtiği Bakırköy'ünü dünyanın en güzel yeri olarak bilirdim. Benim için hâlâ öyiedir. O yıllann, o bahçeli iki katlı evleri; ye- diveren gülleri, çeşit çeşit meyve ağacı ve özellik- le de sakin sokaklan. Hele de yaz gelmeye görsün! Yazlık sinemalan, haziranda açan gülleri ve de kır- mızı gülleri. Tabii ki aşk. Yazın sesi aşkın da sesiy- di. Dışarda olabijmenin dayanılmaz çekiciliğj ve öz- gürlüğü vardı. Öte yandan çaresiz bir tutukiu san- ki: Bütün gün yalnızca bir köşede durmuş, pence- reden bir bakmasını, bir an görünmesini ve görme- sini beklemek... Arkadaşlarla sokaklar boyu volta. Sahlle inip pi- yasa yapmak. Özenilen ağabeyler; özenilen aşklar. O zamanlar, ki Istanbul'un son "mahalleli" yılla- nydı herhalde; mahalle adabı, mahalle sohbetleri, mahalle konulan ve sorunlan vardı. Mahalle dost- luklan, arkadaşlıklan ve de aşklan vardı. "Benimki", "seninki" tanımlamalannın ardından yıllar geçtikçe, gece kafa kafaya verip kınlan boşal- mış şarap şişeieri vardı. Bir ara sıkıyönetimler de var- dı; insanı bahçesinde bile rahat bırakmazlardı... "Bütün yaz" bizimdi. Tanpınar'ın şimdi okudu- ğum dizeleri gibiydi: "Ne güzel geçti bütün yaz, Geceler küçük bahçede..." Ağaçlann altında güneşin sıcaklığından kaçıp ha- yaller içinde ilk gençliğimizin tazeliğiyte saaüerce ko- nuşmalar vardı. Olan ve olmayan aşklanmızı anlatmalar vardı. Büyümenin şikâyetleri vardı, "ilkyaz şikâyetleri" gi- bi... Yazlık sinemalar vardı; her gece birinden öteki- ne koşturduğumuz; belki sevgiliyi uzaktan da olsa gördüğümüz. Acemi paketlerimizden fıyakayla çıkardığımız si- garalar vardı: Ciğerimiz yansa da çaktırmaz, filtre- siz Yeni Harman'ın dumanını projektörün eski be- yazlığına efkâria üflerdik. "Koca bir yaz" böyle geçerdi. Bir gülümseme dudaklanmda her okuduğumda. Oktay Rrfat'ın şi- irindeki gibi: "Koca bir yazı çekirdek içleyerek sinamalarda geçirdim, taban teptim sokaklarda tımak yedim uyudum, denize baktım usanmadan" Yaz aylannda eskiden "deniz" vardı Istanbul'da. Denize girilirdi, dört bir yanında. Istanbul'un plaj aşklan vardı. Kaçamak el ele tutuşmalar; kabin ar- kası yürek hoplatan öpüşmeler. Delikanlılığın hayta ateşini, o güzeJim Marma- fa'nın serin ve berrak sulan alırdı çoğu zaman:.. " j Çok mu geride kaldı o yazlar; aslında tüm yazlar geride kaldı. Hayrflanmak boşuna, geçmişteki aşk- lar da "dönmüyor" bir daha; o güzelim bahçesin- de kırmızı gülleri olan iki katlı evler de. Onlar, bir şiirin unutulmaz dizeleri gibi bir köşe- sinde belleğimizin, belleğimin: Yazın, yazlann anı- sına sadık kalarak. Güney Marmara'da arkeolojik kazılar • BURSA (AA) - Bu ay başlanacak olan Bursa'nın Iznik ilçesindeki Roma Tiyatrosu ve Çini Fınnlan kazılan, Balkanlar'da ziraatin ilk yapıldığı yer olduğu bildirilen Menteşe Höyüğü'nde Hollandalı arkeologlar tarafindan gerçekleştirilecek. Bu yılki kazı çahşmalannda, tiyatro alamndaki orkestranm bazı bolümlerinin ortaya çıkanlacağını kaydeden Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Bedri Yalman, MS 2. yüzyıl«ia Roma ordusunun kullandığı savaş araç ve gereçlerinin kabartma olarak ışlendiği mermer frize sahip tiyatroda bulunan insan iskeletlerinin de antropolojik özellikleri olduğunu belirtti. 1980'den beri yürütülen kazı çahşmalannda çıkanlan Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserler halen tznik Müzesi'nde sergileniyor. Napolyon'un donanması Mısm'da güvenli bir müzede • KAHİKE (AFP) - Napolyon'un donanma ile ilgili eşyalan ve silahlan, bir hırsızın güvenlik sistemini çözmesiyle, sergilendiği müzeden almdı. Nil Savaşı'nda Ingiliz Lord Nelson tarafindan batırüan Fransız filosunda bulunan eşyalar Qayt Bey Müzesi'nden Ulusal Maritime Müzesi'ne taşındı. Aynca Osmanlı döneminde Fatunilerden, Memlüklerden ve Muhammed Ali'nin soyundan kahna silahlar, kandiller ve diğer eşyalar da güvenlik nedeniyle Qayt Bey'den almıp Islam Müzesi'ne götürüldü. _ T _ Pınar Kido Çocuk liyatrosu turnede •KûMr Servisi - Her yıl geleneksel olarak yaz turnesine çıkan Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu, bu yıl 1 Temmuz'da Afyon'dan başlayıp Mersin'den Mardin'e, Kars'tan Adapazan ve tzmit'e kadar uzanan 45 günlük turne çerçevesinde çocuklara ücretsiz tiyatro izleme olanağı sunacak. Çocuklann çeşitli konularda bilinçlendirilmesi ve güzel sanatlara olan ilgilerinin arttınlmasını amaçlayan tiyatro. Şakir Demirpehlivan'ın yönetimindeki on iki kişilik kadro ile 'Kido'nun Maceralan' adlı yeni oyunu sahneleyecek. Tiyatro sanatçısı Mehmet— Büyükağaoğlu toprağa verild H tZIVÜR (AA) - Izmir'de cumartesi günü geçırdığı kalp krizi sonucu yaşamını yitiren tiyatro sanatçısı Mehmet Büyükağaoğlu (48), îzmir Devlet Tiyatrosu'nun Karşıyaka Sahnesi önünde düzenlenen bir törenle toprağa verildi. Izmir Devlet Tiyatrosu Müdürü Mustafa Şekercioğlu, sanatçmın oyunculuğunun yam su tiyatro eğitimine de emek verdiğini belirterek "Oyuncu, yönetmen ve tiyatro eğitimcisi Büyükağaoğlu, Türk tiyatrosunda kolay kolay silinemeyecek izler bıraktı" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle