25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2000 CUMARTESJ 8 HABERLERIN DEVAMI GUNCELcÜIVEYT AKCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada yor, haber oluşturuyor. Neden Güniz Sokak? Güniz Sokak artık tarihe kanşıyor. 1 Ağustos'tan itibaren Demirel, Kuleli So- kak'ta kayınçosunun aldığı üç katlı bir binada ça- lışacak. Masraflarını -kim bilir kaç milyar- kayınço- nun karşıladığı "Kuleli Köşk"ünde -bizzat bilgi ve- ren Demirel'in söylediğine göre- kabul ve bekle- me salonlan, tabii eski Cumhurbaşkanı'na yaraşır lükste çalışma odalan bulunuyor. Bir tarihte Nazmiye Hanım'ın haftalık bir dergi- de çıkan röportajında söylediği gibi; Demirel aile- sin/n bireyteri arasında ayn gayn yok. Aile içinde yaşayan töre "benim malım senin malın" olmalı ki; Dernirel gibi başkasındaki olanak- lara yaşamında asla yer vermediği savında olan bir insan; "görkemli çalışma ofisinin tüm masraflan- nı kayınço Ali Şener'/n karşılamasına" ses çıkar- mıyor. Gelecege dair Demirelistlerin yazdıklanyla eski cumhurbaşkanının söyledikleri arasında en azın- dan ton farkı var. Demirel'in dünkü söylemlerinde vatana-millete hizmet; "birtakım meselelerde düşüncelerini meş- ru zeminlerde meşrv yollardan ortaya koyma" ça- bası diye -üstelik altı çizilerek- özetleniyor. 5+5'i günlerce savunarak, hatta kalemlerini, TVterdeki özel programlannı kullanarak Demirel'in Çankaya'da bir beş yıl daha kalmasını sağlamaya çalışan Demirelistler ise bir başka âlem. Görkemli Kuleli Köşk'ünü basına anlatırken söy- ledikleriyle Demirelist bir yazann -aynı gün- ya- yımladığı sözleri arasında belirgin birfark göze çar- pıyor. Demirel, muhalefet yıllarındakı söylemlerinin hemen hemen aynısı kimi irdelemeler yapıyor. "Bugün çiftçi kesimi, köylü, iyi durvmda değil. Esnaf bazı günler siftahsız dükkân kapatıyor" di- yor. Bu betimleme, muhalefetteki Demirel'in mevcut iktidan yerden yere vuran demeçlerinin "tıpkısının aynısı". Bir yerde deneyimleriyle üİKeye yararlı olmayı yeğleyen, bir başka yerde bunalımlardan çıkma olanağını kendinde bulan iki ayn söyleme neden başvuruyor? Değişen bir şey yok. Geçmişte aynı yollardan ge- çen bir siyaset anlayışını bugün yineliyor. Her olasılığı söylemek. Zamanı geldiğinde işine geleni kullanmak! Bugünü harcama Yöntem hiç değişmiyor. O kadar ki, "çare" ara- yanlara yanıtı 35 yıllık siyasal geçmişinin değişmez öğelerini içeriyor. Diyorki: "Evet... Çare... Kim çare bulacak? Ça- resi var mı, yok mu? Akşamdan sabaha çare or- taya konulabilir mi?" Bu söylemleri anlaşılır hale getirebiliriz. Demirel, "Kim çaresini bulacak" derken, kendisi dışında bir "kurtancı" ya da çare üretecek insan görmediğini açıklıyor. Bu, bir. Iki: Çaresi var mı, yok mu? Elbette Demirel ka- fasındaki "çareyi akşamdan sabaha ortaya koya- mamanın" sıkıntısını çekiyor. Bir bakıyorsunuz Demirel bir bilge adam. "Çe- şitii sorunlar hakkında düşüncelerini söyleyerek kamuoyvnu aydınlatmaya ve doğruyu bulmaya" yardımcı olacağını öne sürüyor. Aynı gün, bir baş- ka köşede sorunlara kendisinden başka çare ol- madığını dokunduruyor; fiili siyasette yeniden ön plana çıkma hevesinde bir eski cumhurbaşkanı iz- İenimi veriyor. Bugünkü siyasal kadrolan harcıyor. örneğin di- yor ki: "Bütün şikâyetler istikrar programtna bağ- lanırsa 'yöneticiler' rahatlar. Ama 'şikâyetçi kesim- ler' ezilir." Bu ifadeler ancak Demirel gibi bilmem kaç kez aynı yöntemleri muhalefette kullanan, iktidarolun- ca unutan bir siyasetçiye yaraşır! Tabii dolaylı yoldan "hizmete talip" izlenimi ve- ren bu türden çelişik açıklamalar Demirel'in "aktif politikaya yeniden dönme arzusuna" bağlanıyor. Ama Demirel, kurnaz ve sabıriı. Bir öyle bir böyle konuşarak şimdilik meraklan kamçılıyor. Devlet Bakanı Cemici 'Baz istasyonlan sökülmeli' ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Devlet Bakanı Hasan Gemici. valiliklere gönderdiği genelgeyle, sosyal hiz- met kuruluşlan çevresi- ne baz istasyonlan ku- rulmasma izin verilme- yeceğini belirtirken "Daha önce bu yerlere kunıhnus olan cep tele- fonu baz istasyonlan sö- kukcektir" dedi. Gemici, cep telefonu kullanımının kişisel ter- cih olmasına karşın apartman, okul ve has- tane çatılanna, bahçele- rine ya da yakinJanna baz istasyonu anteni ku- rulmasının kişisel seçi- min dışında kaldığına işaret etti. Çevre ve sağ- lık bakanhklannın baz istasyonlannın çevre ve insan sağlığı üzerinde- ki olumsuz etkilerine karşı gerekli önlemleri almakta olduğunu belir- ten Gemici şunlan kay- detti: "Cep telefonu baz istasyonlannı sosyalhiz- met kuruluşlan (çocuk yuvalan, yetistirme yurtjan, huzurevi, reha- bilitasyon merkezleri, çocuk ve gençük mer- kezleri kreş ve gündüz bakımevleri, toplum merkezleri ve diğer ku- ruluşlar) binalannın ça- osına, bahçesine ve ya- kın çevresine kurulma- sına izin verihneyecek- tir. Daha önce bu yerle- re kurulmuş olan cepte- lefonu baz istasyonlan söktürülecektir." Hasan Gemici, sosyal hizmet kuruluşlarında bulunan idari ve mesleki perso- nel ile koruma ve bakım altında bulunan çocuk, genç, yetişkin ve kadın- lann elektro-manyetik kirlilik konusunda bi- linçlendirilmesi ve çev- renin korunması için her türlü önlemin alın- masını da istedi. Ispanya'ya zehir notası • Baştarafı 1. Sayfada mentosunda kömür tozu olarak beyan edilen, ancak tehlikeli atık çıkan yükün, "Basel Sözleşmesi gere- ği yasadışı trafik olarak kabul edildiğT kaydedildi. Çevre Bakanlığı, Ispanya'nın atıklannı geri alma- sı için Basel Sözleşmesi gereği tanınan 30 günlük sûrenin, 15 Haziran 2000 tarihinde dolduğu, ancak aynı sözleşmede devletlerin mutabık kalacağı bir sü- re uzatımına gidilebileceğini belirtti. KKTCVe para yok• Baştarafı I. Sayfada temmuz ayında 55. hükümet 250 milyon dolan ödemeye başladı. Bu para karayollan, üniversite, limanlar gibi altyapı yatınmlan için kullanıldı. Altyapı işleri yapılırken bu yardımıo dışmda bir yandan da memur maaşlan ve sosyal gü- venlik kuruluşlannın açıklan için her yıl 100 milyon dolar da- ha gönderildi. 250 milyon do- larlık yatınmla KKTC yüzde 5 büyüme gücü sağladı. KKTC yurttaşlannın satın alma gücü 7 bin dolara ulaştı. Seçim ekonomisi: Ancak Ku- zey Kıbns 1998 yılından beri se- çim ortammdan kurtulamıyor. 1999 yıhnda Derviş Eroğlu a- day olduğunu ilan ettiğinde KK- TC bütçesi 80 milyon dolar açık verdi. Çünkü seçim ortamında Kuzey Kıbns'taki 57 bin memu- nın maaşına yüzde 40 zam ya- pıldı. KKTC hükümetinin bu süreçte izlediği yöntem adeta bir emme basma tulumba gibi. Pet- rolü Türkiye'den daha ucuza sa- tıyordu. Petrolün satış fıyatını Türki- ye'deki düzeye getirmek için çok uğraşıldı. Elektriği üretmek için füel-oil kullanıyor, 8-9 cent'e elektriği mal ediyor, 3-4 cent'e satıyor. Bütçe açığı: Hükümetin bu tu- tumundan dolayı 2000 yılının ilk altı ayında bütçe 26 trilyon lira açık verdi. 2000 yılının tama- mında 50 trilyon liranın üzerin- de açık bekleniyor, bunu kapat- mak için 100 milyon dolar gere- kiyor. Şimdi bu miktar da Tür- kiye'den isteniyor. Bankalar bakkal gibi yönetil- di: Son birkaç yılda 20 seçim ya- pıldı ve hep seçim ekonomisi uygulandı. Sıkıştıkça hükümet KKTC Merkez Bankası'nın kaynaklannı kullandı. Bankalar adeta bir bakkal gibi idare edil- di. Bankalann iki türlü defter tut- tuğu belirlendi. Birinci defter gerçek mevduatlan, bankalann gerçek durumunu yansıtıyor; Kıbns Merkez Bankası'na gös- terilen ikinci defterdeki rakam- lar ise tamamen değişik. Denetim yok: Batan bankala- nn, mevduat munzam karşılığı (Mevduat sahibini korumak için bankalann topladıklan paraıun bir bölümünü Merkez Banka- sı'nda bloke etmeleri) gibi ban- kacılık sisteminin temelinde yer alan yükümlülüğü bile yerine getirmedikleri ortaya çıktı. Bu yükümlülükten, topladıklan mevduatlan düşük göstererek kaçtıklan belirlendi. Kıbns'taki bankalann denetlenmesine yö- neük yeterli personel de bulun- muyor. Kıbns'taki bankalan de- netleyen KKTC Merkez Banka- sı'nın yalnızca 8 tane denetçisi var. Türkiye'den ikiplan: Bankalar krizi patladığında baktık ki kay- nak yok. Türkiye bu krizi dur- durmak, nakit sıkıntısını gider- mek için iki şey yaptı. Birincisi, 25 milyon dolarlık kaynak aynl- dı. Ancak bu da amacı doğrultu- sunda kullanılmaması üzerine durduruldu. tkincisi, ekonomik paket hazırlandı. Bu hükümet gider: Derviş Eroğlu hükümeti bu ekonomik paketi uygulamak istemiyor. Bu durumda Türkiye para yardımı- m kesti. Bu şartlarda, yani denetleme yapmayan, kaynaklann yerine sarf edihnesini sağlayacak, eko- nomiye çekidüzen verecek bir paketi bile yürütmeyen hüküme- te para veremeyiz. Bu hükümet gidip bu türlü denetimleri yapa- bilecek bir hükümet gelirse kay- naklar açılır. Başbakan Ecevit dün yaptığı açıklamadaTürkiye'nin KKTC için elinden geleni yaptığını, yapmaya da devam edeceğini belirterek şunlan söyledi: "Son yıDardaKıbnsekonomi- si iyi, sorumlu yönetilmemiştir. Siksıkseçimleryapıldığıiçinbel- ki sürekli seçim ekonomisi yapü- mışur.Bu da tabii ekonomiyicid- di bir darboğaza sürüklemiştir. Bu durum, doğal olarak sosyal sorunlann da ağuiasmasına ne- den olmaktadır. Ekonomik ve sosyal sorunlar ağniaşınca tabii, siyasal gerginlik sürtüşme boyu- tu da eklenmektedir.'' Türkiye için başkanlık siste- mıne karşı olmasına karşın bu sistemin KKTC'de uygulanabi- leceğini savunan Ecevit, "Çûn- küyaklaşıkl90binkişJlikbirkü- çûk devlet Boyutlan bakmun- dan küçük bir devlette cumhur- başkam-başbakan aynhğı bu- hınması gereksizdir. Sonınlara yol açmaktadır. Ben yülardan beri bunu öneriyorum. KKTC gündemine bu konu gelmis ol- makla birtikte somüt adun aül- nuumşar" diye konuştu. Ecevit, Türkiye'nin KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu'nu gözden çıkardığı şekJindeki yo- rumlann anımsatılması üzerine, "Tamamen spekülasyondur, de- dikodudanibarettir. KKTC'nin kendi ekonomisini daha etküi bir disipün altına alma çabalanna bizim de bazı katkdarunız zo- runlu olarak olacakür" değer- lendirmesini yaptı. Ecevit, KKTC'ye yeni kaynak aktanmının olup olmayacagının sorulması üzerine "Para aktan- mını sürekli yapbk ve yapfyoruz da, o aktardığunız paralann da yerfiyerindekullanıklığuugözet- mek ihtiyacı duyuyoruz" diye konuştu. D I S K ' I N 1 1 . O L A C A N C E N E L K U R U L U B A S L A D I 'Ekonomiyi eleştirenlertehdit ediliyor' tstanbulHaberServia - DlSK Genel Başkanı Vahdettin Karabay, hükü- metin ekonomik politika- lanna karşı çıkmakta ıs- rar edenlerc açık kapalı tehditler ve baskılar yapıl- dığını belirterek Başba- kan'ın da bunu ima ettiği- ni öne sürdü. DlSK'in dünyaya soldan bakmaya devam edeceğini anlatan Karabay, sorunlann çözü- münün "birlesik emek mûcadeksinden v geçtigi- nı kaydettı. CHP Genel Başkanı Altan Öymen de sendıkasızlaştırmayı ıste- menin, Türkiye'yi 19. yüzyıhn ilk yansına gö- türmek anlamına geldiği- ni belirterek uluslararası düzeyde olduğu gibi ulu- sal bazda da emek karşıtı saldınlara karşı ortak mü- cadele edilmesi gerektiği- ni söyledi. Türkiye Devrimci Işçi Sendıkalan Konfederas- yonu'nun(DÎSK) 11. Ge- nel Kurulu, Dedeman Oteli'nde dün başladı. Genel kurulda konuşan Vahdettin Karabay, hükü- metin ekonomik politika- lanna muhalif kalmakta ısrar edenlere tehditler, baskılar yapıldığını sa- vundu. Karabay, "Bunun en son örneği, hükümetin potitikalannı eleştirdiği- miz için açıkça cezalandı- nhnamız ve 6 sendikamı- zm işkolu barajının arana düşürübnesidir. Sayuı Başbakan bunu ima et- miştir. Sayın Başbakan'ın bu konuyu Ekonomik ve SosyalKonsey ile Oişkilen- dirnıesiniyadırgadık" de- di. Karabay, eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Program her şeyi ma- K açıdan ele ahnaktadır. Toplumun büyük kesimi- ni ohışturan ücretüJerin geKrininazaldığuahmgü- cünûn düştüğü bir ülkede ekonomi düzelmez, sana- yi geüşmez. Olsa olsa bir avuç rantiyenin, speküla- törün riski azahr." Karabay, bu mücadele- yi örgütlemek bakımm- dan Emek Platformu'nun ciddi bir olanak olduğunu kaydetti. Son dönemde sağ ve milliyetçi politika- lann giderek daha fazla güç kazandığına dikkat çeken Karabay şöyle de- vam etti: "Tarih bu politikalann emek aleyhlne sonuçlar verdiğini ve sadeceserma- yeye hizmet ettiğini gös- teraûştir. DİSK hayata soldan bakmaya devam edecektir, etmehdir." Genel kunılda alkışlar eşliğinde konuşan CHP li- deri Altan Öymen Türki- ye'nin işçi haklan açısuı- dan güç bir dönem yaşa- dığını, 12 Eylül 1980 ön- DİSK'in 11. Genel Kurulu'nun acüısında Genel Başkan Vahdettin Karabay konuştu. CHPtideriÖymen, emek karşın saldırüara karşı ortak mücadeJe gerektiğini söyledi cesi 2 milyon 300 bin olan sendikalı işçi sayısının bugün 700 bine düşürül- düğüne dikkat çekti. Öy- men, küreseİleşmenin olumsuz etkilerine karşı emeğin küreselleşmesini sağlamaya yönelik çaba- lar olduğunu anımsatarak ulusal bazda da benzerbir oluşuma gidihnesi gerek- tiğini söyledi. Oymen, "İnsan haklan pazarhk konusu olmaz. Demokra- tüdeşmeyi AB için değil, insaıııniın Avrupa'da var olan çağdaş demokrasi standartlanna layık gör- düğümüz için istemeliyiz. Portekiz'deyaşayan insan ne kadar insan haklanna sahipse, Türk insanı da o kadanna layıknr diye dü- şünmeByiz" dedi. Genel kurul divan baş- kanlığına oybirliğiyle es- ki DlSK genel başkanla- nndan Kemal Nebioğlu seçildi. Hakkındaki yol- suzluk iddialan nedeniy- le geçici olarak DlSK'ten ihraç edilen, ancak ceza süresi dolan OLEYİS Ge- nel Başkanı Enver Ök- tem'in hukuksal durumu ile ilgili başlayan tartış- manın kavgaya dönüsme- si güçlükle önlendi. Genel başkan ve yöne- tım organlannın seçimi ise yann gerçekleştirile- cek. Genel başkanlık için Vahdettin Karabay, Teks- til tşçileri Sendikası Ge- nel Başkanı Süleyman Çekbi, OLEYİS Genel Başkanı Özcan Keskeç ve Naİdiyat-Iş Sendikası Ge- nel Başkanı Ali Rıza Kü- çükosmanoğhı adaylıkla- nnı açıkladı. Tûrk-tş kaûlmadı Türk-Iş Yönetim Kuru- lu adına genel kurula gön- derilen mesajda, Kara- bay'ın işkolu barajlan ko- nusundaTürk-lş'e yönelt- tiği eleştiriler gerekçe gösterilerek Türk-lş yö- netimının genel kurula katılmama karan aldığı belirtildi. ÖDP Genel Başkanı U- ftıkürasın "Bunlar Ata- türk'ün izinde olduklanm söylüyorlar, ama ashnda Cottarelh'nin izindeler'' sözü büyük alkış topladı. Genel kurula, DSPMil- letvekili ve eski DlSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, CHP yöneticileri, ETUC ile Yunanistan, Kuzey Kıbns Türk Cum- huriyeti'nden işçi ve me- mur sendikalan temsılci- leri, parlamento dışı tüm sol partilerin genel baş- kanlan ve temsilcileri, Hak-lş Genel Başkanı Sa- HmUshıveKESK Genel Başkanı SiyamiErdem'ın de aralannda bulunduğu çok sayıda davetli katıldı. İşkolu barajında rakam yamltmacası Toplusözleşmeyapabilen işçisayısı 1 milyonu bulmazken Çalışma Bakanlığı 'nın rakamları bu sayıyı 2 milyonun üzerinde gösteriyor AÜER Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca 6'sı DÎSK üyesi toplam 10 sendikanın toplusöz- leşme yetkisinin düşürülmesnıe gerekçe olarak gösterilen yüzde 10'luk işkolu barajının 'yalan- yanhş rakamtar ve adaletsiztik' üzerine kurulu olduğu, bakanlı- ğın Resmi Gazete'de yayımlanan rakamlanyla doğrulandı. Türki- ye'de toplusözleşme yapabilen iş- çi sayısı gerçekte 1 milyonu bul- mazken Çalışma Bakanlığı ista- tistiklerinde bu rakam yaklaşık 2.5 milyon işçi olarak veriliyor. Yine bakanlüc rakamlanna göre Türkiye yüzde 50'yi aşan sendi- kalaşma oranı ile Almanya, Fran- sa, Italya gibi Avrupa ülkelerinin ilerisinde bulunuyor (!) İşkolu ba- rajı nedeniyle Çalışma Bakanlı- ğı'na üye bildiren 95 sendikadan yansından fazlası toplusözleşme yetkisi alamıyor, yaklaşık 250bin işçi, sendikalı olmasına rağmen toplu pazarhk hakkını icullanamı- yor. Barajın gerçek sendikalı sa- yısıııa göre işletilmesi durumun- da ise toplusözleşme yetkisi ala- bilecek sendikalannsayısı birelin parmağını geçmeyecek. Resmi Gazete'nin 17 Temmuz 2000 tarihli sayısında yayımlanan rakamlara göre, Türkiye genelin- de işkolu barajını aşarak toplu- sözleşme hakkından yararlanan işçilerin sayısı 2 milyon 203 bin 775 kişi olarak belirleniyor. Oy- sa 1998 yıhnda sadece 219 bin 434,1999'da ise 828 bin 458 işçi adına toplusözleşmeler imzalan- dı. İki yıhntoplamrakamlan,top- lusözleşme hakkından yararlanan gerçek işçi sayısının 1 milyon ci- vannda kaldığını ortaya koyar- ken, bakanlık kayıtlannda 1 mil- yon 200 bin civannda 'hayali iş- d'nin gözüktüğünü de gösteriyor. Ölen ve emekliye aynlan sendi- kalı işçi sayısımn istaristiklerden çıkanldığı beürtildiği için, 1 mil- yonu aşkın 'hayali isçi'nin (bun- lardan birbölümünün işyeri bara- jını aşmayan üyeler olduğu düşü- nülse büe) nereden geldiğmin ya- nıö verilemiyor. Bakanlık rakamlanna göre Türkiye yüzde 50'yi aşan sendi- kalaşma oranı ile Iskandinav ül- kelen dısındaki tüm Avrupa ülke- lerini geride bırakıyor (!) Bakan- hkraklamlanndaki birbaşka car- pıklık da son 6 ayda 617 bin işçi- nin sendika üyeliğini yidrdiğinin öne sürülmesinde kendisini gös- teriyor. Bakanlığm geçen ocak ayında yayımlanan tebliğinde emekli olan ve ölen sendika üye- lerinin istatistıklerden düşüldüğü ifade edildiğine ve sendikalann- dan istifa eden işçilerin sayısı bir- kaç bini geçmediğine göre, 600 bin sendikalı işçinin nasıl olup da eksıldıgı bÜinmiyor. Bakanhğm son tebliği ile emek sömürüsünün en yoğun olduğu kara taşımacılığı işkolunda bara- jı aşan sendika kalmadı. Çalışma Bakanlığı'nca yetki- leri düşürülen sendikalann etkin muhalefet yapan sendikalar ol- ması dikkat çekiyor. 'En büyükZeugma, başka büyükyok!9 • Baştarafı 1. Sayfada başkanı Ahmet Necdet Seza-'i ziyaret ederek 100 günlük erteleme istemin- de bulundular. Bu isteğin karşılanması olanak dışı- dır. Baraj suyunun üç aşa- mada birikeceği yıllarca önce açıklandı. Deniz se- viyesinden 372 m. yük- sekhkteki 'A' kodu hazi- ran başında, 385 metrede- ki'B'koduda4Ekim'de yükselecekti. Bu düzey- den yukanda kalan 'C' bölgesini hiçbırzaman su basmayacaktı. 'A' kodu 20 Haziran'da su altında kaldı. 100 günlük ertele- menin 100 milyon dolar- lık bir fatura anlamına geldiğini bir buçuk ay sonra unuttuklan anlaşı- hyor. Bu faturayı ne giri- şimciler, ne devlet ve ne de barajın yapımcı sahibi Birecik AŞ karşılayabilir. 2. Girişimciler, konunun gerçek sahibi Kültür Ba- kanlığı ile görüşmeden, so- runlan saptamadan, bir planlama öngörmeden, olaya Turizm Bakanlığı'nı kanştırmaları ile ild baka- nı karşı karşıya getiren bir sorun da yaratmışlardır. 3. 'B' bölgesindeki tüm kurtarma kazılan ile ilgili harcamalar 5 milyon dola- ra mal olacaktır. Bu parayı GAP yönetimi ile ımzala- dığı anlaşma ile merkezi Kaliforniya'daki Packard Humanities Institute Vakfi zaten karşılamaktadır. Do- layısıyla girişimcilerin bu bölgede yapacaklan fazla- ca bir maddı katkı gereksi- nimi bulunmuyor. Şu anda 40'ın üstünde arkeolog, 150 kadar işçi ile çalışma yoğun bir biçimde sürüyor. 4. Bugün Türkiye'de ya- pımı öngörüJen ya da inşa edilmekte olan 110 kadar baraj, en azından biıkaç bin höyük, tümülüs, anıt gibi tanhsel ve kültürel mirası su altında bırakacaktır. Zeugma'nın kurtanlma- sı elbette önemlidir. Yanlış olan "En büyük Zeugma, başka büyük yok" biçımın- deki yaklaşımdır. Reklamı bol ve mcdyatık tanıtımı güçlü olduğu için Zeug- ma'ya yönelinmesi, öteki yörelere ilgi gösterilmeyip ihmal edilmesi yanlıştır. Örneğin Karkamış Baraj Gölü alhnda kalacak yöre- lerden bazılan da mağara çağı insanlan ile ilgilidir. tnsanın toplayıcı ve avcı ol- duğu, mağarada yaşadığı "paleotitikdönem" denılen bu "yontma tas çağuıa" ilişkin önemli merkezler de su altında kalacaktır. tşin en ilginç yanı, dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan ve mağarada yaşamayan mağara adamının Fırat kı- yısuıdaki yerleşme yerleri de göz göre göre su altında kalacaktır. Her nedense bu konuda bir girişim düşü- nülmüyor. 5. Barajlar sadece doğu- da değil batıda da yapıl- maktadır. Bunlardan biri de Yortanlı Barajı'dır. Ber- gama Müze Müdürlüğü, Ivrindi Karayolu üzerinde- ki Paşa Kaplıcalan'nın bu- lunduğu yerde Allıanoi an- tik kenti olduğu söylenen görkemli bir kenti de bara- jın sulanndan kurtarmaya calışıyor. YJIardır kıhnı kı- pırdatmayan Egelilere kar- şılık, ilk kez Phihp Morris şirketi 150 milyar liralık maddı katkıda bulunacak- tır. Şirket ile bakanlık ara- sında bugün bu amaçla bir anlaşma imzalanacaktır. 6. Zeugma'da bugüne değin 1000 metrekareye yakın mozaik ve yansı ka- dar da fresk kurtanlmışnr. Ne var ki tümü Gazian- tep'in küçük müzesinin bahçesınde kaderlerine terk edılmiştır. Bu eserler, bugün su altında kabnak- tan daha büyük bir tehdit alnndadır. Bunlann bir an önce temizlenip, onanlıp korunarak sergilenmesi ge- rekmektedir. Türk- Fransız ttalyan mozaik vefreskuz- manlan, bunlara ılkyardım uygulamasını yapacaklan bir depo ve laboratuvardan yoksundurlar. Girişimciler bu gerçeği göriip yardıma koşmalıdırlar. Kaçınldığı Texas Menil Koleksiyo- nu'ndan geri gelen iki rao- zaığın muzedeki ana par- çasıyla birleştirilmesi ama- cıyla istanbuJ Restorasyon Merkezi Müdürü ÜHtfl tz- mirfigi] başkanlığındakı üç uzmanın da bugünlerde Gaziantep'e gideceği bil- diriliyor. Bu uzmanlar, bir- leştırme ışini sınniı boyut- takı müze bahçesınde sür- düreceklerdir. Sorun, Ze- ugma'da artık kazı ile kur- tarma değil, kurtanlmış olanlann korunmasıdır. 7. Gazıantep Kültür Si- tesi'ni Kültür Bakanlığı, yerinde bir kararla dünya- nın 3. büyük mozaik müze- sine dönüştürme karan al- mıştır. Bu değişiklik için 120 milyar lira gerekmek- tedir. Bu merkezin müzeye dönüştürülmesi, depo ve laboratuvar sorunlannı da çözecektir. Girişimcilerba- kanlığuı bu dönüşüm için açacagı ihaleye maddi des- tek sağlayabilirler. 8. Yeni müze binası bit- tıkten sonra bir eksik daha kalacaktır Müzenin açık alan sergilemesı için bah- çesi bulunmuyor. Yapının yanındaki birkaç parsellik boş özel alanlar bir an ön- ce kamulaştınhp müzeye kazandınlabilir. v , - . MozaiklerABD 'de • Baştarafı 1. Sayfada ğunu 1976'da dünyaya duyuran ve bundan ötürü "Zeugma'nın babasın olarak tanımlanan Wag- ner, bir bölümü Avrupa 'da olan mozaiklerin önemli kısmının ise ABD'de bu- lunduğunu belirtti. VVagner, Belkıs'ta 1970- 1972 yülan arasında çalış- tığı sırada, Belkıs'ın antik Zeugma kenti olduğunu saptadığını ve 1974'te dok- tora tezini "Seleukera Euphrat-Zeugma" başlığı ile bastırdığını kaydetti. Wagner, şu bilgileri ver- di: "Zeugma. antik çağda da çok önemli bir şehirdi. Zeugma bir ishn değfl, sı- fatür ve 'köprü' anlamuu taşıyor. Romahlar için çok önemü bir yer. Böyle bir kentin isminin son dönem- lerde yeniden ortaya çık- masından gurur duyuyo- nua Ancak, beynhnizi ve akhnnzıda unutmamakge- rekir. Şimdi, GPS ve uydu görüntöleri fle yer beürle- niyor. Düğmeye basıp nere- de olduğu biliniyor. Zeug- ma için 1976 bile geç kal- nu; bir zamandL Ancak, o zamanlar burası o kadar uzak bir verdi ki Trnva ve Efeste çauşmak daha ko- laydL 1970 yıhnda Zeug- ma'da çahşmaya basladı- ğunda asfalt yol yoktu. NemnrtDağı'nda çahşıyor- dum. Kâhta'dan Nemrut Dağı'na cıkmak için 5 sut yürüyordum." Kaçak kazılarla çıkan- lan Zeugma mozaiklerinin Halep'teki bir Itah/an kon- solos aracılığıyla Avru- pa'ya götürüldüğünü anla- tan Dr. VVagner, "Mozaik- lerin çoğunluğa ABD'de. Birinci kaüte olan mozaik- ler, Avrupa üzerinden ABD'ye götüriUmüş. An- cakne kadar mozaik buşe- kilde götürüklu, bnemiyo- nun" diye konuştu. Avrupa'daki mozaiklerin Londra, St. Petersburg ve çok farkh yerlere götürül- düğünü belirten Dr. Wag- ner, "O zamandan beri bu mozaiklerin çok kaHteM ol- duğu bffiniyor. Ama oarası Zeugma olarak değfl, Bd- kts diye bfliniyordu. Zeug- ma olduğu 1976'da dünya- ya duyuruldu" dıyerek Belkıs ya da Zeugma ola- rak bir yerleşmenin varh- ğının Avrupa'da 100 yıü aşkın birzamandan beri bi- Iindiğini anımsath. VVagner, Zeugma moza- ikleri sayesinde Gaziantep Müzesi'nin, bu alandaki en büyük ve gözdeler olanTu- nus Le Bardo ve Antakya müzeleri kadarönemkaza- nacağına işaret etti. Dr. Wagner, Türklerin, Zeugma'daki tarihin yahuz Avrupalılann değil, aynı zamanda kendileruun tari- hi olduğunu anlaması ge- rektiğini sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle