Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Betonlaşan Fransa
PARİS - Fransa'yı yıtda 70 milyon ziyaretçi ile
dünyanın birinci turizm ülkesi sırasına yükselten,
yalnızca başkenti Paris'in kültürel ve tarihi zengin-
liği yanında, çağımızın en güzel merkezlerinden bi-
ri olması değil, ama aynı zamanda, güney sahille-
rinin hatta Bretagne bölgesi kıyılannın çekiciliği.
Kıyılann çekicifiği ve deniz tutkusunun neden ol-
duğu betonlaşmayı Türkiye 6O'lı yıllardan başlaya-
rak günümüze değin yaşadı.
Istanbul'dan Tekirdağ'a kadar olan ve kirlenmey-
le denizi zaten yüzülebilir niteliğini kaybeden kıyı-
larda, yılın 15 gün -1 ayı kullanılan ikinci konutlar-
dan oluşan beton yığınlan, Bodrum'un bütün kıraç
tepelerini kaplayan "yazlıklar" bu gidişin çirkin gö-
rüntüleri.
Neyse ki, ülkemizde bu gelişme yalnız içinde bu-
lunduğumuz ekonomik durgunluk nedeniyle değil,
aynı zamanda, artık belirli bir doyma noktasına va-
nlıp ikinci konutlann prim yapmamasıyla bir ölçü-
de dengelenmiş gibi görünüyor, bunca çirkinlikten
sonra durulmasına dengelenmek denebilirse eğer.
Kimi kıyılarda ikinci konut olarak somutlaşan be-
tonlaşma, turıstik bölgelerde de beton blok oteller
şeklinde kendini gösteriyor.
Türkiye, kötü sonuçlanndan hep yakınılan önün-
deki Ispanyol beton kıyılan örneğinden ders alma-
' dan, bindiği dalı kesen adam misali, yeşil ve temiz
kıyılannı betonlaştırarak, hem görüntü hem de çev-
re kiriiliği yaratıyor.
•••
Işin garibi, aynı illeti şu anda kıyılannın çekiciliği
büyük gelir sağlayan Fransa da yaşıyor.
Fransa Çevreyi Koruma Enstıtüsü'nün 883 yer-
leşim merkezinde yaptığı, bu hafta başında yayım-
lanan araştırması, bu büyük tehlikeye dikkati çeki-
yordu.
Araştırmaya göre, Fransa'da iç bölgelerde nüfus
son on yılda yüzde 3.3 artmışken, kıyılarda aynı o-
ran yüzde 3.8.
Fransa da gittikçe Türkiye gibi kimi orta bölge-
leri boşalırken kıyılan aşın kalabalıklaşan bir ülke
olma eğiliminde, henüz bu yozlaşma aynı ivmede
olmasa bile.
Son on yılda Fransa'nın kıyılannda özellikle Co-
te d'Azur ve Bretagne'da, 884.000 konut ve 66.000
işyeri yapılmış durumda.
Kıyılann prim yapması, buradaki kârlann yük-
sekliği, yatırımcılann büyük bir hırsla buralara sal-
dırmalanna ve hızlı betonlaşmaya hep birlikte kat-
kıda bulunmalanna yol açmış.
Paris, buna' karşı iki önlem düşünmüş. Bunlar-
dan birincisi, 3 Ocak 1986'da kabul edilen "Kıyıla-
n Konıma Yasası".
Ama uzmanlar da, yerel yöneticiler de yasanın
yeterince etkili olmadığında, betonlaşmanın önü-
ne geçilemediğinde birleşiyorlar.
fkinci önlem ise "Kıyılan Konıma Kurvlu".
Bu kurul, korunması gerekeni satın alarak talan-
dan kurtanyor.
•••
Kıyılan Koruma Kurulu'nun etkisi mali olanakla-
nyla sınııiı da olsa hiç işe yaramıyor değil.
öte yandan doksanlı yıllarda, özellikle Akdeniz
kıyılannda, mafya, ınşaat sektörü ve yerel yöneti-
ciler üçgenı ıçınde gelişen ışbirliği, Fransa'da ye-
rel yönetimlerin yetkilerinin yeniden gözden geçi-
rilmesi, inşaat izni yetkisinin bunlardan alınması
değilse bile, daha üst bir otoritenin de denetiminin
eklenmesiyle yürürlüğe konması sorununu günde-
me getinmişti.
Kıyılannı betonlaştıran Fransa, hem kendi yurt-
taşı açısından, hem turizm gelirleri bakımından
kendi bindiği dalı keserken, asıl çabası bütün de-
mokrasiler gibi, bireyin özgürlük alanını arttırmak
iken, yine bireyi istismarcı sermayenin talanına kar-
şı koruyacak, yeni sınırlayıcı önlemler gündeme
geldiğini görebilir pek yakında.
Çünkü betonlaşma yalnız doğayı değil, bunun
doğal sonucu olarak demokrasiyi de yiyor.
Devlet Bakanı Çay
'Kıbns'ta Türkiye
düşmanlığı yaratılıyor'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Dev let Ba-
kanı Abdulhaluk Meh-
met Çay, Kıbns'taki
olumsuz gehşmeleri de-
ğerlendırirken adada
1974'teki Kıbns Banş
herakatının "rehaveti"
olduğunu söyledı Çay,
"Geçmiştebu felaketi ya-
şayan insanlar. Rum zul-
münü yaşa\an insanlar,
herhalde bu olaylara se-
bebiyet verenler değU"
diye konuştu.
Çay, Bulgaristan'ın
Şumnu kentınde kurulan
Türk Kadınlar Derneğı
üyelerinı kabulünden
sonra basın mensuplan-
nın Kıbns ve Kuzey I-
rak'a ilişkin sorulannı
yanıtladı. Son 2-3 yıldır
Kuzey Kıbns'ta bir Tür-
kiye düşmanlığı ve Kıb-
ns milliyetçilıği kavram-
lannın geliştirilmeye ça-
hşıldığını gözlemlediği-
ni kaydeden Çay, KK-
TC'deki siyasal partiler-
den kendi aralanndakı
konulara Türkiye'yi ka-
nştırmamalannı istedi.
Çay, Lozan Antlaşma-
sı ve 12 adanın Yunanıs-
tan'a verilmesiyle Türki-
ye'nin kuşatılmış du-
rumda olduğunu ve ne-
fes alamayacak hale gel-
diğini belirtti. Kıbns'm
bulunduğu bölgeyi Tür-
kiye nin açık denizlere
açılma noktası olarak de-
ğerlendiren Çay, Türki-
ye'nin 1974'te adaya sa-
dece 120 bin Türk'ü ko-
rumak için değil, aynı za-
manda Türkiye'nin ken-
di güvenliği açısından da
çıktığını vurguladı.
Çay, Kuzey Irak'taki
istikrarsızlığın sorumlu-
lannın Irak Kürdistan
Demokratik Partisi
(IKDP) lideri Mesud
Barzani ile Irak Kürdis-
tan Yurtseverler Birliği
(TKYB)liderıCelalTala-
bani oJduğunu belirterek
"SryasetengirvenDirtikle-
ri yoktur. Kendüerini
güçîü hissettikleri dö-
nemde siyasi Kürtçûlûk
alanındaeflerindengelen
her ihancti yapmışlar-
dır" dedı.
Talabani'nin Başba-
kan'a iletiği belirtilen
mesajı sıyasi manevra
olarak niteleyen Çay,
IKYB'nin samimiyetini
göstermesi için öncelik-
le terör örgütüne verdiği
desteği kesmesi, gerekir-
sePKK'lileri Türkiye'ye
teslim etmesi gerektigini
vurguladı. Çay, IKDP'yi
de Türkmen varlığını
suısice sindirmeye çalış-
makJa suçladı.
Ardahan Valiliği'ne atanan Hasan Özdemir'in çalışmalan, gözaltında ölüm ve işkence iddialanyla gölgelendi
Operasyonlanyla üntii müdiirBEKTAN AĞANOĞLU
Ardahan Valiliği'ne atanan eski Is-
tanbul Emniyet Müdürü Hasan Özde-
mir, 3 yıl kaldığı tstanbul'da bırçok uy-
gulamasıyla dikkat çekti. Özdemir ve
ekibi "huzuroperasyonlan" yaptı, em-
niyet personelini zaman zaman "tebdi-
Bkryafet"le dolaşarak denetledı, arala-
nnda Korkmaz Yiğit, SerdarMuratTo-
pal, Sibei Can'ın da bulunduğu birçok
ünlüyü gözaltına aldı. Özdemir ve eki-
bi tstanbul'da çok sayıda çıkar amaçlı
çeteyi çökertti; ancak çalışmalan, gö-
zaltında ölüm ve işkence iddialanyla
gölgelendi.
1997 yılı Ağustos ayında Izmir Em-
niyet Müdürlüğu görevinden tstanbul
Emniyet Müdürlüğu görevine getinlen
Özdemir, ışe "huzuroperasyonJan"yla
başladı. Istanbul'da görevli tüm polis-
lerin katılunıyla yapılan ve kent çapın-
da gerçekleşnrilen operasyonlar Özde-
mir'in "farkh bir müdür" olduğunun
sinyallenni verdi.
Hukuki açıdan tartışma yaratan ve
büro işlerinde çalışan personelin de gö-
rev aldığı operasyonlarda çok sayıda
PORTRE t HASAN ÖZDEMÎR
1947 yürnda Gaziantep Oğuzeli'nde doğan
Özdemir ilk ve orta öğretimini memiekeünde
tamamladı. Özdemir 1967'deAnkaraPolisKo-
leji'ni, 197O'te ise Polis Akademisi'ni derece
ile bitirerek Adana D Emniyet Müdürlüğü'ne
komiseryardımcısı olarak atandj. 1972-73 yıi-
lannda yedek subay olarak askerlik yaptıktan
sonra Bursa Narkotık Büro Amırlıği *ne komi-
ser olarak atandı. 1975-78 arası Elazığ tl Em-
niyet Müdürlüğu kadrosunda 2 bölge görevi-
ni tamaınlayan Özdemir daha sonra Bursa
Narkotik Büro Amirliği'ne getirildi. özdemir,
1979-81 yıllan arasında Gemlik Üçe Emniyet
Amiri, 1981 -85 yıllan arasında Bursa Ö Em-
niyet Müdürlüğu Terörle Mücadele Şube Mü-
dürüolarakgörevyaptı. Özdemir 1985-88 ara-
sında Ağn, 1988-90 tarihleri arasjnda Malat-
ya, 1990-91 arasında Ankara, 1991-93 ara-
sında Samsun, 1993-96 arasında Içel, 1996-
97 tarihleri arasında tzmir Ö Emniyet Müdür-
lüğu görevlennde bulundu. Evü ve 2 çocuk
babası Özdemir, 1979'da Bursa tktisadi ve Ti-
cari llimler Akademisi Iş Idaresi Bölümü'nde
işletme dalında masür da yaptı. Özdemir, 3
Ağustos 1997'de Îstanbul 11 Emniyet Müdür-
lüğü'ne atanmıştı.
silah, uyuşturucu madde ele geçirilme-
si ve fîrari samğın yakalanması bu tar-
tışmanın kısa sürmesine neden oldu.
Personele denetieme
Emniyet personelini zaman zaman
"tebdili kryafet" gezerek denetleyen
Özdemir, ilçelerde düzenlediği "huzur
toplannlarTvla da halkla köprü kur-
maya çalıştı.
Çetelerin Türkiye gündemini oluş-
turduğu süreçte görev yapan özde-
mir'in ekibi, aralannda Korkmaz Yiğit,
Serdar Murat Topal, Sibel Çan'ın da
bulunduğu bir çok ünlüyü gözaltına al-
dı. Bahçelievler katliamı hükümlüsü,
Susurluk çetesi sanığı ülkücü Haluk
Kıra yıllar sonra Istanbul'da yakala-
nırken SedatPeker,AyvazKorkmazgi-
bi isimler de Özdemir'in döneminde
yurda getirildi ve Îstanbul Emniyet
Müdürlüğu'nde sorgulandı. Özde-
mir'in görev süresi içinde Türkiye'ye
iade edilen ülkücü marya elebaşısı Ato-
attin ÇakKi iade şartnamesi gereği,
Mehroet AN Ağca ise hükümlü olması
nedeniyle emniyette sorgulanamadı.
Özdemir ve ekibinin önemli operas-
yonlanndan birisi de 17 Ocak 2000 ta-
rihinde Beykoz'da yapılan ve Hizbul-
lah'ı çökerten operasyondu.
Kamuoyunda tartışmalara neden
olan UMUT operasyonu da Îstanbul
polisinin gözaltılanyla başladı.
Terör örgütlerine yönelik birçok
operasyon gerçekleştiren Özdemir ve
ekibi, eski Narkotik Şube Müdürü
Ferrnh Tankuş'un "uyuşturucu ka-
çakçılanndan rüşvet akhldan" iddi-
alanyla sarsıldı. Mısır Çarşısı'nda
meydana gelen patlamayla ilgili ola-
rak Îstanbul DGM 'de görülen davada
ifade veren bomba uzmanı polisin
"bomba yoktu" yönündeki ifadesüıe
karşın üst düzey emniyet yetkilüeri-
nin "bomba vardı" yönündeki ısran,
sendıkacı Sükvman Yeter ile uyuştu-
rucu kaçakçısı Hüseyin Uzun'un gö-
zaltında ölümleri, 'Hortum SüJey-
man' olayı, Ankara DGM Savcısı
Hamza Keleşın UMUT operasyo-
nuyla ilgili olarak Îstanbul polisi hak-
kında suç duyurusunda bulunması ve
gözaltında işkence iddialan, Hasan
Özdemir ve ekibinin çalışmalannı
gölgeledi.
Basınla iyi ilişkiler yürüten Özdemu",
gazetecilerin toplumsal olaylarda rahat
çalışabilmesi için Izmir'de uyguladığı
yöntemleri Istanbul'a taşıdı, ama gaze-
teciler yine 'dayaktan' kurtulamadı.
Akbulut'un rürbanlı eşi tarikatçılan cesaredendirdi, kentte türban furyası başladı. Şefaabettm Harput, yurttaşlan 'Kuran etrafinda toptanmaya
1
çağırdi.
Son 15 yılda görev yapan üç vali, irtica suçlamalanndan kurtulamayarak merkeze alındı
Urfa, Atatürkçüjvali bekliyor
MEHMETFARAÇ
En çok, "Gelen ağlar, giden
ağlar" deyimiyle anlarılan Şan-
lıurfa, valilerden yana dertli.
Kentte son 15 yılda görev yapan
üç vali de tankatçı suçlamala-
nndan kurtulamadı ve merkeze
alındı. tmren Aykut'un elini
sıkmamakla suçlanan Alpaslan
Karacan döneminde kent, "Ur-
fa lslam Cumhuriyeti" diye ta-
nımlandı. Devletin trilyonluk
arazisini kolej yapunı için Fet-
hullahçılara kiraya veren Ziya-
ettin Akbulut döneminde kamu-
da türban furyası başladı. Yurt-
taşlan "Kuranetrafinda toplan-
maya" çağıran ve irticai faali-
yetler nedeniyle soruşturma ge-
çıren Şehabettin Harput için ise
Başbakan Ecevit'in konvoyu-
nun dagıtılması bardağı taşıran
son damla oldu. Urfa şündi
"Atatürkçü bir vah"" bekliyor.
Şanlıurfa aslında vilayet oldu
olalı tüm valileri bağnna bastı.
1960'h yıllarda görev yapan
Kadri Eroğan'a bu nedenle
"Babo" (Baba) unvam verildi.
Ancak ne olduysa Urfa'nın
valilerle arası "milliyetçi- mu-
kaddesatçı" kadrolann Içişleri
Bakanüğı'nasızdığı 1980'li yıl-
larda açıldı. ANAP'ın etkin ol-
duğu bu dönemde laık çızgısiy-
le görev yapan son vali Erdoğan
Cebeci oldu.
Birkaç yıl önce yaşama veda
eden Cebeci'den sonra Urfa'nın
valilerle sorunu başladı. Bir dö-
nem gazinolannda kadın gar-
sonlann çalıştığı Urfa'run üze-
çesinden cami ve türbe onanm-
lanna önemli kaynak aynldı.
Köy gezilerinde, "Ezan sesi
duynuyaninsan,mutluinsande-
ğfldir'" diyen Karacan, müezzi-
nin sesini daha yakından duy-
mak ıstemiş olacak ki vali kona-
ğının bitişiğine cami yaptırdı.
Karacan, taşlannı Kırşehir'den
getirttiğı camiye de kendi adını
verdi. Urfa'daki faaliyetleri gı-
leri" tarafindan karşılandı. Kara-
can 10 yıldır merkez valisi.
Tarikatiara arazi
Urfa'da valiler açısından ge-
len gideni arattı. 1990'dalçişle-
ri Bakanlığı'ndakı görevinden
Urfa Valiliği'ne atanan Ziyaet-
tin Akbulut'un eşi Advrye Ak-
bulut'un rürbanlı olması şenat-
çı çevrelere cesaret verdi. Kamu
• Urfa'nın valilerie arası "miliiyetçi-mukaddesatçı"
kadrolann lçişleri Bakanlığı'na sızdığı 1980'li yıllarda
açıldı. ANAP'ın etkin olduğu bu dönemde laik
çizgisiyle görev yapan son vali Erdoğan Cebeci oidu.
Alpaslan Karacan ise elini sıkrnadığı gerekçesiyle
îmren Aykut'un hedefi oldu.
rine kara bir örtü örtüldü. Kent-
te sinemalar, içkili lokantalar,
pavyonlar, tekel bayileri kapa-
tıldı. 1985'te atanan Alpaslan
Karacan döneminde Urfa ulusal
basmda, "Urfa lslam Cumhuri-
yeti'', "tran'm Kum kenti gjbi"
başlıklarla yer aldı.
Bu dönemde cami sayısı hız-
la artrı. Devletin özel idare büt-
derek tepki çeken Karacan,
1990'da dönemin Devlet Baka-
nı Îmren Aykut'un elini sıkma-
makla suçlanınca hedef oldu.
Kısa süre sonra Denizli'ye atan-
dı. Urfa'dan gıderken çember sa-
kallı, yeşil takkelilerin çoğun-
lukta olduğu bir kalabalık tara-
findan uğurlandı, Denizli suıı-
nnda ise "teffi Nakşjbendi mürit-
kuruluşlannda akıl almaz bir
türban furyası başladı. Ilkokul
ve ortakokul öğrencileri bile
türbana girdi. Fethullahçılar,
Akbulut döneminde palazlandı.
Tarikat yurtlannrn, dershanele-
rinin ve okullannın sayısı hızla
arttı. Akbulut, devlet arazileri-
ni okul yapunı için Fethullahçı-
lara kiraya vermekten kaçınma-
dı. Trilyonluk özel İdare arazı-
sinin üzerinde tarikat koleji
yükseldi. Akbulut'un Milli Eğı-
tim'de öner Ergenç gibi bürok-
ratlan, Atatûrk'ün resımlerini
duvardan silebilecek kadar ce-
saretlendi. Kendi adına tuğra da
basüran Akbulut, SHP-DYP
koalisyonu döneminde sorun
oldu. Hakkında çok sayıda ra-
por yazıldı. Ve sonuçta daha
muhafazakâr bir kente, Kon-
ya'ya gönderildi. Ancak onun
da sonu değışmedi. Necmettin
Erbakan'la birlikte RP otobü-
sünün üzerine çıkınca kendisi-
ni vali yapan ANAP'lılar tara-
fından merkeze alındı. 6 yıldır
merkez valisi.
Urfa'ya 1995'te atanan Şeha-
bettin Harput daönceki ikiva-
linin yaptığı hataya düştü ve
kentteki bürokratlan etkisi alö-
na alan "Nurcu Fethullahçı k>-
bi^den uzak durmadı. Onun dö-
neminde de kamu kuruluşlan
ile okuUarda türban furyası sür-
dü. Suruç'taki Şevki Imam Kız
Kuran Kursu açılışında kendisi-
ni dinleyenleri "Kuran etrafin-
da toplanmaya" çağırması dik-
kat çekti.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Bir haftadır Bodrum'dayız.
Yabancı turist sayısında ciddi
bir azalma olduğunu sokak-
lardan, plajlardan anlamak
mümkün. Turizmcilerle, otelci-
lerle bunun nedenlerini konu-
şuyoruz. Tur operatörteri, bu
yılki en temel eksiğin uçak ek-
sikliği olduğunu üzerine basa
basa dile getiriyorlar. Çok so-
mut da bir rakam veriyoriar:
Türk özel uçak şirketlerinin
daha önce 62 uçağı varken
bugün bu sayı 21 'e düşmüş.
Yani, Türkiye'ye yurtdışından
yolcu taşıyan uçaklann üçte
ikisi yok olmuş durumdai Tur
operatörleri, şu anda özellikle
Almanya'dan Türkiye'ye çok
büyük birtalep bulunduğunu,
ancak iki yıldır turizmdeki ge-
riteme yüzünden çöken özel
uçak şirketleri yüzünden bu
yolculann taşınamadığını dile
getiriyorlar.
Bodrum'daki sohbetlerden,
araştırmalanmızdan görebil-
diğimiz kadanyla, Türkiye'nin
hızla halletmesi gereken so-
runlardan birisi özel uçak şir-
ketlerinin bir an önce ayağa
kaldınlması. Bu konuda da il-
ginç bir durumdan söz edili-
yor: Devlet, havaalanı vergisi
Turizm Neden Patlamıyor?
gibi uçaklann maliyetini arttı-
ran kalemlerde indirim yapa-
rak teşvik yoluna gitmiş. An-
cak, 'Kalkıp inmeyen uçağın
ne teşviki olur?' diyor turizm-
ciler. öncelikle uçak şirketle-
rinin teşvik edilmesi herkesin
ortak talebi. Bir başka nokta
ise, artık yeni otel yapımı için
teşvik verilmemesi. Çünkü,
Türkiye'nin turistik bölgelerin-
de haddinden fazla yapılaşma
var. Eğer yeni yatak talebi
olursa, bunun bu bölgelerde
kullanılmayan yüzlerce, bin-
lerce villa ile karşılanabilece-
ğini vurguluyorlar.
Turizmcilerin çok haklı bir
talebi ise, yapılaşma teşvikin-
den kaçarken teşvik ve kredi-
nin var olan otellerin yenilen-
mesine, yeni döneme ayak
uydurması için yapılacak ya-
tınmlara verilmesi. Birçok ote-
lin yaşlandığını, dünyadaki
değişikliklere ayak uydurama-
dığını söylüyoriar. Işte para
buralara harcanmalı fikri de
herkesin ortak düşüncesi. Bi-
zim gözlemimiz ise, Bodrum
ve kıyılarındaki çılgın ve akıl-
sız yapılaşma durdurulmazsa,
zaten bu bölgeye bir süre ya-
bancı turistin gelmesinin
mümkün olmadığı yönünde.
Aynı sorunun bütün kryılarda
olduğunu da biliyoruz. Her yıl,
neredeyse hiç kullanılmayan
binlerce bina yapılıyor burala-
ra. Bunlann hiçbirisinin altya-
pısı düşünülmüyor. Örneğin
Gümbet'te kanalizasyonlar
açık denize pompalanıyor, bu
tempoyla giderse birkaç yıl
içinde Gümbet'te kokudan
durulamayacak.
Aynı şeyi birçok kıyı için
söyleyebiliriz. Bu yılın bir baş-
ka felaketi ise elektrik kesinti-
leri. Bodrum ve çevresinde
sürekli ve uzun süreli elektrik
kesintilerj uygulanıyor. Elektrik
kfisildiği için buzdolaplan, kli-
rfear çalışmıyor, gece kulüp-
leri erken saatierde kapanmak
zorunda kalıyor. Elektrik kesil-
diği için sular da kesiliyor.
Bodrum bu nedenle zaman
zaman çöle dönüyor. Yaşam-
lan boyunca hiç elektrik ke-
sintisi görmemiş Batılı turist-
ler için bunun ne anlama gel-
diğini artık siz düşünün. Bod-
rum'un en büyük merkezlerin-
den Turgut Reis'te haftada bir
gün su verildiğini söylediler.
Tur operatörterine, bundan
sonra ne olacak sorusunu da
sorduk: Örneğin, Türk turizmi
bitiyor mu? Bu konuda çok
umutlu konuşuyorlar "Buse-
ne dibe vurduk. ömeğin Ingi-
lizlergelecek yıl en yüksek sa-
yıda gelecekler, blzim sapta-
malanmız bu yönde. Eğer
uçak sonınu yaşanmasaydı,
Almanlar bu yıl zaten çok ge-
leceklerdi. Tabiibu arada, an-
lamsız ilkellikler turizme çok
zararveriyor. IkiLeeds United
taraftannın Istanbul'da bıçak-
lanarak öldürülmesi ve Türk
tarafının bu konuda yeterince
duyarlı davranmaması, hatta
öldürvlen Ingilizleri suçlayan
bir tutum içlne girmesi Türki-
ye'ye çok puan kaybettirdi.
Buna benzer ilkelliklerin neye
patladığını en çok biz turizm-
cilergörijyoruz, Yetkililen uya-
nyoruz, ancak popûlist s/ya-
setler yüzünden bunlar gör-
mezlikten geliniyor."
Tabii sorunlar bu saydıklan-
mızla bitmeyecek kadar çok.
Bir fiyat düzeninin olmaması,
turistleri bir kereliğine kazıkla-
nacak kazlar olarak gören ilkel
faydacı mantık daturizme çok
zarar veriyor. Eğitimsiz perso-
nel, sağhğa ve temizliğe özen
göstermeme gibi etkenler de
hâlâ Türk turizminin çözeme-
diği sorunlar olarak karşımc-
da duruyor.
Bütün bunlara rağmen şu
andaki en temel sorun yurtdı-
şından Türkiye'ye turist geti-
recek uçak bulunamaması. Al-
manya'dan gefmek isteyenter
için 20 Ağustos'a kadar yer
bulmak mümkün değil. Bütün
seferier dolu. Turizm Bakanı
Erfcan Mumcu'nun dikkatine.
özgürlOk ve Dayanışma Par-
tisi (ÖDP), Hacıbektaş ilçe ör-
gütü yöneticiteri aradılar Hacı-
bektaş Belediyesi'nde çalışan
Mızrak Karabacak, beyin tü-
möründen ameliyat olmak için
maddi destek anyor.
Yardım etmek isteyenler için
hesap numarası: Mızrak Kara-
bacak Hacıbektaş Ziraat Ban-
kası, 0289 000 3000 30G
49395.
Almanya
'Metro
bombacısı
neo-Nazi
olabilir'
DÜSSELDORF
(Cumhuriyet) - Önceki
gün bir metro
istasyonuna yerleşririlen
bombamn patlaması
sonucu bacağı koparak
ağır yaralanan 26
yaşındaki hamile kadının
çocuğunu da kaybetmesi
kamuoyundaki ilgiyi
arttınrİcen, bir ağır
yaralının hâlâ hayati
bildirildi. 9 kişinin 1 ( 3 j0
yaralandığı olayın ; ,v-
ardında siyasi bir neden
olup olmadığı yolundaki
araştırmalar henüz bir
sonuç vermezken,
kurbanlann kimliğı
hakkında bir açıklama
yapılmaması da çeşitli
biçimlerde yorumlandı.
Federal Suç Dairesı
uzmanlanmn, olay
yerinde araştırmalar
yaparak cncelikle
bombanın niteliğini
v
,
ortaya çıkarmaya
çahştıklan belirtıldı.
Düsseldorf Üniversıtesi
Kliniği'nde bombalı
saldın sonucu ağır
yaralanan 26 yaşındaki
hamile kadının
karnındaki 5 ayhk bebeği
kaybettığı, bu arada
kopan bacağının tekrar
yerine dikildiği bildirildi.
Kadınla birükte yürüyen
bir erkek kurbanın
durumu ise ciddiyetini
koruyor. Düsseldorf
Emniyet Müdürlüğü,
bombalı saldınnın
hedefinin, yabancılar
için Almanca kursuna
devam edenler olduğunu,
aynca büyük bölümünün
de eski Sovyetler
Birliği'nden Almanya'ya
göç eden Musevilerden
meydana geldiğini
vurguladı. Soruşturmanın
dennleştırilerek
sürdürüldüğü bildirildi.
'Mficadele yetersiz'
Öte yandan Yeşiller
Partisi'nin Türk kökenli
milletvekili Cem
özdemir, Almanya'da
aşın sağcılarla
mücadelede başanh
olunamadığını ileri
sürdü. Neo-Nazilerle
mücadelenin yeterii
ciddiyeti taşımadığı
iddiasını dile getiren
Yeşiller İç Politika
Sözcüsü Özdemir,
"Yürtdışuıda
Almanya'nm imajı
zedelenmeye başlayınca
sryaset dünyası da
uyanıyor" dedi.
Özdemir, "Bu ülkenin
Alman kökenli ohnayan
bir vatandaşı olarak da,
dış dünyanın baskısı
sonucu aşın sağcılığın
birden Almanya'nın en
önemli sorunlanndan
biri olarak teşhis edilmesi
beni çikden çıkanyor"
diye konuştu.