Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 TEMMUZ 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Çerez
parasına işletme
Işciler, SEKA'yaait Dalaman Işlet-
mesi'nin özelleştirilmesine karşı di-
reniyoriar. Üreterek direniyoriar, ger-
çekleri dile getirerek direniyoriar:
- 40 milyon dolara, çerezparasına
satılan SEKA Dalaman Işletmesi'nin
sadece biryıllık cirosu 30 milyon do-
lardır.
- 40 milyon dolara, çerez parası-
na satılan SEKA Dalaman Işletme-
si'nin sadece 1600 dönümlük arazi-
sinin değeri en ucuz fiyatlarla 15 mil-
yon dolardır.
- 40 milyon dolara, çerezparasına
satılan SEKA Dalaman Işletmesi'nin
hammadde, makine, tesisat yedek-
lerinin değeri 33 milyon dolardır.
- 40 milyon dolara, çerez parası-
na satılan SEKA Dalaman Işletme-
si'nin sadece son üç aydaki kân 30
milyar liradır.
- 40 milyon dolara, çerez parasına
satılan SEKA Dalaman Işletmesi, bu
kân gerçekleştirirken ürûnlehni özel
sektöre oranla ton başına 200 milyon
lira daha ucuza satmışbr.
ISIK KANSU
Sendikaları cezalandırmak12 Eylül ürünü bir uygulamadır "iş-
kollan istatistiği". Çalışma Bakanlığı,
yılda iki kez örgütlü olduklan ışkollann-
da çalışan toplam işçi sayısının en az
yüzde 10'unu üye yapabilmiş sendika-
ları belirler. Türkiye genelinde toplu-
sözteşmeyapmayetkisine ancak bu ko-
şulu yerine getirmiş sendikalar sahip
oluriar. Sendikacılar, istatistiği hazırla-
yan bürokratlar da çok iyi bilirter ki yüz-
de 10 barajına etki eden toplam işçi sa-
yılan da, sendikalann üye sayılan da yıl-
lardır gerçeği yansıtmaz.
Açıkçası işkollan istatistiği, siyasi ik-
tidarların sendikaları denetim altına
alabilmeleri için kullanılan biraraçtır. İş-
kollan istatistiği ile iktidar kendineya-
kın sendikayı kollar, karşı olanı ceza-
landınr.
Hafta başında açıklanan son işkol-
lan istatistiği de kimi sendikalann Ça-
lışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ta-
rafından cezalandınldığını gösteriyor. Is-
tatistiğin en çarpıcı yanı, özel sektör-
de örgütlenmeye hız veren ve temmuz
ayı sonunda genel kurulunu toplaya-
cak olan DlSK'e bağlı Tekstil, Gıda-lş,
Tümka-lş, Basın-lş, Sosyal-lş ve Nak-
liyat-lş sendikalarının toplusözleşme
yetkilerinin düşürülmesi...
Tekstil Sendikası Başkanı ve DİSK ge-
nel başkan adayı Süleyman Çelebi,
"Bu operasyon bilinçli yapıldı" diyor.
Nedenlerini de sıralıyor: "Biz Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Oku-
yan'/n uygulamalanna karşı bayrakaç-
mış, kendisini yılın şovmeni seçmiş,
sosyal güvenlik haklannın gş» alınma-
sına ilişkin girişimlen eleştirmiştik. O
dönemde bize çeşitii aracılaria 'Sosyal
güvenlik reformlarına karşı çıkmasın-
lar. özelleştirme konusunda ses çıkar-
masınlar, yoksa onlann gözbebekle-
rinden öperim' diye haberier gönder-
mişti."
Çelebi, dikduran, yamulmayan sen-
dikalann yok edilmek istendiğine de de-
ğindi: "Bu, genel bir sendikasızlaştır-
ma operasyonudur. Bilgisayann tuşu-
na basıyorlar, bir saniyede sendikala-
nn üyelerini düşürüyortar. Olacak iş mi
bu? Bu tavıha, gelecek ocak ayı ista-
tistiklerinde istenirse bütün sendikala-
nn toplusözleşme yetkisi ortadan kal-
dınlır."
Işin ilginç tarafı, 10 sendikanın yet-
kisinin düşürülmesinin, Okuyan'ın ha-
zııiadığı yasa değışiklıği taslağı ile "yüz-
de 10barajını kaldırmak" istediğini açık-
lamasının hemen ardından gerçekleş-
mesi! Çalışma Bakanı sendikal örgüt-
lenmenin önündeki engelleri kaldır-
makta pek samimiymiş gerçekten!
Gazeteci Ergun Aksoy'un Necmet-
tin Erbakan'ı anlattığı "28 Şubaftan
Balgat'a - Mücahit" adlı kitabında, bir
milletvekili transfer öyküsü var ki, in-
sanı hem acı acı güldürüyor, hem de
derin derin düşündürüyor.
Henüz 28 Şubat süreci yaşanmamış.
Muhalefet, REFAHYOL iktidannı gen-
sorularta sıkıştınyor. ANAP da, çok sa-
yıda RP milletvekiline çengel atıyor.
Erbakan boş durur mu, RP kurmayla-
rına haber salıp ANAP Siirt Milletve-
kili Nizamettin Sevgili'nin transfer
edilmesini istıyor. Sevgili ile temasa
geçiliyor, Siirt Milletvekili Erbakan'ın Gü-
venlik Caddesi'ndeki evine getiriliyor.
Ergun Aksoy, sonrasını şöyle öykü-
Erbakan'ın transfer öyküsü
lenctiriyon "Sevgiliilegörüşme uzun bir
pazariığa sahne oldu. Sevgili, Erba-
kan'a 'Aile büyüklerime danışmam ge-
rekir" diye öneri götürdü. Inatçı kişili-
ği ile tanınan Erbakan, aile büyüğü-
nün adını aldıktan sonra hemen işe
koyuldu. Sevgili'nin aile büyüğü Siirt'e
bağlı betdelerden birinde beiediye baş-
kanıydı. Beiediye başkanının telefonu
bulundu ve numara çevrildi. Erbakan
ile beiediye başkanı arasındaki diyalog
şöyle gelişti:
Erbakan- Nizamettin Bey kardeşimi-
zipartimize almak istiyoruz, ama sizin
onayınız gerekiyor.
Beiediye Başkanı- Efendim, benim
açımdan birsakınca yok, ama aile bü-
yüğümüz buraya 30 kilometre uzaklık-
ta bir köyde oturuyor. Ona da danış-
mamız gerekir.
Erbakan- Ozaman şimdi telefonu ka-
pat ve hemen o köye git. Aile büyüğü-
nüze benim selamımı söyle ve tele-
fonla görüşmekistediğimiilet. Hemen
telefonunu bekliyorum. Beiediye Baş-
kanı apar topar giyinerek yola koyul-
du. Hoca, 03.00 sıralannda çalan te-
lefonun sesiyle uyandı. Erbakan, Sev-
gili'nin bu aile büyüğünü de Arapça ko-
nuşarak ikna eW- Sıra partiye geçiş
formunu imzalamaya gelmişti. Sevgi-
li ise halen kararsızdı. Hoca, dualar
okuyarak formu imzalattı. RP'ye katı-
lım formuna Fehim Adak ile Sönmez
de tanık olarak imza attı. Sabaha kar-
şı Erbakan ve kurmaylan gönül rahat-
iığı içinde evlerine gittiler. Erbakan'ın
bu transfer girişimini duyan ANAP'lı-
lar hemen harekete geçti. Sevgili, bir
gün sonra ANAP'lılar tarafından Akde-
niz'deyat gezisine çıkanldı. Hoca'nın
bu transfer girişimi de suya düştü."
Nasıl ama, Hakan Şükür'ün Inter'e
gitme öyküsünden daha heyecanlı de-
ğil mi?
Gokyuzu
gözlem şenliği
Antalya'daki 2 bin 550 met-
re rakımlı Bakırlıtepe, gökyü-
zünü gözlemlemek açısından
dünyanın sayılı yükseltilerin-
den. Bakırlıtepe'deTÜBlTAK'ın
Ulusal Gözlemevi, gözlemevin-
de de Türkiye'nin en büyük te-
leskopu bulunuyor.
150 cm. ayna çaph teleskop
ve Bakırlıtepe, bu yıl gökyüzü
tutkunlarını bol yıldızlı bir şen-
liğe çağırıyor. 1 -3 Eylül tarihle-
ri arasında yapılacak olan "3.
Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenii-
ği" için şimdiden kollar sıvan-
dı. Bu yıl şenlik etkinliklennin bir
bölümü Bakırlıtepe'nin eteğin-
de, 1900 metredeki Saklıkent'te
yapılacak. Daha çok geceleri
hem çıplak gözle hem de teles-
kopla gözlem yapacak olan ka-
tılımcıiar, daha sonra Saklıkent'e
inip dinlenme ve konaklama
olanaklanndan yararlanacak-
lar. Şenliğe, ön başvuru tarihi 31
Temmuz Pazartesi günü biti-
yor. Bu tarihe değin, şenliğe
katılmak isteyenler TÜBİTAK'ın
çıkardığı "Bilim Teknik" dergi-
sinde yayımlanan başvuru for-
munu doldurmak zorundalar.
Şenlik ile ilgili bilgi almak is-
teyenler "3. Ulusal Gökyüzü
Gözlem Şenliği, TÜBİTAKBilim
ve Teknik Dergisi, Atatürk Bul-
van No: 221,06100 Kavaklıde-
re/ANKARA" adresine ya da
"312-427 06 25" numaralı te-
lefona başvurabilirier.
Şenliğe katılmayı düşünen
okurianmıza bizden de bir di-
lek: Başak takımyıldızındaki
üzüm gözlü "Bağ bozan"a se-
lam söyleyin!
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMtROĞLU
Mizah Hırsızlığına
Mizahın sosyal işlevi, sor-
gulamak ve eleştirmek. Top-
lum zararlısı kişileri önceden
belirleyip kamuoyunun dik-
katini çekmek. Bu yönüyle
mizah, bir 'erken uyan siste-
rni'. örneğin, Tansu Çiller'in
başbakanlığında, azman med-
yanın gazeteleri "Haydi Tür-
kiye!" manşetleri atarken, bir-
kaç "sokkıyulu" gazeteyle be-
raber, tüm mizah dergileri Çil-
ler'e karşı sert tavır almıştı.
Büyük gazeteler, nedense{!)
28 Şubat'a giden süreci bek-
lemiş ve doğal olarak iş işten
geçmişti.
Fakat, ülke ve dünya so-
runlarına böylesine net teş-
hisler koyup, kimseler konuş-
mazken "derin muhalefet"
yapmayı becerebilen mizah
dergileri, kendi işleriyle ilgili
emek hırsızlıklarında yeterin-
cesesçıkarmıyoriar. 'Piyasa'
dışından bir sürü çevrenin,
mizah dergiciliği birikimini yağ-
malaması dışında, bu yolsuz-
luğu mizah dergisi görünümü
altında yapanlar da var. Asıl
sorun da bu noktada. Mizah
basınına kâbus gibi çöken bir
tipin, eski ustaların güzelim
işleriyle yaptığı dergileri her
hafta gazete bayilerinde gör-
mek acı verici. Oğuz Aral, ll-
ban Ertem, Bülent Araba-
cıoğlu ve daha birçok usta-
nın, beyinlerini zonklatarak,
günlerce çalışarak yarattıkla-
n değerier, vurguncu anlayı-
şın elinde bir 'rant' olarak du-
ruyor; mizahı ve mizahçıları
koruyan ne bir yasa var, ne de
örgütlü bir kamuoyu tepkisi.
Sadece, haftalık ve bağım-
sız mizah dergisi Solak, bu
önemli soruna önce iç sayfa-
larında yer verdi, geçen haf-
ta da kapakta yer ayırdı. Gö-
remeyenler için anlatıyorum;
kapakta eşek, Nasrettin Ho-
ca'nın üzerine ters binmişti!
Bu mücaCfefede Solak der-**
gisini yalnız bırakmayalım. Her
hafta bir sürü mizah emekçi-
si, güzel bir şeyler üretebil-
mek için yeteneklerini ve ka-
falannı zoriarken, bir grup kap-
kaççının, gas pettikleri bin-
lerce orijinal sayfayla sözde
dergiler çıkarmaları ve bu iş-
lerle para kazanmaları hırsız-
lık degilse ne?
Itiraf etmek gerekiyor ki mi-
zahçılar kendi geçmişlerine
ve emeklerine sahip çıkamı-
yor. örgütlenme yok. Sadece
sıra dışı çıkışlarla, bu büyük
gasp eleştiriliyor. Var olan du-
rum, mizahçılık mesleğineya-
kışmıyor.
Ama en büyük tavır, yine
mizah dergilerinin bel kemiği-
ne, yani mizah okuruna düşü-
yor. Başkalannın alın terini ça-
larak çıkanlan, önüne sunulan
bu dergileri reddetmek her
okuyucunun görevi olmalıdır.
Oğuz Aral, bir gün böylesi-
ne rezilce çalınacağını bilse,
yıllarca Utanmaz Adam'ı çizer
miydi?
Bizi Büyütenler: Cem Karaca
Her çıkan "45'ltği" getirdi eve
babamın elinde. Ve gelir gelmez
hemen pikaba takılırdı. Büyü-
lenir gibi dinlerdik. Her akşam
o köşeye asılırdı o parka! Gön-
lümüze bir ateş düşer ve yanar
ha yanar, yanardı! Usta, gelip
çırağının sırtına vurur, "unut"
derdi "romanlan"! Coşkuyla
beraber bilinç, ritimle beraber
hayat vardı o şarkılarda.
1 Mayıs işçinin, emekçinin,
devrimin şanlı yolunda ilerleyen
haikın bayramıydı. Ve hâiâ da
öyle!
Bize o şarkılan sevdiren ruh
değişmedi. Sanatıyla beraber
dünyaya baktığı yeri sevdiğimiz
o duruşa belki bugün daha faz-
la ihtiyacımız var. Çünkü "de-
ğişen dünyada" ezilenlerin ko-
numu değişmedi. Dünyayı sır-
tında taşıyanlar, sermayeye kö-
le olmaya devam ediyor ve in-
sanlığı yaratanlar insan gibi ya-
şayamıyorlarsa, o şarkılan ye-
niden, yeniden soylememiz ge-
rekiyor.
Haikın üstüne balyoz gibi
inen darbeler, insanlan sade-
ce yerinden yurdundan değil,
mücadelesinden de ettiyse,
önce o darbelere ve "sponsor-
lanna" tepkimizi geliştirmeli-
yiz. Sosyal depremlerin mağ-
durianna değil!
Hayır, "dönek" suçlamasını
asla yakıştıramadım Cem Ka-
raca'ya. Buna inanmıyorum.
Hepimizin, hep birlikte daha
yi yaşaması isteğini ve yüre-
ğinden gözlerine yansıyan pa-
nrtıyı hiç yitirmedi Cem Kara-
ca. Tüm bunlan, Cem Karaca
çocukluğumdan bugüne yadi-
gâr bir insan olduğu için düşün-
müyorum. Cem Karaca, dün
de şarkılannı bizim için, "genç-
ler ve daima genç kalanlar" için
söylerdi, bugün de öyle. Mes-
leği şarkı söylemek olan bir in-
sana başka boyutlarda anlam-
lar da yükleyip, daha sonra
"/cusursuz/nsan"figürüyle kar-
şılaşılmadığında ağır eleştiri-
ler yöneltmek, o insanın değil,
bu beklentiye kapılanlann ha-
tasıdır. Bu düşüncenin sağla-
masını şöyle yapabiliriz; eski-
den şarkılannda hiç sosyal bo-
yut olmayan, apolitik bir sa-
natçıya günümüzde "dönek"
denildiğini hiç duymadım! Ka-
raca'nın aklını ve duygusunu
harmanlayıp, mazlumdan ya-
na tavır takınması hata mıydı?
Asla! Onun bugün de mazlum-
dan yana olduğuna ve daha
da güzel işler yapmak için ça-
baladığına inanıyorum. Cem
Karaca'nın eşsiz yorumuyla
büyüdük ve büyümeye devam
ediyoaız.
O güzelim Resimdeki Göz-
yaşlan'ndan Kavga'ya, Beni
Siz Delirttiniz'den Namus Be-
lası'na Cem Karaca yine her
zaman bizimle. Hepimize bu *
kadar güzellikler sunmuş olan
bir sanatçıya, haksızlık etme-
mek, modaya kapılıp "yargısız
infazda" bulunmamak gerekti-
ğine inanıyorum. Çünkü Cem
Karaca dün de bugün de hep
"canlıyaymda" bir insan. Yann-
lan uzun olsun.
Doymak bilmeyen Obur Dün-
ya, lütfen acele etmesin.
HAYVANLAR İSMAIL CÜLGEÇ igulgeciiLyahoo.com
ÇİZGtLtK KÂMtL MASARACI
rr
^>
i^_aBULUT BEBEK IWRAYÇİFTÇ1
de
k.iıns'ın
r\er'âe?
yutan U o
KEDI LEVO APTVLİKA
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 22 Temmuz
FAREU KÖYON KAVALCISI..
f3?6'M BUSÛN, 6E2GİH BİR gÛ/ÜCÜ, HAMEUN KOYÜNÜ
'(AIMVJYA) FAeeıszoEH nıeTAiet>t!Biiz*Aç 6ÜN SOURA PA
ÇGCUKLARt HAÇÜACAKTIg.. İN6ILİZ OZANI KOBERT B£OW.,
UlNG '£ CfSf2 -1883) SÖ«£, ÜAILÛ AAASAL&ttÜ OLAY BU
TARİHTE S£ZÇ£Kl£ŞM/fTİ. OMUN "P/ED PIPE& OF HA-
\l'ŞliüİNİ DE İÇERBN IOTA8I 1842'D£ VAY/M- i
HPI.. ASU BİR ALMAM EFSAUESİNE DArANAH
OLAYiN, oe.7AÇAĞOA AVR.UPA 'OA ÇCK BAST- j
LAUAN TOPUI ÇOCUK KAÇtRAtALAR.-
" DAM KAYNAtCLAfJDIĞI DÜŞÜ-
MÜLBBİLİR..
GÖRÜŞ
EMIN GURSES
Denktaş, Kıbrıs ve AB
Kıbns'a müdahaleden bugüne 26 yıl geçti. Eğer
Türkiye gelişmelere zamanında müdahale et-
meseydi bugün adada bir avuç yaşlı Türk kal-
mış olurdu. Makarios'un, Türklerin sayısının
en aza indirildiği bağımsız bir Kıbrıs emelini
gerçekleştirmesine Yunanistan'daki Enosis has-
talığı engel oldu. Adanın Yunanistan'la birleş-
mesi için çabalayan Enosis'çilerin Yunanis-
tan'daki cuntanın desteğiyle Kıbns'ı ele geçir-
me girişimleri, hem yasal hem de insani açıdan
Türkiye'nin müdahalesinin koşullannı yaratmış-
tır.
Makarios'un hatalan, 1963'te yaptığı "Türki-
ye'nin garantörtüğünün sona erdirilmesi" öne-
risiyle başlamış, karşılıklı güveni sarsmıştır. Ma-
karios iki toplum arasındaki gerginliğin, plan-
larına uygun olarak kuzeydeki genç Türk nüfu-
sun özellikle Ingiltere'ye göç etmeleri sürecini
hızlandıracağını düşünmüş olacak ki Enosis'çi-
lerin çalışmalarını görmezden geldi. İş işten
geçtikten sonra ise Birleşmiş Milletler'de yap-
tığı konuşmasında Enosis'çilerden şikâyetini
dile getiriyordu, fakat geç kalmıştı. Yunanis-
tan'ın Kıbns'taki darbede oynadığı rolün yeni ne-
silce öğrenilmesi istenmemiş olacak ki tarihçi
Dr. M. Costas Megalommatis'e göre Makari-
os'un bu konuşmasını Yunanca metinlerden
çok azında bulabilirsiniz.
Dr. Megalommatis, "Kıbns'ta 1960-63 yıllan
arasındaki kısa ömürlü ortak cumhuriyet Orto-
dokslar tarafından yıkılmıştır" diyor. Temmuz
1974'e kadar sıkıntılı dönemlerden geçen Türk-
Rum ilişkileri, Enosis için uygun bir ortam ya-
ratılmasını bekleyen Yunanistan'daki Enosis ta-
raftarlarınca sürekli gerginleştirilmeye çalışıl
mıştır. Dr. Megalommatis, Türk-Yunan ilişkile-
rinde ve Kıbns'ta yaşanan sorunları, "Yunanlı
politikacılann Kıbns'ın Yunan olması fikrinden
vazgeçmemiş olmalan'na bağlryor. Çareyi de Tür-
kiye'nin Güney Kıbns'ı, Yunanistan'ın da KKTC'yi
tanımasında buluyor. "Bu girişimden sonra ada-
da federasyon kurma fırsatı doğacaktır" diyor.
Denktaş, yıllardır benzer açıklamalar yapıyor.
Içeride iki siyasi birim, uluslararası alanda ise
tek devlet. Denktaş "Bizi tanıyın, oturup konu-
şalım" diyor. Rum kesiminin anlaşma istediği ke-
sin değil. Onlar bu durumdan memnun, çünkü
mazlum rolüyle Batı'nın tam desteğini almak-
tadırlar. Ekonomik destekler devam ediyor. Çö-
züm ertelendikçe AB'ye alınacağı da açık. Ver-
heugen'in Ankara'daki telkinleri arasında bun-
lar da vardır. AB'nin Rumların bazı uzlaşmaz ta-
rafları olduğunu dahi açıkça kabul etmesi ise
şimdilik beklenmemelidir.
Denktaş'ın Mart 1998'deLefkoşa'daki birba-
sın toplantrsında açıkladığı konfederasyon te-
zine destek verilmeiidir. Bu tezde iki tarafın mu-
tabakatı olduğu takdirde AB'ye katılım politika-
sı izlenebilecek ve 1960 garanti sistemi muha-
faza edilebilecektir.
Kıbrıs Türklerinin Balkanlar'daki Müslüman-
lann konumuna düşmelerini önlemek için dik-
katli olunmalı ve Denktaş'a bu geçiş dönemin-
de destek vermeye devam edilmelidir. Denktaş'ın
yanında Mümtaz Soysal gibi danışmanlannın
bulunması ise bir şanstır.
Ekonomik canlılığı arttırmak için Kıbns'ı üni-
versite bölgesi haline getirmek olumlu biradım-
dır, fakat bunun yanında özellikle narenciye üre-
timine katkıda bulunulmalı ve üretimin pazar-
lanmasının Türkiye üzerinden yapılmasına açık
destek verilmeiidir. Ayrıca KKTC'de sivil-resmi
ayrımına ve anlaşmazlığına, ileride olumsuz-
luklara yol açmasını engellemek için dikkat edil-
melidir.
KKTC'de bazı siyasilerin Denktaş'a karşı giz-
liden gizliye, özellikle gençler arasında yürüt-
tükleri kampanyaya hız verdiklerini daha önce
de yazmıştık. Denktaş'ı, sorunların çözümü
önünde engel olarak gösteren bazı grupların,
AB'ye katılmakla bölgeye zenginlik geleceği
konusunda özellikle gençlere yönelik vaazları-
nı arttırdıkları bir dönemde casus krizi doğmuş-
tur. Kıbns'ta "Papazdan maaş alanlar" arasın-
da sayılan bu tür insanlara Denktaş, 20 Tem-
muz kutlamalannda gerekli mesajı vermiştir:
"Rum 'un parasına ve casusuna uymazsanız kor-
kacak bir şey yoktur."
E-mail: emingursesOı yahoo.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
SOLDANSAĞA:
1/ Gözüngör-
me bozukluk-
laruıdan biri. 2/
BeUini'nin On-
lübiroperası...
"Taramış ger- 4
dana dök-
müş/ ibri-
1 2 3 4 5 6 7
şim saçlannı"
(Karacaoglan).
3/ Tecriibeli,
usta... Dalgalı
panltılarveril- 9
miş olan bir tür
kumaş. 4/ Fiji'ninbaş-
kenti...Güldürütürün-
de kısa oyun. 5/ Gözü 2
kapalı inanılan düşün- 3
ce; dogma... Eylemle- 4
ri olumsuz yapan ek. 5
6/ Yabancı...Bezekçı-
likte kullanılan pembe
ve yeşil dalgalı bir çe-
şıt sedef. II "Turgut
"rRessamımız....
Avrupa'da bir ırmak. 8/ Muğla'nın Ortaca ilçesine
bağlı Dalyan beldesinde, deniz kaplumbağalannın
üreme alanı olan kumsal... Boru sesi. 9/ Eski Mısır'da
güneş tannsı... Satrançta bir taş.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Duyum yitımi. 2/ Taş dibek... Bal koymayayara-
yan küçük tekne. 3/ Roma'yı tekrar görebilmek için
içine para atılması âdet olmuş ünJü çeşme... Köpek.
4/ Parola...lçerinbirılçesi. 5/ " çekmeyizuğ-
rarsak eğer derd ü belâya" (Bağdatlı Ruhi)... Utanç
duyma... Güney Afrika Cumhuriyetı'nin plaka işare-
ti. 6/ Cıvata ve somunlardakı yiv. 7/ Düşüncesizce
her işe atılan... Tavlada üç sayısı. 8/ Kimi ağaçlar-
dan elde edilen kokulu reçine. 9/ Yün atkı... Israil'ın
plaka işaretı.