25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE 8 HABERLER Olaylardan sonra SaintSinodMecHsi, hükümeti suçlayan çok ağır bir metin yayımladı 6-7Eylül olaylanve Atheriagoras£ CÜNEYTAKALIN \ Bir başka Fransa elçisi, M. Jacques TarbedeSmt-Hardouin, 3 Nısan 1952'de Fransa Dışişleri Bakanlığı'na yolladığı mekrupta, uzun uzadıya FenerPatrikha- nesi'ne yaptığı ziyareti anlatır. Büyükelçi Saint-Hardouin, Fransız bahriyelılennı karşılamak için geldiği ls- tanbul'da patrikhaneden randevu ister. Patrikhanede olağan törenle karşılanır. Raporunda önce, uzun uzadıya Patrik'i tasvir eden elçi, Athenagoras'ın çalış- ma odasmda Başkan Truman'ın fotoğ- rafinın yanı sıra Atatürk'ün ve Cdal Ba- yır'ınlfinin asılmış olduğunu yazar. El- çi raporuna şöyle devam eder: "Patrik mevcuthukümietinlflıeralyaklaşıııunıve bütün memuriaruun iyi niyetini öve öve binranedL Ne okuttarda, ne hastanele- rimizde ne de ibadet yerlerimizde bir güçiükle karşılaşryonız, sorunlar anın- da haUedinyor". Ve Patrik dinler arasın- da hiçbir aynm yapılmadığını, "Orto- doks inancma bağlT 100.000 Ortodoks Türk'ün, Ortodoks cemaatinden kişile- rin her türlü kamu görevine başvurabiJ- diğini, yedeksubay olduklannı ve "ül- kenin ilerlemesi'' için Müslümanlarla aynı koşullarda çahşüklannı söyler. At- henagoras Istanbul'daki Müslümanlar- la ilişkilerinin mükemmel olduğunu da sözlerine ekler. Fransa elçisi bu sözleri raporuna ge- çirdikten sonra kendi izlenimlerini de ek- ler: "Buniar,şimdiyekadar bOdiklerim- le çefişiyor.'' Bununla ifade etmek iste- diği, elçinin durumu kendine göre oldu- ğundan iyi göstermeye çalıştığıdır. Patrik Athenagoras, Hıristiyan kili- selerini bir araya getirme niyetini ve ça- balannı bu ziyaret sırasında Fransa el- çisinede anlatir. Elçi, aynı günlerde Tür- kiye Yahudilerinin yaym organı "Le Jo- urnal d'Orienfin, yirmi beş yıldan be- ri ilk kez üst düzeyde bir Fener yetkili- sinin Yahudi cemaatinin merkezine bir nezaket ziyaretinde bulunduğunu du- yurduğunu sözlerine ekler. 'Attienagoras TürK glbl davranıyor Elçi, raporunun sonunda, gözlemle- diği iki hususun altını çizer. a) Athenagoras (ülkesıne) sadık bir Türk gibi davranmaya özen gösteriyor. b) Bir din adamı olarak kiliselerin bir- leşmesinde aktifbir rol oynamak istiyor. Tarihimizin dönüm noktalanndan bi- ri olan 6-7 Eylül olaylan sırasında At- henagoras îstanbul'da görev yapıyordu. Bılındıği gibi Kıbns görüşmelerinin çık- maza ginnesi üzerine DP yöneticileri, halkın çeşitli gösteriler düzenlemesine önayak olarak, Türkiye'deki tepkiyi yük- seltmeye ve bunu diplomasi masasnıda bir koz olarak kullanmaya çalışırlar. An- cak işın ucu kaçar. Atatûrk'ün Sela- nik'teki evine bomba konduğu haberi- nin DP yanlısı Expres gazetesinde ya- yımlanması üzerine, îstanbul ve Izmir'de sokağadökülen öfkeli kalabahklar, Rum- lara ait işyerlerini ve ibadethaneleri tah- rip eder, yakarlar. Yağmalanan dükkân- lardan çıkartılan mallar sokaklara dökü- lür. Birpapaz ölür. Olay bütün Türkiye 'de ve dünyada şok etkisi yaraûr. Rum ce- maati paniğe kapılır, can ve mal telaşı- nadüşer. Hükümete suçlama 6-7 Eylül olaylanndan sonra Patrik At- henagoras'm toplanhya çağırdığı Saint Sinod Meclisi çok ağır bir metni kale- me akr, hükümeti suçlar. Patrik Athena- goras'ın 12 Eylül 1955'te Başbakan Menderes'e yolladığı mektup, Yassıada Yargılamalan sırasında açıklanır: Patrik şunlan belirtir suçlamalannda : "Saint Sinod toplannsmdan sonra olanlan bü- ginize sunuyonım. Mevcut 80 kttiseden 70'i yaküarak tamamen tahrip edümiş- iir.Kutsalyerler tahammül ediJemezsu- rette ihlal ve tahrip edttmişfir. Aziz hey- keDerinin gözkri oyubnuş, patriklerin vediğerlerinin mezarlan tecavüze uğra- Athenagoras devamh yabancı ülkelerden gden ayaretçflerk görüşürdü. rruşür. Kemikler meydana saçıimış veya yakılmıştır. Bir papaz öldürülmüştür. Diğerleritacizedünuştir.Teşküath,bir pb- na w beffi birprogramagöre hareketeden. bir yerden emir alan gruplar, altlannda vasrtaJar. ellerinde tahrip aletieriyle ha- reketsiz kalaa zabıta kuvvetlerinin goz- teri önündeve aynı anda şehrin çeşitli böl- geterineyayıbnıştır. Buniarbiryerden işa- ret alrıuşçasına,Rumlara karşı dehşetve- rici surette tecavüze geçnıişlerdir. (Dos- doğru,s.98) Görüldüğü gibi, Athenagoras'ın mek- tubu çok agır suçlamalarla doludur. Pat- rik bu mektuba dayanılarak Yassıada'da açılan "6-7 EyKil Olaylan" davasuıa ta- nık olarak çağnlır. Mahkeme başkanı Salim Başol Pat- rik 'e sorar: Teşkflath, bir piana ve beffi bir programagöre hareketeden, bir yer- den emir alan gruplar... aynı anda şeh- rin çeşitli bölgeferineyaynrnıştır. Buniar bir yerden emir ahmşçasına,demişsiniz. Böyleohınca tertipohnası gerekmez mi? Athenagoras: Bu meseie fıakkında kâ- fı bir kanaatim yoktur. Başol: Ama bu kendi beyanıdır. tm- zası var aranda. Athenagoras: Budflekçe içindesözko- nusu olan biigi küisenin en saygm kuru- mu olan St Sinod tarafindan toplanmış bilgidir. Mahkeme Başkanı Başol ısrar eder: Böyle ohınca, tertip ohnası gerekmez mi? Athenagoras şu yanıtı verir Kişisel bir kanaatim yoktur. Kendim aynca bir sorusturma yapmadnn. Sonunda Başol pes eder, Patrik'in bir açıklama yapmayacağını anlar. Mektup-tfade çellşklsi Saint Sinod'un Başbakan'a yolladığı mektup ile Athenagoras'ın iadesi arasın- daki çelişki ortadadır. Athenagoras ne- den böyle bir ifade verdi? İyi niyetle düşünüldüğünde, bunun iki toplum arastnda zaten var olan çe- lişkileri daha da derinleştirmemek için yapıldığı düşünülebilir. Kötü niyetle yaklaşıldıgında ne söylenebilir? Kilise- leri yakınlaştırarak Sovyetler'e karşı gü- neyden baraj kurmaya çahşan Athena- goras'ın, Menderes'i yıpratmak isteme- diği de iddia edilebilir. Bir iddiaya gö- re Menderes, Athenagoras'ın eüni öp- müştür. Yassıada daki susuş bununla mı ilgilidir? . . . Vatlkan önıefll ml? 6-7 Eylül olaylanndan hemen sonra patrikhaneyi ziyaret eden elçi Saint Har- douin, Ekim 1955'te ülkesine döner. Ye- ni atanan elçi Jean Paul Garnier'nın Türkiye'deki ilk işlerinden biri, Fener Patrikhanesi'niziyaret etmek olur. Gar- nier, Patrik Athenagoras'ın hükümet ta- rafindan îstanbul dışına çıkmama konu- sunda uyanldığıru aktanr. Patrik, Gar- nier'ye Kıbns sorununun Türk-Yunan ilişkilerini zehirlediğini söyler. Elçi, Athenagoras'ın yangına körük- le gitmemek konusunda dikkatli oldu- ğunu, sert ifadelerden, kesin tavır ahş- lardan kaçındığını yazar. Elçi Garnier, Athenagoras'ın ülkeye bağlılıkkonusunda ortaya koyduğu tav- nn, Türkyetkililerince temkinlilildekar- şüandığını, dışişleri müsteşannın bunu kendisine ifade etmekten çekinmediği- ni, Athenagoras'ın Helen yanlısı faali- yetlerini gızli gizli yürüttüğünü söyler. Patrik, Fener Kilisesi'nin, Italya-Vati- kan örneğinde olduğu gibi, ülke toprak- lannın dışmda sayılmasını talep eden projesini aldından çıkarmış değildir. Ba- kan F.R Zorhı ve müsteşar Muharrem NuriBirgi Athenagoras'uıyetenekleri- ni ve zekâsını teshm etmekleberaber, ara- ya mesafe koymayı tercih ederler. Elçi, ikridann Ortodoks Kilisesi'nin eylemlerini dikkatle izlediğini, ziyare- tinin doğal bir nezaketziyareti olarak ka- bul edilmesi gerektiğini Paris'e bildirir. Sonuç.- • Amerikan Protestan Kilisesi'nin ça- balanyla patrik seçilen, ABD Başkanı Truman'ın özel olarak tahsis ettiği as- keri uçakla Türkiye'ye gelen, anti-ko- münist, anti-Sovyet Athenagoras, So- ğuk Savaş'ın din adamı gıysıli aktörle- rinden biridir. • Athenagoras'ın Fener Kilisesi'nde görev yaptığı dönemde, baştan sona iz- lediği Hıristiyan kiliselerini bir araya getirme ve uzlaşnrma tutumu, Sovyet- ler'i güneyden kuşatan antı-komünıst "yeşil kuşak" uygulamasmın bir.halka-, sıdır. Böyle ıse, Suudilerden başlayan, Müslüman Kardeşler'e, Pakistanh "Ce- maari- tslami"ye kadar uzanan ve ls- lamcılığa göndermeyapılarak "yeşilku- şak" adı verilen bu çevirme hareketin- de, suçlunun sadece Islamcılar ohnadı- ğı, Isacılann da Musacılann da bu ge- rici ittifaka kaüldıldan sonucunu çıkar- mamız gerekir. • Athenagoras'ın 6-7 Eylül duruş- masında susuşu, kendi bileceği bir iştir. Bununla birükte, önceükle kendi soydaş- lanmn ve dindaşlannın ve sonuçta tüm Türkiye'nin ve koca birtarihsel gelene- ğin zarar gördüğü bir olay karşısmda sessiz kalması, siyasal kaygılann dışın- da başka neyle açddanabilir? • Türkiye'nin baştan beri koyduğu kararlı tavra karşm, ABD, Fener Kilise- si 'ni Ortodokslann en büyük kilisesi ve Fener patriğini "ekûmenüi patrik" ola- rak görmeye devam etmektedir. Tru- man'ın Parrik'e özel uçak tahsis etme- si ve Clinton'ın 1999 sonunda AGÎT toplantısı için geldiği îstanbul'da Fener Kilisesi'ni gösterişli bir biçimde ziya- ret etmesinin anlamı budur. • Inönü'nün Athenagoras'ın Tru- man'dan mesaj getirmesini kabul edişi ise dikkat çekicidir. Her iki tarafin kar- şılıklı elçilÛc düzeyinde diplomatik tem- silcüikler bulundurduğukoşullarda, me- sajlann din adamlanna taşınlması, Sov- yetler Bıriiğı'ne karşı izienen "kuşatma politikası 1 'nın ürünüdür. Kaynaklar: Fransa Diplomatik Ar- şivleri, Quai d'Orsay, 1945-1960. Hulusi Dosdogru, 6-7 Eylül Olayla- n, Gözlem Yayınlan. Athenagoras tstanbul'da buhınduğu süre içinde çok ilgi gördû. Başpiskopos devlet görevlikrince en iyi şekilde karşüandL BITTI — BtR KİTABA DA KONU OLAN MÎNtBÜSÇÜ SÜLEYMAN SALCI, YAZARLA 1979 YILINDA YAKINLAŞTIKLAREM SÖYLEDİ 4 Gözümüzdeki perdeyi Rıfat Dgaz açü' ZEYCANGÜL CİDE - Türk edebiyatı- nın ölümsüz ismi Rıfat D- gaz'ın doğup büyüdüğü memleketi Cide, doğal gü- zelUkleri ve insanlanyla II- gaz'ın yapıtlannda hayat hıılHıı . _ " Rıfat Hgaz çok müteva- TX biriydi Kapısı herkese açıktL Siyasi görüşten zi- yade insani görüşe önem verirdL Mala - nıiilke önem vermezdi. Gözümüzdeki perdeyi açan insandL Bize tophımcu, payiaşıma daya- — 1970'li yıllardan itiba- ren Cide'de sürekli yaşa- maya başlayan yazar Rjfat Ilgaz'm buradaki yaşanh- sını, insanlarla kurduğu ilişkileri en yakınmda yer alan kişilerle konuştuk. Ilgaz'm kitabına Mini- büsçüSüleyman adıyla ko- nuolanSüieymanSalcı, II- gaz'la 1979 yılmda yakın- laştıklanm belirterek o yıl- lan şöyle anlatıyor: fat Ilgaz'ı tanıdığım için çok mutiuyum." Salcı, Ilgaz'la yaşadığı bir başka olayı ise şöyle anlatıyor: "1979yıhndabir bankaya şoför ahnacaktu Sınavı kazanınm ama tor- pilü biri araya girip hakkı- mı yer diye sınava girmeye çekindim. Rıfat Dgaz'dan torpilli birinin bankaya şo- för olarak ahnacağı söylen- tisi yayikfa. Ilgaz'ın vanına gitim. 'Sizin eşitlikten ya- na olduğunuz söyleniyor. Bırakın aynı koşullarda ya- nşalım' dedim. Ilgaz, 'Bu iddialar doğru değil, taraf- sız kalacağım' dedLTaraf- sız kaldı. Iddialann doğru olınadığı ortava çıktı. Bir daha da kendisinden ayn- lamadnn." Cide'nin en eski öğret- menlerinden ve üçeninilk komünisti' olarak tanınan öğretmen Muammer Ka- rayel ise Rıfat Ilgaz'la Uzunkum Otel'de tanıştık- larını anlatıyor. Ilgaz'ın yazdığı eserlerin birçoğu- nun gerçek olaylara dayan- dığını söyleyen Karayel, "Dgaz, Cide'nin foiklorunu ortaya çıkaran. var eden kisjdir. Çocuklan araşör- maya yönlendiren kişidir" diyor. Ilgaz"m inatçı bir ki- şılik yapısına sahip olduğu- nu anlatan Karayel, Dgaz'm 12 Eylül askeri darbesinden sonra Cide'de yaşadığı dö- nemde emniyet güçlerin- ce çok rahatsız cdildiğirri belirterek "31 Mayıs 1981 yılmda 11 Idşitutuldandık. Bohı'dangetirflenbirbölük komando tarafindan Kas- tamonu Et ve Bahk Kuru- mu binalarına taşmdık. Çengellere asıldık. Dgaz'm gözü bağlı ifadesi ahndı ve iki gün ayakta kaldı. Sağ- hk sorunlan nedemyle jan- darma gözetiminde Balh- dağ Sanatoryunıu'na kal- dırıldı" diyor. Cide'nin sembollerinden birisi de san yazma. Yazma, yöre- de yetişen barok çiçeğinden esinlenerek yapıhyor. Ci- deli köy kadınlannca kul- lanılan yazma, yörenin halkoyunlan kıyafetine de adını veriyor. Yazma üre- tmriiflckez tstanbnt- kapı semtinde Ermeniler tarafindan yapıhnış. Türkiye'de el üretimi sa- n yazma yapan tek kişinin Cide'ye bağlı Başköy'de oturan Mehmet Genç ol- duğu belirtiliyor. Beze, ka- rakalem, kırmızı, mavi, sa- n renk kahplan ile baskı ya- pılıyor. San yazmamn bir tekinin baskısı bir saat sü- rüyor ve üç boy olarak üre- tiliyor. Ilgaz 9 ın doğduğıı ev destek bekliyor Atatürkçü Düşünce Demeği (ADD) Cide Şubesi, Rıfat Ilgaz'ın Cide'deki "evini satın alarak restorasyon projesinin hazırlanma işlemlerine başladı. Binanın I. katının Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanat Evi, zemin katının da ADD hizmet binası olarak kullanılması amaçlanıyor. Binanın bir an önce hizmete açılması amacıyla ADD Cide Şubesi'ne yardımda bulunmak isteyenler için banka hesap numarası şöyle: Ziraat Bankası Cide Şubesi - 0158 0003 0003 0200 659 PERŞEMBE ORHAN BURSALI Yanıt Arayan Sorular Neyseki Amerika'nın veya Avrupalının "küresel- leşme" gözüyle Türkiye'ye bakan "etkin insan- /ar"da bir gerileme oldu. Veya şöyle diyelim: Küre- selleşmeye Türkiye açısından bakan ve bundan yi- ne Türkiye için sonuçiar çıkaran insanlar da sesle- rini yüksettmeye başladılar. İlk kez, Cumhuriyet gazetesi dışında, diğer çok satan gazetelenmizde iki üç gazeteci arkadaşımız, küreselleşme olgusuna Turgut Özal zamanından bu yana egemen olan bakışı sorgulamaya başladı- lar. Bu yeni bakış, özetle şöyle: "Türkiye küreselleşmenin olumsuz yanlarından nasıl etkilenmez ve küreselleşmenin doğurduğu fırsatlardan nasıl yarartanır?" örneğin eylül ayında Ankara'da yapılacak, TÜBrrAK ve TÜSlAD'ın da desteklediği 3. Teknoloji Kongresi'nin ana konusu olarak saptandı küresel- leşme: "Tehditler ve fırsatlar: Türkiye'nin teknoloji stratçjileri ne olmalı?". Türkiye bugünkü koşullarda küreselleşmeye ha- yır diyerek bir yere varamayacağına göre, konuya bu gözle bakmak ve orta ve uzun vadeli çözümier getiştirmek zorundadır. Ama Türkiye'de kimin, hangi polrtik liderin, han- gi hükümetin, hangi devletin böyle bir sorunu var- dir?! Türkiye'nin kalkınma stratejilerinin, henüz yeter- siz de olsa gazete köşe yazılannda konu edilmeye başladığını görmek sevindiricidir. Bazı yazarlar, 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı'na karşı siyasilerin, parla- menteıierin ilgisizliğini eleştirirken bazı yazarlar da çok doğru saptamalar yapıyorlar ve "Türkiye'nin büyük bir kalkınma projesi yok" diyor, "kalkınma hedefı olmayan ve bütün Türkiye'yi bu hedef veya hedeflerin gerçekleştirilmesi için seferber edeme- yen bir siyasetin başansızlığa mahkûm" olacağının altını çiziyoriar. Toplumca daha yaygın olarak tartışmamız gere- ken Türkiye'nin temel sorunu "nasıl kalkınacağrdn. Tarhşılması gereken sorular Daha somut dile getirirsek ve sorular ortaya atarsak: Türkiye 10 yıl içinde sözgelimi Yunanistan'ın adam başına düşen milli gelir miktanna nasıl ula- şacaktır? Türkiye hangi sektörlere "yüklenerek" dünyada öne çıkabilecektir? Türkiye ekonomisinin "motoru" olacak, örneğin bir sektör, iki sektör veya üç sektör hangileri olabi- lir? lleri teknolojilerden hangisini veya hangilerini seçmeliyiz ve o alanlarda uzmanlaşmalıyız? Araştırma ve geliştirmeyi nerelerde yoğunlaştır- malıyız? Türkiye, örneğin 500 milyon dolariık risk serma- yesini nasıl yaratır ve bu sermaye ile fişek gibi be- yinlerimiz büyük üretimlere ve büyük atılımlara yö- ne«r? Türkiye'nin örneğin "yazılım geliştirme" sektörü- nü destekleyerek, 10 yıl içinde bir milyar dolar gelir getiren bir konuma yükseltme olanağı, gücü ve şansı var mıdır ve bunun için neler yapılmalıdır? (Kuşkusuz yapabilir!) Türkiye örneğin "Tarih ve Uygariıklar Ûlkesi" ko- numunu, esas ana kalkınma stratejisi yaparak çok akıllı, teknolojik, Amerikanvari büyük projeler geliş- tirerek ve uygulayarak, dünyanın 1 No'lu "Arkeolo- ji, eski uygariıklar ve güneş" satan ülkesi konumu- na yükselebilir ve bu konumuyla örneğin yılda 200 milyar dolar gelir elde edebilir mi? (Edebilir, kuşku- suz edebiliri) Vb. • • • Rekabetin alabildiğine sürdüğü; boğalann, ayıla- nn egemen olduğu yerkürede, kim ki Türkiye'nin birleşik kaplar yöntemiyle kalkınabileceğini, milli getirini Yunanistan düzeyine yükseltebileceğini, re- fahı iki misline çıkarabileceğini soylüyorsa, bunu kanrtlamak zorundadır. Ben, bunun 40 yıllık BÜYÜK BİR YALAN olduğu- nu söylüyorum. Aynı şekilde, bugünkü ekonomi politikaJarla, ya- ni dıştan dolar akışına bağlı, 30 yıldır sürdürülen, aptalca, kalkınma ve refahın k ve r'siyle bile ilgisi olmayan hükümet politikalanyla Türkiye'nin kalkı- nacağını ve köşeyi döneceğini söyleyenler de bu uydurukçuluğun peşinden koşmaktadırlar. Fikret Tokgöz'e suçlama DOSHAYApüeMBBB birbirine düştii - tstanbnl Haber Senisi -Doğa ve Sokak Haj'van- larmı Yaşatma Derneği (DOSHAYAD) Başkanı Süsen Erkuş, Marmara Boğazlan ve Belediyele- ri Birliği (MBBB) Genel Sekreteri FîkretToksöz ü, birliği kendi "dûkahgı'' halıne getirerek kişisel çı- karlan için kullanmakla suçladı. Erkuş, Toksöz hakkında îstanbul Valili- ği'ne suç duyurusunda bu- lunacağını bildirdi. DOSHAYAD Başkam Süsen Erkuş, îstanbul Çevre Konseyi'nin MBBB binasında çalış- masma izinvermeyen Ge- nel Sekreter Fikret Tok- söz'ü protesto etti. Erkuş, Eminönü'ndeki birlik merkezinde kendisine ait odaya girmek istedi. Oda- nın kilitli ohnası üzerine basına açıklamayapan Er- kuş, odasının Toksöz ta- ranndan kılitlendiğini ifa- de etti. Erkuş, Toksöz'ün yurtiçi ve yurtdışına se- miner adı altında geziler düzenlediğiıu ve bu semi- nerlere yakınlannı götür- düğünü ileri sürdü. Toksöz'ün birliğe ait otomobili, kendi rnakam aracı olarak kullandığuıı savunan Erkuş şöyle de- vam etti: "Toksöz,tatilde olduğu dönemde birliğin aracı Toksöz'ün aüesine tahsis ediMyor. Birükte, 8 aydır çevre ve hayvanlann re- habffitasyonundansonnn- ludantşman olarakçahş> yorum. Bu süre içinde MBBB'de hiç çahşmavan kişüerin ay başında maaş almaya geldiklerini gör- düm. Toksöz,bize kapıla- rnu kapatırken yandaşı olan srvil toplum örgütle- rinedestek\wiyor. Toksöz, şahsi çıkarlan icin birliği kulbnmakfaKbr. Yetkisiol- madığı halde. derneğimi- an de üvesi bulunduğu İs- tanbul Çevre Konseyi'ne, birliğin kapılannı kapa- Toksöz ise hakkmdaki iddialanreddetti. Toksöz, "Biz kamu kurumuyuz. Tüm sKil toplum örgüt- lerine eşjt uzaklıkta olma- hyız. MBBB de herhangi bir derneğjn merkezi de- ğfldir. DOSHAYAD'ın te- lefon, faks gibiihtiyaçlan- nı buradan karşılaması- na izinverirsekdiğer der- neklerin de kullanmasuıa izin vermemiz gerekir" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle