Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 TEMMUZ 2000 PERŞEMBE
8 HABERLER
Olaylardan sonra SaintSinodMecHsi, hükümeti suçlayan çok ağır bir metin yayımladı
6-7Eylül olaylanve Atheriagoras£ CÜNEYTAKALIN
\ Bir başka Fransa elçisi, M. Jacques
TarbedeSmt-Hardouin, 3 Nısan 1952'de
Fransa Dışişleri Bakanlığı'na yolladığı
mekrupta, uzun uzadıya FenerPatrikha-
nesi'ne yaptığı ziyareti anlatır.
Büyükelçi Saint-Hardouin, Fransız
bahriyelılennı karşılamak için geldiği ls-
tanbul'da patrikhaneden randevu ister.
Patrikhanede olağan törenle karşılanır.
Raporunda önce, uzun uzadıya Patrik'i
tasvir eden elçi, Athenagoras'ın çalış-
ma odasmda Başkan Truman'ın fotoğ-
rafinın yanı sıra Atatürk'ün ve Cdal Ba-
yır'ınlfinin asılmış olduğunu yazar. El-
çi raporuna şöyle devam eder: "Patrik
mevcuthukümietinlflıeralyaklaşıııunıve
bütün memuriaruun iyi niyetini öve öve
binranedL Ne okuttarda, ne hastanele-
rimizde ne de ibadet yerlerimizde bir
güçiükle karşılaşryonız, sorunlar anın-
da haUedinyor". Ve Patrik dinler arasın-
da hiçbir aynm yapılmadığını, "Orto-
doks inancma bağlT 100.000 Ortodoks
Türk'ün, Ortodoks cemaatinden kişile-
rin her türlü kamu görevine başvurabiJ-
diğini, yedeksubay olduklannı ve "ül-
kenin ilerlemesi'' için Müslümanlarla
aynı koşullarda çahşüklannı söyler. At-
henagoras Istanbul'daki Müslümanlar-
la ilişkilerinin mükemmel olduğunu da
sözlerine ekler.
Fransa elçisi bu sözleri raporuna ge-
çirdikten sonra kendi izlenimlerini de ek-
ler: "Buniar,şimdiyekadar bOdiklerim-
le çefişiyor.'' Bununla ifade etmek iste-
diği, elçinin durumu kendine göre oldu-
ğundan iyi göstermeye çalıştığıdır.
Patrik Athenagoras, Hıristiyan kili-
selerini bir araya getirme niyetini ve ça-
balannı bu ziyaret sırasında Fransa el-
çisinede anlatir. Elçi, aynı günlerde Tür-
kiye Yahudilerinin yaym organı "Le Jo-
urnal d'Orienfin, yirmi beş yıldan be-
ri ilk kez üst düzeyde bir Fener yetkili-
sinin Yahudi cemaatinin merkezine bir
nezaket ziyaretinde bulunduğunu du-
yurduğunu sözlerine ekler.
'Attienagoras
TürK glbl davranıyor
Elçi, raporunun sonunda, gözlemle-
diği iki hususun altını çizer.
a) Athenagoras (ülkesıne) sadık bir
Türk gibi davranmaya özen gösteriyor.
b) Bir din adamı olarak kiliselerin bir-
leşmesinde aktifbir rol oynamak istiyor.
Tarihimizin dönüm noktalanndan bi-
ri olan 6-7 Eylül olaylan sırasında At-
henagoras îstanbul'da görev yapıyordu.
Bılındıği gibi Kıbns görüşmelerinin çık-
maza ginnesi üzerine DP yöneticileri,
halkın çeşitli gösteriler düzenlemesine
önayak olarak, Türkiye'deki tepkiyi yük-
seltmeye ve bunu diplomasi masasnıda
bir koz olarak kullanmaya çalışırlar. An-
cak işın ucu kaçar. Atatûrk'ün Sela-
nik'teki evine bomba konduğu haberi-
nin DP yanlısı Expres gazetesinde ya-
yımlanması üzerine, îstanbul ve Izmir'de
sokağadökülen öfkeli kalabahklar, Rum-
lara ait işyerlerini ve ibadethaneleri tah-
rip eder, yakarlar. Yağmalanan dükkân-
lardan çıkartılan mallar sokaklara dökü-
lür. Birpapaz ölür. Olay bütün Türkiye 'de
ve dünyada şok etkisi yaraûr. Rum ce-
maati paniğe kapılır, can ve mal telaşı-
nadüşer.
Hükümete suçlama
6-7 Eylül olaylanndan sonra Patrik At-
henagoras'm toplanhya çağırdığı Saint
Sinod Meclisi çok ağır bir metni kale-
me akr, hükümeti suçlar. Patrik Athena-
goras'ın 12 Eylül 1955'te Başbakan
Menderes'e yolladığı mektup, Yassıada
Yargılamalan sırasında açıklanır: Patrik
şunlan belirtir suçlamalannda : "Saint
Sinod toplannsmdan sonra olanlan bü-
ginize sunuyonım. Mevcut 80 kttiseden
70'i yaküarak tamamen tahrip edümiş-
iir.Kutsalyerler tahammül ediJemezsu-
rette ihlal ve tahrip edttmişfir. Aziz hey-
keDerinin gözkri oyubnuş, patriklerin
vediğerlerinin mezarlan tecavüze uğra-
Athenagoras
devamh yabancı
ülkelerden gden
ayaretçflerk
görüşürdü.
rruşür. Kemikler meydana saçıimış veya
yakılmıştır. Bir papaz öldürülmüştür.
Diğerleritacizedünuştir.Teşküath,bir pb-
na w beffi birprogramagöre hareketeden.
bir yerden emir alan gruplar, altlannda
vasrtaJar. ellerinde tahrip aletieriyle ha-
reketsiz kalaa zabıta kuvvetlerinin goz-
teri önündeve aynı anda şehrin çeşitli böl-
geterineyayıbnıştır. Buniarbiryerden işa-
ret alrıuşçasına,Rumlara karşı dehşetve-
rici surette tecavüze geçnıişlerdir. (Dos-
doğru,s.98)
Görüldüğü gibi, Athenagoras'ın mek-
tubu çok agır suçlamalarla doludur. Pat-
rik bu mektuba dayanılarak Yassıada'da
açılan "6-7 EyKil Olaylan" davasuıa ta-
nık olarak çağnlır.
Mahkeme başkanı Salim Başol Pat-
rik 'e sorar: Teşkflath, bir piana ve beffi
bir programagöre hareketeden, bir yer-
den emir alan gruplar... aynı anda şeh-
rin çeşitli bölgeferineyaynrnıştır. Buniar
bir yerden emir ahmşçasına,demişsiniz.
Böyleohınca tertipohnası gerekmez mi?
Athenagoras: Bu meseie fıakkında kâ-
fı bir kanaatim yoktur.
Başol: Ama bu kendi beyanıdır. tm-
zası var aranda.
Athenagoras: Budflekçe içindesözko-
nusu olan biigi küisenin en saygm kuru-
mu olan St Sinod tarafindan toplanmış
bilgidir.
Mahkeme Başkanı Başol ısrar eder:
Böyle ohınca, tertip ohnası gerekmez
mi?
Athenagoras şu yanıtı verir Kişisel
bir kanaatim yoktur. Kendim aynca bir
sorusturma yapmadnn.
Sonunda Başol pes eder, Patrik'in bir
açıklama yapmayacağını anlar.
Mektup-tfade çellşklsi
Saint Sinod'un Başbakan'a yolladığı
mektup ile Athenagoras'ın iadesi arasın-
daki çelişki ortadadır. Athenagoras ne-
den böyle bir ifade verdi?
İyi niyetle düşünüldüğünde, bunun
iki toplum arastnda zaten var olan çe-
lişkileri daha da derinleştirmemek için
yapıldığı düşünülebilir. Kötü niyetle
yaklaşıldıgında ne söylenebilir? Kilise-
leri yakınlaştırarak Sovyetler'e karşı gü-
neyden baraj kurmaya çahşan Athena-
goras'ın, Menderes'i yıpratmak isteme-
diği de iddia edilebilir. Bir iddiaya gö-
re Menderes, Athenagoras'ın eüni öp-
müştür. Yassıada daki susuş bununla mı
ilgilidir? . . .
Vatlkan önıefll ml?
6-7 Eylül olaylanndan hemen sonra
patrikhaneyi ziyaret eden elçi Saint Har-
douin, Ekim 1955'te ülkesine döner. Ye-
ni atanan elçi Jean Paul Garnier'nın
Türkiye'deki ilk işlerinden biri, Fener
Patrikhanesi'niziyaret etmek olur. Gar-
nier, Patrik Athenagoras'ın hükümet ta-
rafindan îstanbul dışına çıkmama konu-
sunda uyanldığıru aktanr. Patrik, Gar-
nier'ye Kıbns sorununun Türk-Yunan
ilişkilerini zehirlediğini söyler.
Elçi, Athenagoras'ın yangına körük-
le gitmemek konusunda dikkatli oldu-
ğunu, sert ifadelerden, kesin tavır ahş-
lardan kaçındığını yazar.
Elçi Garnier, Athenagoras'ın ülkeye
bağlılıkkonusunda ortaya koyduğu tav-
nn, Türkyetkililerince temkinlilildekar-
şüandığını, dışişleri müsteşannın bunu
kendisine ifade etmekten çekinmediği-
ni, Athenagoras'ın Helen yanlısı faali-
yetlerini gızli gizli yürüttüğünü söyler.
Patrik, Fener Kilisesi'nin, Italya-Vati-
kan örneğinde olduğu gibi, ülke toprak-
lannın dışmda sayılmasını talep eden
projesini aldından çıkarmış değildir. Ba-
kan F.R Zorhı ve müsteşar Muharrem
NuriBirgi Athenagoras'uıyetenekleri-
ni ve zekâsını teshm etmekleberaber, ara-
ya mesafe koymayı tercih ederler.
Elçi, ikridann Ortodoks Kilisesi'nin
eylemlerini dikkatle izlediğini, ziyare-
tinin doğal bir nezaketziyareti olarak ka-
bul edilmesi gerektiğini Paris'e bildirir.
Sonuç.-
• Amerikan Protestan Kilisesi'nin ça-
balanyla patrik seçilen, ABD Başkanı
Truman'ın özel olarak tahsis ettiği as-
keri uçakla Türkiye'ye gelen, anti-ko-
münist, anti-Sovyet Athenagoras, So-
ğuk Savaş'ın din adamı gıysıli aktörle-
rinden biridir.
• Athenagoras'ın Fener Kilisesi'nde
görev yaptığı dönemde, baştan sona iz-
lediği Hıristiyan kiliselerini bir araya
getirme ve uzlaşnrma tutumu, Sovyet-
ler'i güneyden kuşatan antı-komünıst
"yeşil kuşak" uygulamasmın bir.halka-,
sıdır. Böyle ıse, Suudilerden başlayan,
Müslüman Kardeşler'e, Pakistanh "Ce-
maari- tslami"ye kadar uzanan ve ls-
lamcılığa göndermeyapılarak "yeşilku-
şak" adı verilen bu çevirme hareketin-
de, suçlunun sadece Islamcılar ohnadı-
ğı, Isacılann da Musacılann da bu ge-
rici ittifaka kaüldıldan sonucunu çıkar-
mamız gerekir.
• Athenagoras'ın 6-7 Eylül duruş-
masında susuşu, kendi bileceği bir iştir.
Bununla birükte, önceükle kendi soydaş-
lanmn ve dindaşlannın ve sonuçta tüm
Türkiye'nin ve koca birtarihsel gelene-
ğin zarar gördüğü bir olay karşısmda
sessiz kalması, siyasal kaygılann dışın-
da başka neyle açddanabilir?
• Türkiye'nin baştan beri koyduğu
kararlı tavra karşm, ABD, Fener Kilise-
si 'ni Ortodokslann en büyük kilisesi ve
Fener patriğini "ekûmenüi patrik" ola-
rak görmeye devam etmektedir. Tru-
man'ın Parrik'e özel uçak tahsis etme-
si ve Clinton'ın 1999 sonunda AGÎT
toplantısı için geldiği îstanbul'da Fener
Kilisesi'ni gösterişli bir biçimde ziya-
ret etmesinin anlamı budur.
• Inönü'nün Athenagoras'ın Tru-
man'dan mesaj getirmesini kabul edişi
ise dikkat çekicidir. Her iki tarafin kar-
şılıklı elçilÛc düzeyinde diplomatik tem-
silcüikler bulundurduğukoşullarda, me-
sajlann din adamlanna taşınlması, Sov-
yetler Bıriiğı'ne karşı izienen "kuşatma
politikası
1
'nın ürünüdür.
Kaynaklar: Fransa Diplomatik Ar-
şivleri, Quai d'Orsay, 1945-1960.
Hulusi Dosdogru, 6-7 Eylül Olayla-
n, Gözlem Yayınlan.
Athenagoras tstanbul'da buhınduğu süre içinde çok ilgi gördû. Başpiskopos devlet görevlikrince en iyi şekilde karşüandL BITTI
— BtR KİTABA DA KONU OLAN MÎNtBÜSÇÜ SÜLEYMAN SALCI, YAZARLA 1979 YILINDA YAKINLAŞTIKLAREM SÖYLEDİ
4
Gözümüzdeki perdeyi Rıfat Dgaz açü'
ZEYCANGÜL
CİDE - Türk edebiyatı-
nın ölümsüz ismi Rıfat D-
gaz'ın doğup büyüdüğü
memleketi Cide, doğal gü-
zelUkleri ve insanlanyla II-
gaz'ın yapıtlannda hayat
hıılHıı . _
" Rıfat Hgaz çok müteva-
TX biriydi Kapısı herkese
açıktL Siyasi görüşten zi-
yade insani görüşe önem
verirdL Mala - nıiilke önem
vermezdi. Gözümüzdeki
perdeyi açan insandL Bize
tophımcu, payiaşıma daya-
— 1970'li yıllardan itiba-
ren Cide'de sürekli yaşa-
maya başlayan yazar Rjfat
Ilgaz'm buradaki yaşanh-
sını, insanlarla kurduğu
ilişkileri en yakınmda yer
alan kişilerle konuştuk.
Ilgaz'm kitabına Mini-
büsçüSüleyman adıyla ko-
nuolanSüieymanSalcı, II-
gaz'la 1979 yılmda yakın-
laştıklanm belirterek o yıl-
lan şöyle anlatıyor:
fat Ilgaz'ı tanıdığım için
çok mutiuyum."
Salcı, Ilgaz'la yaşadığı
bir başka olayı ise şöyle
anlatıyor: "1979yıhndabir
bankaya şoför ahnacaktu
Sınavı kazanınm ama tor-
pilü biri araya girip hakkı-
mı yer diye sınava girmeye
çekindim. Rıfat Dgaz'dan
torpilli birinin bankaya şo-
för olarak ahnacağı söylen-
tisi yayikfa. Ilgaz'ın vanına
gitim. 'Sizin eşitlikten ya-
na olduğunuz söyleniyor.
Bırakın aynı koşullarda ya-
nşalım' dedim. Ilgaz, 'Bu
iddialar doğru değil, taraf-
sız kalacağım' dedLTaraf-
sız kaldı. Iddialann doğru
olınadığı ortava çıktı. Bir
daha da kendisinden ayn-
lamadnn."
Cide'nin en eski öğret-
menlerinden ve üçeninilk
komünisti' olarak tanınan
öğretmen Muammer Ka-
rayel ise Rıfat Ilgaz'la
Uzunkum Otel'de tanıştık-
larını anlatıyor. Ilgaz'ın
yazdığı eserlerin birçoğu-
nun gerçek olaylara dayan-
dığını söyleyen Karayel,
"Dgaz, Cide'nin foiklorunu
ortaya çıkaran. var eden
kisjdir. Çocuklan araşör-
maya yönlendiren kişidir"
diyor. Ilgaz"m inatçı bir ki-
şılik yapısına sahip olduğu-
nu anlatan Karayel, Dgaz'm
12 Eylül askeri darbesinden
sonra Cide'de yaşadığı dö-
nemde emniyet güçlerin-
ce çok rahatsız cdildiğirri
belirterek "31 Mayıs 1981
yılmda 11 Idşitutuldandık.
Bohı'dangetirflenbirbölük
komando tarafindan Kas-
tamonu Et ve Bahk Kuru-
mu binalarına taşmdık.
Çengellere asıldık. Dgaz'm
gözü bağlı ifadesi ahndı ve
iki gün ayakta kaldı. Sağ-
hk sorunlan nedemyle jan-
darma gözetiminde Balh-
dağ Sanatoryunıu'na kal-
dırıldı" diyor. Cide'nin
sembollerinden birisi de
san yazma. Yazma, yöre-
de yetişen barok çiçeğinden
esinlenerek yapıhyor. Ci-
deli köy kadınlannca kul-
lanılan yazma, yörenin
halkoyunlan kıyafetine de
adını veriyor. Yazma üre-
tmriiflckez tstanbnt-
kapı semtinde Ermeniler
tarafindan yapıhnış.
Türkiye'de el üretimi sa-
n yazma yapan tek kişinin
Cide'ye bağlı Başköy'de
oturan Mehmet Genç ol-
duğu belirtiliyor. Beze, ka-
rakalem, kırmızı, mavi, sa-
n renk kahplan ile baskı ya-
pılıyor. San yazmamn bir
tekinin baskısı bir saat sü-
rüyor ve üç boy olarak üre-
tiliyor.
Ilgaz
9
ın doğduğıı
ev destek bekliyor
Atatürkçü Düşünce Demeği (ADD)
Cide Şubesi, Rıfat Ilgaz'ın Cide'deki
"evini satın alarak restorasyon
projesinin hazırlanma işlemlerine
başladı. Binanın I. katının Rıfat
Ilgaz Kültür ve Sanat Evi, zemin
katının da ADD hizmet binası olarak
kullanılması amaçlanıyor. Binanın
bir an önce hizmete açılması
amacıyla ADD Cide Şubesi'ne
yardımda bulunmak isteyenler için
banka hesap numarası şöyle:
Ziraat Bankası Cide Şubesi - 0158
0003 0003 0200 659
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Yanıt Arayan Sorular
Neyseki Amerika'nın veya Avrupalının "küresel-
leşme" gözüyle Türkiye'ye bakan "etkin insan-
/ar"da bir gerileme oldu. Veya şöyle diyelim: Küre-
selleşmeye Türkiye açısından bakan ve bundan yi-
ne Türkiye için sonuçiar çıkaran insanlar da sesle-
rini yüksettmeye başladılar.
İlk kez, Cumhuriyet gazetesi dışında, diğer çok
satan gazetelenmizde iki üç gazeteci arkadaşımız,
küreselleşme olgusuna Turgut Özal zamanından
bu yana egemen olan bakışı sorgulamaya başladı-
lar. Bu yeni bakış, özetle şöyle:
"Türkiye küreselleşmenin olumsuz yanlarından
nasıl etkilenmez ve küreselleşmenin doğurduğu
fırsatlardan nasıl yarartanır?"
örneğin eylül ayında Ankara'da yapılacak,
TÜBrrAK ve TÜSlAD'ın da desteklediği 3. Teknoloji
Kongresi'nin ana konusu olarak saptandı küresel-
leşme: "Tehditler ve fırsatlar: Türkiye'nin teknoloji
stratçjileri ne olmalı?".
Türkiye bugünkü koşullarda küreselleşmeye ha-
yır diyerek bir yere varamayacağına göre, konuya
bu gözle bakmak ve orta ve uzun vadeli çözümier
getiştirmek zorundadır.
Ama Türkiye'de kimin, hangi polrtik liderin, han-
gi hükümetin, hangi devletin böyle bir sorunu var-
dir?!
Türkiye'nin kalkınma stratejilerinin, henüz yeter-
siz de olsa gazete köşe yazılannda konu edilmeye
başladığını görmek sevindiricidir. Bazı yazarlar, 8.
Beş Yıllık Kalkınma Planı'na karşı siyasilerin, parla-
menteıierin ilgisizliğini eleştirirken bazı yazarlar da
çok doğru saptamalar yapıyorlar ve "Türkiye'nin
büyük bir kalkınma projesi yok" diyor, "kalkınma
hedefı olmayan ve bütün Türkiye'yi bu hedef veya
hedeflerin gerçekleştirilmesi için seferber edeme-
yen bir siyasetin başansızlığa mahkûm" olacağının
altını çiziyoriar.
Toplumca daha yaygın olarak tartışmamız gere-
ken Türkiye'nin temel sorunu "nasıl kalkınacağrdn.
Tarhşılması gereken sorular
Daha somut dile getirirsek ve sorular ortaya
atarsak:
Türkiye 10 yıl içinde sözgelimi Yunanistan'ın
adam başına düşen milli gelir miktanna nasıl ula-
şacaktır?
Türkiye hangi sektörlere "yüklenerek" dünyada
öne çıkabilecektir?
Türkiye ekonomisinin "motoru" olacak, örneğin
bir sektör, iki sektör veya üç sektör hangileri olabi-
lir?
lleri teknolojilerden hangisini veya hangilerini
seçmeliyiz ve o alanlarda uzmanlaşmalıyız?
Araştırma ve geliştirmeyi nerelerde yoğunlaştır-
malıyız?
Türkiye, örneğin 500 milyon dolariık risk serma-
yesini nasıl yaratır ve bu sermaye ile fişek gibi be-
yinlerimiz büyük üretimlere ve büyük atılımlara yö-
ne«r?
Türkiye'nin örneğin "yazılım geliştirme" sektörü-
nü destekleyerek, 10 yıl içinde bir milyar dolar gelir
getiren bir konuma yükseltme olanağı, gücü ve
şansı var mıdır ve bunun için neler yapılmalıdır?
(Kuşkusuz yapabilir!)
Türkiye örneğin "Tarih ve Uygariıklar Ûlkesi" ko-
numunu, esas ana kalkınma stratejisi yaparak çok
akıllı, teknolojik, Amerikanvari büyük projeler geliş-
tirerek ve uygulayarak, dünyanın 1 No'lu "Arkeolo-
ji, eski uygariıklar ve güneş" satan ülkesi konumu-
na yükselebilir ve bu konumuyla örneğin yılda 200
milyar dolar gelir elde edebilir mi? (Edebilir, kuşku-
suz edebiliri)
Vb.
• • •
Rekabetin alabildiğine sürdüğü; boğalann, ayıla-
nn egemen olduğu yerkürede, kim ki Türkiye'nin
birleşik kaplar yöntemiyle kalkınabileceğini, milli
getirini Yunanistan düzeyine yükseltebileceğini, re-
fahı iki misline çıkarabileceğini soylüyorsa, bunu
kanrtlamak zorundadır.
Ben, bunun 40 yıllık BÜYÜK BİR YALAN olduğu-
nu söylüyorum.
Aynı şekilde, bugünkü ekonomi politikaJarla, ya-
ni dıştan dolar akışına bağlı, 30 yıldır sürdürülen,
aptalca, kalkınma ve refahın k ve r'siyle bile ilgisi
olmayan hükümet politikalanyla Türkiye'nin kalkı-
nacağını ve köşeyi döneceğini söyleyenler de bu
uydurukçuluğun peşinden koşmaktadırlar.
Fikret Tokgöz'e suçlama
DOSHAYApüeMBBB
birbirine düştii -
tstanbnl Haber Senisi
-Doğa ve Sokak Haj'van-
larmı Yaşatma Derneği
(DOSHAYAD) Başkanı
Süsen Erkuş, Marmara
Boğazlan ve Belediyele-
ri Birliği (MBBB) Genel
Sekreteri FîkretToksöz ü,
birliği kendi "dûkahgı''
halıne getirerek kişisel çı-
karlan için kullanmakla
suçladı. Erkuş, Toksöz
hakkında îstanbul Valili-
ği'ne suç duyurusunda bu-
lunacağını bildirdi.
DOSHAYAD Başkam
Süsen Erkuş, îstanbul
Çevre Konseyi'nin
MBBB binasında çalış-
masma izinvermeyen Ge-
nel Sekreter Fikret Tok-
söz'ü protesto etti. Erkuş,
Eminönü'ndeki birlik
merkezinde kendisine ait
odaya girmek istedi. Oda-
nın kilitli ohnası üzerine
basına açıklamayapan Er-
kuş, odasının Toksöz ta-
ranndan kılitlendiğini ifa-
de etti. Erkuş, Toksöz'ün
yurtiçi ve yurtdışına se-
miner adı altında geziler
düzenlediğiıu ve bu semi-
nerlere yakınlannı götür-
düğünü ileri sürdü.
Toksöz'ün birliğe ait
otomobili, kendi rnakam
aracı olarak kullandığuıı
savunan Erkuş şöyle de-
vam etti:
"Toksöz,tatilde olduğu
dönemde birliğin aracı
Toksöz'ün aüesine tahsis
ediMyor. Birükte, 8 aydır
çevre ve hayvanlann re-
habffitasyonundansonnn-
ludantşman olarakçahş>
yorum. Bu süre içinde
MBBB'de hiç çahşmavan
kişüerin ay başında maaş
almaya geldiklerini gör-
düm. Toksöz,bize kapıla-
rnu kapatırken yandaşı
olan srvil toplum örgütle-
rinedestek\wiyor. Toksöz,
şahsi çıkarlan icin birliği
kulbnmakfaKbr. Yetkisiol-
madığı halde. derneğimi-
an de üvesi bulunduğu İs-
tanbul Çevre Konseyi'ne,
birliğin kapılannı kapa-
Toksöz ise hakkmdaki
iddialanreddetti. Toksöz,
"Biz kamu kurumuyuz.
Tüm sKil toplum örgüt-
lerine eşjt uzaklıkta olma-
hyız. MBBB de herhangi
bir derneğjn merkezi de-
ğfldir. DOSHAYAD'ın te-
lefon, faks gibiihtiyaçlan-
nı buradan karşılaması-
na izinverirsekdiğer der-
neklerin de kullanmasuıa
izin vermemiz gerekir"
diye konuştu.