27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 11TEMMUZ 2000 SAU O L A Y L A R V E ( J O R U Ş L E R olay.gorus@cumhurıyet.com.tr Orman-Siyaset İlişkisi Prof.Dr.MeHhBOYI)AK . îstanbul Orman-Çevre ve Kültür Varhklanm Kanğna Platformu Başkanı O rman ekosistemleri bitki vehayvan dünyası üe zen- gin bıyolojik çeşitlilığe sahıp bir yaşam ortaklı- ğıdır. Bu yaşam ortaklı- ğında, sonsuz sayıdaki etkenın etkile- şimi içinde, yardımlaşma ve mücade- leye dayalı olarak sürdürülen bır doğal denge bulunmaktadır. Bu doğal denge devingendir; orman ekosistemlerinin çeşitli öğelerinde, birzaman süreci için- de, farklı yönJerde evrimler söz konu- sudur. Ormanlan oluşturan ağaç türleri, or- man ekosıstemiennın en belırgın öğe- leri olup, her agaç türünün çevre etki- leşimi içinde büyümesi, yaşlanması ve yeni döllenni oluşturarak yok olması, orman dinamiği sûrecinde farklı biryol izler. Orman ekosıstemlennde yardun- laşma ve mücadeleye dayalı özgürlük ve dostluk ortamı büyük şairimiz Nâ- zm HDaoet'in "Drat" adlı şünnin son üç dizesinde, büyük bir ustalıkla sen- tezlenmiştir. Aynca toplumsal yaşam için bir özlem olarak dıie getırilmiştir: " Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür/ Ve bir orman gibi kardeşcesine/ Buhasretbizim.'' Orman ekosistemleri içinde yaşayan insanlarda, ekosistemin biröğesıdır. tn- sanlann avcılıkla geçındıklen dönem- lerde, ormanlar insanlar için bannak, faydalanma ve tîipinpıg işlevlerini sür- dürdü. Yaklaşık 10 bin yıl önce, bitkı- lerin seçüerek kültüre ahnması ve hay- vanJann evcüleştirilmesi ile insanlar toplu yaşama geçtiler. Tanmsal üreti- min artması ise insanlann bilime, sa- nata, güzel sanatlara ve başka uğraşla- ra zaman ayırmasını sağladı. Ne varki, dünya nüfusunun artması tanm alanla- nnın çogalmasına ve ormanlann azal- masına neden olmuştur. Dünya orman alanlan özellikJe son iki yüzyılda kor- kunç bir hızla tüketilmiştir. Kırsal ke- simdeki halkın yoksulluğu ile endüst- nyel gelışmeye bağlı olarak hava kır- liliğı, orman azalmasını daha da hızlan- dırmıştır. Sulann kirlenmesı yoluyla da, özellikle bırkısım tanmalanlan, göl- ler ve körfezlerde biyolojik çeşitlilik zarar görmüştür. Bu ortamda, ülkeler bir yandan bi- limsel çalışmalarla orman ekosistem- lennı tanıyarak, ormanlan çogaltma ve verim güçlerini arrarmaya çalışmakta- dır. Bir yandan da orman ve çevrenin korunması ve geliştınlmesı için birlik- te önlem alma ginşımlen başlatümış- tır. Nıtekim, son yıllarda değişik ülke- lerde yapılan toplantılarda ormanlann ve doğanın korunması yönünde çeşit- li kararlar alınmış ve deklarasyonlar yayımlanmıştır. Demokratikleşme sürecini daha ön- ce başlatmış, endüstrisi gelişmiş, zen- gin ve sivil toplum örgütleriyle (STÖ) baskı oluşturabilen ülkeler, kendi ülke- lerinde ormanlann ve bıyolojik çeşit- liliğin korunması ve geliştirilmesi yö- nünde duyarlıdırlar. Ancak, bu ülkele- rin birkısmının aynı duyarklığı ve öze- ni, gelişmekte olan yoksul ülkelerin or- manlan için göstermediklerini ve çev- re etiğı kurallannı göz ardı ettıklerini belirtebiliriz. Nitekim, günümüzde ba- a zengin ülkeler, kendi ormanlannda- ki üretimlerinı azaltıp, dünya odun ti- caretine kaynak olarak. gelişmekte olan ülkelerdeki ormanlara (örneğın; tropik ormanlar) yönelmektedirler. Gelişmek- te olan ülkelerin kendi ormanlannın korunabilmesi ve gelıştirilebilmesi için yasal düzenlemeleri de yeterli olmadı- ğından, kesim yapılan ormanlann de- vamlılığı dolaylı olarak da tehlike altı- .nagırmektedir. Demokratikleşme sûrecinde 75 yıl- lık bir yol alan ülkemizde, iktidarda hâlâ toprak ağalan, aşiret reisleri ve köktendincilerin ağırlığı devam etmek- tedir (•). 1980'h yıllardan sonra maf- ya da ıktıdann etkin bir öğesi olmuş- tur. 1980 sonrası, değer yargılannın da alfüst oldugu ve toplumun örgütsüz bı- rakıldığı yıllardır. Nitekim ülkemizde STÖ'ler yeni yeni güçlenmeye başla- maktadırlar. Bu nedenlerle, son 20 yıl- da ülkemizde orman ve çevreye bakış açısı ve yasal düzenlemeler bu olum- suz kompozisyon içinde sekillenmışnr, çevre etığı dışlanmış ve "orman yağ- masT döneme damgasını vurmuştur. Örneğin; 2934 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile cennet koylar ve ormanla- nn özel kişi ya da kunıluşlara özgülen- mesi (tahsısı), kapalı kapılar ardında yapılmışür. Orman içi yaylalarda yapı- lanmanın yolu açılmıştır. 2547 sayüı Yükseköğretım Kanunu'na, 3711 sayı- lı kanunla eklenen 18. madde kapsamın- da "kamuyaran" kavramı kötüye kul- lanılarak, ağaçlandınlmış alanlar va- kıf üniversitelerine "tahsas" edilmiştir. 2924 sayılı Orman Köylülennin Kal- kınmasırnn Desteklenmesi Hakkında Kanun ve ekleri ile, yasalara karşı ge- lerek ormandan açma yapanlara, bu alanlann düşük birım fıyatlarla satışı amaçlanmıştır. Böylece yasalara saygı- h orman köylülen de göreceh olarak ce- zalandmlmışür. Sadece 1974-1994 yü- lan arasında "orman nitetiğini kaybet- ti" yanlış gerekçesiyle, 4.130.000 dö- nûm alan orman rejüni dışına çıkarül- mıştır. Esasen "orman köylerinin kal- kudınlmasının desteklenmesi'' cüm- lecıgını taşıyan bu yasanın, anayasanın 170. maddesindeki, orman köylerinin kalkındınlmasma ilişkin temel felsefe ile hıçbır ılışkısı bulunmamaktadır. Ni- tekim, bu yasanın gerçekleşmesini des- tekleyenler, orman köylülennden çok, büyük kent çevresinde ve turizm böl- gelerinde arazi ranrjndan yararlanma peşinde koşan kişi ve kuruluşlardır. Bu alanlann bir bölümü hızla ve yüksek fı- yatlarla el değışrirecekrir. Açıklananla- ra ek olarak, son 20 yılda orman azal- masına veya ormanlann ormancılık amaçlan dışında kullanılmasına neden olan başka yasalar da çıkanlmışbr. Yennde kalkındınlması mümkün ola- bılecek orman köylerinin yaşam dü- zeylennin iyüeştinlmesi, havza bazm- da kapsamlı kırsal kalkmma projeleriy- le olanaklıdır. Halk dalkavuklugu (po- pülist) yaklaşunlar orman köylüsü oya- îamaktan öteye gidemez. Orman köy- lerinin kalkındınlması sadece Orman Bakanlığı 'nın konusu da olmayıp, plan- h yaklaşımlar yanında, genel bütçeden kaynak ayırmayı zorunlu kılmaktadır. Bu nedenlerle önümüzdeki yasama yıl- lannda, TBMM'de son 20 yıllık döne- min tersine, ormanlann ve biyolojik çeşitliligin korunması, yerinde kalkın- dınlabilecek orman köylüsünün yaşam düzeyının iyileştırilmesı yönünde ya- sal düzenlemeler yapılmalıdır. Siyasi- ler ormanlan bir arsa ofısi olarak gör- memeli, orman köylülerine yaklaşım, yahıızca oy beklentisi amacı taşıma- malıdır. Türkive'de ormanlann ve biyolojik çe- şitliligin korunabilmesi, siviileşme ile sıkı sıkıya ilişkilidir. Ülkemizde or- manlann ve kültür varhklannın korun- masına gönül vermiş STÖ'ye, önümüz- deki yıllarda çok daha büyük görevler düşmektedir. STÖ'nünherplatformda çaba ve girişimlerini sürdürmesi, önü- müzdeki yasama yıllannda ormanlar, çevre ve kırsal kalkınma ile ılgılı olum- lu yasal düzenlemeler bakımından bü- yük birışlevyapacaktır. Ormanlanmız daha büyük yıkımlara uğramadan, or- manlann azalmasına ve ormancılık amaçlan dışında kullanılmasına neden olan yasal boşluklar, yeni yasal düzen- lemelerle hızla gıdenlmelıdır. (*) Selçukl., Cumhuriyet, 3 Mart 1999. "Erbakan'/n altı yıl önceki bir konuşması nedeniyle cezaevi- ne girmesinden mutluluk duyamayacağımı söylemek isterim." Başbakan Ecevrt'in sozleri bunlaıi.. Neymiş, Erbakan hapse mahkûm olmuş! Yargrtay da bunu onaylamış! Kryamet kopanlt- yor. Fırsat bu fırsat.. Türk Ceza Yasası'ndan 312. maddeyı kal- dıralım, ya da değiştinelim! En başta Faziletçiler demokrası ha- varisi kesildiler! 312. madde var oiduğu sürece. ne insan hakla- nndan ne de demokrasıden soz edılebılırmış!.. Milliyette iki yazar, biri Hasan Cemal, öbürü GOneri Crvaoğ- lu, bu konunun baş savunuculan! Cemal çok kesin ve çok ateşii: "Demokrasi tarihimize kara bir sayfa daha eklemeye hazıria- ntyonjz... Bu ceza demokrasilerde yok. Olmaz böyle birşey." Güneri Cıvaoğlu ise daha ılımlı: "TCK 312 mutlaka kalması gereken ve Tûrfoye'nin bûtûnlû- ğûnü koruyabilecek tek madde. Ama bu haliyle mi?" Çok satrşJı gazetelenrnızin, yazarlan çızerleri birdenbire Erba- kan koruyucusu kesilmişler. Daha önce nice insan 312 yüzün- den mahkûm edildı, yıllarca içerde yattı ve yatmakta... Faziletçh lerin ve onlan koruyanlann o günlerde sesi çıktı mı? Iş Erbakan'a dokununca daha düne kadar insan haklan ve demokrasi konu- lannda ses çıkarmayanlar birden aslan kesildiler! Derierki, "Erbakan'ın o konuşması ülkedebirhuzursuzlukya- EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Erbakan'ı Kurtarmak Tetâşı! ratb mı? Bir isyan, bir kargaşa çıktı mı? Cinayetler işlendi mi?° Unutuyoriar Hizbullahçılann ve tüm gerici öfgütJerin bu tür ko- nuşmalardan cesaret aldıklannı... "Siz patates dinindensiniz", "Kanlı mı olacak kansız mı ola- cak" rüründen toplumda kargaşa yaratacak sözleri, uygulama- lan ne çabuk unuttuk? Erbakan'ı kurtarmakla demokrasi ve in- san haklan gerçekteşecek mi? O kadar kolay mı? Erbakan topu topu dört ay yatacak. Bu denli gösterişli telaş bu yüzden! Bir de, bir daha siyaset yapamayacakmış! Aman ne büyük eksiklik! Kurduğu dört partı de yasalara ters düştüğü, ül- kede kanşıklık yarattığı tçin kapatılmış bir lider! Amacı her ne olur- sa olsun ülkede şeriat düzeninı kurrnak! Sanki o oimasa başka biri çjkıp aynı işi yüklenmezmiş gibf..!"'' a '"~ c ""•"*"3 Partilerimiz, liderterimiz, hete hele Başbakanımız ne kadar yuf- ka yürekli! Aman Erbakan'a bir şey olmasın, dört ay kapalı kal- masın; aman kurduğu, kuracağı parrilerden yoksun kalmayalım!.. Şimdi elbirliğiyle TCY'nin 312. maddesini değiştirecekler. Ana- yasa Komisyonu Başkanı Yalçınbayır'ın verdiği önergeye göre TCY'de yer alan tahrikin ancak umumun emniyetı ıçın tehlike ya- ratacak şekilde olması koşulu getirilecekmiş... Umumun emni- yeti! Ama Erbakan binlerce kişinın karşısında Kürtlerle Türkleri birbirine düşman edici nıtelikte bir konuşma yapmış, adalet de bunu kışkırtıcı bır davranış saymış, cezayı vermiş... Şimdi sağ- cısı, solcusu, ortacısı elbirliğiyle Erbakan'ı kurtarma savaşı için- deter... Daha önce nice insan bu madde yüzünden hapislere düştü. Erbakancılann sesi çıkmadı. Içlerinden belki de sevindiler solcu- lara karşı girişilen eylemlere, verilen cezalara... Bir düşünün, Ece- vit 12 Eylül'de iki kez hapse girip üç-beş ay yattığında Erbakan takımından herhangi birtepki, bir kınama, bir üzüntü geldi mry- di? "Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtr" kafasındakile- rin Erbakan'ı sözde 'demokrasi" adına savunmalannı anlryorum da.. bizim Cemal'lerin, Crvaoğlu'lann, benzarteriDİn bu denli te- laşına bir anlam veremiyorum. PENCERE '••• Tanzimat Paşası Keçecizade Fuafa bir Avru- palı diplomat sormuş: - Dûnyanın en gûçlü devleti hangisidir?.. FuatPaşa: - Bizimkidir. Diplomat şaşmış: -Neden? - Neden olacak, demiş Paşa, siz dışardan uğ- raşıyorsunuz, biziçerden, bir türiü yikılmryor. • Son seçimferde -Baykal sayesinde- parlamen- to dışına düşen CHP bir süreden beri Mahsun Kırmtzıgül'ün alengirli şarkısını söylüyordu: "- YıkılmadımL" Son aylarda şarkıyı bırakt; "Dağ başını duman almış" marşının "güneş ufuktan şimdi doğar" di- zesini yinetemeye başladı. Ne oluyordu?.. Ne oldugunu siyasaJ içgüdüsüyle herkesten ön- ce sezen Başbakan BûtontEcavttbombasını pat- latverdi: "- Devletin istihbarat birimlerinin bana bildir- diklerine göre Halk Partisi, HADEP'leişbirliğine gi- riyor; bu çok sakıncalıdır." Nazar değmesin, Ecevit 12 Eyiüt'den bu yana o biçim polrtikanın anhasını minhasını öğrendi, bu tez- gâhta dirsek çürütrükçe ustalaştı, çamurunu da na- zik ve terbiyeli biçımde atıveriyor, bıçemıne yakjş- tınyor... Yoksa bu CHP vatan haini mi?.. Bölücü mü?.. • Dış ve iç büyük güçlerin tam odak noktasında duruyor Başbakan Ecevit, bir dediklenni iki etmi- yon Bülent Bey IMF'nin güvenilir adamı oidu, Cot- tarefli hükümete otur dediği zaman oturuyoruz, kalk dediği zaman kalkıyoruz; ama, halkn da camna oku- yoruz; sakın muhalefet CHP'nin arkasında toplan- masın?.. Medyamız durur mu?.. Bir yandan belli köşelerde CHP ve HADEP'in 'olmayan işbihıği' üzerine zehir zemberek yorum- lar çıkarken 'Hümyet r w\ manşetinde Deniz Bay- kal'ı göklere çıkaran renkli bir röportaj parJayıver- mesin mi!.. Eh, bu kadanna da pes!.. Göz yaşartıcı bir zamanlama!.. • Geçen gün Ankara'da Altan Öymen ile Bülent Ecevit karşılaşmışlar. Ecevit sormuş: - Ülkenin en gûçlü partisi hangisidir?.. '•'• öymen: - CHP'dir. - Neden?.. - Neden olacak, demiş öymen, sizler dışardan bizimkileriçerden uğraştyoruz, bir türiü yıkamadık. nt, Geleceğini cebfıde taşıyanlara teşekkürler Turkcell'in halka arz edilen hisse senetleri halkımızın yoğun ilgisi sonucu tükenmiştir. TiırkcelPin gücüne inanan, geleceği gören ve TurkcelPe ortak olmayı seçen tüm yattnmctlartmtza, hisselerimizin halka arzına aracılık eden Konsorsiyum Lideri ve Üyelerine teşekkürlerimizi sunanz. Konsorsiyum Lideri ,, ^ • Yapı Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ' Konsorsiyum Eş Liderleri: , < ' '•' •>'•• ? * • ••'••* - Ak Yatırım Menkul Değerler A.Ş. - Demir Yatırım Menkul Değerler A.Ş. - Garanti Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. , ; Iş Yatırım Menkul Değerler A.Ş. - Pamuk Yatırım Menkul Değerler A.Ş. ^ Konsorsiyum Üydai: _ Ata Yatırım Menkul Kıymetler A.Ş. - Eczacıbaşı Menkul Değerler A.Ş. - Evgin Menkul Değerler Tıcaret A.Ş. - Finans Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Global Menkul Değerler A.Ş. - Iktisat Yatırım Menkul Değerler A.Ş. - Kent Yatırım Menkul Değerler A.Ş. - Koç Menkul Değerler A.Ş. Tacirler Menkul Değerler A.Ş. - TEB Yatırım Menkul Değerler A.Ş. - Vakıf Yaürım Menkul Değerler A.Ş. Satış Acentası Bankalar: Yapı ve Kredi Bankası, Akbank, Demirbank, Garanti Bankası, Körfez Bank, Osmanlı Bankası, tş Bankası, Pamukbank, Fînanshank, îktisat Bankası, Kentbank, Koçbank, TEB, Vakıfbank S)TURKCELL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle