Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2000 PAZAR
HABERLER
DUNYADA BUGUIV
ALt SİRMEN
Yaz
Sevgili,
Ne doğal, ne inanılmaz ve de ne güzel! Yine
yaz geldi.
. îKanlıca'nın ihtiyarlan gibi hatırlıyorum bir bir
eski yazlan.
Yaz! Yeşil yaprakları arasında, erik ağacının
tapesindeki cılız Tarzan'ın şöleni.
-cYaz! Ayva dalından atını dörtnala kaldırmış,
peri padişahının kızına koşan kâküllü, afacan
şehzade.
Yaz! Uzun sıcak öğleden sonralan, loş o-
dalardaki mecburi uyku saatlerinde sinek
vızıltılannı bastırmak için esen, çam dallannın
iğneleri arasında, ömür boyu unutulmayacak
Uğultuları içimize yerleştiren poyraz.
Yaz, gönülsüz kapatılınılan loş odalarda,
direnmemize karşın yavaş yavaş ağırtaşan
gözkapaklan.
Yaz! Okulsuz avarelik günlerinin, köşe
başlannda, tekerlekli arabasının önünde "Don-
durma kaymaaak!" bekleyen tiril tiril giysili Ar-
navırt dondurmacı.
Yaz! "Silivrii kaymaaak yoğuuurt"un gölgeli
kaldınmlan umutla arşınladığı günler.
Yaz! Öndeki vagonun ardına takılmış, sarı
renkli, penceresiz KadıkÖy - Fenerbahçe, Ka-
dıköy - Bostancı açık tramvayı.
Yaz! Güneşin altında gözlerin kapalıyken tah-
ta iskeleye çakılan çivinin iç ısıtan tak taklan.
Yaz! Yeni, gıcır gıcır tahta sandalların taze
boya kokusu.
Yaz! Eskişehir'den çocukluğunun ve
yaşamının özlemi kente gelmiş, gece ilk günün
hevesiyle oluşmuş aşırı yanıklara yoğurt süre-
cek olan büyükbabanın sırtını güneşten koru-
rpak için sürdüğü zeytinyağı kokusu.
•••
Yaz! Bizi koynuna çağıran lacivert denizin
davetine, koltukaltınasıkıştınlmış, havluyasanlı
mayoyla koşa koşa icabet.
Yaz! Japone kollu elbiseleriyle iç gıaklatan dil-
berler.
Yaz! Kurbağalıdere ağzından Mehmet
Ali'den beş saatliği bir liraya kiralanan sandal.
Yaz! Fınl fınl Brigrtte Bardot eteklerin jüpon-
larını hışırdatıp, yüreğımızı allak bullak eden
meltem.
Yaz! Denizdeyüzen karpuz kabuğu. Çloffse-
siyle birlikte, bütün benliğini saran ıslak, lacivert
serinleme.
Yaz! Eski ahşap evin gölgeli bahçesine bakan
penceresi önündekı ilk öpücük.
Yaz! Belki gerçekleşmez, diye yürek heyeca-
nıyla kilometreler ötesinden koşa koşa gelinip,
bekleyeni orada görünce sevinçten uçulan,
Moda Plajı'ndaki randevu.
Yaz! Yarin sırtına sürülen, ürpertisi ömür boyu
sören koruyucu kremin avuç içinde bıraktığı
keyif.
Yaz! Moda burnunda, gece Mogambo'nun
kuytusunda verilen öpücükler ve avcun içinde,
gündüzün güneşini taşıyan memeler...
Yaz! iki gün süren, arada pikniklerle kesilen,
güney yolculukları, genç yıllarımızın seyahat
maceraları.
Yaz! Erimsiz.. tadına vanlmayan, mavi yolcu-
luklar, lacivert sular, kaya barlar, şnorkel ve pa-
tetle nafile aranan balıklar..
•••
.-Sevgili,
Dilediğin kadar anımsa, belleğinin hazi-
nesinde tat eski yazlan, geçmişin güneşlerinde
bronzlaş, mazinin sulannı kulaçla!
Ama hayıflanma giden yazlara.
Takma sarkıdaki söytendiği üzere, bir gün gibi
aniden biten aşklar benzeri bırden biten geç-
miş yazlara.
Yaz! Bahar mucizesinin üstüne, ikinci bir mü-
cize, müjdeye eklenmiş bir müjde.. her zaman
eskisi gibi koşmasan ve yüzmesen de.
-:. 'Çok doğal, ama o derecede inanılmaz işte.
-nîYaz geldi yine.
Keyfini çıkar! Bir düşün seksenine kadar
y&şamak mutluluğuna ermiş bir insan kaç yaz
sabahına uyanır bir ömür boyu. On bin bile
değil.. biliyor musun!..
Yaşa yazı dolu dolu! Kim bilir daha önünde
ûyanılacak kaç yaz sabahı kaldığını hiç düşün-
rrieden...
ÂB Komisyonu
Batman'da
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Dışışleri Bakanlığı, AB
heyetinin Batman'da
yaptığı incelemeleri
olağan tetnaslar olarak
değerlendiriyor.
Dışişleri
Bakanlığı'ndan bir
yetkili, komisyonun
temaslan ile ilgili
olarak, "Türidye 5 yıl
önceki Türkiye değiL.
AB'ye üyelik sürecinde
arök "Bu benım ıç
problemim' deyrçı işin
rçfeıden sıynlamazsınız.
Biz o aşamalan geçtik.
Arük bu bizim iç
probiemimiz
diyemiyoruz,
dememeuyiz" dedı.
AB Komısyonu
Türkiye Masası'nın
Alevi demeklerin
temsılcileri ile
görüşmesinden
rahatsızlık duyan ve
duyarlıhğını ileten
Dışişleri Bakanlığı,
komisyonun Batman
incelemelerini ise
olağan temaslar olarak
değerlendiriyor.
Dışişleri
Bakanlığı'ndan bir
yetkili, Alevi
dernekleri temsilcıleri
ile AB Komisyonu
arasında ilk kez
gerçekleşen görüşme
ile ortaya çıkan "AB
yeni bir şeylereel
aoyor" şeklindeki -""
yaklaşımın Ankara'yı
rahatsız etttiğini
belirterek
"Türkrye'nin böyle
konulan oiabilir- ama
bunlara d atnıası
gereken yine
Türkhe'dir, AB değiL
Sonuçta onlarla da bu
konulan oturup
konuşmaktan
rahatsızhk
duymuyoruz. AB'ye
üyelik sürecinde arük
bazı konularda bu
benim iç problemim
deyip işin içinden
sıyrüamazsınız" dedi.
28 Şubat sürecinin en önemli isimlerinden Erkaya, irticayı MGK'nin gündemine aldırmıştı
Laiküğm ödünsüz savunııcusııANKARA/tSTANBUL (Cumhuri-
yet) - Emekli Oramiral Güven Erkaya,
REFAHYOL hükümetini sona erdiren
28 Şubat sürecinin en önemli isimleri
arasında yer alıyordu. Necmettin Erba-
kan başkankğındaki hükümetın laık re-
jim karşıtı faaliyetlenne ödün vermek-
sizin karşı çıkan Erkaya. dönemin
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in
uzun süre oyalamasına karşın irticayı
MGK toplantısının gündemine aldır-
mıştı. Yakın geçmişin sayfalanna göre
Güven Erkaya'nın 28 Şubat sürecinde-
ki rolünü ortaya koyan bazı gehşmeler
şöyleydi:
Başbakanlık konutunda tankat lıder-
lerine yemek veren Erbakan'ın başba-
kanlığında yapılan Yüksek Asken Şû-
ra toplantısının ardından Başbakan ko-
mutanlara, Başbakanlık konutunda ak-
şam yemeği verdı. Erkaya'nın anlatım-
lanna göre, basının görüntü alması sağ-
lanan yemek öncesinde Erbakan, ka-
muoyuna "Başbakanlık konutunda iç-
kiiçümediği, konuklara yalnızca porta-
kal suyu servisi yapıkhğı'' izlenımi ve-
recek düzenlemeler yaptırmıştı. Buna
tepki gösteren Erkaya, garsonu çağıra-
rak rakı olup olmadığmı sordu. Garso-
nun yanıtı olumsuzdu. Erkaya bunun
üzerine. "dışandan da oka rakı getiril-
mesuıi" istedi.
Erkaya, MGK'nin Ağustos 1996 top-
lantısında ırticanın kurul gündeminde
özel bir madde olarak ele alınmasını
önerdi. Gündemı MGK Genel Sekre-
terliği ile birlikte hazırlayan dönemin
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
öneriyi değerlendireceğini söylemesı-
ne karşın gündeme almadı. Erkaya,
Aralık 1996'dakı toplantıda söz alarak
Erkaya, Boğazlar'la ilgili Başbakanlık Başdanısmanlığı yapıyordu
Güven Erkayayaşamını yitirdi
EmekliOramiralEr-
kaya 62 yaşındaydL
İstanbul Haber Servisi -
Eski Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanı ve Başbakanlık Da-
nışmanı emekli Oramiral
Güven Erkaya dün tedavi
gördüğü Kasımpaşa Deniz
Hastanesi'nde öldü.
"Kolonkanserivemurapl
organ metastazT nedeniyle
Kasımpaşa Deniz Hastane-
si'nde tedavi altında bulu-
nan Güven Erkaya önceki
gece "komaya* girdi. Uygu-
lanan tedavilere yanıt ver-
meyen Erkaya, dün saat
13.00 sıralarmda yaşamını
yitirdi.
Erkaya'nın îstanbul'da
topraga verileceği öğrenildi.
Emekli Oramiral Güven Er-
kaya 1938 yıhnda Salihli'de
doğdu. 1952 yılında Deniz
Lisesi'ne giren Erkaya,
1959 yılında donanmaya ka-
tddı.
30 Ağustos 1992'de ora-
miralliğe terfi eden Güven
Erkaya, 1992-1995 yıllan
arasında Donanma Komu-
tanhğı, 1995-1997 yıUan
arasmda da Deniz Kuvvet-
leri Komutanlığı görevinde
bulundu. Kıbns Banş Hare-
kân Bronz Liyakat Madal-
yası ve TSK Ustün Hizmet
Madalyası sahibi Erkaya, 30
Ağustos 1997 tarihinde
emekliye aynldı. 30 Aralık
1997'de "BüyükelcT unvanı
verilen Erkaya, rahatsızlan-
madan önce Boğazlar'la il-
gili Başbakanlık Başdanıs-
manlığı görevinde bulunu-
yordu. Erkaya evli ve iki ço-
cuk babasıydı.
Demirel'e "Efendim, ağustos toplano-
smda sizden bir istirhamda bulunmuş-
tuk, bir öneri getirmiştim. Talebimi tek-
rarüyorum, zira irtica Türkiye için bü-
yük bir tehüke halini ahyor" uyansıru
yineledı. Demirel'in, 27 Ocak 1997'de
yapılan toplantıda irticayı gündemine
almaması üzenne Erkaya Cumhurbaş-
kanı'na dönerek "Görüjorum kibenim
önerdiğim konu yine gündemde yok"
dedi. Deniz Kuv\etlen Komutanı ile
Cumhurbaşkanı arasında şu diyalog ge-
liştı:
Demirel: irtica konusu üzerinde ge-
reken uyanlarda bulunuyorum ve buna
devam edeceğim. Laik, demokratık,
sosyal hukuk devleti olan Türkiye'ye
kimse başka bir rejimi getiremez.
Erkaya: Efendim sizin tavrmızı ve
gayretlerinızi biliyoruz, ancak ciddi en-
dişelerimiz var.
Demirel: Nedir?
Erkaya: Hükümet mevkimdekiler,
söylemde laik düzen. Ama eylem? Ey-
lem anayasaya saygıyla olur. Yasalann
uygulanmasıyla olur. Bugün hukuk dı-
şı eylemler var. Sayın Başbakan (Nec-
mettin Erbakan) ve yardımcısının (Tan-
su Çiller) davranışlannın hukuk düze-
nıyle bağdaşmadığını düşünüyorum.
Demirel: Önerinizi MGK gündemi-
ne alacağım.
Erkaya: Teşekkür ederim, ancak bu-
gün birkaç hususu daha arz edeceğim.
Demirel: Evet.
Erkaya: Sayın Başbakan Yardımcısı
"Siyasetdinin hizmetindedir
v
dedi. Bu-
nu tekzip etmedi. Eğer anayasanm 14.
ve 24. maddeleri yürürlükten kalkma-
dıysa siyaset dinin hizmetine giremez.
Bu beyan anayasayla uyuşmuyor.
Demirel: Sayın Erkaya...
Erkaya: Dariası var, Sayın Başbakan
ramazan nedeniyle iftar yemeği dü-
zenliyor. Nerede? Başbakanlık konu-
tunda. Kimlere? Şeyhlere, tarikat li-
derlerine...
28 Şubat 1997. Çankaya Köşkü.
Toplannya bütün komutanlar hazıruk-
lı geliyor. Dönemin Genelkurmay Baş-
kanı Orgeneral tsmail Hakkı Karada-
yı başta olmak üzere bütün komutan-
lar sırayla söz alarak görüşlerini dile
getiriyorlar. Konuşma sırası Erkaya'ya
geldiğinde eski Deniz Kuvvetleri Ko-
mutanı "Eğer ülkeyi yönetenler irtica-
yı bir tehlike olarak görmezlerse, baş-
bakan, bakanlar. milletvekilleri. beledi-
ye başkanlan, sabab-akşam dini srya-
sete aletederve şeriat devtetini tarbşır-
larsa laik cumhuriyet temellerinden
sarsıbnaya başlar" demişti.
Meral Akşener'ın tçışleri Bakanlığı
döneminde emniyet teşkilatı Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı'na onbaşı rüt-
beli bir istihbarat görevlisi polisini sız-
dırarak TSK'nin irticayla mücadelesi-
ni izlemeye aldı. Erkaya, konuyu MGK
gündemine getırdiğinde Erbakan, Ak-
şener ve Çiller'den aldığı yanıt. "BOmi-
yoruz, ilk kez duyuyoruz" olmuştu.
Emekli olduktan sonra da irticayla
mücadelesini sivil ortamlarda sürdür-
müştü. Erkaya, 12 Eylül darbesini ya-
pan komuta İconseyinin başkanı olan 7.
Cumhurbaşkanı Kenan E\Ten' ın de la-
üdik karşıtı akımlann hız kazanarak
ülkenin kaosun eşigine gelmesinde ha-
tası olduğunu belirtmişti.
28 Şubat kararlan ile irticaya karşı
emniyet, istihbarat ve güvenlik çalış-
malannın yürütülmesi için kurulan Ba-
tı Çalışma Grubu'ndan da sorumlu
olan Erkaya, Fethullah Gülen'in laik
cumhuriyet için en büyük tehlike oldu-
ğunu ifade etmişti. Bakanlar Kurulu
tarafindan "Büyükelçi" unvanı da ve-
rilen emekli Oramiral Erkaya, TRT'de
yayımlanan "Pomika'nm Nabzı" prog-
ramında 9. Cumhurbaşkam Süleyman
Demirel'in Fethullah Gülen'in ödülü-
nü almasını da eleştırmıştı.
Cemil Gezmiş, Üsküdar Setimhe Camii'nde kıhnan cenaze namazuun ardmdan Tuzla Aydmh Mezarhğı'nda toprağa verildL (Fotograf: KADER TUĞLA)
w
Ceıııil Amca' aOoşlarla uğurlandı
İstanbul Haber Servisi - 68 kuşa-
ğının sembolü Deniz Gezmiş' in ba-
bası Cemil Gezmiş, sevenlerinin al-
kışlan arasında son yolculuğuna
uğurlandı. Gezmış'in 28 yıllık da-
va arkadaşı Hıdır Inan ise cenaze-
de, çabalannın hep boşa çıkmasına
sitem ederek "Hadi kalk Ankara'ya
gklenm" dıye arkadaşının ardmdan
gözyaşı döktü.
Türkiye devrimci hareketinin ön-
derlerinden Deniz Gezmiş ın baba-
sı Cemil Gezmiş, Üsküdar Selimi-
ye Camii'nde kılınan cenaze nama-
zımn ardından Tuzla Aydmh Me-
zarlığı'nda toprağa venldi. Gez-
miş'in oğlu Hamdi Gezmiş, "Bu
kadar aah ydlarm ardmdan baba ile
oğul buluştu" diye konuştu. Hüse-
yin Inan'm babası Hıdır tnan ise 28
yıldır oğullannm davasında birlik-
te olduğu Gezmiş'in ardından göz-
yaşlannı tutamadı. "Budavayıarok
kalbimiz de kaldırmıyor" diyen
Inan, "Söyledik söyledik. söylediği-
miz yannnıza kaldı. Kendi selahiyet-
leri için 3 çocuğu feda ettiler. Çocuk-
lan idanı ettiler. Ne yapmışlardı? Bir
fıkir için. 70'te muhnra, 80'de dar-
be. 28 Şubafta kapalı darbe. Bun-
lan hazıriayanlar da belli" sözleriy-
le sıtemim dıle getırdı. 68'hler Bır-
liği Vakfı Başkanı Haşmet Atahan
ise duygulannı şu sözlerle ifade et-
ti:
U
O, Deniz Gezmiş'in babasıydı.
Deniz'L ülkesini ve halkmı seven ger-
çek bir yurtsever olarak yetiştirdi.
Bağunsızhk-demokrasi-sosA'alizm
bavrağıru yükselten Deniz'in boy-
nuna idam fermam asıhnca, o ülke-
sini ve milletini oğhından çok daha
seven bir aydının onuriu direncini
anıtlaştırdı.Obaşıdik,yüreği insan
sevgisiyle dolu, haksızlıga boyun eğ-
mez, örnek bir insandı. O bütün
68'lilerin amcası, babasıydı.''
Cemil Gezmiş cenaze namazmuı
kıhnmasunn ardından, törene katı-
lan yüzlerce kişi tarafindan alkış-
larla uğurlandı.
Gezmiş'in cenaze namazma,
oğullan Bora ve Hamdi Gezmiş,
yakmlan, eski CHP milletvekilleri
Algan Hacaloğlu, Ahmet Güryüz
Ketenci, Mehmet Sevigen ile Boz-
kurt Nuhoğlu. Hasan AtaoL Musta-
fa Zülkadiroğlu, Salman Kaya, Ari-
la Sarp, yazar Turan Fevizoglu, SlP
Genel Başkanı Aydemir Güler,
CHP Kadıköy Belediye Başkanı
Sdami Öztürk, BedriBaykam, Ata-
ol Behramoğlu, eski CHP Parti
Meclisi üyesi Nuriye Berberoğtu,
Deniz Gezmiş'le ilgili 'Hoşçakal
Yarın' adlı filmin yönetmenı Reis
Çetik, filmde rol alan Berhan Şim-
şek, 68'liler ve sevenlen katıldı.
Cemil Gezmiş'in cenazesine
gönderilen çelenkler ise şöyle:
Hıdır tnan, PSAKD Genel Mer-
kezi, G. Antep Belediye Başkanı
Celal Doğan, Sosyal Araştırmalar
Vakfı, ÖDP, CHP Genel Başkanı
Altan Öymen, 68'liler Vakfı, Eme-
ğin Partisi, tzzet Tosunbaş ve eşi,
Edip Akbayram, Çay Işletmeleri
Genel Müdürlüğü, Sosyal Demok-
rasi Vakfı, avukat Namık Kemal
Şenpolat, Mehmet Bölük.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
15 bin kişi yürüdü
Türkbank
çalışanlarından
protesto
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Tûrk Ti-
caret Bankası'nın, Tasarruf Mevduatı Sigor-
ta Fonu'ndaki diğer bankalaria birlikte tek
çan altında toplanmak ıstenmesini protesto e-
den banka çalışanlan, dün Anıtkabjre yürü-
dü. Türk Ticaret Bankası Munzam Sandığı ve
Emeklilik Sandığı vakıflan ile Bank-Sı-Sen
Sendikası'nm düzenlediği eylem kapsamın-
da tstanbul'dan önceki gün hareket eden yak-
laşık 15 bin kişilik gnıp, dün Kore Parkında
buluşarak Tandoğan Meydanı'na viirüdü. Bu-
rada okunan açıklamada, Türkbank'ın 1913
yılında Adapazan esnaf ve tüccarlannın kur-
duğu ilk ulusal teşebbüs bankası olduğuna
işaret edildi.
Sermayesinin yüzde 85'i çalışan ve emek-
lilere ait olan bankanın yönetimıne 1994 yı-
lında Hazinece el konulması ve yapılan ser-
maye arttınmlan sonucu çalışan ve emekli-
ninpayının yüzde 6'ya düştüğü belirtildi. Son
günlerde IMF ve Dünya Bankası'nın emirle-
ri doğrultusunda Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu'ndaki 8 bankanın tek çatı altında bırleş-
tirilmesi, 714 şubenin 300'e düşürülmesi ve
personel sayısınm da 16 binden 4 bıne indi-
rilmesinin gündeme geldiğine işaret edilen
açıklamada, şöyle dendi:
"IMFveDünyaBankasıtanmatian doğrul-
tosunda 8 bankayı birleştirerek Turkbank'ı
yok etmeyi kafasuıa koyanlar 50 bin kişilik
Türkbank ailesini yok etmevi başarama\a-
caklanhr. Biz Ticaret Bankahlar, kurmuş ol-
duğumuz özel sosyal güvenBk sistemi ile dev-
letten hiçbir katkı almadan 7 bin emeklimize
maaş ödemekte ve sağhk giderierini karşıla-
maktayız. Bankanın büieştirumesi, personel
çıkarubnası demek bu sistemin çökmesi de-
mektir. Bu ise 50 bin kişinin geleceği ile oyna-
makdemektir" "Birileri istij'or'' dıye 50 bin
kişinin mağdur edilmesıne göz yumulacağı-
nı sananlann yanıldıklannı anlayacaklan be-
lırtılen açıklamada, "Bankamıan birleştirik-
rekyokedflmesmekarşryız. Bizbankanın hu-
kukunüstünlüğüneinanmışkurunısalkimn-
ği olan ve gerçek anlamda bankacınkyapmak
isteyen kuruhış veya gnıplara saûsından ya-
naya" denıldı. Açıklamada, 2 a\ dır banka
yönetimince imzalanmayan Toplu Iş Sözleş-
mesi'nin bir an önce yasal süresi içinde im-
zalanması ve fon bünyesinde bulunan hisse-
lerin de satışa çıkartılması istendi.
oralcalislar@yahoo.com
Milli Güvenlik Kurulu anayasal bir
kurum. 12 Eylül askeri darbesinden
sonra elde ettiği yetkilerle memleke-
tin bütün meselelerini ele alır, karara
bağlar, denettervb. vb. vb... MGK'nin,
anayasa ve yasalardaki yetkileri, Baş-
bakanlığın imzaladığı belgeleıie daha
da kapsamlı bir hale gelir, neredeyse
her şey onlardan sorulur. Milli Güven-
lik Kurulu, milli güvenliği ilgilendirdigi
varsayılan her alanda başbakan adı-
na ve başbakan gibi hareket eder.
Aslında bütün bunları MGK yap-
maz. MGK sonuçta cumhurbaşkanı,
başbakan, ilgili iki bakan ve kuvvet
komutanlanndan oluşur. Birde, rütbe-
si üst düzey bir general MGK Genel
Sekreteri olarak bu kurulun üyesidir.
Alınan kararlan veya gene) sekreterli-
ğin uygun gördüğü bütün işleri MGK
Genel Sekreterliği takip eder.
MGK'nin yönetmeliği gizli olduğu
için tam da ne yaptığını, ne karariar
MGK ve Çakıcı'nın Cep Telefonu
alıp neleri takip ettiğini öğrenmek
mümkün değildir. Ancak, Ankara'da
bir bakanlıktan daha büyük bir bina-
da, sayısını bilmediğimiz çok sayıda
görevli MGK Genel Sekreterliği'nin
emrinde çalışır. Ülkenin dört bir ya-
nında, örgütlü kadrolanyla etkin bir
kuruluş olarak kendisini hissettirir.
Örneğin basına şöyle bir haber yan-
sır: Ülke çapında özel radyo ve TV'le-
ri MGK elemanlan 24 saat izleyip,
RTÜK'ü, 'bölûcü ve irticai' yayınlara
karşı uyardı. Tabii bütün bu haberler,
MGK Yönetmeliği nedeniyle çoğu za-
man karanlıkta kalır. Çünkü MGK ka-
rarlan gizlidir, verilen talimatlar gizlidir,
bu nedenle yaptıklan birçok iş de giz-
lidir.
• * •
MGK anayasal bir kurumdur. Ama
MGK'nin bu hali acaba demokrasi ile
yönetildiği söylenen bir ülkeye uygun
mudur? Çok partili demokratik bir sis-
temle yönetildiğimiz siyasiler tarafin-
dan sık sık vurgulanıyor. Başbakanlı-
ğın, MGK Genel Sekreterliği'nin kap-
samlı yetkileri için talimatlar yayımla-
dığını da biliyoruz. Şimdiye kadar
Meclis'tegrubu bulunan partilerimizin
bu durumdan şikâyetçi olduğuna iliş-
kin bir şey de duymadık. REFAHYOL
hükümeti döneminde Erbakan'ın da
benzer bir yönergeyi imzaladığını bi-
liyoruz. Yani açıkçası, demokrasi açı-
sından bu ülkeyi yöneten hükümetler,
MGK Genel Sekreterliği'nin kapsam-
lı yetki ve denetiminden bir şikâyette
bulunmadılar.
• • •
Şimdt merak ediyorum: Milli Güven-
lik Kurulu ve onun Genel Sekreterli-
ği, adı üstünde, ülkenin güvenliğini
esas alan bir kurum. Zaten kurulun
yapısı da bunu doğruluyor. Kurukja-
ki bakanlar (Içişleri, Milli Savunma)
ve komutaniann asıl işleri güvenlik.
Kurulun bildirileri dışında, ne karar-
iar aldığını bilemiyoruz, çünkü ka-
rarlan gizli.
Zaman zaman MGK toplantısı
sonrası gazeteciler, toplantıya katı-
lan başbakan ve bakanlara, toplan-
tılaria ilgili sorular soruyoriar. Orne-
ğin Susurluk kazasından sonratop-
lanan MGK'lerde Susurluk hiç ele
alınmış mıydı?
REFAHYOL'dan sonra kurulan
hükümetlerde başbakanlık yapan
Mesut Yılmaz, olaydan 1.5 yıl son-
rasına kadar Susurluk'un kurulda hiç
gündeme gelmediğini ıtiraf etti. 1.5
yıl sonra ise Yılmaz'ın önerisiyle,
yanlış anımsamıyorsam Yeşil'den
söz edilmişti.
•••
MGK'nin, Dışişleri Bakanlığı'nın
AB'ye yönelik demokratik açılımlar
içeren raporunu tırpanladığı geçen
günlerde gazetelere yansıdı. Aynı
gün Çakıci-Ergin savaşı da gaze-
telerin manşetlerindeydi. Birden
merak ettim. Eli kolu her yere uza-
nan MGK, acaba Alaattin Çakı-
cı'nın cep telefonunu elinden ne-
den alamıyordu? Çünkü mafya li-
derieri ellerindeki cep telefonlarıy-
la cezaevinden verdikleri talimat-
laria ortalığı kana buluyorlar.
Yoksa bu konu, tıpkı Susurluk gi-
bi, Ipekçi cinayeti gibi ülkenin gü-
venliği kapsamına girmiyor mu?
Merak ettim de...