25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ASAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2000 PAZAR •2 O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gonıs@cumhuriyet.com.tr "Okur, alışılmamışa kapalıdır. Birşey !kendini ilgilendirmemişse eiinden atar. Yeni bir şeyle karşı karşıya gelmek is- temez. Sevdiği, bildiği şeyle yetinir. Bense, baştan ben alışılmışa karşı çı- ka çıka buraya geldim. Karşı çıkmak da herzaman yalnızlıktır... Düzyazıda aradığını anyor şiirde okuyucu." Bu yüzden okur da birtüriü alışama- dı llhan Beric'in şiirine! Ki, o da zaten is- . Jemiyordu okurun alışmasını! Hemen bü- İün şairlerin birkaç dizesi vardır belleği- 'jnizde, zaman zaman söyleriz, söyleşiriz. *Ama şimdiye dek, llhan Berk'ten ezber- den bir şiır, hatta bir dize okuyanı tanıma- "^clım. 1 Bubirüstünlükmü?Birayncalık,birni- :ı telik daha çpk... Manzumecilikten kaçma, ' 'kolaycılıktah, ucuzculuktan... Yıne de be- '^him anımsadığım kimi dizeleri var. Ne de J olsa 1940'lardan beri tanıdığım bir dost. Şiirierini okumuşum, dintemişim, tarbşmı- şım... Işte biri: "Eski zamanda gelseniz "Dlümsüz olurdunuz I Benim zamanımda geldiniz ölûmsüz oldunuz." Ya da "Bırak beni I diyor bir ağaç I bırak I konuşaca- ğım." llhan Berk Bodrum'da yaşar! Kırk yıl- dır yaşar. Her sokağını bilir. Her taştnı, EVET/HAYIR OKTAY AKBAL İRıan Berk'i Düfünmek her denizini, her bulutunu... Hepsi gir- miştir şiirlerine. Dört yanı dizeterte çevri- li bir yaşantı. Ama sizin bizim bildiğimiz Şiirter değil bunlari llhan Berk denizinin şi- irteri. Kendilerini kolayca teslim etmeyen. Sizden bir karşılık bekleyen. Bir katlma, bir zorlama, bir uğraş. Şiir sevmek, anla- mak bir çaba işidir diyen. Ikimiz de yaşlandık, Fethi Naci'nin gü- zel yorumuyla 'yaş aJdık'. Ihtiyarlamak başka sey, btzimki değil! Bir avuntu bei- ki, ama yine de gerekli! Çalışan, bir şey- lere yeni bir şeyier ekleyen insaniann ya- şı olur mu? 1916'dan bu yana 85 yıl mı geçmiş, inanılmaz. Memet Fuat'a göre 83! Kimilerinin doğum günleri değişir iki- de bir. Zamanla kimi ilerteryaşça, kiml de geriler! Hem kim bilebilir gerçeği, kişinin annesinden başka... llhan Berk de bu konuda Uzun BirAdam kitabında şöyle diyor "Bende ihtiyahıkdüşüncesi varolma- dı. Bugün ihtiyar olduğum bu dünya- ya bakarken dünyaya bugün gelmi- şim gibi düşünüyorum. Bu yüzden ih- tiyariık birsözcük olmaktan ileri gitmi- yor bende. Geçmiş de gelecek de şim- diymiş gibi görünüyor." Yıl 1972 imiş bu sabrlan yazdığında. Nerdeyse otuz yıl önce!.. Kişi, yaşlan- dığını her yaşta duyar. Yinmisinde ihtiyar- lar yok mudur? Daha otuz beştnde yolun yansı diye üzülen Tarancı gibiteri!.. Ki, Nahft SMTI, herkesin "karamsar" buldu- ğu bu uzun şiiri okuduktan sonra "Beyim neresi karamsar, şairyetmiş yıl yaşama- yı önceden hesapiamış" dememiş miy- di? llhan Berk'i yıllardır gdrmedim. O sa- vaş yıllannın karartılmış gecelerindeki avare dolaşmalanmız, kahveterde söyle- şiterimiz, Fatih'teki evdeki yaşantmız bir masal mıydı? Hepimiz bir masal kişisi oluruz zaman- la. Her şey geçer.. saçlar, dişler, bellek, anılar bile... Şiirter, yazılardır kalaniar... Ne demiş bakın: "BirçHehaneadamıckr, şair. Hayabyok- tur.' 'Hasan Ali' mi, 'Hasan Âli' mi? -î- stanbul Üniversitesi I 1998 yılında bir eğitim A fakûltesi açü. Bu kurumu özel olarak 1938- 1946 yıllannın Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli YüceTin adıyla niteledi. Ancak hinanın alninrfa bugün Hasan Ali Yûcel Eğitim Fakûltesi yazıyor. Meğer kuruluş karar metninde (Karar 98/11641, Resmi Gazete 23472/23.09.1998) böyle geçiyormuş. Oysa özel kişi adlannın yazıhşa dayalı yasal kimlikleri vardır. Bu kimlik, sonradan bir yasanın yazım ya da dızgisinde yapılan bir yanlışlıkla değiştırilemez. Duyduğuma göre yapılan konuşmalarda da "ÂK" kısa /a/ sesi ile /ali/ olarak söyleniyormuş. Osmanlıca sözlûkte iki ayn yazımın dört (1. Âli: Yemin eden, ant içen, 2. Âli: Yüce, yüksek, 3. Ali: Alet, 4. Ali: Dördüncü halife) ayn anlamı veriliyor. öyleyse "Hasan AH" ile "HasanÂü" başka başka adlardır. Okul bağlamı bile bu çok anlamlılığı giderip dogru sesletim için gerekli ipucu sağlamaz. O nedenle bu özel adın: "HasanAGYâcd" olarak yazüması zorunludur. Yönetinun bu yanlışlıgı kısa sürede düzelteceğine inanıyoruz. Prot Dr. Ömer DEMİRC AN Türkiye/ de sigortasız ev kalmasın! T yözde 90 J güvencesinden yoksun. !şf e - adolu Sigotta, herkesi konut A. Anadotu Sigorta'dan yapferacağtntz ra sahip oluyorsunuz: • Tek poJ'tçeyte, evinizi ve içindeki eşyalannızı depremden su baskınına, yangından hırsızlığa kadar 25 ayrı riske karşı koruma altına almış oluyorsunuz. • isterseniz "Anadolu Hizmet"in sunduğu elektrikçi, su tesisatçısı, camcı ve çilingir hizmetlerinden yararlanabiliyorsunuz. • Dilerseniz konut sigortasıyla birlikte ferdi kaza sigortası da yaphrabiliyorsunuz. • Türkiye'nin neresinde olursanız dun, priminizi Türkiye İş Bankası şubelerinden ödeyebiliyorsunuz. Türkiye iş Bankası'nda hesabınız varsa, otomatik ödeme talimatı verip, prim ödemelerinin zamanında yapılmasını sağlayabiliyorsunuz. • Kredi kartıyia ödeme avantajlarından yararlanabiliyorsunuz. • (0212) 293 8 0 8 0 no'lutelefondanya da İnternet sitemizden sigorfalama işlemlerinizi kendiniz başbtabiliyorsunuz. • Peşin ödeme yaptığınız takdirde, özel indirimden yararianabiliyorsunuz. Unutmayın, Anadolu Sigorta'dan yaptıracağınız konut sigortasıyla aile mutluluğunuzu güvence altına almış oluyorsunuz. ANADOLU SİGORTA 75 "Sigortacıhkta kalitenin zirvasi" • y : ı PENCERE Ayna!, Ikinci Dünya Savaşı'nda "Faşist Cephe" yenil- giye uğramış... "Yeni bir dünya kuruluyor." Londra'da toplanan 10 devlet, 5 Mayıs 1949'da Avrupa Konseyi'nin temelini attı. Avrupa Konseyi ağustosta yaptiğı ilk toplantı- da Türkiye'yi üyeliğe çağırdı. 1949'da -demek ki daha kuruluş yılında- Türki- ye, Avrupa Konseyi üyesi oldu. Ne şaşırtıcı değil mi?.. • Avrupa Konseyi'ne mühüriü mumla davet edi- len Türkiye'nin hukuk yapısı "Kemalist Devhmle gerçekleşti. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra çok partili rejime açılan Türkiye'nin -o zamana göre- iç hukukunda Avrupa'dan geri kalan bir nrtelik yoktu; kimi yerde Avrupa'dan ileri yasal koşulla- ra kavuşmuştuk. 1926'da "Yurttaşlar Yasası" (Medeni Kanun) yürürlüğe girmişti; 1934'te kadınlar seçme ve se- çilme haklannı elde ettikleri zaman hukuk açtsın- dan Fransa ve Isviçre'den daha ileri adımlar atıl- mıştı; bütün bunlari yapması yolunda Türkiye'ye dış baskı yoktu; tabandan gelen iç baskı da yok- tu; tersine, engeller ve diretmeler çoktu. Bizi Avrupa Konseyi'ne taşıyan iç hukukumuz "Atatürk Devrimi"n\n ürünüdür. Tek partiyle gerçekleştirildi. Ve "demokraf(7cdevrim°le... ' • Gariptir.. Tek partili rejimde oluşturulmuş hukukla, yanm yüzyıl önce Avrupa Konseyi'ne rahatça girdik... Yanm yüzyıllık çok partili rejimde oluşan huku- kumuzla "Avrupa BirHği"ne giremiyoruz, horlanı- yoruz. 1949'da Avrupa, Türkiye'ye saygıyla bakıyordu; bugün azımsanıyoruz. Neden?.. Çünkü çok partili rejim, Türkiye'nin toplumsal çe- lişkiler sarmalında bir "karşıdevrim " içeriğinde ya- şandı; bu kavgaya asker kimi zaman sağdan, ki- mi zaman soldan müdahalelerle katıldı. 27 Mayıs, asker ve sivıl kesımde aşağtdan yu- kanya doğru patlayan bir eylemdi; halkın katılımıy- la devrim içeriğini kazandı; 1961 Anayasası'yla demokratik ve sosyal atılımın belgesini bırakarak çekildi; seçimle gelenler ise açıkladılar "- Bu anayasayla ülke yönetilemez." 1980'de askerin müdahalesi tümüyle "sola kar- şı darbe" içeriğiyle gerçekleşti. "1982Anayasası"n\n başınıçektiği "12Eylülhu- kuku", 2000 yılına dek seçimle gelmiş "Mec/;s"le- rin benimsediği koşullan oluşturdu; beş kez ge- nel seçim yapıldı; hiçbir "meclis çoğunluğu" de- mokratikleşme kaygısı duymadı; 12 Eylül'ün an- tidemokratik yasalan, hayatımızı belirleyen koşul- lan saptadılar. Peki, bu yasalann demokratik temizlikle antıl- ması gerekmiyor mu?.. • 1949'da Türkiye dünyanın en saygın ülkeferin- den biri olarak rahatlıkla Avrupa Konseyi'ne girdi; yanm yüzytf sonra, 2000'de, Türkiye Avrupa Bir- liği'nin kapısında şamar oğlanına dönüştürülüyor. Askeder değil bunun sorumlusu.. Siviller!.. Aynada yüzümüze bakalım, kendimizi tanıyalım, sorumluluğu -ya da suçu- askere yüklemek kur- nazlığı bizi yüceftmez, küçüttür. İLAN T.C. KAKIAL5.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997/187 Esas 200O/272 Karar Davacılaı Adem Doğan, Hanife Doğan vs. vekili Av. Şengül Buztaş tarafından davahlar Şerife Sabire Tez- kurtaran, Hasan Sabri Hekimoğlu, Medine Semiha Gûnay, Nefize Bedia Aloviç, Meliha Araçmaa, Ali Necdet Akgün, AJiye Akgün, ömer Kâmil lşcan ve Leyla Ruhsan Adnan aleyhlerine mahkemenuzde açü- tnış bulunan tescil davasımn duruşması sonunda; Satış vaadine istınaden 12.03.1997 tarihınden fera- ğa ıcbar davası açılmışsa da satış bedeli 70.400 TL. ol- duğundan ve bu dava tarihı ıtıban ile davaya bakmak- la mahkememiz görevli olmadığından, görevli mahke- me Kartal Sulh Hukuk Mahkemeleri olduğundan dava dilekçesinin görev yönünden reddine, istek halinde dosyanın görevli bulunan Kartal Sulh Hukuk Mahke- melerine gönderilmesine 10.05.2000 tarihinde Yargı- tay yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Adresleri meçhul olan kendilerine duruşma günü ve dava dilekçesi ilanen tebliğ edılen davalılar Şerife Sa- bire Tezkurtaran, Hasan Sabn Hekimoğlu, Medine Se- miha Günay, Nefize Bedia Aloviç, Meliha Araçmaa, Ali Necdet Akgün, Aliye Akgün, Ömer Kâmil tşcan, Leyla Ruhsan Adnan ve Saliha Engın Atamgüç'e ılam tebliğı yenne kaim olmak üzere hüküm özetı ilan olu- nur. 14.06.2000. Basın: 35071 Anadotu Sigorta bir kuruluşudur. www.anadolusigorta.com.tr İLAN BÜYÜKÇEKMECE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1997/826 Esas 2000/602 Karar Davacı Ebranur Akkuzu vekili tarafından davah Mehmet Emin Akkuzu aleyhine açılan boşanma dava- sımn yapılan açık duruşması sonunda, mahkememizce verilen karar davalıya ilanen tebliğine karar verilmiş ol- makla, Karar geteğınce, davacı vekili tarafından davalı aley- hine açılan davanın kabulü üe, Malatya ıü, Meıkez il- çesi, Kamıştaş köyü c. 102.01. s. 54. k. 16'da nüfusa kayıtlı. Davacı Ebranur Akkuzu ile davalı Mehmet Emin Akkuzu'nun MK. 134. maddesi hükmünce boşanmalanna, taraflann mûşterek çocuklan 1989 d.'lu Gökhan Mert Akkuzu'nun velayet halrkinm davacı an- ne üzerinde bırakıhnasına, davalı baba ile çocuk arasm- daki şahsi ilışkinin milli ve djni bayramlann ikinci gûn- len ve haftanın pazar günleri saat 08.00 ile 20.00 arasında birlikte olmak kaydı ile düzenlenmesine, davacının nafaka ve tazminat isteğinin feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Karar gereğince iş bu Uanın gazetelerden birinde ilan edilerek, ilan tarihınden itibaren 7 gün geçtikten sonra davalı Mehmet Emin Akkuzu'ya tebliğ edilmış sayüacağı ve yasal temyiz süresinin bu tarihten itibaren (15 günlük) hususu 7201 S. K. 29, 30, 31. maddelen gereğince ilan olunur. 1.6.2000. Basın: 35500
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle