27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 HAZİRAN 2000 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU • Kenan Evren hakkında 146. maddeyi ihlal gerekçesiyle dava açan Adana Savcısı SacitKayasu ile söyleşi ;t 'Darbeciler içinzamanaşımı olamaz' Bakanlık açığa aldı' - Peki ama Tarsus Ağır Ceza Mah- kemesi itirazuıızı reddetti, başsavcınuı uygulamasını aklamış oldu. Bu durumda Sacit Kayasu ne yapacak? - Valla Sacit Kayasu bir şey yapmaması, yapamaması için bakanlık tarafından açığa almdı. - Bu durumda, yani açığa anndığınız için siz arük bu davayı kovalama hakkınızı yitirdiniz mi? - Hayır. Nereden çıktı bu? - Bir yerden çıkmadL Şu anda sava yetküeri taşımryorsunuz değü mi ? - Açığa alınma ömür boyu sürmeyecek. Üç ay. Üç ay sonra ben görevimin başındayım. Ama bakanlık, yetkilerini kullamp açığa alma karannı ikinci kez, bir üç ay daha uzatırsa işte o zaman bu dava birmiş olur. Darbeclye zamanaşımı olur mu? -Nasü? - Çünkü ben nişan ayımn 20'sinde açığa alındım. Üç ay sonra temmuzun 20'si olur. Ama bir üç ay daha uzatılırsa, 20 Ekim demektir ki, o zamana kadar 30 Ağustos ve 12 Eylül 1980 tarihli suçlar için zamanaşımı dolmuş ölâcağmdan ben istesem de artık *-;» bir şey yapamam... Bu kadar basit ve bence hesap da bu. Bakanlığın üçer aydan iki kez açığa alma yetkisi var... 'Ben bir bulunuyoruırr - O zaman yapüacak bir şey yok. - Bakın Engin Bey, ben bir hukukçu olarak, benim hukuk anlayışıma göre darbe yapanlar için, ihtilal yapanlar için zamanaşımı olamaz. Diyelim darbe yaptı, başa geçti adam. 20 yıl da iktidarda kaldı. Eee, 20 yıl geçti, zamanaşımı doldu mu denecek? O kadar cinayet, o kadar işkence ve sonra zamanaşımı öyle mi? Bu akla, mantığa, vicdana, hukuka, evet hukuka aykırıdır. îhtilaller için zamanaşımının olmaması gerekir... - Ama biz var olan uygulamada kalalım. Yani ikinci kez açığa alma karan işletiürse yapdabflecek bir şey yok öyle mi? - Valla savcı sıfatı ile yapılabilecek hiçbir şey yok. Yurttaş sıfatı ile bir şey yapılabilir mi?.. Bakın ben yurttaş olarak da, savcı olarak da bir mesaj veriyorum. Diyorum ki 12 Eylül bütün Türkiye'de uygulandı. Dolayısıyla bu ülkenin herhangi bir başsavcısı 30 Ağustos 2000'e kadar, o geçerse 12 Eylül'e kadar Evren ve suç ortaklan hakkında dava açtığı anda zamanaşımım keser. Yani hukukun üstünlüğüne inanan, hukukçu olduğunun bilincinde olan, yürekli, yılmayan, baskıdan korkmayan bir başsavcı dava açarsa zamanaşımı kesilir. Benim bugün verebileceğim mesaj bu. Bir çağnda bulunuyorum. Umudunuz var nu? Çıkar mı böyle bir sava? - Bu, bu ülkenin demokrasi güçlerinin soruna sahip çıkmasına bağlı. Bu bir sınav. Göreceğiz... A dana Savcısı Sacit Kayasu ilginç bir hukukçu. 48yaşında ve 1975yılında tstanbul Hukuk Fakültesi 'ni bitirdi Memleketi Denizli'de avukathğa başladu 12yıl avukatlık yaptıktan sonra kendi anlatımıyla "hukuku daha etkili savunabilmek için " savcılığa geçti Varhklı bir ailenin çocuğu olmasına ve avukathktan iyipara kazanmasına rağmen savcılığa geçişini "Nedeni tek kelimede saklu AdaleL Hukuk. Ben avukatken adaletiyerine getirtemiyordum. Para kazamyordum ama içim rahat değü, Adalet tecelli etmiyor, edemiyordu..." diye açıkhyor. 1988'de başladığı savcıhkta Çamlıhemşin, Iğdır, Pasinler, Adıyaman ve Ödemiş 'te görev yaptı. on olarak Adana Savcısı iken Kenan Evren ve öteki cunta üyeleri hakkında anayasanm 146. maddesini ihlal ettiklerinden cezalandınlmalannı isteyen bir iddianame düzenledi Ancak bu ö'nemli hukuksal çıkış medya tarafından adeta bir magazin haberigibi değerlendirildl Savcı Kayasu da gene kendi deyişiyie, "uçuk kaçık bir savcı" olarak gösterilmek istendL O iseyaşamı boyunca adaletin peşinde koştuğunu söylüyor ve darbe yaparak seçilmis , parlamentoyu dağıtanların cezalandırılmasımn "demokratik, laik cumhuriyet"e ulaşmak ve onu savunmak için zorunlu olduğu kanısında. Kayasu, Evren ve arkadaşlan hakkında iddianame tanzim ettikten kısa süre sonra Adalet Bakanlığı 'nca açığa ahndu AYDEV ENGİN - Sayın Kayasu, biz sizi ilk Ödemiş Savctsı olarak Yeşil'in cesedi bulundu mu. bulunmadı mı tartjşmasında tam- dıkvekonunun hukuksal yanındançok adeta— Adeta "Ödemişte bıraz kaçık bir savcı var galıba" gibi bir medyatik bombardımana uğradınız. Nedir bu Yeşil'in cesediolayı? Sizin mezan açör- manız, ardmdan fryasko... - Fiyasko değil. Hayır, değil. - Peki ne? Meşhur mu olmak istedi- niz? - Ah, hayır. Eğer ben meşhur olun- ca devlet bana daha çok maaş verecek- se haydi meşhur olmak isteyeyim. Tam tersine. Ben o günden beri soruşturma altındayım. i m -Peldneydiofay? - Bakın Ödemiş bir kapalı kutudur. Kimsenin adını bilip varhğından habe- ri olmadığı, fakat çok karanlık ilişki- lerin döndüğü, özellikle esrann, yani dişi hintkeneviri dediğimiz bitkinin ye- tiştirilip Türkiye çapında pazarlandığı bir bölge. Bunu orada bilmeyen yok. Aynca bir de kumar yoluyla elde edi- len ciddi bir kara para var. Bir nokta daha, Ödemiş'in ünlü bir mafya baba- sı var. Adını vermeyeceğim, ama açtı- ğım pek çok davada adını da vererek belirttim. Ama maalesef bu mafya ba- bası adliyeyi satın almış diye çok yay- gın bir söylentı dolaşırdı kentte. Ben bir soruşturma dolayısıyla... ': • * i "' - Biz Yesil konusuna, yani Yeşfl'in ce- sedi konusuna dönetim-. Bir ihbar nu oldusize? - Hayır. Gelişigüzel söylenmiş bir laf. Bir şaka belki. Bulunmuş bir ceset var. Otopsi sırasmda doktor arkadaş tt Yahu" dedi, "Yeşil epeydir ortahkta yok. Ister misin bu ceset YeşiTin ol- sun?.." Bu öylece söylenmişti. Ama ben cesede bakınca "NiyeohnasuT de- dim. Çünkü savcı olarak bize emni- yetten gelen bilgilere göre Yeşil'in bo- yunu posunu, kilosunu fılan bilebili- yorum. Aynca Yeşil'in Kürt kökenli olduğunu biliyorum. Baktığım cese- din görünüşü "Neden ounasın" soru- sunu pekiştiriyordu. -Kmuiği bttmmeyen bir ceset buhın- muştu ve ona otopsi yapdryordu. öyle mi? -Evet, evet. Ödemiş-Bozdağ-Salih- li yolunda bir ceset bulunmuştu. Ce- set 20-25 günlük bir ceset. Ama o ka- dar zamandır orada olsa görülmeme- si, bulunmaması, kokusunun duyul- maması mümkûn değil. Besbelli ki başka yerde öldürülmüş ve oraya geti- rilmiş. Profesyonel blr cinayet - Kurşunla mı öldûrühnûş? - Evet. Kurşunla. tşin garip tarafi, dokuz el ateş edilmiş. Ama vücutta bir tek kurşun çekirdeği yok. Tam bir pro- fesyonel işi. Gözler ve burun oyuluyor. El ve ayaklannın parmak uçlannın de- rileri dikkatle soyulmuş. Parmak izi tespiti olanaksız hale gelmiş. Yani kimliği belirleyecek hiçbir şey kalma- mış. Bu durum beni daha dikkatli in- celemeye itti. Kafa yapısına baktım, boyuna posuna baktım, kılosuna bak- tım, yaşına baktım. Hepsi Yeşil'e uyu- yor. O zaman emniyete bir yazı yaz- dım. Böyle böyle, bir ceset bulundu, bana Yeşil'in eşkâl bilgilerini verin, diye bir yazı. Geldi bilgiler. Hepsi cuk oturdu. Evet, boy pos, kilo, yaş önem- li olmayabilir. Ama bana gelen eşkâl- de bir başka kişide bulunma olasıhğı yüz milyonda bir olan bir özellik var- dı. Yeşil'e ait eşkâl bilgisinde yani. Bu- nu soruşturmanın gizliliği yüzünden burada açıklayamam. Ama devletin resmibelgelerinde bu var. İşte bu özel- lik, bulunan cesette birebir vardı. - Bu durumda sizin kuşkularnuz iyi- cearttu. - Elbette. Çok önemli bir özellikten söz ediyorum. Aynca bir nokta daha var. Konu medyaya sızdmldı... - Sizin tarannızdan değil mi? - Hayır, hayır, hayır. Ben niye sızdı- rayım. Ben savcıyım. Gizli bir tahki- kat yürütüyorum ben. Ankara'dan sız- dı basına. Ben de sizler gibi okudum. Galiba 15 Aralık 1998 idi. Hürnyet gazetesinde okudum, okuduk. Öde- miş'te bulunan cesedm Yeşile aıt ol- duğu iddia ediliyor. diye bir haber. Al- lah Allah bu haberi ben vermedım Ödemiş'ten çıkmadı. Ankara'dan A- ma aynı gazetede bir haber daha var. Adapazan'nda bulunan bir cesedın de Yeşil'e ail olduğu iddia ediliyor. diye bir haber. O zaman şöyle düşündüm. Demek ki bu cesedin Yeşil'e aıl oldu- ğu iddiası sulandınlmak isteniyor, Ye- şil'in cesedinin bulunması istenmıyor. Önüne gelen, Yeşil'in cesedini buldum diyor yani. Okuyucu bakacak, şu işe bak. diyecek, önüne gelen meşhur ol- başsavcı isterse bir savcıdan dosyayı alır Ama bu olayda öyle olmadı. Faili meçhullenn tümünü kapsayan bir ge- nelge çıkanldı. Buna dayanılarak dos- ya benden alındı. Ardından da genel- ge \eniden yürürlükten kaldınldi. - Peki o dos>a ne oldu? - Bilmiyorum. - Kim bilir? - Ödemiş Başsavcısı bilir. - Peki şöyle bir soru. Bir sa\ cı olarak \anıtlayın: Bir cesedin Yeşil'e ah ohıp olmadtğı nasü anlaşılabiür' Yani bir bilgi var mı? Bakanlığın bana yönelik olumsuz bir davranışı olmasın diye vatandaş kim- liğimle suç duyurusunda bulundum. Çünkü bakanlık bu adamlann yargı- lanmasmı istemeyecektir. Nitekim bu- nu gördük. Ben bu suç duyurusu dilek- çemi vatandaş sıfatımla verdiğim hal- de. bakanlık hem benim yargılanmam için komşu ilçe Salihli Başsavcıhğı'na evrak tanzim edip yolladı hem de di- siplin soruşturması başlatıp kmama cezası verdi bana. îtiraz ettim tabii. Ben dedim, bana zarar vermeyesiniz diye vatandaş sıfatıyla dilekçe verdim. Şimdi vatandaş sıfatıyla verdiğim di- lekçeden dolayı beni savcı olarak na- sıl yargılarsınız?.. Nitekim Salihli Ağır <> Üİİlüs ^ B ^ ^ 1 Tfatandaş olarak yaptığım V suç duyurusunda Kenan Evren ve arkadaşlarının yaptıkları açıklamalar, verdikleri muhtıralarla anayasayı ihlale ve ihtilale teşebbüs ettiklerinden cezalandınlmalannı ve 12 Eylül darbesiyle de ihtilal yapmaktan yargılanmalannı istemiştim. A J±nkara Cumhuriyet•-•< ! «-^Başsavcılığı 'mn verdiği takipsizlik karannda deniyor ki, anayasanm 15. maddesine göre bu kişiler hakkında dava açüamaz, takibat yapılamaz. İşte ben bunu sindiremem. Hukukun yenilip yutulmasına göz yumamam. ,/j.nayasamız 'Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir' diyor. Bunlar ciddi sözlerdir. Anayasa bu. Ama ortada ne demokrasi var, ne hukuk devleti. Ortada bir tek Cumhuriyet var. mak için Yeşilin cesedini buldum di- yor, diyecek. - Sulandınlryor yani konu? - Evet. Ama ertesı gün bir başka ga- zetede bir haber daha: Yeşil. Manav- gat'ta görüldü. Dedım ki Yeşil'ın ya- şadığı, ölmediği söylenmek isteniyor. Sanırım 17 ya da 18 Aralık'ta, Iz- mir'den bir gazeteci aradı. Ben de ona "BakuT dedim. •'benim bulduğum ce- set, benim kişisel kanıma göre> üzde 95 Yeşil'in cesedi". Tabii böyle yüzde 95 gibı kesın bir iddia ortaya atılınca ba- sm birden ilgilendi. Sonrasını biliyor- sunuz. televizyonlar filan yığıldı Öde- miş'e. Ama bakın. ben hiçbir zaman dosyayla ılgılı bilgi vermedim. Kışısel kanımı söylemekle yetindım. Bakan- lık benim hakkımda soruşturma üstü- ne soruşturma açtı. Ama aynı bakan- lık ve emniyet bir kez de olsun, "Ya- hu arkadaş, sen. bu ceset Yeşil'in diyor- sun ama, bunu neye dayanarak söylü- yorsun. kanıtm ne. da\-anağın ne" diye sormadı. fki yıl geçti aradan. bakın hâ- lâ bana böyle bir soru sorulmuş de- ğil... Sizce önemli değil mi bu? Cumhuriyet tarihinde ilk kez - Peki bu cesedin Yeşil'e ait olmadığı karan nasıl verikü? - Bilmiyorum. Çünkü dosya benden alındı. Biliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa. bakan- lık bir dosyayı bir savcıdan almak için genelge çıkardı. Dosyayı aldıktan son- ra da genelgeyi yeniden yürürlükten kaldırdı. - Ne demekTürkiye Cumhuriyeti ta- rihinde ilk defa? Yani daha önce bir savcıdan bir dosyaıun alındığı olmadı nu? - Bir genelgeyle olmadı. Çünkü bir - DNA testi. Bakın Engin Bey, ben dosyanın benden alınacağını anladı- ğım anda bir basın toplantısı düzenle- dim ve gazetecilere açık seçik şunu söyledım: DNA testi sizin önünüzde yapılsın. Çünkü bu ışın örtbas edilece- ği artık ayan beyan olmuş. Basına sız- dıran ben değılim. Kimin, neyi sızdu-- dığını bihniyorum. Ama DNA testi ya- pılmadan. yani kesinleştirilmeden açıklama yapmak bir savcının yapa- cağı iş değildir. - Peki efendim. bu söyleşinin amacı emekli General Kenan Evren hakkın- da iddianame tanzim eden Adana Sav- cısıSacit Kayasu ile söyleşi}dL Ama Ye- şil'in cesedi ûstünde epe> durduk. Bu konuyu noktalamak için size son bir soru: Savcı Kayasu, bulunan ceset Ye- şil'in değildir, diyor mu? - Hayır. Ben hâlâ, kişisel kanım ola- rak diyorum ki bulunan ceset yüzde yüze yakın bir kesinlikle Yeşil'e aittir. Saydam bir DNA testi yapılarak bu ke- sinleştirilebilirdi. Ama bu yapılmadı ya da yapıldıysa bile ben bilmiyorum... Ftncancı katırtarını ürkütmek - Peki bizgelelim emekli General Ke- nan tvren'Je ilgili da\ anı/a... Siz 12 Ey- lül darbesinin hazırlanmasuun ve tasü yapılmasının bir suç. anayasal bir suç olduğuna inandınız ve daha sava ola- rak Adanava atanmadan önce Kenan E\ ren hakkında bir suç duyurusunda bulundunuz. - Evet. - !Ve olarak, ne zaman, nerede? - Vatandaş sıfatıyla, 5 Ağustos 1999'da... - Siz o zaman savcı\ dınız ama... -Tabii. tabii.. Ödemiş Savcısı'ydım. Ceza Mahkemesi yargılamadı; yani yargılamaya yer ohnadığına karar ver- di. ^ . ._ - Peki bakanhğm kmama cezası de- diniz. Onda ne gerekçe gösterdi bakan- lık? - Hiç. Gerekçe yoktu. -Hiç? - Hiç. Kupkuru, mühürsüz fılan bir yazı. Kınama cezası ile cezalandınldı- nız. O kadar... - Peki şimdi gelelim savcı olarak Ke- nan Evren hakkında tanzim ettiğiniz kklianameye— Yani biraz tuhaf bir hu- kukçu olan Sacit Kayasu, fincancı ka- brlaruu ürküten bir iddianametanzim ettL. - Buna mecbur kaldmı. Çünkü va- tandaş olarak yaptığım suç duyurusun- da ben, Kenan Evren ve arkadaşlarının 26 Ağustos 1979 27 Aralık 1979, ve 30 Ağustos 1980 tarihinde yaptıklan açıklamalar, verdikleri muhtıralarla anayasayı ihlale ve ihtilale teşebbüs et- tiklerinden cezalandınlmalannı ve ay- nca 12 Eylül 1980 darbesiyle de ihti- lal yapmaktan yargılanmalannı iste- miştim. Ama. çok ilginçtir, önemlidir, altını çiziyorum, tekrar tekrar çiziyo- rum. Benim vatandaş olarak yaptığım suç duyurusuna Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'mn verdiği takipsizlik ka- rannda deniyor ki. anayasanm 15. maddesine göre bu kişiler hakkında dava açılamaz, takibat yapılamaz... tş- te ben bunu sindiremem. Hukukun ye- nilip yutulmasına göz yumamam. -Çûnkü? - Çünkü eğer bunlar yenilir yutulur- sa Engin Bey, biz o zaman niçin ve ne- yin mücadelesini yapıyoruz? Ben avu- katlığı bırakıp da savcılığa niye geç- tim? Hangi adaleti yerine getireceğım ben° Benim görevim ne? zamanaşınnm 6nlemek - Anlaşıkn. Yani yurttaş Sacit Kaya- su'nun. E\Ten ve arkadaşlan hakkın- daki suç duyurusu sonuçsuz kakü. Şim- di gelemn sa^cı Sacit Kayasu'nun~ - Evet, vatandaş olarak sonuç ala- madım. Bu defa da savcı kimliğımle hukuku işletmeye çalıştım. - Nevdi amacuuz? Yani savcı olarak iddianame düzenlemekteki amacuuz? - Çok basit. Çünkü artık zamanaşı- mına aylar kaldı. Yani 30 Ağustos 2000 ve 12 Eylül 2000 tarihinde her i- ki suç zamanaşımma uğruyor. tlk iki suç, yani 27 Aralık 1979'daki açıkla- malar ve 26 Ağustos 1979'dakı muh- tıra ile ışlenen suçlar zamanaşımına uğradı. Özellikle 26 Ağustos muhtıra- sı ile ilgili bizzat Kenan Evren ve ar- kadaşlannın beyanlan var Diyorlarki: "Bu muhöra bir darbe olarak algılan- dL" Eee, darbenin Türk Ceza Yasa- sı'nda karşılığı var 146. madde Bu suçu kim işlerse işlesin cezasını çek- melidir. - Pekâlâ. Adana Savcısı Sacit Kaya- su, Evren ve arkadaşlan hakkında bir iddianame düzenledi ve hukuk bilgi- mizin bize ogrertiğine göre bir dava baş- la<h. - Evet. ', -»?•-,, - Ama başlamadL - Evet maalesef başlamadı. Şimdi ben bu işin örtbas edileceğini bildiğim için, iddianameyı tanzim ederetmez... Bakın daha ilk adımda. başsavcı vekı- li beni saatlerce bekletti. Başsavcıya imza için bile götürmedi. tddianame- yi damgalıyorlar. Yani affedersmız a- ma eşek damgalar gibı bızım iddiana- me damgalanıyor... - Damgalanmaz mı ? - Hayır efendim. Ne demek? Olsa olsa bir savcının vereceği bir takipsiz- lik karan için başsavcı tarafından gö- rüldü damgası vurulabilir. Ama bir ıd- dianameye... Böyle şey olmaz. Hukuk değil bu. Eğer başsavcı bir savcının id- dianamesini reddedebılırse sorulur: Ben hangi sıfatla tanzim ediyorum bır iddianameyi? Cumhuriyet savcısıyım ben. Kimse reddedemez. Hiçbir güç bir iddianameyı durduramaz... Açıfla ahnmış blr savcı - Durduruldu ama... - Yapılan şu' Başsavcı günlerce id- dianameyi bekletti. Bir karar vereme- di çünkü. Bu arada bakanlık da bir mü- fettiş yolladı benim için. Sanınm mü- fettişin geldiği gün. başsavcı da her şe- yi göze alıp iddianame hakkında ta- kipsizlik karannı... Bakın Engin Bey, bunu sokaktaki adam anlamayabilır, ama bir hukukçu için tüyler ürperticı- dir. Hiç kimse, başsavcı dahil hiç kim- se bir iddianame hakkında takipsizlik karan veremez. -Amaverüdi. - Verildi evet. Bilemem, ama öyle sanıyorum ki bakanlık, "Bu iddiana- meyi işleme sokma, takipsizlik karan ver" dedi. Başsavcı da sanki bir savcı iddianamesi değil de bir vatandaşın suç duyurusu söz konusu imişçesine takipsizlik karan verdi... Ben de baş- savcının vatandaş sıfatımla bana teb- liğ ettiği takipsizlik karanna, savcı sı- fatımla itiraz ettim. Dedim kı "Ben va- tandaş sıfatı ile bir şikâyername ver- medim. Ben savcı sıfatıyla bir iddiana- me tanzim ettim. Eğer siz kottuğunuz- dan korkmuyorsamz, eğer siz gerçek- ten hukukun üstünlüğüne inanryorsa- mz bu pisiiği temfcdeyin" dedım. Yani ben Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi'ne savcı olarak itiraz ettim. Bakın ben ayın 21' ine kadar bekledim. Bekledim ki Adalet Bakanlığı bu pısliği temız- lesin. ttiraz hakkımın son gününe ka- dar bekledim. Bakın Engin Bey. ana- yasamız "Türkiye Cumhumeti laik, demokratik bir hukuk devletidir" di- yor. Bunlar ciddi sözlerdir. Anayasa bu. Ama ortada ne demokrasi var, ne hukuk devleti. Ortada bir tek cumhu- riyet var. Eh, Cumhuriyet'i ben zaten her gün okuyorum...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle