Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 HAZJRAN 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
J. U l \ kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
Aşk herzamanvarolsun!
Yıldız Kenter oyununu 'actyla, sevgiyle, kahramanca' seyirciyle buluşturuyor
FÜSUNAKATIJ
YıkhzKenter'in yazdığı ve oynadı-
ğı Hep Aşk Vanfa adlı oyun, seyretti-
ğim geceden sonra da beni bırakma-
dı. Düşünüyorum, okuyorum, sahne
sahne anımsamaya çalışıyorum; sezon
açılıp oyunu yeniden, yeniden sey-
retme firsatı buluncaya kadar bu ola-
ğanüstü sanat yaşantısını biriktirip
saklamak istıyorum. Kulağımda ve
dudağımın ucunda hep Nâzım'ın şu
dizeleriyle:
yanarak,
yanarakparmaklan şerrarelerdeıı
dokundu bu eOeri insan yürekleri-
ne_
Zaman yoktu. Ölenlerin hiçbiri öl-
memişti ve doğacak herkes doğmuş-
tu. Zamanın "parçalanmaz akışıT
'nda,
çok kalabalık ve yapayalnız, hep be-
raber yaşanıyordu. Sahnede tek kişi-
lik bir oyun oynanıyordu ve hiçbir
sahneye sığmayacak sayıda oyuncu
rol alıyordu bu oyunda.
Oyunun baş kişisi Olga Cynthia kı-
zıyla, torunuyla baş etmeye çalışırken
eriyor, onlardan birine, sonra öbürü-
ne dönüşûyor; sonra iki bin beş yûz
yıllık geçmişi olan bir insan galerisin-
den çıkagelen kadınlann desteğiyle
mat ediyor onlan, kendiyle birlikte
eritiyor ve o hamurdan Fadik Kız'lar,
Sussie Zacks'lar, Arkadina'lar, Blanc-
he Dubois'lar, Maria Callas'lar, Ni-
na'lar, Antigone'ler, Pembe Kadın'lar,
Olivia'lar, Maude'lar, Dr. Bearingler
yapıyordu.
Olga Cynthia Yüdız Kenter'in, Yıl-
dız Kenter Leylâ'nın annesi. Birbir-
lenni doğurarak doğurmayı öğreniş-
lerini seyrediyoruz, nefes almadan.
Birbirlerini yaşatarak sevmeyi, bir-
birlerini severek ölmeyi, birbirlerini
öldürerek yaşamayı öğrenişlerini sey-
rediyoruz.
Olga Cynthia ailesini, çocuklannı,
Yıldız tiyatroyu, Leylâ devrimi savu-
nuyor. Kıyasıya kavga. Sahnede kan
var Sıcak, kırmızı kan. Sıcak; sevgiy-
le, şefkatle, banşla, hüzünle birleşi-
yor. Kırmızı; coşkuyla, hırsla, tutkuy-
la, aşkla. Sahnede sımsıcak ve kıpkir-
mızı.bir hayat var. Soğuk ve gri ölü-
me nefıs çalımlar atıyor, onunla dans
ediyor, onu köşelere sıkıştınyor, sa-
vuruyor, üfleyip yok ediyor.
Bu yıl 12. tstanbul Tiyatro Festiva-
li'nde prömiyerini yapan Hep Aşk
Vfcrdı'yı seyredenler, yalnız olağa-
nüstü bir tiyatro şöleni yaşamakla,
ınsana sanatın ve ancak sanatın sağ-
layabileceği o dört başı mâmur doyum
duygusunu içlerine sindirmekle kal-
madılar, can çekişen, görsel - devinim-
sel - minimalist - kavramsal kalkan-
lara zırhlara sığınarak kılıktan kılığa
gırerek büzülen, çeken, küçülen ti-
yatronun şahlanışına tanık oldular.
Gördûler ve inandılar ki, insan ölme-
dikçe tiyatro sanatı öbneyecektir. Ti-
yatro ölmez, çünkü aşk hep vardır.
yrr (FotoğraflarrUĞURGÜNYÜZ)
M. ıldız Kenter, açık biryara kadar hassas ve can
acıtan malzemesini, zaman zaman bir çığlık gibi
haykırarak, zaman zaman gülümseyip
gülümseterek, hem hiç soğutmadan, hem az
rastlanır bir gözüpeklik ve açık yüreklilikle sergiliyor
bu oyunda. Seyredenin yüreğini avucunda tutuyor.
Yıldız Kenter'in 'acıyla, sevgiyle,
kahramanca" seyiıcisiyle buluşturdu-
ğu bu oyunun başansını; tıyatroya
adanmış bir yaşamın tûm donanım
ve birikiminden süzülen bir profesyo-
nellikle, tükenmez bir enerji ve ol-
gunluğunun doruğunda bir oyımculuk
gücüyle sahneye getirilmiş olması-
nın yam sıra dayâftSı£/n*trin ince
bir işçilik ûrünü olan sağlam ve güç-
lü dokusu, duru, yalın, akıcı ve yer yer
şiirsel bir lezzete ulaşan dili ile açık-
lıyorum.
*Yaşamdaki gjbi'liği sağbyor
Yaşamöyküleri yazar için tuzaklar-
la doludur. Bir bakıma; çok ıvi tanı-
nan, yaşanmış malzemeye ıstediği-
niz gibi hûkmedebilecek olmanın bir
kolayhk sağladığı düşünülebilir. Ama
öte yandan, bunun tam tersi de olabi-
lir. Yani o malzeme, olanca yaşan-
mışlık yükü, öznel ve duygusal ağır-
lığı ile yazann üzerine abanıp onu
ezebilir, metni boğabilir de. lrsan za-
aflannın, öfke, pişmanlık, suçluluk,
başarısızlık duygulannın, kin ve nef-
retlerin taşınamayıp yaldızlanarak
süslenmesi, riya ile seyreltilmesi tu-
zaklann bir diğeridir. Yıldız Kenter,
açık bir yara kadar hassas ve can acı-
tan malzemesini, zaman zaman bir
çığlık gibi haykırarak, zaman zaman
gülümseyip gülümseterek, hem hiç
soğutmadan, hem az rastlanır bir gö-
züpeklik ve açık yüreklilikle sergili-
yor bu oyunda. Okuyanın ya da sey-
redenin yüreğini avucunda tutuyor;
ama estetik mesafe diyebileceğimiz
uzak açılı bir bakışı da hep koruyor.
Meseledir.
Dramatik yapı bütünüyle zaman
ekseninde kurgulanmış. Yıldız Ken-
ter (hem yazar olarak, hem oyuncu ola-
rak) herhangi bir yardımcı unsurdan
yararlanmaksızın, sırf monologlarla,
geniş bir zaman diliminin içinde, ile-
ri-geri gidip geliyor, sekiyor, dans edi-
yor.
Metni gözünüzün önünde ihnik il-
mik dokuyor adeta. Birpatch-work gi-
bi, bir mozaik gibi, taş üzerine taş, ya-
nına yöresine bir dolgu, üzerine bir na-
kış kondurularak, seyircinin de katı-
lımıyla, sanki oracıkta var edilen bir
bütün bu metin. Bu gelgitler kopuk-
luk yaratmak, kavramayı zorlaştır-
mak şöyle dursun; akıcılığı, sahicili-
ği, "yaşamdaki gfflji"liği sağlıyor.
Bir konçerto etkisi yarafayor
Zamanın parçalanması ve eklemlen-
mesi ile buna paralel kurgulanmış Ol-
ga Cynthia-Yıldız-Leylâ dönüşüm-
leri, yirminci yüzyıl romanına taze
kan taşıyan "bilinç 81051" tekniğinin
bir benzeri ile kotanlmış gibi duruyor.
Bütünleştiğinde, kadansı aşk ve ölüm
olan birkonçerto etkisi yaratıyor. Böy-
lesine ince işlenmişliğine rağmen, do-
ğallık ve sadeliği hiç gölgelenmeyen
bu oyun metninin dili de, üç ayn ki-
şinin agzında üç farklı stili belirleye-
rek birinden öbürüne farklılaşan duy-
gu, tavır ve kişilikleri taşıyarak, hiç
tökezlemeden akıyor.
Elli yaşındaki vücudun bir cümle
içinde yirmi yaşına geçivermesi, bir
başka cümle ile yetmişi yakalama-
suıdaki oyunculuk gücünün ve hüne-
rinin bir izdüşümü, yazann kurgu-
sunda ve dilinde yansıyor diyeceğim.
"Ashnda yazannki mi esas, aktristin-
Id mi? Hangkininkini priiişiim sayma-
hyız" sorulan, bu özel durumda an-
lamını kaybediyor. Belki gün gele-
cek, bir başka aktris çalışacak bu ro-
lü. îşte o zaman yazann gölgesi role
ışık tutacak.
Tiyatro seyircisinin sayısı da, coş-
kusu da, umudu, beklentisi de yıldan
yıla azalıyor. Son on yıldır açık açık
gözlemlenebilen hazin bir gerçek bu.
Toplumumuzda eğitimin niteliğinin
düşmesi ile çok genel bir planda ya-
şanan kültürsüzleşme ile paralel giden
yozlaşma, kirlenme, yoksullaşma ti-
yatroyu da elbet etkileyecekti. Etki-
ledi de. Yüz ağartan, hayatı zengin-
leştiren, yürekleri coşkuyla dolduran
oyunlarla bundan on-yirmi yıl önce-
sine kıyasla çok daha seyrek karşıla-
şabiliyoruz artık. Bu yıl gönlünüzü ka-
vi tutun. Sonbaharda perdeler açılır
açıhnaz, en azından bir oyun var gün-
demde; mahrumiyetlerin acısını çı-
karacak, umudunuzu, sevginizi taze-
leyecek. . ••• *-
Tiyatro
Eleştirmenleri
Birliği'nden
açıklama
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, tiyatro
çevrelerinde süregelen tartışmalar ve Ti-
yatro Yazarîarı Derneği 'nin eleştirmenle-
re yönelik olumsuz tutumu üzerine bir
açıklama yaptı:
Tiyatro Eleştirmenleri Birliği'nin üyele-
ri, son günlerde tiyatro çevrelerinde orta-
ya çıkantatsız gelişmeleri tedirginlikle iz-
lemektedırler.
Meslekleri gereği tiyatrolarla ekonomik
bağlantı içinde bulunan oyun y azarlannın,
Kûltür Bakanüğı'nın özel tiyatrolara yar-
dım konusunda oluşturduğu değerlendir-
me kurulu, ödenekli tiyatrolann edebi ku-
rullan örneği, bu ekonomik bağlantının
bir anlamda ita amiri konumundaki sandal-
yeleri işgal etmekgibi eşyanın tabiatınaay-
kın işlevleri üstlenmekten kaçınmalan ge-
rekir.
Yalnızca bir meslek derneği değil, aynı
zamandabirsivil toplum örgütü niteligi de
taşunası gereken Tiyatro Yazarlan Derne-
ği yöneticilerinin, ülkedeki siyasal, sos-
yal, kültürel, sanatsal platformlardaki olay-
larda suskun kalırken tiyatroya ılişkin gün-
lûk çekişmeler içinde yer aîtnalan, daha-
sı olumsuz tavıriannı tiyatro eleştirmenle-
rine, hatta tiyatro hocalanna yönelen ha-
karetlere vardırmalan üzüntü ile izlenmek-
tedir.
Bu çirkin gelişmelerin son bulması için
öncelikle Tiyatro Yazarlan Derneği yöne-
ticilerinin masanın hangi tarafında otura-
caklanna karar vermeleri gerekir. Tiyafro
eleştinnenleri olarak oyun yazarlanmızdan
beklentimiz yeni ve kaliteli oyunlardır,
hodri meydan naralan değil.
17. Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yanşması Antalya'da
Seçici kurulun başkanı Mordillo
Kûltûr Servisi - Aydın Doğan
Vakfı'nın düzenlediği 17. Aydm
Doğan Lluslararası Karikatür Ya-
nşması'na katılacak karikatürler
Işm Saygun'un koordinatörlüğün-
de 27 Haziran tarihinde saat
10.00'da Antalya Fazel Hotel'de
toplanacak Seçici Kurul'un değer-
lendırmesine sunulacak.
Dünyamn 89 ülkesinden 347
sanatçınm, 372 karikatürünün de-
ğerlendirileceği yanşmanın seçi-
ci kurul başkanlığım Arjantinli
çizer GuiDermo Mordillo yapacak.
Gazetecılık Yüksekokulu'ndan
desinatör sertifikası alarak yöne-
tici asistam olan Mordillo, çocuk
kitaplan ve çizgi fümlerinin ya-
m sıra karikatürleriyle de ününü
uluslararası alana yaydı. Yapıtla-
n Aknanya, Isveç, Isviçre, Japon-
ya, Ingiltere, ABD, Italya, Arjan-
tin, Finlandiya, Brezilya, Çek
Cumhuriyeti, Meksika, Fransa,
Türkiye gibi pek çok ülkenin ga-
zete ve dergileriııde yayımlandı.
Uk karikatürlerinı 1966 yılmda
ParisMatchdergisinde yayımla-
yan çizerin, daha sonra Ahnan-
ya'da Stem dergisinde çalışmala-
n yer aldı.
1970-1974 yıllan arasmda The
Pirate Ship, Crazy Covvboy, Crazy
Crazy adlı üç çocuk kitabı ya-
yımlandı ve aynı >al 'Crazy Cow-
boy' isimli karikatür kitabı ile Ja-
ponya'da NakamoriOdülü'ne la-
yık görüldü. 1971 yılında 'Mor-
dillo'nun Bütün KarikatürlerT
adlı albümü New. York'ta yayım-
landı. Mordillissitno isimli ani-
masyon çalışması Fransız tele-
vİ7yonunda gösterildi.
1980 yııinJa ts-/icre'de Ulnsla-
anşmanın
seçici kurulunda
Mordillo'nun yanı
sıra Sergei Tunin,
Poul Erik Poulsen,
John Jensen,
Bas Mitropoulus,
Selçuk Demirel,
- Latif Demirci,
Gürbüz Doğan
Ekşioğlu,
Hüsamettin Koçan,
Turhan Selçuk
yer alıyor.
rarası Çizgi Film ve Karikatür
Yazarlan Birliği'nin (AIAC) baş-
kam seçılen sanatçınm aşk, spor
ve hayvanlar üzerine hazn-ladığı
beş albümlük serisi Ahnanya, îs-
panya, Fransa, Itarya gibi çeşitli
ülkelerde yayımlandı.
60. sanat yılmda Mordillo'nun
çalışmalan Hamburg'da Altona-
er Museum'da sergilendi. 1997
yılında 'Mondo Mordflk)' adı al-
tında sanat yaşammm bir özeti
sayılabilecek ilk CD Rom'unu
Itah/anca olarak çıkarttı. Aym yıl
Alcala de Henares Üniversitesi
tarafından 'Professor Honorifico
Del Humor' (Mızahın Onursal
Profesörü) unvam verildi.
UNICEF için kartpostallar ha-
zn"layan ve Moby Line II adlı fe-
ribotu çizimleriyle dekore eden
Mordillo'ya 1999 yılmda Italya
Cumhurbaşkanı tarafından 20.
Uluslararası Sanatta Mizah Ödü-
lü verildi.
Sonuçlar sah günü açıklanacak
27 Haziran tarihinde toplanacak
seçici kurulda aynca; sanat yaşa-
mı boyunca çeşitli burslar-ödül-
ler kazanan, Danimarka Parla-
mentosu, British Museum gibi
pek çok yerde eserleri sergilenen,
karikatür ve çizimleri çeşitli ki-
taplarda yayımlanan Poul Erik
Poulsen, Ingiliz Karikatürcüler
Kuhlbü'nün, Cartoon Art Trust'ın,
Ingiliz Karikatürcüler Demeği'nin
kunıcu üyesi ve başkanı olan In-
giliz çizer John Jensen, uluslara-
rası yanşmalarda ödüller kaza-
nan ve Adesmeftos Typos'un baş
karikatüristi olan Yunanlı Bas
Mttropoulos, pek çok ülkede ser-
giler açan ve 1992 yılmda Aydm
Doğan Uluslararası Karikatür Ya-
nşması'ndaikincilik, 1997 yılm-
da Başan Ödülü kazanan Sergei
Tunin, yerli-yabancı çeşitli gaze-
te ve dergilerde karikatürleri ya-
yımlanan sanatçımız Selçuk De-
mirel ve çizerlerimiz Latif De-
mirci. Gürbüz Doğan Ekşioğlu,
Hüsamettin Koçan, Turhan Sel-
çuk yer alacak.
Yanşmada ödül kazanan ve ser-
gilenmeye değer görülen karika-
türler, 29 Haziran-7 Temmuz ta-
rihleri arasmda Antah/a Falez Ho-
tel'de sergilenecek. Birinciye 8000
dolar, ikinciye 5000 dolar, üçün-
cüye 3500 dolar verilecek yanş-
mada, derece alan sanatçılann
ödülleri 9 Kasım günü Ankara 'da
yapılacak törenle sahiplerini bu-
lacak.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Masamdan Yolculuk
Profesöf DoktorAdnan Pekman'ın enfes bir çe-
virisi var yanımdan ayırmadığım Strabon'un ka-
leme aldığı "Antlk Anadolu Coğrafyası I Geograp-
hika: XII-XIII- XIV" başlıklı kitabı. İki bin yıl kadar
önce yazılmış bir kitabın çevirisi. Kimilerine göre
milattan önce 7. yılda yazılmış, kimilerine göre
milattan sonra 18. yılda. On yedi ciltlik coğrafya
yapıtının yurdumuzla ilgili on ikinci, ön üçüncü ve
on dördüncü kitaplannı içeriyor bu mükemmel
çeviri. Profesör Pekman bu çalışmasını hocası
Ordinaryüs Profesör Doktor Arîf Müfid Mansel'in
anısına ithaf etmiş. Garip bir ülkemiz var. Herkes
Adanalı futbol antrenörlerını filan bilir de, bu bü-
yük bilim erierini tanıyan yoktur. Futbolun felse-
fesi hemen her zaman coğrafyanın felsefesinin
önünde gider buralarda. Felsefenin cografyasının
da.
Sayın Pekman kitabın önsözünde hiç aklımız-
dan çıkmaması gereken şeyler söylüyor: "Tüm
uygarlıklar, insanın var oluşu ile birlikte tarih ön-
cesi çağlardan beh meydana gelen kültür birikim-
leri ve etkileşimleri sonucunda meydana gelmiş-
lerdir. Anadolu uygartıklan, günümüzden tarih ön-
cesinin en eski evrelerine kadar uzanan bir geç-
mişe sahiptir. Üzerinde bin yıldan beri yaşadığı-
mız bu topraklann tarih öncesi çağından günü-
mûze kadar gelen kültür mirasının tümüne baş-
kalanndan önce sahip çıkmak en doğal hakkımız
ve görevimizdir."
Neden bir Rum, Ermeni, Arnavut, Kürt, Yahudi
ve diğerleri gibi hissettiğimi" açıklıyor bu satır-
lar. İki bin yıl önce yaşayıp gezmiş ve yazmış bir
"coğrafyaa" Strabon. Elmalanyta ünlü Amasya ken-
tinde doğmuş. O zamanki adı Amaseia olan ken-
tin variıklı ailelerinden birinin iyi öğrenim görmüş
ve çok gezebilmiş oğlu. Önsözden öğrendiğimiz
gibi Strabon genç yaşlannda Karia'da Tralles (Ay-
dın) yakınlannda Aysa (Sultanhisar) kentinde baş-
lamış öğrenimine. O zamanlar Anadolu böyle bir
yer! Anadolu'da gezip gidip üstüne yazdığı yerler
Pyramos (Ceyhan) nehri, Hierapolis (Pamukkale),
Ephesos (Selçuk), Sinope (Sinop), Kyzikos (Erdek)
ve Nikelea (Iznik), Mylasa (Milas), Alabanda (Arap-
hisar), Magnesia (Manisa) ve Smyma'yı (Izmir)
gezmiş. Karadeniz kıyılanndan Beyrut'a kadar do-
laşmış Strabon. Bu güzel kitabın 147. sayfasında
çıktı karşıma Klazomenai. Strabon bu bölümde on
iki lon kentinin içinde sayıyor Klazomenai'yi- Sö-
zünü ettiği kent bildiğimiz Urla kasabasıdır. Ben
birçok nedenden ötürü bir Egetutkunuyumdur. Son
bir iki yıldır bu sevgi bir Urla/iskele sevgisine dö-
nüştü. Magandası, zontası, ciksi, diskoteği, tatil
köyü, sabaha kadar açık barları olmadığı için çok
seviyorum Urla'yi- Sessiz, sakin, uygar bir yer. In-
sanları çok iyi. Esnafıyla dostuz. Akşamları balık-
çı teknelerine bakarak Lemi Bey'in Liman Lokan-
tası'nda ya da Kaptan'ın yerinde iki tek atarak
sessizliği dinlemek iyi geliyor insana. Benim gö-
zümde Urla (Strabon'a göre Klazomenai) bu böl-
genin gözde kasabalan olan Çeşme, Kuşadası
ve benzeri yerierin hepsinden daha güzel. Ünlü Yor-
go Seferis Sokağı bile var! Dokuz Eylül Üniversi-
tesi'nin Su Ürünleri Fakültesi de Urla Iskelesi'nde.
İnsanın ellisinden sonra okula gidesi geliyor.
Strabon'un zamanında lon Biıiiği'ni oluşturan
kentlerin içinde Izmir yokmuş. izmir o zamanlar
Efesliler tarafından ikna edilip bu birliğe katılmış.
Bir zamanlar Efes'e de Izmir denirmiş. İki bin yıl
kadar önce. Komşuymuş bu iki kent. Kallinos,
tannlann tanrısı Zeus'a dua ederken "Izmiriilere
merhamet et; onlann güzel öküz butlannı daima
senin için ptşirerekadaksunduklannı unutma" der.
Strabon çevirisının 165. sayfasında yine Urla çı-
kıyor karşımıza. Iskele'den "Kıyısından denize
doğru uzanan ve üzerinde tanm yapılan sekiz kü-
çük adası ile bugünkü (o günkü!) Klazomenai ge-
lir" diyor Strabon. Miletoslu Anaksimeres'in ar-
kadaşı olan filozof Anaksagoras buralıymış. Bu
da önemli bir aynntıdır çünkü filozof Arkhelaos
ile pirimiz, üstadımız Euripides de onun bütün ders-
lerini burada izlemışlerdir.
Strabon'un kitabını büyük bir keyifle okudum.
Kitabı yayımlayan Arkeoloji ve Sanat Yayınları'nı
dikkatle, merakla izlemek gerekiyor. Nerede ya-
şadığımızı anlamak, bu güzelim memleketi kim-
lerle, nasıl paylaştığımızın bilincine varmak için. Bir-
birinden güzel ve degerii bir kitaplık dolusu yaprt
yayımlamışlar.
Futbol maçından, kurt masallarından, hocala-
nmıza efelenen tiyatro mafyasından filan zaman
kalırsa bu diziyi okuyup hakkında yazmak istiyo-
rum. - /
Kalan Müzfl(, ingfflz basını ve
radyolannda
• Kültür Servisi - lngıltere'de yayımlanan
dünyanın en önemli dünya müziği dergilerinden
Folk Roots'un Haziran 2000 sayısında albüm
kritikleri sayfalannda, Kalan Müzık'in
yayımladığı Neşet Ertaş, Hiç (E. Oğur- O.M.
Öztürk), Knar, Hilmi Yarayıcı ve Selim Sesler ile
Grup Trakya albümlerine yer verdi. Türkiye'de
bugüne kadar yayımlanan en nitelikli albümlerin
Kalan Müzik tarafından yayımlandığını söyleyen
dergi, daha önceki sayılannda da Kalan Müzik'in
dünya standartlannda bir plak şirketi ve
"Türkiye'nin Rolls Royce'u" olduğunu
yazmıştı. Derginın listeler sayfasında Kardeş
Türküler'in 'Doğu' albümü, Ingiltere'de yayın
yapan Radıo Not-Wonderfiıl'da 4 numaraya
yükseldi. BBC Radıo 1 'e rakip olan bu radyo,
dünya müzikleri alanında önemli yayımlar
yapmakta. Geçen yıl Kalan Müzik tarafından
yayımlanan 'Birol Topaloğlu- Heyamo' adlı
Lazca albüm de Kanada'da pek çok radyoda liste
başı olmuştu. Folks Root dergisindeki bu
yazılann yanında bugüne dek Liberation, Le
Monde, Rhythm, Songlines gibi pek çok önemli
dergi ve gazete de Kalan Müzik'in sahibi Hasan
Saltık'ın bir 'fenomen' ve son yıllarda
Türkiye'deki müzik devriminin öncüsünün ise
Kalan Müzik olduğunu yazmıştı.
B0ĞA2İÇİrlSTİVAlJT«BüGÖN
• CEMİL TOPUZLU AÇIKHAVA
TtYATROSU'nda saat 21 30da Sound of
Dance'in gösterisi izlenebilır. (251 56 00)
• CEMAL REŞtT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.00'da Salih Nour'un
konsen dinlenebılır. (232 98 30)