27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MA"IS 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi(« cumhuriyet.com.tr 13 DEFTERDARLIK Emlak iiivergisini zamlı ödemeyin Ekonomi Servisi - Üs- küdar, Güngören ve Zeytinburnu belediyele- nnin, emlak vergisini 2001 yenne 2002 rayiç bedelleri üzerinden al- mak istemeleri yurttaş- lann şıkâyetlerine konu olurken yetkililer, Def- terdarhğa şikâyette bu- lunulab:lecegini belirtti. Yüzde 3OO'ü aşan oranda zamlı hesapla- nan vergiyi ödemek iste- meyen mükelleflerden Zeki Varayh, Csküdar Belediyesi yetkililerin- den "Bize böyle talimat verildi, itiraz edemezsi- niz" yanıtını aldığını be- lirtti. Varayh, belediye- nin 2001 rayiç bedelleri üzerinden vergiyi yüzde 306 oranında arttırarak tahsil etmek istediğini ifade etti. Bunun üzeri- ne başvurulan îstanbul Defterdarhğı yetkilileri, yuıttaşlara şikâyette bu- lnnmalannı önerdi. Kendiniz hesaplayın Yetkililer, "Mükellef sonradan ceza ödeme- mek için yüzde 532 yeni- den değerleme oraıuyla vergisini hesaplayıp ya- nsını (1. taksit) bankaya ya da posta çekiyle bele- diye hesabına yaürabiKr. O arada Defterdarhğa başvunıda bulunabilir. Bunun sonucunda bele- diyenin işlemi incelenir" bilgisini verdi. Son öde- me tarihinin 31 Mayıs olduğunu anımsatan yetkililer, "Ödemeden de itiraz edilebflir, ancak şikâyetin incelenmesi ve yerine getirümesi 1-2 günde mümkün olmaya- biliyor. Bu nedenle, ön- leni atap 1. taksidi 2001 rayiç bedeli üzerinden yaürsuılar" uyansında bulundu. Belediyelerin sadece tahsilatı konu- sunda yetkili olduğunu bildiren yetkililer, "Bil- diklerini okuyamazlar. Verginin uygulanması Mairve Bakanhğı'na ait" dediler. DÜNYABANKASI Kendisini test ediyor ANKARA(ANKA) - Dünya Bankası, Türki- ye'deki performansının Türkler tarafından nasıl değerlendirildiğini ölç- mek üzere bir anket dü- zenledi. Ankette Dünya Bankası'nın 1999 dep- remler ve şubat knzi er- tesinde Türkiye'ye sağ- ladığı destekten Türki- ye'deki eğitim ve sağlık hizmetlerinin geliştiril- mesi için gösterdiği ça- balar ve Türk muhatap- lanna yönelik tutumuna kadar çok sayıda alanda- ki performansına not ve- rilmesi istendi. ProCon GfK-IBS Research adlı kuruluş tarafından yürü- iilen anket, yanıtlanma- >ı istemiyle kamu ve 5zel sektörler temsilci- leri, hükümet dışı kuru- luşlar ve medya dahil ol- mak üzere. çeşitlı alan- larda faaliyet gösteren toplam 35(5 kişiye gön- derildi. Dünya Bankası Temsilcisi Ajay Chhib- ber. anketi yanıtlamala- n istenen kişilere gön- derdiği mektupta Dünya Bankası Türkiye ülke ekibinin, 'IJlke Destek Stratejisi' (CAS) hazır- lamak üzere Türk hükü- raetiyle birlikte çalışma yaparken Türkiye'deki çalışmalanmın nasıl de- ğerlendirildiğini çok iyi anlamalannın tajidığı büyük öneme dıkkat çekti. DÎE'nin tanm alanlan sayımı, "tarım arazilerinin yok oluşunu" ortaya koydu: Araziler betonoldu• 10yıldalmilyonl78 bin dekar tanm arazisi yapılaşmaya ve turizme açıldı. • Kimyasal gübre hayvan gübresinden daha çok kullanılıyor. •" Nüfusu 25 binden az olan yerlerde toplam hane halkının yüzde 66.3'ü tanmla uğraşıyor. ANKARA (Cumhuiyet Büro- su) - Devlet İstatistik Enstitü- sü'nün(DÎE) "tanmarazüerisa- yun sonuçlan", Türkiye 'nin son 10 yılda hızla "betonlaşnğuıT ortaya koydu. DÎE verilerine gö- re, son 10 yılda toplam 4 milyon dekarlık tanm arazisınin, 1 mil- yon 178 bin dekan yapılaşma ve turizm yapılaşma nederuyle yok oldu. Tanma elverişlı olmasma karşm, 1 milyon 212 bin dekar- lık arazi de "kuHaıulamazarazT konumuna getirildi. DıE'nın dün açıkladığı 28 Ma- yıs-30 Eylül 2001 dönemini kap- sayan genel tanm sayımı geçici sonuçlan, köylerin ve küçük il- çelerin ekonomik durumunu da ortaya koydu. Nüfusu 2 binin al- tında olan yerleşim yerlerinde ta- nm işletmeleri dışında en çok bakkal ve kahvehane bulunuyor. Tanm sayımıyla ilgili sonuçlar şöyle: - Türkiye'de toplam 668 mil- yon 781 bin dekar arazinin yüz- de 33.13 'ü işleniyor. - Tüm köyler ve nüfusu 25 bin- den az olan il ve ilçe merkezle- rinde bulunan toplam hane hal- kının yüzde 66.3 'ü (4 milyon 106 Son 10 yılda 4 milyon dekar tanm arazisi olmaktan çıkanhrken yalnızca 1 miryon dekar kazaıuldL bin hane) tanmsal faaliyetle uğ- raşıyor. - Son 10 yılda toplam arazinin yüzde 0.9'la 6 milyon 19 bin de- karlık bölümünün kullanım ama- cı değişti. Bunun yüzde 64"ü ta- nm, yüzde 7'si de koruluk ve or- man arazisinden oluştu. Değişik- liğe uğrayan tanm arazisinın yüzde 29'u ile değişikliğe uğra- yan koruluk ve orman arazisınin yüzde 16'sı yapılaşma alanı ve turizm alanı haline geldi. Yani. 1 milyon 117 bin dekar tanm ara- zisi ile 67.4 bin dekar koruluk ve orman arazisi betonlaşh. - Son 10 yılda tanma elverişli olup kullanılmayan alanlardan yalnızca 247 bin dekar arazi ta- nma kazandınldı. - 37 bin 472 yerleşim yerinde, kimyasal gübre kullanımı, çift- lık gübresi kullanımından daha yaygın. Toplam yerleşim yerinın yüzde 80.59'u çiftlik gübresi kullanırken. yüzde 93.56'sı kim- yasal gübre kullanıyor. Güney- doğu Bölgesi'nde yerleşim yer- lerinin yüzde 46.19'u çiftlik güb- resi kullanırken, yüzde 80.29'u kimyasal gübre kullanmakta. -10 yıl da toplam 4 milyon de- kar tanm arazisi olmaktan çıka- nlırken, yalnızca 1 milyon dekar arazi tanm arazisi haline geldi - Toplam yerleşim yerinin yüz- de 76.6'sı zirai mücadele yapar- ken, bu oran Kuzeydoğu bölge- sınde yüzde 34.53 ile en düşük, yüzde 93.26'yla da Ortagüney Bölgesi'nde en yüksek seviye- dedir. Trakya'da verim araştırması ERDALÖZCAN Trakya'da çiftçinin daha fazla verim ala- bilmesi için Tanm Ba- kanlığı'na bağlı teşki- latlar yeni yeni araş- tınna modellerini yü- rürlüğe koyarak dene- me ürün ekimlerini sürdürüyor. Çorlu Ilçe Tanm Müdürlüğü ile Trakya Tanmsal Araştırma Enstitüsü (Edirne) buğday ve arpa türleri denemesi üzerinde dunıyor. Dört adet aday buğ- day çeşidinin deneme ekimi gerçekleştirildi. Ekilen türler arasında- ki verimin hangi türde yüksek olduğunun he- saplaması yapılacak. Tanm politikasızlık kurbanı Ekonomi Servisi - Gelişmiş ülkeler sübvansiyonlan arttınrken Türkiye hâlâ nüfusunun ortalama 3 'te 1 'ini ba- nndıran tanm sektöriinde günübirlik politikalarla destekleri kaldınyor. Dünyada korumacı örrtemlerin art- tığı tanm sektöriinde, Türkiye'nin iz- lediği tersine politika alarm zilleri çal- dınyor. Son olarak. dünyada en liberal ekono- mi olarak bilinen ABD, tanm sübvansi- yonlannı yüzde 70 oranında arttırdı, Av- rupa Birliği de bütçesinin neredeyse yüzde 40'ını bu alana ayırmayı sürdü- rüyor. Türkiye ise tütünden findığa, buğdaydan pamuğa kadar başta strate- jikürünlerolmak üzere hemen heralan- da üreticiye destekleri kaldınyor. Des- tekleme alımlanna son veren, üreticiye tohum, gübre gibi temel girdilerde des- teği neredeyse sıfirlayan Türkiye'de dı- şa bağımhhk giderek arhyor. Yıllardır politikasızlığa kurban edi- len Türk tanmı, bu kez de IMF ve Dün- ya Bankası'nın önerisi ve desteğiyle "aşamalı bir yok etme planıyla" karşı karşıya. Dünya Bankası'nın mali deste- ğiyle uygulanan doğrudan gelir desteği sistemiyle tanmsal üretim arttınlmıyor, "sahip olunan toprakmiktanna görepa- ra dağıtımr yapılıyor. Ancak Türki- ye'de uygulanabilirliği olmadığı, daha da önemlisi Türkiye'nin ihtiyacı olan tanmsal üretimi arttırmayacağı uzman- larca her firsatta yinelenen söz konusu sistem, kimi zaman tt hiç üretim yapma- yan kişilere" destek veribnesiyle günde- me geldi. Sistem yaygınlaştıkça desteklerin kaldınlmasıyla tütün üretimi azalhlı- yor, fındık ağaçlan sökülmeye çalışıh- yor ve şeker ithal edilmesine karşın pan- car üretim kotası giderek düşürülü- yor.üretici buğday ekmek yerine tar- lasını boş bırakıyor. Eski ELSÎAD Başkanı Özata: Elekriği pahalı tüketen Türkiye kararlı olmak zorunda Eııerji politikaları sil baştan olmamah • Eski ELSÎAD Başkanı Özata, şirketlerin uluslararası tahkime gittiği enerji piyasasında devletin olası mali kaybı yanı sıra Türkiye'nin güven yitirdiğini savundu. Özata, Türkiye'nin kararlı davranması gerektiğini belirtti. Ekonomi Servisi - Enerji politikalannın "günübirtik" belirlen- mesinin Türkiye'ye ma- liyetinin çok yüksek ol- duğu belirtildi. Çok de- ğil, bundan 10 yıl önce uygulanmasında ısrar edilen yap-işlet-devret modelı ile alım garanti- sinden vazgeçmek isten- mesi üzerine firmalann uluslararası tahkime başvurmaya başladıkla- nnı anımsatan eski Elektrik Sanayicileri ve îşadamlan Dernegi (EL- SlAD) Başkanı Mehmet Özata, olası mali kaybın yanı sıra Türkiye'nin ciddi anlamda güven yi- tirdiğini belirtti. Özata, Türkiye ka- rarh davranmak duru- munda. Elektrik pahah. Fiyadn düşmesi için yau- nrnlann olabildiğince düşük maüyeüe hızh, re- kabet ortamında ve şef- faf vapılması gerekir'* dedi" Enerji Bakanlığı'nın alım garantisi ve yap-iş- let-devret modelinden vazgeçmek istemesi üzerine Ilısu Barajı'nı üstlenen ABD'li enerji şirketleri tahkim davası açtı. Bunu diğer firmala- nn da takip etmesi bek- lenirken bu süreci yo- rumlayan Özata, Türki- ye'de enerji sektörünün "bhmekbilmeyen tarüş- malar" nedeniyle tıkan- dığını vurguladı. Özata şunlan söyledi: "Niye böyle oldu, bu- nun sorumlusu kim? ÖzeUeştirme denildi anayasa değiştirildi, uluslararası tahkim ka- bul edildi. Bu kez de Hazine'nin garanti tar- tışmalan başladı. Yab- runcüar ihak>i kazan- mışlar, sözleşme imza- iamışlar, Danıştay onaylamış. Bunlardan sonra Hazine sorunu. Türkiye'deki şirketle- rin çoğunluğu yabancı partnerlerini kaybetti. Erkut Yücaoğlu'nun şirketi 3 tane yabancı partner değiştirdi. En sonuncu da gitti." Yüksek maliyet Türkiye'de santralla- nn yüksek maliyetle kar- şı karşıya olduğunu be- lirten Özata, "A\Tupa'da 130 dolar olan feoloil Türkiye'de 220 dolar. Yüksek vergi nedeni>ie yüksek maliyetle ürete- bilivor. Bu kadaryüksek verghie rekabet edeme- yiz" dedi. Devletin para kazanan yatınmcı sayı- sında artış olması haün- de daha fazla vergi top- layabileceğini ifade eden Özata "Manükde- ğişmeK" dedi. ÖzeUeştirme u\ gulanıalam la surekU gündemde kalan enerjide abaruh talep tahminleri yapddığı ileri sürüldü. EMO BAŞKANI GÖLTAŞ: Üretimfazlası oluştu ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Cengjz Göltaş, yıllardır süren özelleştir- me siyasetinin de etki- siyle, enerji alanının bir bilinmeze sürüklendiği- ni söyledi. Göltaş, yıllar- dır yapılan abarülı talep tahminleri sonucunda elektrik eneriisinde bü- yük bir üretim fazlasının oluştuğunu kaydem'. Abartıh talep tahmin- lerinin, Rusya ve Iran'la yapılan, "al ya da öde" esasına dayanan anlaş- malann Türkiye'deki santrallann, kapasitele- rinin alnnda üretmeleri- ne neden olduğuna dik- kat çeken Göltaş, 200 l'de elektrik enerjisi üretiminde doğalgazın payının yüzde 40 düze- yinde olduğunu belirt- ti.Göltaş, yeni doğalgaz santrallannın de\Teye girmesinden sonra yüz- de 60'a ulaşmasının beklendiğini söyledi. Doğalgaz kaynaklan- na sahip ülkelerde bile elektrik enerjisi üreti- minde doğalgaz kulla- nım payının yüzde 15'i geçmediğini anımsatan Göltaş, Türkiye'nin it- hal bir kaynağa bu ka- dar bağımlı olmasının yanlışlığına işaret etti. AKARYAKITÇILARA 1 SENT Pompa eykmi ertelendi AÎSKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - Akaryakıt dağıüm şirketleri ve ba- yilerin, ocak ayında çı- kanlan kararnamenin geçerli kılınarak, kâr paylannın benzinde 9 sent yerine 10 sent olma- sının sağlanması talebi yerine getiriliyor. Akar- yakıt bayii ve dağıtım şirketlerini temsil eden örgütler dün Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'la yaptıklan gö- rüşmede, kararnamenin imzaya açıldığını öğren- meleri üzerine, 1 Hazi- ran'da yapılacak eylem karanndan vazgeçtikle- rini açıkladılar. Pefrol Ürünleri îşve- renleri Sendikası (PÜÎS) Genel Başkanı İsmail Aytemiz ile TABGİS Başkanı Anf Ketenci Ocak 2001 tarihh karar- namenin yeniden geçer- li olacağını ifade ettiler. Buna göre benzinde ba- yi ve dağıtım şirketleri- nin 9 sente düşürülen kâr paylan 10 sente çıkan- lacak. Ketenci, bu 1 sentlik artıştan bayilere yalnızca 0.55 sentin yan- sıyacağım belirtirken, bunun parasal karşılığı- nın da 7-8 bin lira olaca- ğını söyledi. İŞÇENİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 27Mayıs-12Eylül Demokrasi tarihımizden söz ederken 10 yılda bir gelen askeri müdahalelerden, üç darbeden söz ede- riz. Bir de 28 Şubatımızvartabii. Askeri müdahale as- keri müdahaledirtabii, ama üçünü bir kefeye koymak, 1960'ın demokratik açılımını, 12 Eylül'ün demokra- siyi katledişini atlamak da oluyor. Türkiye'de sivil iktidarlar, parlamento, 27 Mayıs'ın getirip 12 Eylül'ün götürdüklerinin yaralarını sarama- dığı için bugün demokrasimiz kanıyor. 12 Eylül 1980, 27 Mayıs 196O'ı reddederek işe başlamıştı. Askeri darbeyi yapanlann, 20 yıl önceki kendi arkadaşları- nın yapmış oldukları darbeyi reddetmelerinin neden- lerinin 12 Eylül sürecinde tartışılması elbette söz ko- nusu olamazdı. Aslında ilk bakışta kendi geçmışlerini ret gibi gö- rünen olayın nedenleri çok açıktı. Türkiye'de çok par- tili rejime açılış, seçimlerle gelemeyen demokrasi, ne yazık kı 27 Mayıs 1960 darbesinin ürünü idi. 1961 Anayasası, 1963 yasaları ile gelen gerçek demokra- tik açılım, sendikal haklar, bir süre sonra bu ülkenin insanına çok görüldü. Ylne ne yazık ki sivil siyaset, hele de sermaye, bü- tün sivil örgütleri ile birlikte, dış destekli de olarak, bu ülkenin insanına gerçek demokratik haklan, açılımı çok görmüşler, içlerıne sindirememişlerdi. Demokratik haklarla sendikaların, sivil toplum ör- gütlerinin, 24 Ocak kararlarının, (bugünkü IMF-Dün- ya Bankası-Derviş simgeli) reçetelenn o dönemde- ki modelinin uygulanmasında engel oluşturmalan gerçeği. darbeyi tetiklemiştı. 1961 demokratik açılım- lannın, demokratikleşmenin Türkiye için lüks olduğu ilan edilmış, "bolelbisenin" darattıtması yolunagidil- mişti. 12 Mart darbesi, demokrasinin budanması ye- terli görülmemişti. TİSK, TÜSlAD'ın o tarihlerden gelenek olan çarşaf çarşaf ilanları. gelişen sendikal hakları, demokratik açılımları hedef alıyordu. Zaten 12 Eylül Anayasası, yasaları ile hele de sendikal haklara gelen yasakla- maların tümü, noktası virgülü ile daha önce sermaye örgütlerinin istemlerinin bütününü içermekteydi. 24 Ocak kararları, 12 Eylül sayesinde eksiksiz gerçek- leştirilmişti. Özalizm ılesermayenin, Batı'nın, IMF, Dünya Ban- kası'nın tstedikleri eksiksiz yerine getirilirken Batı dün- yası 12 Eylül yönetimine teşekkürünü, Türkiye'ye Cumhuriyetten 1980'e kadar yapılmış dış yardımla- rın 7.5 katının sadece ABD vızesine bağlı Alman- ya'dan verılmesi ile gerçekleştirmişti. Karşılığı elbet- te Özalizm simgesinde özetlenen ekonomik açılım, demokratik kapalımdı. 12 Eylül sürecinde anayasa ve yasalarda, iğne oya- sı gibi işlenen yasaklaria, Türkiye'de biçimsel demok- rasi yerinde duruyor. başta siyasi partiler, sendikalar, demokratik kıtle örgütlerinin örgütlü gücünün yok edilmesi için gereken her şey yapılıyordu. Elbette so- lun üzeri silindir gibi ezilirken (cezaevlerinden on bin- lerin geçırılmesi, işkenceler. toplumda yaratılan kor- ku ve dehşetle) rejim için tehdit olarak görülmeyen hertürsağ, milliyetçi ve Islami ayakları ile besleniyor- du. Türkiye kendısine biçilen arka bahçe rolüne uygun yapılaşıyor, özal biryandan ekranlardan kalemini gö- zümüze soka soka "Ş/7/, Arjantin, Güney Kore mu- cizelerini" anlatırken yabancı sermayeye "ücuz işçi bizde" sloganları ile çağrı yapıyordu. Beklenen rant ekonomisi, sıcak para bir süre etkili olmuş, ama bek- lenen mucize gelmemişti. Zaten dünyada da bu mo- delle sürekli gelişen, kalkınan ülke örneği de olama- dı. Mucizeler bir bir yıkıldı. Türkiye birçok krizi, aslında modelı hiçbir dönem tam uygulayamadığı için göreceli ucuz atlattı. Şimdilerde gündemde AB üyeliği olunca, sanki vit- rinde, oynanan rollerde kimi degişiklikler var. Sankf sermaye, kimi örgütleri ile 12 Eylül, sonrası gelişme- lerden ders almış, gerçi sosyal devlet anlamında ger- çek demokratikleşme, sendikal haklarda hiçbir aşa- ma kaydetmeden AB normlarını savunuyor. Askerler 12 Eylül sonrasının olumsuz gelişmelerinde birinci derecede sorumluluk üstlenmiş ve ciddi ders almış olarak, siyasilerden bile daha ciddi askeri darbelere karşı gözüküyoriar. Yeni darbelerin gündemde olma- ması, sivil toplum örgütlenmelerinin, siyasetin dıre- niş gücünün, çözüm üretmelerinin değil, askerlerin 12 Eylül'den ders almış olmalarının bir göstergesi gibi. Ama Türkiye henüz 12 Eylül sürecinden kurtulmuş değil. Siyaset çözüm üretemiyor. 12 Eylül'ün başta siyasi partiler, sendikalar, demokratik örgütler üzerin- deki yıkımı bütün sonuçları ile ortada. Türkiye'nin as- lında, öncelikle 12 Eylül sürecinin bütün olumsuz so- nuçlan ile savaşması gerekiyor. Şüphesız 1961 Anayasası'nı, yasaları, demokratik açılımlarını bugün taklit etmek gerekmiyor. Yine de gerçek demokratik açılımı hedef almış 12 Eylül Ana- yasası. yasalan, en önemlisi de kafalardaki, örgütlen- melerdeki yasakları ile anlamlı bir savaşım ıçın geç bile kaldık. soner@cumhuriyetcom.tr DTM Müstesarı Tüzmen'den veda Bürokrasi de şehit verir ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Dış Ti- caret Müsteşarlı- ğı'ndan alman Kürşad Tüzmen, görevinden alınmasını, "Bizim bovTiumuz yiğit boynu- dur, bükerse ancak sev- da büker" sözleriyle değerlendirdi. Tokyo Büyükelçiliği'ne tica- ret ataşesi olarak yapı- lan atamayı kabul et- meyerek emekli obnak için dilekçe veren Tüz- men, özel sektöre ya da siyasete girme konu- sunda teklifleri değer- lendireceğini bildirdi. Bakan düzeyinde komşu ülkelerden gö- revden alınmasıyla il- gili tepkiler geldiğini de açıklayan Tüzmen, "Hiç şehit vermeden toprak ahndığuu gör- dünüz nıü? Bürokrasi de şehitier verir" dedi. Tüzmen, dün 9 Eylül 1999'da başladığı Dış Ticaret Müsteşarlığı görevini bıraktı. Tüz- men, "Temiz, çok dü- riist ve iş dünyasnun temsilcisi bir teşküat bı- rakryorum" diye ko- nuştu. Gazetecilerin görevden neden alındı- ğına ilişkin ısrarh so- rulanna karşm Devlet Bakanı Tlınca Tos- kay'a yönelik tepkisini ortaya koymayan Tüz- men, "Niye sorusunun halen cevabuu bulabü- miş değüim. Bu sorula- n tasarruru yapana so- racaksnuz. BeOd fazla çafastun, fazla düzgün okium" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle