Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19 MAYIS 2000 CUMA
14 JvUJ_jJ. LJ-K kultur@cumhuriyetcom.tr
Oyuncu Genco Erkal, şair Can Yücel'i, yok etmeden ve kendi içinde çoğaltarak anlatıyor
'CanTaiıaıı sözcükler...
9
EVRENERBATUR
'Can
1
bugiinsaat 2030daMuammerKaracaTiyatrosu'ndasahnefeniyor.
Dostlar Tiyatrosu, 12. Uluslararası
Istanbul Tiyatro Festivali'ne Can adlı
oyunla kaülıyor. Genco Erkal'm Can
Yûcd' in şürlennden oluşturduğu oyun,
19 ve 20 Mayıs tarihlennde Muammer
Karaca Tiyatrosu'nda sahneleniyor.
Dostlar Tiyatrosu 30. yaşını tamam-
larken, Genco Erkal da sahnedeki 40.
ydını Can'la kutluyor. Genco Erkal bu
40 yıl boyunca toplumsal ve siyasal
olaylara karşı, oyunlanyla söylenecek
sözûnü söyledi.
"ÖKim belki sulanndan kaçırdığun
/O Voşsuda yıkanmakbr / Durdnkçayo-
sundan yeşil / Kulaç atükça mavi"...
Can Yücel, ölüme de can katan o dili
keskın, yûregi sıcak şair... aşkı anlattı
şiirleriyle bize. Bize insanı anlattı, in-
san olmanın ve yaşamanın güzelliğini.
Acılann, zorluklann arasından gülme-
cesini yaratıp baskıya, sansüre, şidde-
te nasıl karşı durduğunu anlattı. "Yan
yana/yanayana-.kavTula,savrula™"
Genco Erkal. Aziz Nesm, Haldun Ta-
neçNâzun Hikmetve BertoKBrecht ten
sonra, bu kez Can Yücel'in dizelerini
sahneye taşıyor. Bu dizelerde insanın
ınsana, aşka, yaşama -ve hatta ölüme-
beslediği sevda gizli. Bu dizelerde
"mahpushane" duvarlan arasında, "sev-
giduvan"nı aşan bır şaınn çılesı gizlı.
Evde.hapıshanede, Datça'da... yazı ma-
ISI««IIUL 12.ULUSLARARASI
""LTUH j S
T f l N B U l
wm TİYATRO FESTIUALI
VFenco Erkal, Can
Yücel'in zengin ve
renkli şiirlerini seyirciyle
buluşturuyor. Can,
Erkal'ın oyunlaştırdığı
ve tek başına sahnelediği
diğer oyunlardan
aynlıyor, çünkü sahnede
ne Genco Erkal var ne de
Can Yücel.
sasınınbaşında... rakı sofrasında... ba-
basıyla, memleketinin insanlanyla, ka-
nsı ve çocuklanyla.. dolu Can Yücel'in
dünyası gizli.
Bu dünyaya sığan şiirler de onun di-
li kadar zengin ve renkli! Genco Erkal
bu zenginliği ve renkleri seyirciyle bu-
luşturuyor. Ilk bölfimde Can Yücel'in
şaırhğmı, "Tnsan" olma kaygılannı, ya-
şamla hesaplaşmasını ve politik kişili-
ğini ortaya koyuyor; ikinci bölümdey-
se şairin Datça'da ve daha çok kendiy-
le uğraştığı, kendine yönelik kaygıla-
nnı anlattığı şiirleri yer alıyor.
Dekor anlayışında da bu iki bölümün
farklılığı belirginlik kazanıyor. Ilk bö-
lüm sahne ortasında yer alan ve zaman
zaman bir hapishane hücresi, zaman
zaman bir evın odası ya da bir tepenin
yamacı olarak kullanılan bölmeli bir
demir konstrüksiyon çevresinde geçer-
ken, ikinci bölümde sahneyi Datça'yı
anımsatacak günebakanlar ya da eşya-
lar (rüzgâr çanlan gıbı) zengınleştıri-
yor. Can Yücel'in yalm ve güçlü şiiri,
Su Yücel'in yalın ve işlevsel dekor an-
layışıyla buluşuyor. Genco Erkal'ın
müzik seçimi de bu anlayışı destekli-
yor. Rap ve jazz ritimleri birbirine ka-
nşırken, Can Yücel'in esprih diliyle
sahneyi dolduran kahkaha, dıngin ve hü-
zünlü melodılerle sessizliğe bürünü-
yor.
Can, Genco Erkal'ın oyunlaştırdığı ve
tek başına sahnelediği diğer oyunlardan
aynhyor. Çünkü sahnede ne Genco Eı-
kal var ne de Can Yücel. Oyuncu Gen-
co Erkal, şair Can Yücel'i, yok etme-
den ve kendi içinde çoğaltarak anlatı-
yor. "Çipil çipü oynaşan gûmüş bahk-
laruıuı arasında göreeeksiniz onu, göz-
leri yapraklann yeşili... sudan yeni çık-
mış gibi, yanı başınızda olacak-."
Şakir Eczacıbaşı sanat kurumlannın özerkleştirilmesini istedi
'Sanatdevleûn işi değildir'
Hanna Schygulla bu kez
Brechf i yorumlayacak
Kühür Servia - tstanbul Kül-
tür ve Sanat Vakfı tarafından dü-
zenlenen 12. UlusLararası tstan-
bul Tiyatro Festivali, 16 Mayıs Sa-
h gecesi Atatürk Kültür Merkezi
Büyük Salonu'nda yapılan açılış
törenınden sonra, Yunanıstan'ın
dünyaca ünlü topluluklanndan
EdafosDansTiyatrosu'nun sundu-
gu 'Medea' adlı oyunla açıldı. Ti-
yatro sanatçılan Tttbe Saran ve
Cüneyt Türel'in sunumlan üst-
lendığı gecede ÎKS V Yönetim Ku-
rulu Başkanı Şakir Eczaabap, tö-
rcnın açılış konuşmasında, sana-
yı ve ekonomi alanlanmn özel-
leştirilmesıne gırişilen bır dönem-
de, "sanat kurumlannın artık bir
an öncegerçekten özerkleştirilme-
sinin sağtanmasT gerektığinı vur-
guladı. Eczacıbaşı, konuşmasında
Eugene Ionesco'nun bır sözünden
alıntı yaptı. -Sanat, bir deviet işi
değildir, otmamahdır da. Yarana
içtenliği kösteklemek, insan zekâ-
sına karşı işlenmiş bir suçtur. Si-
y-aset adamlan sanatın, özeüikle
tiyatrosanatmın hizmetindeohna-
h, onu yönetineyekaDaşmamahrhr.
Ama düşgücü korkutur onlaru.
Tüm üLkekrin sanatçı ve oyun ya-
zarlannın başbca görevi, vakit yi-
tirmedentiyatroyusiyasetten ann-
dırmak olmahdır."
Eczacıbaşı, 20. yüzyıhn; tekno-
loji, bilim ve sanat alanlannda atı-
lımlann gerçekleştiği, ama insan-
lann inançlan ya da milletleri yü-
zünden savaşlara girdiği, soykı-
nmlara kalkıştıgı, köktencilik sal-
gınlannın yaşandığı bır yüzyıl ola-
rak hatırlanacagını ifade ederek
bır yandan demokrasinın benim-
senıp yaygınlaştığı, öte yandan ise
toplumsal sorunlan çözmeye yö-
• Genco Erkal ve Pina
Bausch'a onur ödüUerinin
verildiği gecede Şakir
Eczacıbaşı, kültür ve sanat
politikalarının bakanlık ve
deviet örgütlerinin tekelinde
gelişemeyeceğini vurguladı.
nelen, ama bireysel özgürlükleri
hiçe sayan ideolojilerin baskılan
altında kalınan bır yüzyıl geçiril-
di&ini belirtti.
İkinci Dünya Savaşı'mn sona
ermesiyle savaşın yol açtığı kı-
yımlann, dayanılmaz acılann et-
kısıyle birleşen uluslann İnsan
HaklanEvrenselBildirgesi'ni im-
zaladıklannı anımsatan Eczacı-
başı, bildirgenin en önemli ilkele-
rinden birinin de kültürhaklan ol-
duğuna değındı. Eczacıbaşı, dev-
letlerin kültür ve sanatı destekle-
mekle yükümlü olduklannı, ama
aynı zamanda sınırsLZ özgürlük
getiren bu alanlann siyasal parti-
lerin politikalanyla yönlendıril-
mesını, yalnızca seçümış ya da
atanmış kişilerin görüşlerine gö-
re yönetümesini engellemek zo-
nmda olduklannı söyledi. Kültür
ve sanat politikalannın ne kültür
bakanlığının ne de başka deviet ör-
gütlerinin tekelinde gelişebilece-
ğini belirten Eczacıbaşı, bunun
ancak ülkenin önde gelen kültür
ve düşünce adamlannın, sanat ve
kültür kuruluşlannın katılımıyla
oluşabileceğini de sözlerine ekle-
di.
İKSV Basın ve Halkla llişkıler
Sorumlusu NUgün Mirze, tstan-
bul Tıyatro Festivali Yönetmenı
EHkmen Gürün ve Kültür Bakan-
lığı Müsteşar Yardımcısı Hasan
Hüseyin Akbulut'un tiyatro festi-
vali ana sponsoru Türk Henkel
AŞ, Cogni&AŞ vegösteri spon-
sorİannın yanı sıra tüm festivalle-
re destek veren kurum ve kuruluş
temsılcilenne teşekkür belgesi ve
plaketlerini sunmalannın ardın-
dan Tıyatro Onur Ödüllen sahıp-
lennı buldu. 12. Uluslararası Istan-
bul Tiyatro Festivali'nin Onur
ödüllen, Türiaye'den, sahnede 40.
yılını ve Dostlar Tiyatrosu'nun
30. kuruluş yılını kutlayan Gen-
co Erkal'a; yurtdışından ıse yılla-
nnı dansa ve dans tıyatrosuna ver-
miş olan Pina Bausch'a Şakir Ec-
zacıbaşı tarafından verildı. Erkal,
duygulannı şöyle dile getirdi: "In-
sanlarm ber gün biraz daha tele-
vizyon ekranlanna kilitknip yal-
nıyiaşhğı bir dönemde tiyatroya
adanîmş bir yaşamı ve daha iyi bir
yaşamın hüküm sürdüğü dünya
için mücadele eden görüsü ödül-
lendirdiniz. Çok muthıyum ger-
çekten. Asd bu ödül genç yaşam-
lan, tiyatroyla dolu bir yaşama
özendirsin isthoruın."
Istanbul Tıyatro Festivali'ne
'Cam Temizfcykü' adlı dans nyat-
rosuyla katılan ve sanatseverleri
büyüleyen Bausch ıse "Çok mut-
hıyum ve duygu doluyıım. Bu bü-
yük ödül hakkmda düşünmem ge-
rek. Keşke ozan obaydım duygu-
lanmıdik getirebflmek için. Bütün
kalbimle teşekkür ederinr dedi.
Hintli mimar Charles Correa'nın sergisi Borusan Sanat Galerisi'nde yer alacak
Anıtsal yapıtlar ve konut projeleri bir arada
Kühiir Senisi - Borusan Sanat Galerisi mi-
marlık ve tasanm alanında dünyadaki gelışme-
len sunmak amacıyla düzenledıği sergı dizisi-
ni Hintli mimar Charles Correa ile sürdürüyor.
22 Mayıs-24 Hazıran tanhlen arasında Boru-
san Sanat Galensi'nde yer alacak olan 'Gök-
yüzünün Kutsanması' adlı sergıde anıtsal ya-
pıtlannın yanı smı Hmdıstan'ın çeşitli kentle-
nnde gerçekleştırdiği üst ve alt gruplarayöne-
Tîk konut projelerinî de sergüeyecek.
Mimar ve plancılığının dışında eylemci ve
kuramcı kişılığiyle de çağdaş mımande dün-
yanın önde gelen isimleri arasında yer alan sa-
natçının 1958'den bu yana Bombay'da serbest
olarak yürüttüğü çahşmalar arasında, Sabarma-
ti Ashram'daki Mahatma Gandi Aıuü, Ja-
ıpur'dakı Jahawar Kala Kendra Sanat Merke-
W Madhya Pradesh'tekı Medb HnttM gttn
— yapıtlan bulunuyor.
Düşük gelirhler için bannma ve kent plan^
_ laması gıbı alanlarda da çalışmalar yapan Cor-
^^ reâ son kırk yıldn" Oçüncü Dünya ülker
~~
düşük malıyetli ev projeleri yürütüyor. 'Gök-
yüzünün Kutsanması' başhklı sergisi için ise
g "Gökyüzünün daima derin ve kutsal bir anla-
mı ohnuştur. tnsan, gökyüzünü tannlann me-
kânı olarak algüamışûr. Kutsal bir yokUn,
öhnnsüzlerin yaşadığı tepeye nrmanmak öyle-
sine mitik bir paradigmadır ki iamanm baş-
'Dehası karşı
konuîmazdı'
Kültûr Servfai - 12Uluslararası tstanbul
Tiyatro Festivali kapsamında Ahnan besteci
Kmt WeiD, doğumunun 100. ve ölümünün
50. yılında Hanna SchyguDa'nın 21
Mayıs'ta saat 20.30'da AKM'de vereceği
konserle anıhyor. 'Brecht Burada ve Şimdi'
adlı konserde, Kurt Weill ve Hans Eisskr'ın
besteleriyle Bertolt Brecht'in oyunlanndan
şarkılan seslendirecek olan oyuncuya
piyanoda Matthieu Gonet eşlik edecek.
1997 yılında 9. Uluslararası tstanbul
Tiyatro Festivali'nde Jean ClaDde Carriere,
Hemer MüBer ve Peter Handke gibi
yazarlann metinlerinı yorumlayan Hanna
Schygulla günümüz Aİman sinemasının en
önemli oyunculan arasında yer alıyor. 'Yeni
Ahnan Sineması' akınurun Jean Marie
Straub, Volker Schlöndortt Wim VVenders,
Margaretta von Trotta ve Reiner VV'emer
Fassbinder gibi önde gelen yönetmenlerinin
filmlerinde rol alan Schygulla, konserde,
Brecht'in dünyasmı gözter önûne serecek.
Sanatçı, insanlan şaşntan ve sarsan şeyler
ashnda gerefcfidir; çünkü zamanın yansmı
hep uyanmayı düskyerek geçiren, ama bir
türlü oykudan kopamayan bizfcri şarkuar
aniden uyandınr' diyor ve Brecht hakkmda
şöyle düşünüyor: "Onun dehası dünyadaki
tüm duvariardan daha sert, daha karşı
20. ySzyîlıa ozaaları ara^adar
YAZI ODASI
SELİM İXERİ
Sessiz Sinema
Çocukluğumda olmasına karşın aklımın çalış-
ması gereken yaştaydım. Şimdi aradan bunca za-
man geçtikten sonra anlaşılıyor ki, pek akıllı de-
ğilmişim:
Seyrettiğimiz filmlerin bazılannın sesli, bazılan-
nın sessiz duşuna birtürlü anlam vefemezdim. "öğ-
renmekten nefret ettiğim için, sessiz filmlerin ni-
çin sessiz olduğunu da kimselere sormuyordum.
Bu sessiz filmler hep sıyah-beyazken, sesli film-
ler bazan yine siyah-beyaz, bazan da renkliydi. Hiç
renkli sessiz film olmamasına biraz şaşınrtjım...
Sonralan öğrendim tabii: Sessiz filmler sinema
tarihinin başlangıcında çekilmişti. Artık sessiz film
çekilmiyordu. Sessiz sinema dönemi çoktan so-
na ermişti...
Her şeyin eskisini püsküsünü sevdiğimden ola-
cak, sessiz sinemaya hayranltğım asıl o zaman baş-
ladı. Sessiz filmler birer ikişer kayboluyordu. Kay-
boluşlanna üzülüyordum.
llkokuldayken, okulumuza gelen sinema gös-
tericiler pek çok sessiz film oynatmışlardı. İki bu-
çuk kuruşa mı, beş kuruşa mı, bilet alıyor, bu film-
leri seyrediyorduk. Hepsı güldürücüfilmlerdi.Şar-
lo'nun birçok filmi, kısa filmler, biri biter biri baş-
lar. Sonra benim için unutulmaz Laurel-Hardy
çifti. Laurel'le Hardy'nin bitiptükenmeyen çocuk-
su hallerine bayılırdım.
O fılmlerde Harold Uoyd'u, Buster Keaton'ı
izlemiş miydim, bilmiyorum. Zaten bir dönem gel-
di, sessiz filmler, demin söylediğim gibi, hayatım-
dan el ayak çekti.
Yalnız sessiz filmler mi? Sessiz sinemanın ya-
sını tutamadan, siyah-beyaz sinemanın sona eri-
şine tanıklık edecekmişim... Artık bütün filmler
renkliydi; Türk sineması siyah-beyaz filmi bir sü-
re daha korudu, sonra o da rengârenk olup çıkı-
verdi.
Sessiz sinema dönemine yetişmemiştim. Geç-
mtş zamanın bu mucızesınden döküntü örnekler
seyretmiş; kötü kopyalara, yıpranmış şeritlere hiç
aldırmamış, o abartık oyunculuğa vurulmuştum.
Evet, abartılı bir oyunculuk. Jestler ve mimikler
yanşa girmiştir. Ama duygulann böytesi dışa vu-
rumu, hep içime attıklarımın bir ifadesi gibi gelir-
di bana. Davranışlar ısteriye kapılmıştır; gözter yu-
valanndan fırlamış, eller koşuşturup durmakta...
Üstelik, günün birinde sessiz sinemanın baş-
yapıtlanyla tanışma fırsatı bulunca ve acıkJı ses-
siz filmleri görünce, sessiz sinemanın dünyası-
na büsbütün gönül verecektim. 1928 tarihli Je-
anne d'Arc'ın Tutkusu'nu unutamam. Bu film-
de Renee Falconetti yüzüne yansımış derin ke-
derie daima yurek yakar.
Sessiz sinema tarihe kanştıktan sonra izleri de
silinip gitti mi? Sanmıyorum. 1950'de Billy Wil-
der'ın Sunset Buh/an filmi, sessiz sinemaya eş-
siz bir ağıttır. Sessiz sinemanın büyükleri, Gloria
Svvanson, Erich von Stroheim, Buster Keaton
bu filmde sesli oynuyorlar, ama sessiz sinema dö-
neminden arta kalmış bir yıldızın sesli sinemada
var olma trajedisirn dile getirlyoriardı.
Sesli sinema gerçekten de birtakım cinayetler-
le gelmiş: Sessiz sinemanın bazı yıldızlan sesli
film çekimine geçilir geçilmez, Hollywood stüd-
yolanndan kapı dısan edilmişter. Sunset Bulvan'nda-
ki Norma Desmond, Gloria Svvanson'un unutul-
maz oyunuyla canlandırılmış film kişisi, sessiz si-
nemanın şaşaalı günlerini anarken, "Ben hâlâ bû-
yükyıldızım. Ama artık filmler küçüldü..." der.
Teknik gelişkinlik sanata her zaman yarariı oia-
bilir mi? Sessiz sinema, hele çalgılı gösterimler-
de, derin izler bırakmış. O gosterimierden birini an-
nem seyretmiş; bir ömür boyu anlattı: Istanbul'da
Volga Mahkûmlan oynatılıyormuş, Beyaz Rus'lar-
dan küçük bır orkestra, herkes ağlamış...
Bana gelınce, sessiz sinemanın o hep gükJüğüm,
katıla katıla güldüğüm filmlerini nasıl özlemem!
Takvimde tz Bırakan:
"Gırtiağıma kadar çocukluğumla doluyum." Je-
an Genet, Gülün Mucizesi, Hamdi Tuncer'in
çevirtsi. Ayrıntı Yayınları, 1999.
Sümeypa Çakıp anridı
• Kültür Servisi - 5 Mayıs 1990 yıhnda ölen
sanatçı Sümeyra Çalor, Nâzım Hikmet Vakfı
Kültür Merkezi'nde amldı. Mimarlar Odası, Ruhi
Su Vakfı ve Nâzım Hikmet Vakfı'nın birükte
düzenledikleri Sümeyra Çakır Gecesi'nde Sıdıka
Su'nun açılış konuşmasının ardmdan
Sümeyra'nm söyleşisi ve şarkılannın yer aldığı
bir video gösterisi yapıldı. Programa sanatçının
eşi Hasan Çakır, saydam gösterisiyle katıldı. 1946
yıhnda Edirne'de doğan Sümeyra, tstanbul Teknik
Üniversitesi'nden mimar olarak mezun olmuş,
aynca tstanbul Konservatuvan'nda eğitim
görmüş, halk türkülennin söyleşi ve
yorumlanışında bir ekol oluşturan Ruhi Su ile
birlikte calışmıştı. Sümeyra'mn 'Kadınlanmızm
Yüzleri' ve 'Alh Turnam' adh iki plağı bulunuyor.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
K Â M f L M A S A R A C I
j BUl
çok Brecht'ten erkılendiğiru beiüliyuc.
JgvvaharKala Kotırirfl .Tairnır,Krishım Kpfıı'riaHajat^hanfli«mnatçılartarafindan rc<ın<»dihniş.
"Şaıkılardalü kısaak cûnıleteı-uu ve
akhmda yer eden böhık pörçük dizelerini
düşününce gözJerhnin önüne bir çagrtan
bambaşka bir çağa mesaj taşıyan haber
güvercinleri geByor. Brecht'le konuşuyor,
VVeill ile Eiskr'in müziğryle şarkı söylüyor,
langıcmdan beri hemen her tophmıun düşün-
cesûün merkezi ounuştur" diyor.
1980'de Michigan Üniversitesi'nden fahri
doktora unvanı alan mımann Royal Institute of
British Architects, International Union of Arc-
hitects Altın Madalya'lannın yanı sıra Japon-
ya'dan aldığı tmparatorluk ödülü (1994) ve
Ağa Han Mimarlık Ödülü (1998) bulunuyor.
sonunda kendimden söz etmeyi
başanyorum."