Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MAY1S 2000 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
CHP 'nin kayıtlı üyesi SabriDonat, partisini ve Türlüye yi değerlendirdi, demokrasi özlemini dile getirdi
'Doğu'da çifle standartuygıüandı'
CHP'de
yönetim çok
önemli'
- Geçmiş yönetimler SHP ve CHP'ye
nasıl etkiler yaptılar?
- Geçmışte SHP'ye baktığınızda oylan
yüzde 28'lere kadar çıktı. Ama sonra
CHP oldu, 1995 seçünlerinde barajı zor
aştı. 1999'da hepimizin bildiği gibi
barajın altına düşüp TBMM'nin dışında
kaldı. Demek ki
yönetim çok önemli. SHP yöneümi bana
göre çok iyiydi. Ama iş CHP'ye gelince
maalesef bu duruma düştük. Mal
meydanda. Bakın 1991'de 43 bin oy
nerede, 1995'te beş bin oy nerede,
1999'da 10 bin oy nerede? tşte,
yönetimin başansı ya da başansızlığuun
göstergesi. Başka söyleyecek
hiçbir şey yok.
•Doğu ve
G. Doğu'ya
ağırlık verilmeli'
- Sizce Altan Öymen liderliğinde CHP
neler başarubilir?
- Bencc çok işler başarabilir.
Önümüzdeki günlerde CHP için çok
yararlı bir dönem yaşayacağımız
kanaatindeyim.
Aynı hatalar tekrar edilirse sonuç çok
vahim olur.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu
bölgesine çok ağırlık verilmelidir.
Oralarda ancak oy getirebilecek, iş
yapabilecek kişiler partiye alınır,
listelere konursa önemli atılımlar elde
edılebilır.
Daha önceleri varoşlar
CHPnindi. Geçmişte CHP oylanra
Kürtlerden ahyordu.
Daha sonra ise bu oylar kesildi. Zaten
HADEP kuruldu.
Bölgede birinci parti haline geldiler.
Bunu da gözardı edemezsiniz.
Bakın, HADEP Mersin'de bile birinci
parti oldu. Oysa bunlann hemen hepsi
daha önce CHPye oy veren insanlardı.
Ama küstûrüldüler, partiye güvenlerini
yıtirdiler.
Desteklerini çektiler.
Siz çocuğunuza sahip olmazsanız, onu
küstürürseniz, o da gider kendine yeni
bir ev bulur. Bu da aynı şey. O insan
reddedildiği için gitti, kendine yeni bir
ev buldu.
Şimdi evine geri dönmesini sağlamak,
onu kucaklamak, dışlamamaklazım.
Van'da bugün araştırma yapm.
CHP Van il başkanının adını bir kişi
biliyorsa ben kendi elimle kafamı
keserim.
- Türkiye'desiyaset meydanı tam
anlamıyla toz dumanken Anayasa
Mahkemesi Başkanı Ahmet Secdet
Sezer Cumhurbaşkanlığı 'na seçildL
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk hukukçu
cumhurbaşkamyla birtikte sizin
gelecek için beklentileriniz neler?
- Bu beni mutlu etti. Umut ediyorum.
Hukukçu Cumhurbaşkanımızla birhkte
özlediğimiz hukuk devletine
kavuşacağımız
beklentisı içindeyim.
Ama eski dönenilerdeki gibi insan
kayırmacılığı, baskıcılık devam ederse
inancım iyice zayıflayacaktır.
Fakat bugün inancım tamdır.
Her şeyin iyi olacağına inanıyorum.
LEYLA TAVŞANOĞLU Ülkemizde değişim, kaîıhmcı şeffaf demokrasi
içindeyiz. Uğur Mumcu 'nun katilleri bulundu, deniyor. Birileri bir şeyleri
Bir türlü ortaya çıkarılamıyorlar. Öteyandan siyaset alanında ortam hâlâ
PORTRE /SABRİ DONAT
Van'w GürpınartlçesVnde 1954'te doğdu.
Gürpınar flkokulu 'nda üköğrenimini tamamladıktan
sonra altı yıl öğrenime, yörede ortaokul ve
lise olmadığı için ara verdi Daha sonra
ortaöğrenimini Van Ortaokulu ve Lisesi'nde,
yüksek öğrenimini İstanbul'da Marmara Üniversitesi
İktisat Fakültesi Ekonomi ve Maliye Bö'lümü 'nde
tamamladu İş hayatına atıldu İnşaat, turizm ve
petrol şirketleri var. 1991 genel seçimlerinde
SHP'den liste başı olarak adaylığını koydu, ancak
kaybetti. CHP'nin kayıtlı üyesi.
özlemleri giderek artarken hâlâfaili meçhul siyasi cinayetlere çözüm arayışı
itiraf ediyorlar. Ama bu katilleri kimin ya da kimlerin azmettirdiği belli değil.
koyu gölgeler altında. Birkaç siyasi lider bir araya gelip kapah kapılar
ardındaki pazarhktan sonra Cumhurbaşkanı
"ataması" yapabiliyorlar. O zaman bu nasıl
şeffaf demokratikleşme yolunda yürümek?
Bir eski bakan, Sadi Somuncuoğlu,
"îhalelere çeteler karıştı" diyor. Yıllardır,
genel seçimlerde siyasi parti liderlerinin
listelere koydukları isimler seçmene
dayatılıyor. Bazı istenmeyenler seçimlerde
kazanıyorlar, ertesi gün de
kaybettiriliyorlar. "Bu nasıl bir demokrasi"
sorusuna yanıt aramak için SHP den Van
adayı olarak seçime girip kazanan, ama
ertesi gün kaybettirilen işadamı Sabri
Donat 'la konuştuk. Donat, gerçek
demokrasi için özlemlerini dile getirirken
Doğu ve Güneydoğu Anadolu daki kara
para trajıği ve yolsuzluklara da dikkat çekti.
- Siz doğma büyüme Vanlısınız. Bölge neden bu kadar geri? Ne-
den iiretim ve yatırım yapümıyor? Halkın geçim kaynağı nedir?
- Halkın geçım kaynağı esas olarak çiftçilik. Ama doğru dürüst
çiftçilik yapılanuyor. Siz bana diyorsunuz ki, "Neden yörede iiretim
yapdmıyor?" Çünkü üretim eğitimden, eğitim de ekonomiden ge-
çer. îkisi bir arada olmayınca mutlaka eksiye düşersiniz. Bir kere eği-
timin düzeyi çok düşük. Ancak imkânı olanlar büyük şehirlerde
okullara, üniversitelere gidip okuyabiliyorlar. Bunlann sayılan da
tahmin edebileceğiniz gibi çok az. İmkânı olmayan ise okuyamıyor.
Kimileri de çocuklannı okutabilmek için bazı gayrimeşru işler ya-
pabiliyorlar. Bu, ekonomik zorunluluklardan oluyor.
- Gayrimeşru derken sınır ticaretigibi işleri mi kastediyorsunuz?
- Evet. Bir Vanlı olarak ben bundan çok utanıyorum. Bu Van'a ya-
kışacak bir damga değil. Ama ne yazık ki öyle oldu. Şartlar öyle ge-
tirdi. Artık gelenek haline geldi.
- Peki, sizce o bölge neden geri bıraktırüdı?
- Bu çok zor bir soru...
- Ama siz bunun nedenlerini çok iyi bilmelisiniz...
- Çok genlere, Fevzi Çakmak dönemıne kadar gitmek lazım, bel-
ki. Bir kere eğitim çok gen bıraktınlmış durumda. Bunlann neden-
lerini de biliyoruz, ama konuşamıyoruz.
- Xiye konuşamıyorsunuz?
- Türkiye'nin şartlannı biliyorsunuz. Sakıncalan var. Daha doğ-
rusu korkuyoruz.
- Neden korkuyorsunuz?
- Demokrasi olmadığı için korkuyoruz.
Terclh sırasında kaybettlk
-1991 genel seçimlerinde siz SHP liste başı
olarak Van 'dan seçime girdiniz- Yine Van kö-
kenli olan bir dostunuz, Prof. Mithat Melen de
ANAP'ta liste başıydı. Ütinız de seçımı kazan-
dınız. Ama ertesi gün kaybettiğinizi öğrendiniz.
Bu nasıl oldu?
- Biz sandık içinde kazandık, ama tercih sı-
rasında kaybettik. Ne olduğunu anlayamadım.
SHP o seçimlerde Vanda 43 bin oy aldı, 43 bin
de tercihli oy çıktı. Ben bunu anlayabilmiş de-
ğilim. Eğitim oranı bu kadar düşük olan bir il-
de yüzde yüz tercih nasıl kullanıldı, hiç bilemi-
yorum. Ama aradan bir süre geçtikten sonra ba-
zdan bu tercihleri nasıl değiştirdiklerini bana
anlattılar.
- İyi de tercihleri nasıl değiştirebilirler?
- Işin burası çok ilginçtir. Çok sevdiğim bir arkadaşım vardı. Is-
mini burada açıklamama gerek yok. Seçimlere 20 gün kala ilçe se-
çim kurulu başkanma gittik. Arkadaşım ona, "Siz doğru inmnlar de-
ğilsiniz. İnşallah tercihli oy sonuçlannı doğru olarak açıklarsınız" de-
di.
Dışan çıktıktan sonra da bana şunlan anlattı:
"Sen bUmiyorsun, bekdrve seçimlerindeburada çoknumaralar ya-
pıhr. Bu seçimde de bu numaralara başvurabüirler. Tercihleri de kul-
lanabilirier."
Bakın, Van'ın bir ilçesinde bir arkadaşımız sadece ilçede 10 bin
oy aldı. Bu arkadaşımız seçimi kazandı. Ertesi sabah ise 4 bin oy alan
14 bin, 2 bin oy alan 11 bin oy aldı. Arkadaşımız kaybedince itiraz
etti. Ama seçim kurulunda birileri onu uyardı. O da fazla bir şey ya-
pamadı. Dostum Mithat Melen ise çok uğraştı. Ama bazı engelleri
odaaşamadı.
- Siz seçimlere girmeden önce uyarıldınız...
- Arkadaşım beni uyardı. Ama ben inanmadım. Böyle bir şey ola-
bileceğini aklım almıyordu. Ama sonradan, seçimlere bir hafta ka-
la bir gece kaldığım yere geldığımde tanımadığım bir kişi beni bek-
liyordu. Bana, "Sen kazansan bile mazbatanı alamazsın" dedi. Ben
de kendi kendime, "Bu adam ne söyiüyor?" diye söylendim.Ertesi
sabah birleşik oy pusulalan dağıtıldı. Bir de baktım pusulada benim
adım Sabri Polat ohnuş. O dönem SHP listesinin yedinci sırasında
da Sabri Polat diye bir aday vardı. O da 315 oy almıştı.
- Bu nasü olabilir?
DONAT - Bilmiyorum. Ama iş, liste SHP'den Yüksek Seçim Ku-
rulu'na giderken olmuş. Kim götürdü, onu da öğrenebilmiş değilim.
Birleşik oy pusulası açıklandığında YSK'ye düzeltme için başvur-
duk. Ama ne yazık ki daha önce takip etmediğimiz için Resmi Ga-
zete'de de yayımlanmış. Sağ olsun, o zaman Mehmet Moğultay par-
ti yönetiminin kararlannı YSK"ye götürdü. Kuruldan, "Kazanırsa
mazbatasını bu şekilde vereceğiz" diye söz de aldı. Ama işte, sonuç
böyle oldu. Kim ne derse desin ben 1991 seçimlerinde 43 bin oy al-
dım. Erdal tnönü'yle birlikte hareket ettiğim için ondan sonra bir
daha beni CHP listesine almadılar.
- Van 'da seçmen sayısı 1991 'den bu yana ne kadar arttı?
- 1991 de 170 bindı. 1995'te 270 bin, 1999'da 400 bin oldu. Bu-
nun hesabını yapmalan lazım. CHP bölgede sıftr haline geldi. De-
niz Baykal 1999 seçimleri öncesi Diyarbakır. Siirt, Van'da çok güç-
leneceklerini söylemişti, ama koskoca Diyarbakır'da aldıklan oy 10
bin, Siirt'te 5 bin, Van'da 12 bin. Bakın, hiç kimsenin tanımadığı D-
SP'nin Karadenizli adayı da 12 bin oy aldı. Bu ış nasıl olacak peki?
MHP bölgede hiç yokken 17 bin oy aldı. HADEP de 87 bin oy aldı.
Ama gerçek oyu değil.
- Yani HADEP'in oylan da mı tırpanlandı?
-Öyle gibi...
Partide adamcılık olması
- Doğu ve Güneydoğu illerinde sandık kaçırma olaylan, ya da
sandık başında seçmene baskı yapılması oluyor mu?
- Herkesin duyduğu gıbı bunlan ben de duydum. Sizin bu duy-
duklannıza katılıyorum Çok şeyler oluyor. Bakın, Atatürk'ün kur-
duğu CHP'nin bu seçimlerde barajın altında kalmasının sebeplerin-
den birisi, partide adamcılık olmasıdır. Adam gibi adamcılık olsa,
iyi. O da yok. Oyu olan değil, oyu olmayan adamı liste başı yapıyor-
lar. Bu koşullarda bu parti nasıl barajı aşardı ki? Günah değil mi?
Hep hizipçilik yapıldı, başka bir şey değU...
- Bölgede büyük bir karapara akımı olduğunu herkes biliyor. Bu-
na da göz yumuluyor. Türkiye Cumhuriyeti gibi bir hukuk devle-
tinde böyle bir şey nasıl olabiliyor?
- Türkiye bir hukuk devleti olsa böyle olaylar da olmaz.
- Bölgede hep Ankara 'dan tayinli adaylann kazandırıldığı açık.
Sonra da Ankara tayinli bu kişilerin seçildikleri illeri temsil etme-
diklerinden yakınılıyor. Doğu 'dayerel girişimci sayısı bu kadar mı
az? Yoksa gerçek Doğu insanı politikaya sokulmuyor mu?
- Bakın, kendimden örnek vereyim. Ben tercihle seçimi kaybetti-
ğimı öğrenince seçim kuruluna başvurdum. Bana dediler ki: "Bü-
tün köylerde, ilçelerde ve merkezde aynı anda itiraz edeceksin.''
Ben bir tek kişiyim. 11 ilçe. bir vilayet, binlerce köy var. Ben bu-
nu tek başıma nasıl yapacağım? Şimdi, bakahm Saym Bülent Ece-
vit'in sözlerine... Sayın Ecevit dıyor ki: "Güneydoğu'da, Doğu Ana-
dolu'da feodaüzm yıkılmadan bizinı orada bir şey yapmamız mûm-
kün değüdir."
Sayın Ecevit'in kendisi feodal değil mi? Seksen bir ilin adaylan-
m tek tek belirleyen kendisi değil mi? O zaman ağa kim? En büyük
ağa Sayın Ecevit'tir. Ben de ağayım, ben de 138 köy aşiretinin to-
runlanndan birisiyim. Ama ben böyle feodal davranmadım. Van'da
43 bin oyumuz vardı. CHP'nin yanlış tutumu yüzünden bu oylar he-
ba olup gitti. Ama ben bugün Sayın Altan Oymen'e güveniyorum.
Eski yanlışlan tekrar ettirmeyecektir. Bölgenin gerçek insanı Tür-
kiye'de politikaya sokulmuyor. Bugün Van'ın yedı tane milletvekili
var. Üçü hariç öbürlerinin hiçbiri Vanlı değil.
- ANAP'ın liste başı da Bitlisli Kâmran Inan değil mi?
- Evet. Doğru yapıünadı tabii. Mesut Yılmaz herhalde başkalann-
dan kurtulmak için onu liste başı yaptı. Ama yine de bunun doğru
bir karar olduğu söylenemez.
- Pek çok cinayetten haklarında onlarcayıl hapis cezalan onan-
mış kişiler hâlâ TBMM'de milletvekili koltuğunda oturabiliyorlar.
Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Pek çok ilden böyleleri çıktı. Demin de söylediğim gibi, Türki-
ye hukuk devleti olduğu zaman bu durum da ortadan kalkacakür.
'Bu topraklar heplmlzln'
- Türkiye'de bir savaş oldu, 60 bin insan öldü, 150 mifyar dolar
da bu savaşa harcandu Bu savaştan birtakım insanlann nemalan-
dıklannı basından okuyoruz. Bu sizce gerçek bir savaş mtydı, yok-
sa rant kavgası mıydı?
- Daha çok bir rant kavgasıydı. Bu vesileyle bazı gerçekler de or-
taya çıkmış oldu. Bakın, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yaşayan
vatandaşlara hep çifte standart uygulandı. Bu yapılmamalıydı. Biz-
ler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlanyız, ama etnik olarak Kürdüz.
Ben kendımi Türk olarak tanımlıyorum. Buna karşın bana gelip zor-
la "Sen Kürtsün" diyorlar. O zaman da peki, ben
Kürdüm. Böyle baskılarla insanlan sındirmek
doğru değil. Böyle etnik bilinç yaratırsanız so-
nunda birileri, "Ben Lazım, ben Çerkezim, ben
Abazayun vs" gibi bölücülük yapmaya başlaya-
caklar. Bütün bunlar Türkiye'ye zaman kaybet-
tirmekten başka işe yaramaz.
- Olaylann bu görünümüyle ne Türkiye 'ye,
ne de Kürt toplumuna faydası oldu galiba...
- Hiç kimseye olmadı, tabiı kı. Bölge insanı
yeniden köyüne dönmenin sevdasında.
- Siz Erdal İnönü'nün 1991 seçimlerinde
DEP milletvekiUerini SHP bünyesinden TB-
MM'ye taşımasmı nasıl karşdadımz?
- Olumlu karşüadım. Dilerim, CHP de gele-
cekte benzer biçimde davranır. Böyle bir karar,
banş, kardeşlik, sevgi, uzlaşma, Türkiye'yi kal-
kındırma, AB'ye açıhna getirir. Bakm, Kürt'ü
Türk'ten nasıl ayırt edeceksiniz? Herkes et tır-
nak olmuş. Şimdi ben Kürdüm, ama benim kı-
zım Kürtçe bümiyor. Bu nasıl iş? O kültür zen-
ginliğini çocuklanmıza neden veremeyelim?
Uzun sözün kısası, Erdal Inönü o konuda çok doğru bir karar ver-
miştir.
- Daha sonra Tansu Çiller 'in başbakanlığınaa Türkiye 'nin kol-
lukkuvvetleri TBMM'yi basarak DEP milletvekiUerini dışan çıkar-
dılar. Bu miüetvekiUeri tutuklandılar, yargılanıp hapis cezalanna
çarptınldılar. Siz bu olayı nasıl karşdadımz?
- Nasıl karşılamamı beklerdiniz? Son olarak üç HADEP'li bele-
diye başkaıunı da apar topar götürdüler. Bu da onun gibi bir şey.
Bütün dünya tarafından kınanıyoruz. Bu nasıl iştir? 1995 seçim-
lerinde Tansu Çiller devletin gücüyle Van'da seçim aldı. Mahmut Yü-
baş, devletin gücü olmasaydı seçilebilir miydi?
- Mahmut Yılbaş eski Van Valisi, değil mi?
-Evet, eski vali. O halk, Tansu Hanım'a dersini vermiştir. Yılbaş'ın
kardeşi de onun gibi seçildi. Ama o şekilde olmamalıydı. O DEP mil-
letvekillerinin bir suçlan var idiyse şimdi cezalarmı çekiyorlar? Tür-
kiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse TBMM polis marifetiyle ba-
sılmamah, millervekilleri karga tulumba götürülmemeliydi. Bir suç-
lan varsa cezası başka türlü verilebilirdi. Bir de bakalım 1999 se-
çimlerinde TBMM'ye girenlerin sicillerine...
Kim katiî, kim hırsız, kim kara paraya bulaşmış, açıkça tespit edi-
lir.
Artık şeffaf bir demokrasi istiyorsak, bunu gerçekten istiyorsak
tabulan yıkmahyız, insan haklanna saygı göstermeliyiz. Türkiye'de
bugün binlerce yolsuzluk dosyalan bekliyor. Bunlar TBMM'de. Siz
bu dosyalan açmıyorsunuz, birilerini aklama yoluna gidiyorsunuz.
Türkiye Üzerinde îki Kınlma NoktasıEROL MANİSALI
Türkiye üzerinde bugün iki sıkıştırma
hattı bulunuyor;
Birincisi, uiusalcı ve Atatürkçü düşün-
ceye karşı,
- Şeriatçv
KüreseicL
_Numaralı cumtiuriyetçi taraftır.
Bu cepheyi oluşturanlar çok farklı nok-
talardan gelmekle birlikte ortak bir eksen-
"de birleşmektedirler. Ortadan katdırmak
istedikleri şunlardır:
Uiusalcı yapının, Atatürkçü felsefenin
yıkılması,
Devletin, ordunun ve ülke bütünlüğü-
nün zaytflatılması,
Atatürk mılliyetçiliğinin silinmesi ve
"mozaik" anlayışının yerleştirilmesi.
Bu cephenin kullandığı araçlar...
AB'nin Türkiye'yi aday yapması sonu-
cu ortaya çıkan durumda, AB'nin Türkiye
üzerinde "bubaskı aracı" olarak kullanıl-
-mast. AB zaten bu nedenle Türkiye'yi a-
_xlay yapmışbr. Bu_aerçeği bizden başka
herkes biliyor, söyiüyor, hatta yazıyor.
AB yanında Amerikan baskısı da bu
çevreler tarafından kullanıtıyor. Kürt kon-
feransları, Ermeni lobilerinin taleplerinin
gündemde tutulması, dini özgürlük adı al-
tında dinin siyasallaştınlmasına ortam ha-
zırlanması, Vatikan ziyaretleri, Fener Pat-
rikhanesi'nin siyasal bir örgüt gibi öne çı-
karılması, sadece bazı ömekler. Demok-
rasi ve özgüriükler de bir araç olarak kul-
lanılıyor. Türkiye'nin bölünmesi, hatta de-
mokrasinin ortadan kaldınlmasına yöne-
lik olarak "demokrasi istismar ediliyor".
Farklı etnik kimlikler özellikle tahrik edi-
liyor. Bu gruptakiler kimlerdir diye baktı-
ğımızda, karşımıza çıkanlar şunlar:
Dini kullanarak sermaye birikimi sağla-
yan çevreler,
Büyük sermayenin bir kısmı: Bunlar da
uluslararası büyük sermaye odakları ile
kader birliği içine girmişler.
Büyük sermayenin ve şeriatçı çevrele-
rin tekel kurduğu gazete ve televizyonlar.
Bu çevrelerle yakın ilişki içinde bulunan
bazı "aydınlar".
Bütün bu çevreler farklı yerlerden ve
anlayışlardan gelmekle birlikte, Atatürkçü
düşünceye ve Türkiye'nin ulusal bütünlü-
ğüne karşılar. Devletin yerini dışarıdaki
güç odaklarının almasını istiyorlar. Türki-
ye'nin AB yönetimi altına sokulması çaba-
sı içindeler. Bu son nokta çok ilginçtir:
Hem büyük sermaye hem de dini siyasal-
laştırmak isteyenler, AB mandasında bir-
leşiyorlar, ulusal politikalara ve Atatürkçü
düşünceye karşt çıkıyortar.
lan önde tutar. Çünkü bunlar olmadan bi-
reysel özgürlüğün olmayacağına inanır,
uygar uluslar arasında ancak "ulusal bir
kimlikle" yer alınacağını savunur.
Bireysel özgürlüklerle toplumsal özgür-
iükler arasında denge kurarak çözüm arar.
Buna karşılık toplumsal demokrasiyi bir
kenara itip yalnızca bireyse! özgüriükîeri
öneçıkaranlar şu noktalarda birleşmekte-
Ikinci kınlma noktası
Türkiye'deki ikinci kırılma noktası ise
"toplumsal demokrasi ile bireysel özgür-
iükler" arasında olmuştur.
Toplumsal demokrasi gerçek ve özde
demokrasidir. Toplumsal dengeleri, gelir
bölüşümünün düzeltilmesini, ulusal çıkar-
dırier.
Zayıf bir devletin varlığı,
=Etnik ve dinset sürtüşmeterin sürekli
gündemde tutulması,
Dış güçlerin Türkiye üzerinde sürekli
baskılarının bulunması.
Bu çevreter bu nedenle toplumsal so-
runlann gündem dışında tutulmasını is-
terler, bütünleştirici, birleştirici meseleler
yerine "bireysel özgürlükler" adı altında
dinsel ve etnik çatışmalan öne çıkanrlar.
Sonuç: Türkiye'de bu iki sıkıştırma hat-
tı çevresinde bulunanlann iyi görülmesi
ve değerlendirilmesi gerekir. Çünkü de-
mokrasi adı altında demokrasiden uzak-
laşılabilir. Bireysel özgürlükler adı altında,
en fazta bireyin ezileceği, daha da bozuir
bir noktaya gelinebilir.
VeTürkiye yavaşyavaydış odakfarın ve^
içeridekı bir azınlığın sömürgesi durumu-
na itilir. Tarihimiz ve coğrafyamız zaten
Türkiye'yi büyük sorunlarla birlikte yaşa-
maya zorlamış. Biz de bu sorunlann üze-
rine benzinle gittiğimiz zaman, kazanan
bir taraf söz konusu olmayacaktır.
Türkiye üzerinde hesaplar yapan bazı
güç odaklan dışında.