Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MAYIS 2000 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGÜN
ALt SİRMEN
Sersem Kafa Yine Unııttu
"Unutmayacağız!...", "Kanı yerde kalmaya-
cak!".
Oysa, ölenin kant yerde kalır, çünkü olayın bü-
yüklüğüne ve bize yakınlığı uzaklığına göre, slo-
ganı attığımız ertesi günü, ertesi haftası ya da er-
tesi ayı hemen unutuveririz, vaatlerimizi de, olayı
da...
Bağdat Caddesi'ndeki direksiyon teröristlerinin
kurbanı nişanlı çiftlerin adlannı anımsıyor musu-
nuz?
Bağdat Caddesi'ndeki haramzade canilerin on
yıldır cinayetlerini fütursuzca sürdürmeleri karşı-
sında, şimdiye dek, neden önlemlerin alınmadığı-
nı hâlâ sorguluyor musunuz?
Bağdat Caddesi'nin veledi canilerinin, şu sıra-
lardaki göstermelik ve geçici kontrollerden sıkılıp,
cinayet girişimlerini Maslak'ın kendi ölümcül ya-
nşlanna uygun bölümlerinetaşıdıklarını biliyor mu-
sunuz?
Şaşkın toplumun sersem belleği, olayı unuttu;
hiçbirşeyi anımsamıyor, hiçbirşeyi sorgulamıyor,
• • •
Siyaset Meydanı'naçıkan yanşçı gençlerin, "Va-
şam önemli, ama sürat degüzel" sözleri, yine ay-
nı çetenin kimi üyelerinin sürati babalanndan öğ-
rendiklerini açıklamalan veya birinin olaylann örtü-
nün alınması için çare olarak, kendilerine sürat
dürtülerini giderecek yerier yapılıp tahsis edilme-
si isteğine gösterilen toplumsal tepki ne oldu?
Birkaç münferit homurdanma dışında.. hiç!
Parlamento, olayı ele aldı mı?
Oysa yasama olayı enine boyuna tartışmalı, bu
konuda her şeyden önce gerekli olan yasal düzen-
lemeyi yapmalı, ve saatte 180 km hıza çıkan kişi-
nin, kasten adam öldürmeye teşebbüs ile yargı-
lanmasını sağlayacak maddeleri oylayıp, gerekli
onaylarla yürüriüğe koymalıydı.
Aynı yasama, yıllar yılı, bu yarışlara 50 - 60 mil-
yon rüşvet ile göz yuman resmi görevlilerin duru-
munu araştırmalıydı.
Ama hiçbiri olmadı. Ateş düştüğü yeri yakmak-
la yetindi, toplumsal ve resmi duyarsızlık yine ege-
men oldu.
Belki günün birinde, yetkili ve etkililerden birini
doğrudan ya da yakınları aracılığıyla yakarsa, di-
reksiyon katillerine bir önlem düşünülür.
Şimdi buna "inşallah" mı diyeceğiz?
• • •
Her şeyden önce, bu katillere, cinayet teşebbü-
sü maddesi uygulayacak değişiklikler için sürek-
li yayın, gösteri yapıp kamuoyu oluşturmak zorun-
dayız.
Ardından, gördüğümüz her olayı basına bildir-
mek ve görevini yapmayan kolluk güçlerini teşhir
etmek zorunluluğu ile yükümlüyüz.
Ama "dünyayı ve ülkeyi kurtarmanın" yanında
bunlar küçük olaylar olarak görünüyor herkese.
Oysa bir ülkede cumhurbaşkanının kim olaca-
ğından daha önemlidir, sokaklarındaki can gü-
venliği.
Nitekim Fransa'nın ve de dünyanın en ciddi ga-
zetelerinden Le Monde, geçen pazar günkü baş-
yazısını, kendi ülkelerindeki benzer davranışlara
ve trafik felaketine ayırmıştı.
Çünkü ciddi insan ve kurumlar, günlük yaşamı
ciddiye alırlar, onların en önemli siyasi konular ka-
dar yaşamsal olduğunu bilirler.
Bu başyazı, trafik umursamazlığının genel bir
toplumsal bozukluğun hem sonucu hem de gös-
tergesi olduğunu da vurguluyordu.
Gerçekten bizim de Bağdat Caddesi cinayetin-
de yaşadığımız olay, toplumsal saygının ortadan
kalkmasının, egoist bireyciliğin, paranın egemen-
liğinin ve para dışında her şeyin hor görülmesinin,
saldırgan tutumun sonucu ve de göstergesidir.
Yolların sorumsuz, şımarık, saldırgan egoistle-
rinin bilmem ne duygularının tatmin aracı, birey-
sel mekânlar olmayıp, toplumsal kullanım alanla-
rı olduğunu herkese kabul ettirmeden, ne demok-
rasi olur ne de çağdaşlaşma...
Ama şaşkın toplumun aptal kafası her şeyi unu-
tur. bu gerçekleri görmezden gelir.
DÜZELTME: Dünkü yazının ikinci paragrafında Re-
fah-ı sani, (yani ikinci Refah) deyimi bir dizgi hatasıyia
Refah-ı zani, (yani zina yapan Refah) şeklinde çıkmış-
tır. Aslı Refah-ı sani olacaktır. Düzeltir, özür dilerim.
Yurtta umuf Operasyonu
Tutuklama ve
gözaltılar
Yiırt Haberleri Servisi
-Uğur Mumcu suikastıy-
la ilgileri olduğu gerek-
çesiyle Selatn Gru-
bu'nun (Tevhidciler) fa-
aliyetleri ve kadrolarının
deşifre edilebilmesı ama-
cıyla yurt genelinde yay-
gınlaştınlan "l'mut ope-
rasyonlarT sürüyor. Bur-
sa'da adliyeye sevk edi-
len 20 kişiden 13' ü tutuk-
lanırken, Kocaelı'de de
13 kişi gözaltına alındı.
Bursa'da gözaltına alı-
nan Selam örgütü üyele-
ri 5 günlük sorgulamanın
ardından önce Adlı Tıp
Kurumu'na. daha sonra
da Bursa Adliyesi'ne gö-
türüldüler. Sanıklann bir
araya geldiğı Bursa mer-
^kezTf Evrenseî Mesaj
isimli derginin yayın yö-
netmenliğini Üludağ
suruyor
Üniversitesı llahiyat Fa-
kültesi öğrencisi Müca-
hit Gültekin ın yaptığı
belirlendi.
Kocaeli Emniyet Mü-
dürü Erdinç Sanatp, dü-
zenlediğı basın toplantı-
sında, Fzmit, Gebze ve
Gölcük'te gerçekleştiri-
len operasyonlarda,
"tran devrimi metodunu
bemmseyen ve terör ör-
gütü Hizbullah ile yakın
ilişki içine girip örgüte
eleman kazandırma ça-
hşması yapan 13 kişinin
yakalandığuıT söyledi.
Batman'da Hizbul-
lah"a yönelik operasyon-
larda da gözaltına alınan
3 pratisyen doktordan
Lokman Sezgin tutukla-
nırkeh Zekeriye Ezef^ve~
Aydın Gök serbest bıra-
kildı.
Adona'da bombalı saldm
ADANA (Cumhuriyet GûneyÖfcri Börosu)- Ada-
na'da iki ayn yere yapılan bombalı sakhnda3'üağır
oJmaküzereTRîşîyararândıf^ _
Atatürk Caddesi üzerindeki Gülbahçesi Sitesrve
Gima Dörtyol Kavşağı'ndaki Cafe On'a dün gece
bombah saldın düzenlendi. Saldınlarda YavuzTekm,
Ahmet Gür ve ÇüleurovaTjniversıtesi öğrencisi AB
Şen ağır yaralandı.
Şırnak'ta, gözaltına alınan üç sanığı muayene eden doktorun yanında savcı da vardı
Savcı taıukhğında îşkence raporaDtYARBAKIR (Cumhuriyet Büro-
su) - Şırnak'ta PKK'li olduklan ıddı-
asıyla gözaltına alınan üç kişiye işken-
ce yapıldığı, savcı gözetiminde yapı-
lan doktor kontrolüyle belgelendi.
Midyat Cezaevi yetkililerinin arama
yaparken sanıklardaki izleri fark et-
meleri üzerine ortaya çıkan işkence
olayı nedeniyle Şırnak Cumhuriyet
Savcıhğı'nca soruşturma başlatıldı.
İHD Diyarbakır Şubesi sorumlular
hakkında gerekli işlemin yapılmasını
istedi.
Şırnak Emniyet Müdürlüğü'nce gö-
zaltına alınan Kamuran Kabul, Hacı
İnan. Mehmet KartaJ, Derviş AlgüL
Mehmet Ebuzeyitoğlu ve Mehmet
BaysaTın yakınlan, IHD Diyarbakır
Şubesi'ne başvurarak, söz konusu ki-
şilerin gözaltında kaldıklan süre için-
de işkence ve insanlık dışı muamele-
lere maruz kaldıklannı iddia ettiler.
Bunun üzerine IHD Diyarbakır Şu-
besi Hukuk Komisyonu üyelerinden
avukat Cihan Aydın, avukat Ejder Ta-
lay ve Genel Yönetim Kurulu üyesi
avukat Metin Kılavuz'dan oluşan bir
heyet, Mardin Midyat'taki cezaevinde
sanıklarla görüşerek bir rapor hazırla-
dılar. Raporda, mağdurlann gözaltın-
da kaldıklan süre boyunca "elektrik
şoku, cophı tecavüz, falaka, çınl çıplak
soyma, tazyikli su, hayalan burma, göz
bağu hakaret tehdit kûfür, aile birey-
lerine tecavüzve işkenceyapmakla teh-
dit etme, aç ve susuz bırakma" gibi iş-
kence ve kötü muameleye maruz kal-
dıklan belirtildi.
Raporda, mağdurlann gözaltında
kaldıklan tarihlerde birçok kez doktor
huzuruna çıkmalarına karşın, tehdit
edildikleri için işkence gördüklerini
doktora söyleyemediklerine dikkat çe-
kildi.
Şanıklar hakkında PKK ile bağlan-
tılan olduklan iddiasıyla Diyarbakır
DGM'de dava açıldığına dikkat çeki-
len raporda, mağdurlann tutuklanma-
sına gözaltında işkence ve kötü mu-
amele sonucu alınan ifadelerin neden
olduğu vurgulandı. Raporda şöyle de-
nildi:
"Ancak cezaevi yetkilikri mağdurla-
nn vücutiannda işkence izlermi tespit
etmeleri üzerine sonımluluk üsdenme-
yeceklerini belirterek rutukhı sanıkla-
n kabul etnıemiş ve mağdurlan tekrar
Şırnak'a göndermiştir. Şırnak'a geri
götûrülen mağduriar bu kez savcı gö-
zetiminde doktor kontrolünden geçi-
rilmişlerdir. Her biriiçin 03 Nisan 2000
tarihJi raporlar düzenlennüştir. ^'apı-
lan muayene sonucunda tutukianma-
mn üzerinden üç gün geçmesine karşm
baa işkence bulgulanna rasüanmış ve
bu bulgular raporlara geçirilmiştir.
Mağduriar ile yapmış olduğumuz gö-
rüşmelerden sonra Diyarbakır
DGM'de açılan dava dosyasındaki
doktor raporlan doğruhusunda mağ-
durlann işkence gördükleri konusun-
da net bir kanıya vardığunız için Diyar-
bakır Cumhuriyet Başsavcıhğı aracıu-
ğı ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcıh-
ğı'na suç duyunısunda bulunduk."
Yüksekova
Eğitimde
tarikatçı
EBRUTOKTAR
ANKARA - Milli Eği-
tim Bakanlığı, tüm teşki-
latlannda yaptığı incele-
melerde belirlediği tari-
katçı ve şeriatçı kadrolara
yönelik temizlik operas-
yonunu genişletti. Emni-
yet Genel Müdürlüğü'nün
Hizbullah operasyonla-
nndan sonra tutuklanan
44 öğretmenin DGM sav-
cılıklan tarafından yürü-
tülen soruşturmalan so-
nucunda bakanlık da Hiz-
bullahçılan görevden at-
maişlemlerinebaşladı. 10
Mayıs 2000 tarihine kadar
502 öğretmen devlet me-
murluğundan çıkanldı.
Biri Ankara'dan çıkan
Hizbullahçı öğretmenle-
rin ağırhkh olarak Bat-
man, Adıyaman, Şanlıur-
fa, Gaziantep, Içel, Kon-
ya, Istanbul ve Adana'da
görev yaptığı öğrenildi.
Okullarda göze batma-
mak için verilen talimat
üzerine "içine kapanık-
sessiz" görüntüsü çizen
Hizbullahçılann dar gelir-
li ve çok çocuklu olduğu
belirtildi. Hizbullah ınöğ-
retmenlere maddi destek
vaadinde bulunduğu da
açıklandı. Öğretmenleri
*tebfigci'' olarak görevlen-
diren Hizbullah'ın din
kültürü ve ahlakbilgisi öğ-
retmenlerini "sohbet ve
toplanü" kanalıyla örgüte
mılıtan kazandırmaya
yönlendirdiği vurgulandı.
Abidinpaşa Teknik Li-
sesi ve Endüstri Meslek
Lisesi'nde görevli Din
Kültürü ve Ahlak Bilgisi
öğretmeni Abdulselam
Oztürk'ün 7 çocuğundan
2'sinin özürlü olduğu ve
tedavi masraflannı öde-
mekte zorlandığı belirtil-
di. Oztürk'ün polisteki
ifadesinde sık sık ağladı-
ğı ve geçim zorluğu nede-
niyle örgüte üye olduğunu
söylediği kaydedildi.
Konya Kayasu Ilköğre-
tim Okulu'nda görev ya-
pan Hizbullahçı Mustafa
Işık'ın 15 yıllık din bilgi-
si öğretmeni olduğu öğre-
nildi. 1 yıldır polis tara-
fından izlenen 4 çocuklu
Işık'ın da diğer öğretmen-
lerle samimiyet kurmak-
tan kaçındığı öğrenildi.
İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
&KTATBİKAT PfiHA!
Ş
Dinci dergi
Aksiyon
öğretmenleri
hedef gösterdi
tstanbul HaberServisi-
Dinci Aksiyon dergisi, 6
Mayıs 2000 tarihli sayı-
sında yayımladığı "Dev-
rimci örgütlenme Useler-
de"başlıklıhaberde,"Li-
selerdeki sol orgütienme-
nin iki ayağı var: Oğrenci-
ler ve sendikah hocalan'*
gibi ifadelerle Eğitim-
Sen'li öğretmenleri hedef
gösterdi. Eğitim-Sen ls-
tanbul 3 No'lu Şube yö-
netici ve üyeleri ise dergi-
nin kendilerine gerçek dı-
şı suçlamalar yönelttiğini
belirterek yasal yoldan
mücadele edeceklerini
söylediler.
Eğitim-Sen'de yasadışı
örgütlerin etkinlik kurma
çabasında olduğunu ileri
süren dergi, cumartesi gü-
nüne gelmesi nedeniyle
okullann tatil olmasına
karşın Eğitim-Sen'li öğ-
retmenlerin, sınıflan bo-
şaltarak öğrencilerini 1
Mayıs 1999'daki kutla-
malara zorla götürdükle-
rini iddia etti.
Bunun üzerine gazete-
mize gelen Eğitim-Sen
tstanbul 3 No'lu Şube'ye
üye öğretmenler, hükü-
metlerce eğitim konusun-
da görüşleri alınan ve ya-
sal olan sendikalanmn
Aksiyon dergisince "ya-
sadışı" gösterildiğini vur-
gulayarak, iddialann ger-
çek dışı suçlamalar oldu-
ğunu ve hedef gösteril-
diklerini söylediler.
Öğretmenler, "Sendi-
kamızın tüzüğünde siya-
si görüş, diL din. ırk ayn-
mı yapmadan. çağdaş, bi-
limsel, demokratik, laik
eğjtimi savunan her tür-
lü siyasi görüşten insan-
lar vardır. Bu dergi, yasa-
dışı okJuğumuzu söyleye-
rek bizi ba/ı kesimlere
hedef gösteriyor. Bu ka-
ranlık güçlerle yasal ze-
minlerde mücadele ede-
ceğiz
r>
diyerek derginin
suçlamalanna tepki gös-
terdiler.
CHP PM Üyesi Sağlar, Hizbullah'ın istihbarat birimlerince bilinen bir örgüt olduğunu söyledi
6
Qnemli olan cinayederin ardmdakî güç'
Istanbul Haber Servisi - CHP PM
Üyesi Fikri Sağlar, Hizbullah'ın son
aylardaki operasyonlarla ortaya
çıkanlan değil, istihbarat birimleri ve
güvenlik güçlerince yıllardan beri çok
iyi bilinen ve en ince aynntılanna dek
tanınan bir örgüt olduğunu belirtti.
Sağlar. "Mumcu'nun katillerinin
bulunacağuıa ilişkin umudum bu kez
çok güçlü. Dilerim öteki aydın
cinay etleri de ay dınlanır. Ama önemli
olan. cinayetlerin arkasındaki güçlerin
saptanmasıdır" dedi. Gazetemiz yazan
Yazıcıoğlu ve
Unal yeniden
yargılanacak
Oral Çahşlar ile bırlikte, CHP Şişli
tlçe Örgütü'nce düzenlenen "Çeteler
ve faili meçhuller'' konulu panele
katılan Sağlar, 1999 yılı verileriyle
Türkiye'de 17.547 faili meçhul
dosyanın bulunduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e
TBMM'nin yeniden vize vermemesini
"Susurluk failleri birflerinin konıması
attmdan çıkö" şeklinde değerlendiren
Sağlar, 1950 yılından bu yana, devlet
içinde, devlet gücünü kendi adma
kullanan çeteler oluştuğunu vurguladı.
tstanbul Haber Servisi - Kumarhane
işletmecisi Ömer Lütfü Topal'ın katil
zanlılan olarak gözaltına alınan
Susurluk çetesi samğı 3 polis memuru
ile Topal'uı 2 iş ortağını, savcılık
yerine Ankara'ya göndererek
"görevterini kötûye kullandıklan"
gerekçesıyle yargılanıp beraat eden
dönemin îstanbul Emniyet Müdürü
Kemal Yazıaoğlu ile Emniyet Müdür
Yardımcısı Bilgi Ünal, karann
Türkiye'de "Ergenekon", "Asena" gibi
adlarla tamnan ve derin ilişkilere sahip
suç örgütlerinin, dünyadaki
benzerleriyle de yakın bir işbirliği
içinde olduklanm anlatan Sağlar,
Türkiye'de mafyanın siyasi gücü ele
geçirmek üzere olduğunu söyledi.
Sağlar şöyle devam etti: "Kara paraya
dayanan ekonomi, yönetimi
mafyalaştınr. 1980 sonrasında Turgut
Ozal, çağ atlatma hikâyesiyle bize bu
düzeni yutturmaya çabştı. Bu asknda
geriye dönüştü. Türîdye, uyuşturucu
üreten, kara para yıkayan bir ülkeye
dönüştü." Oral Çalışlar ise Susurluk'un
ve bu süreçte varlığı yadsınamaz
biçimde kanıtlanan çetelerin, büyük
ölçüde soğuk savaş dönemi
yapılanmasının bir sonucu olduğunu
söyledi. "Devletin, Mumcu cinayetini
aydmlatacağına inanmıyonım" diyen
Çalışlar, solun devletin arkasına
sığmarak mücadele etmek yerine,
kendi seçeneklerini ortaya koyup
bunlann arkasında yüreİdice durması
halinde gelişebileceğini ifade etti.
Yargıtay tarafından bozulması üzerine
yeniden yargılanacak. Yerel savcının
temyiz talebini inceleyen Yargıtay
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Beyazrt
Bonar, Yazıcıoğlu ve Ünal'ın üst
merciden gelen kanunsuz emri
uygulayarak, sanıklan ilgili savcılığa
bildirmeden evraklanyla birlikte
Ankara'ya gönderdiklerine dikkat
çekti. Şanıklar hakkındaki beraat
karanmn bozulmasını talep eden
Yargıtay Savcısı Bonar, dosyayı
Yargıtay 4. Ceza Dairesi'ne gönderdi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi de 4 Nisan
2000'de, savcının istemini yerinde
bularak Kemal Yazıcıoğlu ve Bilgi
Ünal hakkındaki beraat karanmn
bozulmasını kararlaştırdı. Yargıtay'm
bozma karan üzerine, dava dosyası
sanıklann yeniden yargılanacaklan
îstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ne
gönderildi.
>, ı
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Nüfiıs cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdür. MEHMET YILDIZ
Türkjye'deyaşayan çeşitli dinle-
rin temsilcileri, ülkenin gözden ırak
bir kentinde ilginç bir toplantı yap-
tılar. Bu kent Tarsus'tu. Işte bu
kentte "Inanç ve Hoşgörü Çağın-
da Dinler Toplantısı" geçen gün-
lerde gerçekleştirildi.
Toplantıya katılan dini liderler, 11
maddelik bir bildirge yayımladılar.
"Tarsus Deklarasyonu" adı verilen
bildirgenin bırinci maddesi şöyley-
di: "Birçok kültüre ve dine beşik-
tik yapmış Anadolu'nun, yine ba-
zı peygamberiere, başta Aziz Pa-
ulus olmak üzere birçok Hıristiyan
inanç önderine ve Islam dininin
önde gelen şahsiyetlerine yurt ol-
muş, müstesna bir merkezi olan
Tarsus'tayapılan toplantının, baş-
ta ülkemizin insanlan olmak üzere
dünya insanlannın banşına katkı
sağlayacak evrensel bir adım ol-
duğunu ifade etmek istehz."
Toplantıya katılanlar şunlardı:
Uıyanet Işteri Başkarîı Mehmet
Nuri Yılmaz. îstanbul Fener Rum
Patnğı Dimitri Bartholomeos,
Türkıye Ermenileri Patnği Mesrob
Mutafyan, Türkiye Hahambaşı
Vekıli Isahak Haleva, Süryani Or-
todc4<s Cemaatı Patnk Vekili Yusuf
Çetin. îstanbul Latin Cemaati Ru-
Tarsuslu Aziz Paulus
hani Reisi Louis Pelante, Bulgar
Ortodoks Kilisesi Ruhani Reisi
Konstandin Kostovf, Suryani Ka-
tolik Cemaati Patrik Vekıli Yusuf
Sağ, Keldani Cemaati Ruhani Re-
ıs Vekili François Yakan ve Erme-
ni Katolik Cemaati Ruhani Reis
Yardımcısı Apraham Fıratyan.
Çeşitli dinlerden oluşan bu 10
din adamt, bu ülkedeki dinler ara-
sında hoşgörü bulunduğunu,
"kavgalara sebep olanlann" ise
"Kendi dinlerini doğru anlamayan,
gönlünü taassuba kaptıran veya
çtkarian için dinlerini alet eden in-
sanlar" olduklanm belirttiler. Uma-
nz, onlann dediği gibi dinler arasın-
da bir hoşgörü vardır. Çünkü bu ül-
kede en çok bağnazlık din adına
yapıldı. Din ve mezhep farklılıkla-
n, bu ülkede zaman zaman ölüm-
lerin ve yok etmelerîn gerekçesî
haline geldi.
farsustakjdtnter arasteptentı-
yı, geçmişteki olaylan düşününce
bir ıleri adım olarak kabul edebili-
riz. Ancak bu toplantıya katılan di-
ni temsilcilere bakınca, hâlâ hoş-
görü konusunda aşılamayan du-
yarlar bulunduğunu da görüyoruz.
Ömeğin, nüfusu 100 bin civannda
bulunan Hıristiyan cemaatlerinin
farklı mezhepleri bu toplantıda
haklı olarak yer almışlar. Peki, Is-
lam topluluğunun farklı mezheple-
ri nerede? Diyanet Işleri Başkanh-
ğı'nın, Islamın Sünni-Hanefi mez-
hebini temsil ettiğini biliyoruz. Bu-
rada diger mezheplerin temsMcile-
ri nerede? Bu toplantının yapıldığı
Tarsus'ta çok sayıda Alevi yurtta-
şımız yaşıyor. Onlan kim temsil
ediyor? Türkiye'de Aleviler önem-
li bir topluluk. Şafiiler var. Burada
onlan yok sayarak hoşgörüyü ne-
reye oturtacağız?
•••
Bildirinin son paragrafı da dikkat
çekici. Dini liderler şunlan soylü-
yor "Dinmensuptan ateizrn, uyuş-
ik~ savaş, şlddet, tero-İurucu,,
rizm ve yabancı düşmanlığı gibi
sevgiyi yok eden, hiçbir dmin ka-
bul etmediği olumsuzluklar karşı-
sında, ortakmücadele vermelidir."
Dini lideıiere göre bir inanç ter-
cihi olan ateizm, uyuştuatcu, tero-
rizm ve savaşla aynı kategoride ka-
bul edilip düşman sayılıyor. Yani
kendi inandıklan şekilde inanma-
yan, onlardan ayn şekilde düşünen
kimselere karşı ortak mücadele ve-
recekler. Yani uyuşturucu ve açlık-
la, savaşla nasıl mücadele edıyor-
sa, ateistlerie de o şekilde müca-
dele edecekler. Bunun neresi hoş-
görü? Ateistlere düşman gözüyîe
bakarak hoşgörü sağtanabtlir mi?
Kendisi gibi inanmayanı, teröristve
uyuşturucu ile aynı safta gören din
adamlan, hangi hoşgörüyü toplu-
ma yayabilirler?
•••
Hıristiyan dininin ünlü havarisi,
bu dinin yayıcısı Aziz Paulus, In-
cil'deki konuşmalannda, "Ben Tar-
suslu bir Yahudiyim. Kilikya'nın
önemsiz sayılmayan bir kentinin
\m" diyordu. Yine Incil'inyurttaşıyı
bir başka
rii
y
ş yerinaeTbir Yafiudi ola-
rak Hıristiyanlara kötü davrandığı-
nt itiraf edryor ve özeleştiri yapı-
yordu. Tarsus içinse şunlan söylü-
yordu: "Ben Kilikya'nın Tarsus
kentinde doğmuş bir Yahudiyim.
Yetişmem ise bu kentte oldu."
2000 yıl önceTarsus, InciPdede
yer aldığı gibi önemli bir kentti. Bu
kentte doğup büyüyen Paulus, Hı-
ristiyanlığın yayılmasıncJa en
önemli rollerden birisini oynamış-
tı. BugününTarsus'undaneYahu-
di kaldı ne de Hıristiyan? Ya da bir-
kaç tane kaldı.
Tarsus, geçmiş tarihinde ve gü-
nümüzde yer alan dinlerin temsil-
cilerini 2000 yıl sonra ağiriarken,
aslında yitip giden bir tarihe de ta-
nıklık ediyortiu. Üstelik hoşg0 r u
.
nün büe henüz hoşgörüye benze-
mediği bir tarihe.
Aziz Paulus ne kadar hoşgörü-
lüydü? Bugünün dünyasindaki i-
nanç önderleri ne kadar hoşgörü-
lü? Dikkatle incelemekte y^rar var.
Tarsus benim kentim. Binerce yıİ
ötesine uzanan bu tarihir benim
için ayn bir önemi var. Bjgünün
Tarsus'u, ne yazık ki geçrrışrenk-
liliğini yitirdi. Şehrin merkezine
MHP'li Belediye Başkanı 'Eyjûrk_
^tltre veTcend/ne cfön"yazıliheykeİ^
lerdikti. Hoşgörü, yerini faidılıkla-
n hor gömieye bıraktı.
Dini temsilcilerin ve T&sus'un
yerel yönetiminin, 2000 y| sonra
Aziz Paulus'un kentind» daha
hoşgörülü olmastnı dilerrek hak-
kımız değil mi?
Cem Vakfı
'Din
somurusu
önlensin'
Îstanbul Haber
Servisi - Cem Vakfı
Genel Başkanı Prof.
Dr. İzzettin Doğan,
son 40 yıldaki ay-
mazlıklar nedeniyle
Gımhuriyetin temei
değerlerinin yıpran-
dığını, bu gidişin
Cumhuriyeti yücabi-
lecek boyuta ulaştı-
ğmı belirterek, "Ata-
türk'ün ordusu ol-
madan, laik Cumhu-
riyet a>-akta kalamaz
hale gelmiştir" dedi.'
Cem Vakfı'nca dü-
zenlenen "Anadolu
tnançÖnderleritkin-
ci Toplanösı". Ata-
türk Kültür Merke-
zi'nde düzenlenen
törenle başladı.