Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 MAY1S 2000 ÇARŞAMBA
HABERLER
Bedelliye 60 bin
başvuru
• ANKARA(AA)-Milli
Savunma Bakanı
Sabahattin Çakmakoğlu,
bedelli askerlikte 60 bin
kişiye ulaştıklanru
belirterek "Bunun
karşılığında 1 milyar
marklık (yakJaşık 286
trilyon lira) gelir
sağlamış olacağız" dedi.
Güzel
cezaevinden
çıkıyor
• ANKARA (AA)-
Kayseri'de düzenlenen bir
toplantıda yaptığı
konuşmada "din farklılığı
gözeterek halkı kin ve
düşmanlığa açıkça tahrik
ettiği" gerekçesiyle
mahkûm edildiği 1 yıllık
hapis cezasını
tamamlayan eski Yeniden
Doguş Panisi (YDP)
Genel Başkanı Hasan
Celal Güzel, bugün Ayaş
Cezaevi'nden çıkıyor.
Uslu hükümeti
eteştinf
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
Oz Gıda-lş Sendikası
Başkanlar Kurulu
toplantısında konuşan
Hak-tş Genel Başkanı
Salim Uslu, işçilerin
siyasi iktidara güvenini
yitirdiğini kaydederek
"Bu hükümetle kavgamız
var. Bu hükümet insanı,
insani değerleri yok
sayıyor" dedi. Uslu,
hükümetin, sattığı
KÎT'lerin borçlarını ne
kadar süreyle ertelediği
konusunda ellerinde bilgi
bulunduğunu
vurgulayarak, devieün bu
uygulamadan ne kadar
zarar ettığinı açıklaması
gerektigini söyledi.
MB'tfe danışma
hattı
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Bakanlık, öğretmen
adaylan için danışma hattı
oluşturdu. Bu yıl ilk kez
Devlet Memurluğu
Sınavı'na (DMS) girecek
adaylarda mezuniyet
koşulu aranmayacak.
Adaylar, sınavı
kazandıktan sonra
mezuniyetlerini ve
pedagoji formasyonlannı
belgeleyecekler. Bakanlık,
adaylan aldıklan puanlara
göre atayacak. Müli
Eğitim Bakanı Metin
Bostancıoğlu, "thtiyaç
olmayan alanlarda
öğretmen alımı
olmayacak, yaklaşık 30
bin öğretmen atayacağız"
dedi.
Tarikat şeyhi
yine tutuklandı
• SIVAS (AA) - Kanal D
televizyonunda
yayımlanan 'Arena'
programında konu
edildikten sonra, devrim
kanunlan arasında yer
alan Tekke ve
Zaviyelerin
Kapatılmasına tlişkin
Kanun"a muhalefetten 1
yıl hapis cezasına
çarptınlan ve cezasını
tamamladıktan sonra
serbest kalan tarikat
şeyhi' Bekir Pehlivan,
aynı suçtan tekrar
tutukJandı.
Demir'e hapis
istemi
• ANKARA (ANKA) -
1 Noiu
"yargılanan Halkın
Demokrasi Partısı
(HADEP) Genel Başkanı
rAhmet Turan Demir'in,
'bölücü propaganda'
yaptığı gerekçesiyle 1
yıldan 3 yıla kadar
değişen hapis cezasına
çarptınlması istendi.
Mahkeme duruşmayı 23
Mayıs'a erteledi.
Ankara DGM Savcısı Yüksel, Tahran'ın kendi rejimini ihraç etmeye çalıştığını ileri sürdü
Savcıdan Iraıı uyaiTşiANKARA (ANKA) - Gazeteci-yazar
Uğur Mumcu suikastinin tran'la bağ-
lantısı. suikastın faillerinin ifadeleri ile
ortaya çıkarken, Islami terör örgütleri-
ne Iran desteği Ankara DGM Savcısı
Nuh Mete Yüksel'ın iddianamesine de
geçti. Yüksel, 32 sanıklı Hizbullah da-
vasına ilişkin iddianamesinde Iran bağ-
lantısına dikkat çekerken Hizbullah'ın,
Iran'ın kendi rejimini Türkiye'ye ihraç
çabalannın etkisiyle geliştiğini belirtti.
Adana ve Malatya'da Hizbullah davala-
nnda toplam 78 samğın yargılanması-
na ise dün başlamldı.
îstanbul'da başlayan ve tüm Türki-
ye'ye yayılan Hizbullah operasyonlan-
nın Ankara ayağuıda yakalananlar hak-
kında açılan 32 sanıklı davanın ilk du-
ruşması yann Ankara 1 No'lu DGM'de
yapılacak. Ankara DGM Savcısı Nuh
Mete Yüksel tarafından hazırlanan 66
sayfalık iddianameyle açılan davada,
"Devletin anayasal ve temel nizamlan-
nı bozmaya kaUaşüklan" gerekçesiyle,
yasadışı Hizbullah örgütü üyesi 3 sanı-
Karakus'un ifadeleri
• Savcı Nuh Mete Yüksel, 32 sanıklı Hizbullah davasına
ilişkin iddianamesinde Iran bağlantısına dikkat çekerken
Hizbullah'ın îran'ın kendi rejimini Türkiye'ye ihraç
çabalannın etkileriyle geliştigini belirtti.
ğın idamı isteniyor. Iddianamede ayn-
ca, "örgütün üyesi olduklan" iddiasıy-
la 24 sanık hakkında 22 yıl 6'şar ay, ör-
güte yardım ve yataklık ettikleri gerek-
çesiyle 4 sanık hakkında 7 yıl 6'şar ay,
bir sanık hakkında ise halkı din ve mez-
hep farklılığı gözeterek kin ve düşman-
lığa açıkça tahrik ettiği gerekçesiyle 3
yıla kadar hapis cezası verilmesi gerek-
tiği belirtiliyor. Iddianamede, TCK'nin
312. maddesini de savunan Savcı Yük-
sel, 6 bölümden oluşan iddianamenin
"Degeriendirme" başlıklı bölümünde
tran bağlantısına dikkat çektı.
Iddianamede yer alan değerlendirme-
ler şöyle:
"Iran'ın kendi rejimini Türkiye'ye ih-
raç çabalannın da etkisiyle Türkrve'de
yaygınlaşan Hizbullah örgütü ülkemiz-
de şeriat devletine yönelik yürüttüğü fa-
aliyerJeriyle tebtiğ ve cemaat aşamalan-
nı tamamlamış, srratejinin son aşamaa
olan cihat aşamasına geçerken ortaya çı-
kanlmıs, örgütün başı yok edilmiş, yö-
netici ve mititan kadrolanyla silah depo-
lannın öoemli bölümü ortaya çıkaru-
mısür.
Böyleceörgütün anayasal düzeniyıka-
rak yerine şeriat devleti kurma faalryeti
teşebbüs aşamasında kalnuşür. Anaya-
sal düzeni yıkmaya yönelik vahim ey-
lemlerle başlayan ve gerçekleştiren tüm
örgüt mensuplannın TCK146/1 (ceza-
sı idam), bu tür eylemleri bulunmayan
örgüt yöneticilerinin TCK 168/1 (cezası
22.5 \ ü), örgütün sair efradının ise TCK
168/2. maddesi (cezas 7.5 yıl) gereğince
yargdanmalan gerekmektedir. Ancak
örgüt, henüz tamamen yok edilmiş de-
ğfldir. Bir kısım müitan yöneticileri ha-
tenfirardaoJduğu gibi 'devletdairelerİD-
de yuvalanan' mensuplan da tamamen
tesph edilip dağıtılabilmiş değildir.
Ulkemizde devleti ele geçirmeye ça-
lışan irticai faaliyetler aralıksız sürmek-
tedir. Yüksel, Hizbullah'ın kasaplan
olarak bilinen Mehmet Emin Alpsoy,
Mustafa Gürhler ve Şeyhmus Alpsoy
hakkında idam talebinde bulununken,
hakkında örgüt üyeliği ve yöneticiliği
suçlanndan 22 yıl 6'şar ay hapis ceza-
sı istediği sanıklar şöyle:
"Abdülselam Öztürk, Abdulsamat
Yıkfaz, Abdurrahman Alpsoy, Ayşe Su-
dan, AyselAldanmaz, Bilal Yümaz, Bur-
nan Özlük, Cahit Ekinci. Dursun Uslu,
Fahrettin Yıkfaz, Hayrettin Şahin, tbra-
him HahiAksakal, tmran Öztürk, Meh-
met Şefîk Kocaağa, Mehmet Ali İçen,
Mehmet Sait Zorci, Mehmet Sırn Zor-
ci, Murat Aydın, Nurettin Şahin, Rasim
Saygın, Sadullah Arpa, VeHtAltun, Vey-
sel Direk, Yaşar GültekiiL"
'Bombayı ambaya
İranhlarkoydu'
tstanbul Haber Servi-
si - Gazetemiz yazan
Uğur Mumcu'nun su-
ikast sanıklanndan Yiı-
sufKarakuş, dün gazete-
lerde yer alan polis ifa-
desinde, Mumcu'nun öl-
dürüldüğü günün aynn-
tılannı anlattı. Karakuş,
ifadesinde Iran'da bom-
ba eğitimi aldığını da
söyledi.
Karakuş, gazetelerde
yer alan polis ifadesinde
suikastla ilgili olarak
şunlan anlattı:
"Mehmet Şahin tari-
hini tam olarak hanrla-
yamadığım bir gün Aka-
demi'de ben, Hasan Kılıç
ve Abdülhamit Çelik be-
raber bulunduğumuz es-
nada yanımıza geldi ve
bana akşam Çelik ile bir-
likte Ankara'ya gitme-
mizi, ghme nedenimizi
Abdülhamit Çelik'in yo»-
da anlatacağını söyledi.
Ben de tamam dedim ve
o gün akşam Abdülha-
mit Çelik ile büiikte şe-
hirlerarası otobüs ile An-
kara'va hareket ettik.
Ankara'ya giderken Ab-
dülhamit Çelik bana An-
kara'ya gttme nedenimi-
zin tranhlar ile beraber
Uğur Mumcu'yu öldür-
me e\lemi düzenlemek
olduğunu ve bu eylemde
benim sitenin önünde
bulunan nöbetçi kulübe-
sindeki bekçiyi oyala-
makolduğunu, tranlı şa-
hıslann ise bu esnada
Uğur Mumcu'nun ara-
basına bomba koyacak-
lannı söyledi.
Birlikte sabaha karşı
Ankara'ya vardıkveoto-
garda bulunan meschte
Iranh üç şahısla buluş-
tuk. Büiikte bir ticari
taksiye binerek Uğur
Mumcu'nun e\ine yakuı
bir yerde ticari taksiden
indik. Abdülhamit Çelik
ve iki Iranh indiğimiz
yerde beklediler, ben ku-
lübede bekkyen bekçi-
nin yanına gittim ve
onunla konuşarak oyala-
maya, dikkatini başka
yöne doğru çekmeye ça-
hştım. Bu esnada da
tranlı şahıslardan bir ta-
nesi Uğur Mumcu'nun
arabasının binanın bah-
çesinde ohıp ohnadığnıı
tespit etmek için binanın
içine girdi ve kısa bir
müddet sonra da geri
çıktL tranhlar bize yann
aynı saatte burada ohın
devip aynldL Ben ve Ab-
dülhamit o gün akşam
bir otelde kaldıktan son-
ra bir gün önce tranhla-
nn dediği gibi, Uğur
Mumcu'nun evinin yakı-
nında arabadan indiği-
miz yere gittik. tranuiar
da bizden kısa bir süre
sonra beyaz Broadway
marka araçla geklL
Araçta dört kişi vanh,
şofor arabadan inmedi,
diğer üç tranh arabadan
indL Birisinin elinde be-
yaz renkli büyük çanta
tipli bir poset vanh, Ab-
dülhamit Çelik daha ön-
ce ticari taksiden indiği-
miz yerde nekledL Ben
önden giderek binanm
önünde nöbetçi kulübe-
sinde bulunan bekçmin
yanına gittim ve onunla
konuşarak oyalamaya ve
dikkatini dağrtmaya baş-
ladım. Bu sırada Iranh
bu üç şahıs bahçeden içe-
ri girdüer ve bir dakika
kadar bir müddet sonra
çıkülar. Geldikleri ara-
baya binerek oradan ay-
nldılar, ben de Abdülha-
mit Çelik'in yanına git-
tim. Büiikte bir ticari
taksiye binerek otogara
geklik ve yine şehhiera-
rası otobüsle tstanbul'a
döndük ve Akademi'ye
gittik. Orada Mehmet
Şahin De Hasan Kıhç ne
yapağumzı sordular. Biz
de yapnklanmızı anlat-
ük ve evlerimize gMk."
IĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
Bursa'da gözaltına alınanlann sorguları sürüyor
Uç flde 16 gözalü dahaYurt Haberieri Servisi - Uğur
Mumcu cinayetine kanştığı öne
sürülen Selam (Tevhidciler)
grubuna yönelik operasyonlar
sırasında Kayseri, Edirne ve
Antalya'da 16 kişi gözaltına
alındı. Bursa'da daha önce
gözaltına alınan 21 kişinin
sorgulan ise sürüyor.
Gazetemiz yazan Uğur Mumcu
suikastına kanştığı iddia edilen
Selam (Tevhidciler) grubuna
yönelik "Umut Operasyonu"
kapsamında Kayseri kent
merkezinde ve
Develi ilçesinde biri imam 8 kişi
gözaltına almdı.
Edirne'de de devam eden
operasyonlarda 7 kişi gözaltına
alındı. Edirne Emniyet
Müdürlüğü yetkilileri 7 kişiden
birinin önceki aylarda gözaltına
alındıktan sonra mahkeme
tarafından serbest bırakıldığını,
birinin de üniversite ögrencisi
olduğunu belirttiler.
Yetkililer, Selam (Tevhidciler)
grubu üyesi olduklan bildirilen
sanıklarla birlikte bir gaz
tabancası ile çok miktarda
örgütsel belge ele geçirildiğini
bildirdiler. Soruşturmanın
genişletilerek sürdürüldügünü ve
ifadeler doğrultusunda bazı
kişilere ulaşabileceklerini
belirten yetkililer, bu nedenle
polisteki sorgulan devam eden 7
kişinin kimliğinin gizli
tutulduğunu söylediler.
Antalya'da düzenlenen
operasyonlarda da 1 kişi
gözaltına alındı.
Bursa'daki operasyonlarda
gözaltına alınan 21 kişinin
sorgusu ise sürüyor. Bursa
Emniyet Müdürü Aydm Genç,
gazetecilere yaptığı açıklamada,
lstanbul DGM tarafından
konulan yayın yasağı nedeniyle
konuya ilişkin aynntılı açıklama
yapamayacağını belirterek şöyle
konuştu:
"tstanbul ve Ankara De
görüşmekrimiz sürüyor. Aşağı
yukan bilinen örgütsel tabana
dayah bir konu. Bursa'da
gözaltına ahnan kişilerin
Ankara'ya gönderflmesi söz
konusu değü. Mahalli savcıhk
konuya bakacak."
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Mumcu cinayeti perdesinin
aralanması hepimizde ihtiyat-
lı bir iyimserliğe neden oluyor.
"Acaba, bu da mı öncekiler
gibi olacak" endişesi içinde-
yiz. Böyle düşünmekte de
haklıyız. Şimdiye kadar bu ül-
kede işlenen siyasi cinayetle-
rin neredeyse hiçbiri tam an-
lamıyla çözülemedi.
Bazen her şey karanlıkta
kaldı. Bazen katil yakalandı,
bazen katilin adı belli oldu.
Ancak bunlartn çoğu özelftkle
de kritik suikastın tetikçileri,
bir şekilde devlet içinde gö-
rünmeyen eller tarafından ko-
rundular ve yakayı sıyırdılar.
Bu nedenle onları cinayete
yönlendiren eller hiçbir şekil-
de ortaya çıkmadı.
. Şimdi, olaydakullanılan ba-
zı kimselerin ifadelerine tanık
^oluyonjz.Jranlı bazı kimseler-
le işbirliği yaptığını söyleyen
bu tetikçiler, biz gazetecilerin
de, polisin de yabancısı de-
ğiller. Yusuf Karakus'un çar-
şaf çarşaf yayımlanan ifadele-
rinden, bu ekibin daha önce
birçok eyleme de kanştığı an-
laşılıyor. Karakuş, kayınbira-
deri Murat Filiz'le Hizbul-
Mumcu Cinayetinde Basın îlkeleri
lah'ın Menzil kanadının lideri
Fidan Güngör'ü kaçırdıkları-
nı ve bu suçtan yakalandıkla-
nnı açıklıyor.
Fidan Güngör'ün kaçınlma-
sı önemli. 1993 yılında kaleme
alınan "TBMM Faili Meçhul
Cinayetleri Araştırma Komis-
yonu Raporu "nda Güngör' ün
adı var. Onun, llim kanadının
lideri Hüseyin Velioğlu ile ay-
rıldığı da biliniyor. Fidan Gün-
gör, Karakuş yakalandığında
halen kayıp. Buna rağmen
olayın üzerine gidilmediği gö-
rülüyor. Güngör'ü kaçıran iki
kişi, ciddi bir soruşturmadan
geçirilmeden tutuklanıyor. Üs-
telik, Fidan Güngör kaçtrıldH
ğtnda yarnndaki bir kişi de b u
ekip taraftndan boğularak öl-
dürülüyor. Buna rağmen Ka-
rakuş, az bir cezayla hapiste
yatıp çıkryor.
Yusuf Karakus'un parasız
pulsuz bir kimse oldugu belli.
Yakalandığında da sokakta
çorap satıyormuş. Böylesine
kritik cinayetlerin odak nokta-
sındaki bir kimse, nasıl oluyor
da, parasız pulsuz ortalıkta bı-
rakılıyor? Karakuş gibi, birçok
zanlı, çeşitli kereleryakalandı-
ğı, tutuklandığı halde, hangi el
veya eller onlan içeriden çıka-
rıp işin ortaya çıkmasını önlü-
yor? Iranh ajanlar, butün bun-
lan tek başlarına gerçekleşti-
rebilirler mi? Bu işin Türkiye
ayağı nerelere kadar uzanı-
yor7
Sorular çok, muğlak nokta-
lar çok...
İşin bir de basın tarafı var.
Örneğin Reha Muhtar, cina-
yetten sonra ortaya çıkan bir
tanığı, yayın yoluyla etkisiz ha-
le getirmişti. Şimdi o tanığın
söytediklerinin doğru olduğu
yönünde bulgutara tasttant-
yor. Ikincist, ^ o n ^perasyon
dbasına nasıl sızdınldı ve ne-
den sızdırma devam ediyor?
Içişleri Bakanı Tantan, bilgiler
basına sızmasaydı, operas-
yonun daha kapsamlı yürütü-
lebileceğini söylüyor. Söyie-
mekte haklı. Ancak basına bu
bilgileri, bu kadar gizli olduğu
söylenen bu operasyonun bil-
gilerini sürekli kim veya kim-
ler sızdırıyor?
Bugünkü büyük gazeteterin
çoğunda Karakus'un ifadele-
ri satır satır yer alıyor. Bırakın
basın meslek ilkelerini, yürür-
lükteki yasalara göre ilk so-
ruşturma gizlidir ve bu konu-
da kimse dava açılana kadar
bilgi veremez. Bu ifadeleri ba-
sına polis veriyor. Bu ifadele-
ri kimin aldığı belli. Bunlar po-
lisin üstdüzeyyetkililerinin iz-
ni ve bilgisi olmaksızın yayım-
lanamaz. Ortada yasal açıdan
bir suç olduğu gibi, polis ör-
gütü açısından ise ciddi bir
görev istisman söz konusu.
- Yeni Cumhurbaşkanı Se-
-zer, TürktyeJ
ntrr bir kuratetz-
HKrâf UıK©St OıOtlyliFHi" "SOyi©~
mişti. Son Mumcu cinayeti
operasyonu da, bu ülkenin en
temel kurumlannın ne kadar
kuralsız davrandıklannı bir kez
daha gözler önüne seriyor.
Çarşaf çarşaf ifadeler ortalık-
ta savruluyor. Ortaya çıkacak
bir gerçek varsa, bu salkım
saçaklık içinde her an gürül-
tüye gidebilir. Olayın diğer sa-
nıklan kaçıp kurtulabilirler.
Daha datehlikelisi, geçmiş-
teki olaylarda olduğu gibi, so-
nunda bir iki tetikçiyle olay
örtbas edilebilir. Çünkü,
Mumcu cinayetinde görüldü-
ğü gibi, devlet içinde bu konu-
lan takip etmede ciddi bir ih-
mal ya da kasıtlı koruma söz
konusu. Üstelik hâlâ bu işte
sorumluluğu olan güçler dev-
let içinde faaliyetlerini sürdü-
rüyortar.
Bu iş Susuriuk'la bağlantılı.
Susuriuk'un ise ne derinleme-
sine bir soruşturması yapıla-
bildi ne de kimselerden yargı
önünde hesap sorulabildi.
Faili meçhul cinayetler ve
Mumcu cinayeti, devlet için-
deki bağlantılan bakımından_
önem taşıyor. Susurluk'ta ya--_
nm kalan ipuçlannı izlemekdı^
şında yapabileceğimiz fazla
bir şey yok.
Küçük umutlan büyük so-
nuçlara ulaştırmak için bası-
nın da yasalara uygun dav-
ranması ve basın meslek ilke-
lerini titizlikle uygulaması şart.
Devleti eleştirirken kendimi-
zi de gözden geçirmeliyiz.
GLOBAI^OUTİKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Bip Virüsün
Düşündüpdükleri
Geçen hafta, bir aşk mektubu kimliğine gizlenmiş
bir virüs, 36 saat içinde bir hesaba göre 45 milyon-
dan fazla bilgisayarı (Liberation). bir başka hesaba
göre Internet'e bağlı tüm bilgisayarlann yüzde 20'si-
ni, Ingiltere'deyse yüzde 50'sini (The Observer) vur-
du. the Observer'e göre yakında çok daha ölüm-
cül virüsler ortaya çıkacak.
Diğer taraftan, olaydaki ironiye de hayran olma-
mak elde değil doğrusu. Bir aşk mektubu okuma-
ya hazırianırken (bu mektup da nereden çıktı diye
düşünmeden hemen açtığınıza göre biraz, ne diye-
lim...) 1500-2000 dolariık bilgisayannızın ani ölümü-
neşahitoluyorsunuz. Söz '/ron/'den açılmışken, sırf
ironi ustası desinler diye master tezini ironi üzeri-
ne yapan felsefecı Kirkegaard'ın "evrenselin açık-
lanması istisnalarında yatar" sözlerinı anımsaya-
rak bu olayın "evrenseli" üzerine düşünmeye ge-
çelim.
Olayın evrenseli, tabii ki bilginin başlı basına bir
meta haline gelmesiyle, şu sözde "bilgi çağıyla" il-
gili. Bu "ironik" virüs evrenselin özellikleri ve zaaf-
lan, bir diğer deyişle gerçeğiyle ilgili çok kıymetli,
bilgileri gözler önüne seriverdi.
Bildiğiniz gibi uzun süredir, Internet üzerinde bir
mücadele sürüyor. Devletler ve büyük şirketler, as-
keri, siyasi, ekonomik gerekçelerie internet'i yakın-
dan denetlemek istiyorlar. Buna karşılık, sıvil haklar
savunuculan ise Internet'in herkese açık, demokra-
tik, adeta dev bir kitaplık olarak kalması için müca-
dele ediyoriar. Bu hafta sonunda hemen bütün ga-
zeteler, Internet'e güvenin sarsıldığını, artık denet-
lenmesi gerektigini ileri sürüyoriardı: Devletler ve
büyük şirketler bir, demokratlar sıfır.
Ancak, bu mücadele aslında daha büyük bir baş-
ka sürecin parçası: Sistematik olarak metalaştınlan
bilginin şimdi de denetim altına alınmasıyja ilgili.
Gatt Uruguay Raundu'nda imzalanan, DTÖ milen-
yum raundunda genişletilmek üzere tekrar günde-
me gelen, patent ve telif haklan yasalannı kastedi-
yorum. Bu yasalar yalnızca bilgisayar yazılımlannın
tekelci mülkiyetinin dev şirketlerin elinde kalmasını
sağlamakla kalmayacak, insanlığın ortak hazinesi
olan gen kodlannı, çoğu azgelişmiş ülkelerin toprak-
lannda yetişen bitkilerden elde edilen kimi kimya-
sal maddelerin formüllerini ve genlerini de o ülkele-
rin elinden alarak, gelişmiş ülkelerin şirketlerine ve-
recek. Diğer bir deyişle büyük bir talanı yasalaştıra-
cak. Bu süreç içinde, eğer etik bir tutartılıklan varsa
(çok mu şey bekliyoruz acaba) neoliberal/postmo-
dernist aydınlann kendilerini zor bir durumda bul-
ması gerekiyor. Bunlar bir taraftan herkese devle-
tin, sivil, özellikle ekonomik yaşamı denetlememe-
si gerektiğını anlatıyoriar. Şu sırada Türkiye'de gün-
demde olan, Internet yoluyla yurtdışına gidip gelen
her şeyi ithalat-ihracat olarak gören, vergilendirme-
yi, denetlemeyi amaçlayan bir yasa tasansına, "A/e
yani herprogram biriminin basına bir asker mi di-
keceksiniz" diyerek karşı çıkıyoriar: Bırakınız yap-
sınlar, bırakınız geçsinler. Bu isteklerine katılmak
fnümkün, ama ufak bir sorun var. Intemet'in serbe3t
* dmasını isteyenler, aynı zamanda bilginin metalaş-
masını yeni birçağın başlaması, demokrasinin iler-
lemesi olarak savunuyorlar. İşte tam bu noktada i-
ki paradoks birden oluşuyor.
Birincisi: Artık bir meta, diğer bir deyişle özel
mülkiyet konusu olan bilgiyi korumak için bu virüs-
lere karşı Intemet'in denetlenmesini istemekzorun-
dalar. Ikincisi: Bilginin metalaşması özel mülkiyete
konu olması, bizzat serbest piyasa, serbest reka-
bet anlayışına ters düşen bir gelişme. Şöyle ki, ser-
best rekabetin/serbest piyasanın var olmasının
önemli bir önkoşulu (kuramcılarına göre) tüm alıcı-
lann mallar hakkında hemen hemen eşit bir bilgiye
sahip olmasıdır. Bir diğeri de tabii hiçbir firmanın, fı-
yat koşullannı etkileyecek durumda olmaması. Ço-
ğu zaman tüm satıcılann/firmalann aynı zamanda
alıcılar olduğunu da düşünerek bu önkoşulu, "sis-
temin bilgisinin, sisteme katılanlar arasında ho-
mojen dağılması" olarak değiştirebiiiriz.
Bilginin metalaşması, diğer bir deyişle özel mül-
kiyet haline gelerek üzerine bir ekonomi kurulması,
işte bu önkoşulu teorik olarak (ve de pratikte) orta-
dan kaldınyor: Eğer bilgi metalaşmış, mülkiyet ko-
nusu olmuşsa sahip olan, diğerierini bunun kullanı-
mından mahrum bırakacak. Bu da bilginin piyasa-
da homojen bir biçimde dağılmasını engelleyecek-
tir. Çünkü başkalanna açık olmayan bir bilgiye sa-
hip olan, bununla kânnı maksimize edecek, diğer-
terinden farklı bir birikim hızına ulaşacak, giderek te-
kelleşecek, böylece de haksız rekabet koşullan ya-
ratacaktır. Diğer taraftan, yaklaşık 2 ton şekerin, bir
çamaşır makinesinin ye bir bilgisayar yazılımının
(Microsoft Word örneğin) üretim maliyetinin aynı ol-
duğunu varsayalım. Ikinci 2 ton şekeri, bir yeni ça-
maşır makinesini yapmak için yine aynı maliyet söz
konusuyken aynı bilgisayar yazılımı ihmal edilebilir
bir maliyette, kopyalanarak yeniden üretilebilir. Bil-
ginin metalaşması bunun tekelini elinde tutanlara
çok hızlı bir sermaye birikimi olanağı getirir.
Tüm bunlan bir araya koyarsak ister istemez şu
sonuca ulaşınz: Ya bilginin metalaşmasını engelle-
yecek, herkese açık bir biçimde kamu mülkiyetin-
de kalmasını sağlayacaksınız ya da her meta gibi o-
nun da denetlenmesinin, ihracat ve ithalatının ver-
gilendirilmesinden şikâyet etmeyeceksiniz. Ben bi-
rincisinden yanayım ya siz?
Düzettme: 6 Mayıs Cumartesi günü yayımlanan
"Ortak Mücadele Çağnsı" başlıklı haberdeki web
adresinin doğrusu 'www.raisons.org'tur.
Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi
Türkiye mahkûm oldu
STRASBOURG(AA)
- Avrupa Insan Haklan
Mahkemesi (AİHM), fa-
ili meçhul cinayet iddi-
asıyla yapüan bir şikâyet
başvurusunda, Türki-
ye'yi suçlu bularak,
maddi tazminat ödeme-
*yc tn&ıikuın ettt.
-AtHM, tsmafl Ertak
ısûıılı şahstn, oğlu
mut Ertak'ın güvenlik
güçleri tarafından gözal-
tında tutulduğu sırada öl-
dürüldüğü yolundaki şi-
kâyetini değerlendirme-
si sonucunda, Türki-
ye'nin yaşam hakkı ile il-
gili İnsan Haklan Sözleş-
mesi'nin 2. maddesini
ihlal ettiği görüşüne var-
dı. Mahkeme, Türki-
ye'nin Ertak'a mahkeme
masraflan da içinde ol-
mak üzere toplam 49 bin
500 Ingiliz Sterlini (yak-
laşık 47 milyar 25 mil-
yon TL) maddi tazminat
oüdiıcsım ıcarBLrıaştırclı.
îsmait firtak; başvuru-"
suııda, Şniıak'ta biricö^
mür madeninde çalışan
oğlunun 18 Afustos=
1992 tarihinde işinden
evine dönerken, güven-
lik güçleri tarafından gö-
zaltına alındığını ve daha
sonra kendisinden haber
alınamadığını iddia ct-
mişti.