27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MAY1S 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Bedelliye 60 bin başvuru • ANKARA(AA)-Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu, bedelli askerlikte 60 bin kişiye ulaştıklanru belirterek "Bunun karşılığında 1 milyar marklık (yakJaşık 286 trilyon lira) gelir sağlamış olacağız" dedi. Güzel cezaevinden çıkıyor • ANKARA (AA)- Kayseri'de düzenlenen bir toplantıda yaptığı konuşmada "din farklılığı gözeterek halkı kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" gerekçesiyle mahkûm edildiği 1 yıllık hapis cezasını tamamlayan eski Yeniden Doguş Panisi (YDP) Genel Başkanı Hasan Celal Güzel, bugün Ayaş Cezaevi'nden çıkıyor. Uslu hükümeti eteştinf • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Oz Gıda-lş Sendikası Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Hak-tş Genel Başkanı Salim Uslu, işçilerin siyasi iktidara güvenini yitirdiğini kaydederek "Bu hükümetle kavgamız var. Bu hükümet insanı, insani değerleri yok sayıyor" dedi. Uslu, hükümetin, sattığı KÎT'lerin borçlarını ne kadar süreyle ertelediği konusunda ellerinde bilgi bulunduğunu vurgulayarak, devieün bu uygulamadan ne kadar zarar ettığinı açıklaması gerektigini söyledi. MB'tfe danışma hattı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bakanlık, öğretmen adaylan için danışma hattı oluşturdu. Bu yıl ilk kez Devlet Memurluğu Sınavı'na (DMS) girecek adaylarda mezuniyet koşulu aranmayacak. Adaylar, sınavı kazandıktan sonra mezuniyetlerini ve pedagoji formasyonlannı belgeleyecekler. Bakanlık, adaylan aldıklan puanlara göre atayacak. Müli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, "thtiyaç olmayan alanlarda öğretmen alımı olmayacak, yaklaşık 30 bin öğretmen atayacağız" dedi. Tarikat şeyhi yine tutuklandı • SIVAS (AA) - Kanal D televizyonunda yayımlanan 'Arena' programında konu edildikten sonra, devrim kanunlan arasında yer alan Tekke ve Zaviyelerin Kapatılmasına tlişkin Kanun"a muhalefetten 1 yıl hapis cezasına çarptınlan ve cezasını tamamladıktan sonra serbest kalan tarikat şeyhi' Bekir Pehlivan, aynı suçtan tekrar tutukJandı. Demir'e hapis istemi • ANKARA (ANKA) - 1 Noiu "yargılanan Halkın Demokrasi Partısı (HADEP) Genel Başkanı rAhmet Turan Demir'in, 'bölücü propaganda' yaptığı gerekçesiyle 1 yıldan 3 yıla kadar değişen hapis cezasına çarptınlması istendi. Mahkeme duruşmayı 23 Mayıs'a erteledi. Ankara DGM Savcısı Yüksel, Tahran'ın kendi rejimini ihraç etmeye çalıştığını ileri sürdü Savcıdan Iraıı uyaiTşiANKARA (ANKA) - Gazeteci-yazar Uğur Mumcu suikastinin tran'la bağ- lantısı. suikastın faillerinin ifadeleri ile ortaya çıkarken, Islami terör örgütleri- ne Iran desteği Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'ın iddianamesine de geçti. Yüksel, 32 sanıklı Hizbullah da- vasına ilişkin iddianamesinde Iran bağ- lantısına dikkat çekerken Hizbullah'ın, Iran'ın kendi rejimini Türkiye'ye ihraç çabalannın etkisiyle geliştiğini belirtti. Adana ve Malatya'da Hizbullah davala- nnda toplam 78 samğın yargılanması- na ise dün başlamldı. îstanbul'da başlayan ve tüm Türki- ye'ye yayılan Hizbullah operasyonlan- nın Ankara ayağuıda yakalananlar hak- kında açılan 32 sanıklı davanın ilk du- ruşması yann Ankara 1 No'lu DGM'de yapılacak. Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan 66 sayfalık iddianameyle açılan davada, "Devletin anayasal ve temel nizamlan- nı bozmaya kaUaşüklan" gerekçesiyle, yasadışı Hizbullah örgütü üyesi 3 sanı- Karakus'un ifadeleri • Savcı Nuh Mete Yüksel, 32 sanıklı Hizbullah davasına ilişkin iddianamesinde Iran bağlantısına dikkat çekerken Hizbullah'ın îran'ın kendi rejimini Türkiye'ye ihraç çabalannın etkileriyle geliştigini belirtti. ğın idamı isteniyor. Iddianamede ayn- ca, "örgütün üyesi olduklan" iddiasıy- la 24 sanık hakkında 22 yıl 6'şar ay, ör- güte yardım ve yataklık ettikleri gerek- çesiyle 4 sanık hakkında 7 yıl 6'şar ay, bir sanık hakkında ise halkı din ve mez- hep farklılığı gözeterek kin ve düşman- lığa açıkça tahrik ettiği gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezası verilmesi gerek- tiği belirtiliyor. Iddianamede, TCK'nin 312. maddesini de savunan Savcı Yük- sel, 6 bölümden oluşan iddianamenin "Degeriendirme" başlıklı bölümünde tran bağlantısına dikkat çektı. Iddianamede yer alan değerlendirme- ler şöyle: "Iran'ın kendi rejimini Türkiye'ye ih- raç çabalannın da etkisiyle Türkrve'de yaygınlaşan Hizbullah örgütü ülkemiz- de şeriat devletine yönelik yürüttüğü fa- aliyerJeriyle tebtiğ ve cemaat aşamalan- nı tamamlamış, srratejinin son aşamaa olan cihat aşamasına geçerken ortaya çı- kanlmıs, örgütün başı yok edilmiş, yö- netici ve mititan kadrolanyla silah depo- lannın öoemli bölümü ortaya çıkaru- mısür. Böyleceörgütün anayasal düzeniyıka- rak yerine şeriat devleti kurma faalryeti teşebbüs aşamasında kalnuşür. Anaya- sal düzeni yıkmaya yönelik vahim ey- lemlerle başlayan ve gerçekleştiren tüm örgüt mensuplannın TCK146/1 (ceza- sı idam), bu tür eylemleri bulunmayan örgüt yöneticilerinin TCK 168/1 (cezası 22.5 \ ü), örgütün sair efradının ise TCK 168/2. maddesi (cezas 7.5 yıl) gereğince yargdanmalan gerekmektedir. Ancak örgüt, henüz tamamen yok edilmiş de- ğfldir. Bir kısım müitan yöneticileri ha- tenfirardaoJduğu gibi 'devletdairelerİD- de yuvalanan' mensuplan da tamamen tesph edilip dağıtılabilmiş değildir. Ulkemizde devleti ele geçirmeye ça- lışan irticai faaliyetler aralıksız sürmek- tedir. Yüksel, Hizbullah'ın kasaplan olarak bilinen Mehmet Emin Alpsoy, Mustafa Gürhler ve Şeyhmus Alpsoy hakkında idam talebinde bulununken, hakkında örgüt üyeliği ve yöneticiliği suçlanndan 22 yıl 6'şar ay hapis ceza- sı istediği sanıklar şöyle: "Abdülselam Öztürk, Abdulsamat Yıkfaz, Abdurrahman Alpsoy, Ayşe Su- dan, AyselAldanmaz, Bilal Yümaz, Bur- nan Özlük, Cahit Ekinci. Dursun Uslu, Fahrettin Yıkfaz, Hayrettin Şahin, tbra- him HahiAksakal, tmran Öztürk, Meh- met Şefîk Kocaağa, Mehmet Ali İçen, Mehmet Sait Zorci, Mehmet Sırn Zor- ci, Murat Aydın, Nurettin Şahin, Rasim Saygın, Sadullah Arpa, VeHtAltun, Vey- sel Direk, Yaşar GültekiiL" 'Bombayı ambaya İranhlarkoydu' tstanbul Haber Servi- si - Gazetemiz yazan Uğur Mumcu'nun su- ikast sanıklanndan Yiı- sufKarakuş, dün gazete- lerde yer alan polis ifa- desinde, Mumcu'nun öl- dürüldüğü günün aynn- tılannı anlattı. Karakuş, ifadesinde Iran'da bom- ba eğitimi aldığını da söyledi. Karakuş, gazetelerde yer alan polis ifadesinde suikastla ilgili olarak şunlan anlattı: "Mehmet Şahin tari- hini tam olarak hanrla- yamadığım bir gün Aka- demi'de ben, Hasan Kılıç ve Abdülhamit Çelik be- raber bulunduğumuz es- nada yanımıza geldi ve bana akşam Çelik ile bir- likte Ankara'ya gitme- mizi, ghme nedenimizi Abdülhamit Çelik'in yo»- da anlatacağını söyledi. Ben de tamam dedim ve o gün akşam Abdülha- mit Çelik ile büiikte şe- hirlerarası otobüs ile An- kara'va hareket ettik. Ankara'ya giderken Ab- dülhamit Çelik bana An- kara'ya gttme nedenimi- zin tranhlar ile beraber Uğur Mumcu'yu öldür- me e\lemi düzenlemek olduğunu ve bu eylemde benim sitenin önünde bulunan nöbetçi kulübe- sindeki bekçiyi oyala- makolduğunu, tranlı şa- hıslann ise bu esnada Uğur Mumcu'nun ara- basına bomba koyacak- lannı söyledi. Birlikte sabaha karşı Ankara'ya vardıkveoto- garda bulunan meschte Iranh üç şahısla buluş- tuk. Büiikte bir ticari taksiye binerek Uğur Mumcu'nun e\ine yakuı bir yerde ticari taksiden indik. Abdülhamit Çelik ve iki Iranh indiğimiz yerde beklediler, ben ku- lübede bekkyen bekçi- nin yanına gittim ve onunla konuşarak oyala- maya, dikkatini başka yöne doğru çekmeye ça- hştım. Bu esnada da tranlı şahıslardan bir ta- nesi Uğur Mumcu'nun arabasının binanın bah- çesinde ohıp ohnadığnıı tespit etmek için binanın içine girdi ve kısa bir müddet sonra da geri çıktL tranhlar bize yann aynı saatte burada ohın devip aynldL Ben ve Ab- dülhamit o gün akşam bir otelde kaldıktan son- ra bir gün önce tranhla- nn dediği gibi, Uğur Mumcu'nun evinin yakı- nında arabadan indiği- miz yere gittik. tranuiar da bizden kısa bir süre sonra beyaz Broadway marka araçla geklL Araçta dört kişi vanh, şofor arabadan inmedi, diğer üç tranh arabadan indL Birisinin elinde be- yaz renkli büyük çanta tipli bir poset vanh, Ab- dülhamit Çelik daha ön- ce ticari taksiden indiği- miz yerde nekledL Ben önden giderek binanm önünde nöbetçi kulübe- sinde bulunan bekçmin yanına gittim ve onunla konuşarak oyalamaya ve dikkatini dağrtmaya baş- ladım. Bu sırada Iranh bu üç şahıs bahçeden içe- ri girdüer ve bir dakika kadar bir müddet sonra çıkülar. Geldikleri ara- baya binerek oradan ay- nldılar, ben de Abdülha- mit Çelik'in yanına git- tim. Büiikte bir ticari taksiye binerek otogara geklik ve yine şehhiera- rası otobüsle tstanbul'a döndük ve Akademi'ye gittik. Orada Mehmet Şahin De Hasan Kıhç ne yapağumzı sordular. Biz de yapnklanmızı anlat- ük ve evlerimize gMk." IĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Bursa'da gözaltına alınanlann sorguları sürüyor Uç flde 16 gözalü dahaYurt Haberieri Servisi - Uğur Mumcu cinayetine kanştığı öne sürülen Selam (Tevhidciler) grubuna yönelik operasyonlar sırasında Kayseri, Edirne ve Antalya'da 16 kişi gözaltına alındı. Bursa'da daha önce gözaltına alınan 21 kişinin sorgulan ise sürüyor. Gazetemiz yazan Uğur Mumcu suikastına kanştığı iddia edilen Selam (Tevhidciler) grubuna yönelik "Umut Operasyonu" kapsamında Kayseri kent merkezinde ve Develi ilçesinde biri imam 8 kişi gözaltına almdı. Edirne'de de devam eden operasyonlarda 7 kişi gözaltına alındı. Edirne Emniyet Müdürlüğü yetkilileri 7 kişiden birinin önceki aylarda gözaltına alındıktan sonra mahkeme tarafından serbest bırakıldığını, birinin de üniversite ögrencisi olduğunu belirttiler. Yetkililer, Selam (Tevhidciler) grubu üyesi olduklan bildirilen sanıklarla birlikte bir gaz tabancası ile çok miktarda örgütsel belge ele geçirildiğini bildirdiler. Soruşturmanın genişletilerek sürdürüldügünü ve ifadeler doğrultusunda bazı kişilere ulaşabileceklerini belirten yetkililer, bu nedenle polisteki sorgulan devam eden 7 kişinin kimliğinin gizli tutulduğunu söylediler. Antalya'da düzenlenen operasyonlarda da 1 kişi gözaltına alındı. Bursa'daki operasyonlarda gözaltına alınan 21 kişinin sorgusu ise sürüyor. Bursa Emniyet Müdürü Aydm Genç, gazetecilere yaptığı açıklamada, lstanbul DGM tarafından konulan yayın yasağı nedeniyle konuya ilişkin aynntılı açıklama yapamayacağını belirterek şöyle konuştu: "tstanbul ve Ankara De görüşmekrimiz sürüyor. Aşağı yukan bilinen örgütsel tabana dayah bir konu. Bursa'da gözaltına ahnan kişilerin Ankara'ya gönderflmesi söz konusu değü. Mahalli savcıhk konuya bakacak." SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Mumcu cinayeti perdesinin aralanması hepimizde ihtiyat- lı bir iyimserliğe neden oluyor. "Acaba, bu da mı öncekiler gibi olacak" endişesi içinde- yiz. Böyle düşünmekte de haklıyız. Şimdiye kadar bu ül- kede işlenen siyasi cinayetle- rin neredeyse hiçbiri tam an- lamıyla çözülemedi. Bazen her şey karanlıkta kaldı. Bazen katil yakalandı, bazen katilin adı belli oldu. Ancak bunlartn çoğu özelftkle de kritik suikastın tetikçileri, bir şekilde devlet içinde gö- rünmeyen eller tarafından ko- rundular ve yakayı sıyırdılar. Bu nedenle onları cinayete yönlendiren eller hiçbir şekil- de ortaya çıkmadı. . Şimdi, olaydakullanılan ba- zı kimselerin ifadelerine tanık ^oluyonjz.Jranlı bazı kimseler- le işbirliği yaptığını söyleyen bu tetikçiler, biz gazetecilerin de, polisin de yabancısı de- ğiller. Yusuf Karakus'un çar- şaf çarşaf yayımlanan ifadele- rinden, bu ekibin daha önce birçok eyleme de kanştığı an- laşılıyor. Karakuş, kayınbira- deri Murat Filiz'le Hizbul- Mumcu Cinayetinde Basın îlkeleri lah'ın Menzil kanadının lideri Fidan Güngör'ü kaçırdıkları- nı ve bu suçtan yakalandıkla- nnı açıklıyor. Fidan Güngör'ün kaçınlma- sı önemli. 1993 yılında kaleme alınan "TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komis- yonu Raporu "nda Güngör' ün adı var. Onun, llim kanadının lideri Hüseyin Velioğlu ile ay- rıldığı da biliniyor. Fidan Gün- gör, Karakuş yakalandığında halen kayıp. Buna rağmen olayın üzerine gidilmediği gö- rülüyor. Güngör'ü kaçıran iki kişi, ciddi bir soruşturmadan geçirilmeden tutuklanıyor. Üs- telik, Fidan Güngör kaçtrıldH ğtnda yarnndaki bir kişi de b u ekip taraftndan boğularak öl- dürülüyor. Buna rağmen Ka- rakuş, az bir cezayla hapiste yatıp çıkryor. Yusuf Karakus'un parasız pulsuz bir kimse oldugu belli. Yakalandığında da sokakta çorap satıyormuş. Böylesine kritik cinayetlerin odak nokta- sındaki bir kimse, nasıl oluyor da, parasız pulsuz ortalıkta bı- rakılıyor? Karakuş gibi, birçok zanlı, çeşitli kereleryakalandı- ğı, tutuklandığı halde, hangi el veya eller onlan içeriden çıka- rıp işin ortaya çıkmasını önlü- yor? Iranh ajanlar, butün bun- lan tek başlarına gerçekleşti- rebilirler mi? Bu işin Türkiye ayağı nerelere kadar uzanı- yor7 Sorular çok, muğlak nokta- lar çok... İşin bir de basın tarafı var. Örneğin Reha Muhtar, cina- yetten sonra ortaya çıkan bir tanığı, yayın yoluyla etkisiz ha- le getirmişti. Şimdi o tanığın söytediklerinin doğru olduğu yönünde bulgutara tasttant- yor. Ikincist, ^ o n ^perasyon dbasına nasıl sızdınldı ve ne- den sızdırma devam ediyor? Içişleri Bakanı Tantan, bilgiler basına sızmasaydı, operas- yonun daha kapsamlı yürütü- lebileceğini söylüyor. Söyie- mekte haklı. Ancak basına bu bilgileri, bu kadar gizli olduğu söylenen bu operasyonun bil- gilerini sürekli kim veya kim- ler sızdırıyor? Bugünkü büyük gazeteterin çoğunda Karakus'un ifadele- ri satır satır yer alıyor. Bırakın basın meslek ilkelerini, yürür- lükteki yasalara göre ilk so- ruşturma gizlidir ve bu konu- da kimse dava açılana kadar bilgi veremez. Bu ifadeleri ba- sına polis veriyor. Bu ifadele- ri kimin aldığı belli. Bunlar po- lisin üstdüzeyyetkililerinin iz- ni ve bilgisi olmaksızın yayım- lanamaz. Ortada yasal açıdan bir suç olduğu gibi, polis ör- gütü açısından ise ciddi bir görev istisman söz konusu. - Yeni Cumhurbaşkanı Se- -zer, TürktyeJ ntrr bir kuratetz- HKrâf UıK©St OıOtlyliFHi" "SOyi©~ mişti. Son Mumcu cinayeti operasyonu da, bu ülkenin en temel kurumlannın ne kadar kuralsız davrandıklannı bir kez daha gözler önüne seriyor. Çarşaf çarşaf ifadeler ortalık- ta savruluyor. Ortaya çıkacak bir gerçek varsa, bu salkım saçaklık içinde her an gürül- tüye gidebilir. Olayın diğer sa- nıklan kaçıp kurtulabilirler. Daha datehlikelisi, geçmiş- teki olaylarda olduğu gibi, so- nunda bir iki tetikçiyle olay örtbas edilebilir. Çünkü, Mumcu cinayetinde görüldü- ğü gibi, devlet içinde bu konu- lan takip etmede ciddi bir ih- mal ya da kasıtlı koruma söz konusu. Üstelik hâlâ bu işte sorumluluğu olan güçler dev- let içinde faaliyetlerini sürdü- rüyortar. Bu iş Susuriuk'la bağlantılı. Susuriuk'un ise ne derinleme- sine bir soruşturması yapıla- bildi ne de kimselerden yargı önünde hesap sorulabildi. Faili meçhul cinayetler ve Mumcu cinayeti, devlet için- deki bağlantılan bakımından_ önem taşıyor. Susurluk'ta ya--_ nm kalan ipuçlannı izlemekdı^ şında yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Küçük umutlan büyük so- nuçlara ulaştırmak için bası- nın da yasalara uygun dav- ranması ve basın meslek ilke- lerini titizlikle uygulaması şart. Devleti eleştirirken kendimi- zi de gözden geçirmeliyiz. GLOBAI^OUTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Bip Virüsün Düşündüpdükleri Geçen hafta, bir aşk mektubu kimliğine gizlenmiş bir virüs, 36 saat içinde bir hesaba göre 45 milyon- dan fazla bilgisayarı (Liberation). bir başka hesaba göre Internet'e bağlı tüm bilgisayarlann yüzde 20'si- ni, Ingiltere'deyse yüzde 50'sini (The Observer) vur- du. the Observer'e göre yakında çok daha ölüm- cül virüsler ortaya çıkacak. Diğer taraftan, olaydaki ironiye de hayran olma- mak elde değil doğrusu. Bir aşk mektubu okuma- ya hazırianırken (bu mektup da nereden çıktı diye düşünmeden hemen açtığınıza göre biraz, ne diye- lim...) 1500-2000 dolariık bilgisayannızın ani ölümü- neşahitoluyorsunuz. Söz '/ron/'den açılmışken, sırf ironi ustası desinler diye master tezini ironi üzeri- ne yapan felsefecı Kirkegaard'ın "evrenselin açık- lanması istisnalarında yatar" sözlerinı anımsaya- rak bu olayın "evrenseli" üzerine düşünmeye ge- çelim. Olayın evrenseli, tabii ki bilginin başlı basına bir meta haline gelmesiyle, şu sözde "bilgi çağıyla" il- gili. Bu "ironik" virüs evrenselin özellikleri ve zaaf- lan, bir diğer deyişle gerçeğiyle ilgili çok kıymetli, bilgileri gözler önüne seriverdi. Bildiğiniz gibi uzun süredir, Internet üzerinde bir mücadele sürüyor. Devletler ve büyük şirketler, as- keri, siyasi, ekonomik gerekçelerie internet'i yakın- dan denetlemek istiyorlar. Buna karşılık, sıvil haklar savunuculan ise Internet'in herkese açık, demokra- tik, adeta dev bir kitaplık olarak kalması için müca- dele ediyoriar. Bu hafta sonunda hemen bütün ga- zeteler, Internet'e güvenin sarsıldığını, artık denet- lenmesi gerektigini ileri sürüyoriardı: Devletler ve büyük şirketler bir, demokratlar sıfır. Ancak, bu mücadele aslında daha büyük bir baş- ka sürecin parçası: Sistematik olarak metalaştınlan bilginin şimdi de denetim altına alınmasıyja ilgili. Gatt Uruguay Raundu'nda imzalanan, DTÖ milen- yum raundunda genişletilmek üzere tekrar günde- me gelen, patent ve telif haklan yasalannı kastedi- yorum. Bu yasalar yalnızca bilgisayar yazılımlannın tekelci mülkiyetinin dev şirketlerin elinde kalmasını sağlamakla kalmayacak, insanlığın ortak hazinesi olan gen kodlannı, çoğu azgelişmiş ülkelerin toprak- lannda yetişen bitkilerden elde edilen kimi kimya- sal maddelerin formüllerini ve genlerini de o ülkele- rin elinden alarak, gelişmiş ülkelerin şirketlerine ve- recek. Diğer bir deyişle büyük bir talanı yasalaştıra- cak. Bu süreç içinde, eğer etik bir tutartılıklan varsa (çok mu şey bekliyoruz acaba) neoliberal/postmo- dernist aydınlann kendilerini zor bir durumda bul- ması gerekiyor. Bunlar bir taraftan herkese devle- tin, sivil, özellikle ekonomik yaşamı denetlememe- si gerektiğını anlatıyoriar. Şu sırada Türkiye'de gün- demde olan, Internet yoluyla yurtdışına gidip gelen her şeyi ithalat-ihracat olarak gören, vergilendirme- yi, denetlemeyi amaçlayan bir yasa tasansına, "A/e yani herprogram biriminin basına bir asker mi di- keceksiniz" diyerek karşı çıkıyoriar: Bırakınız yap- sınlar, bırakınız geçsinler. Bu isteklerine katılmak fnümkün, ama ufak bir sorun var. Intemet'in serbe3t * dmasını isteyenler, aynı zamanda bilginin metalaş- masını yeni birçağın başlaması, demokrasinin iler- lemesi olarak savunuyorlar. İşte tam bu noktada i- ki paradoks birden oluşuyor. Birincisi: Artık bir meta, diğer bir deyişle özel mülkiyet konusu olan bilgiyi korumak için bu virüs- lere karşı Intemet'in denetlenmesini istemekzorun- dalar. Ikincisi: Bilginin metalaşması özel mülkiyete konu olması, bizzat serbest piyasa, serbest reka- bet anlayışına ters düşen bir gelişme. Şöyle ki, ser- best rekabetin/serbest piyasanın var olmasının önemli bir önkoşulu (kuramcılarına göre) tüm alıcı- lann mallar hakkında hemen hemen eşit bir bilgiye sahip olmasıdır. Bir diğeri de tabii hiçbir firmanın, fı- yat koşullannı etkileyecek durumda olmaması. Ço- ğu zaman tüm satıcılann/firmalann aynı zamanda alıcılar olduğunu da düşünerek bu önkoşulu, "sis- temin bilgisinin, sisteme katılanlar arasında ho- mojen dağılması" olarak değiştirebiiiriz. Bilginin metalaşması, diğer bir deyişle özel mül- kiyet haline gelerek üzerine bir ekonomi kurulması, işte bu önkoşulu teorik olarak (ve de pratikte) orta- dan kaldınyor: Eğer bilgi metalaşmış, mülkiyet ko- nusu olmuşsa sahip olan, diğerierini bunun kullanı- mından mahrum bırakacak. Bu da bilginin piyasa- da homojen bir biçimde dağılmasını engelleyecek- tir. Çünkü başkalanna açık olmayan bir bilgiye sa- hip olan, bununla kânnı maksimize edecek, diğer- terinden farklı bir birikim hızına ulaşacak, giderek te- kelleşecek, böylece de haksız rekabet koşullan ya- ratacaktır. Diğer taraftan, yaklaşık 2 ton şekerin, bir çamaşır makinesinin ye bir bilgisayar yazılımının (Microsoft Word örneğin) üretim maliyetinin aynı ol- duğunu varsayalım. Ikinci 2 ton şekeri, bir yeni ça- maşır makinesini yapmak için yine aynı maliyet söz konusuyken aynı bilgisayar yazılımı ihmal edilebilir bir maliyette, kopyalanarak yeniden üretilebilir. Bil- ginin metalaşması bunun tekelini elinde tutanlara çok hızlı bir sermaye birikimi olanağı getirir. Tüm bunlan bir araya koyarsak ister istemez şu sonuca ulaşınz: Ya bilginin metalaşmasını engelle- yecek, herkese açık bir biçimde kamu mülkiyetin- de kalmasını sağlayacaksınız ya da her meta gibi o- nun da denetlenmesinin, ihracat ve ithalatının ver- gilendirilmesinden şikâyet etmeyeceksiniz. Ben bi- rincisinden yanayım ya siz? Düzettme: 6 Mayıs Cumartesi günü yayımlanan "Ortak Mücadele Çağnsı" başlıklı haberdeki web adresinin doğrusu 'www.raisons.org'tur. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi Türkiye mahkûm oldu STRASBOURG(AA) - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi (AİHM), fa- ili meçhul cinayet iddi- asıyla yapüan bir şikâyet başvurusunda, Türki- ye'yi suçlu bularak, maddi tazminat ödeme- *yc tn&ıikuın ettt. -AtHM, tsmafl Ertak ısûıılı şahstn, oğlu mut Ertak'ın güvenlik güçleri tarafından gözal- tında tutulduğu sırada öl- dürüldüğü yolundaki şi- kâyetini değerlendirme- si sonucunda, Türki- ye'nin yaşam hakkı ile il- gili İnsan Haklan Sözleş- mesi'nin 2. maddesini ihlal ettiği görüşüne var- dı. Mahkeme, Türki- ye'nin Ertak'a mahkeme masraflan da içinde ol- mak üzere toplam 49 bin 500 Ingiliz Sterlini (yak- laşık 47 milyar 25 mil- yon TL) maddi tazminat oüdiıcsım ıcarBLrıaştırclı. îsmait firtak; başvuru-" suııda, Şniıak'ta biricö^ mür madeninde çalışan oğlunun 18 Afustos= 1992 tarihinde işinden evine dönerken, güven- lik güçleri tarafından gö- zaltına alındığını ve daha sonra kendisinden haber alınamadığını iddia ct- mişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle