Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21NİSAN2000CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
TopraMar'm
davası
• Istanbul Haber Servisi
- Sanyer l. Asliye Hukuk
Mahkemesi, işadamı
Halis Toprak'ın, 2 kez
Yargıtay'dan dönen ve 5
yıl süren dava sonucu,
boşandığı eşi Ayşe
Gökdemir'e 500 mih/ar
lira maddi ve 40 milyar
lira da manevı tazminat
ödemesini kararlaştırdı.
Buzdotabı
fcinde sUah
• UŞAK(AA)-
Kamuoyunda
'Karagumrük Çetesi'
olarak bilinen Nuri ve
Vedat Ergin kardeşlerin
tstanbul Kartal'daki E
Tipi Cezaevi'nden
nakJedildikleri Uşak E
Tipi Cezaevi'ne
buzdolabı içinde, silah,
mermi ve cep telefonu
sokulmak ıstendıği
bildirildi. Cezaevinin
güvenlik birimlerince
yapılan kontroller
sırasında olay ortaya
çıkanlırken aynı aileden
beş kişi gözaltına alındı.
DHKP-dfler
yargriandı
• ANKARA (AA)-
Alman Celle Eyalet
Mahkemesi Neşe
Yıldınm ve Sonnur
Yüdırun adlı sanıklan
"DHKP-C terör
örgütünü desteklemek,
örgüt adına faaliyette
bulunmak, yangın,
sabotaj ve örgütten
aynlanlann öldürülmesi
karanna katılmak"
suçlanndan yargıladı. 11
Nisan günü sonuçlanan
mahkemede Sonnur
Yıldınm'a 15 ay, Neşe
Yıldınm'a 12 ay hapis
cezası verildi.
Cezaevlerindekl
gerginlik
• tstanbul Haber Servisi
- Tutuklu ve Hükümlü
Yakınlan Birliği
(TUYAB), Bursa özel
Tip Cezaevi'nde bazı
tutuklu ve hükümlülerin
sayım vermemesi ûzerine
başlayan gerginlığin
sûrdüğûnü belirterek bu
gerginliğe son
verilmesini istedi.
TUYAB üyesi bir grup
adına Ümraniye Cezaevi
önünde yapılan
açıklamada, cezaevinde
gerginlik yaşandığı
belirtilerek ailelerin ve
avukatlann tüm
girişimlere rağmen
tutuklu ve
hükümlülerden haber
alamadığı ifade edildi.
Kananrye
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
Radyo ve Televizyon Üst
Kurulu (RTÜK), Kanal
D Televizyonu'na bir
günlük yayın durdunna
cezası verdi. RTÜK'ûn,
17Temmuzl996tarihli
toplantısında Kanal D
televizyonu hakkında
aldığı, ancak dava
konusu olduğundan
uygulanamayan bir
günlük yayın durdurma
karannın, Danıştay
karanna dayanılarak,
yeni bir yayın durdurma
tarihi belirlenmek
suretiyle uygulanmasına
karar verildi.
SES'den protesto
• tstanbul Haber
Servisi-SSKKartal
Hastanesi önünde
toplanan, Sağlık ve
Sosyal Hizmet
Emekçileri Sendikası'na
(SES) üye bir grup,
yaptıklan açıklamada,
çıkanlmak istenen
Sendika Yasası'nı
eleştirdi.
FP'yi kapatma davasında öncelikle SPY'nin 103. maddesine itiraz görüşülecek
• * - • / • - - . -
rapor
İLHANTAŞÇI
ANKARA -Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savcısı Vural Savaş'ın FP'nin kapatılma-
sı istemiyle açtığı davada Anayasa Mah-
kemesi raportörü Doç. Dr. MehmetTur-
han'm rapomnu hazırlaması bekleniyor.
Raporun hazırlanmasının ardından, Baş-
kan Ahmet Necdet Sezer müzakere için
gün belirleyecek ve heyet belirlenen
günde toplanarak partinin kapaülıp ka-
patıhnayacağını karara bağlayacak.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Ha-
şim Kıhç, öncelıkli olarak Siyasi Parti-
ler Yasası'nın 103. maddesine itirazın
görüşüleceğini bildirirken bu maddeye
ilişkin başvurunun karara bağlanmasının
ardından davanın esasına ilişkin görüş-
melerin yapılacağını söyledi.
Yeni Binyıl gazetesinin Anayasa Mah-
kemesi'nin FP'yi 4'e karşı 7 oyla kapa-
tacağına ilişkin haberi parti yöneticıle-
rini harekete geçinrken Anayasa Mahke-
mesi Başkanvekili Haşim Kıhç, haberi
yalanladı. Konuyla ilgili yazılanlann
gerçekle uzaktan yakından ilgisi olma-
dığını bildiren Kıhç, "Daha davaya iüş-
kinraporumuzgefanedi ve herbangi bir
görüsmemiz olmadı. Böyle bir ortamda
böyle bir haberin doğruluğunu düşün-
mek bile mümkûn değfl" dedi.
u
Bizün cephemizde bu tür haberieri
doğrulayacaken küçük bir bilgi bile yok"
diyen Kılıç, öncehğm SPY'nin 103. mad-
desine itirazın görüşühnesi olduğunu vur-
guladı. Kılıç, "103. maddenin dahi rapo-
ru gefanedL Once bu görüşükcek ki dava-
nın esaşmaflişldngerekfi görüşmeter ya-
pdsm. Öncelikle bu maddenin görûşüime-
s bznn" dedi.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Viıral
Savaş'ın FP'nin "temelli kapanlmasr
istemiyle 7 Mayıs 1999 tanhınde açtığı
davada, 25 Ocak'ta FP'nin de sözlü sa-
vunmasını yapmasıyla raportörün rapo-
runu tamamlaması bekleniyor.
Savaş, "kapanJan RP'nin devamı ol-
duğu'' ve "laiktik karşıt eyleınlerin oda-
ğı haline geidiğj" gerekçesiyle FP'nin ka-
patılması istemiyle açtığı davada, 6
Ekim 1999'da Anayasa Mahkemesi'ne
Cevat Ayhan
'FazUet
kapanırsa
Azhnet
kurulur'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi'nde devam
eden davada FP'nin ka-
patılması karan verilece-
ği savlan partililerin tep-
kilerine neden oldu.
FP Grup Başkanvekili
Bülent Annç, Anayasa
Mahkemesi üzerinde
baskı kurulmak istendi-
gini belirterek bu yönde-
ki haberlerin anayasanın
ihlali anlamına geldiğini
savundu. Annç, kapatma
davasının "FP'nin tepe-
sinde Damokles'in küıcı
gibi tutukhığunu" belir-
terek "Cumhurbaşkanh-
ğı seçimiyle Ogfli bazı se-
naryoUrgündemegedrD-
mek istenryor" dedi.
FP Genel Başkan Yar-
dımcısı Cevat Ayhan da
"FP kapabhrsa Azimet
Partisi'nin kurulacağını"
savunarak "Şu kurulur,
bu kurulur, ama mutiaka
kendisini ifade edecek bir
zemin bulunur" diye ko-
nuştu.
ÇÎZMEDEN YUKARI MUSAKART
esas hakkındaki görüşünü sundu. Savaş,
18 Ocak 2000 tanhinde de Anayasa
Mahkemesi üyelenne sözlü açıklamada
bulundu. FP'nin halkı devlete karşı kış-
kırttığını belirten Savaş, Anayasa Mah-
kemesi'nin kapatma gerekçeleri arasın-
da yer alan türban istısman eylemıni
RP'den daha fazla gerçekleştirdiğini vur-
gulayarak RP'nin devamı olan partinin
rejime meydan okuduğunu savundu.
FP'nin kapatılması istemiyle açtığı
davadan sonra, parti kapatmayı zorlaştı-
ran SPY'nin 103. maddesinin 2. fikrası-
nın yeniden düzenlendiğini belirten Sa-
vaş, bu düzenlemenın anayasaya aykın
olduğunu belirterek söz konusu düzen-
lemenin öncelikle incelenerek yeniden
iptal edihnesini istedi.
Başörtüsü konusunu is-
tismar eden RP'nin kapa-
tıldığını anımsatan Savaş,
FP'nin bu konuyu daha
genış boyutlarda ve Ana-
yasa Mahkemesi kararla-
nna meydan okurcasma
istismar konusu yapmayı
sürdürdüğüne işaret etti.
Savaş, FP'nin RP'nin
devamı nıteliğınde olduğu
görüşünü, kapatılan
RP'nin eski milletvekille-
rinin kapatıhna tarihinden
çok kısa bir süre sonra
toplu halde FP'ye geçme-
leriyle örneklendirdi. Sa-
vaş, açıkladığı nedenlerle
FP'nin temelli kapatılma-
sına karar verilmesini iste-
di.
Başsavcının sözlü açık-
lamasının ardından, parti-
si adına Ankara Milletve-
küiCemflÇicekde25O-
cak'ta Anayasa Mahkeme-
si'nde sözlü savunma yap-
n.
Çiçek, savunmasında,
davanın FP'nin "laikük
karşıüeylemkrinodağıha-
line gektiğp ve "kapaülan
RP'nin devamı olduğu"
gerekçesiyle açıldığmı
ammsatarak bu iddıalann
gerçekçi olmadığını, orta-
ya konulan delillerin bu id-
dıalan doğrulayacak dere-
cede hukuki niteliğe sahip
olmadığı görüşünü dile ge-
tirdı. Çiçek, bu gerekçeler-
le davanın reddedilmesini
istedi.
Genelkurmay Başkanı 'nın cumhurbaşkanı seçimi konusunda konuşamayacağını ileri sürdüler
Fazilet Partililer TSK'yi hedefaldıANKARA(Cumhuriyet Bü-
rosu) - TBMM Genel Kurulu,
dün ele alman Harp Okullan
Yasa Tasansı konusunda grubu
adına konuşan FP'li Nazh Ih-
cak'm TSK'yi hedef alan söz-
lerine sahne oldu.
Ilıcak, Genelkurmay Başka-
nı'nm cumhurbaşkanı seçimi
üzerinde söz söyleme hakkı
bulunmadığmı ileri sürerek
"'Cumhurbaşkanı başkomu-
tanmış, askerlerin söz hakkı
varmış'gibi bir mazereti kabul
edemeyiz. Bu müdahaleden
rencide olduğumu Yüce Mec-
fis'in kürsüsünden ifade ediyo-
nun" dedi. Ilıcak, TSK men-
suplanna ilişkin bazı tereddüt-
leri bulunduğunu söyleyerek
"Harp okullanna geiinceye ka-
dar generaüere demokrasi bi-
Bnd verflmiyor mu" dıye sor-
du.
TBMM Genel Kurulu'nda
dün harp okullanndaki yükse-
köğretimle ilgili amaç ve ilke-
leri, bu okullann örgütlenmesi
ve eğitimiyle ilgili düzenleme-
leri içeren tasanrun 4 maddesi
kabul edildi.
Tasan üzerinde FP grubu
adma söz alan Ilıcak, harp
okullannda yürütülen eğitim-
de, "dentokratik, laik, sosyal
hukuk devteti" tammlamasın-
dakı, "hukuk devkti" ilkesine
özen gösterilmesi gerektiğini
söyledi. AB'ye girme hazırhğı
yapan bir ülkede "asker- siya-
set ilşldsinin
n
nasıl olması ge-
rektiğinin genç subaylara öğre-
tilmesi gerektiğini" ileri süren
Ilıcak, "cumhurbaşkanı baş-
komutanmış, askerlerin söz
hakkı varmış" mazaretınin ka-
bul edılmemesi gerektiğini,
bunun kendisini rencide ettiği-
ni söyledi.
FP Milletvekili Zeki Ünal
da konuşmasmda, "Çok Ahn-
gan oiduğunu biktiğimiz TSK,
halkmın manevi değerlerine
daha saygıh otmah" diye ko-
nuştu. Ünal, halkın "Peygam-
berden çöl bedevisi diye söz e-
den" bir komutandan rahatsız-
lık duyduğunu ileri sürdü.
Orgeneral Kıvrıkoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanları Toplantısı na katıldı
KomutanUmlan Karadeniz'de işbiHiğiönerisi
Istonbul HaberServisi- Ge-
nelkurmay Baskanı Orgene-
ral Hüseyin Krvnkoğiu. "Ka-
radeniz'de kapsamlı bir işbir-
hgini gerçekteştirmek için de-
mz trafi^nm kontrolû, seyrü-
sefergûvenliği,çevrekirtuıği-
nin kontroiü, arama-kurtar-
ma, insani yardım, baiıkçıh-
ğm kootrol ve korunması gibi
alanlarda müşterekolarakha-
reket edilmesi gerekmekte-
dfr"dedi.
Deniz Kuvvetleri Komuta-
m Oramiral llhami Erdfl de
bu toplantılann en önemli he-
definin Karadeniz'de işbirliği
tesisi ve devamının sağlanma-
sı olduğunu söyledi.
Deniz Kuvvetleri Komu-
tanlığı'nın evsahipliğinde,
Karadeniz'e sahildar ülkele-
rin deniz kuvvetleri komutan-
lanmn katılırmyla Harbiye
Askeri Müze ve Kültür Site-
si'nde gerçekleştirilen "Ka-
radeniz Deniz Kuvvetieri Ko-
mutanlar Toplanteı''nın
üçüncüsü sona erdi.
Toplantıya "Onur Konu-
ğu" olarak denızcı üniforma-
sıyla katılan Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Kıvnkoğ-
lu, yapöğı konuşmada.
a
tarih
boyuncaetrafindabirçokme-
deniyetin yw akhğı ve öoemfi
geKşmelere tanıkuk etmiş
olan" Karadeniz'in deniz
kuvvetleri komutanlanna hi-
tap etmiş olmaktan duyduğu
mutluluğu dile getirdi.
Kıvnkoğlu, bölgede banş
ve istikrann arttınhnası ge-
rektiğini söyledi.
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr.
Dün akşam Galatasaray - Leeds
Untted maçı vardı. Şimdi okuyacağı-
nız Tırmık, bu sabah, maçın sonucu
belli olduktan sonra yazılsaydı ben-
ce gecikmiş bir yazı olurdu. Dün çık-
saydı, yaşanan histeri ortamında
"vatan haini" filan diye damgalana-
bilirdik. Demek ki dün yazılmasının
ve sizin bugün okumanızın tam da sı-
rasıdır.
Iki Ingiliz hooligan, Taksim Meyda-
nı'nda Türk hooliganlar tarafından
hacamat edilip öldürüldükten sonra
başlayan gerginlik sırasında, televiz-
yon ekranlannda en sık yinelenen gö-
rüntü, Ingiliz hooliganlannı taşıyan
otobüste, yaşını başını almış, kulağı-
nın ardındaki tüyler ağamnış, bira şiş-
kini gövdesi ile otobüsün koltuğuna
zor sığmış bir Ingilizin, otobüsün ca-
mından göstere göstere bir Türk
banknotunu yırtıp, parça parça edip
ağzına sokması ve bir süre sonra da
yutmayıp tükürmesiydi.
Vapurda, otobüste, ev sohbetle-
rinde en çok bu görüntü konuşuidu.
Taksim - Sanyer arası çaiışan bir
minibüsün şoförü, en arka sıradaki-
nin duyacağı bir sesle değerlendirdi:
Türk Parasına Hakaret- Allahıma, kitabıma abi, en ağın-
ma giden işte o oldu. Herif Türkpa-
rasını yırttı, ağzına soktu, sonra da
suratımıza tükürür gibi dışan fırfattı.
Allah seni inandırsın orada olsaydım,
anında ben de sustalıyı çeker, herifi
oracıkta çizerdim abi...
Aynı şoför çok az sonra, arkadan,
bir genç kızdan gelen bir soruyu din-
lemek zorunda kaldı:
Şoför bey çok affedersiniz, bozuk
üç yüz bin lira çıkıyor. Yahut on mil-
yon vereceğim...
Şoför duraksamadan yanıtladı:
- Canın sağolsun bacım, elli bin li-
ranın haysiyeti mi kaldı ki mesele ol-
sun. Yolla sen üç yüzü...
•••
"... elli bin liranın haysiyeti mi kaldı
ki..."
Aldı beni bir düşünce.
Ingiliz hooliganlar, Türk parasında
Atatürk'e bıyık sakal çizdiler, sonra
da otelın camına yapıştınp bize haka-
ret ettiler. Ardından o saJak şişko, el-
den ele dolaşmış, mikrop üstüne mik-
rop bulaşmış kâğıt parayı yırtıp, par-
çaladıktan sonra ağzına soktu. Ba-
kanlann kiminin daha o sırada mide-
si bulandı. Ondan sonra da tükürüp
hakaretini katmerledi.
Medyamız da bunu Tûrk parasına
hakaret" faslına soktu.
Dogrudur. O salak Ingiliz, para yır-
tıp, yutup, tükürüp aklınca Türk para-
sına ve dolayısıyla bize hakaret etti.
Peki sizce Türk parasına en ağır ha-
kareti o Ingiliz mi etti?
Türk parasını yeryüzünün en haysi-
yetsiz, en değersiz paraları mertebe-
sine indirme yanşında o Ingiliz kaçın-
c\ sırada yer alır dersiniz?
Gidin yeryüzünün herhangi bir ül-
kesinin, herhangi bir bankasına; en
büyük banknotlardan, 10 milyon lira-
lardan bir tomar uzatın vezneye. Son-
ra da bakın bakalım veznedann su-
ratına. Alacağınız yanrttar tümü de su-
ratınızda patlayan bir hakaret içere-
cektir. Kimse o paralan bir yabancı
parayla değiştirmeye yanaşmaya-
caktır.
Gidin Sultanahmet'e. Döviz bürola-
nndan birinin önünde durun, gözleyin.
Cebinden buruşuk bir yüz dolar çıka-
np uzatan bitli turistin, kendisine uza-
tılan dev Türk parası tomannı çanta-
sına indirirken suratında beliren şaş-
kınlık ve alay da ağır bir hakaret değil
midir?
Çok gençken, futbol maçı için git-
tikleri Sisam Adası'nda, 10 Türk Lira-
sı bozdurduğunda kendisine uzatılan,
her biri lahana yaprağı boyutunda
drahmileri cebinesığdıramayıp, men-
dilini bohça gibi kullanmak zorunda
kalan delikanlı, çok değil birkaç on yıl
sonra drahminin TL'yi yakaladığına
tanık oldu. Bu yazıyı yazmak için ga^
zetedeki çapraz kurlara baktı: "1
drahmi = 1600 TL."
Sizce Türk parasına hakaret eden
kim(ler)?
Para dediğin bir kâğıt parçası. Or-
tada bir hakaret gören varsa bu o pa-
rayı kazanmak için alın teri döken; o
parayı cebine koyup alışverişe giden-
lerdir. Biziz.
Sizce, bize hakaret yanşında o za~
vallı salak Ingiliz hooligan kaçıncı sı-
radadır?
POLtTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETtNKAYA
Öfkeli Kasırga...
Kıyıda balıkçı tekneleri...
Güneş, biryüreğin çırpınışı gibi kayboluyor;
ufuk çizgisini geçen kuşlar, yeni iklimlere doğ-
ru kanat çırpıyor...
Sanyer'de bir akşam...
Sanki Istanbul'un dışında, ayn bir evrende
yaşıyorgibiyiz...
Yaşam kendi içinde deriizin hışırtılanna ka-
nşıyor, kabartıcı acı sabırotian insanın doğasın-
daki özlemleri alıp götürüyor...
Saçlan srfır numaraya vurulmuş çocuk, çiçek
satarken neden yapışkan birtavır içinde?..
Gökyüzüne ve denize bakıyorum...
Sevinin yaşamla bağdaşmadığına inanan
birtoplum, aydınlığa ulaşabilir mi?..
Küçük sevinçleri GS-Leeds United maçın-
da arayan, yıllar önce yitirdiği kimlığinı 'futbol
şovenizmi'y\e elde etmeye çaiışan bir toplum,
ülkesinin 'işkenceci' oluşuna neden tepki gös-
termez; demokratik örgütlenmeyi yaşam bi-
çimi olarak görmez...
Şafağın yolunu açan bir gecenin içindeyiz...
Balıkçı tekneleri, boğazdan geçen gemiler...
Cumhurbaşkanını seçecek olan Meclıs, ken-
di içinden değil, dışarıdan aday arayışında...
Bu formüle Bülent Ecevit ve Deviet Bah-
çeli sıcak bakıyor; ANAP ise "Acaba Mesut
Yılmaz olmaz mı" diye düşünüyor...
Gün gün artan yaşam pahalılığı...
Işsizlik!..
LJse mezunu on bınlerce gencimizin kahve
köşelerinde bekleyişi...
Peki, Güneydoğu'da neleroluyor; siyasal er-
kin eli oralara uzanıyor mu?..
Boşaltılan köyler, aç insanlar, hasta çocuk-
lar, öğretmensiz okullar!..
Doktor, ebe, hemşire!..
Kapısına kilit vurulan hastaneler, sağlık
ocaklan!..
Fışkıran bir denizi andıran acı bir türkü bo-
ğazdan Sanyer kıyılarına iniyor; öfkeli bir kasır-
ga, yağmur bulutlannı getiriyor... 5
•••
Denize doğru baktığımda balıkçı tekneleri
yeni bir yolculuğa hazırlanıyorlardı...
Gece, gökyüzünü kuşatmıştı...
Islık çalan bir çocuk, eski zaman masallann-
da saklı kalmış geleceğin düşlerini kuruyor-
du...
Toprağın ve yıldızlann kokulanna hasret bir
toplum, bunca acıyı küçük sevinçlerie yenme-
yeçahşıyor; memur, öğretmen, işçi, dul, yetim,
emekli.. yani 'dargelihi', geleceğin 'umutde-
nizJ' olmadığına inanıyordu...
O akşam Sanyer'de yıldızlann altında yürür-
ken ölümsüzlüge sırtını dönen, variığın yeti-
şemeyeceği gelecek zamanın yokuşunu dü-
şündüm...
Anneterle, babalarla, kardeşlerle konuştum...
Üniversite harcını yatıramayan gencin göz-
lerindeki hüzün, umutlann bittiği, anılann yakıl-
dığı bir ormanda, karanlık, geç vakitlere ka-
lınmış saatleri gösteriyordu...
Anneleryorgun, babalar umutsuz, kardeşler
kırgındı...
Hepimizi suçluyordu onlaıi.
Haklıydılar, inanın!..
On beşinde işkenceden geçen çocuklarla
kırlarda buluştuğumuz, onlara öğüt verdiğimiz
yıllar çok gerilerde kalmıştı...
Ben hâlâ Sanyer'deydim...
Yokluğun cehenneminde dolaşan milyon-
lar, acılan kenara itip 'zafersarhoşluğunu' mut-
lulukla bütünleştirmeyi de öğrenmişlerdi; se-
vinçleri, büyük başarılan alkışlayıp kendı gele-
ceklerini yok sayıp böyle yaşayıp gitmeyi de...
Zaman akıp gidiyordu...
Kaçışlar, kayboluşlar, acımasızlıklar...
Sahi biz nerede yaşıyorduk, bilen var mıydı?
• • •
Toplumun sevgiye gereksinimi var!
Oysa toplum giderek yalnızlaşıyor...
Birileri ortaya çıkıp bahann şafağında "mer-
haba" dese topluma; bizler çocuklanmızı se-
vebilsek, beyaz bir patika üzerinde sevginin
meltemini estirebilsek!..
O zaman ne olurdu?
Gün gelir yüreklerde hüzün söneri
Gün gelir aydınlığa açılır kapılar!..
Gün gelir sevda nakış gibi dokunur ıçimız-
de!..
Belki benimki köleliğe dönüşmüş bir öz-
tem!..
Sanyer'de bir akşam balıkçı teknelerine, de-
nize, yıldızlara, kuşlara, Boğaz'dan geçen ge-
milere bakarken bunları düşündüm...
Galiba biraz da abarttım!..
hikmet.cetinkaya(a cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Cumhurtyet
kulübû
y
^ kitap kulübû
ItıiH (ntıııu
\Kzı
Kîtttptetn
ÇAĞININ TANIĞI ÖC YAZAR
2 BASI
KUBİ1AY OLAYI VE TARİKAT
KAMPLARI
4 BASI
SAHCILI YILUR KÜJATILMIŞ
SOMKLAR
4 BASI
KÜZ|M$TUHDAKÜRT
ZAMBAK SANA Dâ BULAJTI KAH
2 BASI
DİN BAROHUNUN KA2LARI
2 BASI
A$IK KADINLAR SOKAĞI
2 BASI
ŞERİAT PAIARI
SEVDANIN ADRESİ BELLİ DEĞİL
TÜRKİYE'NİN $EYTAN ÜÇ6ENİ
ZLERİN POYRAZ '
Cumhuriyet Kitap Kulubu Çağ Pazarlama A Ş Turkocağı Cad
No.39/41(34334ICağaloğlu-lstanbul Tel 514 01 96