19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2000 PAZARTESİ O L A Y L A R V E O O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuıiyetcom.tr 60. Yılı'nda Köy Enstitüleri Y. Doç. Dr. Oktay GÖKDEMtR A klın ınançtan, bilımin de dinden bağımsızlaşma sü- reci olarak tanımlayabile- ceğimiz aydınlanma döne- mi Batı dünyasında 17. ve 18. yüzyıllarda yaşanmış ve sonraki dö- nemlerde çağdaşlık yolunda atılım yap- mak isteyen ûlkeler tarafindan uygula- ma alanına konulmaya çalışılmıştır. Ku- rucu ilke olarak "akh" temel alan aydın- lanma düşüncesi bilimi ve bilimsel dü- şünceyi yücelterek yaşamın tek yol gös- tericisi halıne getirmiştir. Insan aklının hiçbiraracıya ve rehbere gereksinim duy- madan kamusal alan önünde özgürce kullanılmasını savunan aydınlanmanın bu evrensel yaklaşımmın Tüıkiye'ye yan- sıması ise 1923 CumhuriyetDevrimi'yle gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Gerçek- leştirilmeye çalışılmıştır diyorum, çün- kü siyasal ve toplumsal geleneğinde Rö- * nesans'ı ve Reform'u olmayan, degişme kavramının kendisini reddederek kendi- si dışında gelişen dünyayı değismeyen bır anlayışla yorumlama uğraşı içüıde olan bir devlet yapılanmasından, toplumun üzerine bir karabasan gibı çöken yüzyıl- lann kökJeştirdiği dinsel ve geleneksel bağlardan kurtanlarak modern bir ulus ve haklannın bilincinde çağdaş bireyler yaratmak gerçekten zor bir işti. Cumhu- riyet Devrimi kendi ideolojisine uygun yurttaşlar yaratmanın yolunu laik ve uhı- sal eğitım sistemınde görmüş, eğitim yo- luyla toplumun dünya görüşünü kökûn- den değiştirmeyi amaçlamıştır. Cumhuriyetin Jcöy sorununa ve Türk köylüsünün eğitimi sorununa bakış açı- sı da bu ideolojik yaklaşımdan ayn dü- şünülemez. Yüzlerce yıldır asker ve ver- gi kaynağı olarak görülen, sipahi ve mül- tezim baskısıyla ezilen. "reaya" denile- rek sürü yenne konulan; Yemen'de, Ga- liçya'da, Kuzey Afrika çöllerinde insan kaynaklan tüketilen; Nâzım Hikmef in de- yışıyle *_ Hoca Nasreddin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibi gükn" Türk köylü- sü, ıçınde bulunduğu feodal yapınm çark- lanndan bır an önce kurtanlmayı bekli- yordu. Nitekim cumhuriyet; 1925 yıhn- da köylü üzerinde çok ağır bir yük bıra- kan Aşar Vergisi'ni kaldırmış; köklü bir toprak reformunu gerçekleştırebilmek Mersin Üni. Fen-Edb. Fak. Tarih Böl. için çalışmalara başlanmıştı. Ancak ge- niş çaplı bir reform, cumhuriyetin önder kadrosu tarafindan çok ıstenmesıne kar- şuı tek parti yönetimi içindeki tutucu muhalefet tarafindan sûrekli engellen- mıştır. Bu durumda köyû ve köylüyü ye- niden canlandırmak gerekiyordu. K6- yün içindeki geleneksel baskı gruplan- nın etkisini ortadan kaldırmak, aydın- lanmanın evrensel değerlerini köye ulaş- tırmak, bir çift öküz ve karasabanla ya- pılan ilkel tanm yöntemlerinin yerine çağdaş tanm yöntemlerini uygulayabü- mek için köyû ve köylüyü tanıyan, kö- yün içinden çıkmış, aydınlanmış birey- lere gereksinim vardı. 1930'lu yülarda Türkiye toplam nüfu- sunun büyük çoğunluğu köylerde yaşı- yordu. Yaİdaşık 40 bin köyün 35 binin- de okul yoktu. Okul bulunan pek çok köy de öğretmensizlikten eğitim ve öğ- retim etkinliklerini yürütemiyordu. Bu du- rumun ortadan kaldırılması için önce- likli olarak askerliğını onbaşı ve çavuş olarak yapmış köy çocuklanna yönelik olarak Köy Eğttmen Okullan denemesi uygulama alanına konuldu. Bu deneme- den sonra iki aydınlanma öncüsü, Hasan Âli Yücel, Milli Eğitim Bakanlığı'na; Is- mail Hakkı Tonguç, llköğretim Genel Müdürlüğü görevıne getınldıler. Dünya pedagoji ansiklopedilerine Türk buluşu kurumlar olarak geçecek olan ve eğitim tarihimizin en köklü kuruluşlan olan Köy Enstitüleri bu iki aydınlanma öncü- sünündevasaçabalanyla 17Nisan 1940'ta kuruldu. Pedagojik açıdan "iş icerisinde iş için eğtthn" ilkesini benimseyen Ens- titüler; 1940'lı yıllarda otoriter tek parti yönetimlerinin egemen olduğu bir dün- yada aynı zaman demokratik eğitim an- layışmı da benimseyerek tüm dünyaya demokrasi dersi verdiler. Kendi okulla- nnı kendileri yapan enstitülüler, okulla- nnın yönetiminde doğrudan söz sahibi oluyorlar, önceki dönemde sığırtmaçlık •9ı yapmaktan başka şanslan olmayan köy çocuklan enstitü lcitaplıklannın raflan- nı süsleyen Dünya Klasikleriyle ilk kez buluşarak Batac'ı, Tobtoy'u, Gorid'yi, Çehov'u vb. okuyorlardı. Kepirtepc'den Cılavuz'a, Kızüçuflu dan Dûriçine, Sa- vaştepe'den Hasanoğlan'a tüm Türki- ye'yi kapsayan 21 enstitüde kız-erkek binlerce "boz urbah"; enstitülerinin bu- lunduğuyörenın folklorik değerlerini bi- lün yöntemleriyle araştırarak; ortaya çı- karmış olduklan ürünlen yıne köylüler- le paylaşıyorlardı. Böylelikle köye, öğ- retmenin kişiliğinde Cumhuriyet Devri- mi'nin ideolojisini her açıdan benimse- miş, eleştiri ve yorumlama gücü yüksek, aklını her alanda özgürce kullanabilen, köydeki geleneksel üretim ilişkileri sü- recıni köylü lehine dönüştürebilecek ay- dınlanmış bireyler gönderiliyordu. 1946 yılmda Türkiye gerekıçdinamık- lerin, gerekse dış dinamiklerin zorlama- sıyla tek parti yönetiminden çok partıli parlamenter rejıme geçince enstitûler Toprak Ağalannın Çıkan Uğruna... Cumhurbaşkanı lnö- nü'nün, "Cumhuriyet'in eserteri içerisinde en değer- tisi ve sevgüfcn" saydığı Köy Enstitüleri uygulamasında görünen amaç, okur yazar- lığm yaygınlaşrınlması, il- köğretimin yüzde yüz ger- çekleştirilmesiydi. Sistem elbette bunu kapsıyordu, ama eğitim çok daha gerüş bir erek için kullamlmaya çalı- şılmıştı: Nüfusun yüzde sek- senini oluşturan, ekonomik yönden en zor durumda olan, en çok sömürülen köylü kit- lesıni uyandtrma, bılınçlen- dirme, çağdaşlaşmasına yar- dımcı olma, mesleksel fark- hlaşma ile kapah köy ekono- misini acma, ekonomik ge- lişmeyi hızlandırma, sınıf bilinci edinmiş, kazandığı örgütlenme yeteneği ile de- mokratik baskı güçleri oluş- turabilecek bireyler yarat- ma ve bu yoldan cumhuriye- tin kuruluşunda verümiş söz- lerin yerine getirilmesini, gerçek anlamda demokratik birsosyaldeviet'ıngerçekleş- tirihnesini sağlama, cumhu- riyetin temellerini sağlam- laştırma, Kemalist devrimi geliştirme, ilerletme... Ne yazık ki Türkiye bu ta- rihsel olanağı kaçırmıştır. Kentleşme, endüstrileşme elbette yine olacaktı. Belki dış ülkelere işgücü göçü de yaşanacaktı. Ama kentlere gelenler de, dışanya giden- ler de eğitimsiz, rnesleksiz, kendilerinı ve çevrelerini mutsuz eden ınsanlar değil, bilgili, kültürlü, uygar cum- huriyet vatandaşlan olacak- lardı. Bugün Köy Enstitüle- ri uygulamasmdan ne ölçü- de yararlanılabilir? Günü- müzün koşullan elbette çok değişiktir. Ama geçrruş uy- gulamadan alınacak birçok ders vardır. Köy Enstitülerin- de uygulanmış eğitim ve öğ- retim ilkeleri evrenseldir, her düzeydeki eğitim kurumun- da uygulanabilir nitelikte- dir. Örneğin iş eğitiminin, özyönetimin, okuma, tarnş- ma özgürlüğünün, öğrenim- de öğrenci etkinliğinin uy- gulanmaması için akla uygun bir neden var mıdu-? Engel, gerekli siyasal iradenın yok- luğudur. Halkı ne ölçüde temsil ettikleri taroşmalı po- litikacılanmız, gerçek cum- huriyet vatandaşlan yetişti- rilmesini gerçekten istyor- lar mı? Eğitimin gücüne ina- nıyorlar mı? Buna ınanan din sömürücüleri eğitimi kendi amaçlanna göre, top- lumsal değışımı etkilemek için son aylarda başan ile kullanrmşlardır, kullanmak- tadıriar. Bu durum, Köy Ens- titülerinin önemini arttır- maktadır. tnsafsızca yok edil- miş birkurumun, 60 yıl son- ra bile bir çözüm seçeneği olarak ülkenin gündeminde olması gibi az rastlanan bır olguyla karşı karşıyayız. Ül- kenin aydınlanna, ilerici "sosyal pedagogtan"na çok görevler düşmektedır. Köy Enstitülerinin ne ol- duğu, başansı, belkı de en öz- lü ve kısa olarak, ünlü bir toprak ağasuun, Köy Ensti- rüsü çıkışlılan eleştirmek için söylediği şu sözlerde saklıdır: Bunlann kerbiri kendinibir Abrtfirkıanıyor! Köy Enstitülerinin amacı ve başansı bundan güzel açıklanamazdı! Dr.ENGtN TONGUÇ hakkında tutucu çevreler eleştirilerini arttırmaya başladılar. Zira enstitülü öğ- retmenlerin köyün feodal yapısını dö- nûştürmek için yapmış okhiğu çalısma- lardan olumsuz bir şekilde etkiknen top- rak ağalan ve eşraf,kendi suııfsal tercih- lerinı siyasal iktidara yansıtacak bir si- yasal partiye kavuşmuşlardı. Onlara gö- re okumak, aydınlanmak köy çocuklan- na göre bir iş değildi. Onlar ancak ağa- run marabası, yanaşması, davar sürülen peşinde sığırtrnaç olabilirlerdi. Enstıtü- lerin kurulmasına 1940'h yıllann başın- da büyük çaba harcanuş CHP ise oy kay- gısı nedeniyie DP taraftariannın bu hak- sız eleştirileri karşısında geri adım at- mış, Hasan Âli Yücel'in Mıllı Eğitim Bakanlığı'ndan istifa etmesinden sonra enstitûterin yapıian değistirilmeye bas- lanmıştır. 1952-1953 ders yüı başında Demok- Köy Enstitüleri gerek iç işleyıslerindeki de- mokratik tutarhlık, gerekse ülkemızin düsün yaşamma kazandımuş olduğu çağ- daş bıreylerle eğitim tanhımız içindeki haklı ve onurlu yerini çoktan almışür. Üzerlerine Batüı bilim çevrelerince dok- tora tezleri yazılan, UNESCO tarafin- dan tüm geri kalmış ülkelere çağdaş bir kalkınma modeli olarak sunulan enstitü- leri kapatan zihnıyet ise o günden bu ya- na binlerce Kuran kursuyla, yüzlerce imam-hatip iisesiyle aydınlanmış birey- ler yerine ne yazık ki "kui" yetışürme- ye dcvam ediyor. Kuruluşlaruun 60. yı- lmda, başta aydınlanma devrimimizin öncüsü Mustafa Kemal Atetfirk, Köy Enstitülennı; çok partili parlamenter ya- şam ile birlikte devlet yaşamtnm en önem- li olayı olarak niteleyen tsmet toöai, Sçek bir eğitımci ve hümanist Hasan Yücel ve bütün Köy Enstitülerinin u İMba n sı lsnuül Hakkı Tonguç olmak üzere tüm "bozurbafciılann çağdaş Tür- kiye'yi yaratma uğrunda gerçekleştir- dikleri işlerve anılan önünde saygıyla eği- liyoruz. Laik, demokrat ve ilerici cum- huriyet kusaklanna şimdi düşen görev, Köy Enstitükri'nde uygulanan çağdaş, ûretken ve demokratik eğitim yöntemi- ni ulusal eğitim sistemimizin her aşama- sına uygulayarak eleştiren, sorgulayan, evrensel değerierle bütünleşmiş çağdaş bireyler yeösOrmek olmalıdır. CUMHURİYET^TEN OKURLARA , ••!'•• ORHANERtNÇ Atalanmıan "Yaptığı haytr, ürküttüğü kurbağaya değmedi" diye niteledikleri başansız işlerden biri de, çok satışlı gazetelerin fiyatlannı indirmeleri ol- du. Onlar 100 bin liraya inince, 100 binlik havuz ga- zeteteri de rryatlan 50 bin liraya çektiler. Hürriyet ve Sabah gazeteleri haftalık ortalamada 650 bin satışın üstüne çıkıp 2OO'er bin dolayında ar- tiş sağladılar, ama sayılar, yaklaşık 500 bin dolayın- daki satış artışının gazeteler arasındaki transferler- den kaynaklandtğını göstenyor. 3-9 Nisan haftasın- daki satış arbşının 178 bin 7241e kalması, çok sa- tşlı gazetelerin, çogu aynı gruba bağlı küçük kar- deşterini vurduğunu göstenyor. Ryat indiriminin olumsuz yönden etkilediği ya- ymiann başında da, yeni yeni yeterii güce ulaşma- ya çalışan bölge gazeteleri geliyor. Dev holding ga- zeteleri ile baş edebilmek için onlar da fiyatlannı in- dirmek zorunluğunu duyuyorlar. Ryat indiriminin nedenlerinı, dışandan bakarak bulabilmek olası değil. Ama indirim uygulamasıyla cep telefonu, POAŞ, TÜPRAŞ gibi ihalelerin ya ya- pılrna ya da kesinleşme sürecine rastlaması kimi çev- reterde ikirciklenme yaratıyor. Bilinmeyenlerden biri de, indirim uygulamasının ne zamana kadar süreceği ya da hangi hotdingin da- ha önce pes edeceği. Yapdan hesaplara göre 100 bin liralık ve KDV'nin de tçinde olduğu satış fiyatı, salt kâğıt giderini kar- şılamaktan bile uzak kairyor. Gazetelerin kâğıt ağır- lıklan gözönüne alınarak yapıian bir hesaba göre, ay- lık kâğıt gideri nedeniyie doğan zarar, 1 trilyon 500 möyar Itra ile 2 trilyon 700 milyar lira arasında deği- şiyor. Belki gazetelerin aldığı reklamlar bu zaran karşı- ladığı gibi başta personel olmak üzere dığer gider- leri de karşdıyordur. Ya da "Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez" ve "Ağanın eli tutulmaz" örneği, hol- dingler biraz destek çıkıyoriardır. Uygulama için "hakstz rekabet" nitelemesini yap- mak, daha önceki uygulamada alınan karariara ba- tahrsa gereksiz oluyor. Çünkü, promosyon yasağı ge- tlren yasa yapılırken bırakılan açık kapılar nasıl pro- mosyonu önleyeceği yerde tırmandırdıysa, Rekabe- tin Korunması Yasası yapılırken bırakılan açık kapı- larda holdtngtere canlannın istediğini yapma kolay- lığını sağlryor. mAHuuıSo.8,Sü.l'de [email protected] (VeezyGo'cu olmayanlar, ezyGo'cular, müjde! ve abonelikleri 12 ayı dolan VeezyGo'cuların bilgisayarlarını yeniliyor! Hem de en üstün teknoiojiyle. Dünyanın en hızlı PC'lerini sadece siz VeezyGo'culara sunuyor. Türkiye'nin ve hatta dünyanın ilk ıooo MHz işlemcili bilgisayarı sizin olacak! (Eğer 12 ayı doldurmanıza çok varsa üzülmeyin, sizin için de güzel sürprizlerimiz var!) Yeni PC'niz hem çok hızlı, hem de hiçbir eksiği yok. DVD-ROM'uyla istediğiniz filmi seyredin, istediğiniz oyunu oynayın, istediğiniz programı çalıştırın. İnternette hız yapın. Hiç beklemeden, keyfiniz kaçmadan! ^ . • • ~ . > • AMDDünyanın en — AMD V I D £ O_ •jğ&f- \ i ' Unutmayın, ıooo MHz'lik Veezy PC'ye şımdılik sadece sizler sahip olabiliyorsunuz. VeezyGo sizi hiçbir zaman teknoiojinin gerisinde bırakmayacak. " " ' ularoraya! (Efendim? Zamanmda Ve çok mu özüldünüz? Ama size başta okumayı demiştiM Vesteln 0 800 219 01 20 VESTEL DenizBank ıooo MHz'lik Veezy PC'nizi nasıl alacağınızı ya da diğer sürprizlerimizi öğrenmek isterseniz, web sitemize hemen bir göz atın! www.veezygo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle