27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 NİSAN 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Özden'e adaylık önerisi • SAMSUN (Cumhuriyet)- Atatürkçü Düşünce Derneji (ADD) Samsun Şubesi'nce düzenlenen "1. ADD Bölge Eğitim Toplantısı" sonuç bildirgesi açıklandı. ADD'nin bölgedeki 13 şubesinin genel baskanlarının Yekta Güngör Özden'i cumhurbaşkanhğına aday gösterdikleri bildirgede "Çankaya'ya çağdaş, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmanın bilincine gönülden inanmış ve üstün nitelikleri bünyesinde toplamış, ülketnizin, ulusumuzun yararlannı her türlü kişisel çıkarlann üstünde gören ve tutan, ulusumuzu ve ülkemizi iç ve dış dünyada en iyi biçimde temsil edeceğine inandığımız ADD Genel Başkanımız Sayın Yekta üüngör Özden'i aday gösteriyoruz"' denildi. 15 yaşındaki çocuklar DGM'de • Dİ\ ARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - 4bdullah Öcalan'ın Türkiye"ye getirilmesi sırasında desteklemek için yürüyüş yaptıklan \ r e slogan attıklan iddiasıyla yargılanan 5 ilköğretim ökulu öğrencisi ile iki öğretmenin yargılanmalanna devam edildi. Diyarbakır4 No'lu DGM'de dün görülen davanın oturumuna TCY'nin 168"inci maddesi uyannca örgüt üyeliginden 12 yıl 6 aydan 15 yılakadar hapis istemiyle yargılanan Unal Erkan İlköğretim Okulu'nun 5 öğrencisi ve 2 öğretmen katılmadı. Mahkeme heyeti bir sonraki orurumda aynı okulda okuyan bazı öğrencilerin tanık olarak dinlenmesi için yargılamayı erteledi. Uyuşturucu davası I İstanbul Haber Servisi - Eski Türkiye gûzeli Alev Sayın ve Jamaika uyruklu sevgilisi Michael Livin'e "kokain kullanmak" suçundan 10'ar ay hapis cezası verildi. Aynı davada yargılanan 3 sanık da çeşitli hapis cezalan aldı. İstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Alev Sayın, Yaşar Arıcı, Yaşar Murat Dolaş, Esat Kölege ve Michael Livin katıldı. Erdil'e 'Gran Cruz Nişanı' • ANKARA (AA)- Ispanya Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Antonio Moreno Barbera'nın resmi davetlisi olarak Ispanya'da bulunan Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral tlhami Erdil'e "Gran Cruz Nişanı" takdim edildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Genel Sekreterliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Erdü'in 14 Nisan Cuma günü Türkiye'ye döneceği belirtildi. 6 ADah bizi terk ettP".-5S- Hizbullah'ın üst düzey askeri sorumlusu Cemal Tutar, Beykoz operasyonunda Tann'nm devletten yana olduğunu öne sürdü DİYARBAKIR (CumhuriyetBürosu)- Hüseyin Velioğlu'nun öldürüldüğu ope- rasyonda yakalanan örgütün üst düzey so- rumlulanndan Cemal Tutar, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'ndeki sorgusunda, Hizbullah içerisindeki faaliyetlerini "Al- lah içjn" yapnğını söyledi. Yaptıklann- dan pişman olduğunu anlatan Tutar, "Oy- sa Allah için yapdan bir işte AData yardım eder_ Ama Allah bize olân vardımını ke- serek bu olayda deviete yardım etti ve ör- gütü çökertti. Demek Iti Allah bizündeğil devletin arkasmdavTnış" dedı. Batman, Mardin, Konya ve istanbul'da örgütün bilgi işlem merkezlerini oluştur- mak için görevlendirildiğini de anlatan Tutar, bilgisayara yüklediği 530 bin say- falık örgüt arşivinin polisin eline geçtiği- ni söyledi. tstanbul/Beykoz operasyonunda yaka- landıktan sonra Diyarbakır Emniyet Mü- dürlüğü'ne götürülerek sorgulanan *\e- dat-Şahin" kod adlı Cemal Tutar, 41 şay- falık ifadesinde, 1993 yılında Dicle Üni- versitesi Inşaat Mühendisliği bölümün- den aynlarak örgüt adına Diyarbakır, Bat- man, Mardin, Mersin, Tarsus ve Konya'da faaliyetlerde bulunduğunu, 61 öldürme ve yaralama eyleminin talimatını verdiği- ni söyledi. 1994 yılında düzenlenen polis operas- yonlanyla kendisine bağlı askeri kanat mensuplanmn tümünün yakalandığını ve bu yüzden kendisinin de deşifre olduğu- nu kaydeden Tutar, tsa Altsoy tarafından Mardin'de, operasyonlarla deşifre edilen bilgı işlem merkezine götürüldüğünü, bu- rada bilgisayar kullanmayı öğrendiğini söyledi. Burada Hüseyin Velioğlu, Sela- hattin Ürük, AbduIhaHm, Veysi Ülsen ve AbdulazizTunç'un kaldığını anlatan Tu- tar, evin en üst katında Velioğlu'nun aile- siyle birlikte yaşadığını bildirdi. Önce Adana sonra Tarsus Velioğlu'nun talimaüyla bilgisayar al- mak ve yeni bir bilgi işlem üssü kurmak üzere Adana'ya gönderildiğini, kendisine tahsis edilen eve getirilen bilgisayarlara örgütsel belgeleri yüklemekle görevlendi- rildiğini kaydeden Tutar, daha sonra Tar- sus'ta Selahattin Ürük'e ait bir eve taşın- dığını söyledi. Velioğlu üe görüşme Tutar, "Tarsus'ageridöndüğündeMar- dindeki dokümanlar buraya getirümişti. Evdeaynca 5 bilgisayarve scannerde var- dL Ben, Selahattin Ürük, Mehmet Emin Ekinci, Abdülhalinı ve Ata isiırüi arkadaş- hrla birlikte 530 bin sayfahk örgütsel do- kümanı bilgisayara tarama usulüyle kay- dettik. Bu arada bu çahşmalannuz esna- sındabulunduğumuzyere Hoca kodHa- cı Inan ve tsa Altsoy da gekuTer. Bilgisaya- ra ka>dettiğimiz dokümanlann CD'lerini ahp Hüseyin Vetioğhı'na götürüyorlardı. Dokümanı CD'lere kaydeftikten sonra vakbk" diye konuştu. Örgütün aranan yöneticilerinden Haa Inan'ın, kendisini bir süre kaldığı Kon- ya'dan Istanbul'a, polisin operasyon yap- tığı eve götürdüğünü, Kavacık'taki bu ev- de Hüseyin Velioğlu ile görüşrüğünü be- lirten Tutar, evde Edip Gümüş, Hacı Inan AFİD davası 14 şeriatçı teröriste ceza yağdı tstanbul Haber Ser- visi - Cumhuriyetm 75. yıldönümü kutlamala- nnda Anıtkabir'e uçakla intihar saldın- sı düzenlemeyi ve Fa- tih Camisi'ni işgal et- meyi planladıklan ge- rekçesiyle yargılanan şeriatçı "Anadolu Fe- dere Islam Devleti (AFto)" örgütü üyesi 29 sanıktan 14'ü, 3 yıl 9 ay ile 18 yıl 9 ay ara- sında çeşitli eğır hapis cezalanna çarptınldı. 15 sanığın ise delil ye- tersizliginden beraat ettiği karar duruşma- sından sonra sanıklar ve yakınlan olay çı- kardı, bir polis memu- ru yaralandı; İstanbul 2 No'lu DGM'deki duruşmada karan açıklayan mah- keme heyeti, Mehmet Demir'i, "yasadışı ör- güt içerisinde özeJ gö- rev almak" suçundan 18 yıl 9 ay ağır hapis cezasına çarptırdı. Sa- nıklardan 10'u 12 yıl 6'şar ay ağır hapis ce- zasına çarptıran mah- keme heyeti, 1 sanığa 5 yıl, 2 sanığa da 3 yıl 9'aray ağır hapis ceza- sı verdi. Karann açıklanma- sının ardmdan sanıklar, kendilerini görüntüle- mek isteyen gazeteci- lere saldırmak istedi- ler. Ancak güvenlik güçlerinin barikatını aşamayan sanıklar, bu kez, cezaevi aracma götürülürken gazeteci- lere hakaret ettiler. Karann okunması sırasmda salona alın- mayan sanık yakınla- rından birisi, sanıklarm araca bindirilmesi sıra- sında gazetecilere taş firlattı. Taşın isabet et- tiği bir çevik kuvvet polisi hafif yaralanır- ken saldırgan gözaltı- na alındı. İĞ1NELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN rWAP-5Kl// ve "Mehmet" kod adlıVeysi'nin de bu- lunduğunu, Inan ve Veysi dışan çıktıktan birkaç saat sonra polisin operasyon yap- tığını bildirdi. Tutar operasyon anını şöy- le anlattı: "Polis kapıyı çaldıktan sonra Velioğlu'nun evde bulunan Kalaşnikof si- lahla ateş ettiğini gördüm. Bunun üzerine dışandan da bizedoğru ateşedflmeye baş- landL Bu sırada Velioğlu'nun yere düştü- ğünü gördüm. Ben de Kalaşnikoflardan birini alarak rasgele, dışarrya doğru ateş etmeye başladım. Edip Gümüş ise evde bulunan bilgisayar ve CD disketlerinin üzerineateş edip dokümanlan imha etme- ye çahşryordu. Bir müddet bu şekilde ça- tişma devam ettikten sonra Gümüş,bana, polise teslim olmamızı teklif etti ve ben de kabul ettinı. Böylece silahlanmızı yere bı- rakarak teslim olduk. Bu ev Hizbullah ör- gütünün ana kumanda merkezh dl" Allah içiıt, ama~ Her şeyi "AHahiçin vapuklarmızannet- anlatan Tutar şöyle devam etti: "Oysa Allah için yapılan bir işte Allah yardım eder. Ama Aflah bi- ze olan yanümmı keserek bu olaydadevieteyardnn et- ti veörgütü çökertti. Demek ki Allah bizimdeğil devletin arkasındavmış. Çünkü Hü- seyinVelioğlu, EdipGümüş ve ben Cemal Tutar polisin bizi hiçbirzaman yakalaya- mayacağmı düşünüyorduk. ADah istersebunaengel ola- bilirdi. Ancak bizim bile ummadığunız bir baskuıla Türkne'de en çok aranan sahıslardan biri öldürüldü, diğer ikisi ele geçirüdi. Bu- nunla beraber örgütün bu- güne kadarki rüm bilgileri de polisin eline geçti. Bun- dan şunu anhyorum Id Al- lah bu işe dur dedi ve bizi büyük bir mağlubiyete uğ- ram. Bir daha asla sniımı- a doğrultamayacağımız bir hak getirdi" Hizbullah'ın amacı Şeriatçı Hizb-üt Tahrir'in iddianamesi tamamlandı 6 Amaç Islam hilafet devleti^ ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara DGM Savcısı Talat Şalk tarafından şeriatçı Hizb-üt Tahrir hakkında hazırlanan iddi- anamede, örgütün hilafet devleti kurmak için yasadışı ve gizli ola- rak çalıştığı vurgulandı. Örgütün Türkiye sorumlusu Ahmet Kıhçkaya'nın, yurdışında bulunan üst düzey örgüt yönetici- leriyle haberleşmesini ^ _ ^ _ _ e-mail ve faksla sağla- dığı belirtilen iddiana- mede, sanıklarm 1 yıl- dan 10 yıla kadar hapis cezalanna çarptırılma- lan istendi. Iddianamede, örgü- tün Intemet'teki web ^ ~ ~ ^ sayfasında siyasi ideolojisi ve amacınm "Hizb-üt Tahrir ne ru- hanhetçi ne ilmi ne akademik ne de hayu- işlerrvle uğraşan bir kitie ohnayıp siyasi bir khledir" sözle- riyle anlatıldığı kaydedildi. Örgü- tün sayfasında, "Hizb-üt Tahrir, Islam ümmetinL, düşmüş olduğu şiddetli çöküntüden kalkındır- mak ve küfiir fikirleri, düzenleri, hükümlerinden kafir devletlerin egemenliğinden, nüfuzundan kurtarmak ga>esiyle kurulmuş- tur. Çahşmasının gayesi, Allah'm indirdiği ile yeniden hükmetmek üzereIslam hilafet devletini tekrar vücuda getirmektir" dendığine dikkat çek*ıldi. "Örgüte göre, demokrasi ileida- reedilen ülkeler küfiirle idareedil- • Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Talat Şalk tarafindan hazırlanan Hizb-üt Tahrir iddianamesinde örgütün laik düzeni yıkma amacı taşıdığı vurgulandı. îddianamede, sanıklann bir yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptınlması istendi. mektedjr" denilen iddianamede, bu ülkelerin yönetimini indirmek için her türlü mücadele, zamanı gelince de silahlı mücadele yapıl- masının planlandığı kaydedildi. iddianamede, örgütün, kurul- ması tasarlanan Islam devleti ana- yasa tasansının olduğu anımsatı- larak, bu tasan incelendiğinde Hizb-üt Tahrir örgütünün laik dü- zeni ve özgürlükçü düzeni yıkıp, yerine din birliğinin esas almdıgı din devletini kurmayı amaçladı- ğmm anlaşıldığı belirtildi. iddi- anamede, Muhammet Hanefi Yağmur ve Mehmet Ahç' ın örgü- tün sözde Türkiye eyaleti encü- meni üyeleri, diğer sanıklann da örgüt üyeleri olduklan anlatıldı. iddianamede, Ahmet Kılıçka- . ^ ^ ^ _ ya, Muhammet Hanefi Yağmur. Mehmet Alıç ve HaKs Yahnan'm Te- rörle Mücadele Yasa- sı'nın "örgütleriherne nam altında olursa ol- sun kurmak, faaliyetle- rini düzenlemek ve yö- netmek" hükmünü dü- zenleyen 7/1. maddesi uyannca 5'er yıldan 10'ar yıla kadar hapis cezalanna mahkûm edilmeleri is- tendi. Diğer 20 samğın da "örgüt mensuplanna yardım etmek ve propaganda yapmak" hükmü uyannca 1 'er yıldan 5'er yıla ka- dar hapis cezalanna çarptınl- malan talep edildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Hizbullah'ın amacınm, tüm dünya üzerinde Islami- yeti hakim kılmak olduğu- nu anlatan Tutar, örgütün yapüanmasıylailgili şu bil- gileri verdi: "Bu amacın gerçekleş- mesi için pe>gamberin ha- yaünı ve mücadelesini ör- nek almak temel ilkedir. Her ne kadar bu örnekten çokça sapılmışsa da, düşün- cebazında bu ükeve mmak temel prensiptir. Islamiveti hâkim küma aşamalannda öncelik kendiniyetiştirmek- tir. Ardından yakın çevreve komşulara bu teWiğ yapdır. Hizbullah,camiler okuDar, köyler üzerinde çaüşarak adam kazamr. Adam ka- zanma için bire birferdi ala- kalar yapdır. Bu flgüenme devresinde özelükle akıcı olan roman türü kitaplaria flgDenen şahsa kitap okuma merakı kazandınlır. Daha sonra dini ve fıkri kitaplar da okutularak bel- fibirasamayagetirüir. Ala- kaya ahnan şahıslara Uk etapta örgüt hakkında hiç bir açıklamada bulunul- mazveörgütünyapısı, ama- cı ve hedefi ve bu hedefe git- medeuygulanacakyöntem- ler söyienmez. Zaten hiç kimse hedef nasıl gerçekle- şecek,Islam devleti nasüku- rulacak, tam olarak bflmez, Biz bu devletin rejimini şu şekildedeğiştireceğiz şekfin- de net bir plan yoktur. An- cak benim tahminkrime göre bu uzun vadeli bir dev- rim şeklinde olabüirdL" [email protected] Gazetemizde başlayan "Sol Geleceği Tartşıyor" dizisi geniş ilgi görüyor. Ulkemiz solunun çeşitli kesimlerinin temel konu- lardaki düşünceleri, belki de ilk kez bu kadar geniş bir çerçeve içinde kamuoyunun önüne çı- kıyor. Ancak bu tartışma henüz önümüzdeki tüm sorunlan kapsamryor. Bu nedenle sanı- nm bu tartışma burada bitme- yecek, bir şekilde sürecek. Solun önde gelen isimlerini okurken kafama solun devlet- le ilişkisi takıldı. Çünkü son yıl- larda sol içinde, devleti tahlil- de bazı farklılıklar ve aynşma- lar yaşandı. Bu farklılıkiann ve aynşmalann, köklerinin solun geçmiş tarihinde de var oldu- ğunu biliyoruz. Devlet, en genel tanımıyla, ülkeye egemen olan sınıflann örgütlenmiş gücü. Şimdiye Devlet ve Sol Muhalefet kadar bütün sınıf ve tabakala- ra eşit uzaklıkta bir devlet bi- çimi keşfedilebilmiş değil. Bu yüzden her devlet örgütlen- mesi bir sınrfın ve o sınrfın müt- tefiklerinin damgasını taşır. Devlet, soyut değil, somut bir kurumdur. Elle tutulur, göz- le görülür. Devletin en temel kurumlarından biri ordudur. Yargı, yasama, yürütme ise devletin diğer belli başlı örgüt- lenmeleridir. Yani bir ülkenin adaleti, meclisi, hükümeti ve güvenlik örgütlenmesi, o ülke- nin devletine rengini verir. Devlet, 19. yüzyıldan bu ya- na Fransız ihtilali sonrası, ulu- sal özelliğiyle ön plana çıktı. Yani genellikle devletler bir ulusa dayanarak kurulup ör- gütlendiler. Zaman zaman farklı uluslann bir arada yaşa- dığı devletler de ortaya çıktı. Örneğin Avrupa'da isviçre; Fransızca, Italyanca ve Al- manca konuşan topluluklar- dan oluşuyor. Belçika; Fla- manca ve Fransızca konuşan iki ayn ulusa dayanıyor. Yani devlet belli sınıflara da- yandığı gibi, genellikle bir ulu- sa da dayanır. Ya da Yugoslav- ya, Sovyetler Biriiği örneklerin- de olduğu gibi farklı uluslara dayanan federatif yapılı devlet- lerde, bir ulusun egemenlik kurduğu bıçimlere de rastlanır. Dünyadaki sol hareket; e- mek eksenli ortaya çıkıp geliş- tiği için, kapitalist sistem altın- da devletle karşı karşıya gel- di. Kapitalist devletin var ol- duğu koşullarda, hiç olmazsa bu devletin sosyal karakteri- nin gelişmesi sosyalistlerin, sosyal demokrasinin temel hedefleri arasında yer aldı. Grevli-toplusözleşmeli sen- dika hakkı, işsizlik sigortası, yaşlılıkta emeklilik sigortası, sosyal yardım, eğitimin toplu- mun bütün kesimlerinin eşit şekilde yararlanabilecek bir hale getirilmesi gibi ekonomik ve sosyal hakların yani sıra, emekçilerin özgürce örgütle- nebildiği bir siyasi ortamın ya- ratılması da, kapitalist devlet- lerde solculann işiydi. Geçen yüzyıla, bu mücade- leler damgasını vurdu. Avrupa ülkelerinde bu noktada önem- li kazanımlar elde edildi. Sos- yalist ülkelerin varlığı, bu geliş- melerde önemli roller oynadı. Türkiye gibi ülkelerde ise, sol muhalefet en temel hakla- n elde edebilmek için bile çok acılar çekti. Buna rağmen, Türkiye'deki burjuva haklar, yani burjuva demokratik dev- rimle elde edilen haklar hep sı- nııiı kaldı. Aşın baskıcı ortam, "şeriat tehdidi", "Kürt sorunu" gibi sorunlar, bu haklann kazanıl- masına karşı bir engel olarak öne sürüldü. Solun bir kesimi baskıcı devlet sisteminin sa- vunulması noktasında kendi- sine yeni bir misyon edindi. Bu ise devleti tanımlamada solun temel tezleri konusunda bir kafa kanşıklığına yol açtı. Devleti ve solu yeniden tar- tışmaya ihtiyacımız var. GLOBALPOLMKÜLTÜR ERGIN YıLDıZOĞLU CU, "Soguk Savaş' ve Sanat: Bir Hegemonya Sorunu... 1980'lerde küresel düzlemde, önemli bir kültürel kayma yaşandı. Biri ekonomik/siyasi, diğeri este- tik/felsefi iki düşünce sisteminin egemenlıği kurul- du. İlk anda birbirinden çok uzak gibi duran bu iki düşünce sistemi, neo-liberalizm ve post-moder- nizm, aslında siyasi sonuçlan iijbanyla birbirine sı- kı sıkıya bağlıydı. Her ikisi de, insanlann kolektif ira- desinin toplumsal sistemleri dönüştürme becerisi- ne olan yüzlerce yıllık inancı, aydınlanma gelene- ğini, ekonomik ve siyaseti yaşamın duzenlenmesi alanından sürülüp atmayı amaçlıyordu. llerici güç- ler, bu iki düşünce sistemiyle çeşitli türevlerinin, as- lında bir uluslararası hegemonya mücadelesi- nin, bu bağlamda, birazınlığın ekonomik, siyasi ge- reksinimlerine uygun değişimlerin küresel çapta da- yatılmasının aracı olduğunu uzun süre kavrayama- dılar. Yepyeni, çağdaş bir dönüşümle karşı karşıya olduklannı sandılar. Bu yanılgının fiyatı ise marjinal- leşmek oldu. Bugün bu dönem geride kalırken ilerici güçleraçı- sından, bu yanılgıya nasıl düştüklerini anlamak, da- ha da önemlisi bizzat bu düşüncelerin egemenlik kurma sürecinin özelliklerini kavrayarak bundan ders çıkarmak büyük önem taşıyor. Ama önce yine bizzat bu iki egemen görüş tarafından hafızalardan silinmeye çalışılan iki düşünürün, Karl Marx ve An- tonio Gramsci'nin iki tespitini hatırlayalım. Karl Marx, bir toplumda egemen olan düşünce sistem- lerinin, aslında toplumda ekonomik güçleri ellerin- de tutanlann düşünceleri olduğuna işaret eder. Bu ekonomik güçlerie çelişkiye girecek olanlann önce bu görüşlerin egemenliğiyle hesaplaşmalan gerekir. Gramsci, bir sınıfın veya insan grubunun arzuladığı toplumsal değişiklikleri gerçekleştirmek ya da var olanı korumak için, toplumun büyük çoğunluğuna lideriiğini kabul ettirmesinin gerekli olduğunu sap- tar; buradan da hegemonya, (Yunanca, lider söz- cüğünden) sorununu irdelemeye geçer. Perry An- derson, New Left Review'un 100. sayısındaki meşhur makalesinde, Gramsci'nin "hegemonya" üzerine görüşlerini incelerken bir hegemonyanın as- lında iki taban tabana zıt sürecin dryalektik birliğin- den oluştuğuna işaret eder: Zorta dayatma ve gö- nüllü kabul etme. Hegemonyanın kurulma süreci- nin başlangıcında kimi zaman zor kullanılsa bile, söz konusu topluluk, istenen değişiklikleri ideolojik kültürel olarak benimserse, zor uygulanmasına gi- derek gerek kalmaz. ••• Toplumsal kabul gördüğü ölçüde, küreselleşme- nin önünü açan ve emperyalizme kültürel siyasi di- renişi, eleştirel tutumu engelleyen neoliberalizm ve post modernizmin sanatçryı siyasetten soyutlayan sanat anlayışının toplumda kabul görmesi sürecine geri dönersek, dikkatle bakınca, tüm yenilik iddiala- nna rağmen sürecin köklerinin 1950'lerde başlayan bir siyasi müdahaleye kadar uzandığını görebılıriz. Bu siyasi kültürel müdahalenin, ozaman hegemon- yacı güç olarak yükselen ABD'den geliyor olması ise tabii ki bir rastlantı değil. Edebiyat ve Eleştiri dergisi mart-nisan sayısın- da bu siyasi kültürel müdahalenin tarihine ışık tutan bir çeviri yayımladı. James Petras imzalı yazı so- ğuk savaş sırasında CIA'nın sanatçılarla olan ilişki- sini inceleyen bir kitabı tanıtıyor. Petras, kaynağı 19. yüzyılın başlanna kadar giden ve sonra modernist ve avant-guard akımların gelişmesiyle marjinalle- şen, gerçek sanat hiçbir siyasi, toplumsal pro- jeye hizmet etmez, yalnızca sanat amacıyla ya- pılır, tezinin CIA tarafından soğuk savaşta kul- lanılmak üzere nasıl ve hangi yöntemlerie can- landırıldığını, finanse edildiğini, bu tuzağa düş- müş birçok sanatçının isimlerini de vererek aktan- yor. Petras'ın yazısını okurken insan, 1980'lerde, geçmişe tepki göstermeye çabalarken tarihin çöp- lüğünden ödünç ahnan ve medyanın da yardımıyla Türkiye'de hızla yayılan "ben istediğim gibi sanat yapanm, kimseye de hesap vermek, bir anlama da gelmek zorunda değilim" türünden görüşleri hatıriamadan edemiyor doğrusu. ••• Neoliberalizmin genel kabul görmesine gelince, bu da bilinçli bir siyasi kültürel müdahalenin ürünüy- dü. Bu konuya eğilen en iyi denemelerden biri 1997 yılında Dissent dergisinde yayımlandı. Düşünce- lerin savaşı nasıl kazanılır Gramsci'ci sağdan dersler başlıklı denemesinde, Suzanne George, neoliberal düşüncenin köklerinin 1940'larda kuru- lan, Mont Pelerin Society'e kadar gıttiğini, daha sonra American Enstitute, Herttage Foundati- on, Hoover Instrtue, The Cato Institute, Man- hattan Institute for Policy Research gibi her za- man, CIA ile ilişki kurumlarca desteklendiğini, 1970'lerde sistemli bir şekilde yayıldığını anlatıyor. George, Francis Fukuyama'nın tarihin Sonu ma- kalesinin nasıl sistemli bir şekilde basında pazarian- dığını da ömek olarak veriyor. Bu iki çalışmanın ışık tuttuğu süreçten, ilerici güç- ler adına birçok ders çıkanlabilir. Ömeğin, sistemli düşünceler/teoriler siyasi yaşamda yaşamsal bir öneme sahiptir. Hiçbir sanat akımı, genelde düşün- ce sistemi, siyasi yaşamın toplumsal anlamın dışı- na kaçamaz, siyasi sonuçlara yol açmadan ede- mez. Sanatçı, eserlerinin şöyle veya böyle siyasi sonuçlan olacağını baştan kabul etmelidir. Bireyler tarafından değil, kurumlar, kolektifler tarafından ve sistematik bir şekilde savunulduklan ölçüde, yeni görüşlerin bir yaygınlaşma şansı olabilir. Edebiyat ve Eleştiri dergisindeki yazıyı okumanızı tavsiye ederim. Yıllardır kuşkulandığınız, ama "komplo te- orilerine" itibar etmediğiniz için, her aklınıza geldi- ğinde geçiştirdiğiniz düşüncelerin doğrulandığını göreceksiniz. Sivil toplum gündemi • Çocuk Vakfi "Çocuğun Cinselhğinin Sömürül- mesine Karşı Hukuksal Koruma" konulu panel dü- zenleyecek. Konuşmacı Prof. Dr. RonaSerozan. Va- kıf binası-Nişantaşı. 17.30. • Acıbadem Hastanesi Tatilya'da ücretsiz diş ta- raması yapacak. 12.00-17.00. • Boğaziçi Üniversitesi Kültür Merkezi'nde "Türkiye'de KadmmYüzYıh" konulu panel gerçek- leştirilecek. 09.00. • tÜ Rektörlüğü ve Türk Gençliği'ne Hizmet Vakfi'nca düzenlenen panelde Doç. Dr. TonguçGör- ker, Türkiye'de Sağlık Politikası'm anlatacak. IÜ Fen Fakültesi Konferans Salonu. Saat: 15.00.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle