19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
İMİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Demirel, 'vatandaşkk nişanı ve kimliğini' Cumhurbaşkanı Aliyev'in elinden aldı Fahri Azerbaycan vatandaşı' BAKÛ(AA) - Azerbaycan Cumhurbaş- kanı Haydar Aliyev. Cumhurbaşkanı Sü- leyman DemireTe "Azerbaycan Vatandaş- hk Nişanı \e Yatandaşhk KimliğT verdi. Demirel, Bakû'da, Kazakistan Cum- hurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ile gö- rüştiL Cumhurbaşkanı Demirel'in ika- metine ayrılan Ak Ev Devlet Konuke- vi'nde gerçekleşen görûşme öncesinde gazetecılerin görüntü almalanna izin ve- rildi. Görüşmeye. KültürBakanı tstemi- han Talay ile Cumhurbaşkanlığı Başda- nışmanı Hikmet Çetin de katıldı. Daha sonra Demirel, Dede Korkut törenleruıe katıldı. Törenlerin sonunda kapanış ko- nuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Alıyev, Cumhurbaşkanı Demirel'e "Ffch- ri Azerbaycan VatandaşhğT verilmesi için "fennan çıkardığuu" bildirdi. Bu açıkla- madan sonra alkışlar arasında kürsüye ge- len Demirel'e Aliyev tarafindan "Azer- baycan Vatandaşkk Nişanı, Vatandaşlık Fermanı ve Vatandaşlık Kimliği'" veriîdi. Salonda bulunanlarca ayakta alkışlanan Demirel, bir teşekkür konuşması yaptı. Cumhurbaşkaru Demirel, Azerbaycan gezisi sırasında burada çalışan Türk işa- damlannı da ikametüıe aynlan Ak Ev Devlet Konukevi'nde kabul etti. Görüş- me öncesinde açıklamalarda bulunan Demirel, Azerbaycan'da ulusal devleti kurma ve yürütme sürecinde yaşanan sı- kıntılara işaret etti. Kendisinin Türk işa- damlanndan Azerbaycan'a gelerek bu ül- kenin kalkınmasına katılmalannı istediği- ni anımsatan Demirel, Türk işadamlannm Türkiye'nın büyük gücünü teşkil ettiğini belirterek yurtdışında Türk malmrn kali- tesiyle aramr hale getırihnesini istedı. Demirel, "Azerbaycan, Avrasya ûlke- leri içerisinde bir kilit ülkedir. Bizim Or- ta Asya'ya atlama yerimiz burasKur" de- Seçilenin kimliği ABiçin mesaj ANKARA (ANKA) - Türkiye'de cumhurbaş- kanlığı seçımlerini çok yakından takip eden AB başkentleri içın yeni cum- hurbaşkanımn kimliğinin "mesaj" oluşturacağı be- lirtiliyor «Üerici, AB'den yana" açık bir tutumu o!an bir kışının seçılme- sinin AB üyeliği için şart kbşulan siyasi reformla- ruı hızlandınlacağmm işaretı olarak algılanaca- ğı ıfade edihyor. AB diplomatık çevrele- h de "Yeni Cumhurbaş- kanıkimolabilir'' sorusu- na yanıt anyor. Bu çevre- lerde seçılecek kişinin kimliğinin AB açısından "mesaj" oluşturacağı söy- lcniyor. "Çok muhafaza- kâr", bir cumhurbaşkanı- nın seçılmesının son ay- larda siyasi reform çaba- lannda yavaşlamarun ola- bıleceği biçıminde değer- lendıriliyor. Buna karşm, siyasi reformlar konusun- dd&fiterkr bir tutum alan, . AB •öyeligınden yana tu- tumu olau bir cumhurbaş- kanının seçilmesinin, si- yasi reformlann hızlandı- nlacağı, AB ile ilişkilere onem verileceğinin gös- tergesi olarak yorumlana- cak. Buna karşm AB çev- relerinde yeni cumhur- b.aşkanının seçiminde AB faktörünün göz ardı edil- meyecek bir unsur olmak- la bırlikte önemli bir un- sur oluşturmayacağına inanıhyor. Bu arada, yeni cumhur- başkanının MHP'den ol- ması olasılığı da dıploma- tik çevrelerde tartışıhyor. Bu çevrelerde, MHP'nın iktidar ortağı olarak "uyum" sağladığı, Başba- kan Yardımcısı DevletBah- çeli'nin olumlu izlemler yarartığı değerlendirmesi yapıyorlar. Aynca Abdıd- lah Ocalan hakkındakı ölüm cezasının ertelenme- sini MHP'nin kabul ettiği- ne dıkkat çekerek MHP'li bir cumhurbaşkanına AB'den tepkı gehneyeceği savunuluyor. Buna karşm yeni cumhurbaşkanının öz- geçmişinin önem taşıyaca- ğı da ifade edihyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Cumhurbaşkanı Demirel'e "Azerbaycan Vatandaşhk Nişanı ve Vatan- daşlık Kimliği'" verdi. Cumhurbaşkanı Demirel, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev fle görüştü. (AA) di. Son 10 yılda özellikle yeni bir coğ- rafyanın ortaya çıkması, yeni şartlann meydana gelmesinden sonra Türki- ye'nin dışanya taştığını anlatan Demirel şöyle devam ettı:"SizIer bu büyük gû- cün bir parçası olarak bu kardeş ülkede yahşfım^ hizmetler yaptjmz. Başlangıç- taki 4-5 senede burada istikrar olsaycb, daha çok birtakun tşleryapabümeimkâ- nı ohırdu. Çahşma şartian, istikrar ister. Devletlerin sistemleri, kurumlan ve zih- niyetleriııdeparaleflikyoksa çahşma şart- ian ağırdır. Güven olmayan yerde teşeb- büsü cezbetmek imkânı yoktur." Demirel, yeniden dü- zenlenen Türk Şehitliği ile buradaki anıtın açılı- şmdan sonra Aliyev ile Park Residance Konut Kompleksi ve Koç- bank'm açılış törenlerine katıldı. Azerbaycan'a yaptığı ziyareti tamamlayan De- mirel, saat 19.00'da An- kara'ya geldi. Demirel, Esenboğa Havalima- nı'nda yaptığı açıklama- da, "Türkçe konuşan ül- keler arasındaki iûşkiler, işbhüği ve çeşitti bö^gesd, uluslararası konulardaki görüskrimizi ortaya koy- duk. Geleceğe baktşmuz- da bir bniikteHk bulun- duğunu memnuniyetle müşahade ettik. İtişküeri- mizin güçlendirilmesin- de,kardeş halklararasın- daki tarûü ve küMrel bağlardan kaynaklanan kuvveth" irade kadar önemhbirroloynamıştır'' dedi. Demirel, Hürriyet gazetesindeki sözlerin kendine ait olmadığını açıkladı 4 Beni aldattılar demecüm' ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Cumhurbaşkam Süleyman Demirel, yeniden seçılmesını sağlayacak anayasa değişikliğinin reddedilmesine ilişkın olarak "Beni aldattılar" diye konuştuğu haberini yalanladı. Demirelin bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra ileriki dönemde kamuoyuna açıklama yapması • Cumhurbaşkanı Demirerin anayasa oylamasında karşılaştığı tablo ve gelişmeler hakkındaki değerlendirmesini "veda mesajında" yapması bekJeniyor. Yakın çevresince kısa sürede aktif olarak siyasete dönmeyeceği, ancak "bir bilen" olarak yön verebileceği yorumlan yapılıyor. bekJeniyor. Cumhurbaşkanı Demirel, anayasa oylamasına yönelik olarak Hürriyet gazetesinde yer alan, "Beni aldattüar" sözleriyle ılgilı dün bir açıklama yaptı. Demirel, açıklamasında "Bir gazetemizde iddia editen, bazı gazetelerimizin köşe yazuannda da yer alan ' Beni aldattılar' şekünde hiç kimseye bir beyanım olmamıstır" dedı. Bakan Cem: Ekonomik program sonuçlanna bakacaklar 4 Japon sermayesi beklemede' TOKYO (AA) - Dışişleri Bakanı tsmafl Cem, Japon işadamlannm Türkiye'ye yatınm için enflasyonla mücadelede ekonomik istikrar programınm ciddıyetle uygulanmasına devam edilmesi beklentisi içinde olduklannı söyledi. Japonya'ya yaptığı resmi ziyareti tamamlayan Cem, Tokyo'dan aynhnadan önce sabah saatlerinde Tokyodaki Türk kültürmerkezınin inşaat alanmı ziyaret ederek ıncelemelerde bulundu. Daha sonra Türkiye Büyükelçiliği personeliyle vedalaşan Cem, yerel saatle 13.30'da Türkiye'ye hareket etti. Dışişleri Bakanı Cem'i, Narita Havaalanı'nda Türkiye'nin Tokyo Büyükelçisi Yaman Başkut uğurladı. Tûkya'dan aynlmadan önce, temaslanyla ilgili sorulanmızı yanıtlayan Cem, yapüğı görüşmelerde Japon işadamlannm, ekonomik istikran çok vurguladıklannı ve bunun Türkiye'ye yatınm yapmalan konusunda önemine işaret etnklerini belirterek "Türkiye fle birtikte yaönm yapma konusunda da zannediyorum siyasi birtikteKk ve siyasi ilişkilerin gefişmes önemli'' diye konuştu. Görüşmelerde, turizm konusu üzerinde de durduğunu anlatan Cem, Japonya'dan Türkiye'ye gelen turist sayısmı yetersiz bulduğunu belırtti. Japon yetkililere, bu konuda kendilenne görev düştügünü aktardığını belirten Cem, "Onlara Türkiye'ye yönelik rurizmi teşvik etmekri gerektiğini, dış rkaretimizde Türkiye akyhine ciddi bir dengesizlik buhmduğunu, bunun da ancak turizm benzeri yoUardan yaknı vadede kapadlabileceğini belirttim" dedi. Türkiye'nin özellikle son bir yılda Japonya'dan önemli ve çok iyi koşullarda kredi bulabildiğini anunsatan Cem, görüşmelerinde bunun devamını istediğini ve önemini anımsattığını ifade etti. Cem, bunun devam edebileceği izlenimini aldığrnı söyledi. Cumhurbaşkam Demirerin anayasa oylamasında karşılaştığı tablo ve gelişmeler hakkındaki değerlendirmesini "veda mesajında" yapması bekleniyor. Yakın çevresince kısa sürede aktif olarak siyasete dönmeyeceği, ancak "bir bflen" olarak yön verebileceği yorumlan yapılıyor. Buna karşm Demirel'in "Bir işe girersem adamı anasından doğduğuna pişman ederim", "Güniz Sokak'a dönersem bahçeyle, çiçekle, tavukla uğraşmam" ve "Hayaomda hiç pes etmedim" şeklindeki sözleri de, bundan sonra siyasette rol oynayacağınm işaretlerini veriyor. Kulislerde de, Demirerin görev süresinin sona erdiğı 16 Mayıs'tan sonra merkez sağda değişiklikler olabileceği dile getiriliyor. DTP, 'parti kapatmak da dahil' Demirerin karanna göre geleceğini yönlendirmeye hazırlamyor. Demirel'in acele etmeden, bir süre durum değerlendirmesi yapıp, daha sonra yeni bir parti kurabileceğı de ifade ediliyor. TBMM kulislerinde, Demirel'in 'intikam' çabasına girmesi durumunda, hemen bir grup oluşrurup, ANAP'm hükümet dışı kalrnasını sağlayabileceği değerlendirmelen de yapddı. IRMIKIAYDCV ENGtN [email protected]. Eskışehir'de, Anadolu Üni- versitesi lletişim Bilimleri Fakül- tesi'nde geçen yıl bir sömestr ders verdim. Benden öğret- men, hele üniversite öğretim üyesi olacak değil ya tutun ki bir sömestr (= yarıyıl) boyunca genç meslektaşlanmla sohbet ettim. Öğrettiğimden daha ço- ğunu öğrendim. llk ders: Medya ahlakı. llk derste ilk cümle: - Bu yanyılın son dersinde söylenecek olanı ilk derste, ilk önce söyleyeceğim: Gazeteci- likaNakı, gazetecinin kendiah- laktndan ibarettiri.. Bütün bir yarıyıl, bu yargının irdelenmesiyle, açımlanmasıyla geçti. Cümleyi tasariarken ak- lımdan bile geçmeyen örnekle- rigencecik arkadaşlanm bulup çıkardılar. Satışta başa güreşen gazetelerin pazar günleri ver- dikleri "çıplak kadın fotoğrafla- nalbûmü" dergılen tasarlayan, hazırlayan, resim altlannı yazan, röportajları(!) kotaranların da gazeteci olduğunu anımsattılar. Akdeniz kıyılarında üstsüz gü- neşlenen Alman turistlerin fo- Gazetecilik Ahlakı - Gazetecinin Ahlakı toğraflannın altına "Helga: Tür- kiye'nin güneşine, Türk erkek- lerin ateşine doyamadım.." gi- bisinden yaveler döktürenler arasında da "sarı basın kartlı gazeteciler" olduğunun attını çi- zip basın ahlakını bir de bu bağ- lamda sorguladılar... Yanyıl bittiğinde gencecik ar- kadaşlanm medya ahlakını, meslek yaşamlannın her evre- sinde aynaya bakarak aramala- rı gerektiğini iyi kavramışlardı. • • • Ingiliz hooliganlar üstüne ya- zılmış Tırmık'tan sonra iki yazı daha yazdım. Biri Galatarasa- ray üstüne, biri de Istanbul'da bir bahar günü gözlemleri... Her iki yazıyı üretirken de içimdeki tedirginlik hiç gitmedi. Yazılması gerekeni yazmıyor- muşum tedirgintiği beni hiç terk etmedi. Taksim Meydanı'nda taşkın- lık yapan, hooliganlığın bildik rezilliklerini sergileyen kimlik ve kişilik aşınmasının ileri kertesi- ne ulaşmış, aşsız, işsiz, gele- ceksız Ingilizleri, bıçaklarla de- lik deşik eden Türk hoolıganla- n anlıyorum. En azından onlara bakıp şaşırmıyorum. Aralann- daki tek fark: Birilerinjn kimhk kartında Ingiliz, ötekilerin Türk yazmasından ibaret. Ortak nok- talan ise: Hepsi de toplumsal atık\ Bunlan biliyorum; bunlan bi- liyorsunuz, bunlar biliniyor ve şaşırtmıyor. Ama olup bitenler üstüne medyada yazılıp çizilenlere, ek- ranlara yansıyanlara ne diyece- ğiz? Türk ve Ingiliz medyası Tak- sim Meydanı'ndaki hooligan çatışmasının ardından, olayı kavrayışıyla, olayı aktarışıyla, olayı yorumlayışıyla yalnız sınıf- ta kalmadı; halkın doğru haber alma hakkını, bu temel anaya- sal hakkı kökünden dinamitledi. Sorgulanması gereken bu- dur. Beşon hooliganın çatışma- sında böylesine ığrenç bir ırkçı- lık, böylesine ürkütücü bir "şid- det tapıncı" sergileyenlerin, ya- nn komşu halklan birbirine dü- şünmeyeceklerinin, halklar ara- sı düşmanlık tohumlan ekme- yeceklerinin, savaş kışkırtıcılı- ğını en aşşağıiık boyutlarda sayfalanna, ekranlannataşıma- yacaklarının herhangi bir gü- vencesi mi var? Hayır,"mes/e/t utancımız" Star gazetesini günah tekesi yapıp, ellerimizi yıkayamayız. Ürkütücü olan, Star'ın cuma günkü sayfasına yansıyan ka- ba ırkçılık, dizginsiz şiddet ta- pıncı değil. En saygın bilinen köşelerde bile, sağduyu kılıflı satıriar ara- sına "...adam öldürmeye kadar varmamalıydı elbet." gibisin- den cümlecikler sıkıştınldı. Ya- zan, herhalde eline "ne kadar ileri gidilebileceğinin" terazisi- ni almış, milliyetçilik bataklığın- da kalem oynatıyor. • • • Musa Peygamber, 3000 yıl önce "on emir" yayımlamıştı: öldürmeyeceksin, çalmaya- caksın, yaJan söylemeyecek- sin... Bütün peygamberler yüzyıl- lardır aynı öğütleri yineliyorlar ve insanlar bin yıllardır öldürü- yor, çalıyor, yalan söylüyor... Türkiye Gazeteciler Cemiye- ti geçen yıl "Gazetecilerin Hak ve Sorumluluklar Bildirgesi"n\ yayımladı. Medya ahlakını ku- rallara bağlayan bir broşür bu. Basın Konseyi'nin de aynı ah- lak ilkelerini sıralayan yayınlan var. lletişim fakültelerinde ki- taplar, kitapçıklar, ders notlan halinde "medya ahlakı" öğreti- liyor. Gazeteler, televizyonlar, rad- yolar yani medya onca ahlak öğüdüne, kitabına, broşürüne, ilkesine rağmen öldürtüyor, çaldırtıyor, yalan söyieyipyalan söyletiyor... Bir kez daha inandım: Gaze- tecinin meslekahlakı, kendiki- şisel ahlakından ibarettiri.. Gazetecilik ahlakı yok ve oJa- maz. Gazetecinin ahlakı var... Yadayok! 'Dün dündür, bugün bugündür'Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yaşananlar, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in "Dün dündür, bugün bugündür" sözlerinin geçerliliğini ortaya koydu. Işte bazı örnekler: • Bülent Ecevrt siyasal yaşamı boyunca Demirel'in karşısında yer aldı. Şimdi, Demirel'i Köşk'te tutmak için "Anayasayı bir kez delmekten bir şey çıkmaz" diyen Turgut Özal'a rahmet okuturcasına anayasadaki gizli oyla ilgili açık hükmün ihlal edilmesini bile istedi. "Saba"nın Köşk'te kalması için tüm kozlarını kullandı... • 57. hükümetin kurulması aşamasında, DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit'ın yaptığı bazı açıklamalar ortalığı kanştırmıştı. Rahşan Ecevit, "dün", "Bu ortaklık zorunlu olabilirama benim ve birçok kimsenin içinde ciddi kuşkular var. Baktık îd, bir gün, bizlerAsena adlı bir dişi kurtla bir Türk'ten üreyen Türklehz. O nedenle son Türk devletini korumak bize düşer, diyen kimseler ortaya çıktı. Bu iddiaya dayanan dernekler, partiler kurdular. Çocuklan gençleri örgütlediler, baskı altına aldılar, hatta silahlandırdılar. Ya bizden oiacaksın, dediler, ya da canından. Yıllarca sayısız can yaktılar, canlar aldılar. Bunlann acısını unutmak kolay olmadı. (...) Bazı iyimser çevreler bu partinin değiştiğini söylüyor. Böyle düşünenlere mi, yoksa bu partinin 'Hayır değişmedik' diyen liderine mi inanalım bilemiyorum" diyordu. Başbakan Ecevit de, eşinin kaygılarına katıldığını gizlemiyordu. Oysa "bugün", DSP ile MHP hükümetin en iyi geçinen iki ortağı olduğu gibı, ANAP'ı atıp 2'li koalısyonu bile düşünüyorlar... • Başbakan Ecevit, seçimlerine sonuna dek sahip çıkan bir lider. Geçen yasama döneminde de ANAP lideri Mesut Yılmaz'a sahip çıktı. Yılmaz'ı Yüce Divan'dan kurtardı. Ancak, cumhurbaşkanlığı tartışmaları sürecinde aralan açıldı. Ecevit, "Eğer bir genel başkan cumhurbaşkanlığı gıbı devletin bütünlüğünü, ulusun birlığini, rejimin esenliğini ilgilendiren yaşamsal bir konu söz konusu olduğu zaman kendi partisinde uyum sağlayamazsa lidehiğin gereğini yerine getiremiyor demektir" sözlenyle Yılmaz'ı hedef aldı. • Seçimlerden önce meydanlarda "türban" ve "Apo'nun asılması" konulannda vaatlerde bulunan MHP de, bu vaatlerini unutmuş görunüyor. FP'lilerin "ürkek, erkek" sataşmalanna hedef olan MHP'liler, DSP ile gül gibi geçiniyor. Üstelik, yeni cumhurbaşkanının seçiminde de "blok" olarak hareket etme hesabı yapıyorlar... 'Sempati adayı' Büyükerman DSP Eskişehir Milletvekili Mehmet Matl Büyükerman, TBMM'nin en renkli simalanndan. Büyükerman'ın birbirinden ilginç tarihsel aynntılarla dolu uzun grup konuşmalan dakikalarca alkışlanryor. Gerçi bazen "Müzik piyasası Doğu ve Güneydoğululann elinde. Dağdaki çobanı getihp şarkıcı yapıyorlar" gibi sözleri Başbakan Bülent Ecevit'i kızdınyor ama, "uzun" konuşmalan genel olarak keyifte dinleniyor. Hatta bazı genel kurul toplantılarında süresi dolmastna karşm, "umumi istek" üzerine gülümseyişler ve alkışlar arasında konuşmaya devam ediyor. Büyükerman, "bu yoğun destek" nedeniyle şansını Çankaya için de denemeye karar vermiş. _ ., ^, Eskişehir'e yaptığı ',, t H f, hizmetleri, milletvekillerinin* konuşmalanna ilgisini anlata anlata bitiremiyon - Yanşa sempati kazandırmak için aday olacağım. Çok renkli bir kampanya yürüteceğim. Konuşurken kürsüden inmem istenmiyor. Ben kürsüye çıkınca, kuliste bile televizyonlann sesi açılıyormuş Bütün grupJar ayakta alkışlıyor. Bu kadar alkışlıyorlarsa, niye oy vermesinleV? İki CHP'li bir araya gelince... CHP'liler, son günlerde TBMM kulislerinde sık görünmeye başladı. Kuliste Adnan Keskin ile Abdülkadir Ateş'i gören gazeteciler "Hayrola, adayınız için kulis mi yapıyorsunuz?" diye kendilenne takıldı. Gazeteciler, iki partili arasındaki görüş aynlıklanna da atıfta bulunarak eklediler "Siz aynı aday için çalışmazsınız. Biriniz Deniz Baykai, biriniz Erdal Inönü için çalışırsınız"... Adnan Keskin, "Ben olmayacak hayaller peşinde koşmam" dedi. Erdal Inönü'yü Köşk'e çıkarmak istediklerini söyleyen Ateş'e, "Madem o kadar hevesliydiniz, niye zamanında çıkarmadınız? Demirel'i Köşk'e taşıdınız" diye laf attı. 7 yıl önce Keskin CHP'li, Ateş SHP'li olarak farklı oylar kullanmıştı. Keskin, "Biz CHP olarak, aday çıkarmıştık. Ismail Cem'e oy verdik. Siz de Demirel'e oy verdiniz. O zaman niye Erdal Inönü'yü aday yapmadınız" diyerek Ateş'e takılmayı sürdürdü... SHP-CHP zar zor birleşti. Ancak, öyle görunüyor ki iki sosyal demokratın aynı çizgkte buluşması pek kolay değil... K ,,'Ge n e l Imzanın başkanlanm h ü k m ü y o k Demirel'i istjyor' Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kaderinin oylandığı gün, TBMM kulislerinde DSP'liler sıkıntılı saatler yaşadı. Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, "Demirel'e neden bu kadar cansiperane sahip çıfayorsunuz" takılmalanna şu yanıtı verdi: - 7 sene önce, o zamanki genel başkanımız istedi, sağcı Demirel'e oy verdik. 7 sene geçti, şimdiki genel başkanımız da Demirel'e oy vermemizi istedi, verdik. Aradan o kadar zaman geçti, Demirel Köşk'te tarafsıziaştı, sağcı Demirel'e oy vermişim, şimdi niye vermeyeyim? Cumhurbaşkanı Demirel için gündeme getirilen "5+5" formülüne imza verip oy vermeyen milletvekilleri, "Meclis iradesini ortaya koyduklan için" mutlular. özellikle Demirel'e oy vermeyen DYP milletvekilleri, "imzalanna sahip çıkmalan" yönündeki telkinlere, geçmişten bir örnekle yanrt veriyoriar: - REFAHYOL'un nasıl sona erdiğini unutmadık. Genel Başkanımız Tansu ÇHİer o dönemde Çankaya Köşkü'ne imzalan götürüp hükümeti kurma görevintn kendisine verilmesini istedi. Noter onaylı 282 imzayı Köşk'e götürdü. Ama Demirel, "fmzaya bakmam, arkadaki çoğunluğa bakarım" demişti. Şimdi biz de onun dediğine aynen uyduk. Imzalara bakmayıp halk çoğunluğunun istegine uygun olarak oy kultandık... Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle