Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1© NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
in ılık
sabahı
Sulu sepken kara inat,
kirden kayış gibi olmuş pan-
tolonlannı çoraplannın içi-
nesokuşturmuşlar, pembe
lastik topu tepikliyorlar. Bir-
birine koşut konulan baca-
ğı kınk tabure ile boş salça
kutusu kale direği... "Sa-
yılmaz len" diye bağırıyor,
saçlan tepesine sınlsıklam
yapışmış olanı. Ayağına üç
numara büyük gelen ayak-
kabısını sallıyor ötekisi:
"Nah..."
Kaleci diye diktikleri gam-
sız, türkü çığırıyor...
Başı önde gideni, burnu-
nun ötesini göremeyeni, dal-
gını, aklında binbirtilki do-
laştıranı, suratsızı, karışık
işlere saplanmışı... Geçip
gidiyoriar önlerinden; Gü-
ven Park'ta küfürü gıria maç
yapan ayakkabı boyacıları-
nın, tentelerinin önü çocuk
resmi çiçekçilerin, erken fi-
liz veren kandınlmış çınar-
lann. su birikintisinde ga-
gasını temizleyen serçele-
rin, er geç güneşe yenik dü-
şecek nisan soğuğunun...
Bahann ilki, iiklerin baha-
rıdır. Ateş çiçeklerinin de
yanardönerierin de aslana-
gızlarının da göbeğinl ışığa
vermiş sokak kedisi sarma-
nın da kentin gürültüsüne
kapılanın da bugünün sol-
gunluğundan yakınanın da
yarındaki umarı iple çeke-
nin de...
Güleryüzlü bahar, dirimin
ılık sabahı...
İSIK KA\SU
Çocuklar yuruyecek 23 Nisan'a doğruOnlarca, yüzlerce çocuk; ellerinde
pankartlar, başlannda şapkalar "Ço-
cuk işçiliğine son, çocuk haklan-
mı istiyorum, çocuklara eğitim hak-
kı" diye yürüyecekler. 17 Nisan'dan
başlayarak Çerkezköy'de, Gazian-
tep'te, Istanbul'da, Adana'da, Ada-
pazarı'nda, Bursa'da, Karaman'da,
Denizli'de,lzmir'deve23 Nisan'dada
Ankara'da olacaklar. Valileri, kayma-
kamları, belediye başkanlarını, ba-
kanlan ziyaret edecek; Atatürk anıt-
lanna çeienk koyacaklar pikniklere gi-
decek, uçurtma yarışmalarına katı-
lacak, çıraklık eğitim merkezlerini ge-
zecek, sokakta çalışan çocuklarla bir-
likte olacak, sanayi sitelerindeki ça-
lışma koşullanna tanık olacaklar.
Onlarca, yüzlerce çocuk; Türk-lş,
Hak-lş ve DlSK'in ortaklaşa düzen-
iediği "Çocuk İşçiliğine Karşı Ulu-
sal Yürüyüş"ü tüm ülke çapında ger-
çekleştirecek ve diyecekler ki:
"Çocuk işçiliği sorunu, ulaştığı
boyutlardan öturü Uluslararası Ça-
lışma Örgütü'nün (ILO) de günde*
mindedir. ILO, tüm dünya çapında
çocuk rşçiliğinin ortadan kakbnlma-
sı amacıyla 'Çocuk Işçiliğini Sona
Erdirme Uluslararası Programı'nı ka-
bul etmiştir. Türkiye, 1992yıbnda bu
programın uygulandığı ilk 6 ülke-
den biri olmuştur.
Başta ILO'nun 182 sayılı 'En Kö-
tü Biçimlerdeki Çocuk işçiliğinin Ya-
saklanması ve Ortadan Kaldınlması-
na llişkin Acil Eylem Sözleşmesi' ol-
mak üzere ilgili uluslararası sözleş-
melerin onaylanmasını, onaylanan
sözleşmelerin ulusal mevzuata ak-
tanlmastnı, çalışan çocuklann ko-
şullannın iyileştirilmesine ve gide-
rek de çocuk işçiliğinin ülkemiz
gündeminden tamamen silinmesi-
ne yönelik sosyal politikaların uy-
gulamaya sokulmasını istiyoruz."
Onlarca, yüzlerce çocuk, ellerinde
çalışan çocuklann yorgun fotoğrafla-
rı.. diyecekler ki:
"Hâlâ gülümsüyorsa, çocuklu-
ğuna verin..."
Çalışma ve Sosya!
Güvenlik Bakanı Yaşar
Okuyan, kamusal sosyal
güvenlik sistemini daha
da zayıflatacak,
yurttaşlann yaşlılık ve
düşkünlüklerini satın
aldırtacak "özel
emeklilik taslağı"nı
Bakanlar Kurulu'na
iletedursun, biz bir "özel
sigortacılık" öyküsü
anlatalım sizlere. öyküyü
anlatan yurttaşımız, "özel
emeklilik sigortası
mağduru olan eşinin
durumundan ders
ahnması"nı umuyor ve
Özel emeklilik örneği
başlanndan geçenleri
belgeleri ile anlatıyor:
"Memur emeklisi eşim,
çalıştoğı yıllarda bir özel
sigorta şirketine hayat
sigortası yaptırdı. 10 yıl
süreli olarak yapılan
sigortanın prim tutan 10
yıl sonunda 297 milyon
840 bin lirayı buidu.
Sigortadan gönderilen
yazıda, süre sonu
tazminatının 795 milyon
lira dolayiannda olduğu
bildirildi. Telefonla
sigorta şirketi ile
yaptğım görüşmelerde,
bu miktann neye göre
hesaplandığını bir türtü
öğrenemedim. Diğer
yandan, sözleşme 30
Kasım 1999'da
tamamlanmış olmasına
karşın şirket, ödemeleri
tam 63 gün geciktirerek
yaptı. Kaldı ki, eşimin
10 yıl süresince sigorta
şirketine ödediği
primlerin dolar karşılığı
1653 dolar olup geri
ödenmesj öngörülen
para bu rakamın
altmdadır."
Sosyal güvenlik tüm
yurttaşlann hakkıdır ve
bu güvenliği sağlamak
hükümetlerin anayasal
görevidir. Bugünkü
iktidar ise, kamusal
sosyal güvenlik
sistemini özelleştirerek,
kâr elde edilecek
bir alan haline getirerek
geçmişte bankerzedelere
benzer emeklizedeler
yaratmak için canla başla
çalışıyor.
Ne diyelim? Zor gele...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞÎPAL
Kıdem Tazminatının
Gecikme Zanııııı ve Faizi
5or«.tşyerim bir kamu kurumudur. Sorularım kıdem
tazminatına uvgulanan gecikme zammı ve faiz ile
ilgilidir.
1) EmekJi olurken ödenen kıdem tazminatına
uygulanacak faizin başlangıç tarihi, emekJi olunan
tarih mi. yoksa emeklilik belgesinin işverene verildiği
tarih midir?
2) Toplu iş sözleşmeleri ile kıdem tazminatına
<—'--'-— uygulanması öngörülen kıdem zamımıun yam stra
aynca faiz de uvgulanır mı?
, ......
( İ Y
>
YANIT: 1) 1475 sayılı İş Yasası'nın 14. maddesi uyannca:
"Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya
sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı, yahut
toptan ödeme almak amacıyla", iş sözleşmesini bozan işçiye,
işveren kıdem tazminatı ödemekle yükümlüdûr.
Işçinin hak kazandığı bu kıdem tazminatını alabilmesi için, "aybk
veya toptan ödemeye hak kazanmış bulunduğunu ve kendisine
ayhk bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık
sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa
müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır."
Konuyla ilgili yargı karan:
(*) "Emeklilik sebebiyle ortaya çıkan kıdem tazminatı
alacağında faizin başlangıç tarihi, 1475 sayılı tş Kanunu'nun
14. maddesinin. 1 bendinde 4. fıkrası hükmünce hizmet
akdine bağlı bulundukları kanunla kurulan kurum ve
sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut
toptan ödeme almak amacı ile iş akdini fesheden işçinin aynı
Kanunun 3. bendi gereğince kendisine ayhk bağlanması için
yaşlılık sigortası bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya
sandığa müracaat etrniş olduğunu işverene belgelemesi şarttır.
tşverenin kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğü fesihten
itibaren geriye gitmemek kaydı ile bu belgenin kendisine
verildiği tarihten itibaren başlar. Faiz ödeme yükümlülüğü
de belgenin verildiği tarihten itibaren geçen süre için söz
konusu olur. Dosyadan bu belgenin davalıya verilip
verilmediğini ve verilmişse, hangi tarihte verildiği
anlaşılamamaktadır. Bu husus üzerinde durulup belgenin
verildiği tarih tespit edilmeden fesih tarihinden itibaren faize
hükmedilmiş olması doğru değildir."
(Yargıtay, 9. Hukuk Dairesi, 29.11.1990 Tarih, 12432 Esas, 12654
Karar)
2) Kıdem tazminatına gecikme zammının yam sıra yanca
faizin uygulanıp uygulanmayacağı konusu, yargı karannda şöyle
açıklanmaktadır:
(**) "Gecikme zammına esas bakiye kıdem tazminatı
hüküm altına alınırken belli tarihten itibaren kanuni faiz
yürütülmesi hüküm altına ahnmış ve bu karar kesinleşmiştir.
Bö\lece kıdem tazminatı için öngörülen faiz önceki yargısal
bir karar ile belirlenmiştir. Gecikme zammı adı ile toplu iş
sözleşmesinde yer alan ödeme de tamamen hukuki ölçülere
göre faiz niteliğinde olduğundan ve önceden asıl alacagın
faizi belirlendiğinden sonradan aynı süre için böyle bir istek
ileri sürülemez. (...)"
(Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 30.10.1985 Tarih, 7878 Esas ve
9925 Karar)
Kaynak: (*) Osman Usta, Kıdem Tazminatı, 1994, sayfa 484
{**) Mustafa Çenberci, İş Kanunu Şerhi, 1986, sayfa 482
Süsoy'un evi
kültiir hizmetinde
Tokatlılar, köşemiz aracılığıyla Kültür
Bakanlığı'ndan, 19 Mayıs 1919'da Sam-
sun'a çıktığı sırada Atatürk'ün yanında-
ki 18 arkadaşından biri olan Müfettişltk Ka-
rargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vas-
fi Süsoy'un Tokat Devegörmez Mahalle-
si'ndeki iki katlı, bahçeli evinın kültür hiz-
metine sunulmasını istemişlerdi.
Gelen haberiere bakılırsa, Küttür Ba-
kanlığı ve Tokat Valiliği bu ıstegi yerinde
görmüş ve Mustafa Vasfi Süsoy'un evi-
nin müze ya da kültür etkinliklerinin ya-
pılacağı bir merkez yapılması için girişirn-
lere başlamış.
Tokatlıların gözü aydın olsun...
Hangisini seçelim?
CHP, geçen kasım ayında Paris'te ya-
pılan Sosyalist Enternasyonal toplantısın-
daki kimi karar, rapor ve konuşmalan ki-
tapçık haline getirdi. Dünyada sol adına
kimlerin neler düşündüğünü öğrenebil-
mek açısından iyi bir hizmet...
örnegin Fransa Başbakanı üonel Jos-
pin'in konuşmasındaki bir bölüm, içinde
yaşadığımız süreci çok güzel özetliyor:
"Ya dünyayı kendi başına bırakaca-
ğız ki, bu, dünyayı kapitalizmin kör me-
kanizmalannın ve özel çıkarlann soğuk
güçlerinin avı haline getirmek demek-
tir. Böyle bir durumda güçsüz olaca-
ğız, vahşi bir dünyaya tabi hale gelece-
ğiz. Eşitsizliklerin patlaması, kökünü
kazıdığımızı düşündüğümüz hastahkla-
nn sökün etmesi, çokuluslulann tropik
ormanlan tahrip etmesi ve insan or-
ganlannın Internet'te açık arttırmaya
çıkanlması, sanınm bize böyte birdün-
yanın nasıl olacağına dair ufak da olsa
bir fikir verir.
Ya da tarihimize sadık kalınz, olayla-
nn akışını kontrol edebilmek için gücü-
müzü bir araya toplanz... Umut yitiril-
miş değildir. Daha adH bir dünya umudu.
Daha insancıl bir dünya umudu."
Jospin, şu vurguyu yapmış:
"Seçim bizim elimizde."
KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak(a turk.net
HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇ!
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 10 Nisan
KARŞIYAKA 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1999/958
Davacı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü vekili Av. Saadet Kolaylı
ırafından davalı Tedaş ve Aydemir Erdem aleyhine açılan tescil da-
asının yapılan duruşmasının ara karan uyannca;
Davalılardan Aydemir Erdem'in 1643,3 sk. No: 2 Çiçek Mah. Bay-
ıklı K.yaka adresine çıkanlan dava dilekçesi ve duruşma günü teb-
^i ile ilgili tebligatın bıla tebliğ iadesi ve yaptınlan zabıta tahkika-
nda da teblıgata yarar açık adresi tespit edilemedığınden adına ila-
•en tebligat yapılmasına karar verilmekle. adı geçen davalının bu da-
a ile ilgili ibraz etmek ıstediği belgeleri yapılacak olan 2.5.2000 gû-
S saat 09.10 'daki duruşma günûne kadar göndennesi veya duruşma-
a getinnesi veya kendisinı bir vekille temsil ettınnesi, aksi halde du-
ışmaya gelmediği veya bir vekil tarafından temsil edilmediği takdir-
s yargılamanın yokluğunda devam edecegı ve karar verileceği hu-
aslan dava dilekçesi ve duruşma günü teblig yerine kaim olmak üze-
Î davalı Aydemir Erdem'e ılanen tebliğ olunur.3.4.2000
Basm: 175J2
OSMANULARDA POLİS..
1S4S'7S BUCÜAI, OSAMHll O£Vl£Tİ'Mi£ ÇA6-
DAŞ ANIJIMM İLKfiOLrCTSfKİLAri KUKUUHI.
ASA/t'Ç ffr, C>£6İŞİKAt>LAR ALTINDAKİ 60-
REVULERCE GESÇBZLErrtÇİtMBZrEYDİ:
SU8AŞI,A££S8Afı, BÖCECSAÇtff/gf..8UN-
LARDAH SUB4$t(iX B£LBMr£ İŞL&ZİHE V£
246/T*m &AKAN KipYpi. AYRICA, AS£S -
BAŞ1 (2) A& \te&il£N POLİS: MÛOÜKÜ V£
6ÖC£*mAÇt(Sj 0£Am/ ZABITA AMİetEHİ
I^ROf. SU8AÇ/, ZAMAN 2AM4N mMIHA
ASESBAŞ! 'Yl AUP *KOL &E2EKOİ ?
ASAYİÇİU SAĞlANMASI AMACİYLA YAPILAN
BU PEVKİYB G£ZİL£KİN£ A&ESUER C*£KÇi)
Ü BD£JiD/.
ASESLER, BAZI SUÇLULARI HBMBH O8A-
OA CEZ/UANOtHIIHAft, SAZtLARINI OA
KÛLHANCItARA TESjjM BOERLEK0İ. >M-
KALANANLAR. KÜLHAU OCAKLAK/AJM
A&K İŞLE/Z0& ÇAUŞTI/e/URPI. BtlRA-
OAM ÇI/CAN ttŞİLSJi KİR-PAS İÇİMPB
İCAUK, OMIABA/ALAY OLSUN OİYS-
HALK -mf&llctM&AAI *KÛLHAMBeYİ ' Of-
MİKDİ. SĞCEIC8AŞI OA £?) BiR OiSSK
İ. ONUN İŞİ İSB 8İR ÇEÇlr HA-
M&NPe KIUK PEg/f7İ£-
MİŞ ERK£X: Ve f<AO/N GâfSEVLİLEf?
ÇALIÇfGCH. BAŞKENT İSTANSüL'uN ASA-
yif ipNE,AYRICA, BOSTANaBAÇI Ve
ONUU OCAĞI BAKARM. AS/L '?/, PADİ-
ŞAHIH 6ÜI/EHÜĞİ OLMAKLA Siet,İ/eTB,
&İ CHJZEUİUDEH OE SOBOMUIYDU.
İLAN
•• • . • - ' - " T # C # • • • • •
f ORDU 1. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1999/663
Davacı, Sevder Tomakin tarafından davalı Sultan Tomakin aleyhine açılan boşanma davasmın yapılan dunışmasında verilen ara ka-
ran gereğince,
Davalı, Sultan Tomakin'in gösterilen adresinde bulunamaması sebebiyle dunaşma günü ile davanın niteliğinin gazeteyle duyunılma-
sına karar verildiğinden, adı geçenin Ordu Asliye 1. Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda 22.5.2000 tarihinde saat 09.15'te yapıla-
cak olan duruşmaya katılmadığında, kendisini vekille temsil ettırmediğınde ya da savunma gönderaıediğmde duruşmanın yokluğunda
yapılacağı gibi karar da verileceği, tebligat yerine geçerli olmak üzere,
Duyurulur.
Basm: 17306
GÖRÜŞ
MERtÇ VELİDEDEOĞLU
Laiklikten Şeriata mı?
20 Nisan 1924 tarihli anayasamız kimi çevreler-
ce zaman zaman bir övgü fırtınasına tutulur, bu te-
mel yasanın Cumhuriyet tarihimizin en iyi anaya-
sası olduğu söylenir. Oysa aynı anayasanın bir
maddesinin degiştirilmesiyle oluşan 1928 tarihli
anayasadan bu çevreler ya hiç söz etmezler ya da
ona büyük bir eleştiri ile yaklaşırlar.
Bilindiği gibi her iki anayasa arasındaki temei
aynm, ikinci maddenin degişikliğinde yatmaktadır.
1924 Anayasası'nda bu madde: "Türkiye Devleti'nin
dini, din-i Islamdır, resmi dili Türkçedir, makarnAn-
kara şehridir" biçimindeyken, 9 Nisan 1928 tarihin-
de yapılan bir Meclis oturumunda degiştirilerek: "Tür-
kiye Devleti'nin resmi dili Türkçedir; makarrı Anka-
ra şehridir." biçimini almış ve bu düzenleme 10 Ni-
san 1928 günü yasalaşarak yürürlüğe girmişti.
Değişikliği öneren Malatya milletvekiliîsmet Inö-
nü ve 129 arkadaşıdır. önerilen yasa tasansının ge-
rekçesinde istenen değişikliğin nedenleri anlatılı-
yor ve sonunda özetle: "Din ve devlet işlerinin bir-
birindenaynlması, dinlerin, devletiyönetenlerle yö-
neteceklerelinde biralet olmaktan kurtuluşunun gü-
vencesidir" deniyor ve ardından: "Böylece din Tan-
n ile birey arasında kutsal bir ilişki aracı haline gir-
miş bulunacaktır. Bu kutsal ilişkiyi camilerde, kili-
selerde, havralarda veya yalnızca vicdanlarda ara-
yıp bulanlar vardır. Devlet ve yasalan bunlann hep-
sinin konıyucusudur" denilerek de noktalanıyordu.
Gerek bu değişiklik, gerekse daha önceki yıllar-
da yapılan düzenlemeler, çıkanlan yeni yasalar,
dönemin başbakanı Ismet Inönü'nün deyişiyle:
"Ulus egemenliğine dayanan ve en gelişmiş bir
devlet biçimi olan laik ve demokratik cumhuriyete
ulaşmak" içindir.
Gerçekten de dört yıl önce 3 Mart 1924 düzen-
lemesi ile dünyasal yaşam alanı ile dinsel yaşam
alanı birbirinden aynlmış, 1926'da yürürlüğe giren
Yurttaşiar Yasası (Medeni Kanun) ile de dünyasal
yaşam laik insanlaria yürütülür olmuştu. Işte çağ-
daşlığa dönük bu büyük dönüşümler ve son 10 Ni-
san 1928 tarihli anayasa değişikliği, toplumsal bir
kurum olan dinde de inanç ilkelerine ve ibadetin
içeriğine dokunmadan bir düzenlemenin yapılma-
sını gündeme getirir. llahiyat Fakültesi'nin profe-
sörlerinden oluşan birgrup bilim adamı, dinde dür
şünülen yeni yapılanmayı hazırladıklan bir bildiri ile
1928 yılının haziran ayında açıklarlar. )
"1928 Dini Islah Projesi ve Beyannamesi" adıy-
la yaytmlanan bildiride, her türlü ibadetin ve hut-
benin Türkçe olması, yeni bir din felsefesi oluştu*
rulması, Islam dininin çağa dönük algılanması gi»
bi önerilerin yanında yer alan camilere dönük ye-
ni düzenlemeler ise oldukça ilginçtir.
Bu düzenlemeleri belirtmeden önce Islam dün-
yasının sekizinci, dokuzuncu ve onuncu yüzyılda-
ki cami anlayışına kısaca bakalım.
Müslüman Fransız yurttaşı yazar Ali Mazaheri'nin
bilimsel kaynakJara dayanarak verdiği bilgiye gö-
re bu yüzyıllarda camiler yalnızca namaz kılınan,
dua edilen dinsel bir mesken olmayıp toplumsal ya-
şamın da merkezidirler. Ibadete aynlmış bölümü-
nün dışında türlü merasim ve kamu toplantıları içih
ayn bir mekân; namazdan sonra dostlan bulmak,
sohbet etmek, yazariann, şairlerin yeni eserterinl
dinlemek, bir parti satranç oynamak için aynlan bir
yer; kılıç yutuculann, alev yiyicilerin vb. gösterile
i
rini sergiledikleri bir mekân; düşünsel çalışmalar,
araştırmalar, incelemeler, tartışmalar yapmaya el-
verişli bir bölüm, hep camiyi çerçeveleyen duvar-
lann içindedir:
Aynca bu yüzyıllarda camilerdeki dinsel etkinlik-
lerde müziğin büyük bir payı vardır. Özellikle mirv
berii camilerde minberin dibine yerleştirilen sıra-
larda hafızlar, müezzinler yer alır ve koro halind^
görevlerini yerine getirirlerdi. Yıldan yıla bunlann sa-
yılarının artarak büyük bir koro topluluğu oluştuir
duklannı ve 12. yüzyılın sonlanna doğru da cami-
lerin bu özellik ve işlevlerini yitirdiklerini yazar, ya-
pıtlannda belirtir. (1)
Yüzyıllar sonra yeniden çağa uygun düşecek bir
cami anlayışını 1928 Din Projesi önerecektir. Pro-
jeye göre ibadet oturularak yapılmalı, dolayısıyla
camilere sıralar konulmalıdır. Aynca buralara mü-
zik aletlerinin girmesi de gereklidir. Dinsel müzik ni-
teliği çerçevesinde çağdaş ve enstrümantal mü-
ziöe kesinlikle gereksinim vardır...
Işte yüzyıllar ve 72 yıl önce cami ile ilgili uygula-
malar, öneriler. Bunlann karşısında da kanlı şeriat-
çı terörün "örgût evine" ya da şeriatçı militanlann
"toplu gösteri merkezi"ne döndürülen 2000 yılının
camileri...
(1) Ali Mazaheri, Ortaçağda Müslümanlann Ya-
şayışlan, Variık Yayınlan, 1972.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Kûtahya
ilinde ünlü bir
antik kent. 2/
Yapılan örten „
süslü çatı ve
saçaklar. 3/
lran'da bulu-
nan, Ortado-
ğu'nunen bü-
yük gölü... 7
Lityum ele- g
mentininsim-
gesi. 4/ Bir
9
nota... Derinliği aynı
olan sığ su alanı. 5/ •)
Birilimiz...Sığırço-
banı. 6/ Vücuttaki
AIDS virüsünü sap- .
tamakta kullanılan
test...Ostükapahola-
rak anlatma. II Mıs-
ra... Metin Toker ta-
7
rafından yayımlan- 8
mış haftalık haber 9
dergisi. 8/ Kazak başkanlanna verilen ad... Endo-
nezya'nın plaka işareti. 9/ tlaç, deva... Denizli'nin
bir ilçesi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hindu tıp bilimi. II Gerçeklik. 3/ Bir şeyin fî-
yatını artırma... Düzen. 4/ "Kıssadan al — isen his-
seyi" (Yunus Emre)... Birkimseyi kötüleme, yer-
me. 5/ Eskiden ücret karşılığında ölünün arkasın-
dan ağlayan kadm... Satrançta bir taş. 6/ Kürkü de-
ğerli bir yaban kedisi... "Devlet —": Kemal Ta-
hir'in romanı. II Köpek... Kısa çizme. 8/ fspanya'da,
tarih öncesi çağlarda yapılmış duvar resimleriyle
ünlü mağara. 9/ "Ölümdür yaşanan tek başına / Aşk
— kişiliktir" (Ataol Behramoğlu)... Yol üzerinde
oluşmuş çukur. •