19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURtYET 10 NİSAN 2000 PAZARTESİ HABERLER Yiizde25 hoşnutsuztuğü • ANKARA (AA)- Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, bu yıl agırlığı özel sektörde olmak üzere, konfederasyon üyesi 300 bini aşkın işçinin toplu ış sözleşmesinin bulunduğunu anımsatarak sendıkalann bir bölümünün sözleşme görûşmelerine başladığını, bir bölümünün ise sözleşme hazırlığı içinde olduğunu belirtti. Işverenlerin bu yılki toplu iş sözleşmelerinde yüzde 25 oranında zam verilmesinden yana olduklannı, "daha yûksek zam verilmesi halinde işyerlerinin kapanacağını veya uzun süreli grevlerin olabileceğıne" ilişkin açıklamalarda bulunduklanna dikkatı çeken Meral, yüzde 25 zam dayatmasımn işçi kesiminde rahatsızlık yaratacağını bildirdi. 'Cumhurbaşkanı kadmolsun' • tZMtR(AA)-Kaduı Adaylan DestekJeme ve Eğitme Derneği (KA- DER) tzmir Şube Başkanı Emel Denizaslanı, "Türkiye'nin 2000'li yıllardaki çehresini en iyi bir kadın cumhurbaşkanı temsıl edebilir" dedi. Türkiye'de halkın öncelikle değişim istediğıni, aynı zamanda uzlaştıncı bir kişi aradığını belirten Denizaslanı, herkesin gönlünde içte ve dışta banş ve dostluk ruhunu canlandıracak, belli çıkar gruplannın değil, Türk halkını ailesi sayacak, günlük yaşamın zorluklanndan haberdar bir kişının cumhurbaşkanı olmasından yana olduğunu kaydetti. Denizaslanı, KA-DER olarak milletvekillerine cumhurbaşkanhğı içın bir kadın aday gösterme çağnsı yaptı. Affye uyum içm tanın reformu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tanm ve Köy Işleri Bakanı Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, Tanm Reformu ve Avrupa Birliği'ne (AB) uyum çerçevesinde tanmda yeni sistemlerin uygulamaya konulacağını açıkladı. Gökalp, "Alternatif Ürün Projesi", "Telafı Edici Ödeme Sistemi", "Çiftçi Kayıt Sistemi" ve "Pilot Bölgelerde Doğrudan GelirDesteği" projelerinin bu yü uygulamaya konulacagını ve projelerin kaynak ihtiyacının Dünya Bankası'ndan sağlanacak kredilerle karşılanacağını belirtti. AhmetMete jşıkara fuarda • tstanbul Haber Servisi - Boğaziçi Onıversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, "Türkiye Güvenlik 2000 Fuan"nı gezdi. Tepebaşı'ndaki TÜYAP Istanbul Sergi Sarayı'nda düzenlenen fuan eşı Aysel Işıkara ile dolaşan Işıkara, depremle ılgılı arama ve kurtarma alanında kullamlan malzemelerın sergilendiği bölümlere ilgı gösterdi. CHP Genel Başkanı Altan Öymen Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı 'PKK'den mektup alcbm'MAHMUTORAL DÎYARBAKIR- CHP Genel Başka- nı Altan Öymen, PKK tarafindan ken- disine mektup gönderildığine ilişkin id- dialan doğrularken HADEP Genel Baş- kanı Ahmet Turan Demir'in "PKK si- yaset yapabflmeB" açıklamalanm süre- ce zarar verici nıtelikte bulduğunu söy- ledi. Öymen, Cumhurbaşkanhğı süresi bitmek üzere olan Sûleyman Demirel ile Kenan Evren hakkında dava açılması- nın yararlı olacağına inanmadığını be- lirtti.Öymen, partisince düzenlenen "Halkla Birtikte Çözüm" toplantısı ne- deniyle bulunduğu Diyarbakır'da gaze- temizin, PKK'nin kendisine gönderdi- ği iddia edilen mektup ve Türkiye gün- demi hakkındaki sorulannı yanıtladı. - PKK'nin ocak ayında toplananTin- d kongresinde alınan karar doğrultu- sunda CHP Genel Başkanı olarak size HADEP ve ÖDP üe birtikte çahşmanızı talepeden bir mektup gönderiküği iddia edilryor. Bu mektupta CHP'nin, Türki- ye'nin önünüaçacaken önemH unsur ol- duğu vurgulamrken HADEP ve ÖDP fle birtikte ohınması durumunda Türki- ye'nin uflcunun açılabüeceği ve tophım- sal banşa katkı sunulabfleceği befirtili- yor~ Imzasız mektup Oymen: Bana PKK amblemli bir mektup geldi, ama altında imza yoktu. Bu mektuba bizim parti olarak cevap vermemiz söz konusu olamazdı. Ama böyle bir mektup geldi. HADEP ve ÖDP ile birlikte olarak Türkiye'nin de- mokratikleşmesine katkıda bulunulaca- ğı şeklinde temennilerini ileri sürenler her zaman var. Bizim ve diğer partiler arasında Türkiye'de demokratikleşme- nin önemine ınanan düşünce sahipleri işbirüği yapsınlar deniliyor. Bu yeni bir şey değil. Partimize gönderilen mek- tupta yazılan konu hep söylenen bir ko- nudur... Tabii ki belirli konularda uyum sağlayabilirsek. Bu öneriler birbirlerine paralel oldu- ğu ölçüde bu işbirliği zaten kendiliğin- den yürür. Sadece partiler arasında de- ğil, bu sivil toplum örgütleri arasında da söz konusudur. Yani mümkün olduğu kadar geniş bir çevrede işbirliği yapd- ması hem mümkün hem de gerekli ola- bilir. Örneğin günümüzde sendikalar ve işveren kuruluşlan bir araya geliyorlar, bir platform oluşturuyorlar. Bu tür platformlann çoğalması ve ge- nişlemesi zaman zaman önem taşır ve faydalı olabılir. Her şeyden önce parti- ler arasındaki diyalog önemlidir. HA- DEP bu bölgede belediye başkanlıkla- nnı kazanmış bir partidır. Yine bu böl- gede milletvekili çıkarmış partiler de var, ama bu bölgenın dışında da yine güçlü olan partiler var. Mesele hangi noktalarda partilenn ne kadar bir araya geleceğidır. Demokratikleşme konusu- na kim samimiyetle ınanıyor ve somut olarak neleri istiyor bunlan ortaya koy- dukça ve bunlar üzennde bir diyalog oluştukça, bu gıbı ışbırlıkleri oluşabılir. - CHP'nin bölgede yaşanan soruna bakışınedir? Oymen: Burası büyük bır çatışma dö- nemı, felaketler dönemi geçirmiştir, sa- dece burası değil, bütün Türkiye bu dö- nemi yaşamıştır. Bütün Türkiye'de bü- yük kayıplar ohnuştur ve buna burası da CHP 'nin Diyarbakır toplantısında G.Doğu 'nun ikiproblemi öne çıktı Demokrasi veKürtsorunuDhARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Merke- zi'nce alınan karar gereği tüm yurtta toplanması hedeflenen 'Halkla Birtikte Çözüm' toplan- tılannın üçüncüsü Giresun ve Çanakkale'nin ardından Diyar- bakır'da gerçekleştirildi. CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) dün Genel Başkan Al- tan Öymen başkanlığında Di- yarbakır'da toplandı. Toplantı- da, CHP'nin, bölgede yaşanan banş ortamırun geliştirilmesi ve bölgenın ekonomik kalkınması konulannı takip edecek iki grup oluşturduğu açıklandı. MYK toplantısının ardından basm açıklaması yapan CHP lideri Öymen, üç günden bu ya- na devam eden 'Halkla Birlikte Çözüm' toplantılarmda en çok banş konusuna vurgu yapıldığı- nı belirtti. Bölge insanının çok ağır şartlarda 'felaket yıflan' ge- çirdiğini ve kayıplarla büyük bir trajedi yaşadığmı anlatan Öy- men, günümüzde ise herkesin birbiriyle yeniden banşması ve dost olması imkânını tanıyan bir ortamın varlığına dikkat çekti. Bu ortamdan yararlanıhnasını ve ele geçen şansın iyi değerlen- dirihnesini isteyen Öymen, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Daha önce birbirieriyle çao- şanlar arük birbirlerini anlama- hdır. Elbette bu çatışma döne- nıinde ağır suçlar işlendi, insan- lar öldü. anneler acı çekti. Onla- nn acılaruu hemen unutmalan- ru beklemek yanlıştır. Ancak Diyarbakır'daki toplanndan sonra bir basm toplanbsı düzenleyen Genel Başkan Öymen, bölgede banş ve ekonomik kalkmmayı izfcmek amaayla iki çahşma grubu ohışturulduğunu açıkîadı. (Fotograf: AA) herkes kendi çektiği acılan düşü- nürken diğerinin de çektiği a o lan düşünmelkhr.'' Ikikoşul MYK toplantısında önemli kararlar aldıklanm açıklayan öymen, ortaya atılan görüşlerin değerlendirilmesinin ardından toplumsal banş için iki koşul be- lirlediklerini bildirdi. Bunlardan birincisinin demokratikleşme olduğunu söyleyen Öymen, şöyle konuştu: "Demokratikleşmeye tüm Türidye'nin ihtiyaa vardır. An- cak burada uzun süren OHAL uygulaması nedenrvledemokra- si eksikliği daha çok hissedilmiş- tir. Yine demokrasi eksikliği ne- deniyle Kürt sorunu ohnuştur. RTUK Yasası'nın bazı maddele- rinin değiştirilerek Kürtçe yaym yapıhnasına olanak tanınmalı- dn*. Kürtçe yaymlar ve öğrenim açısmdan engel olan yasa mad- deleri değiştirilmelidir. Burada- Id insanlann bu dili öğrenmele- ri için ciddi çahşmalar yapılma- hdn"." Bölgenin ekonomik ve sosyal yönden de kalkındınlma- sı için çahşmalar başlattıklannı anlatan Öymen, bu iki konu üze- rinde sürekh olarak çahşacak ı- ki çahşma grubu oluşturdukla- nnı bildirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Seyman'ın, bölgedeki STÖ'leri, siyasi par- tiler ve devlet kurumlan ile sü- rekli görüşerek yaşanan banş ortamının deyamı için çalışaca- ğını belirten Oymen şunlan söy- ledi: "Bölgenin ekonomik ve sos- yal açtdan kalkınması için oluş- turulan gruba ise eski Toplu ko- nut tdaresi Başkanı Yığıt Gülök- süz başkanlık yapacak. Gülök- süz, bölgede köye geri dönüşier için projeler üretecek ve yetkiM kurum ve kuruluşlara telkinler- de bulunacak." dahildir. Buradaki insanlar Türkiye'nin demokratikleşmesinin tamamlanma- ması yüzünden büyük ıstıraplar çekmiş- lerdir. 'Gekceğe bakmak lanrrT Bütün bunlann artık ortadan kalkma- sı için bir banş sürecinin hızla, ınandı- ncı ve kalıcı şekilde başlatıhnası lazım. Geleceğe doğru bakmak lazım. Teorik olarak işte şu konuyu şöyle isimlendir- dim, bu konuyu böyle isimlendirdim, yok Kürt sorunu, yok Güneydoğu bun- larla vakit geçirmenin âlemi yoktur. Bir banş içın ne yapmak lazımsa yapılma- lıdır. Halklar arasındaki banş için, bu çatışmalann arasına kanşanlarla banş için, çaüşmalara katılıp da ölenlerin an- nelerinin bir banş ortamına kavuşması içuı neler yapıhnası gerektiğı önemlidir. - Bu noktada PKK gerektiği gibi dav- randı mı? HADEP Genel Başkanı'nın bir süre önce 'PKK de siyaset yapabil- meli' şeklinde açıklamalannı nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? Öymen: Ben bu gibi taleplerin bu ba- nş sürecine katkısı olacagını tahmin et- miyorum. Yeni bir sukû- net dönemi süreci içersin- deyiz. -Cumhurbaşkanı De- mirel için ikinci kez Köşk'e çıkma yolu ka- pandL Size göre geçmişte büyük tarüşmalar yara- tan tlksan skandah nede- niyleyenidenyargı yoluna gjdihneli mi? Aynca 12 Eylül'ün miman Kenan Evren için de yargıya baş- vuruldu. Bunİarı nasıl de- ğerlendiriyorsunuz? 'Şimdi faydasız' Oymen: Bu iki konuda zamam geçmiş olaylar üzennde yeniden tartış- ma çıkarmak bir işe yara- maz, bunlar için hukuki süreç daha önce söz ko- nusuydu. Şimdi herhangi hukuki dayanağa faydası olabileceğini zannetmi- yorum. - Size göre kim cum- hurbaşkanı ohnah? Oymen: Bız parti ola- rak aralık ayından bu ya- na Cumhurbaşkanhğı için Erdal tnönü'yü öne- riyoruz. Kendisi tüm dün- yaca tanınan ve saygınlı- ğı bulunan önemü bir ki- şiliktir. Aynca Sosyalist Enternasyonal'in de baş- kanıdır. Kendisi cumhur- başkanhğmı istemediğini söylüyor, ancak eğer Meclis'te 1 lOmilletveki- linin imzası bulunursa biz onu ikna ederiz. Ancak biz Meclis'in içinde de- ğiliz, umanm Meclis ıçindekı partiler bunu akıl eder ve gerekh imzayı bu- lurlar, ama şimdilik o işa- ret yok. Anayasadan 'Devletin dini Islamdır' ibaresinin çıkanlmasının 72. yıldönümü 6 Laiklik9 din özgürlüğünün teıııiııatı oldu9 tstanbul Haber Servisi - Cumhuriyet Kadmlan Derneğı Istanbul Merkez Şube Başkanı Serpfl Şekerdoğhı, Anayasadan "Devletin dini tslamdn*" ibaresinin çıkanhnasının 72. yıldönümü nedeniyle yaptığı yazıh açıklamada, "Ulusal tarihimizde dönüm noktasını olusturan bu önemli günü krvançla kuthryoruz" dedi. 1937 yılında "laikfik" ilkesinin anayasaya konulmasıyla, laikliğin yasal zeminde kurumsallaşarak koruma altına alındığını belirten Şekercioğlu, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Bugün getinen noktada laiklik 'din özgürlüğünün teminatı' hafine getirikrek şeriatçı vakrf, dernek, tarikat ve partflere bütün kapılar açıhmştır. Kadmlar, bu kurumlar aracıhğryla yine 2. smrf vatandaş muamelesi görmeye zoıianmaktadır. Emperyahzm, tüm gücüyle ülkemizi abhıka alona ahnaya, yeniden köle ruhhı bir toplum yaratmaja çabalamaktadır. Ihmlı Islam fbrmüDeri ile uyuşrurucu şınnga eder gibi Türkiye insanının yurttaşhk bilincini körehmeye çahşmaktadır. Bu sakünnın karşısında tek çıktş yolumuz vardır: Cumhuriyet devrimlerine, 1920'lerin meclisi gibi devrimci bir ruh ve bifinçle sahip çıkmak" Şekercioğlu, Cumhuriyet Kadmlan'nın ülkeyi emperyalistlere teslim etmemek için söz verdiklerini belirterek, bağımsızhk ve laiklik yolunda tüm Türkiye kadınlannı kucaklayacaklannın altım çizdi. Anayasanın laıkleşmesinin 72. yıldönümü bugün kutlanıyor. CHP Istanbul Ö Başkanlığı, saat 11.00'de Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk koyacak. Törenin ardından il başkanlığında saat 12.00'de "Laiktik ve Demokrasi'' konulupanel düzenlenecek. Panele Neşe Doster, Perihan Ergun ve Aysel Baykal konuşmacı olarak katılacak. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Öğretmenler, kamu çalışan- lannın en etkili kesimlerinden. 1968'li yıllarda ööretmenlerin örgütü, Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)'ydı. Güçlü bir örgüttü. Fakir Baykurt'un ge- nel başkanı olduğu TÖS, top- lumsal muhalefetin de önem- li sözcülerinden birisi haline gelmişti. TÖS, 12 Mart 1971 askeri darbesiyle kapatıldı. Yöneticileri tutuklandı. 12 Mart askeri darbesiyle anlaşıldı ki, bu ülkeyi yöneten- ler öğretmenlerin örgütlü ol- masını istemiyorlar. Gençliğin, emekçilerin örgütlenmesini ıs- temedikleri gibi. TÖS'ün bina- lanna, dinlenme tesislerine el konuldu, öğretmen örgütlen- mesinin birikimleri talan edildi. 1975'lerde öğretmenler ye- niden örgütlendiler. Ancak bu kez örgütlerine sendika diye- mediler. TÖB-DER, 1970'li yıl- lann güçlü öğretmen örgütüy- Neden Öğretmenden Korkarlar? dü. 12 Eylül 1980 askeri dar- besiyle öğretmen örgütü ye- niden hedef haline geldi. Or- gütlenmenin önderieri ya tu- tuklandılar ya da yurtdıştna kaçmak zorunda kaldılar. 1980'lere gelindiğinde, ör- gütleri kapatılan öğretmenler yeni bir arayış içine girdiler. Önce Eğit-Der kuruldu. Sonra Eğitim-Sen. Devleti yöneten- ler, öğretmenlerin sendika ku- ramayacaklarını söyleyerek bu örgütlenmeyı engellemek istediler. Öğretmenler tüm ka- mu emekçileriyle birlikte di- rendiler. Sonunda, toplusöz- leşmeyi kapsamayan bir sen- dika kanunu çıktı. Eğitim-Sen, günümüzde 100 bin üyesi, örgütlü ve etkin çalışmasıyla önemli bir öğret- men örgütü haline dönüştü. öğretmenler, eğitimin en önemli ve dinamik gücü olarak toplumsal muhalefet ve sivil örgütlenme içinde yerierini al- dılar. Eğitim kurultaylan topla- yarak eğitim sistemi içindeki ırkçı-şoven, Islamcı tercihlere karşı durarak önemli bir işlev üstlendiler. Eğitim-Sen bu hafta önem- li bir kampanya başlattı: 'Herkes İçin Nitelikli Kamu- sal Eğitim Kampanyası.' Eği- tim-Sen, Eğitim Enternasyo- nali'nin üyesi. Aslında bu kam- panya uluslararası bir kam- panya. Önceki gün Ankara'da bu kampanyayı başlatan bir panel düzenlendi. Yüzlerce öğretmenin aktif katıhmıyla gerçekleştirilen panelde Eği- tim Enternasyonali'nin bir temsilcisi de yer aldı. Temsilci, dünyanın her ya- nında, eğitimin özelleştirilerek bir kamu hizmeti olmaktan çı- karılmak istendiğini anlattı. Türkiye'de yaşanan, eğitimin paralı hale getirilmesi adımla- nnın her yerde yürütükjüğüne dikkat çekti. Bu amaçla 159 ülkede benzer bir kampanya başlattıklannı açıkladı. Ankara'daki toplantıya Eği- tim-Sen Genel Başkanı'nın yanı sıra eski Milli Eğitim Ba- kanı Köksal Toptan, DSP mil- letvekili Emrehan Halıcı, FP milletvekili Akrf Gülle, Profe- sör Mahmut Adem ve Doç. Ali Şimşek katıldılar. Toplan- tıyı izleyen öğretmenlerin de eleştiri ve sorulanyla katkıda bulunduğu panelde eğitim sistemi bombardıman edildi. Paneli ızlerken, öğreünenle- ri dinlerken derin bir hüzne ka- pılmamak elde değil. Yıllardır, on yıllardır bu ülkenin eğitim emekçileri, ırkçı-şoven, Türk- Islam sentezcisi, baskıcı, bilim- dışı eğitim sisteminin değişme- si için mücadele ediyorlar. Insan gibi yaşamak, etkin olmak için grevli-toplusözleş- meli sendika hakkı istiyoriar. Eğitimin bir insan hakkı oldu- ğunu ve devletin, eğitimin ka- liteli olması için daha fazla kaynak ayırması gerektiği fik- rini yaymaya çalışıyortar. Bu ülkeyi yönetenler ise, öğ- renciden korktuğu gibi öğret- menden de korkuyor. Eğitimi bir pazariama konusu haline getiriyor. Bütün bunlara rağ- men öğretmenler direnıyor, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Yapıyorlar da. Eğitim-Sen'in başiattığı 'Herkese Nitelikli KamusaJ Eğitim' kampanyası bunun örneklerinden biri. 2000'Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Pek Şaştnnz Ama... Olanlara pek şaştınız ama doğrusu neden şaş- tığınız anlaşılmıyor. Bütün bu olup bitenler yıllar bo- yu sürüp gıden 'memleket normalleri' değil mi? Buyrun, olup bitenlere bir de bu açıdan baka- lım... Sûleyman Bey'in yeniden Cumhurbaşkanı se- Çilmesi çok uygun gönülmüş olabilir. Memleketin içine sürüklendiği bunca acıdan, çekilen bunca sıkınhdan kendi payına düşen dersleri de alıp bi- raz daha deneyimli olarak göreve devamında ya- rardagörülebilir. Sûleyman Bey'in bu deneyimi ka- zanabilmesi için nice memleket evladı canından ol- muş olabilir, gençliğinden, geleceğinden vazgeç- meye zorianmış olabilir. Ama deneyim deneyim- dir, bununki de böyle kazanılmış olabilir. Milletve- killeri de bunu uygun bulup anayasa değişikliği için imza vermiş olabilirier, sonra da iş oy verme- ye gelince tutumlannı değiştirebilirier. Biz buna hiç şaşmayız ama bizden çok şaşmaması gereken Sûleyman Bey değil midir? Bu tutum kendisine çok mu ters gelir ki? Bu gibi tutumlan 'yûksek si- yaset' kabul eden, durum gerektirdiğinde 'nıtiniiz- lemeyen', "Verdimse ben verdim, ne olmuş" d\- yen, toplum lideriiğini şirket patronluğu kabul e- den anlayışı bir 'siyaset ekolü' durumuna getiren kimlerdir? Böyle durumlarda sıkça görüldüğü üze- re, söylediğini yapmamayı, yapmayacağını söyle- meyi 'itiraf edeceği yerde 'onur" saymak pek mi şaşırtıcıdır? Aynı kumaşın farklı görünen kenaria- n, uçları kimi şaşırtır bilmeyiz ama bizi hiç şaşırt- maz. Biz yıllardır şaşmıyoruz. Şimdi yeni Cumhurbaşkanı seçilecek değil mi? Birileri gene pek şaşıracak, bunca adam dururken öyle mi, diye. Biz gene şaşırmayacağız. Çünkü seçilecek olan da aynı ekolün en suya sabuna do- kunmaz kadrosu içinden bulunacaktır. Böyle ol- mazsa şaşırmaktan çok mutlu olacağız. Galatasaray - Leeds United maçı öncesinde çok kötü olaylar oldu, Ingiliz futbol fanatikleri ile Türk futbol fanatikleri birbirlerine girdiler, iki Ingiliz bıçak- lanarak öldürüldü. Pek şaştınız ama şaşılacak bir şey yoktu. Aslın- da yırmi kişı de ölebilirdı, çünkü biz bu maçlar ka- zanıldığı zaman kendi evlerimizde pencere kenar- lanndan kaçıyor, serseri bir kurşunun hedefi ol- maktan kaygı duyuyoruz. Bu fanatikler herkesin de bildiği gibi hayatlann- da nefretlerinden başka hiçbir şeyleri olmayan, başanyla ikjili bütün umutlannı kendi sorumluluk- lanndan atıp, tuttuklan takımın rakip takımı yen- mesine bağlayan kişiler. Umutsuz ve öfkeli genç insanlar. Peki, bu durumun sorumlulan sadece onlar mı? Futbolu bir toplumun bırinci uğraşı durumuna ge- tiren futbol kulüpleri yöneticilerinin bu amigo gru- bunda, bu fanatik takımında hiç sorumluluk payı yok mu? Bunlann sırtlannı sıvazlayan, bu işsiz güç- süz takımını bilet vererek, maçlara götürerek, ce- bine para koyarak kışkırtanlar kimter? Futbolu ar- tık birinci sayfalanna taşıyarak bir maç yengisini ülkenin zaferi ilan edenlerin sorumluluğu yok mu? 90 dakika oynanan her maçı 900 dakikalık prog- ramlaria insanlann beynine kazımanın hiçbir so- rumluluğu yok mu? Bütün bunlan yapanlann bir toplumun değer yargılannın yozlaşmasına katkıla- n olmuyor mu? Sonra da bunlan yapanlan ''Bun- lar Türk değildir" diye ortada bırakarak kendini sı- yırmak neyin nesidir? Bunlar Türk'tür, elbette bi- zim gençlerimizdir, kültürsüz bırakılarak, eğitimsiz- liklerine aldınlmayarak, işsizliklerine tınmayarak kullamlan gençlerimizdir. Bunlar, durumlan düzel- tilmek yerine kışkırtılarak 'vurucu güçler" olarak kullamlan Türk gençleridir. Kimileri futbol kulübü yöneticileri tarafindan, kimileri siyasal partiler, der- nekler tarafindan kullamlan bizim gençlerimizdir. Geçmişte de kardeşi kardeşe kırdırma politikala- nnda kullanıldıklan gibi. Bu kez ölçüyü kaçırmış olabilirier, yetkilerini aşmış olabilirier ama onlara hiçbir şey yapamazsınız. Yapamazsınız, çünkü 'si- zin' adamlannızdır. Hem pek alevlenmeyin, çünkü size gene lazım olacaklardır. Bu konunun pek alevlenmesinin nedeni de ölen- lerin Ingiliz olmasından değil mi? Biz kendi insa- nımıza değer vermediğimiz için, bizimkiler ne olur- sa olsun, içimizde kalır. Insanın değerini de yabancılardan öğrenmek acaba onur sorunu sayılmıyor mu? Yazık ki bun- lar 'memleket normalleri', şaşılacak bir şey de yok... E-mail: [email protected] Fax: 0212 513 90 98 Cenazesi ülkesine gönderildi Polonya Büyükelçisi Palasz'a askeri tören ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Polon- ya'nın Ankara Büyükel- çisi Miroslavv Palasz'ın cenazesi, askeri törenle üUcesine gönderildi. Eşinin geçirdiği ba- ğırsak kanseri nedeniy- le depresyona giren ve tedavi gördüğü Bayın- dır Tıp Hastanesi'nin dokuzuncu katmdan at- layarak önceki gün inti- har eden Palazs için Esenboğa Havalima- nı'nda cenaze törenı dü- zenlendi. Burada konu- şan Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Faruk Lo- ğoğlu, "Son yolculuğu için Saym Palazs'a 'gü- le güle" demek için bu- raya geldik. Kendisi tam bir centihnen, sanat ve edebhat adamrydL Tür- kiye'nin de çok iyi bir dostuydu" dedi. Palazs'ın Türkiye ve Polonya ilişkilerinde çok büyük hizmetleri bulun- dugunu anlatan Loğoğ- lu, "Seçkin bir diplomat olarakTürk-Poktm a iliş- kilerinde yapnğuuz bü- yük katkılar için teşek- kür ediyonız. Elveda sa- ym büyükeiçi, sevgfli dos- tum" diye konuştu. Tûrkçe konuşma Polonya'nın Ankara Büyükelçiliği Maslahat- güzan GrezegorMfchas- td, törende Palazs'ın ha- tırası için konuşmasmı Türkçe yapacağını belir- terek şunlan söyledi: "Ben konuşmamı Türk- çe yapacağnn. Bu Türk arkadaşlanmıza karşı bir görevimiz. Saym Pa- lazs'ı ikinci memleketin- den göndermek çok aa bir duygu. Türldye'yi çok seviyordu. Onun IH- raknğı mirasa sadığtz." Filistin'ın Ankara Bü- yükelçisi Fuad Yasin de konuşmasmda, "Sevgfli meslektaşuna 'güle gü- le' demek çok zor ve çok aa" dedi. Törene, Dev- let Bakanı Abdülhaiuk Çay, ABD'nin Ankara Büyükleçisi Marc Pa- rris, Yunanistan'ın An- kara Büyükelçisi Yannis Korantis ve çok sayıda diplomatik misyon tem- silcisi katıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle