Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 10 NİSAN 2000 PAZARTESİ
HABERLER
Yiizde25
hoşnutsuztuğü
• ANKARA (AA)-
Türk-lş Genel Başkanı
Bayram Meral, bu yıl
agırlığı özel sektörde
olmak üzere,
konfederasyon üyesi 300
bini aşkın işçinin toplu ış
sözleşmesinin
bulunduğunu
anımsatarak sendıkalann
bir bölümünün sözleşme
görûşmelerine
başladığını, bir
bölümünün ise sözleşme
hazırlığı içinde olduğunu
belirtti. Işverenlerin bu
yılki toplu iş
sözleşmelerinde yüzde
25 oranında zam
verilmesinden yana
olduklannı, "daha
yûksek zam verilmesi
halinde işyerlerinin
kapanacağını veya uzun
süreli grevlerin
olabileceğıne" ilişkin
açıklamalarda
bulunduklanna dikkatı
çeken Meral, yüzde 25
zam dayatmasımn işçi
kesiminde rahatsızlık
yaratacağını bildirdi.
'Cumhurbaşkanı
kadmolsun'
• tZMtR(AA)-Kaduı
Adaylan DestekJeme ve
Eğitme Derneği (KA-
DER) tzmir Şube
Başkanı Emel
Denizaslanı,
"Türkiye'nin 2000'li
yıllardaki çehresini en
iyi bir kadın
cumhurbaşkanı temsıl
edebilir" dedi.
Türkiye'de halkın
öncelikle değişim
istediğıni, aynı zamanda
uzlaştıncı bir kişi
aradığını belirten
Denizaslanı, herkesin
gönlünde içte ve dışta
banş ve dostluk ruhunu
canlandıracak, belli çıkar
gruplannın değil, Türk
halkını ailesi sayacak,
günlük yaşamın
zorluklanndan haberdar
bir kişının
cumhurbaşkanı
olmasından yana
olduğunu kaydetti.
Denizaslanı, KA-DER
olarak milletvekillerine
cumhurbaşkanhğı içın
bir kadın aday gösterme
çağnsı yaptı.
Affye uyum içm
tanın reformu
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Tanm ve Köy Işleri
Bakanı Prof. Dr. Hüsnü
Yusuf Gökalp, Tanm
Reformu ve Avrupa
Birliği'ne (AB) uyum
çerçevesinde tanmda
yeni sistemlerin
uygulamaya
konulacağını açıkladı.
Gökalp, "Alternatif Ürün
Projesi", "Telafı Edici
Ödeme Sistemi", "Çiftçi
Kayıt Sistemi" ve "Pilot
Bölgelerde Doğrudan
GelirDesteği"
projelerinin bu yü
uygulamaya
konulacagını ve
projelerin kaynak
ihtiyacının Dünya
Bankası'ndan sağlanacak
kredilerle karşılanacağını
belirtti.
AhmetMete
jşıkara fuarda
• tstanbul Haber Servisi
- Boğaziçi Onıversitesi
Kandilli Rasathanesi ve
Deprem Araştırma
Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Ahmet Mete Işıkara,
"Türkiye Güvenlik 2000
Fuan"nı gezdi.
Tepebaşı'ndaki TÜYAP
Istanbul Sergi Sarayı'nda
düzenlenen fuan eşı
Aysel Işıkara ile dolaşan
Işıkara, depremle ılgılı
arama ve kurtarma
alanında kullamlan
malzemelerın
sergilendiği bölümlere
ilgı gösterdi.
CHP Genel Başkanı Altan Öymen Cumhuriyet'in sorulannı yanıtladı
'PKK'den mektup alcbm'MAHMUTORAL
DÎYARBAKIR- CHP Genel Başka-
nı Altan Öymen, PKK tarafindan ken-
disine mektup gönderildığine ilişkin id-
dialan doğrularken HADEP Genel Baş-
kanı Ahmet Turan Demir'in "PKK si-
yaset yapabflmeB" açıklamalanm süre-
ce zarar verici nıtelikte bulduğunu söy-
ledi. Öymen, Cumhurbaşkanhğı süresi
bitmek üzere olan Sûleyman Demirel ile
Kenan Evren hakkında dava açılması-
nın yararlı olacağına inanmadığını be-
lirtti.Öymen, partisince düzenlenen
"Halkla Birtikte Çözüm" toplantısı ne-
deniyle bulunduğu Diyarbakır'da gaze-
temizin, PKK'nin kendisine gönderdi-
ği iddia edilen mektup ve Türkiye gün-
demi hakkındaki sorulannı yanıtladı.
- PKK'nin ocak ayında toplananTin-
d kongresinde alınan karar doğrultu-
sunda CHP Genel Başkanı olarak size
HADEP ve ÖDP üe birtikte çahşmanızı
talepeden bir mektup gönderiküği iddia
edilryor. Bu mektupta CHP'nin, Türki-
ye'nin önünüaçacaken önemH unsur ol-
duğu vurgulamrken HADEP ve ÖDP
fle birtikte ohınması durumunda Türki-
ye'nin uflcunun açılabüeceği ve tophım-
sal banşa katkı sunulabfleceği befirtili-
yor~
Imzasız mektup
Oymen: Bana PKK amblemli bir
mektup geldi, ama altında imza yoktu.
Bu mektuba bizim parti olarak cevap
vermemiz söz konusu olamazdı. Ama
böyle bir mektup geldi. HADEP ve
ÖDP ile birlikte olarak Türkiye'nin de-
mokratikleşmesine katkıda bulunulaca-
ğı şeklinde temennilerini ileri sürenler
her zaman var. Bizim ve diğer partiler
arasında Türkiye'de demokratikleşme-
nin önemine ınanan düşünce sahipleri
işbirüği yapsınlar deniliyor. Bu yeni bir
şey değil. Partimize gönderilen mek-
tupta yazılan konu hep söylenen bir ko-
nudur... Tabii ki belirli konularda uyum
sağlayabilirsek.
Bu öneriler birbirlerine paralel oldu-
ğu ölçüde bu işbirliği zaten kendiliğin-
den yürür. Sadece partiler arasında de-
ğil, bu sivil toplum örgütleri arasında da
söz konusudur. Yani mümkün olduğu
kadar geniş bir çevrede işbirliği yapd-
ması hem mümkün hem de gerekli ola-
bilir. Örneğin günümüzde sendikalar ve
işveren kuruluşlan bir araya geliyorlar,
bir platform oluşturuyorlar.
Bu tür platformlann çoğalması ve ge-
nişlemesi zaman zaman önem taşır ve
faydalı olabılir. Her şeyden önce parti-
ler arasındaki diyalog önemlidir. HA-
DEP bu bölgede belediye başkanlıkla-
nnı kazanmış bir partidır. Yine bu böl-
gede milletvekili çıkarmış partiler de
var, ama bu bölgenın dışında da yine
güçlü olan partiler var. Mesele hangi
noktalarda partilenn ne kadar bir araya
geleceğidır. Demokratikleşme konusu-
na kim samimiyetle ınanıyor ve somut
olarak neleri istiyor bunlan ortaya koy-
dukça ve bunlar üzennde bir diyalog
oluştukça, bu gıbı ışbırlıkleri oluşabılir.
- CHP'nin bölgede yaşanan soruna
bakışınedir?
Oymen: Burası büyük bır çatışma dö-
nemı, felaketler dönemi geçirmiştir, sa-
dece burası değil, bütün Türkiye bu dö-
nemi yaşamıştır. Bütün Türkiye'de bü-
yük kayıplar ohnuştur ve buna burası da
CHP 'nin Diyarbakır toplantısında G.Doğu 'nun ikiproblemi öne çıktı
Demokrasi veKürtsorunuDhARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Merke-
zi'nce alınan karar gereği tüm
yurtta toplanması hedeflenen
'Halkla Birtikte Çözüm' toplan-
tılannın üçüncüsü Giresun ve
Çanakkale'nin ardından Diyar-
bakır'da gerçekleştirildi. CHP
Merkez Yönetim Kurulu
(MYK) dün Genel Başkan Al-
tan Öymen başkanlığında Di-
yarbakır'da toplandı. Toplantı-
da, CHP'nin, bölgede yaşanan
banş ortamırun geliştirilmesi ve
bölgenın ekonomik kalkınması
konulannı takip edecek iki grup
oluşturduğu açıklandı.
MYK toplantısının ardından
basm açıklaması yapan CHP
lideri Öymen, üç günden bu ya-
na devam eden 'Halkla Birlikte
Çözüm' toplantılarmda en çok
banş konusuna vurgu yapıldığı-
nı belirtti. Bölge insanının çok
ağır şartlarda 'felaket yıflan' ge-
çirdiğini ve kayıplarla büyük bir
trajedi yaşadığmı anlatan Öy-
men, günümüzde ise herkesin
birbiriyle yeniden banşması ve
dost olması imkânını tanıyan bir
ortamın varlığına dikkat çekti.
Bu ortamdan yararlanıhnasını
ve ele geçen şansın iyi değerlen-
dirihnesini isteyen Öymen, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Daha önce birbirieriyle çao-
şanlar arük birbirlerini anlama-
hdır. Elbette bu çatışma döne-
nıinde ağır suçlar işlendi, insan-
lar öldü. anneler acı çekti. Onla-
nn acılaruu hemen unutmalan-
ru beklemek yanlıştır. Ancak
Diyarbakır'daki toplanndan sonra bir basm toplanbsı düzenleyen Genel Başkan Öymen, bölgede banş
ve ekonomik kalkmmayı izfcmek amaayla iki çahşma grubu ohışturulduğunu açıkîadı. (Fotograf: AA)
herkes kendi çektiği acılan düşü-
nürken diğerinin de çektiği a o
lan düşünmelkhr.''
Ikikoşul
MYK toplantısında önemli
kararlar aldıklanm açıklayan
öymen, ortaya atılan görüşlerin
değerlendirilmesinin ardından
toplumsal banş için iki koşul be-
lirlediklerini bildirdi. Bunlardan
birincisinin demokratikleşme
olduğunu söyleyen Öymen,
şöyle konuştu:
"Demokratikleşmeye tüm
Türidye'nin ihtiyaa vardır. An-
cak burada uzun süren OHAL
uygulaması nedenrvledemokra-
si eksikliği daha çok hissedilmiş-
tir. Yine demokrasi eksikliği ne-
deniyle Kürt sorunu ohnuştur.
RTUK Yasası'nın bazı maddele-
rinin değiştirilerek Kürtçe yaym
yapıhnasına olanak tanınmalı-
dn*. Kürtçe yaymlar ve öğrenim
açısmdan engel olan yasa mad-
deleri değiştirilmelidir. Burada-
Id insanlann bu dili öğrenmele-
ri için ciddi çahşmalar yapılma-
hdn"." Bölgenin ekonomik ve
sosyal yönden de kalkındınlma-
sı için çahşmalar başlattıklannı
anlatan Öymen, bu iki konu üze-
rinde sürekh olarak çahşacak ı-
ki çahşma grubu oluşturdukla-
nnı bildirdi. CHP Genel Başkan
Yardımcısı Yaşar Seyman'ın,
bölgedeki STÖ'leri, siyasi par-
tiler ve devlet kurumlan ile sü-
rekli görüşerek yaşanan banş
ortamının deyamı için çalışaca-
ğını belirten Oymen şunlan söy-
ledi: "Bölgenin ekonomik ve sos-
yal açtdan kalkınması için oluş-
turulan gruba ise eski Toplu ko-
nut tdaresi Başkanı Yığıt Gülök-
süz başkanlık yapacak. Gülök-
süz, bölgede köye geri dönüşier
için projeler üretecek ve yetkiM
kurum ve kuruluşlara telkinler-
de bulunacak."
dahildir. Buradaki insanlar Türkiye'nin
demokratikleşmesinin tamamlanma-
ması yüzünden büyük ıstıraplar çekmiş-
lerdir.
'Gekceğe bakmak lanrrT
Bütün bunlann artık ortadan kalkma-
sı için bir banş sürecinin hızla, ınandı-
ncı ve kalıcı şekilde başlatıhnası lazım.
Geleceğe doğru bakmak lazım. Teorik
olarak işte şu konuyu şöyle isimlendir-
dim, bu konuyu böyle isimlendirdim,
yok Kürt sorunu, yok Güneydoğu bun-
larla vakit geçirmenin âlemi yoktur. Bir
banş içın ne yapmak lazımsa yapılma-
lıdır. Halklar arasındaki banş için, bu
çatışmalann arasına kanşanlarla banş
için, çaüşmalara katılıp da ölenlerin an-
nelerinin bir banş ortamına kavuşması
içuı neler yapıhnası gerektiğı önemlidir.
- Bu noktada PKK gerektiği gibi dav-
randı mı? HADEP Genel Başkanı'nın
bir süre önce 'PKK de siyaset yapabil-
meli' şeklinde açıklamalannı nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
Öymen: Ben bu gibi taleplerin bu ba-
nş sürecine katkısı olacagını tahmin et-
miyorum. Yeni bir sukû-
net dönemi süreci içersin-
deyiz.
-Cumhurbaşkanı De-
mirel için ikinci kez
Köşk'e çıkma yolu ka-
pandL Size göre geçmişte
büyük tarüşmalar yara-
tan tlksan skandah nede-
niyleyenidenyargı yoluna
gjdihneli mi? Aynca 12
Eylül'ün miman Kenan
Evren için de yargıya baş-
vuruldu. Bunİarı nasıl de-
ğerlendiriyorsunuz?
'Şimdi faydasız'
Oymen: Bu iki konuda
zamam geçmiş olaylar
üzennde yeniden tartış-
ma çıkarmak bir işe yara-
maz, bunlar için hukuki
süreç daha önce söz ko-
nusuydu. Şimdi herhangi
hukuki dayanağa faydası
olabileceğini zannetmi-
yorum.
- Size göre kim cum-
hurbaşkanı ohnah?
Oymen: Bız parti ola-
rak aralık ayından bu ya-
na Cumhurbaşkanhğı
için Erdal tnönü'yü öne-
riyoruz. Kendisi tüm dün-
yaca tanınan ve saygınlı-
ğı bulunan önemü bir ki-
şiliktir. Aynca Sosyalist
Enternasyonal'in de baş-
kanıdır. Kendisi cumhur-
başkanhğmı istemediğini
söylüyor, ancak eğer
Meclis'te 1 lOmilletveki-
linin imzası bulunursa biz
onu ikna ederiz. Ancak
biz Meclis'in içinde de-
ğiliz, umanm Meclis
ıçindekı partiler bunu akıl
eder ve gerekh imzayı bu-
lurlar, ama şimdilik o işa-
ret yok.
Anayasadan 'Devletin dini Islamdır' ibaresinin çıkanlmasının 72. yıldönümü
6
Laiklik9 din özgürlüğünün teıııiııatı oldu9
tstanbul Haber Servisi - Cumhuriyet
Kadmlan Derneğı Istanbul Merkez
Şube Başkanı Serpfl Şekerdoğhı,
Anayasadan "Devletin dini tslamdn*"
ibaresinin çıkanhnasının 72.
yıldönümü nedeniyle yaptığı yazıh
açıklamada, "Ulusal tarihimizde
dönüm noktasını olusturan bu önemli
günü krvançla kuthryoruz" dedi.
1937 yılında "laikfik" ilkesinin
anayasaya konulmasıyla, laikliğin
yasal zeminde kurumsallaşarak
koruma altına alındığını belirten
Şekercioğlu, açıklamasında şu
görüşlere yer verdi: "Bugün getinen
noktada laiklik 'din özgürlüğünün
teminatı' hafine getirikrek şeriatçı
vakrf, dernek, tarikat ve partflere
bütün kapılar açıhmştır. Kadmlar, bu
kurumlar aracıhğryla yine 2. smrf
vatandaş muamelesi görmeye
zoıianmaktadır. Emperyahzm, tüm
gücüyle ülkemizi abhıka alona ahnaya,
yeniden köle ruhhı bir toplum
yaratmaja çabalamaktadır. Ihmlı
Islam fbrmüDeri ile uyuşrurucu şınnga
eder gibi Türkiye insanının yurttaşhk
bilincini körehmeye çahşmaktadır. Bu
sakünnın karşısında tek çıktş yolumuz
vardır: Cumhuriyet devrimlerine,
1920'lerin meclisi gibi devrimci bir
ruh ve bifinçle sahip çıkmak"
Şekercioğlu, Cumhuriyet
Kadmlan'nın ülkeyi emperyalistlere
teslim etmemek için söz verdiklerini
belirterek, bağımsızhk ve laiklik
yolunda tüm Türkiye kadınlannı
kucaklayacaklannın altım çizdi.
Anayasanın laıkleşmesinin 72.
yıldönümü bugün kutlanıyor. CHP
Istanbul Ö Başkanlığı, saat 11.00'de
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk
koyacak. Törenin ardından il
başkanlığında saat 12.00'de "Laiktik
ve Demokrasi'' konulupanel
düzenlenecek. Panele Neşe Doster,
Perihan Ergun ve Aysel Baykal
konuşmacı olarak katılacak.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Öğretmenler, kamu çalışan-
lannın en etkili kesimlerinden.
1968'li yıllarda ööretmenlerin
örgütü, Türkiye Öğretmenler
Sendikası (TÖS)'ydı. Güçlü bir
örgüttü. Fakir Baykurt'un ge-
nel başkanı olduğu TÖS, top-
lumsal muhalefetin de önem-
li sözcülerinden birisi haline
gelmişti. TÖS, 12 Mart 1971
askeri darbesiyle kapatıldı.
Yöneticileri tutuklandı.
12 Mart askeri darbesiyle
anlaşıldı ki, bu ülkeyi yöneten-
ler öğretmenlerin örgütlü ol-
masını istemiyorlar. Gençliğin,
emekçilerin örgütlenmesini ıs-
temedikleri gibi. TÖS'ün bina-
lanna, dinlenme tesislerine el
konuldu, öğretmen örgütlen-
mesinin birikimleri talan edildi.
1975'lerde öğretmenler ye-
niden örgütlendiler. Ancak bu
kez örgütlerine sendika diye-
mediler. TÖB-DER, 1970'li yıl-
lann güçlü öğretmen örgütüy-
Neden Öğretmenden Korkarlar?
dü. 12 Eylül 1980 askeri dar-
besiyle öğretmen örgütü ye-
niden hedef haline geldi. Or-
gütlenmenin önderieri ya tu-
tuklandılar ya da yurtdıştna
kaçmak zorunda kaldılar.
1980'lere gelindiğinde, ör-
gütleri kapatılan öğretmenler
yeni bir arayış içine girdiler.
Önce Eğit-Der kuruldu. Sonra
Eğitim-Sen. Devleti yöneten-
ler, öğretmenlerin sendika ku-
ramayacaklarını söyleyerek
bu örgütlenmeyı engellemek
istediler. Öğretmenler tüm ka-
mu emekçileriyle birlikte di-
rendiler. Sonunda, toplusöz-
leşmeyi kapsamayan bir sen-
dika kanunu çıktı.
Eğitim-Sen, günümüzde
100 bin üyesi, örgütlü ve etkin
çalışmasıyla önemli bir öğret-
men örgütü haline dönüştü.
öğretmenler, eğitimin en
önemli ve dinamik gücü olarak
toplumsal muhalefet ve sivil
örgütlenme içinde yerierini al-
dılar. Eğitim kurultaylan topla-
yarak eğitim sistemi içindeki
ırkçı-şoven, Islamcı tercihlere
karşı durarak önemli bir işlev
üstlendiler.
Eğitim-Sen bu hafta önem-
li bir kampanya başlattı:
'Herkes İçin Nitelikli Kamu-
sal Eğitim Kampanyası.' Eği-
tim-Sen, Eğitim Enternasyo-
nali'nin üyesi. Aslında bu kam-
panya uluslararası bir kam-
panya. Önceki gün Ankara'da
bu kampanyayı başlatan bir
panel düzenlendi. Yüzlerce
öğretmenin aktif katıhmıyla
gerçekleştirilen panelde Eği-
tim Enternasyonali'nin bir
temsilcisi de yer aldı.
Temsilci, dünyanın her ya-
nında, eğitimin özelleştirilerek
bir kamu hizmeti olmaktan çı-
karılmak istendiğini anlattı.
Türkiye'de yaşanan, eğitimin
paralı hale getirilmesi adımla-
nnın her yerde yürütükjüğüne
dikkat çekti. Bu amaçla 159
ülkede benzer bir kampanya
başlattıklannı açıkladı.
Ankara'daki toplantıya Eği-
tim-Sen Genel Başkanı'nın
yanı sıra eski Milli Eğitim Ba-
kanı Köksal Toptan, DSP mil-
letvekili Emrehan Halıcı, FP
milletvekili Akrf Gülle, Profe-
sör Mahmut Adem ve Doç.
Ali Şimşek katıldılar. Toplan-
tıyı izleyen öğretmenlerin de
eleştiri ve sorulanyla katkıda
bulunduğu panelde eğitim
sistemi bombardıman edildi.
Paneli ızlerken, öğreünenle-
ri dinlerken derin bir hüzne ka-
pılmamak elde değil. Yıllardır,
on yıllardır bu ülkenin eğitim
emekçileri, ırkçı-şoven, Türk-
Islam sentezcisi, baskıcı, bilim-
dışı eğitim sisteminin değişme-
si için mücadele ediyorlar.
Insan gibi yaşamak, etkin
olmak için grevli-toplusözleş-
meli sendika hakkı istiyoriar.
Eğitimin bir insan hakkı oldu-
ğunu ve devletin, eğitimin ka-
liteli olması için daha fazla
kaynak ayırması gerektiği fik-
rini yaymaya çalışıyortar.
Bu ülkeyi yönetenler ise, öğ-
renciden korktuğu gibi öğret-
menden de korkuyor. Eğitimi
bir pazariama konusu haline
getiriyor. Bütün bunlara rağ-
men öğretmenler direnıyor, bir
şeyler yapmaya çalışıyorlar.
Yapıyorlar da. Eğitim-Sen'in
başiattığı 'Herkese Nitelikli
KamusaJ Eğitim' kampanyası
bunun örneklerinden biri.
2000'Lİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Pek Şaştnnz Ama...
Olanlara pek şaştınız ama doğrusu neden şaş-
tığınız anlaşılmıyor. Bütün bu olup bitenler yıllar bo-
yu sürüp gıden 'memleket normalleri' değil mi?
Buyrun, olup bitenlere bir de bu açıdan baka-
lım...
Sûleyman Bey'in yeniden Cumhurbaşkanı se-
Çilmesi çok uygun gönülmüş olabilir. Memleketin
içine sürüklendiği bunca acıdan, çekilen bunca
sıkınhdan kendi payına düşen dersleri de alıp bi-
raz daha deneyimli olarak göreve devamında ya-
rardagörülebilir. Sûleyman Bey'in bu deneyimi ka-
zanabilmesi için nice memleket evladı canından ol-
muş olabilir, gençliğinden, geleceğinden vazgeç-
meye zorianmış olabilir. Ama deneyim deneyim-
dir, bununki de böyle kazanılmış olabilir. Milletve-
killeri de bunu uygun bulup anayasa değişikliği
için imza vermiş olabilirier, sonra da iş oy verme-
ye gelince tutumlannı değiştirebilirier. Biz buna hiç
şaşmayız ama bizden çok şaşmaması gereken
Sûleyman Bey değil midir? Bu tutum kendisine
çok mu ters gelir ki? Bu gibi tutumlan 'yûksek si-
yaset' kabul eden, durum gerektirdiğinde 'nıtiniiz-
lemeyen', "Verdimse ben verdim, ne olmuş" d\-
yen, toplum lideriiğini şirket patronluğu kabul e-
den anlayışı bir 'siyaset ekolü' durumuna getiren
kimlerdir? Böyle durumlarda sıkça görüldüğü üze-
re, söylediğini yapmamayı, yapmayacağını söyle-
meyi 'itiraf edeceği yerde 'onur" saymak pek mi
şaşırtıcıdır? Aynı kumaşın farklı görünen kenaria-
n, uçları kimi şaşırtır bilmeyiz ama bizi hiç şaşırt-
maz. Biz yıllardır şaşmıyoruz.
Şimdi yeni Cumhurbaşkanı seçilecek değil mi?
Birileri gene pek şaşıracak, bunca adam dururken
öyle mi, diye. Biz gene şaşırmayacağız. Çünkü
seçilecek olan da aynı ekolün en suya sabuna do-
kunmaz kadrosu içinden bulunacaktır. Böyle ol-
mazsa şaşırmaktan çok mutlu olacağız.
Galatasaray - Leeds United maçı öncesinde çok
kötü olaylar oldu, Ingiliz futbol fanatikleri ile Türk
futbol fanatikleri birbirlerine girdiler, iki Ingiliz bıçak-
lanarak öldürüldü.
Pek şaştınız ama şaşılacak bir şey yoktu. Aslın-
da yırmi kişı de ölebilirdı, çünkü biz bu maçlar ka-
zanıldığı zaman kendi evlerimizde pencere kenar-
lanndan kaçıyor, serseri bir kurşunun hedefi ol-
maktan kaygı duyuyoruz.
Bu fanatikler herkesin de bildiği gibi hayatlann-
da nefretlerinden başka hiçbir şeyleri olmayan,
başanyla ikjili bütün umutlannı kendi sorumluluk-
lanndan atıp, tuttuklan takımın rakip takımı yen-
mesine bağlayan kişiler. Umutsuz ve öfkeli genç
insanlar.
Peki, bu durumun sorumlulan sadece onlar mı?
Futbolu bir toplumun bırinci uğraşı durumuna ge-
tiren futbol kulüpleri yöneticilerinin bu amigo gru-
bunda, bu fanatik takımında hiç sorumluluk payı
yok mu? Bunlann sırtlannı sıvazlayan, bu işsiz güç-
süz takımını bilet vererek, maçlara götürerek, ce-
bine para koyarak kışkırtanlar kimter? Futbolu ar-
tık birinci sayfalanna taşıyarak bir maç yengisini
ülkenin zaferi ilan edenlerin sorumluluğu yok mu?
90 dakika oynanan her maçı 900 dakikalık prog-
ramlaria insanlann beynine kazımanın hiçbir so-
rumluluğu yok mu? Bütün bunlan yapanlann bir
toplumun değer yargılannın yozlaşmasına katkıla-
n olmuyor mu? Sonra da bunlan yapanlan ''Bun-
lar Türk değildir" diye ortada bırakarak kendini sı-
yırmak neyin nesidir? Bunlar Türk'tür, elbette bi-
zim gençlerimizdir, kültürsüz bırakılarak, eğitimsiz-
liklerine aldınlmayarak, işsizliklerine tınmayarak
kullamlan gençlerimizdir. Bunlar, durumlan düzel-
tilmek yerine kışkırtılarak 'vurucu güçler" olarak
kullamlan Türk gençleridir. Kimileri futbol kulübü
yöneticileri tarafindan, kimileri siyasal partiler, der-
nekler tarafindan kullamlan bizim gençlerimizdir.
Geçmişte de kardeşi kardeşe kırdırma politikala-
nnda kullanıldıklan gibi. Bu kez ölçüyü kaçırmış
olabilirier, yetkilerini aşmış olabilirier ama onlara
hiçbir şey yapamazsınız. Yapamazsınız, çünkü 'si-
zin' adamlannızdır. Hem pek alevlenmeyin, çünkü
size gene lazım olacaklardır.
Bu konunun pek alevlenmesinin nedeni de ölen-
lerin Ingiliz olmasından değil mi? Biz kendi insa-
nımıza değer vermediğimiz için, bizimkiler ne olur-
sa olsun, içimizde kalır.
Insanın değerini de yabancılardan öğrenmek
acaba onur sorunu sayılmıyor mu? Yazık ki bun-
lar 'memleket normalleri', şaşılacak bir şey de
yok...
E-mail: [email protected]
Fax: 0212 513 90 98
Cenazesi ülkesine gönderildi
Polonya Büyükelçisi
Palasz'a askeri tören
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Polon-
ya'nın Ankara Büyükel-
çisi Miroslavv Palasz'ın
cenazesi, askeri törenle
üUcesine gönderildi.
Eşinin geçirdiği ba-
ğırsak kanseri nedeniy-
le depresyona giren ve
tedavi gördüğü Bayın-
dır Tıp Hastanesi'nin
dokuzuncu katmdan at-
layarak önceki gün inti-
har eden Palazs için
Esenboğa Havalima-
nı'nda cenaze törenı dü-
zenlendi. Burada konu-
şan Dışişleri Bakanlığı
Müsteşan Faruk Lo-
ğoğlu, "Son yolculuğu
için Saym Palazs'a 'gü-
le güle" demek için bu-
raya geldik. Kendisi tam
bir centihnen, sanat ve
edebhat adamrydL Tür-
kiye'nin de çok iyi bir
dostuydu" dedi.
Palazs'ın Türkiye ve
Polonya ilişkilerinde çok
büyük hizmetleri bulun-
dugunu anlatan Loğoğ-
lu, "Seçkin bir diplomat
olarakTürk-Poktm a iliş-
kilerinde yapnğuuz bü-
yük katkılar için teşek-
kür ediyonız. Elveda sa-
ym büyükeiçi, sevgfli dos-
tum" diye konuştu.
Tûrkçe konuşma
Polonya'nın Ankara
Büyükelçiliği Maslahat-
güzan GrezegorMfchas-
td, törende Palazs'ın ha-
tırası için konuşmasmı
Türkçe yapacağını belir-
terek şunlan söyledi:
"Ben konuşmamı Türk-
çe yapacağnn. Bu Türk
arkadaşlanmıza karşı
bir görevimiz. Saym Pa-
lazs'ı ikinci memleketin-
den göndermek çok aa
bir duygu. Türldye'yi
çok seviyordu. Onun IH-
raknğı mirasa sadığtz."
Filistin'ın Ankara Bü-
yükelçisi Fuad Yasin de
konuşmasmda, "Sevgfli
meslektaşuna 'güle gü-
le' demek çok zor ve çok
aa" dedi. Törene, Dev-
let Bakanı Abdülhaiuk
Çay, ABD'nin Ankara
Büyükleçisi Marc Pa-
rris, Yunanistan'ın An-
kara Büyükelçisi Yannis
Korantis ve çok sayıda
diplomatik misyon tem-
silcisi katıldı.