08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 MART 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Sivil toplum örgütleri Hürriyet'ten Yalçın Etayer'e, bir süredir dini bayram tatillerinde köprü ve otoyol geçişlerinden ücret alınmadığını anımsatan bir okuru, bu süreçte TEMA'nın makbuz karşılığı gişelerden gelir elde etmesini öneriyor. Yalçın Bayer de köşesinden "Eğer Karayollan dokuz günü yok sayıyorsa bu gelir TEMA ve ÇEKÜL gibi sivil toplum örgütlerine 'bağış' olarak aktanlamaz mı?" diye soruyor. Sorunun muhatabı biz değiliz ama Başbakanlık bu öneriyi derhal hayata geçirmelidir. Çünkü, Akkuyu'da nükleer santral yapımına sessiz kalarak destek veren bu iki güzide "sivil toplum örgütü"ne devlet ne kadar yardımcı olsa azdır! Kurban Bayram'ında köprü gelirierinin TEMA ve ÇEKÜL'e bırakılmasını hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı da gönülden destekleyecektir! Iktidarlar böyle "sivil toplum örgütleri" nerede bulacak! Etektronik posta: som9posta.ciBnhuriyetcom.tr Tef: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Ekonomiye ince ayar yapılacakmış.. "Inceldiöi verden kopsun dive!" Bülent Ecevit: Yurtdışındaki okullarda eğer laik- liğe karşı, Atatürk devrimlerine karşı bir takım tel- kinler yapılıyorsa, önce o ülkelerin yönetimleri du- ruma el koyar. Umut Karaoğlan: Yabancı ülkeler irticadan niçin gocunsun? Süleymaniye'de Barzani, Afganistan'da Taliban, Almanya'da Hans, Tanzanya'da Kunta Kin- te Türkiye Cumhuriyeti'nin faikfik ilkesine, Atatürk dev- rimlerine niçin sahip çıksın? Bülent Ecevit: Bu okullarda irtica propagandası yapılıyor diye bir kanıt getirilmedi. Umut Karaoğlan: Bir başbakanın devleti temsi- len takınacağı tavır kişisel bir inanca bağlı olamaz. Başbakan, devletin en üst kademesindedir ve dev- letin ilgili kurumlannın ayrı ayrı hazırlayacakları ra- porlar ve güvenlik değerlendirmelerinden sonra du- rumu belirlemekle yükümlüdür. Bülent Ecevit: Bu okulların açıldığı ülkeler bu ko- nuda çok hassas. Umut'suz Umut Karaoğlan: Egemen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde rejimin teminatını yabancılara mı ema- net ediyoruz? Merve, Amerika'dan gelmedi mi? Is- lamcı Kürt Konferansı Almanya'da yapılmadı mı? Bülent Ecevit: Türk dilini, Türk kültürünü başka ülkelere yansıtabilecek eğitim kurumlarından ne- den kaygı duyuluyor? Umut Karaoğlan: Osmanlı hukukunu savunan, Farsça ve Arapça çorbası Osmanlıca'yı Türk diline yeğ tutan bir cemaat mi Türk dilini ve kültürünü ya- yıyormuş? Devlet, dil ve kültür işlerini cemaate mi havaleetti? Devletin, dışülkelerde okullaraçıpmis- yoner yetiştirme gibi bir ilkesi mi var? O devletleri yönetenlerin, kendi çocuklarına Türkiye lehine ve ger- çek kelimesiyle ajan yapılmasına izin vereceğini mi sanıyorsunuz? Bülent Ecevit: ... Umut Karaoğlan: Devletler, ülkelerinin kültürle- rini tanıtmak üzere yabancı öğrencilerin kendi eği- tim kurumlarında okumalarına izin verirler. Özellik- le Amerika'da eğitilenler bunu çok iyi bilirler. Kaldı ki, Bediüzzaman'ın nur talebeleri yurtdışına çıkınca ideolojilerini mi değiştiriyorlar? Kasetlerde "Burada şarj oldunuz şimdi gidip boşalacaksınız" diyenler ye- ni tip bir aküden mi söz ediyorlar? Bülent Ecevit: Beni bazı çevreler eleştıriyor. Umut Karaoğlan: Bu çevrelerı açıklamaktan ni- ye çekinıyorsunuz? Bülent Ecevit: Ben bu cemaatin Türkiye'deki okullarına değinmedim. Umut Karaoğlan: Orta Asya'dan Afrika'ya kadar Amerikalılarla birlikte dünyayı vızır vızır dolaşan öğ- retmen kimlikli cemaat mensuplarının Türkiye'de ne yaptığını sanıyorsunuz? SESS/Z SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı Erdinç UTKU Bayram tatili de bir dönem uzatılsın? 9+9 olsun! Konya'nın 'reis'leri nasıl çalışıyor? Konya'daki Selçuk Üniversitesi Eği- tim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meh- met Sezgin'in "Yok böyle bir şey" dediği "reis"lerkonusundayeni bilgi- ler geldi: "Universitemizde her fakültenin iki 'genel reis'i vardır. Biri sevk ve idari işlerin, diğeri de 'yıkım ekibi' dedık- leri infaz grubunun başıdır." "Fakültelerin her bölümünde ve bö- lümlerin her sınıfında birer 'reis' vardır." 'Bölümlerdeki reisler, geçmesi ve- ya kalması gereken öğrencilerin liste- sini hazırlar, sonuçlarını takip eder. Olumsuz durumlarda öğretim üyele- ri dövülerek gözdağı verilir." "Reisler 'genel reis'lere, genel reis- ler de fakültelerin yönetim kademe- sindeki bazı görevlilere bağlıdır." "Reisler, fakülteden mezun ol- duklarında genellikle araştırma görevlisi yapılır veya enstitülerin kadrolarına aktarılır." "Kantinlerde ve yemekhanelerde reislere ayrılmış 5-10 kadar teşkilat masası vardır. Reisler ve ekibinden olmayanlar bu masalar boş bile olsa oturamazlar." Bir doçentin öldüresıye dövüldüğü Eğitim Fakültesi'ndeki "reis"lerin et- kinlığine başka örnekler de veriliyor: "Kasım 1999'da bir profesörün der- sinde ve sınıf içinde üç öğrenciye bı- çak ve demir sopalarla saldırıldı. Biri ağır yaralanan üç öğrenci hastaneye kaldırıldı. Aralık 1999'da iftar saati sı- rasında son sınıftan iki öğrenci demir çubuklarla dövüldü." [CEVAP VE DÜZELTME METNİDİR) DÜZELTİLMEYE MUHTAÇ DÖRT YA2I Gazetenizin 20.10.1999 ta- rih ve 15. sayfasındaki sayın Deniz Som'un "VAZİYET" köşesinde "İKİ YAYIN" baş- lığı ile yayımlanan yazıda şah- sımla ilgili gerçek dışı bilgi ve yakıştırmalara yer veril- miştir. "Vaziyet" köşesindeki bu yazı benimle ilgili 9 ay için- de yazılan dördüncü yazıdır. 20 Ocak 1999 tarihli yazıdan alıntılar yapılarak başlanılan yazida yeni iddialarda butun-~ maktadır. ilk yazıya gönder- diğim tekzip yayınlanmama- sına rağmen hâlâ tekzip bek- leniyor olmasına şaşırdım. Sizin yaptığınız gibi ilk yazı- nıza da değinerek tekrar tek- zip gönderiyorum. Umarım bu sefer yayınlanır. Ocak 1999'daki ilk yazı- nızdan Ekim 1999'daki son yazınıza kadar beni konu alan yazılarınızda ismim gibi bir- kaç doğrunun yanına yalan ve yanlış birçok şey eklendi. İdari ve bilimsel olarak yasa- lara ve yönetmeliklere uygun olarak gerçekleşmiş olan 10 yıl önceki doçentliğe yükse- lişimin bugün gündeme ge- tirilişinin "varsa bir usulsüz- lük onu ortaya çıkarmak an- layışından" kaynaklanmadı- ğı diğer yalan ve yanlışlarla desteklenmektedir. Şöyle ki; Adıyamanlı olmamdan yola çıkılarak yapılan Menzil ta- rikatı üyeliği yakıştırması ve yaklaşık 200 misafirin katıl- dığı Omtel oteldeki oğlumun sünnet töreninin haremlik selamlık sünnet düğünü di- ye duyurulması böyle bir ya- zının niçin kaleme alındığını ele veriyor. Gerçekle en ufak alakası olmayan bu yalanla- ra son yazınızda da devam ediliyor. Şöyle ki; Anatomi anabilim dalı baş- kanı olarak anabilim dalımla ilgili Yardımcı Doçentlikjüri- lerinde bulunmam yasal bir zorunluluktur. Ve ayrıca Yar- dımcı Doçentlik atamaları üç kişilik jüride bir jüri üyesinin değil çoğunluğun kararı dik- katealınarak yapılır. Doçent- lik sınavı jürileri ise üniversi- telerde değil YÖK'te bilgisa- yar kuralarıyla belirlenir. Yo- ruma hiç yer bulunmayan çok kesin uygulamaların bi- le çarpıtılmasını, yanıltılmış olmanıza bağlamak doğru olur mu? TÜBlTAK'ın Doğa dergi- sindeyayınlanan biryayınım- dan ikinci bir yayın yapıldığı iddiası ise şu şekilde yanlış- tır; bahsedilen yayın tama- men bana ait olan ve tek isim- le yayınlanmış bir yayındır. İkinci yayın diye bahsedilen ise ilgili yayınımdan alınan bir bölümün yurt dışındaki bilimsel bir kongrede sunul- muş olan bildiri özetinden başka bir şey değildir. Bir bi- lim adamının tamamen ken- disine ait olan çalışmasın- dan çıkardığı bildiriye dokto- ra öğrencilerinin adlarını da yazarak bilimsel birfaaliyet- te bulunmalarını sağlaması ancaK takdir edilebilir. Bu- nun yeni ve farklı isimlerle yapılmış bir yayın gibi yansı- tılması doğru değildir. Topluma doğru bilgi ver- mek zorunda olan bir gaze- tecinin kaleminı silah gibi kul- lanması ve bu kalemi başka- lannın gayelerine hizmet ede- cek şekilde çalıştırması uy- gun birtercih değildir. Birga- zetecinin, kalemini dostları da olsa kimsenin emrine ver- memesi gerekir. Bu tür yazı- lara sebep olanlar, çok basit çıkar hesaplarıyla hareket eden ve ikbal hırsında olan kişiler olduklarından kendile- rınden daha başarılı olanları bilimsel çalışmalarıyla değil karalama kampanyasıyla yıp- ratarak yakalayacaklanna inananlardır. Ancak bu özel- likleriyle "insafsız bir iftiracı" ünvanına layık görülebilirler. Tamamen bir iftira niteliği taşıyan bu yalanlara tekzip göndermekten başka çarem olmamasına rağmen bunu da hoş karşılamadığınız "Dü- zen, birusulsüzlükkamuoyu- na yansıdığında 'tekzip gön- dermek' üzerine kurulmuş. N'apalım. Onların işi usul- süzlük iddialannı örtmek ise bizim işimiz de usanmadan yazmak" cümlelerinizden an- laşılıyor. Ve mahkemeler- den nasıl olsa tekzip çıkar ama biz iddialanmıza devam ederiz şeklindeki düşünce- leriniz ise hukuk ve hukuk adamlarına itibar etmediği- nizi ve güvenmediğinizi gös- teriyor. Insan hakları ve hu- kuk, insanca yaşamak iste- yen herkesin sahip çıkması gereken kavramlardır. Hiç- bir menfaat vefikir bunlan ze- delememeli diye düşünüyo- rum. Sadece doğruları yazabil- meniz dileğiyle bilgilerinizi ri- caederim. 15.12.1999. Prof. Dr. Sait BİLGİÇ Ondokuz Mayıs Üniver- sitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dah, SAMSUN KlM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakifi turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI HARBİ SEMİH POROY ( KADMLARGÜNLhfPÜ V£ ÇcH \ semihporoyi" yahoo.com fp—' BULUT BEBEK NLRAYÇİFTÇI Sor bakalTm, orrun bczi v a r TMlVrviK. ?! TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9 Mart Yaşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. Kalbinizi koruyun. TÜRKKALPVAKFI 19 Mayıs Cd. No: 8 Şışlı/İSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx) 10 Hat Faks:(0212)212 6835 ÖPUSMEYE İDAML 1562'DE BU6ÜM, NAPOÜ"oe(irAt.r/f) K4SUL EDÎLEN 8İK YASAYLA, *&DfN V£ EKKSĞlfJ ö İOAMD/.' e/e*:E*u-eıerA/ , fSO4--f7O7 ARAS/NCtA Ş AlAPOtf ' NOA ALtHMlŞT-t. ÖPÜÇMB, TZ/M PUAjyADA DEĞlÇİKt-İtC GÖS7E£M£ICrEJ>fK. ÖieN£SrN, SATt PÜNYASJM&A TDPLUAAA AÇttC YEBLERDE Ö2&UE CE ÖPÜÇEN AÇIKLAG, DOĞUDA BU İ yAPA8İLMEKTEDİ£- ESKİMOtJ DOICUA1PUKU/ZKEM, LAPOMAR SUKJJN- Ğ Ö ÖÜÜ DÜZ ÇİZGİ ÜMtT ZİLELİ Otancımzm Fotoğpaft 2000!.. Değişen bir şey yok!.. Türkiye açısından 1900'lerle 2000'ler arasın- da henüz değişen hiçbir şey yok!. Bu ülkenin aydınlık insanlarını utandıran, yurtseverleri de- rinden yaralayan kapkaranlık fotoğraflar, layık olduğu "o albüm"üek\ yerini almayı sürdürü- yor. -Üstelik kahkahalarla gülerek!.. Geçen yılın, diğer bir deyişle geçen binyılın sonunda yazdığım "utancımızın fotoğrafı" baş- lıklı yazımda "ne değişecek?" diye sormuştum. Bu güzelim ve bu kahrolası ülkenin 2000'lere hangı umudu aktaracağını sormuştum. Sonra da önümde duran Susurluk davası sanıklarının kahkahalar atan fotoğraflarını anlatıp, şöyle bı- tirmiştim: "Bunlar Türkiye'nin gerçek fotoğrafıdır. O kahkahalar, o sloganlar bizim umutsuzluğumu- zun, bizim acılanmızın, bizim bitmeyen sancıla- nmızın fotoğrafıdır.." Yazık ki aynı kahkahalar 2000'lerde de çınlı- yor!. • • • Üstüne üstlük 'Susurluk' artık mahkeme sa- lonlarında eğleniyor!.. Hiç abartmıyorum; Susurluk sanıkları artık yargıç karşısında şen kahkahalar atıyor, hatta gülmekten katılıyor, gözlerinden yaş geliyor!.. Ben kendi hesabıma Susurluk sanıklarının, ne denli güçlü ve bu nedenle ne kadar cesur olduklarını biliyordum, ama itiraf etmeliyim; böylesine şen şakrak, bu denli esprili oldukları- nı bilmiyordum!. Meslekleri gereği asık surath ve 'ağır' takılmaları gerekir diye düşünüyor- dum, yanılmışım!.. -Hele Haluk Kırcı!.. Sanki yedi kez idama mahkûm olan o değil- miş, yakında bir şekilde serbest kalacakmış gi- bi bir espri, bir kahkaha, ancak o kadar olur!. DGM Yargıcı ile Kırcı ve diğer sanıklann şu di- yaloğuna bakın: Yargıç: (Kırcı'yı kastederek) "Siz merak etme- yin, o hepinizin avukatlığını yapar." Ali Fevzi Bin Tabii, onun vakti var; biz başka duruşmaya yetişeceğiz daha.. Sami Hoştan: Daha Beyoğlu'na gideceğiz, okuma devamını. Yeter, yeter.. Haluk Kırcı: Başkanım, bir dahaki duruşmada devam ederim, buyrun... Gördüğünüz gibi Susurluk sanıkları neşeli ol- manın yanı sıra savunmayı durduracak, duruş- mayı sona erdirmeye yeltenecek kadar da cü- retkâr. Sonra?... Sanıklar DGM'den çıkıp, son mo- del lüks arabalarına bindiler ve güle oynaya "kumarhaneler kralı" Ömer Lütfü Topal cinaye- tinden "idam" istemi ile yargılandıkları Beyoğlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gittiler. -Orada ne oldu? j l " ^ : •>• Mahkeme, Kırcı'nın tahliyesine, diğer sanık : ların ise yurtdışına çıkış yasaklarının kaldırılma- sına karar verdi. Böylelikle "Topal davası"nda tutuklu sanık kalmadı. Kısıtlı sanık da!. -Eğlenmek ne demek, şıkır şıkır oynayıp gö- bek atsalar yeridir!. • • • Peki, ya bu ülkenin yurttaşları?.. Acaba onlar bu durum karşısında ne düşün- düler?. Devlet-mafya-siyasetçi bağlantısını olanca açıklığıyla ortaya koyan Susurluk skan- dalının ulaştığı sonucu nasıl karşıladılar?. Eski Bursa Valisi Orhan Taşanlar'ın, Nesim Malki cinayetinin kilit ismi Erol Evcil'den 2 mil- yon dolar rüşvet istediği, işin içinde zamanın emniyet müdürleri dahil 21 polisin de bulundu- ğu ıddiasını duyunca ne hissettiler?. Ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı'nın ce- zaevinde avukat dövdüğünü, müdürlere küfür ettiğini, koridorlarda kovaladığını okuyunca na- sıl tepki gösterdiler?. Ben, adalet duygumu kaybettim!. Ve gördüm ki: Bizimle düpedüz alay eden, hiçe sayan karanlık fotoğraflar, bu ütkenin son yanm yüzyılını yok eden, köleleştiren o "kirli al- büm"de en müstesna şekilde yer almayı sürdü- rüyor.. -Biraz dikkat ederseniz o albümün ağırlığını hissedecek, çirkın kahkahaların yankılarını du- yacaksınız!.. Eposta: zileli " garanti.net.tr Mesaj:(0212)287 42 41 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAy 1 2 3 4SOLDAıN SAĞA: 1/Kjşıdeayınet- kısiyle ortaya çıktığı düşünü- lenpsikolojikra- hatsızhk. 2/ Bir 3 nota... Porselen yapımında kul- lanılan bır çeşıt 5 beyaz ve gevrek kıl. 3/ Büyük kardeş.ağabey... Akdenız çevTe- sınde yetışen bır 8 agaççık. 4/Boga g güreşınde kulla- nılan kırmızı kumaş par- çası... Eski dilde su. 5/ .• Namaz çagnsı... Ticarı değer taşıyan yaprak tü- tünlenn düşük kaliteli 3 olanı. 6/Çapraz düğme- 4 li, ipek ya da sırma işle- meiıbirtürkısayelek. 7/ A\uç ıçi... Soy, sülale. 8/ Tozlann solunum yoluy- 7 I la alınmasına bağlı has- g tahk. 9/ Uzaklık anlat- makta kullanılan söz... Şarkı, tûrkü... Öğütülmüş tahıl. YUK\RIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yurdumuzda da yaşayan küçük bir kuş türü. II Japon mafyasına verilen ad... Bilgisiz, kültürsüz kimse. 3/ Ba- lık avlamakta ya da yük taşımakta kullanılan bü^k ka- >ık. 4/ Bır renk... Fazla bön, avanak. 5/ "Hiç şaşmayan — gıbı ışler durur kader" (Yahya Kemal)... Osmanlılar dönemınde Tunus ve Cezayir yöneticılerine verilen ad. 6/ Bükerek germek için ıkı kat edılmış bır ipin ucuna ge- çırilen tahta parçası... Mûstahkem yer. II Halkdıhnde "ılık" anlammda kullanılan bır sözcük... Ekm bıçildikten son- ra sürülmemış tarla. 8/ Azarlama. 9/ Ses... Sarp \e or- j manlık sıradağlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle