Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 MART 2000 PERŞEMBE
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
Çoğunluğu İstanbuFda yapılacak etkinliklerde ünlü İngiliz sanatçı ve topluluklan yer alıyor
'İngfltere -Türidye 2000' Feslivafi
• îngiltere Büyükelçisi Sir
David Logan, mart ile ekim
arasında yapılacak bu
projenin özgün bir olay
olacağını vurgulayarak,
"Diğer festivallerin aksine
kültürel ve ticari etkinliklere
odaklanmayacak" dedi.
Istanbul'daki etkinlikler
Istanbul Kültür ve Sanat
Vakfı'nın festivalleri
kapsammda gerçekleşecek.
Kültür ServisUngiltere ve Türkiye
arasındaki kültürel, ticari ve ekonomik
alanlardaki ilişkileri kudamak ve bu iliş-
kileri genişleterek geliştirmek amacıy-
la. Mart 2000-Ekim 2000 tarihleri ara-
sında 'Ingiltere-Türkiye2000' Festivali
düzenleniyor.
Ingiltere'nin Istanbul agırlıklı olmak
üzere birçok şehirde kültürel ve ticari ko-
nularda etkinlikler sunacağı festivalin ti-
can programlannın tümünün giderleri
ingiliz hükümeti; sanat etkinlikJeri ise
özel sektör sponsorlan tarafından kar-
şılanıyor. Ortak birgirişim olan festival,
Ankara'da îngiltere Büyükelçiliği, Is-
tanbul'da Îngiltere Başkonsolosluğu, İn-
giliz Kültür Derneği, Istanbul Kültür ve
Sanat Vakfı'nın liderliğinde düzenleni-
yor.
Tanıtım toplantısında îngiltere Büyü-
kelçisi Sir David Logan 'tngiltere-Tür-
kiye 2000' ile ilgili olarak şunlan söy-
ledı"Bu proje özgün bir olay olacak.
Çiinkü diğer festivallerin aksine kühü-
rel veticarietkinliklere odaklanmayacak.
'İngUtere-Türkiye 2000' Ingütere'nin iki
konuda da ülkenin verebileceklerinin en
iyilerini sunmaya çalısacak. Ana amaç-
lardan birisi de tngiliz mükemmeliyet-
çiliğinin iş dünyası ve yaratıcı sanatlara
yansunasını taıutmak. Bir müttefik ola-
rak, dünyanın çok kritik bir bölgesinin
kilit ülkelerinden biri ve daha da önem-
lisi İngiltere'nûi de oiuşması için büyük
destek verdtği Avrupa Birliği aday üye-
si olarak, Türkiye bizbn için büyük öoem
taşryor."
EtkinlikJerin ağırlığı lstanbul'da yer
alacak. Bu seçim Istanbul sadece ülke-
nin ticaret ve kültür merkezi olduğu için
değil, aynı zamanda geçen yüzyılda üç
büyük imparatorluğa ev sahipliği yap-
Royal Shakespeare Tiyatrosu, 'Hırçuı Kız'ı sahneleyecek. Chaptin'in 'Şehir Işıklan' filmi orkestraeştiğindesunulacak
Festivakle Ken Loach'un en önemti S filmi gösterilecek. Ünlü soprano Dame Kiri Te Kanavva iki resital verecek.
mış olmasından dolayı çok belirgin ol-
muş.
Istanbul'daki etkinlikler Istanbul Kül-
tür ve Sanat Vakfı'nın sanat festivalle-
ri kapsamında bir dizi sanat olayı ola-
rak gerçekleşecek.
Bu ay Ankara Bilkent Üniversite-
si'ndeki Yılın Genç Müzisyenleri Yanş-
ması Finalleri'nin ardından 20-30 Mart
arasında Rkochet Dans Toplulugu'nun
Ankara, Trabzon, Adana, İstanbul ve
Bursa tumesi yapılacak.
Nisan ayında düzenlenen 19. Ulusla-
rarası tstanbul Film Festivali kapsamın-
da, 18-19 Nisan'da şef Carl Davies yö-
netiminde Senfoni Orkestras'nın cşli-
ğinde, CharlieChaplin'nin 'Şehir Işık-
lan' fılminin gösterimi yapılacak. Yi-
ne film festivali çerçevesinde 'Canlan-
dırma Sinemasından: Îngiltere' başlığı
altında İngiliz canlandırma sineması-
nın en iyileri; 'Ustalara Saygı: Ken Lo-
ach' bölümünde yönetmenin en önem-
li 5 fihninın göstenmi; "BirÜlke-BirSi-
nema:lngütere' bölümünde ise son dö-
nem İngiliz sinemasının en iyi örnekle-
ri yer alacak.
Aynca Manchester Camerata, şef
Cem Mansur yönetiminde Ankara Ulus-
lararası Müzik Festivali'nde iki temsil,
Istanbul ve Eskişehir'de birer temsil ve-
recek.
BBC Büyük Caz Orkestrası
28.Uluslararası Istanbul Müzik Fes-
tivali kapsamında, 7 Haziran'da Piano
Circus, 8 Nisan'da The King's Consort,
9-13 Nisan'da ünlü soprano Dame Kiri
Te Kanavva'nın iki resıtalı, 10 Nisan'da
ünlü kemancı Kennedy ve viyolonselci
Lynn HareD. 11 Nisan'da Şef Trevor
Pinnock yönetiminde The English Con-
cert ve Korosu: St Mathevv Passion. 12
Nisan'da Mkhael Nyman Topluluğu,
15-16 Nisan'da şef Leonard Slatkin yö-
netiminde Filanmoni Orkestrası ve Ko-
rosu, 17-18 Nisan da Orchestraofthe Age
of Enlightenment, 29 Nisan'da viyolon-
selci Juiian LJoyd VVebber ve piyanist
John Lenehan gibı çeşitli orkestra ve
oda gruplannın konserlerinin yanı sıra
29,30 Haziran ve 1 Temmuz'da Adven-
ture in Motion Picture'den ödül almış pn>
düksiyon 'Kuğu Gölü' balesinin göste-
risi yer alacak.
Mayıs ayında gerçekleşecek olan 12.
Uluslararası İstanbul Tiyatro Festiva-
B'nde Royal ShakespeareTiyatrosu Wil-
liam Shakespeare ın Hırçın Kız' adlı
oyununu sahneleyecek. Temmuz ayın-
da düzenlenen 7. Uluslararası tstanbul
Caz Festivali kapsamında ise BBC Bü-
yük Caz Orkestrası bir konser verecek.
Aynı zamanda YoungVTc tiyatro gru-
bu Türkiye'nin diger büyük şehirlerin-
de de oyunlar sergileyecek.
Bütün bu kültürel etkinliklerle bir ara-
da yürütülecek ticari faaliyetler arasın-
da, îngiltere'den gelecek olan ticaret he-
yetleri ve İngiliz- Türk işbirliğinin ge-
lişmesi amacıyla düzenlenen teknik se-
minerler bulunuyor. Aynca eylül ayın-
da İngiliz moda defilesi, kasımda da
'Medya Semineri' gerçekleşecek.
Üç yıllık bir proje olarak tasarlanan
'Ingiltere-Türkiye 2000', önümüzdeki
sonbaharda Türk sanatçılan ve Türk ti-
cari heyetlerinin lngiltere'de düzenle-
yecekleri programla devam edecek. Bir-
çok kurumun sponsorluğunu üstlendi-
ği festivale tngiliz hükümeti 1 milyon
sterlin maddi destek verdi.
Hint asıllı îngiliz kadınlanyla dalga geçildiği iddia ediliyor
Merchant-IvoryfüminetepldKültür Servisi - Hindistan 'da
yaşayan Hint asıllı Ingilizler,
Hintli yönetmen tsmail Merc-
hanfı son çektiği filmde Hint
asıllı ingiliz kadınlan beyaz ve
saf İngiliz erkeklerine düşkün
ve takıntılı olarak göstermek-
le suçluyor.
Batı Bengal Millet Meclisi
üyesi olan Cillian Hart 'Cot-
ton Mary' admı taşıyan filmin
ülkede gösteriminin engellen-
mesi için elinden gelen her şe-
yi yapacağını açıkladı.
James NVilby, Greta Scacchi
ve Hintli aktris Madhur Jaff-
rey'in başrolünüpaylaştığı film-
de, ingiliz kolonisinin egemen-
lığinden yeni çıkmış bağımsız
Hindistan'da yaşayan, BBC'de
çalışan bir gazetecinin Hint kö-
kenli bir İngiliz kadın tarafın-
dan baştan çıkanlması ile ge-
Iişen olaylar anlatılıyor.
Hart, Hintli İngiliz vatandaş-
lannın Merchant ve Amerika-
lı James Ivory'in birlikte ger-
çekleştirdikleri filmi, büyük
bir şaşkınlıkla karşıladıklanm
belirtirken anlamsız ve gerçek-
le bağdaşmayan bir tema üze-
rine kurulu filmin Hint asıllı İn-
giliz kadınlan ile açıkça 'dal-
ga' geçtiğini ifade ediyor.
Yasaklanması isteniyor
Batı Bengal Kültür Bakanı
Buddhadev Bhattacharya'ya
filmin yasaklanması üzerine
birteklif götürdüğünü söyleyen
Hart, filmdeki kadın karakte-
rin adı olan 'Cotton Mary'nin
bile kadınlan aşağılayıcı bir ni-
teliği olduğunu sözlerine ek-
ledi: "Bu ülkede aanhk oldu-
ğumuz için her yapüan işe bo-
yun eğmek zorunda değUiz. Bu
konunun mectiste de görüşül-
mesini de sağlayacağını".
Merchant ise bu eleştirilere
karşı kendini savunarak film
için yaratilan bir karakterin tüm
topluluğun yansıması olarak
görülmesının yanlış olduğunu
belirttti.
Bir tngiliz kadınının Hint
asıllı Ingilizleri her iki tarafın-
dan da en kötü özelliklerini ba-
nndırdıklannı söylediği sahne
hanrlatüınca ise, "Fflmdeişeya-
ramaz üç Ingilizin birtakim
olay lardan şikâyet ediyor ol-
malan bütün toplum hakkın-
da gerçek bir yargrya ulaşma-
yı gerektirmez. İslamryet, Hin-
duizm,Budizmgflx birçok fark-
h dine mensup olan karakter-
ler de var. Hepsi de ahsdmışın
ıhynria hreanlar Rıı, hiitfın riin-
ler hakkında bir propaganda
yapıtığım anlamına gelmez"
yanıtını verdi.
Ünlü Hintli oyuncu Sharmi-
la Tagore da Merchant'a des-
tek vererek yönetmenin insani
duygulara sahip , sağduyulu
bir kişi olduğunu belirterek hiç
kimseyi incitmek ıstemediğini
ifade etti: "Eğer Hint asdh In-
güizler bu olaydan incindilerse
bu topluluk olarak kendüeri-
ne güvensizliklerinin bir işare-
tidir. Bizinsanlara hoş valdt ge-
çirtmek için film yaparız ve
'özelkarakterler' yaratarak on-
lan kullanınz. Bütün bir top-
lumu ete almak bizim işimiz de-
ğü"diye belirtti.
Yan Avrupalı yan Hintli ola-
rak kabul edilen bu kesim mü-
zik, sinema ve spor dallarında
kazandıklan başanlara karşın,
Merle Oberon. Anna Kashfi
gibi oyuncular ile Cliff Ric-
hard, Engelbert Humperdick
gibi müzisyenlerdışında ulus-
lararası bir üne kavuşamamış
ve Hint toplumunda her zaman
"djşlanan kesimi' oluşturmuş-
lardı. lsmail Merchant ve James Ivory fümkrini birtikte üretiyorlar.
Şinasi Dikmen, 'Türk Numara Yapma' adlı tek kişilik oyunu lstanbul'da Almanca sundu
4
Sahnede söylenen her soz birer belgedir'
Şinasi Dikmen,oyunda doğaçlamalardayapıyor.
S.RAYANYİRMtBEŞ
Şinasi Dikmen, Wolfgang Marsc-
hall'ın yönettiği 'Türk Numara Yap-
ma' adlı tek kişilik oyunla Goethe
Enstitüsü'nün konuğu olarak ülke-
mizdeydi. Üç yıl önce Ayşe Aktay'la
Frankfurt'ta kurduğu kabare tiyatro-
su 'Die Kas Kabarett' (Peynir Kaba-
re), yabancı kökenlilerin Almancada
kabare yaptığı ilk tiyatro olma özelli-
ğini taşıyor.
- Oyunun hem Almanlara, hem
Türklere yönelik bir içeriği var. Tür-
kiye'de anadilinizle oynamayı düşün-
medinizmi?
DtKMEN - 15 yıldır bu işi Alman-
ca yaptığım için Türkçe oynamaya he-
nüz cesaret etmedim. Türkçe yapıldı-
ğmda, içeriğin Türkiye'ye dönûk ol-
ması gerekiyor. Ben Almanya'ya git-
tikten sonra ülkem o kadar değişti ki...
Türkçe oynamaya hazırlıklı değilim.
- Yapağmıza kabaredençok meddah-
lıkyada stand- up denikbilir mi?
DİKMEN-Almanya'ya gittiğimde
27 yaşındaydım. İki kültürde de yer
alan çelişkileri tarudığım için karşılaş-
tırmalaryapabiliyorum. Güldürübun-
dan doğuyor. Benim yaptığım daha
• Oyunun, iki toplumdaki önyargılan olumlayan ya da
yanlış bilinenleri açığa çıkaran bir içeriği var. Benim
yaptığım daha çok meddahlığa yakın. Meddahlıkta da
toplumsal içerik vardı. Bazı şeyleri ciddiye almak
gerekiyor. Politik çarpıklıklan saptamamız lazım.
çok meddahlığayakın. Meddahlıkta da
toplumsal içerik vardır. Örneğin, Cem
Ydmaz'ı 'Sryaset Meydanı'nda izledi-
ğimde 'Hayat gırguthr ciddiye alma-
ya gerek yok' diyordu.
Cem'de, politik içerik yok. benim-
kinde tamamen var. Politik çarpıklık-
lan saptamalıyız. Sahnede söylenen
her söz bir belgedir. tzleyiciyle gır-
gır geçmek, çok basit geliyor bana.
Muz kabuğuna basıp düşene gülmek
kolay. Kendin düştüğünde gülebiliyor
musun? O zaman eleştirel güldürü ge-
lir. Kabareyi getiren Ferhan Şensoy
var. Onun dışmda Amerikanvari bir eğ-
lence türü stand-up.
-Annanya'da kabaretiyatrosuaçma-
nızve Alman dilinde tiyatro yapmanız
nasıl gerçekleşti?
DİKMEN -Tiyatroyu açtığımızda,
Türklerin ilgi göstermeyeceklerini
baştan biliyorduk. Küçük birtiyatro bi-
zimkisi. Izleyicinin yüzde sekseni Al-
man. Türk kültür evi olsun gibi istek-
leraldık ama kabul etmedik. Türkiye'de
genel anlamda bir istikrarsızlık var.
Kendimi bunun etkilerinden tamamen
ayn tutmaktı amacım. Gösterilerin,
Almanca sunulması karan da buna
dayanıyor.
- Tıyatroya nasıl başladınız?
DtKMEN - Türkiye'de dört yıl sağ-
lık memurluğu yaptım. Almanya'da 15
yıl kadar yoğun bakım servisinde has-
ta bakıcı olarak çalıştım. Orada çalışır-
ken. Aziz Nesin, Muzaffer Izgü biçi-
minde hikâyeler yazmaya başladım.
Yazdıgım metinler kanalıyla, Alman-
ya'nın tanınmış bir kabare ustasma
ulaştım. 'Sanmsak Şekerlemesi' adlı
başan kazanan kabareyi, iki Türk 11 yıl
sürdürdük ve sonra dağıldık.
- Sahnede, eşinin evden kovması üze-
rine tiyatrosunda kalmaya başlayan bir
adam. iki toplumu da eleştirirken gül-
dürüyor. Politiktaşlamalardan söz ede-
bilir misiniz?
DİKMEN - Oyunun, iki toplumda-
ki önyargılan olumlayan ya da yanlış
bilinenleri açığa çıkaran bir içeriği
var. Adam; kendisinden daha Türk ol-
muş Alman eşinden boşanmışhr. İyi
eğitim almış bir Türk kadınıyla evle-
nince de evden kovulur. Aslında, ma-
çoluğunu sanatının arkasına gizleme-
ye çalısan biridir.
Oyundaki adam, salak, tutucu, komp-
leksli ve biraz zavallı. Tiyatrosunda ya-
tıp kalkıyor ve başlıyor anlatmaya. Geç-
mişini, cinselliğini, evliliklerini, sanat-
çılığını, yapacaklannı... Günlük yaşa-
mı yalan olduğu için geleceği de bunun
üzerine kuruluyor. Kendini eleştirir-
ken, suçu devamlı başkasında anyor. Oğ-
luna telefonda, '.Alman parlamentosu-
na gir ama Cem Özdemir gibi yeşiller-
den olma, Türk gazeteleri Cem'e vatan
haini diyorlar. Sen, vatanseversin bu-
nun için de Hıristiyan Demokrat Par-
ti'ye üye ol' diyorum. Adam, Faust'ta-
ki Mefısto'yu oynamak için Alman ti-
yatrosuna başvurduğunda, Faust'u oy-
nayamayacağı yanıtını alıyor. Gerekçe
de 'Türk olarak senişeytan kınğınasok-
mak politikanlamda doğruohnaz.' Bu-
rada da Almanlann, Faust hakkındaki
ön yargılannı aktardık.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
'Vefakâr Komşu
Aysel Abla'
Yazılarımı genellikle salı sabahları yazıp gazete-
ye gönderiyorum. Şayet yazacağımı bulamamış-
sam, salı sabahına kadar yaşam bana zindan olu-
yor. Mide ağrıları çekiyor, uyuyamıyor, olup olma-
dık yerde öfkeleniyorum.
Bu salı öyle değildi. Yazacağımı çoktan belirle-
miştim. Geçen haftaki gibi, yine televizyonlann çe-
kilmez halinden, kültür sanat dünyasının giderek
magazinleşmesinden, edebiyatın popülizminden
söz edecektim.
Sonra birden vazgeçtim; çünkü yine, hep şikâ-
yet, hep şikâyet... Bana gelen bir mektubu yayım-
lamaya karar verdim. Renkli ve ilginçti. Adı bende
saklı (E.N.Y.) olan okurun mektubunu aşağıda alın-
tılıyorum:
"Sayın Birkiye, bana yardımcı olacağınızı ümit
ediyorum. Size kısaca hayat hikâyemi anlataca-
ğım.
Çocukluğumda hep musluk tamircisi olmak is-
terdim; babam bir türiü anlayamamıştı bu isteği-
mi. Adamcağız yıllarca habire sonıp durdu, ne-
denini. Ona nasıl söyleyebilirdim, karşıki dul kom-
şumuza musluk tamircisinln günaşın geldiğini!
lsmail ağabeyin, sokağın köşesinde birdükkâ-
nı vardı. Tesisatçıydı; en çok yaptığı iş musluk ta-
miriydi. Üstelik uzun boyluydu. Ben de onun, hem
uzun boyuna, hem de karşıki komşumuza yaptı-
ğı ziyaretlere özenirdim.
Karşıki komşumuz, bütün mahallenin, özellikle
de evli kadınların kıskandığı, otuz-otuz beş yaşla-
nnda dul birkadındı. Adı Aysel'd/, biliyorum ben
ona göre değildim, küçüktüm. Kimilerine göre,
yaşı kırkın üzerindeydi. Bu yorum kadınlar tarafın-
dan yapılırdı. Erkeklere göre ise genç ve güzel bir
kızdı.
Ben muslukçu olacağım diye diretirken, annem,
babam çaresizdi. Ne yapacaklannı bilemiyoriar-
dı. Beni önce koleje verdiler; hatta bu fikir sanı-
nm, karşıki komşumuzdan gelmişti.
Kolejden sonra da makine mühendisi olmaya ik-
na ettiler. Okul birincisi olduğumdan, Teknik Üni-
versite'nin makine mühendisliği bölümüne gir-
mek benim için çok kolay oldu.
İş hayatında çok başanlı oldum. Çok dapara ka-
zandım. Ancak muslukçuluğu bir türlü kafamın
içinden atamadım.
Elimi bile yıkasam, gözümün önüne o vefakâr
dul komşumuz Aysel abla gelir. Ne zaman keskin
bir kadın parfümü burnuma çarpsa, Aysel ablayı
hatıhanm. Bu saatten sonra musluk tamircisi ola-
mayacağım göre (ama bozulan musluklan hep
ben tamir ederim) ben de köşe yazan olmaya ka-
rar verdim.
Yeteneğimin olup olmadığını sormayın. Benim
her işe elim yatkındır. Küçükten beri kitap okuma-
sını çok severim. Edebiyatı çok severim. Hatta
muslukçu lsmail ağabeyin dul komşumuza oku-
duğu şiir hiçaklımdşn
Alnımdaki bıçak yarası *
Senin yüzünden; ' '"""""'
Tabakam senin yadigârın,
"İki elin kanda olsa gel" diyor
Telgrafın;
Nasıl unuturum seni ben,
Vesikalı yârim?
lsmail ağabey o kadar çok söylerdi ki bu şiiri,
ben de kapı arasından sesleh dinlerken ezberie-
miştim. Aslında pek şiir ezbeheyemem. Hayatım-
da ezberimdeki tek şiirdir, lsmail ağabeyin dul
komşumuza söylediği şiir. Bir de Istiklal Marşımı-
zın on kıtasını ezbere bilirim. Fen bölümünde oku-
mamıza karşın, edebiyat hocamız bize zorla ez-
behetirdi. Ezbere okumayan edebiyattan çakar-
dı.
öteki hocalanmız, edebiyat hocamıza baskı ya-
pardı: 'Bu çocuklar fen bölümünde okuyor, ede-
biyatla ne işleri var, kimi mühendis, kimi doktor, ki-
mi mimarfalan olacak' diye. Ne varki edebiyat ho-
camız Ortıan Bey asla taviz verrnez, 'Günün bi-
rinde işlerine yarar' derdi.
Az daha unutuyordum, birkaç yıl önce metin ya-
zan oldum. Geçirdiğim bir bunalım sonrasında, ko-
lej arkadaşlanmın yardımıyla sektör değiştirdim.
Böylece yazı yazma yeteneğim ortaya çıkıverdi.
Hayatın cilvesi işte, musluk tamircisi olmak is-
terken, makine mühendisi, daha sonra metin ya-
zan, şimdi de köşe yazan olmak istiyorum. Yakın
bir gelecekte gerçekleştirmek üzere, bir televiz-
yona eğlenceli bir yarışma programı düşünüyo-
rum. Belki daha önce bir dizi yazanm.
Size kısaca hayatımı anlattım. Yardımcı olursa-
nız sevinirim. Sizin ilişkileriniz vardır. Şimdilik ya-
zım için herhangi bir ücret istemiyorum. Belki de
ara sıra bana köşenizi verirsiniz, ayda bir kez fa-
lan. Selamlar."
Ne dersiniz, ilginç değil mi?
TÜRSAK Vakfı, 8 Marfı film
gösterimiyle kutladı
• Kümır Servisi - TÜRSAK Vakfı ve Beşiktaş
Belediyesi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü. Türk
sinemasında kadını ve kadının toplumsal yerini konu
alan üç filmden oluşan bir etkinlikle kutladı. 7 Mart
salı günü Atıf Yılmaz'ın 'Adı Vasfiye' filminin
gösterimiyle başlayan program, dün Beşiktaş
Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu ve TÜRSAK Vakfı
Başkanı Müjde Ar'ın, Etiler Huzurevi'nden davetli 60
kadını ağırlaması ile devam etti. Sanatçı Serap
Aksoy'un katılımıyla Yavuz Özkan'ın yönettiği 'iki
Kadın' adlı filmin de gösterildiği Dünya Kadınlar
Günü etkinliğinin uzantısı olarak da bugün saat
11.00'de izleyicilere Atıf Yılmaz'ın 'Berdel' adlı
filmi sunulacak.
'The Beach' filmine protesto
hazırliğı
• BANGKOK (AFP) - 'The Beach' (Sahil) filminin
Thaı'de gerçekleşecek tanıtım galasında bir grup
çevreci, geçen yılkı çekimler sırasında, 20.th Century
Fox'un Maya sahilini ve Phi Phi adasının doğal
görüntüsünü bozduğu gerekçesiyle oyuncu Leonardo
Dı Caprio'yu protesto edeceklerini bildirdiler.
Iddialan doğriılamak amacıyla ellerinde bulunan
fotoğraf ve belgeleri kamuoyuna sunacaklannı
belirten grup. Maya sahilindeki palmiye ağaçlannm
çekim öncesi söküldüğünü söylediler. Thaı
mahkemesi, bu iddıalann sonucunda, 2O.th Century
Fox'a, yerel yapımcı ve Çevre Bakanlığı'na. doğaya
verilen zarar nedeniyle dava açtılar.