Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 MART 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
IŞIK KANSU
Atatürk'ün kurduğu Islam devletiymişCumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 28 Şu-
bat sürecinin yıldönümünde özetle şu açıkla-
mayı yaptı:
"28 Şubat kararian denen karariann birin-
ci maddesi demokrasinin, laikliğin korunma-
sı maddesidir. Bu bir süreçtir. Yani Cumhu-
riyet'in kunılması ile başlamış, devam eden
bir süreçtir. Kimse vatandaşın hissiyatını,
dini duygulannı istismar etmesin. Din ve
devlet aynlmtştr. Cumhuriyet odur zaten.
Kimse dine siyaset kanştırmasın, dini siya-
sete alet etmesin. Bu bir süreçtir. Bu böyte
gidecektir..."
Gazeteci Ali Tartanoğlu, Kuvayı Milliye der-
gisinin 19. sayısındaki makalesinde, aynı Sü-
leyman Demirel'in Mart 1987'de Nurcular ta-
rafından çıkanlan Köprü dergisine söyledik-
lerinden alıntılaryapmış: "1924 Anayasası'nda
'Türk devletinın dini Islamdır' dediğine göre,
o günkü devlet de bir Isiam cumhuriyetidir.
1923te kurulmuş bulunan Türkiye Cumhu-
riyeti bir Islam devletidir. 'Atatürk'ün kurdu-
ğu laik cumhuriyet elden gidiyor' şekiindeki be-
yanlann, iyi bakıldığı zaman tutarlılığı yok-
tur. Atatûrk'ün kurduğu devlet laik devlet
değildir. Islam devletidir." , .
Yanlış anımsamıyorsak, 28 Şubat sonrası 8
yıllık zorunlu temel eğitim yasası çıkanlarak
Tevhidi Tedrisat Kanunu'nun (öğretim Biriiği
Yasası) gereklerinin yerine getiriimesi için adım-
lar atılmıştı, değil mi? Süleyman Demirel de bu
girişimleri destekler gözükmüştü, değil mi?
1987'ye, Demirel'in Köprü dergisine yaptiğı
açıklamaya dönelim:
"Tevhidi Tedrisat Kanunu'na ters düşüyor
diye, din eğrtiminden vaz mı geçilecek? Böy-
le isteyenler, Tevhidi Tedrisat Kanunu'nu, ne
ise o kanunun esaslan, din eğitimini de içi-
ne aiacak şekilde düzeltmeleri lazımdır...
Tevhidi Tedrisat Kanunu, bir semavi kitap de-
ğil ki... Şayet Kuran kurslan veya din eğiti-
mi bu kanuna ters düşüyorsa, o yanlış olan
din eğitimi değildir; Tevhidi Tedrisat Kanu-
nu'dur."
Son dönemde Demirel'i "laikliğin teminat"
gibi görenlere, yine DemirePin ünlü vecizesini
anımsatalım:
"Dün dündür, bugün bugündûr."
Deniz Nakliyat Genei Müdürü, ku-
ruluşun 3 trilyon zarar edeceğini söy-
lemiş. Devlet Bakanı ise "Var mısın
kJdiasına" demiş, "En az 9 trilyon
zarar edecek." Sonuçta, Denız Nak-
liyat'ın zaran 14 trilyon olmuş...
Hey gidi benim ülkem! Kamu ku-
ruluşundan sorumlu bakanlar ile o ka-
mu kuruluşunu iyi yönetmekle görev-
li genel müdürler, halkın kendilerine
verdikleh emanetin daha fazla nasıl
batırılabileceği üzerine iddiaya girer
oldu, iyi mi...
Dahası, Deniz Nakliyat'ın zaran
üzerine genel müdür ile lades kemi-
ği kıran özelleştirmelerden sorumlu
Ladesim lades olsun
Devlet Bakanı YOksel Yalova, da-
marlannı çatlata çatlata, övüne övü-
ne açıklıyor: "Peşkeş iddialan var.
Doğrudur, peşkeşi ben çekiyorum.
Zaten bu tür kuruluşlan özeUiği-
ne göre peşkeş çekeceğimi soy-
lemiştim..."
Tık yok! Ister inanın, ister inanma-
yın, "Ben kamunun mabnı peşkeş
çekiyorum" diye açıklama yapan
Yaiova'nın sözlerine karşı tık yok!..
Vık vık var ama: "Hazır af çıkıyor,
arada bizimkHeri de kurtarabm."
Kimi?
"Görevini kötûye kullananlan,
kamu malını peşkeş çekmekten
haklannda soruşturma açılanlan,
sorusturma komisyonu kurulanla-
n..."
MülkiyeliterBırliğı, MülkıyelilerVak-
fı ve Mülkiyeliler Dergısı, geçen haf-
ta Yaiova'nın açıklamalannı kınadı:
"Küreselleşme sürecinin bir so-
nucu olarak kavramsal çerçeve-
nin değiştirilmesine; önceüğin eko-
nominin buyümesi, gelir bölüşü-
münün düzelmesi, sanayileşme
vetanmı geüstirme gibi alanlardan,
özelleştirmeye, piyasalann ser-
bestleştirilmeye kaydınlmasına,
ulus devletin tek kötülük kaynağı
olarak öne çıkartılmasına karşı
durmak gerekiyor. Türkiye'de
emekten yana, özgüriükten, de-
mokrasiden, aydınianmadan yana
olanlan, tüm demokratik kitie ör-
gütterini ve basının dürüst kalem-
lerini kararh olmaya ve oyunu boz-
maya, meşru olmayan iktidar
odaklannı teşhir etmeye çağınyo-
ruz."
Hu, hu! Duyan oldu mu?
Aklıma gelen
Emekli yargıç Meral Özer, 1995
seçimlerinde DSP'den Nığde 3.
sıra mılletvekılı adayıydı. Seçim
kampanyası süresince Niğde'nin
82 yerieşim birimini dolaştı, tüm
samimiyetiyle DSP'ye ve "Halkçı
Ecevrt"e oy istedi.
Aradan 5 yıl geçti. Meral özer,
Niğdeli seçmenlerinden bugün
"özür" diliyor:
"Hiç aklıma gelmezdi ki, inançlı
laiklik diye bir kavram uydurarak,
Fethullah Gülen'in tarikat
okuliannı öveceği...
Hiç aklıma gelmezdi ki, kamu
menfaatlerini korumak amacı ile
kurulmuş yargı organı Danıştay'ı
devreden çıkarmak için dinci bir
partiye ödünler vererek alelacete
tahkim değişikliğini Meclis'ten
geçireceği, yabancılann baskısı
ile Osmanlı'da olduğu gibi çok
hukuklu sisteme geçmeyi
dayatacağı...
Hiç aklıma gelmezdi ki,
dOrüstiûğünü öne çıkanp oy
istediğimiz liderin siyasal - •
rüşvetler dağrbp
cumhurbaşkanlığını
promosyonlu kottuk haline
getirmek isteyeceği...
Hiç aklıma gelmezdi ki, irtica ile
mücadele eder gibi görûnüp
demokratik rejimin altını
oyacağı..."
Aslında, aklımıza gelmeyen •* '
başımıza gelmiş olmasın... . .. .
Hem ağlarım...
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel, kameralara yakalanmış:
"Ben adamın anasını ağlatınm."
Demirel'i "Baba" bilenler
düşünsün.
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMÎROĞLU
Ecevit, Gülen'i Niye Seviyor?
Fethullah Gülen'e denilse
ki Türkiye 'de devlet laik mikal-
sın, yoksa dini esaslara göre
yeniden mı şekıllensin? Sen ne
dersen o olacak!". Hocaefen-
di'nin vereceği yanıt açık. Şe-
riat tercih edecek. Çünkü dün-
yayâ bataşı \»yaplenmâ.$ek-
li bu. Bugün laikliğe bağlı gö-
rünüyorsa, bunun sebebi la-
ikliğe bağlı görünmek zorun-
da kalışıdır. Yoksa bir cema-
at tideri, şeriatı tercih etmeyip
de neyi tercih edecek? Gülen
ve müritlerinin "takıyye süre-
d" içinde olduğunu fark etme-
mek için saf olmak gerekir.
Türkiye için 1980 sonrasında
öngörülen "ılımlı Islam" mo-
delinin baş aktörierinden bi-
ridir Fethullah Gülen. Yeşil ku-
şağın sadece savunucuların-
dan biri değil, aynı zamanda
ekonomik ve kültürel finan-
sörlerindendir. Amerika'da beJ-
li çevrelerin Hocaefendi'yi des-
teklediği açık değil mi?
Ecevit, "laik" olduğunu ile-
ri sürüyor. Hatta daha da ile-
ri giderek, geçen günlerde
•gururta" açıklamadı mı: Tür-
kiye, laikliğin dünyadaki sem-
bol ülkesidir, Türkiye'de de la-
ikliğin garantisi Demokratik
Sol Parti'diri" DSP'nin lideri
olarak Ecevit'in kendini "laik-
liğin simgesi" gördüğünü var-
saymak sanınm yanlış olmaz.
Pekala, laik lider Ecevit, bir
cemaatin öncüsünü niçin bu
kadar sever, sayar ve över?
Ecevit, Gülen'in "ne"olduğu-
nu bilmiyor mu? Kuşkusuz bi-
liyor. Hepimizden daha iyi bi-
liyor. Üstelik "28 Şubat süre-
ci" devam ederken, başba-
kanın bu ödünsüz desteğinin
anlamı ne?
Bu sorunun yanıtını aramak
için, dünyanın değişen denge-
leriyle birlikte, Ecevit'in poli-
tikadaki macerasını dayakın-
dan izlemek gerekiyor. Ecevit,
bazı şeyleri anladı! Amerika'ya
sırtını dönerek ya da karşı çı-
karak, en küçük bir politika
bile yapamayacağını anladı.
Gençliğindekı o bağımsızlık
tutkunu, antiemperyalist, kâ-
ğrt üstünde de olsa gerçekten
halkçı liderin yerini statükocu,
güçlü ülkelere, güçlü ulusla-
rarası kuruluş ve şirketlere
uyum sağlamayı ön planda
tutan, en iyimser bakışla "//'-
beral" bir sağ parti başkanı
aldı.
Ecevit, artık sağa kaymış
durumdadır. ANAP ve
MHP'yle sergilediği yönetim
uyum falan değil, düpedüz iş-
birlığidir! DSP aynı DSP, fa-
kat açtlımı Demokratik Sağ
Parti olmalıdır. Sola sırtını dö-
nüp sağa hizmet etmenin ne-
resi sol?
Bu noktada, eskiden "em-
peryalist egemen güç" deyip
kafatutmaya çalıştığı ABD ile
bugün kesintisiz işbirtığine gi-
ren, dahası zaman zaman "Av-
nıpa 'yaoranla Amerika He iliş-
kilenmizi güçlendırmeliyiz" de-
meçlerini veren Bülent Ecevit
ile, yine bir zamanlar ABD'yi
Islam âleminin düşmanı ve
"şeytan" olarak gören anla-
yışın liderlerinden biriyken,
bugün huzuru Pentagon'un
korumalığında ve desteğinde
bulmuş Fethullah Gülen'in
sevgi dolu yakınlaşmalanna
şaşırmamak gerekir.
Bu saptamadan "Ecevit,
Gülen'i destekliyor, demek ki
şeriattan yana, o da takıyye-
ci" sonucunu çıkarmak yan-
Itştır. Ecevit kişisel olarak la-
iktir. Ama Ecevit için değişen
"ilişkilen beliheme araçlan"dır.
Bugünün politikasında bunla-
nn başında da "para" gelmek-
tedir. Zengin ABD, zengin Gü-
len'i destekliyorken, Ameri-
ka'nın yan-sömürgesinin ide-
olojik deformasyona uğramış
başbakanl nasıl bu oluşumun
dışında kalır?
Fethullah Gülen, yine şeri-
at yanlısı olup bu kadar güç-
lü olmasaydı ve yoksul-sade
biryurttaş olsaydı, devlet ka-
tında itibar görmek bir yana,
var olan yasalann yaptınmıy-
la karşılaşırdı. Fakat zengin-
lik, sistem için "dolaylı spon-
soriuk" anlamına geldiğinden,
el üstünde tutulmaya devam
edecektiri
Ta ki 'egemen güç' deste-
ğini çekene kadar.
Bu da böyle bir kader işte.
Yoksulsan ve şeriat yanlısıy-
san, yasalar hatırianır. örne-
ğin türbanınla üniversiteye gi-
remezsin. Ama zengin ve güç-
lüysen, önce parana bakılır,
siyasal ve dinsel tavnna de-
ğil. Ve bu ülkede, 'laik ve de-
mokratik solcu' başbakanın-
dan hiçbir solcu kültür adamı-
nın alamadığı ovguyü alır, hiç-
bir sade yurttaşın göremedi-
ği saygıyı görürsün!
Devam edin Sayın Ecevit,
kendi deyiminizle "eleştirileri
göze alma pahasına" Fethul-
lah Gülen'in icraatlannı öv-
meye devam edin. Hatta bu
övgüleri yaparken, tıpkı Hoca-
efendı gibi gözlerinizden yaş
akıtmaya gayret edin, daha
etkili olur!
Siz kendi işinize, dengeleri
kollamaya, "Fethullah'ın fe-
daisi Karaoğlan" olmaya özen-
le devam edin, biz de kendi
işimize!
1
öksüz kaldı
Özay Gönlüm, halk müziğine yaptığt katkılar, özgün tûrkû
yorumu ve sempatik kişiliği ile sevdiğim bir sanatçıydı. Üç
değişik sazdan oluşan buluşu "yaren*
öümsüzleştirecek. Uğurlar olsun.
onu
HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ
DÜM DUMA BEHIÇAK
1ÇtZGlLlK KÂMtL MASARACI
HARBt SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
TARlHTE BUGÜN Mt/AfTAZ ARIKAN 4 Mart
&?%£2£gM£' TAKRIRI SUKUN KANUNU
132S'TE 8USÜN, ÜULÜ
Yİ$I YEaLEÇTİKMe YASASİ) , TŞuM 't>€ ONAY-
LANbl. POĞU V£ SÜMEYDOĞÜ &ÖLG£LJER.İUOe
SAfsösrsee/v ŞEYU SAIT AYAKLANMALARI YAYIL-
MA BEu&rtsı iSösreRiNCE, stKtYÖuertM ILAN
EOİLMİŞ,AfJCAI<. YETBRLt OLAAAMtŞTI. YENI tUI-
ttULAN CJJMHUfZlYETİN KAKŞILAŞTIĞI OLA6AUÜS-
TÜ ENG£LL£au OGmCtftJ KALOtEtLAAASf İÇİN
SÖZ- KOKJUSU YASA ÇIKA&LMIŞTr. BUfiJU, /STİK
LAL tAAHKEMELEISİ'UtN KUgULMASI j
/KTİcA.tSYAU ISE GÜVENUĞı BOZUCU HER ü
LU EYUEMİ ÖNLEMB YETK/Sf, CUMHURBAŞKANIHIN
OUAYt İLE SAKAAJLAIS KUGUUJHA I/E&LECSKT/.
BAS-ffJ VE YAY/N OIZ&ANLARj DA YflSAAJlN UYGU-
LAMAUUZ/NDAN ÇOK Er/£İL£fJEC£KT/'.
GÖRÜŞ
Dr. EMÎN GÜRSES
yiusjararası Mali Suç
Örgütleri
28-29 Şubat'ta Istanbul'da yapılan "Organize
Suçlann Finans Kaynaklan" adlı panelde kara pa-
ranın aklanmasının engellenmesı yöntemlerı tartı-
şıldı. Içişlerı Bakanı Sadettin Tantan, ılgilı bınmle-
rin eğitimıne önem verilmesınin zorunlu olduğunu
belırttıkten sonra savcılann organize suçlarla mü-
cadelede daha etkin bir rol oynamasının gereğini
vurguladı. Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Ferzan
Çitici buna karşın kadro ve diğer olanaksızlıklar-
dan yakındı. Emniyet Genel Müdürlüğü Organize
Suçlarla Mücadele Daire Başkanı Emin Arslan ise
sadece polisiye yöntemlerle tam bir başan sağla-
manın mümkün olmadığını ıfade etti.
Asıl amaçları yasadışı faalıyetlerle para elde et-
mek olan, çoğunlukla korku salarak ve ruşvetle
varlıklarını sürdürebılen, bir çıkar topluluğu şeklin-
de yapılanmış gruplar organize suç örgütleridir. Bu
tür örgütler yasadışı yollarla elde ettıkleri mali kay-
naklan uluslararası sistemın yasal kurumları aracı-
lığıyla aklamak için süreklı bir çaba ıçerısındedırler.
G-7 ülkelerinın 1989'da kara paranın aklanmasını
engellemek için kurduğu "Para Aklamada Mali Ey
lem Görev Gücü "nün Nisan 1990'daki raporunda
43 milyar sterlinin Batılı bankasistemi içerisinde ak-
landığı belırtilmektedir. Bu miktar özellikle Sovyet-
ler Biriiği'nin çözülmesiyle birlikte nükleer madde
kaçakçılığı nedeniyle sürekli artmaktadır. Günü-
müzde uluslararası sistemde dolaşan kara paranın
miktarı 500 milyar dolann üzerine çıkmıştır.
Güçlenen bir suç örgütü, artan kara parasını ak-
lamak için en uygun yol olarak yasal bir kurumu ara-
cı olarak kullanmayı dener. Bu nedenle bu örgütler
çoğunlukla banka satın alma yolunu ya da bir ban-
ka ile yasadışı anlaşmalara gırme yolunu seçerlec
Banka satın alınarak kara para aklanmasında kut-
lanılması yolu Rusya başta olmak üzere Uzakdo-
ğu, Doğu Avrupa, Afnka ve Latin Amerika'nın bazı
ülkelerinde yaygındır. Faaliyetlerinı sürdürebilmek
için sıyasi otoriteye sızmak ve bürokraside etkın ol-
mak için çabalarına örnek olarak Italya'da Andre-
otti'nin mafya ile ilişkisi göstenlebilır. Eskı başba-
kanlardan Beriusconi'nin sözcüsü Giuliano Fer-
rara, "Andreotti mafya lıderi idiyse, Italya 40 yıldır
mafya tarafından yönetilıyor" demişti Eylül 1995'te.
Sovyetler Bırlığı'nin çözülmesiyle birlikte kurum-
lannda da bir dağınıklık yaşanan Rusya'da nükle-
er maddelenn mafyanın tıcan faalıyetleri arasına
girmesı uluslararası kara para hacmıni arttırmış, bu
durum VVashıngton'daki güvenlık bırımlerince Ekim
1995'te yapılan bir açıklamada ABD açısından "va-
him veyakm tehdit" olarak algılanmıştı.
Uyuşturucu ticaretinden elde edilen paranın ban-
kalararactlığıylatransferinde sıkıntılaryaşayan Ko-
lombiya mafyası, Boeing 727'ler de dahil, çeşitli bo-
yutlarda uçaklar satın alarak her sefennde 30-40
milyon dolar olmak üzere nakit olarak ABO'den
Kolombıya'ya taşımaya başlamışlardı.
Rusya'da yılda yaklaşık 20 milyar dolar civann-
da bir kara paranın Batılı gelışmiş ülkelerin banka
sistemi içerısıne aktarıldığı açıklanmıştır. Uyuşturu-
cu, nükleer madde, kadın ticareti, göçmen ticare-
ti gibi yodarla yüz milyarlarca dolarlık kara paranu;i
elde edilmesi ve bunun önemli bir kısmının özellik-
le gelişmiş ülke ekonomilen içerisinde eritilmesi
gelişmiş ülke ekonomilerinde ticari siştemin yan
mafyalaşması tehlikesini gündeme getirmektedir.
GlobaJ mali siştemin açıklannı kullanarak her alan-
da etkin olmaya çalışan uluslararası suç örgütle-
rinin devlet kontrolünden kurtulup olabildiğince oto-
nom hareket etme ısteklerı sistemde aksaklıkla-
ra yol açma tehlikesi taşımaktadır. Bu örgütlerin
elindekı yüksek miktardaki paralarla gelişmekte
olan ülkelerin sıyasi otorrtelerine ve bürokrasisi-
ne sızmaktaki deneyımlerını gelişmiş olan ülke-
lerde uygulamaya koyma çabaları bu ülkeleri ve
burada kök salmış uluslararası şirketleri tedirgin
etmektedir.
196O'lı ytllarda CIA'nın, daha sonralan birçok ül-
ke polıtikacısı ve bürokratının uyuşturucu ticareti-
ne bulaştığı hesaba katılırsa, güçlenen global maf-
ya kapitalizminin tuzağından kurtulmak için çok ça-
ba harcanması gerekiyor. Öncelikle uluslararası suç
örgütlerinin tasfıye edilmesinin gerçekten istenip
istenmediğine karar verilmelidir. Var olan yan-maf-
ya kapitalizminden yarar uman yönetjcilertasfiye edil-
meden bu tür mali suç örgütlennın tasfiyesı söz ko-
nusu olamaz. Yasal yollarla faaliyet gösteren sana-
yi ve ticari kuruluşlar, ancak ulusal ve uluslararası
kuruluşlarla dayanışma içerisinde hukuk kurallannı
egemen kılarak sıstemlennı uluslararası suç örgüt-
lerinin kara paralarına karşı koruyabılirier. ,,
E-mail: emingurses(« yahoo.com
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
-| 2SOLDAN SAĞA:
1/ Hayati olay-
larda önemli rol
oynayan ve su- 2
da çözünmeyen
proteinlenn or-
takadı.2/Oruç 4
ayı. 3/ tşçı... 5
Fazla, aşın. 4/
Para, mal gıbı 6
elde olan şey... 7
Rubıdyum ele- g
mentının sim-
gesi... Sümer- 9
lerdesağhktan-
nçası. 5/ Bir tür sağ-
lam ve yumuşak dana
ya da öküz derisi. 6/ Is- 2
lamdaehlisünnetmez- 3
heplerinin en büyüğü. 4
7/EskiMısır'daguneş 5
tannsı... Bıryerdeotur-
ma. 8/ Bir tür erkek de-
ve... Bir işi yapmak. bir .
eylemegeçmekiçindu- °
yulan ve bıreyin engel- 9 |
leyemeyeceği kadar güçlü ıstek. 9/ Kuşaktan kuşağa
geçen kalıtımsal öğe... Bir mantarla bir suyosununun
ortak yaşamasıyla ortaya çıkan bitkilenn genel adı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir çeşit san ve yağb peynir. 2/ Yassı ve dar biçım-
li metal parça... Isviçre'ye özgü, ağaç kütüklerinden
yapılan dağ evi. 3/ Mafya örgütünün suskunluk yasa-
sı... Bir şeyin esas tutulan yüzü. 4/ "Her çiçekten —
- eyledık / Anya saydılar bızı" (Pir Sultan Abdal)...
Bir meyve. 5/ Nazar değmesme karşı tütsü olarak kul-
lanılanbirbitkı. 6/Birnota... Tüık müziğınde bir ma-
kam. II Bir Ingiliz uzunluk ölçüsü... Ahır penceresi.
8/ Asya'da bir ırmak. Esknmde kullanılan üç sılah-
tan biri. 9/ Boğanotundan çıkanlarak hekımlikte kul-
lanılan zehırh bir madde