23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 •MART2000CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA JVİJ.L1. U İ A kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Qanny Boyle, anı yakalama çabasıyla sonu başından belli ve anlatımı sıkıcı bir film yapmış P laj, bir ikilem yaşattı "Z^İl çoğumuza. Yetenekli yönetmen Danny Boyie'a evet, -//-;- Leonardo di 'Caprio'ya hayır. '„, Robert Carlyle'ya evet. Doğu'nun egzotizmini iyi kötüamacma ^. % araç yapan «' Hollywood'a eomania salgrnı Berlin'i sardıGÖNÜL DÖNMEZ-COLİN Geçen Uluslararası Beriin Film Festıvali'nde bir Leomania olayına neden olan "Plaj* (The Beach) ftlmine gidip gitmemek konusu ıster istemez bir ikilem yaşattı çoğumuza. 'SığMezar' (Shallovv Grave) ve 'Trainspotting' filmierinin yetenekii yönetmeni Danny Boyie'a evet, "Thanik" filmin- de kollannı havaya kaldınp "Ben bir kralun" di- ye bağıran Leonardo diCaprio'ya hayır. Trains- potnng"m, 'Carla'nın Şariâsı'nın ve hele 'The FuB Monty'nin unutulmaz oyuncusu Robert Carly- le'ya evet. Doğu'nun egzotizmini iyi kötü ama- cjna araç yapan Hollywood'a hayır. Sonunda hiç değilse dünyanın doğal açıdan en görkemli ûlkelerinden biri olan Tayland'dan bir- kaç manzara yakalayabilmek istemi gazeteci me- rakı ile birleşince on üçünde genç kızlann çoğun- lukta olduğu kuyruğa girdik biz de. Ilk görüntüler, kolaylık olsun diye daha ufak bir kentte çekilmiş olsa da Bangkok'un delicesine koşan yaşamını yansıtıyordu başanyla. Tayland'ın sırt çantası ve ucuz otel manzarasını çok iyi bi- len biri olarak bunlann gerçeğe çok yakın oldu- ğunu söyleyebüirim. Gerçekle hiç ilgisi olmayan ise oyuncular. Orta direk Amerika'nın temiz yüz- lröçeragtMİaha ondordün<i&reJevuyoB.dizıleri ilegençlızlann gönlünüfethermış, pmtpınl Le- onardo, sırt çantası ile dolaşan Amerikalıya ke- şinlikle benzemediği gibi Fransız oyuncular Gu- iilaumeCanetve VTrpıie Ledoyen de Cote d' Azur plajında mı yoksa Tayland'ın gizli saklı kumsal- lannda mı olduklannın farkında değil gibiler. Derken ikinci bir düş kınklığı olarak Robert Carlyle filmin daha başında bileklerinı kesip öbür dünyayı boyluyor. Ya senaryo dokunmuş olacak ya da tertemiz yüzlü Leonardo. Gerçi ara sıra nı- hu geri geliyor. ama iş işten geçmiş bir kere. Çekım sırasında çevrecılerle Hollywood'un bir- birine girmesi reklam olmuştu bu filme. Yapım- cılar Tayland'ın en gizemli köşesinde "Kryamet" türünden bir film çekmek istıyorlar. ama kumsal- daki palmıyeler yetmiyor, yeniden dikecekler. Gi- derken alıp götürecekJerine dair söz vererek kuş- kusuz. Dediklerine göre. Leonardo'nun ardmdan ada henüz kendine gelememiş. Film, çok satan kitaptan uyarlandı "The Beach" AlexGarland'ın 1996yılmdaba- sılıp hemen en çok okunan kıtaplar listesine gi- ren aynı adlı romanından uyarlanmış beyazper- deye. Yalnız kahraman, Ingiliz değil Amerikalı fılmde. Sonra Leo ile alımlı Fransız kadını ara- sındaki aşk yok romanda. Episodlann derine inip de bir türlü birbirine bağlanamadığı bu fılmi özet- lemek istersek kısacası şöyle: tnternet'ten, cep tejefonundan uzak biryerlerde,yeni bir şeyler buİ-, mak isteyen Richard(Leonardo diCaprio) Tayland'a atar kendini ve aynı ucuz otelde kalan Fransız çift Etienne (Guillaume Canet) ve Francoise (Virgi- nie Ledoyen) ile Francoise'e olan tutkusuna da- yanan bir dostluk kurar. Bu arada yan komşusu, güneş ve uyuşturucudan harap olmuş Daffy (Ro- bert Carlyle), kanını ucuz otel odasının duvarla- nna graftiti gibi püskürtmeden önce Richard'ın kapısına gizem dolu biradanın haritasını bırakır. Bin bir türlü serüvenden sonra adaya varan Ric- hard, Francoise ve Etienne üçlüsü hippi kuşağı- nın yaşadıklanna hiçbir yenilik getirmeyecek bir yaşama kucak açmış birtakım hedonistin arasına düşerler. Kendi zevki için başkalanna metelik vermeyen bu kişileri bulmak için onca yol aşmak gerekirmiydi derken araya birtakım ahlakı sorun- lar girer. Nintendo kuşağının içinde bulunduğu boş- lukta yalnızlık, kendine ve topluma yabancılaş- ma, teknolojinin katmerlerinde iletişim güçlük- leri gibi sorunlan irdeleyerek bir cyber kuşağı "Lord of The Ffies"yaratmaya çalışan Boyle, anı yakalama çabalan ile ancak gözlemleri sınırlı, sonu başından belirli ve anlatımı sıkıcı bir film kotarmış. Araya sıkıştırdıği video oyunlan bile bir düşünce olarak ilginçse de burada kısacası olma- mış. Daha nitelikli fılmlere kucak açması gereken Beriin Uluslararası Film Festivali'ni bırakalım, iş- te Amerikalı eleştirmenlerden birkaç alıntı bu film üzerine; *Pte*fflraineçok az beHnaiyie gtt?- ıniştim,onlarbiledoyuırıbularnadı" Yada. "Hiç değibe Tıtanık lediCaprioölıııüştü sonunda, bu- rada yaşryor." Çekimsu^smdaçevrecüerteHolywoodbiıİHrmeg^nnişti. Leonardo'nun ardından ada henüz kendine gelememiş. Ahmet Ümit yeni kitabı 'Patasana' ile tipik polisiye kalıplannı kırmayı amaçlıyor geçmişinedairbirnmtanKiiitürServisi- "Patasana, insamnyüreğindeki ka- ranlık bölgeyi hissetmişti. Ama bunu nasıl tanımla- yacağtru bilmiyordu. Gelecek kuşaklann daha iyi ola- cağı umuduna sarılarak, suçu tannların üzerine atarakisin içinden çıkmaya çalıştı. Patasana, biray- dındı, birçok safaydın gibi yazdıklannm insanlan etkileyecegine. onları degiştireceği yanılgısına ka- pılmıştı. Oysa insanın dinden, bilimden, sanattan, felsç/eden etkilenerek olumluyönde değişmesı ıçı boş, peaıhe bir düşten başka bir şey değildir. Insanı asıl etkileyen ne din, ne sanat, ne bilimdir. tnsanı asıl et- kileyen olgu, ölümdür." Ölüm müdür gerçekten? Toplumlar binlerce yıl- dır öldürmeyi ve yok etmeyi, varoluşlannı başkala- nna karşı doğrulamanm en etkili yolu olarak mı gör- düler? Şiddet, daha büyük başka bir şiddeti çağırma- ya ne zarhana dek devam edecek? Birey bu şiddetin neresinde, suç neresinde, ceza neresinde duruyor? Ahmet Ümit'in yeni kitabı 'Patasana'nın çıkış noktası bu sorular. Şiddetin tarihini tam 2700 yıl ön- cesine, uygarhğın beşiği denilen Mezopotamya'da ku- rulmuş Hitit uygarlığının Asurlulann boyunduruğu altma girişine dek götürüyor yazar. Kral Pisiris'in da- nışmanı, Hitit sarayının başyazmanı, büyük meclis Panku'nun değerli üyesi, kendi deyişiyle 'soylulann en soysuzu' Patasana'mn yazdığı tabletler anlatıyor yaşanan katliamlan, etnik soykınmı \e koca bir uy- garhğın yeryüzünden silinip gidişini. Tarihgerçekten tekerrürden mi ibaret? 2700 yıl son- ra da aynı topraklarda ernık, politik, dinsel aynmcı- lığa dayalı şiddet kol geziyor. Bir arkeolojik kazı ekibi bu topraklarda Patasana'nın tabletlerini bul- maya uğraşıyor. Her bir tabletle birlikte yeni bir nef- ret, yeni bir intikam, yeni bir acı çıkıyor ortaya. Pa- tasana, taMetleri bulacak olanlan uyarmayı da unut- muyor: "Dikkat et benim yaşamımı çiçekli bir ağaç- tan kuru bir daia çeviren tannların laneti senin de üze- rine düşmesin." Bu uyanyı dikkate almıyor kazı eki- bi. Ve cinayetler sökün ediyor. FoKsiye adına yeni bir şeyler yapmak Türk polisiye romancılığında yeni ve özgün bir adım attığı kabul edilen Ahmet Ümit, kafamızda yer et- miş tipik polisiye kalıplannı kırarak farklı kanallar- darıakıtıyorromanını. Yeni polisiyenin tarihten, sos- yolojiden, siyasetten, kültürden, yerellikten beslen- mesi gerektiğine inanan yazar. sonraki romanlann- da yakın tanhımizden Mustafa Suphi suikastını ve Susurluk olayını ele alacak. Susurluk'un yalnızca polısiye ve siyasi yönüyle ilgilenrneyen Ahmet Ümit'ı ilgilendiren en önemli nokta. 'İnançlan için hayab- nı ortaya koyan ve öldiiren insanlann para için ölen veöJdüreninsanlaradönüşmesi' Susurluk'la ılgili ro- manını da bu çelışkı üzerine oturtmayı düşünüyor. Ancak bunlardan önce bir öykü kitabı yayımlanacak. Ahmet Ümit'le Om Yaymlan'ndan çıkan yeni kita- bı Patasana, suç kültürü ve polisiye roman üzerine konuştuk. -Patasana da, poüsi>e roman türiinü tipik suç-suç- lu-ceza üçgeninden çıkararak ona toplumsaL siyasi. atasana 'şiddet' gerçekliğindeh yola çıkılarak yazıldı. Şiddetin bir geçmişi var ve bu geçmişe dair de bir roman yazılabilirdi. Türkiye'de üç bin yıl öncesini izlek olarak alan romanlar yazılmadı. Osmanlı'ya, çok çok Bizans'a kadar gidildi ama koca bir Hitit Imparatorluğu ile ilgili roman yazılmadı. Ben bunu yapmak istedim. Arkeoloji çok ilgimi çekiyordu, çünkü onu biraz polisiyeye benzetiyorum. Arkeoloji de günümüzdeki kalıntılardan yola çıkarak gerçeği bulmaya çalışır. Biz de, suç mahallinden yola çıkarak gerçeği buldurmaya çalışınz. költürel boyufJar kazandınna cabası var» AHMET LTvÜT- Bu kıtaba başlarken polisiye adı- na yeni bir şeyler yapmaktan yanayım. Polisiye tü- rünün klasiklerini yazan Agatha Christie. Poe, Art- hurConan ya da Hammond'ın yaptıklannı yinele- mek istemiyordum. Roman: basit bir cinayet. şüphe- li dört kişi ve 'katil kim' sorusundan ibaret olmama- lıydı. Bu izlek, polisiyenin arkaik döneminde kaldı. Polisiye artık bunlan asmalı, insanlığa dair evrensel sorunlara yönelmeli. gerçeklikle ilgili sorular sorma- lı ve sordurmalıydı. Bu kaygıyı, 'Sis ve Gece'de de, 'Kar Kokusu'nda da gözetmiştim. Patasana 'şiddet' gerçekliğinden yola çıkılarak yazıldı. Şiddetin bir geçmişi var ve bu geçmişe dair de bir roman yazıla- bilirdi. Türkiye'de üç bin yıl öncesini izlek olarak alan romanlar yazılmadı. Osmanlı'ya, çok çok Bizans'a kadar gıdıldi ama koca bir Hitit tmparatorluğu ile il- gili roman yazılmadı. - Patasana'da iki avn roman bir arada, iç içe geçi- yor, birbirine bağlamyor. Bunu nasıl oluşturdunuz? LTVIİT - Önce tabletlen yazdım ve alttakı roman oluştu. Diğer romanı (şimdikı zamanda geçeni) bu tabletlere göre kurguladım. Yapmaya çalıştığım şey, çok bilinmeyenli bir denklem kurmak değildi. Ro- man bittiğinde katılin hiç umulmadık bin çıkması de- ğildi tek kaygım, aynı zamanda üstteki romandaki ka- tilin cinayeti işleme nedeninin tabletlerle bağıntılı (Fotoğraf: HATİCETUNCER) olması gerekiyordu. Aynca tarihsel süreçlerin de bir- birine benzemesi gerekiyordu. Tabletlerde Asurlula- nn Hititlileri sürmeleri anlatılırken, üstteki roman- da bizim Ermenileri sürmemize, Türk-Kürt çatış- masına değiniliyor. Patasana'nın gerçeği ile Erme- rulerin ve Kürtlerin gerçeği birbirine örülüyor. Katil, hiç beklenmedik bir kişi çıkıyor - Kitabı yazarken arkeoloji. prehistorya, Hhitoloji gibi. uzmanhk alanımzın dışındaki alanlara girdiniz, Bu alanların sunduğu bilimsel verikrv aykın diişme- mek için nasıl bir çahşma yapnnız? ÜMTT - Arkeoloji çok ilgimi çekiyordu, çünkü onu biraz polisiyeye benzetiyorum. Arkeoloji de gü- nümüzdeki kaJıntılardan yoJa çıkarak gerçeği bulma- ya çalışır. Biz de, suç mahallinden yola çıkarak ger- çeği buldurmaya çalışınz. Ama bu alanlarla ilgili hiçbir bilgim yoktu, çok cahildim. Hititoloji profe- sörü AB Dinçol"dan, Prehistorya bölümünden Dr. As- lı Erim Ozdoğun ile Dr. Erhan Bıçakçıdan ve Gü- neş Duru'dan büyük yardım gördüm. Bir sürü kitap tavsiye etriler, beş ay boyunca o kitaplan okudum. Sorular sordum. Antik bir kentte yürütülen kazı ça- lışmalan sırasında neler olur, hangi aşamalar yaşa- nır öğrenmeye çalıştım. Aynca kıtabımdaki olayla- nn geçtiği yer olan Kargamış'ı da gidip gördüm. Av- rupa'da çok bilinen bir antik kenttir. Hatta kitabm ka- pağinda yer alan kabartma da Kargamış'ta bulunmuş. Roman kahramanım Patasana'nın yaşadığı yerleri gördüm. Bütün bunlardan sonra ancak romana baş- layabildim. Kitap bittikten sonra da uzmanlara okut- tum, yanlışlanmı düzelttiler. - Katili bulmaya çabşan iki kişi, Yüzbaşı Eşref ve kazı ekibinin başı Esra. dnayetlere rümüyle özneL hatta statükocu bir açıyia bakıyorlar. Romanın bü- tününe bu görüşlerin dolaylı eleştirisi egemen sanki» ÜMİT-Onyargı, yalnızca Esra'nın ve Yüzbaşı'nın değil, toplumumuzun bir yanlışı. Kafamızda düş- manlar oluşturup hareket hattımızı onlara göre be- lirliyoruz. Hep. bızi yıkmaya çalışan birileri olduğu korkusuyla büyütüldük. Bunun için demokrasiyi ge- liştiremedik. Çünkü kafamızda 'ya dtrnokrasiyi yer- leştirelim derken düşmanlar gircr de bizi yıkarsa 1 di- ye bir korku vardı. Esra da, Yüzbaşı da önyargılann- dan dolayı olayın başka boyutlannı göremiyorlar, nedensellik bağını kuramıyorlar. Ve büyük bir yanıl- gıya düşüyorlar. En sonda katil, hiç beklenmedik bir kişi çıkıyor. Üstelik hiç düşünülmeyen nedenlerle işliyor cinayetlerinı. Cinayetler bireysel değil, örgütlüdür - Ulkemizdeki suç kültürünün panoramasıru çiz- meye çahşnğınız 'Agatha'mn Anahtarlan' adlı kita- bmızda bireylerin işiedikieri suçlann tasarlanmış, kannaşık ey lemler olmadığını gördük. Suç kültürii- müzün karakterisriği midir bu? ÜMİT - Türkiye'de bütün sofistıke, organize, ta- sarlanmış cinayetler bireysel değil, örgütlüdür. 16 Mart katliamını. .Abdi İpekçi katliamını ya da çok gün- cel olan Susurluk çetesıni, Hizbullah'ı ele alın. Ame- rika'da bu tür cinayetler. seri katillertarafından da iş- lenir. Bizde ise cemaatler ya da devletin içindeki olu- şumlar tarafindan işleniyor. Bunun nedeni, birey bi- lincinin gelişememesi. Yalnızca cemaat ve o cema- atin çıkarlan var. - Bu dunımda bizim pofisiyemizin çıkış noktasL ül- kemize özgü örgütlü suçlan işiemek mi olmah? ÜMİT- Tam olarak boyle düşünüyorum. Bu, ger- çekten de bizim çıkışımız olur. Bizde hep Batı tak- lidi polisiyeler yazılmış. Ömeğin Peyami Safa'nın ka- rakteri Cingöz Recai rümüyle Arsen Lüpen'in takli- didir. KemalTahir. Mike Hammer'ı yazmıştır. Ama bunun artık bir anlamı ^yok. Bizim kendi polisiyemi- zi yazmamız gerekir. Üstelik bunu yazarken yerelli- ğe dayanmalıyız ki içtenliği yakalayabilelim. Ka- rakterleriyle, mekânlanyla. yemekleriyle Patasana rümüyle bize ait şeylerden bahsedıyor. Polisiye romanın ana öğesı olan 'suç', insan psi- kolojısinı ve toplumsal gerçekliği en iyi biçimde an- latma olanağını veriyor. ABD'de yazılan polisiyede o ülkenm toplumsal, ahlaki yapısını görüyoruz, suç- lunun ya da polisın psikolojisinı öğreniyoruz. Bu an- lamda, Türkiye'deki bir yazar tutup da ABD'nin suç kültürüne göre yazmayaçalışmamalı. Sanıldığının ak- sine çok zengin bir malzememiz var. 'Türkiye'de po- lisiye roman yazıhnaz, suç kültürü buna uygun değU' diyorlar. Aslında onlann bakışı uygun değil. 5. Nehar Tüblek Karikatür Yanışması sonuçlandı • Kültür Seoisi - Beş yıl önce yitirdiğimiz karikatür sanatçısı Nehar Tüblek adına düzenlenen deprem konulu karikatür yanşmasında birinciliği Cezmi Ermiş'in karikatürü aldı. lkincilik ödülü Atilla Özer, üçüncülük ödülü Erdofan Oğultekın'in olurken Necati Abacı, Bülent Okutan, Seçkin Temur mansiyonla ödüllendirildiler. Yanşmanın özel ödülleri ise şöyle: Beşiktaş Belediyesi özel ödülü Burhanettin Ardagil, KarikatürcülerDerneği özel ödülü Oğuz Gürel, Beşiktaş Jimnastik Kulübü özel ödülü Ali Şur, Kabataş Liselıler Vakfı özel ödülü lhsan Kocagöz, Nehar Tüblek Ailesi özel ödülü üğur Pamuk. Odül töreni pazartesi saat 19.00'da Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi'nde yapılacak. Yanşmanın sergisi 8-15 Mart tarihleri arasında Karikatür ve Mizah Müzesi'nde izlenebılır. 'Amerikan Güzeli' BAFTA'ya 14 dalda aday • LONDRA (AA) - Ülkemizde de gösterime giren 'Amerikan Güzeli' adlı film, Ingiliz Film Akademisi (BAFTA) tarafindan 14 dalda aday gösterildi. Ingiliz yönetmen Sam Mendes'in çektiği film, Amerikan Film Akademisi Oscar'ına da 8 dalda aday. Başrollerini Kevin Spacey ve Annete Bening'in üstlendiği yapım, en iyi kadın ve erkek oyuncu dallannda da yarışacak. Ingiliz Film Akademisi, irlandalı yönetmen Neil Jordan'ın 'The End of Affair' 10, Ingiliz yönetmen Anthony Minghella'nın 'The Talented Mr. Ripley' adlı filmini ise 7 dalda aday gösterdi. Naziler 300 sanat yapıtmı yagmaladı ım? • LONDRA (AFP)- Londra'da yapılan, Ulusal Müze Yönetmenleri panelinde, sanat uzmanlannın hazırladığı bir rapor sunuldu. Buna göre. 1933 ve 1945 yıllan arasındaki Nazi rejimi sırasında Yahudiler ve Almanlann, sayılan 3OO-35O'yi bulan sanat yapıtlannı yağmaladığı üzerinde duruldu. Sanat uzmanlarının yapıt yağma listesinde, tanınmış sanatçılann adlan da geçıyor. Tate Galeri Başkanı Nicholas Serota'nın yönettîği panelde, sırperdesi tam olarak aydınlanmamış yapıtlann izinin sürüldüğü ve Ingiltere'deki Yahudi organizasyonun da bunun için seferber edildiği belirtildi. Topkapı hazineleri braîl'de sergilenecek • ANKARA (AA) - Topkapı Sarayı'nın eserlerinin bir bölümünün sonbaharda lsrail'de sergilenmesi planlanıyor. Sergi konusunun Israil Kültür Bakanı Matan Vilnay'ın 30-31 Mart'ta Ankara'ya yapacağı ziyaret sırasında ele alınacak. Hazinelerin ekim veya kasım ayında lsrail'de sergilenmesi söz konusu. Ferrt Edgö'den 'Tüm Ders NotJan' • Kültür Servisi - Ferit Edgü'nün 'Tüm Ders Notlan' adlı kitabı YKY'den çıktı. Bu yapıtta, daha önce yayımlanmış olan 'Ders Notlarf ve 'Yeni Ders Notlan'na ek olarak, bugüne değin yayımlanmamış 'Son Ders Notlan' yerahyor. Edgü, ba§ta yazma ve okupıaedimlcn olmaküzere sanattan siyasete,. erotıünden felsefeye çeşıtlı konulara degınıyor. t . Bojan Z Quaı*tet caz topluNığu jstanbul'da konser verecek • Külrür Servisi - Bojan zulfikarpasıc (pıyano), Vincent Mascart (saksofon), Oliver Sens (kontrbas) ve Tony Rabeson'dan (bateri) oluşan"Bojan Z Quartetcaz topluluğu, bugün saat 20.00'de Fransız Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Belrad'da gıtarist Noel Ackchote ile bir araya geldikten sonra 1988 yılında Fransa'ya giden ve avant-garde Fransız cazıyla tanışan Bojan Z. kuartetiyle birlikte Balkanlar'ın geleneksel ve popüler ezgileriyle iç içe geçmiş yeni dalga Avrupa cazından örnekler sunacak. 1992 yılında katıldığı caz yanşmasında 'Bojan Z Quartet'le kompozisyon ve orkestra dalında ilk birinciliğmi alan ve üç yıl sonra ılk albümünü çıkaran Bojan Z. daha önce ney sanatçısı Kudsi Erguner'in de aralannda bulunduğu 'koreni' ekibi ve kuarteti ile bir dizi konser gerçekleştirdi. BUGUN • CRR'de saat 20.00'de Burhan Öcal'in konuk sanatçı olarak katılacağı George Gruntz Concert Jazz Band konseri yer alıyor. (231 54 98) • BORUSAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 18.00'de 'Akdeniz Metaforlan 2/Lübnan'dan Çağdaş Sanat' sergisi kapsamında video gösterimi gerçekleştirilecek. (252 45 91) • ULUSLARARASI DANS FİLMLERİ HAFTASl çerçevesinde saat 14.00'te 'Cendrillon'. 16.00'da 'Tuhaf Balık'. 19.00'da 'Bellek Yardımı'. 20.15te 'Enter AchüTes' ve 21 OO'de 'İnsanoğhT adlı filmler Bilgi Üniversite'si'nde ücretsiz izlenebilir. (216 23 00) ULUSLARARAS11001 BELGESEL FİLIV1FESTİVAU • AKM'de Martin Thoma'nın saat 11 OO'de 'Salgmlar: Frengi-Zührevi Hastahk'; saat 12.00'de 'Salguılar: Tüberküloz-Romantik Ateş': saat 13.00'te 'Salgınlar: Kolera-San Rüzgâr' filmleri ile saat 14.00'te Mertyn Solakhan-Manfred Blank'ın •Harem: Kadın Mektebi'; saat 15.15'te Henr>- Claude de la Casiniere'ın '1945-1948 Fransada Bir Milyon Aiman'; saat 16.30'da Merlyn Solakhan- Manfred Blank'ın 'Yaşar Kemal ve Doğası'; saat 17.10'da Nilgün Eroğlu Maktav'ın 'Roman Gibi'; saat 17.50'de Thomas Balkenhol-Erman Okay'ın 'Andann Tadı'; saat 19.35'te Gül Büyükbeşe Muyan'nın 'AnadohTnun Düşleri-Şavşat' fîlmleri gösteriliyor. (251 56 00) • MSÜ-Sinema TV Merkezi'nde Joris Ivens Filmleri Toplu Gösterisi' çerçevesinde saat 11.00'de 'Victor>'Train' ile 'Komsomol'; saat 12.15'te 'Four Hundred Million'; saat 13.25'te 'Indonesia Catting'; saat 14.00'te 'FlamingArrow','Studiesof Movement', 'The Bridge' ile 'Pile Driving'; saat 14.45'te 'New Earth': saat 15.30'da 'Breakers'; saat 16.00'da 'Philips Radio': saat 16.45'te 'TheSeine MeetsParis'; saat 17.35'te 'Borinage'; saat 18.25'te Spanish Earth' filmleri izlenebilir. (288 66 78)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle