27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 MART 2000 SALJ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLEREV DEVAMI 19 TURKI Istanbul _K 6 Sinop PB 8 Adana A 15 Edirne 4 Sarrîsun PB 10 Mersin A 16 Kocaeli _K 6 Trabzon K 7 Diyarbakır A 15 Çanakkale Y 7 Giresun PB 8 Şanhurfa Izmir Y 12 Ankara PB 8 Mardin Martisa Y 10 Eskişehir PB 5 Siırt Aydın B 1 2 Konya PB 7 Hakkâri Denîzli B 10 Sıvas PB 5 Van Zonguldak K 5 Antalya A 17 Kars Marmara, Kuzey Ege Bolu-Zonguldak çevre- len, Doğu Karadenız ite Doğu Anadolu'nun do- ğusu yağışlı gececek. Yağışlar, Kuzey Ege'de yağmur, Marmara'nın doğusu ıte Doğu Kara- deniz kıyılannda karia kanşık yağmur diğer yerierde kar şeklınde olacak. Rûzgâr güney ve batı yönlerden orta kuvvette esecek. Oslo Helsinki Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn K PB A PB PB PB A A 6 0 4 12 12 9 12 9 Münih A 11 Zürih Bertin Budapeşte Madrid Viyana Belgrad Sofya Roma Atina A PB PB PB K K Y A 8 5 20 5 3 2 12 14 PB 7 Şam Moskova Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Trflis Kahire PB A A A A PB A Y 2 18 0 14 11 4 4 22 PB 21 j T ^ g Parça* bukjflu Yağmurtu Kvk kGûkgürijftüKJ GUNCELcÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafi 1. Sayfada me kaptsının açılmasına sütunlannı ayıranlar bile değişik bir hava yansıtryoriar. Tehdit kokan bir hava. Örneğin; Başbakan Ecevrt bir bayram günü şa- yet Demirel yeniden seçilmezse "rahatsızlık doğa- cağını" söyledi. Ne çare Başbakan'ın demecinde, "doğacakra- hatsızlığın" türünü ve cinsini öğrenmemizi sağla- yacak tek sözcük, tek cümle yok! Mübarek çelik kasalarda saklanan kozmik sır sanki. Neyse ki; Başbakan'ın kimi zaman anlaşılmaz saptamalanndaki gizemi açıklayacak gayri resmi bir sözcü van Mesut Yılmaz! Böyle içinden çıkılmaz söylemlerin ertesi günü siyasal alanlan, kamuoyunu rahattatıyor. önce bir iki itirafta bulundu Mesut Yılmaz: Hü- kümetin, cumhurbaşkanı seçimini şıpın işi çözmek ve sorunu "en kolayyoldan" sonuçiandırmak için 5 artı 5 fonmülünü getirdiğinin altını çizdi. "Düşü- nülen çözümün aslında 'olağanüstü' bir çözüm olduğunu" kabul ettikten sonra... Üç ortağın üzerinde ittifak eyledikleri asıl soru- na getirdi sözü:"... Hükümetin devamını engelle- yecek önemli konulardan biri Cumhurbaşkanlığı seçimidir" dedi. Ecevit'in gizemli cümlesinde yatan gerçeğin ne olduğu böylece ortaya çıktı. Şayet Demirel bir kez daha seçilmezse bugün- kü koalisyonun tepetaklak gitmesi olasılığının baş- ta Ecevit, hükümet ortaklannın bir numaralı kaygı- sı olduğu anlaşıldı. Demirel'den başka biri Çankaya'ya çıkarsa, si- yasal nezaket gereği istifasını verecek olan Ece- vit'i ya yeniden başbakanlığa atamazsa?.. Ya başka birine hükümeti kurma görevini verir- se?.. Siyaset adamlannın kafalannda dolaşan yedi til— kinin birbirine değmediği söylenen kuyruklan, Ece- vit'in başbakanlıktan gitmesi olasılığı gündeme geldi mi, birbirine değiyor. Sanki Ecevit'ten başka ülkeyi yönetecek, hatta ekonomiyi IMF'ye teslim edecek veya dış politika- da VVashington'a kutak verecek başka bir kimse yokmuş gibi.. bir telaş ki sormayın. Cem'in başbakan adayı! Oysa telasa kapılmak gereksiz. Dışişleri Bakanımız Ismail Cem, ülkenin asla başbakansız ve hükümetsiz kalmayacağını kanrt- layan yepyeni, 65 milyonun onaylayacağı bir for- mül önerdi. Hatta ve hatta yeni başbakanın adını da veriyor Fatih Terim! Üstelik inandıncılığını sindimnemiz için "Bir Dı- şişleri Bakanı olarak konuşuyorum" diyor ve ekli- yor "Bugûn Galatasaray'ı bir Avrupa takmı yapan şey ortadadır. Şöyle sıralanabilir. önce inanç. Sonra özgûven. Ardından disiplin. Oynayacağı ligin standartlannı kabul edip bir he- def olarak ortaya koyma. Sonra çalışma, stratejik planlama." Ve nihayet, ülkemizi Avrupalı yapacak başbakan adayını veya tipini sona saklayan Cem, önerinin o- dak noktasını isim vererek şöyle duyuruyor "Ve tabii Fatih Terim gibi bir ismin etrafında ke- netlenme ve konsantrasyon." Cem kuşku yok, içtenlikle konuşuyor. Dışişleri Bakanımız özellikle bu son cümle ve sı- raladıgı kuralımsı koşullaria fiziksel açıdan kon- santrasyon yoksunluğu çeken Ecevit'in etrafında kenetlenmenin olanaksızlığına değindiğini ve... Bu sözlerinin Rahşan Hanım'ın gözünden kaç- mayacağını bilmez olur mu? Elbette biliyoıi Ne yapsın; fanatik GS'lilik insanı böyle konuştu- ruyor işte! Cenaze namazı Levent Camii'nde Mengü Ertel toprağa veriliyor tstanbul Haber Servisi - Türkiye'nin önde gelen grafık sanatçüanndan Mengfl Ertel, bugûn toprağa verilecek. Gtafik sanatçısı, tasanmcı, sanat yönetmeni Mengû Ertel, bugün Levent Camii'nde öğle nama7inin ardından kıhnacak cenaze sonra Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Ertel, dokuzu yurtdışında olmak üzere 25'i aşkm kişisel afiş ve grafik seıgisi açü. Aldığı sayısız ödûller arasında I.thap Hulusi, 1988'de Keşanlı Ali Destanı oyununun dekorlanyla değer görüldüğû Tiyatro ve TV Yazarlan Derneği'nin ödülü de bulunan Ertel, Grafik Sanatçılan Demeği'nin kurucu üyelerindendi. Sinematek'in genel başkanlığını ve sekreterliğini de yûrüttû. Ertel, 1994-1998 yıllan arasında TRT'nin "Cumhuriyete Kanat Gerenter" adlı dizisinin de sunuculuğunu yapü. Ertel, yakalandığı zatürree hastalığından kurtulamayarak 15 Mart Çarşamba günü 69 •'. yaşında yaşamnu yiünnıştı. Cevap Anahtarı 1 A 2.E, 3.E, 4.C, 5 A 6.E, 7.B, 8.E, 9 A 10.B, 11.D, 12.D, 13.B, 14A 15.D, 16.D, 17.E, 18A 19.C, 20.D, 2 1 A 22.A, 23.D, 24.C, 25.E, 26.D, 27.D, 28.C, 29.C, 30.D, 31 .C, 32.E, 33.B, 34.B, 35.C, 36.D, 37.C, 38.E, 39.A, 40.E, 41 .D, 42.C, 43A 44.E, 45.C, 46.D, 47.D, 48.B, 4 9 A 50.D, 51 .E, 52.B, 53.D, 54.C, 55.D, 56.E, 57.B, 58.D, 59.B, 60.D, 61 .D, 62.D, 6 3 A 64.E, 65.E, 66.C, 67A 68.C, 69.B, 70.C, 71 .C, 72.B, 73.B, 74.B, 75.D, 76.D, 77.E, 78.D, 79.C, 80.C, 81 .D, 82.E, 83A 84.E, 85.D, 86A 87A 88.C Bilime 'af'gölgesi• Baştarafi 1. Sayfada lan alt komisyon yann top- lanıyor. DSP ve MHP arasuıdaki başkanlık cekismesi nede- niyle komisyon bayramdan önce çalışmalanna başlaya- mamışti. DSP'den HaH Çahkile MHP'den irfenKe- leş alt komisyona başkan ol- mak için yanşırken bayram- dan önce bazı üyelerin kanl- madığı gayri resmi toplantı- da Keleş, başkanlığa seçildi. Komisyonun yannki toplan- tısında başkanlık konusunun netlik kazanması beklenıyor. Adalet Bakanı HikroetSami Törk, af yasasında 11. mad- dede tıkanıldığını, olusan beklentı nedeniyle bu tıka- nıklığa bir çözüm bulunma- sı^gerektiğini kaydetti. Türk, "Oğrenci affi yasadan çıka- rüarak görüsülürse benim açımdan bir proUem eksO- miş ohır" dedı. Yasa önerilerinde, lisans eğıtımının yanı sıra doktora eğitimi için de af getinlme- si ve doçentlik için KPDS koşulımun kaldınlması ıste- niyor. Partüerinin önerileri- ne karşm alt komisyon üye- leri DYP'li AyvazGökdemir ve ANAP'lı Abat Andkan. KPDS'nin kaldınlmasına ve öğrenci affinm genişletilme- sine karşı çıkıyor. Partilere göre yasa önerilerinde öngö- rülen düzenlemeler şöyle: MHP: Yüksek lisans ve doktora tezlerini süresi için- de tamamlayamadıklan ve- ya tezleri reddedildiğı için kaydı silinenlere öğrencilik hakkı tanınır ve yüksek li- sans öğrencilerine iki yan- yıl, doktora öğrencilerine dört yanyıl ek süre tanınır. YÖK tarafından yapılan araştırma 'Af, kalitesiz diplomalı üretiyor' ANKARA (Cnmhuriyet Börara) - 1982-1997 yıllan arasmda 9 af yasası çıkanldı. Her 2 yüda bir af yasası çıkan Türkiye'de yeni af yasa teklifı de Meclis Milli Eğitim ve Kültür Alt Komisyo- nu'nda bekliyor. Partiler tarafından verilmiş 6 farklı teklif olduğu için uzlaşmaya vanlama- yan af yasa teklifi, 'ünivwsitefcrden ne nırette ohırsa obıın iüşiği kesBımş tüm öğrencikri' kapsıyor. YÖK, af konu- sunda yaptığı araşfarmada, üniversite- lerden iüşiği kesilen öğrencilerin yüz- de 55'ininaftan yararlanmak istediğini, bunlarm da sadece 10'unun büyük güç- hlklerle 'mezunolabfldiğiııi' ortaya koy- du. Aftan yararlanan öğrencilerin 'kaBte- siz diplomalılar' olacağını savunan üni- versiteler de, aflann üniversite konten- janlannı sıkıştırarak kapasite bunalmn- na yol açüğını öne sürüyorlar. Türkiye, 1982-1997 yıllan arasmda çıkanlan af- larla dünyada en çok af yasası çıkaran ülkelerarasınagirdi. 1995 yüında Yük- sek Öğretim Yasası'nm 44. maddesin- de yapılan değişiklikle de af mteliğin- de dûzenlemelere gıdüdı. Mezun olabıl- mek için 5 dersten basansız olanlara 4 yanyıl, 3 ve daha az dersten basansız olanlara sınırsız sınav hakkı verildi. YÖK tarafından yapılan araştırroa- da, bugüne kadar çıkanlan hiçbır affin amacına ulaşmadığı, tam tersine, eko- nomik ve bilimsel kayba yol açOğı sap- tandı. Araşrırmada, her yıl 15 bine ya- km ögrencinin üniversitelerden ilişiği- nin kesildiğı, bunlann yüzde 38' inin bi- rinci, yüzde 34'ünün ikinci, yüzde 13'ünün üçüncü, yüzde 12'sinin son, yüzde 2'sinin de Ha7iriık sınıfı öğrenci- lerinden ohıştuğu ortaya konuldu. 1 Temmuz 1996 tarihinden önce doktora öğrenciliği hakkını kazanmış olanlara doktora yeterülik sınavına gmnek için KPDS smavm- dan bellı bir barajı aşma şar- tı kalduılmışur. Doktora öğ- renciliği için 1 Temmuz 1996 tarihinden sonra başla- yan ve yabancı dil şartmı ye- rine getiremediği için öğren- ciliği sona erenlere iki yıl içmde açılacak bütün KPDS sınavlanna girme hakkı ve- rilir. Araştmna görevlisi iken yüksek lisans ve dokto- ra öğrenciliği sıfatı sona erenlerden lisansüstü öğren- cüik sıfatını yeniden kazan- dıklan andan ıtıbaren kadro sarü aranmaksızın arastınna görevliliğine yeniden atanır. Doçentliğe yükseltilmek için yabancı dil sınavında başanlı olduğu halde aynı bi- lim veya sanat dalında üç de- fa smava gırip başanlı ola- mayanlara dilediklen sınav döneminde ıkışer ek sınav hakkı tanınır. ANAP: 1996-1997 öğre- tim yılı başlangıç tarihine kadar KPDS'ye giremeyen- ler ve ilgili yasanın yürürlük tarihine kadar KPDS şarnnı yenne getiremeyerek kaydı silinen öğrenciler, bu şarttan muaf olarak yeniden kayıt yapurabüir ve doğrudan ye- terlilık sınavına girerler. Doktora yeteriiliğine girebil- mek için KPDS'den basan- sız olanlara yeterlilikte üç sı- nav hakkı tanınır. Yüksek li- sans ve doktora öğretımin- den sonra yapılacak yaban- cı dil sınavlan, daha önce ol- duğu gibi merkezi sınav sis- temine bağh ohnakla birük- te adayuı ilgili bilim dahna uygun olarak sosyal ve fen büimlerini ayn ayn yanıtla- yacağı tek oturumlu bir sı- nav yapılır. Buna göre KPDS uygulamast kaldınl- mıştir. Master ve doktora ya- bancı dil sınavında 50 ve da- ha yukan not alanlar başan- lı sayılır. DVT: 1988-1989 öğretim yılmdan 1998-1999 öğretim yılı sonuna kadar master ve doktora öğrenimi görürken Bostancıoğlu, norm kadro yönetmeliğinin reform olduğunu söyledi 6 GnseDik değil ergenük eğitimi yapıyoruz' ANKARA (Cnmhariyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanı MetinBostanooğ- hı, norm kadro yönetmeliğinin bir re- form olduğuna dikkat çekerken, bu kadro dışmda tutulan ayncahklı öğret- men bulunmadığmı kaydetti. Bostancıoğlu, Deprem Bilinçlendir- me Haflası kapsamında Bilkent Emlak Bankası Ilköğretim Okulu'nda yapılan açdış sonrasmda gazetecılenn sorula- nnı yanıtladı. Bostancıoğlu, her yıl ay- lûl ayınm "Deprem Bflinçieııdirıııe Haftaa" olarak kutlanmasına karar ve- rildiğini büdirdi. Milli Eğitim Bakanı Bostancıoğlu, biçbir öğrenciyi öğret- mensi2 buakmayacaklannı belirterek "Her refonna birfleri karşı çıkacaknr. Biz eğrtim öğretim yümın somına yak- laşıldığı şu dönemde, ögreocikrin öğ- retroenlerini değiştirmemek bakmun- dan reform nitefiğinde bir yönetmefik çıkardık" dedı. Bostancıoğlu, norm kadro dışmda tutulan ve ayncalık tanı- nan öğretmen olup olmadığı sorusuna "tşin gereği olarak bir depoda öğret- men bulundurulacağL hasta veya ra- porluoUnlannverinebuöğretmenkrin gireceği'' yanıünı verdı. Bostancıoğlu, "cmseleğitiiDe'' ilişkin soru üzerine de "Cinsd eğitim >«pımyoruz, ergenük eğrtnni yaptyornz. Bunu herkes yanhş knOuuvor. Her çocnk beffi bir yasa gd- diğinde,rEİkiwrubsaldeğişiklikkrv»- şar. Bu değişiktikkr sırasmda çocoğu bdgflendinnek için ergenlik eğitimi ve- riyonn" diye konuştu. NESIL CAN DUNDAR AŞKIN 100 Y1LUK HİKAYESİ www.ntv,com,tr BUAKŞAM 22:05 her ne nedenle olursa olsun ilişiği kesilen öğrencilerin basansız olduklan dersler için 2 sınav hakkı, yüksek li- sans öğrencileri için 1 yıl, doktora öğrencileri için de 2 yıl tez ha/ırlama süresi veri- lir. 1996-1997 öğretim yıh başlangıç tarihine kadar KPDS sınavına giremeyen- ler ile ilgili yasanın yürürlük tarihine kadar KPDS koşu- lunu yerine getiremeyenler bu koşuldan muaf olarak ye- niden kayıt yaptırabilirler. Yardımcı doçentlik kadro- sundaki süresıni dolduran öğretim elemanlannm calış- tlğl SÜre dikkate alınmartan bu süreleri yeniden başlar. Doçentlik bilim sınavında istediği ana bilim dalında sı- nav haklcinı doldurmuş olan- lara adaym istediği anabilim rlalınrlan üç SUiav hakkl ve- rüir. Yüksek lısans, dokto- ra ve yardımcı doçentlik dil sınavlan ilgili adaym kendi yükseköğretim kurumu ve alanı ile ilgili konuda yapıhr. KPDS sınavı kaldınlmıştır. Master, doktora ve yardımcı doçentlik yabancı dil sına- vında 50 ve daha yukan, do- çentlik yabancı dil sınavında 60 ve daha yukan alanlar ba- şanlı sayılırlar. FP: Yabancı dil şartmı ye- rine getiremediği için kaydı silinen öğrenciler. bu şarttan muaf olarak yeniden kayıt yapürabilirler. Doktora ye- terlilik sınavına giribihnek için yabancı dil sınavmda basansız olanlara 3 smav hakkı tammr. Yardımcı do- çentlik kadrosunda görev yapan öğretim elemanlan- nm çalışma sürelerindeki sı- nniama kaldınlmıştır. 'Su sadece enerjideğil' • Baştarafi 1. Sayfada çalışmalar olduğunu, su kaynaklanmn korunması- na yönelik hiçbir çalışma- nm gerçekleşmediğini be- lirtti. Devlet Su Işleri'nin hede- finin 2030 yüina kadar Tür- kiye'deki bütün su kaynak- lannı kullamma açmak ol- duğunu belirten Demircan, bu amaçla 400 kadar barajın yapunının sürdüğünü kay- detti. Ancak Demircan'agö- re Türkiye'de erozyon gibi önemli bu- sorun varken ba- raj yapmak pek de büyük bir anlam taşunıyor. Türkiye'de bir barajın ortalama ömrü- nün 50-60 yıl olduğunu be- lirten Demircan görüşlerini şöyle açıkladı: "Keban ve Hbfanh barajlannm yana erozyon yözönden doidu bi- le. 2030 yılına geündiğmde hfllri harajlar tamamlannnş olacak. ama erozyon nede- niyte barajlann yansı dot- muş otacak.Kaynakhrm na- al >iintiiriiL»hilir knlhtuım- nm sağlanabOeceği konusn- na hiç kafa yorutaHiyor." Işin bu" diğer üzücü boyu- tu ise Lahey'de düzenlenen foruma dünyamn her köşe- sinden yüzlerce sivil toplum kuruluşunun temsılcıleri ve su uzmanlan kanhrken Tür- kiye'den hiçbir sivil toplum kuruluşunun katılmama- sı.Toplantıya Türkiye adına katılan Enerji Bakanı Cnm- hor Ersümer, 1997 yılmda Fas'ta yapılan "Dünya 1. Sa Forumu"ndan sonra bir Dûnya Su Vizyonu oluştu- ruhnası fikrinin ön plana çıktığım hatuiatn. Cumhur Ersümer, Lahey'de yapıla- cak toplannlarda, bu vizyon- la ılgılı calışmalann değer- lendirileceğini ve toplanacak Bakanlar Konferansı sonra- sı da ortak bir bildiri yayun- lanacağmı bildirdi. Türki- ye'nin su ile ilgili uluslarara- sı toplannlarda mutlaka yer aldığım kaydeden Cumhur Ersümer, bu platformlarda raman 7aman sinir aşan SU- lar ve Türkiye'nin Akde- niz'e dökülen sulannm satı- şının gündeme geldiğini be- lirterek şöyle devam etti: "Büdiğiniz gibi Akdeniz'e dökülen sulanmızı, dünya platfonnnnda sabşa çıkar- dık. Akdeniz'e dökûten su- Urunızı bir boruyta Kıbns'a Usnna projemiz var. Onun fıztbiiitesibîtti,pro)eçsiışm*- lanm sünlürüyoruz." ••G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada Bak sen şu işe... Toprak ananın bu srtemine kulak veren insanoğ- lu, gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart gününü, bahann gelişinin müjdecisi olarak kutlamaya başla- mış. Tarihi çook eskilere dayanıyor. Kaşgarlı Mah- mud'un Divanü Lugat- it Türk'ünde 12 hayvanlı tak- vimin başlangıcı olarak 21 Mart kabul ediliyor. Yusuf Has Hacip, 11. yüzyılda Nevruz'un gelişi- ni şöyle anlatıyon "ömre şarktan bahar meltemi esip geliyor; bu âlemi süslemek için cennet yolunu açıyor. Ak renk (kar) gidip toprağa rayiha doldu ve her tarafı ergu- van renk kapladı. Çûnkü dünya sûslenmeyi arzu et- ti.' özbekistanlı Prof. Ismail Şahislam'a göre Nev- ruz kutlamalanntn tarihi, MÖ 550-330'lara kadar da- yanıyor. özbekistan'da Nevruz şenliklerinin iki kah- ramanı var Üretimin sembolü babadehkan (babaçiftçi) ve çi- çeklerin sembolü baharkız! Azeriler ise doğadaki bahar değişimlerini, Ihalır çarşambalar" adı altında kutluyoriar. Dört çarşam- badan ikincisi od, yani ateş için. Azeri gelenekleri- ne göre bu ateşli çarşambada, sabah erkenden yer- leşim yerinin en yüksek tepesine çıkılır, ateş yakıp güneşin doğması beklenir. Güneş doğunca "Godu han" namesi okunur: Godu han Godu han I Söndürme odu han I At üste god getir I Ulusa od getir. I Sözü bal Godu han I özü bal Godu han... Azeriter Godu'yu bekleyedursun, biz Anadotu'ya gelelim. Anadolu'nun dört bir yanında da değişik getenek- lerle kutlanıyor Nevruz. Pek çok bakımdan noksanlı geçen 9O'lı yıllarda Nevruz kutlamaianna kan bulaştı. Her yıl daha mart ayınm ilk günlerinde gerginlik başlardı. Gün oldu kutlamalar tümüyle yasaklandı, gün oldu kutlama- lar mecburi kılındı. Bir yıl fiili olarak dışan çıkma ya- sağı uygulamaya girişen güvenlik güçleri, ertesi yıl sokaklarda lastik dağıtıp kutlama yaptırdıiar... Yalancı bahar olmasın Bu yıl daha değişik bir havada Nevruz'a hazııia- nıyoruz. Güneydoğu'da, Istanbul'da, Ankara'da, pek çok kentte törenlerie, ateşlerle Nevruz kutlana- cak. Siyasi partilerin toplantı ıstemleri valiliklerin de- ğişik yorumlanyla karşılandı. Hâlâ kimi korkulardan kendimizi kurtaramadığımız anlaşılıyor. Son olarak Nevruz'un yazılışı sorun oldu. V yerine "w" harfi kullanmanın Siyasi Partiler Yasası'na aykın olduğu saptandı, bu tür kutlamalarda Türkçenin kullanılma- sı gerektiği ilan edildi. _,.v ,. Türkçe böyle korunacaksa yandık! HADEP Türkiye genelinde Nevruz'u kutlamak üzere harekete geçti. Genel olarak izinler verildi, za- man zaman yukanda vurguladığımız kısıtlamalar gündeme geldi. Valiliklerin Nevruz'la ilgili harf takın- tısının altını çizerken HADEP'e düşen sorumlulugu da vurgulamak gerekiyor. Nevruz'a, elbette isteyen istediği anlamı, efsane- yi yükleyebilir. Ancak bayramın özü yukanda değin- diğimiz gibi krtasal, bir bakıma evrensel. HADEP'liler de Nevruz'un "banş getirmesi" dile- ğindeler, sürekli bu mesajlan veriyoriar. Eski Nevruzlar'da kan korkusu vardı. Bunun yeri- ni banş beklentileri aldı. Bu havanın sürmesi, banş ortamının kalıalaşması en büyük dileğimiz. 21 Mart HADEP için de önemli bir sınav olacak. 2000 yılı ba- şından bu yana, bir başka deyimle Öcalan'ın ida- mının buzdolabına konmasından itibaren; HA- DEP'in, sırtını Ankara'dan çok Avrupa başkentleri- ne dayama eğilimi öne çıkmıştı. Üç HADEP'li bele- diye başkanının gözaltı-tutuklama-salıverme olayı bu gkJişin önce altının sonra üstünün çizilmesi an- lamına geliyordu. Artık 9O'lı yıllann kanlı Nevruzlar'ıtarihin ders say- falan arasında kalsın... Iklim olarak son yıllann en soğuk marhnı yaşıyo- ruz. Siyasi hava ise bunun tersi... Iç banşın kalıcı- laştınlması için kurulan iyimser hayallerin "yalancı bahar" olmamasını dileyelim.... Bunda sorumluluk herkesin... Yiizyıhıı sorunu suB Baştarafi 1. Sayfada Forumda yoğunlukla tar- bşılan konulardan biri de suyun özellestirihnesi. Ka- tüımcılann özellikle sivil toplum kanadı su krizinin aşılması konusunda devlet ve özel sektörün işbirliği yapması konusunda ortak görüş ifade ederken Fo- nım'dan kısa bir süre önce yayımlanan Dünya Su Ko- misyonu'nun raporunu, "su kaynaklanrun kmTanı- mının özeDeştirflmesine'' bir çağn olarak gördükleri- ni ve buna karşı çıktıklan- nı ifade ediyorlar. Katıhm- cılara göre devletler su üze- rindeki kontrolü elden bı- rakmamalı, ancak özel sek- törün işbirüğine de açık ol- malı. Dünya Bankası ve Bir- leşmiş Milletler'in ortak girişimi olan Dünya Su Konseyi, nüfusun artması ile gıda gereksiniminın karşılanabihnesi için bu- gün kullamlandan yüzde 17 daha fazla suya ihtiyaç olacağını öngörüyor. Kon- sey, su kaynaklan için ge- rekli yıllık yannmm 70-80 milyar dolardan 180 mil- yar dolara çıkanlması ge- rektiğini belirtiyor ve bu kadar büyük rakamlan, hü- kümetlerin özellikle de ge- lişmekte olan ülke hükü- metlerinin finanse etmele- ri zor olduğundan bu alan- da özel sektörün desteklen- mesi gerektiğini vurgulu- yor. Su yatınmlan konu- sunda uluslararası piyasa yalnızca birkaç dev şirketin elinde bulunuyor. Bunlarm arasında en önde gelenler ise Fransız Vivendi ve Su- ez Lyonnaise Des Eaux, In- giliz Thames Water ve ABD'li Auzurix şirketleri. Ülkelerin birçoğunda temiz suyun kontrolü ya yerel yö- netimlerin ya da devletin elinde. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin temsilcilerinin korkusu, özellestirihnesi halinde "suyun da diğer yüksek fiyaüı ürünkrgibi yoksohmişineyaramayacak ohnası" Toplantıya katılan bir Hintli parlamenter bu konudakı görüşünü, "Bir Hintli çiftçinin ortalama yü- tak genri, dokuz Perrier şişe suyu ahnaya bik yetmıyor" diyerek açıkhyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle