Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 MART 2000 PAZARTESİ
HABERLER
üderlerin
bayram
prograım
• ANKARA(AA)-
Cumhurbaşkanı
Sûleyman Demirel, DSP
Genel Başkanı ve
Başbakan Bülent Ecevit
ile MHP Genel Başkanı,
DevJet Bakanı ve
Başbakan Yarduncısı
Devlet Bahçeli, Kurban
Bayramı'nı Ankara'da
geçirecekler. Bayramın
ilk üç gününü aılesiyle
birlikte Ankara'da
geçirecek ve partililerle
bayramlaşacak olan FP
Genel Başkanı Recai
Kutan, bayramın son
gününde partisinin
• Diyarbakır II
t Kongresi'ne katılacak.
i Özel bir uçakla dün
sabah Istanbul'dan
Italya'ya gittiği öğrenilen
ANAP Genel Başkanı
Mesut Yılmaz'ın ise
bayramjn son iki gününü
memleketi ve seçiın
, bölgesi olan Rke'de
geçirmesi bekJeniyor.
DYP Genel Başkanı
Tansu Çiller'in bayram
programı ise henüz
kesinleşmedi.
Celasin kayak
öğreniyor
• KAYSERİ(AA)-
; Kurban Bayramı tatılını
> geçirmek üzere önceki
akşam Kayseri'ye gelen
Hava Kuvvetleri
Komutam Orgeneral
Ergin Celasin, dün sabah
Erciyes'e çıktı. Erciyes
Kayak Merkezi'ndeki
komutanlıgına aıt
dinlenme tesisınde bir
süre dinlenen Orgeneral
Celasin, Gençlik ve Spor
11 Müdürlüğü Kayak
Antrenörü Veysel
Değirmenci nezaretinde
kayak öğrenmeye başladı.
Mavi Çarşı
olayı
• tstanbul Haber Servisi
-Göztepe'deki Mavi
Çarşı'ya geçen yıl
düzenlenen
molotofkokteylli saldın
sonucu çıkan yangında
hayatını kaybeden 13 kişi
için Eyüp Sultan
Camii'nde mevlit
okutuldu. Yangında
hayatını kaybeden Mavi
Çarşı Yönetim Kunılu
Başkanı tbrahim
Taslı'nın ailesi taraftndan
okutulan mevlide,
Taslı'nın eşi Melahat
Tash, çocuklan Esin ve
Engin Tash, Mavi Çarşı
çalışanlan ile ölenlerin
yakınlannın yanı sıra çok
sayıda yurttaş katıldı.
Nasıl Bir
Anayasa'
• Istanbul Haber Servisi
- Aydınlar Ocağı
tarafından Topkapı
Eresin Otel'de
düzenlenen 'Nasıl Bir
Anayasa' konulu
toplanüda konuşan .^~:si-
TBMM Anayasa
Komisyonu üyesi
Mehmet Ali Şahin,
halkın bekJentüerine
cevap veremeyecek
anayasanın, ne kadar
mükemmel olursa olsun
ülkenın sorunlannı
çözmede aciz kalacağını
söyledi. Şahin, şu anda
komisyonda 24 madde ile
16 geçici madde üzerinde
durulduğunu kaydetti.
Kartal'da
kırşunlama
• tstanbul Haber
Servisi - Kartal'daki açık
oto pazannda alacak
meselesi yüzünden çıkan
silahlı kavgada 4 kişi
yaralandı. Cevizli'de
bulunan Kartal Açık Oto
Pazan'da oto pazarlayan
Halil Şimşek ile Ahmet
Gûrnüş arasında alacak
yüzünden çıkan tartışma
kısa sürede kavgaya
dönüştü. Kavga sonucu
Halil Şimşek, oglu Olcay
Şimşek, Ahmet Gümüş
yaralandı.
4
12 Mart darbesi
devrimcileri dinamitledi'
Tağmaç'ın 'Sosyalgelişme
ekonomikgelişmeyi aştı'
sözünün gereğiyapıldı
HAŞMETATAHAN
12 Mart 1971 darbesi, Türkiyemizde
birçok şeyi değiştirdi...
1961 Anayasası'nı değiştirdi. Başta iş-
çi suııfiı ohnak üzere halkımızın ekono-
mik-sosyal haklannı geriletti. 27 Mayıs
devriminin önemh kazanımlannı, ordu-
nun devrimci geleneğini ve atılımını ka-
zımaya çalışü, ordu-gençlik dayanışması-
nı dinamitledi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı ve 12
Mart darbesinin 1 numaralı adamı olan
Tağmaç ın, "Sosyal uyanış ve genşme,eko-
nomik gelişmeyi asmışûr" sözlerinin ge-
reği yapıldı. Başta sanayi ohnak üzere,
her alanda üretimi arttırarak ekonomik
gelişımi hızlandırmak, yükseltmek yeri-
ne, özgürlükleri kısarak, baskı ve şiddet
uygulayarak sosyal uyamşı durdurmak ve
ücretleri düşürmek yolu benimsendi...
12 Mart, 68 kuşağının, "Tam bağunsız
vegerçekten demokratik Türkiye" şiany-
la özetlenen görkemli mücadelesinde de
bir dönüm noktası oldu.
12 Mart darbesi, devrimci gençliğin,
ordu ve devlet anlayışının, kavrayışının
değiştiği, süreç içinde orduya ve devlete
yabancılaştığı; gençliğin, ordu ve devlet
düşmanhğı temelinde davranışa yöneldı-
ği; önemh bir dönemeç ol-
muşrur.
Aradan 29 yıl geçti. 12
Mart darbesi ve bu darbe-
nin etkileri üzerinde ne-
den durmak gerek? Bugü-
nü anlamak ve yannımıza
bilinçli olarak müdahale
edebibnek için!..
28 Şubat Kararlan'nın
aluunası ve bu kararlann
uygulanması için aktif ta-
vır sergileyen askerler, ge-
riciliğe karşı mücadelede
yeterli "Hvfl" destek bu-
lamamaktadır. Komutan-
lanmızın da zaman zaman
yakmdığı bu durum, kay-
nağını 12 Mart darbesi ve
sonrası gelişmelerden al-
maktadır.
Hatalar pöz ardı'
Çoğu sosyalistimiz,
geçrnişte yapılan -kendi-
sinın ya da sahıp çıktığı
önder kadrolann- hatala-
nnı göz ardı ediyor. Özel-
likle 12 Mart döneminde,
silahlı savaş yanılgısına
düşenler, oyun oynarcası-
na gerillacılığa özenenler,
konsolos kaçırma ve öl-
dürme vb. girişimleriyle,
sadece kendi yaşamJannı,
sadece "silahb mücadeie"
örgütlerini değil, bağım-
• 12 Mart darbesi, devrimci gençliğin, ordu ve devlet
anlayışının, kavrayışının değiştiği, süreç içinde orduya
ve devlete yabancılaştığı; gençliğin, ordu ve devlet
düşmanlığı temelinde davranışa yöneldiği; önemli bir
dönemeç olmuştur.
12 Mart sürecı ile başlayan bu yaban-
cılaşma, 12 Eylül faşizmi ie tamamlanan
bu kopuşma / "düşmanlasma" daha ne
kadar sürecek/sürdürülecek?..
Herkes eteğindeki taşlan dökmeli, geç-
mişin aklı başında bir değerlendirmesi ya-
pılarak dersler çıkanlmalı ve gelecek, el-
birliğiyle, gönül birliğiyle kucaklanmah-
dır.
Yazımızın ana amacı bu hayati yanlış-
lığı bilince çıkarmaya çalışmaktır...
1971 öncesine kuşbalaşı bir gezinti:
68'li yıllar, 27 Mayıs devriminin yarat-
tığı coşku, 1961 Anayasası'nın sağladığı
ekonomik-sosyal-kültürel haklar, çalışan
milyonlarca ınsanımızın büinçlendiği, ör-
gütlendiği ve hak arama mücadelesını
yükselttiği bir dönem oldu. Türkiye Işçi
Partisi kuruldu. Genış kitlelerin sosyaliz-
mi öğrendiği, benimsediği bir dönem ya-
şandı. tşçı grevleri, köylü mitingleri, me-
rendiklerimizle, özveriyle yaşayıp gör-
düklerimizi birleştirip sosyalist bilinçle
sentezleştirdik. (Şimdiki gençlerin çoğu-
nun bilmediği "Bursa Nutku"nda Ata-
türk:
"Tirk genci, inkılaplarm ve rejimin sa-
hibive bekçiskur- Bunlan zayrf düşürecek
en küçük veya en büyfik bir kıpırû ve ha-
reketduydu mu; bu memleketin pobsi var-
dır,jandarması vardır, ordusu vardır, ad-
Byesivardın. demeyecektir. Hemen müda-
hale edecektir... Poİisgetecektir; asd suçlu-
lan bırakıp suçJu diye onu yakalayacaktır.
Genç,'Polis henüz inkılap ve cumhuriye-
tın polisı değildir' diye düşünecek, fakat
asla yarvarmayacaktır. Mahkeme onu
mahküm edecektir. Yine dnsünecek: 'De-
mek, adlıyeyi de ıslah etmek, rejime gö-
re düzenlemek lazım... ben ınanç ve ka-
naatimin icabını yaptım. Müdahale ve ha-
reketimizde hakhyun. Eğer buraya haksız
12 Mart sonrası duruşmalanndan birinde gençler için 5 idam karan veren mahkeme başkanı kalemini kınyor.
sızlıktan-demokrasiden yana tüm insanla-
n ateşe attıklanm, Türkiye solunun canı-
na okunması için her türlü provokasyonu
yapan gizli servislerin ve karşıdevrimci
güçlerin ekmeğine yağ sürdüklerini gör-
mezden gehp karşıdevrimci sürecin fatu-
rasını neden yalnızca askerlere çıkan-
yor?..
Bilerek bilmeyerek yapılan bu yanılgı-
lar; çoğu devrimciyi, özellikle de daha
sonrayetişen de\Tİmci kuşaklan; giderek,
ordu ve devlet düşmanı bir aydın halıne,
onlann örgütlerini de, ordu ve devlet düş-
manı "devrnnd" kurumlar haline dönüş-
türdü...
Düşmanca tavır o boyutlara ulaştı ki,
emperyalist işgalci devletlere ve onun iş-
bırlikçisı gericilere karşı kurtuluş savaşı
verilerek kuruhnuş olan, cumhuriyet ve
devrimlere sahıp çıkmaya çalışan: tarikat-
larla, gerici örgütlerle mücadeleyi günde-
me getiren komutanlardan; ordumuzun,
kurtuluş savaşındaki rotasına uygun düşen
yönelişinden, 28 Şubat sürecinden rahat-
sız olundu/olunuyor...
mur direnişleri yükseldi. Özellikle, genç-
liğin devrimci ve demokratik mücadelesi
hız kazandı. Cumhuriyeti, Atatürkilke ve
devrimlerini benimsemiş olan binlerce
üniversiteli genç, peş peşe çevrilen kitap-
lan okuyarak dünyayı, insanlık tarihini
okuyup kavramaya, kendi geçmişini araş-
nrmaya başladı.
'Çocuk denecek yaştaydıic
Bizler, daha çocuk denecek yaşlarda,
son derece haklı olarak "demokratik üni-
versite'' mücadelesine atıldık. Ancak kı-
sa süre içinde, ülke yönetimini demokra-
tikleştirmeden, üniversitelerimizi demok-
ratikleşriremeyeceğimizi kavradık. Bu ne-
denle, devrimci gençük olarak, ülke so-
runlanyla daha çok ilgilenmek gereğini
duyduk.
Atatürk'ün, "Gençliğe Hitabe"siyle
kendimize güven duyduk: "Bursa Nut-
kn" ile kendimizi sorumlu saydık. Bu gö-
rev ve sorumluluğumuzu yerine getirir-
ken, son derece iyi niyetlerle, okuyup öğ-
olarak gelmişsem, bu haksızlığı meydana
getiren sebep ve amilleri düzeltmek be-
nim vazıfemdır...' tşte benim anladığun
Türk genciveTûrk gençüği"' demekteydı.)
Cumhurıyetin ve devrimlenn içten ıçe
kemirildiğini; lcurtuluş savaşı verilerek
kurulan devletin karşıdevrim süreciyle ele
geçirilmekte olduğunu kavradık ve her
koşulda bu acı gerçeği dile getu-dik, her
durumda bu olumsuz gidışe karşı koy-
duk...
Menderes iktidannın zorbalığına baş
kaldıran üniversite gençliği, polis zoru ile
sindirilmek istendi. 28 Nisan'da çıkan
olaylarda, öğrenci Turan Emeksiz, polis-
lerce öldürüldü, onlarca genç yaralandı.
Ordu, üniversite gençliğine sahip çıktı, 27
Mayıs Devrimi oldu...
Böyle bir yakın geçmişin beslediği, as-
lında, kökleri daha da gerilerde olan, kay-
nağını geçmişten alan, ordu 3e gençliğin
birbirine sempatisi, güveni, dayanışması;
dahası, kader biriigj vardı...
Emperyalizme karşı kurtuluş savaşı ve-
rilerek şehitlerimizin canı, gazilerimizin
kam pahasına kazanılan
yok edildi. Mustafa Kemal Atatürk'ün
"kabul edilemez" diyerek reddettiği man-
dacı zihniyet ıktıdar oünuştu. O tarihte
belirlenen sayısıyla, ülkemizde 101 Ame-
rikan üssü açtınlmış. Sayısını siyasi ıktı-
dann bile bümedığı 'iküi anlaşmalar'la,
ülke teslim alınmış; kışılıklı, ülke çıkar-
lannı gözeten bağunsız dış politika terk
edilmiş.
Ordumuz, milli ordu olmaktan çıkan-
hp eli-kolu bağlanmaya çahşıhnış, petrol
ve madenler uluslararası tekellere peşkeş
çekihniş, oy ve çıkar uğruna, tarikatiara
destek olunmuş, Kuran kurslanna, imam
hatip okullanna hız verihniş...
îşte böyle bir ortamda, karşıdevrim sü-
recini önlemenin yolunu, demokratik dev-
rim mücadelesinde gören gençler, ulaş-
tıkJan sosyalist bilinçle Kurtuluş Sava-
şı'na, cumhuriyete, devrimlere sahip çık-
tılar. Kemalizmin, devrimci ruhunu yok
edenleri, gardırop Atatürkçülüğü ile yeti-
nenleri, ülkeyi karşıdevrimcilere teslim
edenleri kınadılar. Egemen güçlerin güdü-
mündeki siyasi iktidara, karşıdevrim sü-
recine baş kaldırdılar...
"Özel OkuOara Hayır" diyor, "Özerk,
Demokratik Üniversite" ıstıyorduk. "Mil-
li Petrol", "MimllaçSana-
yii", "Milli Ordu" istiyor-
duk.
Şimdi "AB" olan, "Or-
tak Pazar"a karşı çıkıyor;
u
OnlarOrtak,BizPazsu-!''
diyorduk.
"Montaj Sanayö Değil,
Ağır Sanayi!", "Toprak
Reformu Istiyonız",
"Köytüye Toprak, Herke-
se İş", "Amerikan Üsleri
Kapaülsın!", "6. Füo De-
foi", "YankeeGoHome!"
"Ordu-Gençlik £1 Ele,
Miffi Cephede" diyorduk.
Devrimci Gençlik,
"Dev-Genç" -Devrimci
Gençlik Federasyonu- adı
altmda örgütlendi.
'Devrlmci
OİUŞtU' lö
Devrimci örgütler de,
emperyalizme ve onun
yerli işbirlikçüerine, geri-
ciliğe, ırkçılığa karşı; mil-
li burjuvazıyı de kapsaya-
cak şekilde, işçilerin, köy-
lülerin, memurlann, genç-
liğin, 27 Mayıs Devri-
mi'ni yapan subaylarm;
kısaca, kadım-erkeğiyle,
genci-yaşlısıyla, aydım-
cahiüyle, askeri-siviliyle
Türkiye halkuıın devrim-
ci güç birliği, dayanışması için "Dev-
Gûç"ü -"Devrimci Güç Büüği"ni- oluş-
turdu.
Devrimciler, ülkenin dört bir yanında
"Tam Bağunsız veGerçekten Demokratik
Türkiye" bayrağını yükselttiler...
68 kuşağının yükselttiği bağımsızlık-
demokrasi-sosyalizm mücadelesinden
korkan siyasi iktidar ve yerh- yabancı giz-
h servısler, yükselen devrimci mücadele-
yi önlemek amacıyla: Bir yandan, dev-
rimci gençliği kendi kitlesinden kopar-
mak ve gençliğe sempati besleyen halkın
desteğini kesmek için; diğer yandan da,
korkulannın asıl kaynağı olan, 'ordu-
gençlik, Asker-SKü Dayamsması'na nifak
sokmak için provokasyonlara başladılar...
Bu arada gençlik, nefsi müdafaa konu-
muna irilmişti. CIA patentli provokasyon-
lar uygulamaya konuldu. 1969 yılında,
birdenbire, ülkenin birçok yerinde, ırkçı
kampiar, dinci kamplar açıldı.
SÜRECEK
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Sismik-1'in yaptığı araştır-
malardan elde edilen ilk so-
nuçlar, Istanbul'da deprem
konusunu yeniden alevlendir-
di. İTÜ'lü bir gaıp öğretim
üyesi, Marmara Denizi'nde
7.4 büyüklüğünde bir deprem
olasılığının iyice kesinlik ka-
zandığını iddia ediyor. Istan-
bul'un hemen yanıbaşında
gerçekleşmesi beklenen bu
şiddetli deprem korkuları ve
çaresizlikleri de arttırıyor.
Tempo dergisine demeç ve-
ren Aykut Barka, Istanbul'un
7.5 milyonluk nüfusunun ta-
şınması gerektiğini söylüyor.
Bir başka profesör ise "Hepi-
niz köfte olacaksınız" diye hal-
kı korkutuyor. Bir başka pro-
fesör çıkıyor "Marmara boy-
dan boya kınlmaz, 7.4 büyük-
lüğünde deprem de olmaz"
diyor.
17 Ağustos depreminden
bu yana deprem konusunda-
ki açıklamalan izlemekten ser-
seme döndük. Neyin doğru,
neyin yanlış olduğunu biz na-
sıl bilebiliriz ki? Hele "Bütün
Deprem Bakanlığı Kurulsun
Istanbul yıkılacak" diyen pro-
fesörler varsa, vatandaş ne
yapsın. Bir başka şehre mi
kaçsın, kendisine Istanbul'un
içinde daha emin yerler mi
bulsun, yoksa intihar mı et-
sin?
• • •
Işin doğrusu, halkın tam bir
çaresizlik içinde olduğu. Ger-
çekten Marmara Denizi'nin al-
tında neler oluyor? Sismik-1
böylesine önemli bir konuda
konuyu çözebilecek teknik
donanıma sahip mi? Ömeğin
daha gelişmiş cihazlara sahip
Batılı araştırma gemileri ne-
den bu konuda gelip araştır-
ma yapmıyoriar? Her bilim
adamı, farklı bir tezle ortaya
çıkıyor ve üstelik bu konuda
yeni yapılmış ciddi hiçbiraraş-
tırma yok.
Ikinci önemli nokta ise şeh-
rin yeniden yapılandırı/ması
konusunda birçalışmanın ya-
pılmamış olması. Örneğin
deprem tehdidi altındakı böl-
gelerde zemin etüdü yapıldı
mı? Bu bölgelerdeki binaların
depreme dayanıklılık oranı ne-
dir? Depremin ilk günlerinde
bu konuda birtakım tezler or-
taya atılmış, bazı çalışmalar
yapılacağı söylenmişti. Şimdi
ise durum tam anlamıyla ka-
ranlık.
Bu köşede, depremden
sonraki biryazıda, "Istanbul'u
yıkalım" çağrısı yapmıştım.
"Deprem yıkmadan önce biz
yıkalım" diyerek bir yeniden
inşa faaliyetine ihtiyaç oldu-
ğuna işaret etmiştim. Istan-
bul'da depreme karşı ne yazık
ki doğru dürüst bir adım atıl-
madı. Örneğin, tehlike altın-
daki ve zemini uygun olma-
yan binalann hemen yıkılma-
sı gerekiyordu. Bu binaların
sahipleri ve oturanlan için ise
yeni binalar üretmeye ihtiyaç
olduğu da bir gerçekti.
Henüz zaman geçmiş de-
ğil. Istanbul'un kritik bölgele-
ri ve kritik binaları hızla boşal-
tılabilir. Deprem yıkmadan ön-
ce bazı binalan bizler yıkabili-
riz. Bu binaJarm sahiplerine ise
yeni konutlar üretmeliyiz. Is-
tanbul'un belediyelerine de
önemli görevier düşüyor.
•••
Neler yapılabilir? Sivil güç-
ler harekete geçirilebilir. Yeni
konut alanlarının üretilmesi
için bir sivil seferberlik başla-
tılabilir. Böyle birgirişimin eko-
nomik boyutu da olduğu için
işadamlan da bu işe katılabi-
lir. Böyle bir seferberlik için
dünyanın çeşitli kurumların-
dan kredi de bulunabilir.
Ikinci ve daha önemlisi ise
devletin bu işe daha ciddi bir
şekilde eğilmesi. Örneğin,
Marmara Denizi'ndeki araştır-
malar hangi merkezden plan-
lanıyor? Bu konudaki sonuç-
lan değerlendirmek ve önlem
almak kimin görevi? Bir pro-
fesör çıkıp diyor ki "Istan-
bul'un 7.5 milyonu hemen
boşaltılmalı." Bu görüş doğru
da olabilir, yanlış da. Bizim bu
uyarryı doğru kabul edip ona
göre tedbir almamız gereki-
yor.
Ciddi birdurumla yüz yüze-
yiz. Işlerin merkezi olarak dü-
zenlenip karara bağlanacağı
bir örgütlenmeye ihtiyaç oldu-
ğu da bir gerçek. Işin doğru-
su, bütün bu işleri organize
edecek ve doğrudan Başba-
kanlığa bağlı bir Bakanlığın
kurulması. Deprem Bakanlı-
ğı'nın hızla kurulması, depre-
me karşı alınacak en önemli
adım olacaktır.
Hükümet işi ciddiye almak
zorunda. Bunu kanrtlayabil-
mek için atılacak en uygun
adım ise "Deprem Bakanlığı."
örneğin bu Deprem Bakanlı-
ğı ilk iş olarak 4 milyar dolara
alınacak saldın helikopterleri-
nin parasının deprem inşa fo-
nuna aktanlmasını isteyebilir.
Bu parayla Istanbul'un üçte
biri yeniden inşa edilebilir.
•••
2000LİYILLARDA.
ERDAL ATABEK
'BenAçım'Dememekİçin
Insan 'ben açım' diyemez.
Çünkü 'açlık', insanın en temel içgüdüsünün dc-
yurulamadığını açıklayan bir başansızlıktır. Hem de
öyle bir başansızlıktır ki insana kendini aşağılatır,
insana kendini ezdirtir, kendini küçük gördürtür,
değersizleştiği duygusunu verir.
Onun için de, insan 'ben açım' diyemez, onun
yerine başka sözler söyler.
Söylenebilecek en kolay sözler, 'ben sizden de-
ğilim, ben sizinle değilim, ben siz değilim' biçi-
minde söylenir.
Insanlar bu sözleri söyleyerek 'neden aç olduk-
lannı kendilerine açıklarlar'. Böylece öfkelerini yö-
neltecek hedefieri olur, duyguJannın yerini değişti-
rir, bir ölçüde rahatlarlar.
Dinsel inançlara dayalı, etnik kökenlere dayalı
aynmcılık 'ekonomik ve sosyal umut'un artık ge-
çerli sistemden beklenmemesinin sonuçlandır.
Prof. Dr. Necla Arat, 'Şeriatçı akımlann, bilgisiz-
lik ve yoksulluk ortamlannda yeşerdiğine dikkat
çekiyor'. Prof. Arat: "Yoksul kesimden gelen ka-
dınlar kentte ekonomik zortuklar içindeler. Kimlik
bunalımlan var, ama tarikatlar ve akımlar kadına
kendiiçlerinde, kendi sınııiannı aşmadıklan takdir-
de bir kimlik, görev, hatta mücahide olmakgibiyü-
ce bir görev yüklüyor. Tabii bu, kadınlar için ken-
dine güvenirtik açısından önemli bir dayanak olu-
yor. Etraflannı da etkileyebiliyon'ar.'' (1)
Prof. Lester Turow, 'etnik aynmcılık' konusunda
şunlan yazıyor: "Etnik aynmcılık, köktendincilik gi-
bi, ekonomik belirsizlikler döneminde sık rastlanılan
bir olaydır. Istatistiksel olarak, kişi başına düşen
GSYİH'ler yükseldiğinde (Gayri Safı Yurt Içi Hasıla)
herkesin kazanabileceği bir artı-toplam oyunu oy-
nanmaktadır. Ancak Birteşik Devletler'de olduğu gi-
bi, ücretlilerin yüzde 80'i reel ücret düşüşleri yaşı-
yorsa, ortalama işçi artı-toplam oyununu görmez.
Kazananlardan çok kaybedenlerin olduğu bir eksi-
toplam oyunudur gördüğü. Başvurulacak yeteh
miktarda iyi iş yoktur, yurttaşlannın çoğu reel ücret
düşüşleri yaşamaktadır ve ortalama işçi, ekonomik
olarak sag kalmak için başkalanyla savaşmaktadır.
Hem ona bu savaşlan kazanmasına yardım edecek
yandaşlara, hem de iyi işlerini kaybettireceği düş-
manlara gereksinim duyduğundan, ortalama çalışa-
nın bir kesintili denge devrinde 'etnik aynmcılığa ya-
kınlık duyması' şaşırtıcı değildir."
"Neden etnik kabile gruplanna aynlıp sonuna ka-
dar savaşılmasın? Bugünün dünya ekonomisi bu
düşünceleri meşru kılıyor." (2)
Işte, köktendinciliğin de, etnik köken aynmcılığı-
nın da anahtan bu cümlelerde yatmaktadır.
"Bugünün dünya ekonomisi bu düşünceleri meş-
ru kılıyor."
Çünkü, bütün dünyanın tek bir pazar olarak bir-
leşmesinin, bütün dünya insanlannın birer satın alı-
cı olarak bu pazara katılmasının önündeki engel 'u-
lus-devletler'd\r. Ulus-devletler, ulusal ekonomik
planlan, ulusal ekonomik hedefieri ile dünya paza-
nyla bütünleşmeyi engelleyebilirler. Oysa, 'ulus-dev-
letler' zayrfladığı takdirde uluslararası şirketler in-
sanlara çok kolay, çok rahat ulaştr ve dünya ticare-
ti bu ulaşımı beklemektedir.
Ancak bu 'frürese/feşme'nin en önemli sonuçlann-
dan birisi de gelir dağılımının daha da bozulması, kit-
lelerin daha fakirleşmesıdir. Az sayıda daha zengin-
leşene karşılık çok sayıda daha fakirlesen olmakta-
dır, bu durumda gelir dağılımı uçurumu daha da ar-
tacaktır.
Daha çok fakirleşme ise, işte bu sonucu verecek-
tir Daha çok köktendincilik, daha çok etnik aynm-
cılık.
Arbk insanlar, kimlerle daha birlik olacaklannı de-
ğil, kimlerle daha ayn olacaklannı arayacaklardır.
Insanlar ayn olmak istedikleri zaman pek çok ne-
den bulunur.
Beyazlar siyahlan, erkekler kadınlan, yaşlılar genç-
leri, çocuklar anne-babalannı, bir dinin mensuplan
öteki dinin mensuplannı, filanca tarikat fişmanca ta-
rikatı, bıyıklılar bıyıksızlan.. kendilerinden ayntutma-
yı haklı görmeye başlarlar.
Prof. Lester Turow şunu da yazıyon "Insanlar fa-
şizmin canlanmasından, faşist hükümetler herhan-
gi biryerde geri dönmek üzere olduğu için değil, fa-
şizm, etnik üstünlüğü ve etnik 'temizlenme' gerek-
siniminin en yûksek anlatımı olduğu için söz ediyor-
lar."
Avusturya'da Haider'in iktidara gelişi belki de sa-
dece bir başlangıçtır.
Insan, 'benaçım'diyemez.
Insanlan aç bırakmayacak politikalar bulmak zo-
runludur.
Eğer uygulanan politikalar insanlan açlığa sürük-
lüyorsa, hiç şaşılmasın, köktendincilik de yüksele-
cektir, etnik aynmcılık da.
Bir yolun başı biliniyorsa, sonu da görülür.
(1) Cumhuriyet Gazetesi, 10 Mart 2000
(2) Lester C. Turow, Kapitalizmin Geleceği, Sabah
Yayınlan.
em.erdalata@cumhuriyetcom.tr.
Faks:0212 513 90 98
\P Genel Başkanı Perincek
'Hizbulloh, örtiilü
ödenekten desteklendi'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - IP Genel
Başkanı Doğu Perincek,
ABD basınınrn Türk or-
dusuna "vaytan ateş" açtı-
ğını savunarak, "ABD Hü-
kümeti'nin yönlendirdiği
gazetelerde 'Batıya kafa
tutan Türk ordusuna bo-
yun eğdirilmesi gerektiği'
beürtiîiyor'' dedi. Eski
MlT'çi Mehmet Ey-
mfir'ün "30 yüuk CIA
bağlantısuu meşru göster-
mej-e çauştjğuu" behrten
Perincek, şeriatçı Hizbul-
iah'ın da ÇiBer- Erfoakan
hükümeti döneminde ör-
tülü ödenekten desteklen-
diğini öne sürdü.
Perincek, dün partisinin
genel merkezinde düzen-
ledığı basın toplantısuıda,
MlT'çi Eymür'ün Inter-
net'ten yaptığı yayınlarda
kendisine yönehk eleştiri-
leri değerlendirdi. Ey-
mür'ün Türk ordusuna ve
tP'e karşı psikolojik sava-
şın işaretini ABD istihba-
rat örgütünden aldığını
kaydeden Perincek, aynı
günlerde Los Angeles Ti-
mes, International Herald
Tirubune gazetelerinde
Türk ordusunu hedef alan
yazılar yayımlamasının
dikkat çekici olduğunu
söyledi. Eymür'ün Web
sitesini haberleştiren Sa-
bah Gazetesi'nin Genel
Yayuı Yönetmeni Ufiık
GuJdemir'in "uluslarara-
sı IrimKgmin de herkesce
bttmdiğini" savunan Pe-
rincek, "Eymür-Gülde-
mir fldfis, CIA'daçahşma-
yı normal göstenneye kal-
kışacak kadar pervasız
davTanmıslar vebu hesap-
SE çıkışlannın altmda kal-
mışlardır" diye konuştu.