Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 MART 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Batı basın yayın kuruluşlanna santralla ilgili kitapçık dağıtarak kamuoyu oluşturuyor
Yunanistan'm Akkuyu çabası• Türkiye'de nükleer enerji tartışmalan sürerken Yunanistan
Akkuyu santralının yapılmasını engellemek için harekete
geçti. Türkiye'de deprem riskinin büyük olduğunu belirten
Yunanistan, tüm devletleri santralın yapımına engel olmaya
çağırdı. Atina, Akkuyu'da kurulacak santralın bölge ülkelerini
olumsuz olarak etkileyeceğini vurguladı.
EMtNE KARAKİTAPOĞLU
CENEVRE - Türkiye'de Akkuyu nük-
leer santralının yapımına ilişkın tartışma-
lar alevlenirken Yunanistan da, santralın
inşasını durdurmak için atağa geçti. Batı
basın-yayın kuruluşlanna gönderilen bil-
gi kitapçıklanyla kamuoyu oluşturulmaya
çalışılarak Akkuyu'da kurulacak bir sant-
ralın bölge ülkelenne zarar vereceği ve
santralın başka amaçlar için de kullanıla-
bileceği ileri sürülüyor ve bütün ülkeler
santralın yapımını engellemeye çağrüıyor.
Yunanistan Dışişleri Bakam George Pa-
pandreu'nun saJı akşamı ismalCem'i ara-
yarak Akkuyu santralına ilişkin kaygıla-
rmı iletmesinin ardından, Yunanistan 'ın
dış temsilciliklerinde de santralın yapımı-
nı engelleyici girişimlerbaşladı. Yunanis-
tan Ege BakanlığYnın hazırladıgı ve Yu-
nanistan'ın Cenevre Daimi Temsilciliği
tarafmdan dün basın-yayın kunıluşlanna
gönderilen kitapçıkta, Türkiye'nin dep-
rem riski yüksek bir ülke olduğu, kurula-
cak santralın bölgedeki "sürpriz deprem-
ler"i tolare edemeyeceği vurgulanarak
santralın yapılmasına engel olunması is-
teniyor. Türkiye'nin kapsamlı bir sismik
risk analızi yapmadığına dikkat çekilen
kıtapta, kaza olrnası halinde bölge ülkele-
rinin nasıl etkıleneceğı haritalarla anlatı-
lıyor. Bakan E&avet Papazoi, Atina Üni-
versitesi tarafmdan 1998 yılında hazırla-
nan kıtapçığın önsözünde, bütün ûlkelenn
enerji gereksmımlerini sağlamalanna say-
gı duyulmakla birlikte, Akkuyu'da kuru-
lacak bir santralın sadece enerji gereksin-
mesini karşılamaktan başka amaçlarla da
kullanılabileceğıni belirterek şu görüşleri
dıle getirdi: "Santral bütün boige için bir
tehdittir. Santralın inşa edileceğj yer dep-
remriskiyüksek bir böige olmasına kar-
şnı bu gerçek göz ardı ediunektedir. Nük-
leer ank soniDima ek olarak. ortaya çıka-
cak bir kazadan bütün bölge ülkekri anın-
da etkiknecekfir. Türkrje'nin Ege Deni-
zi'ne boşaltnğı aokiar. çevreiçin neden en-
dişe ettiğimizin göstergeskür. Türkiye,
santrata ulustararas) standaıUara göre gü-
venle işletecek bügi ve teknolojik birikim-
denyoksundur. DahasL Türkiye'nin böige-
de baskm askeri güç otana tutkusunun ge-
tirdiği tehdh. uluslararası hukuka göster-
diği sınırb saygısıyla da güçleniyor. L lusla-
rarasıNon Protiferaüon aıuaşmasmı imza-
lamış olması, nükleer santralın başka
amaçfarlariakııllanılmamagnı garanti et-
mez"
Türkiye'nin hazırlık aşamasında kap-
samlı birrisk çalışması yapmamasına kar-
şın bakanlığmın bu konuda bilimsel bir
çalışma yapüğını belirten Bakan, "Bütün
ülkeleıi nükleer santral yapunına engel
olacak çakşmalara kaülmaya ve Türki-
ye'yeteknolojik veparasaJyardımvapma-
ya davet edryoruz" dedi.
Basın ve yayın kuruluşlanna gönderilen
17 sayfalık bilgi kitapçığında özetle şu gö-
rüşlere yer veriliyor: "Türkive'nin kura-
cagı bir santral bütün bölge için ciddi bir
tehdfttir. Türkiyebaşkaenerji kaynaklan-
na\aünm\apabdecekkennükieersan(rai-
da ısrar etmesi, santrakn başka amaçlarla
kullanılma kaygüanna yol açmaktadır.
Kakfa ki, Türkive'nin son 30 yrtia nükleer
teknolojrve sahip ohna çabakn ve nükle-
er silah alnıa isteğine ilişkin spekülasyon-
lar vardır. Santralın kurulması Türki-
ye'nin bölge ülkeleriyle iUşldlerini daha az
probtematik yapmayacaktır. Türkiye'nin
Non-Profiferation anlaşmasını imzalamış
oiması, santralın başka amaçlarla kutta-
mlmagm engeUevemez. l hıslararası ku-
ruluşlann atom enerjisiyte ilgili konularda
yakmdan denetleme kapasitekri oimadı-
ğından, nükleer teknolojinin askeri amaç-
larla kullanıhnası engeOenememektedir.
Santral, deprem riski çok yüksek bir böi-
gede inşa edilecekür. Doğu Anadolu Fay
Hatn ve Ege'deki faylann konumu. bölge-
deki büyük deprem potansivelini artbr-
maktadir. Her rürlü biMmsel çaflşmaya gö-
re santraL ortaya çıkacak depremkri tola-
re etmekten uzaknr. KaMı ki bölge "sürp-
riz depremlere" açık bir bölgedir ve 1998
Adana depremi buntardan birisidir. Bölge-
nin çok kapsamb bir sismik risk ve zarar
anaKd iie yer inceiemeierinin bütün yöo-
leriyle araşünlması gerekirken maaİesef
Türkiye bu çabşmalan yapmadığmdan,
mevcut öngörüler güvenUir değfldir.
Santral kaza olması ve normal çahşma-
sı sırasmda çevre için de büyük tehdh oluş-
turmaktadır. Kaza durumunda ortaya ÇH
kanrisklereilişkin çabşma vapılmamışar,
ancak oiası bir kaza yayılacak radyasyon-
dan Suriye, Ürdün, Lübnan, Kıbns, Yuna-
nistan ilk 26-72 saatte. Bulgaristan, Mısır,
tsrail ise ilerleyen haftalarda etküenecek-
lerdir. Türkiye çevre için yapdan birçok
uluslararasıanhşmayıimzaiamamtştır. Bu
da gerek ülkesi içerisinde gerekse ülke dt-
şmda çevreye duyduğu saygımn açık bir
Akkuyu santralına tepki
Nükleere karşı
'Halk Meclisi'
İZMİR/MERSİN (Cum-
hnriyet)-Akkuyu'da bir ara-
ya gelen nükleer karşıtlan,
'Nükleer Santnıla Karşı
Halk Meclisi' oluşturdular.
Mersin'de buluşan nükleer
santral karşıtlan, mücadele-
de çıtanın yükseltildiğini be-
lirterek "Akkuyu köylüleri
önde olmak üzere srvil top-
hımörgüderi,partiler,sendl-
kalarveduyarbyurttaşlann
kararhhğrvta bu santrakn
yapdmayacagmı gösterece-
ğjz" dediler.
Hükümetin Akkuyu'da
yapımım planladığı nükleer
santralın ihale sürecini baş-
latmasının ardından, santra-
la karşı yaşam hakkıru savu-
nan dinarnik güçler dün
Mersin'de toplandılar. 50'yi
aşkın sivil toplum örgütü,
sendika ve partının yanı sı-
ra bilim adamlanmn da ka-
tıldığı toplantıda, Akkuyu
ve çevre köylüleri de yer al-
dı. Büyükheceli Köyü Der-
neği Başkanı Ahmet Budak,
köylülerin Akkuyu'nun ger-
çek sahibi olduğunu belirte-
rek "Bu mücadeie yamızca
Akkuyu köyhısünün yaşam
mücadelesi değfl, Türki-
ye'nin tüm duyarfa kesimle-
rinin mücadelesJdir" dedi.
Budak, Akkuyu köylüle-
rinin, Bergama köylüsünün
siyanürle altın madenı işle-
tilmesine karşı verdiği mü-
cadeleyi ömek aldığını da
bildirerek "Bergama dene-
yimini Akkuyu'da yaşama
geçirecegiz. Köylülerin Ön
planda olacağı nükleersant-
ral karşıt mücadeiede halk
bizim peşimizden geisin. Bu
süreçteBergama köylülerini
deyammrzda görmekistiyo-
ruz. KesinUkle şiddete baş-
vnrmarian, y-aşam hakkımı-
n kendi irademizle koru-
mak için aâkleer santrala
karşı direaecegH" dedi.
Toplantıya, Bergama
köylüleri ve Nükleer Sant-
rallara Karşı tzmır Güçbir-
lığı Platformu adına katı-
lan Oktay Konyar da, nük-
leer santrala karşı mücade-
iede çıtanın yükseltildiğini
söyledi.
Resmi Cazete'de yayımlandı
Riski kaldırmak
için kalite esasları
ANKARA (ANKA) -
Türkiye'de nükleer santral
kurulmasına ilişkin tartış-
malar sürerken Başbakan-
lık, nükleer enerjiye karşı
çıkanlann ortaya attığı
"tehBke" riskini ortadan
kaldırmak için tesislerde,
yer tahsisinden işletme li-
sansı ve iiretım aşamasma
kadar bütün evrelerde uyul-
ması gereken kalite esasla-
rmı belirledi.
Şırnak-Silopi
Yenibir
termik
santral
ANKARA (AA) -
Güneydoğu Anadom
bölgesinde kurulması
planlanan termik sant-
ral yapımmda ilk adım
aölıyor. TEAŞGenel
Mûdürlüğü*nün bir
süreden beri proje ça-
lışmalannı sürdürdü-
ğü Şırnak-Silopi ter-
mik santralının fîzibi-
lite etütlerinin yapıl-
masına yönelık ihale
2İ Mart'ta yapılacak.
Bu konudaki ulus-
lararası ihalenin tek-
liflerinın bu ay içinde
almarak TEAŞ Genel
Müdürlüğü'nce kısa
sürede değerlendiril-
mesi bekleniyor.
Yan akışkan yatak
dizaynına göre inşa
edilmesi planlanan
santralın yapunı yuz-
de 100 dış kredi ile
gerçekleştirilecek.
Santraltn yapımı talep
gelmesi halinde
"anahtar tesfim" ola-
rak gerçekleştirilecek.
Resmi Gazete'de yayun-
lanan "NükleerTesisler İçin
Kalite Temin Programı Te-
mel Esaslar Yönetmebgi''
ile bir nükleer tesısın üsans-
lanmasını isteyen başvuru
sahibinin etkin bir kalite te-
min programı oluşturması
ve yürütmesiyle ilgili esas-
lar belirlendi.
Yönetmelik, nükleer te-
sislerin yer lısansı, inşaat li-
sansı ya da işletme lısansı
için başvuran her başvuru
sahibinin, güvenlıkle ilgili
sistem, yapı ve tesiste yürü-
tülen faaliyetler için etkin
ve kapsamh bir kalite temin
programı oluşturmasını
hükme bağladı. Bu çerçe-
vede başvuru sahipleri, tesi-
sin ömür sürecinin her saf-
hasında sürdürülecek faali-
yetlerle ilgili kalite temin
programlanm, ilgili her saf-
hanın planlanmasmı çizel-
gelerle uyumlu olarak oluş-
turmakla yükümlü kıhndı.
Başvuru sahibinin bu sü-
reçte başka kuruluşlan yet-
kili kılabileceğı, ancak her
programm oluşturulması.
uygulanması ve etkınlığı ile
ilgüi sorumluluğun başvu-
ru sahibine ait olması esası
gelirildi.
İnşaat lisansı başvuru-
suyla birükte, kapsamlı bir
"Kaliteteminprogram el ld-
tabımn" başlıca kalite te-
min programı uygulama
yöntemlerinin kopyalanyla
birlikte Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu'na sunul-
ması zorunluluğu getiri-
lirken, başvuru sahibi, el ki-
tabında programm uygula-
nacağı güvenlikle ilgüi sis-
tem, bileşen, yapı ve faali-
yetleri açıkça tanımlayacak.
Kalite temininin derece-
sinin, güvenlik açısından
önemi ile orantıh olması is-
tenirken, uygulanacak gü-
venük yöntemleri de el ki-
tabuıda aynntılı olarak yer
alacak.
Oltacılar l ııkapaıu'ııa taşındı Onanm çabşmalan nedeniyle 24 Şubattan Hibaren araç ve yaya traüğine ka-
pablan Galata Köprüsû, köprü müdavimi ohaalann da mekân değjştirmesi-
ne neden oldu. Araç ve yaya trafiğiyle birlikte amatör batakçılar Unkapam-Atatürk Köprusü'ne taşmdL Köprünün trafiğe kapanması, özel-
likle Vatan Caddesi-l nkapanı-Şişhane güzergâhı ile Unkapaıu-Eminöaü arasında trafiğin kühlenınesine yol açarken işkrine gedkmeli gi-
debüen yurttaşlar, çahşmalann bir an önce tamamlanmasını bekhyor. Yetkililer ise 20-21-22 Mart tariblerinde köprü kapaklannm açılma-
9 için çahşmalann yoğun bir şekilde sürdüğünü belirterek, "1 Nisan ve 30 Haziran tarihlerinde köprünün eksik ve kusurtu işlerinin yapd-
ması için köprünün sadece Haliç tarafindaki taşıt yolu yava ve taşıt trafığine kapah olacak. 1 Temmuz ve 30 Eylül tarihlerinde de aym işler
için köprünün Marmara tarafindaki taşıt yolu yaya ve araç trafığine kapanacak" dediler. (Fotoğraf: KADER TUĞLA)
31 Aralık 2004'e kadar ilkokul mezunlan ehliyet alabilecek
Trafik Katıunu9
nda
ANKARA (AA)- Karayollan
Trafik Kanunu'nun bazı
maddelerinde değişiklik
yapüdı. ı
:
•
Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe giren "Karayollan
Trafik Kanununda değişiklik
yapıbnasma dair kanun
tasansı'*nda, kamyon, çekici ve
otobüslerde takograf, taksilerde
taksimetre zorunluluğu devam
ederken 2918 sayılı Karayollan
Trafik Kanunu'nun yürürlüğe
girdiğil3Ekiml983
tarihinden önce üretilen
araçlarla, resmi taşıt olarak
tescil edilmiş ve edilecek
olanlar ile şehiriçi ve belediye
mücavir alanı içerisinde yolcu
ve yük nakliyatı yapanlarda
takograf bulundurma ve
kullanma zorunluluğu
kaldırıldı.
Takograf cihazlan mekanik,
elektronik olabileceği gibi
elektro mekanik de olabilecek.
Aynca araçlarda
bulundurulması zorunlu
BingöVde
çıg: 2 olu
BİNGÖL(AA)-Bin-
göl'ün Genç üçesinde
çığ altmda kalan ikı kişı
öldü, bir kişi de yaralı
olarak kurtanldı.
BingöFün Koçsırtı
köyüne giden altı kişi,
çığ altmda kaldı. Alö ki-
şiden üçü, kendi imkân-
lanyla kurtulduktan son-
ra yardım getinneye kö-
ye gittüer. Vatandaşlar,
çığ altmda kalan Meh-
metSezer'i de 9 saat son-
ra sağ kurtarmayı başar-
dı. Fevzi Baüdan iie
Ubeyduüah Ulema'run
ise cesetlen kar altmdan
çıkanldı.
• Taksimetre, takograf gibi cihazlan bozuk imal
edenler veya bozulmasına vasıta olanlar ile bu
durumdaki cihazlan kullanan araç sürücüleri ile
işletenler, 3 aydan 6 aya kadar hapis cezası ve 526
milyon 700 bin lira hafif para cezasına
çarptınlabilecekler.
gereçleri bulundurmayan.
kullanamayan ve kullanılabilir
durumda bulundurmayan
sürücüleTe verilen 1800 liralık
para cezası, 8 milyon 500 bin
liraya, taksimetre, takograf
bulundurmayan, kullanmayan
ve kullanılabilir durumda
bulundurmayan sürücülere
verilen 7 milyon 200 bin liralık
para cezası ise 8 milyon 500 bin
liraya çıkanldı.
Trafikten men etme
Sürücü aynı zamanda araç
sahibi değilse, aynca tescil
plakasına da aym miktarda para
cezası düzenlenecek. Kanuna
göre, taksimetre, takograf gibi
cihazlan bozuk imal edenler
Güclükler
veya bozuhnasma vasıta olanlar
ile bu durumdaki cihazlan
kullanan araç sürücüleri ile
işletenler, 3 aydan 6 aya kadar
hapis cezası ve 526 milyon 700
bin lira hafif para cezasma
çarptınlabilecekler
Aynca, uygun durumda
bulunmayan araçlar trafik
zabıtasınca eksikleri
giderilinceye kadar trafikten
men edilebilecek.
Kanunun 112. maddesinde
yapılan değişikhkle de, sürücü
belgelerinin geçici olarak geri
alınması hariç ohnak üzere, bu
kanundaki hafif para cezasmı,
belgelerin geri alınması ve
iptali veya işyerlerinin
kapatılması cezasmı gerektiren
suçlarla ilgüi davalara trafik
mahkemelerinde, bunlann
bulunmadığı yerlerde yetki
verilen sulh ceza
mahkemelerinde baküacak.
Karayollan Trafüc
Kanunu'na aynca bir
madde eklendi.
Trafik zabrtalan yetkffi
Ek maddeye göre, "aUcoDü araç
kuDanmak" suçunu birinci ve
ikinci defasmda işlemek, "bir
yıl içinde hız smırmı 5 defa"
ihlal etmek, "100 ceza puanını
doldurmak" suçlanndan birinin
tespıtı halinde, sürücü
belgelerini geçici geri alınması
işlemlerine trafik zabıtalan
yetkili olacak. Geçici maddeye
göre, A1,A2, B, C, D v e E
sınıfı sürücü belgesi alacak
olanlarda aranan en az ortaokul
veya 8 yılhk temel eğitimi
bitirmiş bulunmalan şartı, 31
Aralık 2004 tarihine kadar
aranmazken ilkokul mezunu
olmalan yeterli sayılacak.
AYDEVLANMA
EMRE KONGAR
TÜSİAD ve Demokrasi-1
Demokrasi de; pek çok kavram, kurum ve ide-
oloji gibi endüstrileşme sürecinin bir ürünüdür.
Endüstrileşme süreci ise toprağın ve onun üze-
rindeki canlı cansız her şeyin mülkiyetine ve bu
mülkiyetin dinsel ideoloji aracılığıyla desteklenme-
sine dayalı ortaçağ imparatorluklarını yıkan olu-
şumdur.
Dolayısıyla, toprak sahibi olan "asiller" sınıfı ile
ona destek veren ve iktidarı paylaşan "ruhban" sı-
nrfının egemenliğine, endüstrileşme süreci son ver-
miştir.
Krallar, imparatorlar, papalar, patrikler, sultanlar,
halifeler, padişahlar, şeyhülislamlar, piskoposlar,
mollalar, papazlar, imamlar, dükler, kontlar, beyler,
paşalar, eşraf ve ayan, kısacası bütün toprak ağa-
lığına ve dine dayalı egemenlik sahipleri, endüstri-
leşme süreci sonunda siyasal iktidarlarını yitirmiş-
lerdir.
Iktidar değişikliği ise "birdenblre" olmamıştır.
Uzun ve ne yazık ki kanlı bir süreç sonunda ön-
ce endüstrileşmenin güçlendirdiği sermaye sahip-
leri, yani tüccar ve sanayici, kısacası "burjuvaa",
bu egemenliğe ortak olmuştur.
Bu ortaklık "meşruti" rejimleri dogurmuştur.
Başta yine simge olarak dinsel kimliği de olan bir
kral ya da sultan, ama altmda iktidan toprak ağa-
lan ve din adamlanyla paylaşan tüccar ve sanayi-
cilerin de bulunduğu bir meclis.
Bir süre sonra endüstrileşme süreci ivme kaza-
nınca, sermaye sahiplerinin yanında kaçınılmaz ola-
rak bir de işçiler ortaya çıktı.
Emeğe dayalı endüstrileşme süreci hız kazandık-
ça işçi sınıfı da zorunlu olarak büyüdü ve güçlen--
di.
işte "demokrasi" yine uzun ve kanlı savaşımlar-
la, bu sınıfın "bir adam, bir oy ilkesini" uygulama-
ya koyarak iktidara ortak olmasıyla ortaya çıktı. •.
Böylece Batı Avrupa'da, dinsel ve feodal impa-
ratorluklar yıkıldı, önceleri mutlakiyet ve sonralan
meşrutiyetle idare edilen rejimler çöktü, yerierine
endüstriye dayalı "ulus-devietler" kuruldu.
Bu devletlerde, "köyiü" artık "işçi" olmuş, "top-
rağa bağımh köte", "özgür ve eşit vatandaş" hax
line gelmişti.
Bu çerçevede, bir "soğuk savaş" terimi olan
"burjuva demokrasisi" kavramının da tarihsel sü-
rece uygun olmadığını da vurgulamalıyım.
Dünyanın hiçbir yerinde doğal oluşum sonucu
olarak burjuvazi tek başına "demokrasiyi" kurma-
mıştır.
Burjuvazinin tek başına gidebildiği en ileri nokta
"meşrutiyettir."
Demokrasi ancak işçi sınıfının gelişmesiyle ve
"insan haklanna" dayalı "özgür vatandaş" kav-
ramının kabul edilmesiyle kurulabilmiştir.
Pek doğal olarak, elindekileri korumak isteyen
burjuvazi de kendi gelişmesine koşut olarak üret-
tiği işçi sınıfı ile uzlaşma aramış ve demokrasinin
kuruluşuna destek vermek zorunda kalmıştır.
Bu kısa özet, "Baü Avrupa'da" kendiliğinden
ortaya çıkan endüstrileşme ve demokratikleşme
sürecinin öyküsüdür.
Osmanlı Imparatorluğu, burada anlatılması çok
uzun olan nedenlerden dolayı endüstrileşme süre-
cini kaçırmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, endüstrileşemediği için
güçsüzleşmiş, güçsüzleştiği için yenilmiş ve işgal
edilmiş Osmanlı topraklan üzerinde bir "Kurtuluş
Savaşı" ile kurulmuştur.
Kökeninde "endüstrileşme" değil, bir "askeri
zafer" yatar.
Bağımsızlığını savaşla elde eden Cumhuriyet,
endüstrileşme sürecini "tepeden inme" yöntem-
lerie gerçekleştirmeye çalışmıştır.
"Atatürk Devrimleri" ve bu arada "AJtı Ok",
1920'lerin, 1930'lann Anadolusu'nda bu sürecin
uygulamalandır.
Bu uygulamalann son hedefi, "demokrasiyi"
yerteştirmek, "demokrasiyi" yerleştirmek için de
iki çağdaş sınıfı, "sermaye sınrfım" ve "işçi sını-
fını" devlet desteği ile üretmektir.
Cumhuriyet'in ilk yıllannda ve çok partili düzen-
de, 1960 yılına kadar devlet, sermaye sınrfına tam
bir destek vermiştir.
1960 yılında yapılan askeri müdahaleden sonra
kabul edilen 1961 Anayasası ile aynı destek, ser-
maye sınıfına verilmeye devam etmekle birlikte bu
kez işçi sınrfının da arkasına konulmuştur.
Bu tutum hem rasyoneldir hem de tarihe uygun-
dur. Çünkü "demokrasi"nin yerleşmesi için önce
güçlü bir sermaye sınıfı, sonra da güçlü ve örgütlü
bir işçi sınıfı gereklidir.
TUSlAD'ın bu süreç içindeki konumu ve önerdi-
ği son "ahlak kurallan"n\n çözümlemesi haftaya.
Zehip yüklii gemiye el konuldu
• tSKESDERUN (Cumhuriyet) - Türkiye'ye "zehirli
yük, nükleer atık" getirdiği ve alıcısı belh olmadığı
için 2 bin 500 ton kömür külünün (baca külü)
boşamlmasına izin verilmeyen Ispanya'nm Valencia
Limanı'ndan gelen Ulla adlı gemiye "kaçakçılık"
yaptığı gerekçesiyle İSDEMİR Limanı'nda el
konuldu. İSDEMİR Gümrük Müdürlüğü yetkilileri, 25
Şubat'ta lımana yanaşan gemideki yükün
konşimentosu ile gemi personelinin ifadesinde çelişki
bulunduğu gerekçesiyle yükü boşalttırmadı. Yükün,
"zehrrli" ya da "nükleer atık" olabileceğini beürten
yetküüer, yük numunesini inceletmek üzere ODTÜ'ye
gönderdiler. Prof. Dr. Ülkü Yetiş yaptığı incelemenin
ardından yükün zehirli ya da nükleer atık olmadığını,
ancak krom oranının tehlike smuı derecesinin üç katı
daha vüksek çıktıgını bildirdi.
artıransüslcrrJır."
KEEP,*7WALK!NG