Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 1 ŞUBAT 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Ortaklar zirvede buluşacak. DYP Genel Başkanı Çiller yine liderler turuna çıkıyor
ANAP: 5+5 sakmcahANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükü-
m e t ortağı partilerin iiderleri, Cumhurbaşka-
nı SüleymanDemirerebirdönerndahaaday-
lık yolunu açan anayasa değişikliğinin zora
girmesi üzerine yeniden bir araya gelmeye
hazırlanırken, DYP Genel Başkanı Tansu Çil-
ler de perşembe günü ikinci kez liderler tu-
runa çıkacak. Hükümet ortaklanna partisi
içindeki "fireyi azattma" sözü veren ANAP
Genel Başkanı Mesut Ydmaz ise bu konuda
en yakın kurmaylannı bile ikna edemedi.
ANAP Genel Başkan Yardımcısı Büknt
AJcarcah,u
5+5 modelinin" çok sakıncalı so-
nuçlar doğurabileceğıni belirterek, "Bu dû-
zenkme cumhurbaşkanhgı makammı siya-
sete tabi kılar. O nedenk ben de birçok arka-
daşun da 5+5'e karşryız'" dedi. TBMM Baş-
kanı Yıldınm Akbuhıt da. "Anayasa değişik-
liğûıİD gerçekleşmemesi durumunda, Mec-
fis'in içinden cumhurbaşkaıu çıkarabikceği-
ni" bildirdi.FP'nin tutumu ve özellikle
ANAP içindeki tepkiler nedeniyle 5+5 mo-
delıne ilişkin anayasa değişikliği önerisinin
"zora güTnesi" üzerine Cumhurbaşkanı De-
mirel, "aktif siyasete dönebüeceği" tehdidin-
de bulunmaya başladı.
Demirerin "Günizsokağastğmam" dedi-
ği haberlen kulısleri kanştırırken, anayasa
değişikliği önensinı gruplannın imzasına bi-
le açamayan hükümet ortaklan bu hafta için-
de bir araya gelerek tavır belirleyecek. Ana-
yasa değişikliği önerisinin zirvenın ardından
gruplann imzasına açılması bekleniyor. DYP
Genel Başkanı Tansu Çiller ise sürpriz bir ka-
rarla, bir kez daha liderler turuna çıkıyor.
Cumhurbaşkanı Demirel'in görev süresi-
nin uzatılmasına baştan beri karşı çıkan
ANAP kurmaylan ise Yılmaz'ın bu konuda-
ki "konuşnta yasağuun" ardından yeni bir
taktik geliştirdı. ANAP kurmaylan, doğru-
dan Demirerin adaylığına karşı çıkmak ye-
rine "5+5" formülünün sakıncalannı dile ge-
tirmeye başladılar. ANAP'ın yannki grup
toplantısında da konunun ele alınması bek-
leniyor.
Akarcah karşı çıktı
ANAP'lı Akarcalı, 5+5 modeli ıle bir ki-
şiye 2 kez cumhurbaşkanı seçilme olanağı
tanındığına işaret ederek "Diyeliın ki Demi-
rel aday oüııadı da herhangi birisi cumhur-
başkanı secildi. O zaman o cumhurbaşkanı,
2. kez seçilebümek için siyasetçiye bağjmlı ha-
legelecek. Yani cumhurbaşkanhğı makanu si-
yasete tabi bale getirilecek. Bu çok sakıncalı
sonuçbr doğurur" dedı. Gerekirse Cumhur-
başkanı Demirel'e "geçki madde" üe yeni-
den adaylık yolunun açılması gerektiğini
kaydeden Akarcalı. "Ama cumhurbaşkanın
yetküerine ilişkin düzenleme yapılmadan.
mevcutsistem değtştirilmeıneli. Eğer 5+5 şek-
Bnde değisiklikulacaksa da murJaka cumhur-
başkanının utkilcrinc sınırianıa getirümeti.
Örneğin YOK Başkanı gibL önemli görevle-
re atama yetkisi cumhurbaşkanından ahn-
mak durumunda"" görüşünü savundu. Akar-
calı, birçok arkadaşırun da bu konuda kendi-
si gibı düşündüğünü belirterek "Sayın Demi-
rel'in adaykğıyla. 5+3 modeli birbirinden ta-
rnamen ayn düşünükrek tartışıimah" dedi.
FP Genel Başkanı Recai kutan. Süleyman
Demirerin bir dönem dehe cumhurbaşkan-
hğı görevi yapmasına sıcak baktığını açıkla-
dı. Kutan, "Sayın DemireTe halkda destekve-
rirse, bir dönem daha cumhurbaşkanuğıyap-
masına sıcak baknoruın" dedi
Demirerin gezisinden notlar
'GAP'tan
başkakonu
konuşulmasın'
• Cumhurbaşkam Demirel, yol
boyunca GAP'ın özelliklerinden
konuştu. Urfa'nın California'yı
yakalayacağını iddia eden Demirel, "O
vadide ne varsa burada da olacak. Zaten
Harran'da, 'Harran'dan New York'a'
iüye slogan üretmişler" dedi.
ŞANLIURFA (Cumhuriyet) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Şanlıurfa gezisi boyunca
• cumhurbaşkanlığı seçimlerine girmemeye
.büyük özen gösterdı. Demirel bu konudaki
sorulara fikrayla ya da espriyle karşüık verdi.
Demirel uçağa bindikten hemen sonra, gezisini
izleyen gazetelerin Ankara temsilcileri ve
yazarlaruıa "Bugün sadece GAP'ı konuşacağız"
dedı. Gazetecılenn, "Aou bizim akhmızda
cumhurbaşkanhğı var" sözü üzerine Demirel
şu fıkrayı anlattı: "Adamın biri muska
yapormaya gftmiş. Hoca adamı düüemis.
'Tamam' demiş, 'Ben senin derdine çare
bulurum, muska yazanrn' demiş, yazıp vermiş.
Arduıdan uyarmış, 'Sakın haa, yeşil tavşanı
aklına getirme, getırirsen muska bozulur.'
Adam kızmış, 'Bu yeşil tavşam niye aklıma " . ? "
soV'un, şımdı bu benim aklımdan hiç çıkmaz'
demiş—" Demirel yol boyunca sürekli GAP'ın
özelliklerini anlattı. 1970-80-90'lıyıllarda
yapılanlardan söz etti. Urfa'mn Bursa'yı
yakalayacağını söyledi. Dönüş yolunda da
sözlerine, "GAP'tan başka konu
konuşmayacağız'' dıye başlayan Demirel yine
muskalı bir fıkra anlattı: "Adamın biri
çocuğunu doktora götürecekmiş. Ama ineğmi
kurt vemesinden korkuyormuş. Hocaya gitmiş.
Muska vapnrmış. Hoca, 'Muskayı ıneğın alnına
as, bir şey olmaz' demiş. Adam hocanın
dedigini yapmış. Dönüşte bakmış ki, ineği kurt
yemiş. Hocaya koşmuş. Hoca muskaya bakmış.
'Muskada bir terslik olmuş, ters bağlamışız.
Kurt ıneği yemıştir, ama çıkaramaz' demiş..."
Tanm Bakanj Hûsnü Vusuf Gökalp.
Karaali'deki seralann açılışmda Demirel'e
hitaben. "Sayın Cumhurbaşkanım, bu
bölgedeki öteki büyük yatırunlanmızuı açıhşmı
damşallah 29 Mayıs'ta büükte yapanz" dedi.
Gazeteciler Demirel'e, "Tanm Bakanı sizi 29
Mayıs'ta buraya açıhşa davet etti. Bu. yeniden
seçileceğiniz anlamına mı gehyor?" diye
sordular. Demirel gülerek, "Ben onu 29 Nisan
aniadnn" karşılığını verdi. Gazetecilerin 29
Mayıs ısran üzerine, "Yok yok, 29 Nisan'dır o"
diyen Demirel, daha sonra da Gökalp'e
dönerek "Bak sizi kurtanyorum" diye
seslendi. Demirel dönüş yolunda da sürekli
GAP'ın vaat ettiklerinden söz etti. Süleyman
Demirel, 10 yıl ıçinde Şanlıurfa'mn
J£alifomiya'yı yakalacağını iddia etti. "O
vadide ne varsa burada da olacak. Zaten
Harran'da, 'Harran'dan New York'a' diye
slogan üretmişler" diye konuştu.
Demirel dönüşte DYP Milletvekili Necmettin
Cevtaeri'yi yanına oturttu. Geziye katüanlann
elini sıkmak üzere yerinden kalkan
Demirel. "Benim yerime Necmi konuşacak.
Arayı soğutmasın, sadece GAP'tan söz edecek"
diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Tatlıses tlköğretim Oku-
lu'nun açüış töreninde okulun ülkenin her hizmetinde görev
alacak değeıü kişDeri yetistireceğini söyledi. İbrahim Tatlıses'in okuyamarruşhğuun acısını dile getirdiğine işaret
eden Demirel, çocuklara bu armağanı iyi değeriendirmeleri çağnsı yapü.
Cumhurbaşkanı Şanlıurfa'da 'Köşk' konusuna girmedi
'Baba bizi bırakma'BAHAR TANRISEVER
ÖZCANGÜNEŞ
ŞANLIURFA -Cumhurbaşkanı Süley-
man DemireL Şanlıurfa gezisinde cum-
hurbaşkanlığı seçimlerine değuımemeyi
yeğlerken yurttaşlar kendısini "5+5 sa-
na helal obun. Baba bizi bırakma!" pan-
kartıyla karşıladı. Demirel. yurttaşlara
"Atatürk'ûn kurduğu Türkiye Cumhu-
riyeti'nin etrafında olmaya devam ede-
Km" diye seslendi.
Demirel, dün Milli Eğıom Bakanı Me-
tin Bostancıoğhı ve Tanm ve Köyişleri
Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'le birlikte
Şanlıurfa'ya geldi. Demirel, kentte ilk
olarak 1997 yıhnda temeli atılan ve îb-
rahim Tathses" ın yaptırdığı "İbrahim
Tathses İlköğretimÖkulu"nu açtı. Demi-
rel, tören alanına gelişinde yurttaşların
sevgi gösterileri ve Tatlıses'in "Selam
Obun" parçasıyla karşüandı. Törende
konuşan Tathses, kendı yaşam biçiminin
şimdiki çocuklardan çok farklı olduğu-
nu vurgularken "Mağarada doğmuş bir
çocuk düşünün. Babası ciğerci. İnşaat-
larda çahşan 14-15 yaşlannda bir çocuk.
Annesi ve babası dini nikâhh. Bu çocuk,
inşaauarda çahşryor ve şöhret oluyor. O
zaman Osford yok Urfa'da. Olsa okuya-
cağun
1
" diye konuştu. Demirel'e teşek-
kür eden Tathses, "lnşaDah bir dönem
daha başmuzda cumhurbaşkanı olarak
kahr" dedi.Demirel, okulun Türkiye'nin
hizmetinde görev alacak değerli kişiler
yetiştireceğıni söyledi. Tatlıses'in oku-
yamamanm acısını dile getirdiğıne işa-
ret eden Süleyman Demirel, çocuklara
bu armağanı iyi değeriendirmeleri çağ-
nsmda bulundu. Törende, yurttaşların
yoğun ilgisi nedeniyle zaman zaman zor
anlar yaşandı. Törene Turizm Bakanı Er-
kanMumcu dakatıldı.
Demirel, daha sonra ANAP Şanlıurfa
Milletvekili MehmetGüneş'm yaptırdı-
ğı "Güneş Anadolu Oğretmen Lisesi"nı
açtı. Balıklı Göl'ü gezerek buradaki ba-
lıklara yem atan Demirel, buradan hal-
ka seslenmek üzere valiliğe geçti. "Ba-
ba Urfa'yı sever, Urfah da Baba'yı sever"
ve "5+5 helalolsun. Baba, bizi bırakma "
pankartlanrun açıldığı alanda, Fırat tür-
küsü çalmdı. Demirerin konuşmasuun
başında, yurttaşlan yanına çağırması ne-
deniyle ufak çaph bir izdiham yaşandı.
Geçen 50 sene süresince ülkenin her
köşesinin olduğu gibi Şanhurfa'mn da
hizmetinde olduğunu kaydeden Demi-
rel. "23yılöncebumeydandadağlande-
hp Fırafı Şanhurfa'ya, Harran'a getire-
ceğimizisöyledim. Dediğimiziyapûk mı"
diye sordu. Yurttaşlardan "Evet" yamü-
nı alan Demirel, yoksulluk içinde olan
köylülerin bugün Fırat'ın suyunakavuş-
tuğuna işaret etti. Her şeyin değişeceği-
ni bebrten Demirel şunlan söyledi:
"Fukarahk kovulacak, yerine zengin-
lik gelecek. CahilUk kovulacak. yerine
okumuşluk gelecek; karanhk kovulacak,
yerine avdınkk gelecek. Yeter ki siz dir-
lik, düzenlik, kardeşük içinde yaşamaya
devam edin. Bunlar hep .üyük Ata-
türk'ün kurduğu Türkrvç Cumhuriye-
ti'nin eseıieridir. Onun etraAnda toplu
olmaya de\~am edelim. Milletimizin huzu-
runu. gü\enliğüıL ağız tadını bozmaya
kalkanlara Şanlıurfa hiçbir /anıan im-
kân vermemiştir. Yine vermeyin."
Demirel. valılıği ziyaretinde gazete-
cilerin "•JVIey danlarda perfonnansnuz bi-
ze eski günleri hatniatn. Giiniz Sokak'm
v"Oİu kapalı mı" sorusu üzenne, "Durba-
kalun. Şimdi onlann o kadar çok sırası
değfl. Biraz sabırh olun" dedi. Demirel,
daha sonra Şanlıurfa'da fabrika, okul,
spor tesisleri, hayvan hastanesi ve sera
açıhşlan yaptı.
IRMIKIAYDEV ENGİN aengin@doruk.net.tr
Bütün gün, toplantılara ek-
lenen toplantılarla geçmiş. Ne
gazete, ne radyo, ne televiz-
yon... Gün içinde bir fırsat bu-
lup Istanbul'la kısa bir görüş-
me yapmışsın. "Memlekette
ne var, ne yok" sorusuna yazı-
işlerindekiler, "Valla hiçbir şey
yok abi" demişler. Gece geç
vakft, kafan toplantılardan, bi-
tip tükenmeyen Cumhuriyet
sorulannı yanıtlamaktan yor-
gunluk sınınnı aşmış, kaldığın
evegelmişsin. "Almanya'da ne
var ne yok bugün" diye sor-
muşsun. Yanıt Istanbul'dakiler-
den farksız. "Biz artık alıştık.
CDU'nun bağış rezaletleri ko-
nuş'uluyor ve başka bir şey ko-
nuşulmuyor, yazılmıyor. Bugün
de öyle geçti. Sence habersa-
yılır mı bunlar" deyip soruyu
ağzına tıkamışlar.
Kalitesi baştan çıkancı bir
"Grappa" şişesinin başına çö-
küp "Ne olacak bu Alman-
ya'nın hali'nden başlayıp "Ne
olacak bu evrenin hali"ne ka-
dar sözcüğün tam anlamıyla
Bir Sabah Vakti, Ren Baba'nın Kıyısmda...
"mavra1
" kaynatmışsınız. So-
nunda birinin aklına gelmiş,
"Halimize bakın, sanki Türk -
Alman yorgunluğa dayanıklılık
yanşı yapıyonız. Haydıartık ya-
talım" demiş.
Almanlar için hava hoş. Bu-
gün (dün) pazar. Onlar tatil ya-
pacak. Oysa bu sürtük gazete-
cinin erken kalkıp yazı yetiştir-
mesi gerek.
Yazı yetişmesine yetişir de,
ne yazılacak?
Günde beş vakit, bilmem
kaç rekât gazete okuyup, rad-
yo dinleyip, hatta TV bile sey-
redip memleketin ve dünyanın
ahvalini öğrenme alışkanlığı i-
ki gündür rafa kalkmış. Üstüne
üstlük, gece boyu tadına do-
yulmayan Grappa, sabaha
paslı bir dil ve uğuldayan bir
kafa miras bırakmış...
N'apılır?
Evin bir sokak ötesinde Rhe-
in (Ren) Irmağı akıyor. Koca
Köln kentini ikiyi bölen, ta Isviç-
re'den beri kendine kavuşan
dereleri, çaylan, ırmaklan ku-
caklayıp Köln'de geniş, sakin
ve hiç acelesi olmadan akan
bir "ırmak bilgesi"ne dönüş-
müş Ren!..
Almanlar "Ren Baba" der
ona. Nice ovaya bereket saçıp
buraya kadar gelmiş ve önün-
de bereket saçacağı nice ova
var...
Ren babalığını yaptı gerçek-
ten. Iki üç saatlik uykuyla sürü-
nürcesine yürüyen gazeteciyi,
kıyısmda pek güzel ağırladı.
Neredeyse sabahın köründe,
henüz otomobil sellerinin ak-
maya başlamadığı, egzoz du-
manının geniz yakmadığı Ren
kıyısmda, bisikletlerinin pedal-
larına keyifle basan iki nine,
"sağlıklıyaşam" koşusu için kı-
yıya inmiş kirpi saçlı bir Alman
işçi, biri bebek arabasında,
öteki kamında iki çocuğu ile
sabahın temiz havasında keyif
arayan hem genç, hem güzel
biranne, pazar günü ırmak ge-
zisi yapacak yerli turistler için
teknesini Ren'in kirli sulan ile
yıkayan iki ırmak gemicisi ve...
Ve evet o kadar, bir de bu ava-
re gazeteci.
Sanayi ötesi toplum düzle-
mine sıçramış bir refah ülke-
sinde, ülkenin en gelenekli
kentlerinden birinde, görkemi
çok uzaklardan seçilen çift ku-
leli gotik katedralin az ötesin-
de, Ren Baba'nın kıyısmda...
Epey keyif, biraz kıskançlık...
Burası niye böyle oldu da, be-
nim ülkem, Türkiye bu düzeye
neden sıçrayamadı?
Çok eski bir soru.
Kınk dökük sosyoloji, yanm
yamalaktarih, üç buçuk Mark-
sizm bilginle yanıtlayamazsın
bu soruyu. Bari şu oturduğun
kıyı kanepesinin üstünde do-
ğanın, bir sanayi metropolünün
bile gölgeleyemediği doğanın
tadını çıkar.
Peki yazı?
İyi ya işte, bu keyfi okuyu-
cuyla bölüş: İşte sana yazı!
Tatil gününe, sabahtan ha-
zırianan bir ayaküstü büfeden
iki ekmek dilimi arasında ko-
caman bir kızarmış sosis. (Ka-
nma not: Kancığım ekmek di-
limleri çok, çok, çok inceydi.
Her biri en çok başparmağım
kalınlığındaydı). Sosisin üstüne
bol hardal ve yanına koca bir
bardak portakal suyu.
Ren Baba'nın kıyısmda,
Ren'in göz alabildiğine uzanan
puslü ufkunun tadını çıkararak
bir kahvaltı...
Artık eve dön ve yazıyı bitir.
•••
- Hey gazeteci, şişirmişsin
bu gün Tırmık'ı...
Hayır efendim. Olsa olsa bir
pazar sabahı Ren Baba'nın kı-
yısmda yaşanan keyfi, okuyu-
cuyla bölüşmeyi becerememi-
şimdir.
Kusur buysa kabulümdür...
Demirel'e 'kıdem tazminatı'
fıkrası...
TBMM kulislerinde son
zamanlarda en çok konuşulan
konu cumhurbaşkanlığı seçimleri...
Milletvekilleri pek içlerine
sindiremeseler de liderler tepede
"Demirel'le devam" konusunda
uzlaşmış görünüyor.
Milletvekillerine de, kulislerde
"lideher demokrasisi"nöen
yakınmak kalıyor. Milletvekillerinin
bu durumu hicvetmek için
birbirlerine anlattığı fıkralardan biri
şöyle: Padişah'ın kulağına
Sadrazam'la ilgili şikâyetler
geliyormuş. Sadrazam, aynı
zamanda padişahın damadıymış.
"Sadrazam, iftan rakıyla açıyor"
şikâyetleri yoğunlaşınca, Padişah
duruma el koymuş. Iftar vakti,
sadrazama bir baskın yapmış.
"Iftan beraber yapalım" demiş,
sofraya oturmuş. Bu arada zenci
köle elinde rakı tepsisiyle içeri
girmiş. Sadrazam korku ve
panikten, padişah öfkeden
kıpkırmızı olmuş. Durumu anlayan
köle hemen bir formül bulmuş:
- Sadrazamım ben size dememiş
miydim, bu aşçı iftan rakıyla
hazırlıyor. İşte gördünüz...
Aşçının kellesi gitmiş ama,
sadrazam kurtulmuş, padişah da
rahatlamış. Ama öykü burada
bitmiyor. Padişah gittikten sonra,
Sadrazam köleyi yanına çağırmış
bir kese altın atmış: "Bu, hayatımı
kurtardığın için ikramiye" demiş.
Arkasından bir kese altın daha
atmış ve eklemiş:
"Bu da kıdem tazminatın.
Yanımda benden akıllı birini
istemem."
'Diş'siz muhalefet
DYP Grup Başkanvekilleri
Turhan Güven ve Saffet Ankan
Bedük, şu sıralar harıl harıl diş
doktoruna taşınıyorlar.
Her iki başkanvekili de neredeyse tüm
dişlerini değiştirmiş durumda.
Diş problemi yüzünden hayli sıkıntılı
olan Güven, geçen gün
kendisiyle sohbet eden
gazetecilere de bu şikâyetini aktardı.
Güven, olaya bir de "siyasi"
bakış açısı getirdi:
"Bu iktidann yüzünden dişimizi sıka sıka
ağzımızda diş kalmadı, Saffet Bey'le
beraber dişçiye taşınıp duruyoruz."
Aslında paıîamentoda eksik olan da
zaten "dişli" bir muhalefet... Saffet Ankan Bedük.
Araba saltanatı
35
Hükümet, "kemersıkmaya"
dönük ekonomi politikalannı
uygulayadursun, TBMM
Başkanlığı "ihtiyaca binaen'
yeni otomobil alımını
gerçekleştirdi. 2000 model
Renault Laguna alımını
gerçekleştiren
TBMM Başkanlığı, bu
otomobillen Meciis Başkanl/k
Divanı üyeleri ve
siyasi partüerin grup
başkanvekillerinin
emrine verdi.
Başkanlık Divanı ve
grup
başkanvekillerinin
eski arabalan ise
komisyon
başkanlanna dağıtıldı. Tabii
komisyon başkanlan bu işten
çok rahatsız. Bu durum, aynı
partiden Meciis Başkanlık
Divanı üyeleri ile komisyon
başkanlannın bile arasını açmış
durunrKia.
MHP'li Içişleri Komisyonu
Başkanı Faruk Bal da
kendilerine "eski" araba
verilmesinden son derece
rahatsız olan
milletvekillerinden. Bal, geçen
gün kuliste yanına gelen
MHP'li TBMM Idare Amiri
Ahmet Çakar'a yan şaka yan
ciddi sitem etmeden
geçemedi:
"Kendinize yeni lüks arabalan
aldınız, bize de 1994 modef
araba verdiniz.
Arabayı aldığımdan beri hâlâ
tamirciden çıkaramadım.
Bunu Meciis Başkanlık
Divanı'na getirin, daha adil bir
dağılım olsun."
Bal, ardından ekledi:
"Yoksa basına veririm."
Yeni araba dağılımı
konusunda tatmin edici bir
gerekçe bulamayan
Çakar, "Konuyu Başkanlık
Divanı'na getireceğim"
diyerek, Bal'ın sitemlerinden
kurtulabildi...
'Şiirli' kira atışması
TBMM Genel
Kurulu'nda kiralara
sınırlama getiren tasan
görüşülürken, muhalefet
hükümete sert eleştiriler
yöneltti. Zaman zaman
da şiirlerle, takılmalarla
hava yumuşatıldı. Bu
görüşmelenn
tutanaklarından
seçtiğimiz bazı ilginç
bölümler şöyle:
Hüseyin Çelik (DYP):
Mantıkta, "nim, maluma
tabidir" şeklinde bir
kural vardır; yani Ağn
Dağı, Türkiye'nin en
yüksek dağı olduğu için,
biz Ağn Dağı'nın en
yüksek dağ olduğunu
biliriz; ABD dünyanın en
güçlü ülkesi olduğu için
biz böyle biliriz. Yoksa,
biz öyle bildiğimiz için
onlar o özelliklere sahip
değildir. Eğer malum
ilme tabi olsaydı, biz
Türkiye'nin dünyanın en
güçlü ülkesi olduğunu
bilirdik, Türkiye en güçlü
ülke olurdu. Aynen öyle
de, Türkiye'de enflasyon
yüksek olduğu için biz
enflasyonun yüksek
olduğunu biliyoruz.
Bizim, hayali, sanal olarak
enflasyonu düşük olarak kabul
etmemiz, onun öyle olduğu
anlamına hiçbir zaman gelmez.
Yasin Hatipoğlu (FP): (...)
Kiralayanlar kamunun içinde değil
mi? Bir ülkede kaç tane kiracı
varsa, o kadar da kiralayan vardır.
O halde, bu düzenlemede kamu
yaran dayoktur. (...)
Hüseyin Çelik
Yasin Hatipoğlu
Yüksel YaJova
Daha kişisel söz
talebim var.
Abdürrahim Karakoç
diyor ki bir şiirinde, özü
şu: "Hâkim Bey, yani
bunun babası öldü,
bunun davasından
kurtulduk diye
heveslenme, ben
vanm. Ha, ben ölürüm
diye seviniyorsan, ona
da sevinme, oğlum var.
Ha, ya o da gelir 30
sene sonra o da gider
diyorsan, oğlumun bir
oglu oldu Hâkim Bey."
Süre doluyor galiba
ama.. burada kalacak
diye kimse
heveslenmesin...
Yüksel Yalova
(Devlet Bakanı): (...)
Sayın Başkan
(Hatipoğlu'nu
kastederek) şiir uğruna
epeyce bedel ödemiş
bir şair olduğu için ve
genellikle şairlerle
duygulannı,
düşüncelerini ifade
ederek bizleri de şiir
dünyasına götürdüğü
için ben de bir Osmanlı
şairiyle yanıt vermek
istiyorum. Osmanh'nın
gerileme döneminde, gerilemenin
sebeplerini şair şöyle izah ediyor:
"Eskiden üç tuğlu vezirier vardı,
şimdi üç tüylü vezirier var" diyor
ve Osmanlı'nın ondan geri
kaldığını ifade ediyor. Sayın
Hatipoğlu'na demek isterim ki,
şimdi üç tüylü vezirier yok, bu
hükümet de üç tüylü vezirier
topluluğu hiç değil....
Türey Köse, Ayşe Sayın, Sebahat Karakoyun, Emine Kaplan