27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11ŞUBAT2000CUMA HABERLER -.,* DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN Aslında Bütün * Oemokrasjler... Türkiye'de ve dünyada gelişen olaylar yıllar- dır bıkıp usanmadan yazdığımız bir gerçeği ge- tirip, ülkenin gündeminin başına oturttu. Artık büyük çoğunluk, bir zamanlar sloganlaş- tınlmış olan kof düşüncenin yanlışlığını anlama- ya başladı. Aslında, kof düşünceyi sloganlaştırarak top- lumun büyük kesimine kabul ettimnek isteyen- ler, bu arada da sözde demokratlann desteğini sağlayanlar, ne denli sureti haktan görünürier- se görünsünler, demokrasiyi sevmeyenler, san- dığı sınırsız isteklerinin aleti olarak görenlerdi. Bunların ülkemizdeki piri Adnan Mende- res'ti. Grubundaki milletvekillerine "Sizisterse- niz hilafeti bile geh getirebilirsiniz" diyen odur. Tabii, Menderes'in başka bir yerde bir öfke ha- linde "Odunu adaygöstersem seçtiririm" de- diği de anımsanırsa, Demokrat Parti'nin fiiliyat- ta bir numaralı kişisi haline gelmiş olan zatın ne denli "demokrat!" olduğunu kolaylıkla anlaya- bilirsiniz. Türkiye'yi, birbirini izleyen darbe dönemleri- nin ilkine sürükleyen zihniyet, işte bu zihniyetti. Bu zihniyet, tan'hte demokrasinin gelişmesi- ne çok katkıda bulunmuş olan sandığı, demok- rasinin ve özgüriüklerin düşmanı haline getirir. Unutmayalım! Hitler önce sandıktan çıkmış- tı. Sonra ne olduğunu herkes biliyor. Iranlı mollalar da sandıktan çıktılar. Ama bu, oradaki rejimi demokrasi yapmıyor. ••• Hürriyet'in başanlı Genel Yayın Müdürü Er- tuğrul Özkök. önceki günkü yazısında, Prof. Dr. Erdoğan Teziç'in gazetemiz Cumhuriyette ya- yımlanan yazısına atıfta bulunarak "militan de- mokrasi" kavramından söz ediyor. Kavram, gerçi onun söylediği kadar yeni de- ğildir; kökü, Ikinci Dünya Savaşı yıllannın anıla- nndan hareketle, hemen savaş sonrasına kadar dayanır. Ama laf kalabalığına getirilen sözde demok- rasimizde, bu rejimin gerçek kuralları ve meka- nizmalan üzerinde fazla durulmadığı için bütün dünyada var olan bu kavram, uzmanlar ile bir- kaç kalem dışında fazla yankı bulmadı ne yazık ki. Hitler örneği dünyaya, demokrasilerin, de- mokrasiyi yıkmak isteyenlerin aracı edilemeye- ceği gerçeğini göstermiş ve ırkçılığa karşı dü- şünce özgüriüğünün bile sınırianmasının huku- ki gerekçelerini oluştuımuştur. Yani saodıktan çıkan, milli iradeye dayanchğı- nı söyleyerek istediğini yapamaz ve iıele bele demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışamaz. Aslında bütün demokrasiler, yapıları gereği militandırlar. Yani kendilerini korurlar. Bu amaca yönelik olarak demokratik ülkele- rin anayasalan ile yasalannda çeşitli düzenleme- ler yapılmıştır. Bunlardan biri de bizdeki demokrasi düşman- lannın iddialannın aksine siyasi partilerin yasak- lanması veya kapatılmasıdır. ••• Şu gerçeği iyi bilmeliyiz: Dünyanın bütün de- mokrasilerinde parti kapatmak vardır, bir tek Yunanistan hariç. Fransa'da son yıllarda kapatılan parti sayısı sekizdir. Almanya'da parti kapatma karan nor- mal bir mahkeme tarafından verilebilir; koşullar yerine gelince... Militan demokrasi bu vasfıyla yalnız kendini değil, onu ortadan kaldırdıktan sonra çoğunlu- ğa dayanarak, hakkını çiğneyeceği azınlıklan da korumaktadır ve militan olmak demokrasinin görevidir. Demokrasilerin kaçınılmaz militan yönünü ha- rekete geçirmemenin en iyi yolu, onlann kural- lannı iyi anlayıp, sandığı demokrasi ve insan haHan yönünde kullanmaktır. lUehmet Arıca için idam istemi îşkenceciden işkence iddiası ÖYARBAMR (Cum- huryet Bürosu) - Diyar- bakr'da geçen yıl yakala- nan Hizbullah'ın sorgu- lamı timlerinin sorumlu- su NehmetAnca, dün ya- pılaı yargılamasında ön- cedaı emniyet müdürlü- ğünle kendisine ağır iş- kene yapıldığuu öne sür- dü. 3üi PKK'li 6 kişiye defaarca işkence yapmak ve .' kişiyi de işkenceyle öldirmekle suçlanan An- ca ıcn hazırlanan iddiana- mee idam istendi. Eyarbakır Emniyet Müürlüğü'nün 1999 yı- lına düzenlediği operas- yonarda ele geçirilen Hizullah'ın sorgu timle- rinı sorumlusu Mehmet Ana'nın yargılanmasına devm edildi. 'Anayasal d&mi bozarak yerine İs- buıesaslara dayalı bir şe- rfcrievleti kurmak' suçu- ntı Jediği iddıasıyla ida- ıru tenilen Anca için ha- zııhan iddianamede, sa- nıö Dicle Üniversitesi Ttakültesi'nde okudu- gıı rada öğrenimini bıra- kcaK Hizbullah saflanna kddığı belirtildi. Hizbullah'ın sorgucusu Mehmet Anca dün Diyar- bakır 2 No'lu DGM'de görülen duruşmasında, kendisinin 1998 yılında AzizYıtanaz sahte kımliği ile yakalanarak sorgulan- dığını belirterek "Yakab- nır yakalanmaz sorguya girdim ve ağır işkence gör- dûm. Beni askıya asülar, daha çok acı çekmem için ayaklanma ağırlık bağla- dılar. Yaklaşık 20 gûn sü- reyie arahksız işkence gör- düm. Daha sonra serbest kaJdım. Ancak 1999 yıhn- da yeniden yakalanınca aynı işkenceieri çekme- mek için önüme konan tüm belgeleri imzaladum. Bu nedenle emniyette ver- diğinı ifadeleri kabul etmi- yorum" dedi. Mahkeme, dunışmayı ileri bir tarihe ertelerken, dosyanın dığer tutukJu sa- nığı Mehmet Mustafa Kı- nay ile tutuksuz sanıklar Mehmet Karadağ ile Na- sih Güler için ise örgüt üyesi olmak iddıasıyla 12 yıl 6 aydan 15 yıla kadar hapis cezası veribnesi is- tendi. ARGK'nin, adını 'Halk Meşru Savunma Kuvveti' diye değiştirmesi, 'ince bir taktik' olarak değerlendiriliyor PKK Ocalan'ın isteğîne uyduMEHMET FARAÇ PKK'nin Iran'daki Kandil Da- ğı'nda düzenlediği 7. kongrede aldığı kararlar, örgütün siyasal- laşma sürecini başlattığı şeklin- de yorumlanırken, kendilerini "PKK Devrimci Çizgi Savaşçıla- n" adıyla tanımlayan grup, Tun- celi ve Erzurum kırsahnda silah bırakma karanna karşı direniyor. PKK'nin yeni stratejisi Kandil ve Munzur dağlanndaki iki mağara arasında sıkışıyor. Örgütün silah- lı kanadım oluşturan ARGK'nin adını "Halk Meşru Savunma Kuvveti" diye değiştirmesi, "In- ce bir taktik" olarak değerlendi- riliyor. Uzmanlar, örgütün bu ta- rumlamayla, güvenlik güçlerinin operasyonlanna, "meşru müda- faa" gerekçesiyle yanıt verebıle- ceğine dikkat çekiyor. PKK, Öcalan'ın yakalanma- sıyla başlayan süreçte topladığı 7. kongresinde aldığı kararlan gecikmeli olarak açıkladı. Örgü- tün bu tutumu, Öcalan'ın yargı- lama sürecınden çıkacak sonucu beklediği şeklinde yorumlanıyor. Örgüt, bayrak ve tüzüğünde yap- tığı degişiklikle 20 yıldır sürdür- düğü stratejiyi de değiştirme ka- ran aJdı. Bu değişime. Öcalan'ın "Demokratik Cumhurryet" tezi yön veriyor. PKK'nin propaganda ve siya- sal faaliyet unsuriannı meydana getiren "Kürdistan Halk Kurtu- tuş Ordusu" (ARGKj ve "Kür- distan Ulusal Kurtuluş Cephe- si"nin (ERNK) isimlerini değiş- tirme karan alması dikkat çekici bulunuyor. ARGK, örgütün si- lahlı kanaduıı oluşturuyor. ERNK ise propaganda ve siyasal faaüyetleri üstleniyor. "İnce bir taktik"olarak nitelenen bu gıri- şimde örgütün, bu iki yapılanma- nın , u fonksivonlannda herhangi bir değişikliğc gitmediği- v urgu- lamyor. Uzmanlara göre, ARGK'nin adının, "Halk Meş- ru Savunma Kuvveti" diye de- ğiştirilmesinin altında PKK'nin, "gerektiginde direneceği mesajı da var." Örgütün, "meşru müda- faa tezine sığınarak" operasvon yaprimaması halınde eylerfıe gir- meyeceğı; ancak jiksr durumda niilitanlanna" k"endilerini savun- ma mesajı verildiği bildiriliyor. Bu isim değişikliğinin altında ya- tan gerçek, örgütün silahlı eylem- leri terk ettiği açıkJamasıyla da çelişiyor. ERNK'nin "DemokratikHalk Biriikleri" (DHB) admı alması ise Öcalan'ın ısrarla üzerinde durdu- ğu. "Demokratik Cumhuriyet" tezine dayanıyor. ERNK'deki bu değişimin yal- aızca isimde kalacağı vurgulanı- yor. Nıtekim kongrede aJınan ka- rarlar arasında."Cephe örgütkn- mesi olan ERNK yerine her alan- da DHB örgûtienecek" diye baş- layan açıklama, PKK'nin örgüt- lenmekten kaçınmayacağım açıkça dışa vuruyor. Örgütün bayrağını "larmızıze- rain üzerinde sol üst köşede bir güneş içinde yer alan kırmıa bir yüdız" diye tanımlaması da, "es- Id amaç uğruna yeni doğuş"ola- rak nitelendinliyor. Kongrede alınan kararlann en önemlisi siyasal mücadele dü- şüncesini açığa çıkan\or. "Kürt- ler sivaset \apal)ilir hakuckii" di- ye başlayan açıklama, örgütün bundan sonraki süreçte ızleyece- ği çizgiyi aktanyor. Bu çizgi, örgütün tüzük ve programındaki değişimde de ye- rini buluyor. Örneğin "Merkez Komite" adı,"Parti Medfci" ola- rak değiştinliyor. Partileşme me- sajı şu cümlede de yerini bulu- yor: "Yeni parti stratejisinin temel mücedde biçimi demokratik si- yasaimücadeleolarak kabul edil- dL_" Tüzük ve programdaki de- ğişimin amacı ise şöyle aktanlı- yor: "Stratejik değişim ve dönüşü- mün ifadesi olan demokratik cumhurivetin inşasL.'" özeleytiri Örgütün değişim karan alma- sı, PKK'nin özellikle silahlı ey- lemlerine yöneük bir özeleştiri- yi de kapsıyor. Silahlı eylemler- de yapılan hatalarla örgütün halktan koptuğu vurgulanıyor. Örgüt bu nedenle kongreyi, "Ye- ni yüzyılıPKK'ninyeniden kuru- luşunun başlangıa" olarak nite- lıyor ve "silahlı mücade resmen bırakıklı" açıklamasıyla tabana da mesaj veriyor. Örgüt son kongresinde, "Ta- rih, PKK'nin yeniçizgbinin zafer kazanacağuu çok geçmeden ka- nıdayacaktu-" dese de, PKK'de bölünme bunu güç kıhyor. Orgüt silahlı mücadeleyi bu-aktığını açıklasa da dağ kodrusunda Öca- lan'ı teslimıyetçilikle suçlayan i- ki grup varlığım koruyor. Örgütten aynlan ve kendileri- ni "PKKDevrimciÇizgi Savaşçı- lan" olarak adlandıran grubun, "Gelecek bizün karanmız ve ey- lemimizde gizlidir" diye açıkla- ma yapması, kongre kararlanmn, aslında dağdaki bu grubun ey- lemlerine kilitlendiğini dışa vu- ruyor. Aynı grup, "PKK'nin özel- likle tmrah'da ilan ettiği çizginin, emperyaüst-kapitalist sistenıin içinde buhınan arayış anlanu ta- şıdığrnı vurguluyor. Açıklama- nın devamı tehlikeyi de haber ve- riyor — Savaşla yararüğımız tüm ka- 7anımlarhenüz eiimizdedir. Yeter ki bunlann bilincinde olalun ve tavrunızı ortaya koyalım. 21. yûz- yü sahte zaferîerin bir balon gibi söndüğü başlangıçlara tanıkhk edecektir. Tarihin Uerletici güçte- rine, yani kendi gücumüze inanı- yoruz." Sonuçta PKK'nin Kandü Da- ğı'ndaki bir mağarada aldığı ka- rarlar, Munzur Dağı'nda bir ma- ğarada gelişmeleri izleyen isyan- cı grubun tavnyla çatışıyor. Ha- miü Yıkurun ile Orhan Ilbav'ın önderliğin] yaptığı grup, 200 ki- şilik güçleriyle "dağdaki P- KK"nin tavnnı korumayı sürdü- rüyor. İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇİN 8 yılda 18 gazeteci öldü mmmmvw^aSmm 6 bin ldşi üye olmak istedi Özgeçmişini şeriatçı örgüte göndererek bu kanlı örgütte görev almak isteyen Ankara Anakent Belediyesi'nde görevli 1 kişi gözaltına alındı Yıırt Haberteri Servisi - Kanlı te- rör örgütü Hizbullah'a kayıt olmak için özgeçmiş gönderen 6 bine ya- kın kişinin bulunduğu, bunlardan 2 bininin intıhar komandosu olmaya aday olduklan belirlendi. Özgeç- mişler arasında isimleri yer alan ve gözaltına aylanan 4 kişiden birinin Ankara Anakent Belediyesi'nde görevli olduğu belirlendi. Kırşe- hir'de dün yapılan operas- yonda Hizbullah üyesi ol- duklan gerekçesiyle bir öğretmen ve öğrenci gö- zaltma almdı. Gazian- tep'te önceki gün ortaya çıkanlan Hizbullah cep- haneliğinde ele geçirilen silah ve mühimmat, emni- yet müdürlüğünde gazete- cilere gösterildi. Hizbullah'a yöneük 48 ilde sür- dürülen operasyon kapsammda, ör- güte 6 bine yakın kişi özgeçmişle- rini göndererek örgüte üye ohnak istedi. Özgeçmişlerde, örgütte yer alan kişilerin referans gösterildiği belirlendi. Özgeçmişlerde 2 bin ki- şinin örgüt için ölüme hazır olduk- larun ve intihar saldınlannda görev alabileceklerini belirttüderi kayde- dildi. Başvuranlann örgüt tarafın- dan izlendiği, bazılannın örgüte kazandınldığı saptanırken, intihar komandosu olmak isteyenler ara- sında yer alan kişilerin "cihat" dö- neminde yapılacak saldınlarda gö- rev ahnalannm kararlaşonldığı be- lirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü, ör- gütün kaçırma ve öldürme olayla- lannın yer aldığı, bazı teröristlerin de açık kimliğinin bulunduğu, an- cak fotoğraflannın elde ediuneye çalışıldığı bildirildi. Örgütte görev aunak amacıyla özgeçmiş gönderdikleri beürlenen 4 kişi Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gözaitma alındı. Arala- nnda Ankara Anakent Belediyesi ırşehir'de gerçekleştirilen operasyonda, Hizbullah üyesi olduklan belirtilen ve Kırşehir'in Kaman ilçesinde bir ilköğretim okulunda öğretmenlik yapan M. Sadi Endiz ile Kırşehir Eğitim Fakültesi öğrencisi Hüseyin Çıplak gözaltına alındı. nnda kullandığı 411 adamını da tespit etti. Büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu üleri nüfusuna kayıtlı olan bu terönstlerin bazılannm ya- kalandığı. bazılaruun ise aranmak- ta olduğu kaydedildi. Hizbullah'm deşifre olan yakalanan ve aranan adamlanyla ilgılı albüm hazırlayan Emniyet Genel Müdürlüğü, bazı teröristlerin açık kimliklerinin be- lirlenemediği ve bu yüzden kod ad- tarafindan çalıştınlan Ankara Met- rosu'nda görev yapan 1 kişinin de bulunduğu 4 kişinin, örgütsel fa- aliyetleri konusunda sorgulandığı bildirildi. Kırşehir Emniyet Müdürlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre, güvenlik güçlennce gerçekleştiri- len operasyonda, Hizbullah üyesi olduklan belirtilen Kırşehir'in Ka- man ilçesinde bir ilköğretim oku- lunda öğretmenlik yapan M. Sadi Endiz ile Kırşehir Eğitim Fakülte- si öğrencisi Hüseyin Çıplak gözal- tına alındı. Sanıklar, çıkanldıklan mahkemece tutuklanarak Kırşehir E Tipi Kapalı Cezaevi'ne gönderil- di. Gaziantep Valisi Muammer Güler, ll Emniyet Müdürü AHKal- kan ile birlikte emniyet müdürlü- ğü yemekhanesınde sergilenen Hizbullah cephaneliğini üı- celedi. Güler, Hizbullah'ın Ilim grubuna yönelik aralık ayında başlatılan seri ope- rasyonlar sonucunda, Emek Mahallesi Ali Nadir Ünler Caddesi'ndeki villa tipi bir binanınbodrum katında in- şa edikniş 2 sığınak ve bir depoya ulaşıldığını bildire- rek depoda ele geçırilen silah ve mühimmatla, örgüte büyük bir darbe indirildiğini belirtti. Kaa çahşması sürüyor Güler, operasyonlann, kent mer- kezi ve üçelerde aralıksız olarak sürdürüldüğünü sözlerine ekledi. Bu arada, cephaneüğin bulunduğu villa tipi evde kazı çalışması sürdü- rülüyor. SlFIR NOKTAS1 /ORAL ÇALIŞLAR Gazeteci katilleri bulunamıyor « ; MAHMUTORAL DÎYARBAKIR-Güney- doğu'da, 1992 yıhnda gaze- tecilere yönelik saldınlarda aralannda gazetemiz Cey- lanpınar muhabiri Hüseyin Deniz'tn de bulunduğu top- lam 18 kişi yaşamını yitirir- ken, birkişi de felç oldu. Bu- güne kadar yapılan araşnr- malarda neredeyse hiçbir saldınnm faili bulunamaz- ken son yapılan Hizbullah operasyonlannda ele geçiri- len tetikçiler iki basın men- subunu öldürdüklerini ıtıraf ettiler. 2000'e Doğru dergisi Di- yarbakır Temsılcisi Halit Güngen, 19 Şubat 1992'de Ofıs Kışla Sokak'ta bulunan bürosunda Hizbullahçılann saldınsı sonucu başından tek kurşunla vurularak ya- şamını yitirdi. Güngen, öl- dürülmeden iki' fcün önce 2000'e Doğru detgisi için yazdığı bir haberde "Hiz- buliah'ın emniyet içindeki çevikkuvvettaranndan eği- tiktiğmr yazmıştı. HızbuUah'uı bölgede öl- dürdüğü onlarca gazeteci- den birçoğu "Ozgür Gün- dem" çalışamydı. Şeriatçı örgüt, bu gazetenin çalışan- lanm özel hedef olarak be- lırlemişti. Özgür Gün- dem'in haberlerinde Hiz- bullah 'ın devlet bağlantısı olduğu iddia ediliyor ve ör- güt "Hizbulkontra" olarak tanımlanıyordu. Özgür Gündem Gazetesi Diyarba- kır Büro Şefı Hafiz Akde- mir, 8 Haziran 1992'de kent merkezinde Melikahmet Caddesi Azizoğlu Sokak'ta yürürken kafasma sıkılan tek kurşunla öldürüldü. Öz- gür Gündem, Özgür Halk, Özgür Ülke ve Yeni Ülke ça- lışanlanndan Cengiz Aitun, 1992 yılında Batman 8'inci Cadde üzerindeki Hacı Şirin Camii önünde, Çetin Aba- yay 29 Temmuz 1992'de Batman Şirinevler Mahalle- si belediye binası civannda, Kemal Kıhç 15 Ocak 1993 'te Şanlıurfa'ya bağlı Külünçe İcöyükarayolu üze- rindeki yol aynmında öldü- rüldü. Ferhat Tepe, 28 Temmuz 1993 yılmda Bitüs'te orta- dan kaybolmasının ardından kaçuıldığı iddialan ortaya atıldı. Tepe'nin cesedi 9 Ağustos 1993 yılında Ela- zığ mezarlığında gömülü olarak bulundu. Özgür Gündem Gazetesi Gercüş Muhabiri YahyaOr- han, 31 Temmuz 1992 yı- hnda Batman'ın Gercüş il- çesinde Pastane Caddesi üzerinde silahlı saldınya uğ- rayarak yaşammı yitirdi. Özgür Gündem gazetesi- nin Şanlıurfa muhabiri Na- zun Babaoğhı 1993 yılmda bir haber için Siverek'e git- ti. Ilçe girişinde konıculann yol kontrol noktasnıda dur- durulan Babaoğlu'ndan bir daha haber alınamadı. Özgür Gündem gazetesi- nin Diyarbakır Bürosu çalı- şaniarmdan Burhan Kara- deniz, 1992 yılmda Hizbul- lah'ın silahlı saldınsında be- linden aldığı silah yarası omuriliğini zedeledi. Kara- deniz, bu salduı nedeniyle felç oldu. Daha sonra yasal yollarla Avrupa'ya giden Karadeniz, PKK'nin ya?Öı orgam MED TV'de pro^8« yapuncısı oldu. Özgür Gündem gazetesi- nm Batman muhabirlerin- den Seyfettin Tepe 1994 yı- lmda büroda gözaitma alın- dı. Tepe'nin cesedi, Bitlis Emniyet Müdürlüğü tarafin- dan, "Nezarethanede iç ça- maşınyla intihar etti" deni- lerek ailesine teslim edildi. Van'da Özgür Gündem ga- zetesinde dağıümcılık ya- pan Orhan Karaağar 1993 yılmda öldürüldü. Özgür Gündem gazete- sinde çalışan ve bölgede katledıJen gazeteciler ara- suıda en dikkat çeken isim Musa Anter oldu. Halk ara- sında "Ape Musa" olarak anılan Anter, 20 Eylül 1992 yılmda Seyrantepe semti Aziziye Mahallesi'ndeki dar sokaklarda arkadaşıyla birhkte yürürken silahlı sal- dınya uğrayarak yaşammı yitirdi. Anter cinayeti Kutlu Sa- vaş tarafından hazırlanan "Susurhık Raporu"na da konu oldu. Raporda An- ter'in devlet içine sızmış odaklar tarafından katledil- diğini ima eden Savaş, bu şekilde öldürülen başka ga- zeteciler de olduğunu vur- guladı. 9 Ağustos 1992 yı- lmda Musa Anter'in yeğeni olan gazetemizin Şanhurfa Ceylanpmar muhabiri Hü- seyin Denizilçede Gazi Cad- desi Dörtyol civannda silah- h saldınya uğrayarak yaşa- mmı yitirdi. oralcalislar@yahoo.com Kayıp silahlann ardından yine Er- taç Tînar ve onun firması çıktı. Bu beni şaşırtmadı. Çünkü Susurluk ka- zası sonrası Sedat Bucak'ın Mer- cedesi'nde çıkan susturuculu Uzi marka suikast silahlannın akıbeti bu- güne kadar hâlâ aydınlanamadı. Ge- çen yaz "Susuriuk'un Kayıp Silahla- n" başlıklı yazımızda bu silahlar ko- nusunda müfettişlerin raporundan söz etmiştik. O günden bu yana ye- ni bir gelişme olmadı. Bu silahlann Türkiye'ye getirilip getirilmediği, ge- tirildiyse ne kadarının getirildiği ay- dınlığa kavuşmadı. Şimdi Batman'da benzerbirskandal patlak verdi. Isim- ler yine aynı. O zaman ne demiştik: "Son günler- de emniyet çevrelerinde yeni iddialar ortaya atılıyor. Susurluk'ta bulunan, kaynağı ve nasıl getirildiği tartışılan silahlann, Hospro adlı bir finva tara- fından hibe edildiği öne sürülmüş- tû... Ancak araştınva ve soruştunna ilerledikçe bu silahlann hibe edilme- diği, devlet kesesinden ödenen 50 Kayıp Silahlann Sırlan.... milyon dolarla satın alındığı ifade edildi. Ancak araştırma ilerledikçe parası alınan bu silahlann Türkiye'ye hiç getirilmediği ve getirilmiş gibi gösterildiği kuşkulan artmaya başla- dı... Paravan Hospro firmasının sahi- bi Ertaç Tinar bu gelişmeyi şöyle iti- rafetmişti: 'Gelen silahlar hibe değil- di. Aslında silahlar Hightech firması aracılığıyla yapılan 50 milyon dolarlık bir ödeme çerçevesinde satın alın- mıştı...' "...Neden bu silahlar para ile alın- dığı halde hibe olarakgöstenlmişti?.. Ûstelik bu hibe iddiası gümrük idare- sinden saklanmış ve bu parayla geti- rildiği iddia edilen paketler Emniyet Genel Müdürlüğü adına 'bedelsiz it- halaf yöntemiyle Türkiye'ye sokul- muştu. Mallann bedelsiz ithalatla so- kulması sayesinde bu mallann aynn- tılı dökümü gümrük idaresinden sak- lanmıştı. Araştırma yapan müfettişler bu konuda şu önemli gerçeği sapta- mışlardı: 'Yurtdışından gelen eşyanın aynntılı bilgilerinin Emniyet Genel Mü- dürlüğü'nde bu işlemleri yapanlar dı- şında hiçbir kurum ve kişide bulun- mamasının sağlanması.' Bu ne anlama geliyordu: 'Emniyet çevrelerinde yüksek sesle dillendirilen bu ihtimali şimdi müfettişler de ciddi- ye alıyor. Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlanna girmeyen birçok silah, pat- layıcı, mühimmat gibi malzemenin ül- kemize gelip gelmediğinin tespiti için yurtdışı araştırması başladı.' "Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, bu milyonlarca dola- rı alıp Hospro firmasına ödediğini söylemişti. Ancak son araştırmalarda bu silahlann Türkiye'ye hiç gelmedi- ği kuşkusu belirmişti. Mehmet Ağar'ın Hospro firmasına ödediğini söylediği ve bu paralaha Israil'den si- lahlaralındığı iddiası artık kuşkulu ha- legelmişti. 'Müfettişler bu paranın Is- rail'e ödenip ödenmediğinden emin degildi.' "Paralar devlet kasasından çıkmış- tı ama silahlar ortada yoktu. Araştır- malar bu yönde ileriiyordu. Kimseler de bu konunun üzerine gitmiyordu. Gerçekten Türkiye'nin milyonlarca dolan nereye gitmişti?" Aylar önce, Içişleri Bakanlığı mü- fettişlerinin raporlanyla, silah skanda- lı konusunda önemli bazı bulgulara ulaşılmıştı. Şimdi durum nedir? Mü- fettişler henüz o zaman bu raporu ta- mamlamamışlardı. Şimdi tamamla- dıklan söyleniyor. Onlann üzerine git- tiği kayıp silah skandalı bu kez Bat- man'da patlak verdi. Yine aynı dö- nem ve yine aynı isimler gündemde. Bir vali yardımcısı nasıl kendi başı- na kalkıp Bulgaristan'dan silah alma- ya giderdi? Bu desteği ve cesareti ne- reden alıyordu? O dönemde Başba- kan Tansu Çiller, Emniyet Genel Mü- dürü Mehmet Ağar ve aracılık eden firma temsılcisi ise Ertaç Tinar'dı.. O zaman Ertaç Tinar'ın aldığı bu paralar bir isviçre bankasına yatınl- mıştı. Ancak arada 3 milyon 600 bin dolarlık bir kayıp vardı. MİT'ten silah için Mehmet Ağar'ın nakit ve çek ola- rak iki parça olarak aldığı 25 milyon dolann 21 milyon 200 bin dolan Is- viçre'ye transfer edilmişti. Tinar bu paranın 1 milyon 700 bin dolannı da kendi hesabına isviçre'ye yatırmıştı. Geriye kalan paranın ise akıbeti belli değildi. Parayı alan ise dönemin Em- niyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'dı. O zaman bu sorulann cevabı bulu- namadı. Şimdi yeniden kayıp silahlar- dan ve milyonlarca dolar paradan söz ediliyor. Şu müfettiş raporlarını birtar- tışsak ve bu raporlarda iddia edilen sorulann cevabını bulmaya çalışsak. Silahlann kanunsuz bir yolla alınma- sının da ötesinde, belki de hiç alınma- mış silahlann hesaplara geçirilmiş pa- ralan var. Cevabını arayalım diyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle