Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALJK 2000 ÇARŞAMBA
O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Kavşaktaki YOK!.:
Prof. Dr. MUSTAFA ALTINTAŞ
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Yazmanı
1
981 den bu yana, yükseköğre-
tim sistemimizin belirleyicisi,
yönlendiricisi ve yöneticisi ol-
ma gücünükoruyan YÖK, önü-
müzdeki günlerde yeni bir kav-
şak noktasma gelecek. 12EylülDarbe-
si'nin "ürünü olan YÖK", kurulduğun-
dan bu yana sürekli olarak tartışılan, uy-
gulamalan ve kararlan, çözüm olmak-
tan daha çok, sorun yaratır bir kurum
olmuştur. YÖK. günümüze kadar üç
cumhurbaşkanı, 14 hükümet ve 5 ge-
nel seçimi gerisinde bırakmıştır. Özel-
likle 1990'dan sonra yapüanparlamen-
to seçimlerinde YÖK'ün "yokedilece-
ği", her siyasal partinin seçim söylemin-
de ve seçim bildirgesinde ve her koalis-
yon protokolü ile hükümet programın-
da yer bulmuştur. Seçim alanlannda
verilen sözler, koalisyon irotokol ve
hükümet programlannda yer alan hü-
kümler bir yana, YÖK'ün yükseköğre-
tim sistemi içindeki yeri ve ağırhğı gi-
derek artmıştır. Özgür ve özerk üniver-
site özlemi, düşü, siyasal partilerin söy-
lemi ve hükümet protokol ve program-
lan ile kışkırtılırken YÖK, uygulama-
' r /
da, baskıcı ve merkeziyetçi yönetim
gücünü giderek arttırmıştır.
YÖK, şimdiye kadarüç başkan eli ile
yönetilmiştir. 21 Arahk 1981'den, 10
Temmuz 1992 tarihine kadar bu göre-
vi, YÖK'ün babası olarak tanımlanan
Prof. Ihsan Doğramacı üstlenmiş, rek-
törlerin görevlendirihnesi sisteminde,
öğretim üyelerinin eğilimine yer veril-
mesıne olanakverici yasa değişikliği ne-
deniyle çekilerek (istifa ederek) aynl-
mıştır. İkinci Başkan, Prof. Sağİam,
1995 genel seçimine adaylığı nedeniy-
le aynlmışör. Üçuncü başkan ise Prof.
Gürüz olup 6 Aralık 1999'da, ikinci
kez YÖK Başkanhğı'na atanmıştır.
• Yirmiyılayalansüredircumhurbaş-
kanlan ile YOK başkanlan arasuıdan,
nerede ise "su sızmamışür". Bunun
başta gelen nedeni, YÖK sisteminin
baskıcı ve kat me±eziyetçi işleyişi ile
cumhurbaşkanlannın anlayış birliği
içinde olmalandır. Kurulduğundan bu
yana "tophımsalsorun" olan YÖK'ün
"deviet sorumTna dönüşmesi, Saym
Sezer'in cumhurbaşkanlığı ile başla-
mışnr.
Sayın Cumhurbaşkanı ile YÖK ara-
smdaki kan uyumsuzluğunun nedenle-
rini üç temel noktada toplamamız ola-
sıdır. Bunlardan birincisi üniversiteye
bakış farklılığıdn-. Sayın Cumhurbaş-
kanı'na göre üniversiteler; kurumsal
özerkliğe, alcarfwniV özgürlüğe sahip bi-
lün yuvalan olmannı yanında, özgür
düşüncenin yaratıcı düşünceye dönüş-
tüğü, her türlü düşüncenin tartışıldığı,
evrensel değerlerin özümsendiği, de-
mokrasi kültürünün egemen olduğu ku-
rumlar olmalıdır. İkinci aynklık, Sayın
Cumhurbaşkanı'nın üniversite yöneti-
cilerinin seçimle işbaşına gelmelerini
demokrasinin en temel ve vazgeçilmez
kurah olarak görmesi ile üniversite yö-
neticilerinin bilimsellik ilkelerinden
ödün vermeyen, bakış yönü geniş, uf-
ku açık, sağlam kişilikli bireyler olma-
sına özen gösterir tutumundan kaynak-
lanmaktadır.
Üçuncü uyuşmazlık, Sayın Cumhur-
başkanı'nm YÖK'ün işlevinin, eşgüdüm
ve planlama ile snurlanması gerektiği-
ni savunmasından ortaya çıkmaktadır.
Bu denli yaşamsal noktalarda açığa çı-
kan görüş ve anlayış farkı, YÖK Baş-
kanı'na çekilme (istifa) görevini yük-
lemektedir. Bu ise, önümüzdekı gün-
lerde YÖK üyeliğine seçilecek ve ata-
nacak üyelerin kimlikleri ile daha bir
netleşecektir.
2001 yılında, 22 üyeden oluşan
YÖK'ün dokuz üyesinin görev süresi
bitmektedir. Bunlardan altısı 2 Ocak
2001'de,birisi 12Mart2001'deveiki-
si ise 1 Eylül 2001'de yenilenecektir.
2001 yıh içinde görevleri sona erecek
üyelerden üçü doğrudan Cumhurbaş-
kanı tarafından seçilen, üçü Bakanlar
Kurulu, biri Genelkurmay Başkanlı-
ğı'nca, ikisi de Üniversitelerarası Ku-
rul tarafından önerilen ve Cumhurbaş-
kanı tarafından atanan üyelerdir. Yeni-
lenmesi gereken üyelerden beşi, dokuz
üyeli Yürütme Kurulu üyeleridir. Ya-
ni, Yürütme Kurulu'nun yansından faz-
lası, yeni yıl ile birlikte yenilenecektir.
YÖK'ün "deviet sonınıT olmaktan
çıkması, YÖK'e yapılacak üye seçimi
ile atamalarda gösterilecek duyarlılık
ve titizliğe bağlıdır. YÖK üyeleri ile
Cumhurbaşkanı arasındau
kan uyunm-
nun", üniversitenin tanımı, yönetimi
ve YÖK'ün işlevi konulannda gerçek-
leşmesi gerekmektedir. Bunun yanı sı-
ra, şimdiye kadar gözetümeyen, anaya-
sa kuralına uyulmalı; doğrudan seçim
ve atamalarda "rektörlük ve öğretim
üyetiğinde başanb hizmet yapmış pro-
fesörlere önceİik verilmelidir." Aynca,
Bakanlar Kurulu, Genelkurmay Başkan-
hğı ve Üniversitelerarası Kurul tara-
fından belirlenecek adaylann, Cum-
hurbaşkanı'na anayasanın 131 'inci mad-
desinde tanınmış olan "adaylar arasın-
dan" seçim yapabilmesine olanak ve-
recek biçimde, boşalan üyelik için bir-
den fazla, diyelim rektör adaylan gibi,
üç aday önerisinde buhmulmahdır. YÖK
üyeliği, anayasaya açıktan aykınlık ta-
şıyan, kimi kamu görevlileri ve emek-
lileri için ek bir gelir olanağı sağlayan
görev yeri olarak kullanılmamalıdır.
YÖK üyeliği, kapalı kapılar arkasmda
kotanlan olmaktan kurtanhp üyelik ni-
teliklerini taşıyanlann başvurusuna açık
tutulmalıdır.
YÖK üyeliği seçim ve atamalannda
gösterilecek titizlik ve duyarlılık, ön-
celikle "tophım ve deviet sonınu"olan
YÖK'te, yeni bir dönemin başlangıcı-
nı oluşturacaktır. Böylece anayasal bir
kurul olan YÖK, toplumun ve Sayın
Cumhurbaşkanı'nın tanımladığı sınır-
lar içine çekilecek ve böylece "sorun
üretir" değil, "çözüm üretir" bir kim-
lik kazanacaknr. Bu tarihsel olanağın
iyi kullanılacağma güveniyoruz.
8
6 yıl önce bugünlerde başkumandan Eover
Paşa'nın iklim koşullannı dikkate almadan,
AHahuekber ve Soğanb dağlanna sürdüğü 9.
ve 10. kolordulanmız tamamen donarak şe-
hit olmuştu: 90 bin asker... Sankamış, asker-
lik mesleğinin en kara sayfalannın yazıldığı yer.. Sa-
nkamış. 90 bin Mehmetçiğin üzerini kaplayan karve
buzdan daha kalın; katran kadar kara tarihsel sansü-
rün adı... Ba faciayı bizzat yaşayan 9. Kolordu Kur-
may Başkanı Yarbay ŞerifHakkı Bey'in anılanna bir
göz atahm: "Zafim ve gaddar bir kâmutan, laf anla-
maz, söz dinlemez cahfl inadı >üzünden 3. Ordu'nun
en seçkin asker \e subavtm, eksi 40 derecc soğukta
tipi. kar, açlık \e a>azia boğuşup donarak can venö-
ier._ Enver bir mariz-i ha^ikt,bir haris-işöhrettar. Ya-
ni, Eover, şöhret merakhsı bir ha>ai hastasıdır. O, bir
ihtüal tin akisi. bir deti. bir çdgnidır. Ne kurm» din-
ler, ne tecrübeli komutan. Çılgmca bir cüretkârhkb
vatan e\ladını kumar paraa gibi harcar."
26 Aralık 1914 günü 10. Kolordu, damat Hafiz
Hakkı Paşa komutasında ABahuekber Dağlan'run
kuzey yamaçlanndan dağa çıkmaya başlar Sankamış'a
bir an önce ulaşmak için en kestirme yol budur... Bir
hafladan beri lojistık destekten yoksun birlikler yor-
26/27 Aralık 1914: Sankamış Felaketi...
gun, aç ve perişan durumdadırlar. Asker, emır ve ko-
muta zinciri içinde dısıplınle dağa çıkar. Dağın eni
20 km. boyu 40 km. olan bir yayladır. Ani bir kar fir-
tınası başlar. Asker, düzenini yibrir. Emir-komuta
zinciri kopar. Efrat (erler) dağılır, uçurumlara atıhr,
kar ve buz derelerine gömülüp kalır... Bu kar cehen-
nemınden tesadüfen kurtulan birtanık, olayı şöyle an-
latır: "- En nihayet dağa çıknk. Bizi vahşi manzara-
s^1a karlı bir yayia karşdatfa. Son derece yonıhnuş ve
Wtkmdûşmöştâk.K£skin bir riizgârveşiddetfi bir ti-
pi başbdL Bu andan Mibaren göz gözü gönnez oJdu.
Kimsenukünseyesesiıûişittin^iınkibukalınadL
Askerdb^idl.Herk« hendicaııınoı derdinedû^ü.Eıı-
ginterde, dere içlerndt, onnan bucakiarmda nerede
bir karanokta, duman çıkan bir ocak gördüyse ora-
ya sakfcnh. Ve de kolordu uçsuz bucakaz yaytoda da-
ğüdu. Subaylar çok ugraşütar,firicatknnseye söz işt-
tirmek giicü katmamı^» Yoi kryBmda karbnn içiııe
gömûimûş bir asker, Wr yığm kan kofanyh kucak-
AdH AKTERAraştırmacı
faymş,tilrryerek,feryat ederek disteri)tekemiri>w,ör-
naldanyla kaayordıı— Zavalh çıknnnıştL- Bu lanet-
ii zirveierde 40 bin kisilik 10. Kotordu. bir gûnde kar-
bıragöaıüimüştü- Kurtubnlann çoğu çddırnuş,ayak-
faui şişmiş, etferi dökukiyordu-"
Aynı gün ve gece, Bardız'dan Sankamış'a hareket
eden 9. Kolordu, başkumandan Enver Paşa komuta-
sında Soğanlı Dağlan'nda (Molakan Komlan) düş-
man ateşi karşısında aynı akıbete uğrayarak en seç-
kin asker ve subaylannı kaybetti...
Kolordu komutanı thsan Paşa,
u
Toparbuunaya,ne-
fes ahnaya valdt bmüonryor. Eldeki değerfi subayla-
nn Umamı lüzumsuz yere beiâk edüivor. Enver Paşa
genç, tecrûbesiz ve acelecL. .Asker \e subay-a hiç a o
mı>or_ Bari bir sonuç alab3se_" dıye dert yanıyor-
du: Enver'i yönlendıren Alman kurmaylan Broozart
ve FeJdman^Goetzetopçulara, alaylara, taburlara, bö-
lüklere istedıkleri gibi emirler verdiler. Bu emirler-
den kolordu karargâhının, hatta tabur komutanlannın
Bayranıın ve yeni yılın son nıesajlan.
Sız nc \ a/dını. ?
II •• l l l l l • • ••
• ••••
• • «K
Pnanecin? bayran şekeri aldın nı? DedeciSin? hayramn kutlu olsurı. Seni çok özledin
înanriayacaksın ana rostoyu yaktım» pilavın da dibi tuttu. î'=ri Bayranlar_
.^ Hen bayran? hen yılbaşı. Eniştenin beni öpnesi çok doial deSil 0))
Çorabın kaçtı. Gelirken si'=«ah» ince» 2 nurcara alır nısın? Hindi alnayı unutna!
Veni yıla sensiz başlanak çok acı_
Veni yıla birlikte sirelim wi?
Gelirken tatlı alır
flli'leri 6e ça%ır. flkşan bekliyoruz.
yarısından sonra balkaba§ına dönüşneyece§iz di Seneye görüşürüz!
Uals ni yapacaŞız? göbek mi atacaüiz? Canın anneı*»? ellerinden ÖPÜyoruz.
Dino'nun nanasını verneyi unutna
Zeyriep'in hediyesini unutnaJ
Gelirken torcbala da setirin.
necin? çerkez tauuğu da yapar nısın?
Hala sonra ara ÇoctAclara annerc bakacak? yasasıııın!
Bu kuaför beni yılbaşı a^acına çevirdi. Pasta Ftuzlu olsun.
Rezeruasyon tanandır.
Güllaç aldıı»>?
iyi
Ben hediye alıyorup». finahtar Hernin'de. yıim en güzei kızına_
••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••*« •• »••*••••• •••«••«•«
•••••
• • ••
•«c • •••
•*£• ••
Bayramınız ve veni vıhnı/ kıırlu olsun.
TURKCELL
bile bilgisi olmadı... Bronzart ve Feldman, takım ko-
mutanı gibi avcı hatnnda bulunmanın mahsurunu En-
ver'e söylediler. Fakat dinleyen kim.
Molakan Komlan'ndan Sankamış'a gece hücumu
yapnran Enver, yol iz bilmeden çam ormanlan dip-
lerinde 9. Kolordu'yu aç-susuz telef etti. Ayağında-
ki çankla kar içinde bocalayan karnı aç asker, orman
kuytulannda ebedı bir uykuya dalmışlardı..
Gün ağannca anlaşıldı kı kayıplar yandan fazla ıdı...
Enver, kış ortasında meçhul ormanlarda gece yansı
29. Fırka ile kumar oynuyordu!..
Keskin bir soğuğun tesiriyle elden çıkmış ve derin
bir kar tabakasıyla kaplı kesik ve ormanlık bir arazi-
de her tarafa dağılmış, nereye gideceğini geceleyin
tespit etmesı çok zor olan alaylann herkesten gelişi-
güzel emirahnası, Fırka Kumandanı Miralay ArifBey'i
çok zor durumda bırakmıştı.
86. Alay Komutanı Agih Bey şehit oldu.
9. Kolordu'nun 17-28-29. firkalan Enver komuta-
sında Sankamış'ın kuzey yamaçlanna kadar sürük-
lendi. Uzun bir yorgunluk, müthiş bir dağ tipisi al-
tında uykusuz geçen gece yürüyüşü bütün efradı mah-
vetraıştı. Karlı arazıde, yol yok, asker aç ve yorgun,
orman anzalı, bin bir zorlukla yürüyüşe devam..
Düşmanın top ateşi altında
gece yansı olduğu halde era-
ü bulmak için subaylar sa-
baha kadar dolaşarak tipi ve
kar altında koşuşturdular...
Gündüz ve gece durmaksızın
aç susuz 70 km. yürüyûşle
Sankamış'a ulaşan birlikler,
ormanın yamaçlannda Rus
makineli tüfek ateşine tutul-
muştu. Enver oralı değildi.
Onda ne ordu komutanlığı
iktidan ve hatta ne de bir alay
komutanı kabıliyeti vardı...
O bir çeteci, bir komitacıdan
başka bir şey değildi. Bütün
karargâhıyla beraber aç kal-
mış, 29. Fuka subaylanndan
bir parça ekmek dılenmıştı.
Kolordu bir gecede mah-
vedildikten sonra vaziyeti
onarmanın da olanağı kal-
mamıştı. Elde kalan dökün-
tûlerle saldın yapıldı. Çok
kan döküldü. Fakat Enver bir
türlü inadından vazgeçmedi.
Üstelik harp okulundan ordu-
ya gönüllü kanlan genç bir ço-
cuğu kurşuna dizdirdi!.. Oğ-
lumuz yaşındaki bu gûnah-
sız Türk çocuğunun fersiz
gözleri, zayıf bedeni, ince
kollan ve bükülen boynu gö-
zümün önündedir.
Enver'in on yılda yaptığı
cinayet ve hıyanetler, Ne-
roo'un zulüm ve istibdadın-
dan çoktur. Fakat böyle bir
günde, bir lokma ekmek bu-
lamayan bu zavalh çocuğu
katletmesi kadar büyük bir
cinayet. gönilmemiş gaddar-
lık! Ne dağ göriir, ne tıpiden
anlar, ne Allah'tan korkar...
Kör inatçı, cahil, melun bir
şeydir. Allah belasını verir
inşallah!
Kendi kendisini paşa, ve-
kilve başkumandan ılan eden
Enver ucubesi, izansız bir
ucubeydi. 9. Kolordu'dan ebe-
dıyyen çekilip Divinik'teki
10. Kolordu karargâhına git-
ti. Her taraf imdat istiyordu.
Hafiz Hakkı Paşa, Fransızca,
"TousEstPerdu,SaufL'Hon-
neur!" (Şeref hariç, her şey
bitti) dedi.
Binlerce mazlum Tüık ço-
cuğu, o günkü hava içinde
Sankamış Ormanlan ve Al-
luekber Dağlan'nın vadilerin-
de terk edilmişti. Hiç kimse
cinayet var, cani kimdir. Hı-
yanet var, haın kimdir, diye
soramıyordu...
Bastınlan ve idam edilen
ordunun karargâhı tam on bi-
rinci günde tamamen Rusla-
ra esir olduk. Enver cehalet
ve inadının hıyanetten gıda
alan dık kafasının tesiriyle
bu kar çölüne gömdüğü bin-
lerce talihsiz Türk evladını
çiğneyerek yalnız başına, diş-
lennden kanlı salyalar akan
yılgın bir canavar gibi firar
etti!.. Kızakla Sıvas'adoğru
kaçan, Tûrklük ve insanlık
erdenüerinden soyulmuş izan
yoksulu... Bu büyük cinaye-
tin yegâne sorumlusu olan
Enver, hiç kimseye hesap ver-
memiştir... O, ihtilal tiryaki-
si bir beceriksiz çılgındır.
3. Ordu, bu cahil ve diva-
ne kumandanın ihtirasıyla
yüksek dağlarda kara kışın
tipisiyle tamamen mahvol-
dîı... Bu sehitlerimizin anısı-
na, yülar sonra bin saygı...
©...)...).
• •••»
PENCERE
GokyuzundeBirNokta...
Bugün Bayram...
Aşağıdaki yazıyı yıllarca önce yazmıştım; bay-
ram balonunu yitirmiş bir çocuğun öyküsûdür.
Bayram balonunu yitirse bile, o çocuk hâlâ ya-
şıyor; yazıyı sizinle birlikte bir kez daha okuya-
cak...
•
Bayramlarzaman içinde mevsimlerde gezinirier;
yaz bayramlan, kış bayramlan, güz bayramlan, ilk-
bahar bayramlan yaşanır. Güneş kümelerinin, uzay
dönencelerinin, gezegen yörüngelerinin, yıldız bu-
lutlannın dört işleminde mevsimler değişir. Bayram-
lar mevsimlerde salına salına dolaşır.
Insan, ömrünün dört mevsiminde bayramlann dört
mevsimini görür.
Sonra uçar giderler bayramlar...
Bayram balonlan gibi.
Renklidir bayram balonlan; limon sansı, narçiçe-
ği, zümrüt yeşili, deniz mavisi, yosun yeşili, kobalt
mavisi, zehir yeşili, fes rengi, cıriak kırmızı, bej,
portakal sansı, alev kırmızısı, kan kırmızısı, küf sa-
nsı, azur mavisi, kızıl kırmızı, çini mavisi, türbe ye-
şili, aşı boyası, siklamen, çingenepembesi, gülku-
rusu, şeker pembesi ve tozpembeden bir büyük
demettir. Ya da bayram balonlannda bunca renk
yokturda doğanın ışınlannda çeşittenir, anılardazen-
ginleşir.
Bayram anılan birer balondur çocuğun eline tu-
tuşturulan...
•
Çocuk küçüktür.
Annesi satıcıdan aldığı balonun ipini çocuğun eli-
ne verir, çocuk mutludur, çocuk tedirgindir, yüreği
ürpermeye başlar
- Ya balonun ipini elimden kaçınrsam?
Çocuk bir balona bakar, bir de sonsuz gökyü-
züne. Gökyüzü mavidir, masmavidir, baktıkça de-
rinleşir, çeker insanı sonsuzluğuna Tanımsız birduy-
gudur çocuğun gönlünde titreşen.
Annesi duyarlıdır
- Ne oldu sana?
- Gök çok mavi...
- Dur balonu bileğine bağlayalım...
- Olmaz.
Kırmızı balon, çocukla mavi gök arasında gizll bir
uzlaşmadır. Çocukla gökyüzü, paylaşıriar balonu.
Bir beyaz bulut uçuşur, atlıkannca döner, salıncak
gider gelir, ipin ucundadır balon. Sakın ipi elinden
kaçırma çocuk, sıkı tut emi!..
Çocuk koşmaya başlar. Balon da çocukla birlik-
te koşar. Vurulmuştur çocuk balonuna; balonunun
kızıl rengine, güzelliğine, süzülüşüne, uçuşuna...
Balonuna bakarak koşarken çocuğun ayağı ta-
kılırbirtaşa...
Düşer çocuk...
Balon kurtulur elinden.
Yüreği kalkar çocuğun, aynlıktır söz konusu ve
balonun geriye dönüşü yoktur.
önce bir duraksar balon, başını sallar, sağa so-
la kıvranır, çocuğa son bir kez bakar, sonra yük-
selmeye başlar göğe, gökyüzüne, maviliklere, mas-
maviliklere, bilinmezliklere, yalnızlıklara...
Çocuk dişlerini sıkar, tıkanır. Bir damlagözyaşı-
rıın merceğinden izler uçup giden balonu...
Yükşeldikçe yükselir balon, uzaklaştıkça uzak-
laşır, küçüldükçe küçülür...
Güzel balon nerede?
Gökyüzünde bir nokta.
•
Nerede çocukluk bayramlan?
Güz bayramlan, kış bayramlan, ilkyaz bayram-
lan? Nerede renk renk akide şekeri? Nerede arma-
ğan mendil, mürekkepli dolmakalem, yeni kundu-
ra, lavanta çiçeği kokan mendil, komşunun san kj-
zı nerede? Tahta salıncak, atiıkannca, mavi gök, ko-
şan bulut, evin önündeki ağaç, ağaçtaki kuş, tıp
tıp atan yürek, penceredeki çocuk nerede?..
Hepsi gökyüzünde birer nokta.
KULÜBÜMÜZ BAYRAM,
YILBAŞI VE YILLIK SAYIM
NEDENİYLE
27,28,29 ARALIK GÜNÜ;
31 ARALIK AKŞAMI
SAAT 18:00'DANSONRA VE
1,2,3,4 OCAK2001GÜNLERİ
KAPALIDIR.
İYİ BAYRAMLAR,
YENİ YILDA
MUTLULUKLAR DİLERİZ
ECumhuriyet
kitap kulübü
istiklol Cod. (Fransız Konsoloslu
Türkocoğı Cad. 39/41 (Cumhuriyet Ğazetesı yanı) Coğoioğlu Tel:514 01 96
?nnn
Bugün depremin
— — •• ••
gunu
Profesyonel
gönüllülerimiz hâlâ
depremzedelerin
yanında!
Kocaeli, Körtez Yarımca'daki Yeniköy
prefabriklerinde, Çağdaş Yaşam
REUTERS Rehabilitasyon Merkezl'nde
ve Kabakoz'daki eğitim biriminde,
hatta sonlarında, üniversite hazıriık
kursiarında görev alan genç gönüllütere,
kuru gıda, 6 adet katalitik soba,
çocuklarımıza 16 adet bahçe güneşliği
| ve çizgi filim btlgisayar CD'leri gerekiyor.
Katkılarınızı bekliyoruz.
Yanjımlanna ıçin
(O212) 2S2 S7 27 - 2S2 08 01
(iş gOnlan sa«t 10 0O/17 OO arası)