Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 7 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
15
Su zengini
eski ajan
Iran'da Şah
döneminde gizli polis
örgütü SAVAK'ın ABD
şubesinin
başkanlığını yapan
Mansur Rafizadeh
Amerika'da köşeyi
dönmüş...
Toronto'daki
arkadaşımız Engin
Aşkın'ın bildirdiğine
göre Mansur
Rafizadeh, Iran Şahı
Rıza Pehlevi'nin
devrilmesi üzerine
sığındığı Amerika'da
önce kitap yazıp şahı
"kana susamış adam"
olarak nitelemiş
sonra da
Cumhuriyetçi Parti
New York Milletvekili
Shervvood Boehlert'in
yardımı ve Tanm
Bakanlığı'nın
garantisiyle aldığı
kredilerle 4.5 milyon
dolarlık bir yatnm
yaparak çtftlik
kurmuş... Çiftliğinde
kaynak suyu çıkınca
şişeleyip satmaya
başlamış ve
şimdilerde New
York'un en büyük şişe
suyu sabcılanndan
biri olmuş... Ne
diyelim, dansı
Türkiye'den
Amerika'ya kapağı
atıp açtıkları internet
sayfalanyla işin
suyunu çıkartarak
"istihbarat"
birikimlerini paraya
çevirmeye
çalışanlann başına...
Elektronik posta: denizsom©cumhuriyet.cofn.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bugün, Bayrammış...
'Her aünkü aibi mi!"
ilirkişi raporu, MısırÇarşısı'ndayedi kişinin
ölümüne ve yüz yirmi kişinin yaralanması-
na neden olan patlamanın "tüpgaz"dan
meydana geldiğini ortaya çıkardı... Oysa po-
lis, 9 Temmuz 1998'deki patlamaya "bombalama"
diyordu ve PKK'nin bir eylemi olarak görüyordu.
Savcılığın iddianamesiyle açılan dava da buna gö-
re görülüyordu...
Ve bir genç kız, Pınar Selek, "Mısır Çarşısı'nı
bombalamak"tan yargılanıyor, iki buçuk yıldır ceza-
evinde yatıyordu.
Mahkeme, polisin birbiriyle çelişen tutanaklarını
bir kenara bırakıp bilirkişi raporuna bakarak Pınar
Selek'in tahliyesine karar verdi.
Peki Pınar'ın yitik yıllarını kim geri verecek?
Mısır Çarşısı davası, böylece bitecek mi?
Bilirkişi raporunun ortaya çıkardığı tüpgaz patla-
masına "bomba senaryosu" yazılması ile teröristle-
rin aklındaki "alışveriş merkezlerine saldın" düşün-
Mısır Çarşısıcesinin kışkırtıldığı ve Mavi Çarşı'nın yakılmasına
giden yolun açıldığı sorgulanacak mı? ., . . .
Ve asıl soru...
Mısır Çarşısı'ndaki patlamadan önce Mısır Çarşı-
sı üzerinde oynanan oyunlar anımsanacak mı?
Anımsatalım...
Mısır Çarşısı'ndaki dü
1
kân kiralarını arttırmak için
VakıflarGenel Müdüriüğü'ne kiracılan kapı önüne koy-
ma yetkisi veren özel bir yasa çıkanlmıştı...
Ne ki Anayasa Mahkemesi, kira sözleşmelerini
tek taraflı fesheden yasayı iptal etmişti...
1998 yılının ilkyarısıydı...
Dönemin Vakıflar'dan sorumlu Devlet Bakanı Me-
tin Gürdere, Anayasa Mahkemesi'nin iptal karan-
na rağmen Mısır Çarşısı'ndaki esnafı dışarı atmaya
çalrşıyor, çarşıyı boşaltıp onaracağını söylüyordu.
Mısır Çarşısı esnafının kulağına gelen söylentiye
göre ise onanm bahaneydi...
Tarihi çarşının tümüyle bir holdinge tahsis edilme-
si söz konusuydu.
Mısır Çarşısı'nın onanlması gerektiği yolunda de-
meçler veren Metin Gürdere'nin ağzından şaşırtıcı
bir tümce çıkryordu:
"Mısır Çarşısı'nın yanmasından korkuyorum."
Mısır Çarşısı üzerinde oynanan oyunlar 12 Hazi-
ran 1998 tarihli Vaziyet'e konu olmuştu:
"Mısır Çarşısı yanar mı yanari"
Birkaç hafta sonra, 9 Temmuz 1998'de çarşının
Yeni Cami'ye açılan kapısında bir patlama oluyor ve
yangın çıkıyordu.
Polise göre bu bir sabotajdı.
Oysa, mahkemenin de geçerli bulduğu bilirkişi
raporu "tüpgaz" patlaması diyor.
Bu patlama bir kaza sonucu mu oldu yoksa...
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
J • ı«.'<1l>1l.
Gençler ve çocuklar için Giinışıgı Kitaplığı
Günışığı Kitaplığı Yayın Yönetmeni
Mine Soysal:
"Hoşgörü ve sabır aşınması
yaşadığımız ve neredeyse öfke
ve endişeye teslim olduğumuz
bu günlerde, bir tüıiü
dağılmayan/dağıtılmayan 'kara
bulut' içinde bizler, çocukları ve
gençleri güneşe, sevgi ve
hoşgörüye yönlendirebilmek
amacıyla yola çıktık.
Onlara, şiddeti sevgiyle etkisiz
kılmanın hâlâ mümkün
olabileceğini aniatmakta ısrartıyız...
Yanna ve çocuklara inanıyoruz.
Bu nedenle de yalın ve doğru
Türkçede iddialı ve ısrartıyız...
Evrensel duygu ve düşünceleri
paylaşan, yaşamın gerçek anlamı
üzerinde düşündüren, tadından
yitirmeyen ve kesinlikle zekâ ürünü
yapıtları seçmede iddialı ve
ısrariıyız..."
Günışığı Kitaplığı'nın yayımladığı
dokuz yaş ve üstündeki çocuklar
için öyküler: Jon Scieszka'dan
büyülü bir kitapla zamanda
gezinen üç kafadann
maceraları "Tut, Tut" ve
"2095", Zeynep Cemali'den
çocukların güniük
yaşamlarından kesitlerin
anlatıldığı "Ben, Çınar Ağacı ve
Pufbereği", Mine Soysal'dan
Karia'nın başkentinde tarihçi
Herodot'la tanışan kız çocuğunun
öyküsü "Mavı Zamanlar,
Halikarnassos".
Gençler için romanlar: Clemence
McLaren'den Truva Savaşı'nı
sorgulayan bir kurgu "Troi
Suriarının Ardında", Walter Dean
Myers'den yaşayan 17 yaşındaki
gencin iç hesaplaşması "Canavar'
Eskimeyen «
/ (
değerler olur mu?
DENİZ BAISOĞLU
"Değer yargılan değiş-
ti''... Bir yeni oluşurm, olay ya
da toplumun önemli bölü-
münü ilgilendiren bir medya
haberi karşısında, sıkça kul-
landığımız bir gözlem oldu bu
cümle: "Değer yargılan de-
ğişti''... 21. yüzyılın değişen
siyasal, toplumsal, ekono-
mik ve etik dengeleri dikka-
te alındığında da, toplumu-
muz için genel geçer alış-
kanlıkları, yerleşik âdetleri,
geleneklerine ilişkin yargıla-
rımız ve yaptığımız sapta-
malar da böyle oluyor. Ço-
cuklanmızın davranış biçim-
lerinden tutun da, yeme iç-
me alışkanhğımız, aile içi iliş-
kiler, eğitsel, kültürel ve sa-
natsal eğilimlere kadar, ya-
şam biçimimizin heralanın-
daki "değişimleri" ve "fark-
///aşma/an", "ne yapalım za-
man değişti, artık değerler
de değişti" şeklinde yorum-
layarak tartışmayı başından
kestirip atmak, aslında işin
kolayına kaçmaktan başka
bir şey değil. Biz bazı şey-
leri değiştiremediğimiz, de-
ğiştirmeye çaba harcama-
dığımız ya da gerek görme-
diğimiz için, sanayileşme-
nin getirdiği yeniliklerin ya-
şam koşullanna dayatmaia-
rını da olduğu gibi kabulle-
nip ne yapalım "değer yar-
gılan" değişti diyerek işin
içinden kolayca sıynlıyoruz.
Kuşkusuz dün olan bazı
olgular, kavramlar biçimleri
ve içerikleri ile değişiklikler
ve farklılıklar gösterir. örne-
ğin resim, anlatımı ve biçe-
mi (üslup-tarz) ile elbette
dünden bugüne değişik sü-
reçlerden geçmiştir. Orta-
çağ resmi ile bir 21 'inci yüz-
yıl resmi arasında dağlar ka-
dar fark vardır. Başkası za-
ten düşünülemez. Ama re-
sim dün olduğu gibi bugün
de bir "sanattır"... Değişme-
yen de budur. Sanat anlayı-
şı değişti diyebiliriz, ama "sa-
nat" değişti diyebilir miyiz
acaba?
Günümüz pratiğine indir-
gediğimizde, eğeryakınıyor-
sak toplumumuzdaki "bazı
yozlaşmalan ve olumsuzluk-
ları", da "ne yapalım değer
yargılan ve zaman değişti" di-
ye geçiştırmek acaba doğ-
ru mudur? Birey ve genel
anlamda toplumumuzdaki
beğeni ve zevklerin giderek
kabalaşması, doğrunun ve
dürüstlüğün yerine yalan do-
lanın, erdem değerlerin ye-
rine maddesel çıkariann yer-
leşmesi, yerel ve yöresel be-
ğenilerin yabancı hayranlı-
ğına ve tüketimine dönüşme-
si, "zamanın ve değerlerin
değişmesiyle" asla bağda-
şamaz, bağdaştırılmamalı-
dır da.
Geçen günlerde, bazıları-
nın yine anlamsız bulacak-
larına inandığım Yerli Malı
Haftası nedeniyle gerçek-
leştirilen bazı etkinlikler bu
çağnşımı yaptı bende ister
istemez.
Bazılarımız yerli malı kul-
lanmaolgusunu, ülkenin için-
de bulunduğu son derece
zor ekonomik koşullarda
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
meclisinde karar alındığı bi-
çimiyle anımsadığı ve ilko-
kullarda kutlanan "kuruye-
mişli, meyveli" haftalann çağ-
nşımı ile örtüştüğü içindir ki,
günümüzün ilerlemiş (!) ko-
şullarıyla bağdaştırmıyor. Ki
bence çok yanılıyor... Türki-
ye'nin bugün de, neredeyse
aynen ilk meclis günlerinde-
ki o zor ekonomik koşullar-
da olması biryana, ithalatın
üçe katlandığını, ihracatın
ürkütücü biçimde gerilediği-
ni, üretimin ise neredeyse
durma noktasına geldiğini
unutmayalım.
Acaba, Türkiye'nin bugün
bu noktaya gelmesinde,
Türklerce "a la Turca" anla-
şılan ve a "la Turca" uygu-
lanan liberal ekonomi poli-
tikasının ve bunun sonucu
gelen çılgın yabancı iüks tü-
ketimin hiç mi rolü olmadı?
Evet nasıl dürüstlük ve say-
gı eskimeyen değerler ol-
mak gerekiyorsa, üretimde,
sanayide "yehiliğe" prim ver-
mek de eskimemeli. Tersine
güçlendirilmeli... Bir zaman-
lar Osmanlılann topla tüfek-
le girmekle övündükleri ül-
kelere 21 'inci yüzyılda Türk
damgalı mallarta girsek kö-
tü mü olurdu dersiniz? Gir-
mek için çırpındığımız AB'ye
giden yol da güçlü ekonomi-
den geçmiyor mu?
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiı turk.net
• ı':\-
- '4
s •
ÇÎZGtLtK KÂMtL MASARACl
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27Aralık
ERZİNCAN FBLÂKETİL
t359'DA BU6ÛN, SABfiHA KAKŞl O2 'DS, BltZİN-
CAN ve ÇEVKESİNOE SÛYLHC BlR D€PBEU DLMU$7V.
52 SANlYE SÜeSAJ VE ÜJCMTER ÖLÇSĞİNE GÖ&
?.9 ŞIPOETİNDEKİ OEPREM,OLASANÛSTÛ BİR
•fllCltutA YOLAÇMtŞTt.bePIZEtoİN ŞİPPETİYLE
İ6 BİN S8S EV VE YAP1 YIKILMfÇ, KÖPRÜLEK
KULUMILUAZ DUBlJMA SEUUİf, TEL&ÜAP
HATLABl KDPMUÇ, KENTİN Dİ6&Z ICENTl&ZLE
İLtŞKİSl tESİUAİÇTİ. BU NE&ENLB, TÜM
YURTTA mBEK 6EÇ AUNACAK, YARDIU
EKJPtSe/ DE AAJCAK K6P£ÛL£JZ ONA&LD'K-
7AN SONRA BKZİNCAN'A ULA$ABİLEC£KLEfi-
Dİ.PEPBEMİM ASIL SÜYÛK ZARAZI İSE, İN-
SAN MYBf AÇJSINPANOI. KORKUNÇ SİR
SAyiYPf BU :4OgfH KİŞİ'/.
TÜRKKALPVAKFI
"Çocuk Kardiyolojisi"
Türk Kalp Vakfı
kalitesi ve titizliğiyle
hizmetinizde
19 Mayıs Cd No. 8 Şışlı/İSTANBUL
Tel:(0212)2120707(pbx) •
Faks:(0212)212 6835 ~"
— •-'. ^ ANKARA 6. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ " ,
Esas: 1995/392 Karar: 1999/290
Davacı Orman Genel Müdürlüğü vekili tarafından davahlar Zafer Erdi vs. aleyhine açılan alacak davasının sonunda verilen ka-
rar gereğınce:
Orman Genel Müdürlüğü müfettişlerince hazırlanan fezleke ile belırtden toplam 1.638.461.000 TL. idare zararını meydana ge-
tiren davalılardan müştereken ve müteselsılen sorumlu tutulan kişilerden olay tarihinden ıtibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili-
ni ıstemıştir.
Mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen davalılardan Davut Aslan'ın adresı tespit edilemediğınden ve daha evvelce
dava dılekçesı ve duruşma günü ile mahkeme karan ve temyız düekçesi ılanen tebliğ edümış, Yargıtay onama ilamının da ılanen
tebliğine karar verıldığınden, Yargıtay onama ilamı yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20.12.2000.
Basın: 77208
İSTANBUL 2. İFLAS DAİRESl MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Dosya No: 1999/19
îflas tasfiyesi maksadıyla müflis masası malvarlığına dahil ve kaydına tstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafîk Tescil Şube Müdürlüğü'nce
ıflas şerhı konularak bilirkişi marifeti ile yaptınlan kıymet takdiîinde 34.000.000.000.- TL. değer bıçilen XJ8 4.0 Executive tipinde
BC9707092230 Motor, SAJJJALD4CR814277 şasi seri numaralı MT Bej renginde 34 LH 889 plaka sayılı Jaguarmarka 1998 model ara-
cuı açık arttırma suretıyle satışına iflas idaresınce karar verilmiştir.
Satışın ilk açık arttırmasının 23 11 2000 Perşembe günü saat 10.00-10 15 arasında Mehmet Akif Caddesı 2. Sokak, No: 20/A Şirinev-
ler-lstanbul adresinde yapılacak olup. ilk açık arttırmada muhammen bedelin yüzde 75'inı bulmaması halınde aracın ikinci açık armr-
masının 24.11.2000 günü aynı yer ve saatler arasında muhammen bedelin yüzde 4O'ı ile satış ve paylaştınna masraflannı karşılaması ha-
linde satış yapılacak. aksı takdırde satış düşürülecektir. Satışa ıştırak etmek ısteyenlenn muhammen bedelin yüzde 20'si oramnda nakit
teminatlarını satış anında iflas idaresine vermeleri gerektiği, ihale karar pulu, tellaliye resmi, KDV ve Eğıtime Katkı Payı ile satıştan son-
ra doğacak her türlü masrafların alıcıya ait olacağı, satışa ıştırak edeceklenn belirtilen gün ve saatte satış mahallınde hazır bulunmalan
hususu tebliğ ve ilan olunur. 10.11.2000 Basın: 66079
PANO
DENİZ KAVUKÇUOGLU
Ayinlerde Tükenen HayaUar
Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin tarihine iliş-
kin en "dramatik" belgeler, Stalin döneminde ya-
pılan parti kongrelerinin tutanaklarıydı bence... Bir
zamanlar iş edinip, şimdi olmayan Alman Demok-
ratik Cumhuriyeti'nde basılmış Almanca çevirilerin-
den satır satır okumuştum bu tutanaklan... Bu tu-
tanaklarda "alkışlar" ve diğer "tezahürat", sözge-
limi, "delegeler hep birlikte ayağa kalktılar, konuş-
macıyı dakikalarca alkışladılar..." ya da "delegeler
birağızdan 'Bravo!.. Bravo!..' diye bağırdılar..." bi-
çiminde parantezler içinde belirtilirdi. Eldeki tuta-
naklara göre 19. Parti Kongresi'nde Stalin yolda-
şın konuşması tam 149 kez alkışlarla kesilmiş, co-
şan delegeler 54 kez de bir ağızdan "Entemasyo-
nal Marşı"nı söylemişlerdi...
Leninist "demokratik merkeziyetçilik" ilkelerine
göre parti örgütü kongre delegelerini, kongre de-
legeleri merkez komitesini, merkez komitesi ken-
di içinden politbüroyu, politbüro da yine kendi için-
den sekretaryayı seçerdi. Hiyerarşinin en tepesin-
de ise, "merkezi demokrasi"ri\n düşünen beyni,
konuşan dili olan parti genel sekreteri bulunuyor-
du... Stalin 1922 yılında, Lenin henüz hayattayken
Komünist Partisi'nin genel sekreterliğine getirilmiş,
5 Mart 1953 günü ölene kadar bu görevde kalmış-
tı. 1924 yılında Lenin'in ölmesi üzerine iktidannı
pekiştiren Stalin'in görev süresince, merkez komi-
tesinde hiçbir yöneticinin siyasal ömrü iki dönem-
den fazla sürmemişti. Ya sindiriliyor, ya sürülüyor
ya da öldürülüyorlardı... Örneğin, 1934 yılında Le-
ningrad parti örgütünün önderi Sergey Kirov öl-
dürülmüştü. 1936-1938 yılları arasında sahnele-
nen "MoskovaDurvşmalan"ndaGrigori Zinovyev,
Lev Kamenev, Nikolay Buharin, Aleksey Rikov
ve daha yüzlerce siyasal önder "karşıdevrimcilik"
nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmış, 1937 yılında
ise ünlü Mareşal Mihail Tuhaçevski ile birlikte bir-
çok subay "vafana /Aıanef"ten idam edilmişti.
Heryıl Moskova'da, Kızıl Meydan'da düzenlenen
Büyük Ekim Devrimi kutlamalan da, trajik "Mosko-
va Duruşmalan" da, parti kongreleri de "topluayin-
ler"d\ özünde... Bu ayinlerde insanların ruhu kolek-
tifleşiyordu. Geniş caddelerden akan kızıl bayrak-
lar, binlerce ağızdan söylenen marşlar, yürüyen on-
binlerin ayak sesleri arasında "birey' yok oluyor, kim-
likler anonimleşiyor, insanlar kişiliksizleşiyordu...
Çin'de yaşananlar daha mı farklıydı? Orada da
"Kültür Devrimi" yıllannda Beethoven'ın, Mozart'ın
müzığine saldıranlar, Gauguin'in, Picasso'nun re-
simlerini parçalayanlar, Shakespeare'in, Moli-
ere'in oyunlannı yasaklayanlar, Goethe'nin, Gi-
de'in kitaplarını yakanlar benzer "ay/nter'de ano-
nimleşmiş, kişıliksızleştırilmış kalabalıklar değil miy-
di? İnsanlar orada da benzer bayraklar, benzer
marşlar, benzer ayak sesleri arasında kopmamış-
lar, kopanlmamışlar mıydı gerçeklerden, hayatJa-
nndan?..
Sovyetler Birliği'nde, Çin Halk Cumhuriyeti'nde
olduğu gibi Doğu Avrupa'nın sosyalist ülkelerinde
de "toplu ayinler" büyük çözülmelerin, çürümele-
rin, çöküşlerin, kaçınılmaz "son'un habercisiydi
aslında... Özgürtüklerinı yitirmiş; üstelik bayraklar,
marşlar, törenler arasında bu yitim sürecinin ken-
di iradesine bağlı, kendisinin belirlediği birolgu ol-
duğunu düşünen, sanan, bu süreci olumlayan in-
sanlar, amacı, "emeği ve emeğin yaratıcısı insanı
özgürleştirmek" olan bir dünya görüşünü, sosya-
lizmi nasıl, kime karşı savunacaklardı? Bu müm-
kün olsa Sovyetler Biriiği çöker, Çin Halk Cumhu-
riyeti de "Coca Cola Company"n\n yeryüzündeki
en büyük pazanna dönüşür müydü? Beriin Duva-
n yıkılınca insanlar önce Batı'nın manav tezgâhla-
nna koşmuşlar, "Çikita" muzlannı, "Yafe'portakal-
larını talan etmişlerdi! Sosyalist dünyanın en güç-
lü sanayi ülkesi olan Alman Demokratik Cumhuri-
yeti'nin eğitimli insanı ile Türkiye'de Turgut Özal'ın
"vitrin liberalizmi"n'\ göklere çıkartan gecekondulu
ev kadını arasında, -en azından "Çikita" muz bağ-
lamında-, bir fark olmalıydı. Ama yoktu anlaşılan!
Nasıl açıklayacaktık bunu? "Reel sosyalizm"\n ta-
rihi, "top/u ayı'nter'de tükenen hayatlann datarihiy-
di aynı zamanda...
• • •
Daha keyifli yazılarda buluşmak umuduyla tüm
okurlanmın Şeker Bayramı'nı kutlar, başanlar, mut-
luluklar, esenlikler dilerim.
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu(atuyap.com)
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6
1/ Bir kimse-
yi,birtoplulu-
ğu temsil et- 2
meye yarayan 3
işaret; amb-
lem. 2/ Çeşitli
renklerde ka- 5
reli olan ku- 6
maş... Vücutta
biriken azotlu
madde. 3/
"Eğlenecek
— bula-
maa'Gönlümdeki
köşk olmasa" (Âşık
Veysel)... tnce yapı- 2
h. 4/Köpek...Güney 3
Amerika'da yaban
hayvanlannı yakala- 5
mak için kullanılan
kement. 5/ Küçük ma-
ğara... Yumurtalık. 6/
E\Ten... Olumsuzluk
behrten bir önek. II
Ayıu adlı ottan elde edilen ve suyla kanlarak tutkal
gibi kullanılan toz... Çoksesli müzikte bir beste tü-
rü. 8/ Iri ve siyah taneli bir üzüm cinsi. 9/ Kakım
da denilen bir kürk havvam... Argoda küfur.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Osmanlı devletinde padişah divanı kaleminin
başı. 2/ Kurnaz, açıkgöz... Nijerya'nın para bırimi.
3/ Papağanla akraba küçük bir kuş... Yeşilırmak'ın
antik dönemlerdeki adı. 4/ Duman lekesi... Acı
portakal esansı ve kınakına özütü içeren soda tipi.
5/ Evcil bir geyik... Kürkü değerli yırtıcı bir hay-
van. 6/ "Nazik —": Aziz Nesin'in öykü kitabı... Rad-
yum elementinin simgesi. 7/ Güney Amerika yer-
lilenrun oklanna sürdükleri çok güçlü bitkisel ze-
hir... Geleceğı ögrenmek için kimi nesnelere bakıp
anlam çıkarma. 8/ Yunan mitolojisinde kavga tan-
nçası... Çıplak vücut resmi. 9/ Hıroşima'ya atom
bombasını atan ABD uçağımn adı. •