18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2000 ÇARŞAMBA SSK'nin tasfiyesi, küreselleşmepolitikalarının oluşturduğu koşullardagündemegeldi Sosyal güvenlikgerçeğiDr. ALt RIZA ÜÇER Dr.CİHATOĞAN "Bireysel Emeklilik, SSK'nin Ye- niden Yapılandınlması. Türkiye tş Kurumu'nun kurulması, Bağ- Kur'un yeniden yapılandınlması ve SSK ile Bağ-Kur'un Sosyal Gü- venlik Kurumu adıyla tek çatı alûn- da toplanması gibi alt başlıklardan oluşan Sosyal Güvenlik Yasa Tasa- nsı'nı, hükümet bu yasama döne- minde TBMM gündemine almayı planlanuştı. Ancak ani bir karar değişildiği ile ilgüi dûzenlemeler için Meclis devre dışı bırakıldı ve tasa- n kanun hükmiinde kararname olarak Cumhurbaşkanının onayı- na sunuldu." Gerçekten sıkça yinelenen bu id- dialardaki gibi başta SSK olmak üzere sosyal güvenlik kurumlan- nın gelir-gider dengeleri bozulmuş mudur? Bu kurumlar bütçede kara delikler oluşmasma yol açacak bir finansman krizi içinde midir? Di- ğer sosyal güvenlik kurumlanndan farklı olarak, aynı zamanda kapsa- dığı nüfusa sağlık hizmeti de su- nan SSK, sigortahlanna hizmet ve- remeyecek hale mi gelmiştir? Oldubltti mantığı SSK'nin öncelikle sosyal güven- lik ve sağlık alanında bölünmesi, sağlık hizmetleri sunumundan vaz- geçerek dışandan hizmet satın al- ması ve kuruma bağlı sigortalılann zaman içerisinde, hükümetin de desteği ile bireysel sigorta kapsamı- na kaydınlması gibi girişimler ne- ler getirecek ve neler götürecektir? Ne yazık ki ülkemizin sağlık hiz- metlerinin sunumu ve finansmanı- nı yaşamsal boyutta etkileyecek olan bu değişiklikler, kamuoyunda yete- rince ve sağlıklı bir biçimde tartı- şılamamış, adeta biroldubitti man- tığı ile yasalaştınlma aşamasına ge- tirilmiştir. Konunun düşündürücü olan yanı, bilimsel birgözle değer- lendirildiğine SSK ile ilgili olarak çok farklı bir sonuca ulaşılmasıdır. Asıl amaç, artan sağlık ve sosyal gü- venlik harcamalan nedeniyle sos- yal güvenlik sisteminin içine düşü- rüldüğü kaynak sorununa bir çö- züm bulunması mıdır, yoksa devle- tin sosyal kimliğinden anndınlma- sı mıdır? Devletln sosyal klmllği Devletin sosyal kimliği, kapitaliz- min son yirmi yıldır süregelen kü- resel ekonomik bunalımını aşmak için uyguladığı siyasi, ekonomik ve kültürel önlemlerin boy hedefi olmuştur. Bu önlemler, devletin sos- yal kirnliğini tanımlayan tüm sistem- lerle birlikte sağlık ve sosyal güven- lik sistemlerini de derinden etkile- miştir. Bu önlemlerle sosyal devlet döneminde bütünsel bir nitelik ka- zanarak devlet güvencesine alınan, sağlık ve sosyal güvenlik sistemle- ri tarafından korunup geliştirilen haklar sınırlanacak; devletin bu hak- lann kullanılması konusundaki so- rumluluğu en aza indirilecektir. Zo- runlu ve ertelenemez olarak nitele- nen bu süreçte bütünsel bir nitelik taşıyan sosyal haklar birbirinden soyutlanacak; bu haklann kullanıl- masını sağlayan kamusal hizmetler niteliksizleştirilip gözden düşürüle- cek ve giderek piyasa kural ve ko- şullanna teslim edilecektir.(*) Bü girişimler amacma ulaştığın- da, devletin temel insan haklan ile ilgili sorumluluğu yalmzca soyut bir yaşama hakkının korunması ile sınırlanacak; insanca yaşamak için gerekli olan diğer haklann nasıl ve hangi koşullarda kullanılabileceği, hak isteme gücü ve yetkisi ile, ya- ni ekonomik ve siyasal güç ile be- lirlenecektir. Böylece, yaruun dün- yasmda insanca yaşamak, bedelini ödeyebiknlerin kullandığı bir azın- lık hakkuıa dönüşecektir. SSK'de neler oluyor? Ülkemizde Sağlık Bakanlığı, SSK, Milli Savunma Bakanlığı, tıp fakültesi hastaneleri, KlT'ler gibi ku- rum ve kuruluşlar hem hizmet su- nucusu hem de finansman kaynağı durumundadır. Bağ-Kur, Emekli Sandığı, özel sağlık sigortalan gi- bi bazı kurum ve kuruluşlar ise yal- nızca finansman sağlayıcı durum- da olup kamu ve özel kesimden hiz- met satın almaktadır. Özel hasta- neler, özel tanı ve tedavi merkezle- ri, muayenehane hekimleri, Kızı- lay, Organ Nakli Vakfi gibi kurum ve kuruluşlar ile eczaneler ise ke- sim olarak yalnızca hizmet sunucu- su konumundadır. SSK'nin 1998 yılında sağlık kap- samındaki nüfusu 32.7milyon, Bağ- Kur'un 5.7 milyon, Emekli Sandı- SSK'nin 1988-1998 Donemindeki Yataklı Ünite ve Yatak Sayılarındaki Değişimin Karşılaştırılması Yıllar 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 Kapsamdaki Nüfus 16.487.763 17.278.289 18.305.136 19.247.460 21.370.361 22.879.897 24.812.466 26.538.668 28.062.033 30.379.656 32.747.588 Üntte Sayısı 368 371 412 401 414 428 456 496 499 507 513 Yatak Sayıa 22.096 22.508 23.981 25.253 25.617 28.204 26.877 27.377 27.744 28.928 29.664 Yataklı Ünite Sayısı 88 91 94 105 106 110 112 115 117 118 121 Kaynak SSK FaaHyet Raporlan ve Istabstik YıtlıHan, 1998-1988. SSK'nin 1988-1998 Donemindeki Hastalık Sigortası Celir Ciderlerinin Karsılaştırılması Ydbr 1988 1989 Hastalık Stgortasmın Toplam Geüriert MHyarTL Hastakk Sigortasmm Toplam Giderteri «ttyarTL 867.448 539.528 1.717.697 , 1.251.388 1990 | 3.266.698 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 6.258.078 9.898.399 2.394.383 HastaMı Sıçortâsınifl GeKrFazbsı MüyarTL 358.705 466.309 872.315 4.397.821 1.860.256 8.124.274 16.408.303 ' 13.084.711 23.272.360 32.404.732 90.754.457 219.164.047 429.880.542 25.147.524 1.774.115 3.323.591 - 47.129.025 93.578.385 211.458.351 - 7.705.696 ,429.019.776 860.767 Hastalık Sigortasının GtderFazfcası (Aç*) MüyarTL - 1.875.174 14.724.293 2.823.928 - - Kaynak SSK Istatm Yıllıklan ve Faaliyet Raporlan, 1988-199$ 35000000 30000000 25000000 15000000 1988-1998 Donemindeki SSK kapsamındaki nüfus l 10000000 5000000 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 Türkiye'deki hekimlerin kurumlara göre dağılımı (1997) Türkiye'deki hemşirelerin kurumlara , göre dağılımı (1997) I Sağlık Bakanlığı Unıversıteler SSK Dığer BdÜflı U n i v e r s i t e t e r ûğer SSK'nin 1988-1998 Döneminde Yatırım Harcamalarının DİE 1987=100 Tüketid Fiyatları Endeksine Cöre Reel Olarak Karsılastfrıtması Yıllar 1988 1989 990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 Toplam Yafcnmlar Tüm Gefirter 100.00 100.00 131.82 121.13 128.63 151.95 124.37 119.80 129.58 152.64 136.13 138.40 106.49 , 140.46 97.33 83.76 1997 ; 115.90 1998 ' 76.81 161.08 158.26 157.01 203.13 Kaynak SSK Faaliyet Raporlan ve Istatıs- (A YMöan, 1988-1998 DİE 1987=100 tû- teticiffyaflanenctetetyıfortalaması, 1988- 7998. Sosyal güvenlik kurumlannın sağlık hizmetleri kapsamındaki nüfus (1998) t O osyal Sigortalar Kurumu, ülkemizin en geniş O kapsamlı sosyal güvenlik kurumudur. SSK'nin sağlık kapsamındaki nüfus, 1988-1998 döneminde iki katma çıkarken toplam ünite ve yataklı ünite sayısı 1.4 kat, yatak sayısı ise 1.3 kat artabilmiştir. ğı'nın ise 2 milyondur. Böylece, üç sosyal güvenlik kurumunun sağlık kapsamındaki nüfusu, ülke nüfu- sunun %62'sine ulaşrruştır. Hizmet akdiyle çalışanlann sos- yal güvenliğini sağlamak üzere 1936 tarih ve 3008 sayılı Iş Kanunu ile öngörülen, ancak on yıllık bir ge- cikmeyle 9 Temmuz 1945 tarih ve 4792 sayüı kanunla 1 Ocak 1946'da kurulan Işçi Sigortalan Kurumu'nun adı, 1964 tarih ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 136. mad- desi ile Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) olmuştur. Kurumun kuruluş ve gelişiminde Ikinci Dünya Sava- şı sonrasında özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yaygınlaşan sosyal dev- let anlayışının ülkemizdeki yansı- malan ve 1 % 1 Anayasasrnın ardın- dan sosyal devlet ilkesinin yaşama geçirilmesi çabalannın etkisi vardır. SSK'nin tasfiyesi de neoliberal ek- senli küreselleşme politikalarının tüm dünyayı ve bu arada ülkemizi etkisi altına aldığı koşullarda gün- deme gelmiştir. Farkı saglık hlzmetl Sosyal Sigortalar Kurumu, ülke- mizin en geniş kapsamlı sosyal gü- venlik kurumudur. Kurumun sağlık ve sosyal sigorta uygulamalannda günümüze kadar kapsamdaki nüfus ve sağlanan yardımlarda yatay ve di- key gelişmeler olmuştur. SSK, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur'dan farklı olarak aynı zamanda sigorta- hlanna sağlık hizmeti de sunmak- tadır. SSK'nin sağlık kapsamında- ki nüfus, 1988-1998 döneminde iki katma çıkarak ülke nüfusunun yak- laşık olarak yansına ulaşrruştır (32.7 milyon). On yıliık dönem 1988 yıhnda 88 yataklı sağlık ku- ruluşundaki toplam 22.096 hasta yatağıyla 16.487.763 kişiye hizmet veren SSK, bu kapasiteyi 1998 yı- lında ancak 121 adet yataklı sağlık kuruluşunda bulunan toplam 29.664 hasta yatağına arttırabilmiş, bu ara- da kapsamdaki nüfus da 32.747.588 kişiye ulaşmıştır. Kurumun toplam ünite sayısı ise yalnızca 1.4 kat ar- tarak 513'e çıkmıştır. Buna paralel olarak kurumun on yıllık dönem sonunda dönem başına göre ayak- ta muayene sayısındaki artış 1,7 kat olurken ameliyat sayısı 1.4 kat, do- ğum sayısı ise 1.5 kat artmıştır. Kurumun kapsamdaki nüfusu on yıllık dönemin sonunda 2 katma çı- karken toplam ünite ve yataklı üni- te sayısı 1.4 kat, yatak sayısı ise 1.3 kat artabilmiştir. 1998 yılı itiban ile sigortalılann yaklaşık %55'ini kapsayan ve taş- ra sevkleri nedeniyle büyük bir yük taşıyan Ankara, Istanbul ve tzmir il- leri SSK hastanelerinde tek bir man- yerik rezonans görüntüleme (MR) aygıtının bulunmaması oldukça dü- şündürücüdür. Çoğunluğu özel gö- rüntüleme merkezlerinde olmak üzere yalnızca Istanbul 'daki MR sayısının Ingiltere'deki toplam MR sayısından daha fazla olduğu göz önüne almdığında SSK'nin bu alan- daki eksikliği de çarpıcı bir örnek olarak tabloyu netleştirmektedir. Hastanelerin durumu Yine sigortalılann %10'undan fazlasını kapsayan ve başta Ege Böl- gesi olmak üzere birçok çevre ilin- den önemli oranda sevk yükü taşı- yan fzmir'deki SSK hastanelerinin birinde yalnızca tek bir bilgisayar- lı tomograrı (BT) cihazının olma- sı ve bu ilin yansına hizmet veren Bozyaka SSK Hastanesi'nde bir BT cihazının olmaması dıkkat çe- kicidir. SSK'nin neredeyse tüm yükünü taşıyan Istanbul ve fzmir'deki has- tanelerinde MR cihazı yoktur ve Ankara'daki Dışkapı SSK Hasta- nesi'nde, kuruluş aşamasını henüz tamamlayan MR merkezi birkaç hafta önce hizmet vermeye başla- yabilmiştir. Kurumun gereksinim- lerini karşılayacak harcamalan yap- masının önünde çeşitli engellerya- ratıhrken SSK vakıf ve dernekJeri aracılığı ile sağlanan kaynaklarla ihtiyaç duyulmayan illerde ilginç gelişmeler yaşanabilmektedir. Rotasız gidlş SSK sigortalılannm %1'inden azını kapsayan Trabzon SSK Has- tanesi'nde bu yolla bir MR merke- zinin kurulması, planlama anlayı- şının yok sayılması ve SSK'nin mer- kezi planlama ile belirlenecek ge- reksinimlere göre özerk biçimde yatınm yapmasının engellenmesi sonucunda vanlan rotasız gidişin kara mizah konusu olacak bir örne- ğidir. Kurumun 1988 yılında kap- sadığı nüfus 16.48 milyon ve toplam fiili kadro sayısı 53.957 iken 1998 yılında kapsamdaki nüfus 32.78 mil- yon ile yaklaşık iki katma çıkmış, ancak toplam fiili kadro sayısı 59.364'e yükselebilmiştir. Yani kap- samdaki nüfus yaklaşık olarak % 100 oranında artarken toplam fiili kad- ro sayısı yalnızca % 10 oranında art- tmlmıştır. Doktor ve hemşlre sayısı SSK'de 1997 yıhnda çahşan top- lam hekim sayısı 7493, uzman he- kim sayısı 4345, pratisyen hekim sayısı 3148, hemşire sayısı ise 7708'dir. Ülkemizde hekimlerin yalnızca %10'u, hemşirelerin ise %11 'i SSK'de istihdam edilmekte- dir. Daha önce de vurguladığımız gibi, aynı dönemde ayakta muaye- ne sayısı 1.7 katma, yatarak teda- vi gören hasta sayısı 1.4 katına çı- karken fiili kadro sayısı ancak 1.1 kat artmıştır. Bu durum, SSK'nin sunduğu sağlık hizmeti kalitesinin kaçınılmaz bir biçimde düşmesine yol açmıştır. Hizmet yeterslzllfll Yatınm harcamalanndaki azal- ma ile birlikte değerlendirildiğinde insan kaynaklanndaki bu gerileme de SSK'deki sağlık hizmeti yeter- sizliğini kolayca açıklamaktadır. Nüfusun yansına sağlık hizmeti ve- ren bir kurumun ülkenin hekim ve hemşirelerinin yalnızca %10'unu istihdam etmesi, milyonlarca insa- nımız için sorun yumağına dönüş- türülen SSK hastanelerinin. hasta yü- künü nasıl taşıyamaz hale getirildi- ğini açıkça ortaya koymaktadır. Hastalık sigortası primi SSK'nin hastalık sigortası kolu- nun finansman kaynağı hastalık si- gortası primleridir. Hastalık sigor- tasından yapılan tüm masraflann yıl içinde elde edilen hastalık si- gortası primlerinden karşılanması zorunluluğu bulunmaktadır. SSK istatistiklerinin değerlendirilmesi sonucunda, bu sigorta kolunun prim gelirlerine hastalardan alınan ilaç iş- tirak payı bedelleri, giderlerine ise hastalara, hastahktan dolayı öde- nen iş görememe ödenekleri de da- hil edilmek suretiyle yapılan gelir- gider dengesi analizlerinde şu so- nuçlar göze çarpmaktadır: • 1993 yılına kadar sürekli faz- lalık veren, yani toplanan primlerin hepsini harcayamayarak bir kısmı- nı arttıran hastalık sigortası, 1994 yılından itibaren açık vermeye baş- lamış. 1995 yılında ise gelirlerin yansına karşılık gelen yaklaşık 15 trilyon TL. açık vermiştir. • 1996 yılında hastalık sigortası- nın tüm giderlerinin tüm gelirleri- ne göre verdiği açık oranı %3 'e ge- rilemiştir. • Kurumun hastalık sigortası ge- lirleri 1997 ve 1998 yıllannda ye- niden fazlalık venniştir. Kara delik masalları 'Kara Delik' masallanna rağmen 1988-1998 döneminde hastalık si- gortası gelirleri, 1994-1996 yıllan dışında tüm giderleri karşılamış ve açık vermek bir yana, fazla vermiş- tir. Bu sonuç; SSK sağlık hizmetle- rinde, Ueri sürüknin aksine finans- man krizi yaşanmadığını güster- mektedir. (*) Piyal, B., Sağlığın Ekonomi Politiği, Bilim ve Ütopya, Aralık 1998. SÜRECEK AVRUPA^DAN GÜRAY ÖZ Avrupa Birligi: Nasd istersiniz, çekindekli mi, çekjpdeksiz mi? FRANKFURT -Türkıye'de muvafık, münafık bü- yük bir çoğunluk, Avrupa Birliği'ne girilmesinden ya- na. En azından kaçınılmaz bir olgu olarak kabul edi- yor. Buraya kadar iyi, iyi de konu ile ilgili tartışmalar ne yazık ki yüzeysel. Tarih boyutundan yoksun; ge- lecek perspektifi ise hiç taşımıyor. Türkiye, kimi Av- rupa ülkelerinin oluşturduğu Kömür ve Çdik BiıHğTnin gelişimi ile kurulan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) ortak üye oldu. Avrupa Ekonomik Topluluğu daha sonra ekonomik görevleri siyasal bir yapıyla bü- tünleştirme amacıyla Avrupa Topluluğu'na dönüştü. Türkiye ilk anlaşmadaki yerinde kaldı. Avrupa Top- luluğu siyasallaşma yönündeki gelişmesini bir üst aşa- maya yükselterek Avrupa Birliği adını aldı. Türkiye, AET ite arasındaki ortaklık anlaşmasının koşullann- da ve dünyasında kaldı. Avrupa Birliği, işine gelen konularda, örneğin gümrük birliği gibi, AET ile Tür- kiye arasındaki anlaşmanın gereklerini hatırladı, işi- ne gelmeyen zaman ve konularda ise aradan çok za- man geçtiğini, koşullann değiştiğini ileri sürdü. Sü- rekli yenilenen ve bitmeyecek koşullar ileri sürmeye devam etti. Askeri darbelerin de desteğiyle uzayan bir askı döneminden sonra Helsinki'de Türkiye, Av- rupa Birliği'ne tam üye adaylığı statüsüne kavuştu. Peki bundan sonra ne olacak? Muvafıklar, "Eh za- manı geldi, artık üç vakitte bu iş tamamdır" diyor- lar. Münafıklar ise "Ne yapalım bu bir olgudur, kü- reselleşen dünyada başka çare mi kaldı?" diye ağ- layarak gıden gelın pozundalar. Unutulan bir nokta ise Avrupa Birliği'nin, kısasöy- lenişiyle AB'nin, çok uzak olmayan, Türkiye'nin tam üyeliği için geçecek zamandan daha kısa olduğu kesin olan bir zaman dilimi içinde, bir kere daha şe- kil ve içerik değişikliğine uğrayacağıdır. Tezleri şim- diden hazır ve ilk adımlan atılmış olan bu konsept değişikliği, üç halkadan oluşacak bir Avrupa Birliği öngörüyor. Çekirdek Avrupa, (Almanya ve Fransa'nın başı çektiği muhtemelen beş ülke) diğer AB ülkele- ri ve adaylıkları onaylanacak olanlardan oluşacak üçüncü halka. Türkiye hangi Avrupa Birliği'ne gire- cek dersiniz? Tartışmalanmızdaki yüzeyselliğin bir diğer kanrtı da Avrupa Birliği'ne girmekle 'çağdaş uygartık'ya da '8a- f/W/şma'nın bir ve aynı şey sayılması. Zaten iki ölçü kaldı elimizde. Çağdaşlaşmak için ya küreselleşen dünyanın koşullanna teslim olmak, bu daha çok ABD anlamına geliyor ya da Avrupa Birliği'ne, bu da ga- liba ağıriıklı olarak Almanya demek oluyor, girmek ge- rekiyormuş. Çağdaşlaşmanın gerekleri ile AB üyeli- ğinin koşullannın her zaman ve her koşulda birbiriy- le çakışmadığını söyleyenlere ise söz hakkı yok. Deli dana'ya 60 milyon Euro Avrupa Birliği Komisyonu ve AB Parlamen- tosu Bakanlar Kurulu 2001 yılı bütçesini 92.5 milyar Euro (yaklaşık 183 milyar mark) olarak karartaştırdı. Önümüzdeki günlerde onaylan- ması beklenen bütçede ödemelerin yüzde 3.5'ten daha fazla artmaması için önlemler alındı. Bütçe ön hazıriık toplantılannda Balkan ülkelerine yardım ve küçük ve orta ölçekli iş- tetmelerin orta vadeli desteklenmesi ve deli da- na hastalığına karşı mücadele programına ay- nlacak miktar yoğun bir şekilde tartışıldı. Önü- müzdeki yıl Balkan ülkelerine 839 milyon Eu- ro, yalnızca Sırbistan'a 240 milyon verilmesi de bütçede öngörülüyor. 2001 -2005 yıllan ara- sında küçük ve orta ölçekli işletmetere yapıl- ması gereken 450 milyon Euro'nun 100 mit- yonunun önümüzdeki yıl ödenmesi de karar altına alındı. Deli dana hastalığının boyutlannı öğrenmek için yapılması gereken testler için aynlan fon ise 60 milyon Euro. Fransızlann id- diasına göre Almany a'da çok az test yapılıyor. Bu durumda bu 60 milyon Euro'nun önemli bir kısmı Almanya'ya gidecek demektir. Peki, Al- manya'da ne kadar sığır var? Bu sorunun cevabı Alman Federal Istatistik Da- iresi'nden değil, muhafazakâr Die VVert gazete- sininZippapart-ZappköşesindengeJdi: "Hürli- beralterin seçmen sayısından daha fazla." kdm değişiklikleri korkutuyor Dünya Iklim Konferansı dişe dokunur bir sonuç ala- madan kapandı. ABD ile Avrupa Birliği, karşılıklı bir- birlerini suçladılar. Time gazetesinde yer alan bir ha- bere göre ise Avrupalı bilim adamları gelecek elli yıl- da gerçekleşecek iklim değişikliklerini korkutucu buluyorlar. Bilim adamlannın öngörülerini birgrafik- le özetleyen Die Welt gazetesi ilginç birtablo sunu- yor: Buna göre, Iskandinav ülkelerinde hava artık so- ğuk değil ılık olacak, tundralar yerlerini hızlı büyü- yen çam ormanlanna bırakacak. Ingiltere yağmura teslim olacak ve su baskınlan artadak. Fransa'da atom santrallan, su sıkıntısı nedeniyle soğutmatesisleri iyi çalışmayacağı için kapanacak. Almanya'da kuzey ve doğu kıyılannda fırtınalar nedeniyle yaşamak ne- redeyse imkânstz hale gelecek. Akdeniz'de deniz se- vryesi yanm metre kadar yükselecek. Bölgede ısı ar- tacak. Ama asıl tehlike, bütün bu değişiklikler değil. In- sanoğlu alışır. Asıl tehlike daha büyük, daha korku- tucu! Grafikte açık seçik görünüyor: Asıl tehlike, çöl- leşen ve yaşanması artık imkânsız hale gelecek olan Afrika'dan, açlık nedeniyle Avrupa'ya göç edecek olan "iklim kaçakları". AB'den yapısal reform desteği 150 milyon Euro'luk hibe yardımma onay ANKARA (AA)-A\- rupa Birliği, MEDA programı kapsamında Türkiye'ye, yapısal re- formlann desteklenme- si için 150 milyon Euro tutannda yardım verme- yi kabul etti. Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcili- ği'nden yapılan açıkla- mada, Türkiye'nin, "gaz ve elektrik sektörlerinin AB mevzuatına uygun biçimde liberalizasyonu- nu 2001 \ıh sonuna dek tamamlamayvtelekomü- nikasyon alanında AB standarüannın uygulan- masını, tanm reformu- nu sürdürmeyi, çalışma. sosyal güvenlik ve sağlık alanlannda AB standart- lan uygulama v« bu alan- larda kadın erkek eşitli- ğini sağlama^ı ve çevre koruma mevzuatını AB'nin ilgili mevzuatiy- la uyumlandırmayı" ta- ahhüt etmesi üzerine, bu yardıma hak kazandığı bildirildi. Açıklamada, söz konusu 150 milyon Euro'luk hibe yardımın, AB'nin Türkiye için ön- gördüğü daha geniş bir yardım paketinin parça- sı olduğu belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle