Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2000 PAZAR
HABERLER
DUIVYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Öğretmen ve
Demoknasi
Sevgili,
Hiç kuşkum yok.. senin de unutmadığın, unu-
tamadığın öğretmenlerin vardır. Yine kuşkum
yok ki, sei. de 24 kasım Öğretmenler Günü'nde
buruk duygular içinde olmuşsundur.
Bümem Cevat Fehmî Başkut'un "Paydos"
adli oyununu izlemiş miydin?
Daha 1950'li yıllann başlarında, öğretmenin
ve dolayısıyla toplumun düşmekte olduğu du-
rumu gözler önüne seriyordu tiyatromuzda sah-
nede kalma rekorlan kıran bu oyun.
Türedilerin, asalaklann, tufeylilerin düzeninde,
öğretmen gittikçe geri plana atılıyor, itiliyor ka-
kılıyor, iftiraya uğruyor, horlanıyordu.
Aslında itilen kakılan, horianan, Cumhuriyet'in
ta kendisiydı.
Anadolu'yu sarsan, 10 yılda ve aynı hızla de-
ğilse bile ivmenin sürdüğü sonraki yıllarda,
Cumhuriyet'in kazanımlarını yurt düzeyine ya-
yan ordu, öğretmenlerin sivil ordusuydu.
Yanlışlıkla demokrasi sandığımız çok partili
düzen, Cumhuriyet'in kazanımlanna vedevrim-
lerine saldınrken, onun en büyük bekçisini ve
onlann örgütünü görmezden gelmedi.
Öğretmenlere dünyayı dar etmeye ahdetmiş-
ti DP iktidarı ve onun izleyicileri.. iki tane 12'li
dönemde, Cumhuriyet'in üniformalı ordusu, si-
vil ordusunun neferlerini sürek avındaki avtargi-
bi sürdü.
• • •
Politikacılar, öğretmenin elindeki en büyük
gücü tevhıd-i tedrisatı ortadan kaldırdılar önce,
sonra öğretmeni oradan oraya sürüp sefalete
mahkûm ederek yıldırmaya çalıştılar.
öğretn lenler.. bizi okutmuş olanlan ve olma-
yanları ile oizim öğretmenlerimiz direndiler.
Bana hapishane günlerimde, el örmesi yün
çoraplaı gönderen, çalışma saatleri dışındaya-
şamını surdurebilmek için pazariarda satıcılık
yapaı. Recep Öğretmen gibi nice yürekli öğ-
retmen .lirendi.
Hâlâ da direniyorlar.. 12'li dönemlerde, onla-
n sürek avındaki gibi avlamaya çalışanlar, içine
daldıklan aymazlık uykusundan geç de olsa
uyandılar da Cumhuriyet'in gerçek sahiplerinin
yanında yer aldılar, Cumhuriyet'in asıl dayana-
ğı tevhid-ı tedrisatı, yeniden yaşamaya geçirt-
meye çalıştılar.
Ama dinin imanın ve de her şeyin artık para
olduğu toplumda, öğretmenliğin reytingi dü-
şük. Artık itibar, hortumcularla amcalanna, da-
yılanna yöneliyor.
Devlet; doktoru gibi, memuru gibi, öğretme-
nini de açlığa mahkûm ediyor, öte yarvdan dü-
zen, sağlığı oiduğu gibi, eğitimi de kamu hiz-
meti olmaktan çıkarmaya çalışıyor.
Artık parası olan iyi okula gidebiliyor, eğitimin
basamaklarında yükseliyor, en iyi üniversitele-
re girebiliyor.
• • •
Politikacı öğretmeni asgari yaşam koşullann-
da yaşatırken "Para yok ki" mazeretini ileri sü-
rerek yalan söylüyor.
Bak Sevgili, devletin üniversitelerinden birin-
de dekan olan genç bir profesörümüz, bu yaz
içi kan ağlayarak kendi eğitim yuvasını bıraktı.
Orada çalışırken aldığı para, 900 dolar civann-
daydı. Ozel bir üniversitede aynı görevi yapıyor
şimdi. Aldığı para 6.000 dolar.
Işin en ilginç yönü de devlet o üniversitenin
giderlerinin yüzde 45'ini sübvanse ediyor. Yani
sözünü ettiğimiz hocanın aldığı paranın 2600
doları yine devletin kesesinden çıkıyor.
Peki bu devlet, neden aynı hoca kendi üni-
versitesindeyken, onaözel üniversitede çalışır-
kan verdiği parayı vermez?
Politikacılara bu soruyu sormanın bir anlamı
yok, onlar "Hacı Murat yüz surat"tırlar.
Sorun yalnız öğretmenleri ilgilendiriyor sa-
nanlar yanılıyorlar. Çünkü bir toplumda öğret-
menin yeri neresiyse. o toplumun insanlık aile-
si ve demokrasi âlemı ıçindeki yeri de aynen
orasıdır.
Türk Tabipleri Birliği raporu
6
F tipi cezaevi
hasta ediyor'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Tabipleri
Birliği (TTB). F tipi
cezaevlerinin insan
sağlığına olumsuz
etkilerini içeren bir
rapor hazırladı.
Türk Tabipleri
Birliği'nin raporunda,
F tipi cezaevlerinin
insan sağlığını direkt
olarak olumsuz
etkilediğine ilişkin
çeşitli sonuçlan da
ortaya koydu. F tipi
benzeri cezaevlerinin
dünyadaki örnekleri ve
çeşitli araştırmalann
bulgulanna göre
hücrelerde kalan
mahkûmlarda görülen
bazı hastalıklar ise şu
şekilde sıralanıyor:
"Görme alanında
daralma, işitme
duyusunda azalma,
sinirsel tipte sağırük,
algı ve duyu
bozukluklan, agresif
etki. saldırgan davraıuş,
güvensizlik, sosyal ilişki
kalhesinde azabna,
çevreye ve karşı cinse
ilgisizlik."
Tüm Yargı-Sen Genel
Merkezi tarafından
oluşturulan bir heyetin.
Sincan F tipi
cezaevinde yaptığı
araştırmada da F tipi
cezaevlerinin tutuklulan
tecrit etme amacını
taşıdığı vurgulanarak
•'Devlet, mahkûmlan
sivil ölü olarak görmüş
ve sadece toplumdan
değil, cezaevinde
bulunan diğer
mahkûmlardan da
tecrit ederek insani
değerîerini yok etme
poütikası gütmüştür"
denildı. Raporda
F tıplerınin can
güvenliğini
sağlayamayacağı da
söylenerek hem
tutuklulann hem de
infaz personelinin c^n
güvenliklerinin
tehlikede olacağı
söylendi.
Toplumsal kirlilik açısından 10 yıl öncesine kadar Türkiye ile aynı koşullan yaşıyorlardı
Ital\ a ve Ispanya'yı yargıçlar tentstanbul Haber Servisi - Toplumsal
kirlilik açısından on yıl öncesine
dek Türkiye ile benzer koşullar
yaşayan ttalya ve Ispanya'yı cesur
ve kararlı yargıçlar temizledi.
Rüşvetin, mafya cinayetlerinin, her
tür yolsuzluğun kol gezdiği
Italya'da efsane savcı Antonio Di
Pietro'nun başlattığı 'Temiz EUer'
operasyonu, aralannda Başbakan
Bettino Craxi, bakanlar,
miUetvekillileri, işadamlan ve üst
düzey bürokratlann da bulunduğu
binlerce kişinin yargıç karşısına
çıkanlmasıyla başanyla
sonuçlandı. Ispanya'nın 'Susurluk
çetesi' benzeri GÂL'ın hükümetle
ilişkisini kanıtlayarak aralannda
içişleri bakanının da bulunduğu
çok sayıda kişiyi mahkûm eden
yargıç Bahasar Garzan, Şili
diktatörü Augusto Pinochet ve
Arjantin diktatörü General Jorge
Vkfela hakkında da uluslararası
tutuklama karan çıkartmayı
başardı. Pinochet bu kararla
Ingiltere'de tutuklandı.
Italya'da 199O'lı yıllann başında
gerçekleştirilen Temiz Eller
operasyonu savcı Di Pietro'yu tüm
dünyada kahraman yaparken
Italya'da da temiz bir sayfanın
açılmasını sağladı. Yakaladığı
ipuçlannı ısrarla izleyen Di Pietro,
Başbakan Craxi'nin çok sayıda
kamu ihalesinden rüşvet aldığını
kanıtlayarak mahkûm etti. Craxi ilk
davadan mahkûm olduktan sonra
Tunus'a kaçrı. Çok sayıda
yolsuzlukla suçlanan Craxi'nin,
Ambrosiano Bankası'nın
batmasmdan da sorumlu tutulması
Türkiye'nin bugünkü gündemi
açısından ilgi çekici.
Suç dosyalan
Italya'yı kirli ilişkilerden anndıran
Temiz Eller operasyonu ile
aralannda 7 kez başbakanlık
yapmış Hıristiyan Demokrat
Parti'nin lideri Gultio Andreorti,
sağlık bakanı Francesco Di
Lorenzo. 1990'h yıllann başbakanı
Silvio Berlusconi, 306 milletvekili,
108 senatör, 900'ü aşkın
işadamının da bulunduğu 4 bini
aşkm kişi hakkında suç dosyalan
hazırlandı, çoğu mahkûm edildi. Di
Pietro, "Türidye'nin ne yapması
gerekir?'' yönündeki Türk
gazetecilerin sorulanna karşılık hep
dokunulmazlıklarm kaldınlması
gerektiğinin altuıı çizdi.
Sosyalist Parti'den 1983'te Madrid
milletvekili olarak parlamentoya
giren Baltasar Garzon, yeniden
yargıçlığa döndükten sonra
Sosyalist Parti hükümet
yetkililerinin onayı ile kurulan bir
gizli cinayet örgütünü, siyasi
bağlantılan ile birlikte ortaya
çıkardı. Bu nedenle Sosyalist
Başbakan Fetipe Gonzaks
tarafından sosyalist karşıtı
cephenin işbirlikçisi olarak
suçlandı. Hiçbir aynm yapmadan
her kesimden suçlulann üzerine
giden Garzon, en sağdan en sola
her kesimin suçlamalanna muhatap
oldu. ETA taraftarlanna karşı
yürüttükleri infaz kampanyası
nedeniyle yargılanan ve 108 yıl
hapse mahkûm edilen Jose Amedo
ve MichelDoıniııguez'i-1994'te
yeniden sorgulayan yargıç Garzon,
af edilmeleri koşuluyla itiraflarda
bulunan iki cinayet mahkûmunun
verdiği bilgilerden yola çıkarak
cinayet örgütü GAL davasının
yeniden açılmasını sağladı.
Ust düzey güvenük
görevlilerinin de konuşmaya
başlamasıyla, örtülü ödenekten
cinayet örgütüne para aktanldığı
saptandı. . -
Adalet Bakanlığı, eylemlerin durdurulması için ailelerden destek istedi
Bakanlıktan ailelere çağrı
İĞNELİFIRÇA
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - 17 cezaevinde F
tipi hücre cezaevlerinin ka-
patılması için başlatüan sü-
resiz açlık grevi ve ölüm
oruçlannı görmemekte ıs-
rarcı olan Adalet Bakanlığı,
aralıkta açüması planlanan
F tipi cezaevlerinin "yakın
bir tarihte hizmete güînele-
rinin" beklenmediğini bü-
dirdi. Bakanlık, eylemlerin
tehlikeli boyuta ulaştığı bu-
günlerde sona erdirilmesi
için aileler ile konuyla ilgi-
li tüm kurum, kuruluş ve de-
mokratik kitle örgütlerinden
destek istedi.
Adalet Bakanlığı'ndan
dünyapılan açıklamada, si-
yasi tutuklu ve hükümlüle-
rin F tipi kapah cezaevleri-
nin açılmasını protesto için
yaygın şekilde süresiz açlık
grevi başlattığı anımsatıldı.
Bu eylemlerin 19 Ka-
sım'dan itibaren bazı ceza-
evlerinde ölüm orucuna dö-
nüştürüldüğfî belirtileTek, -
23 Kasım itibanyla ölüm
orucuna katılan tutuklu ve
hükümlü sayısının 57, süre-
siz açlık grevine kaülanlann
sayısımn ise 805 olduğu
kaydedildi. Açıklamada, is-
temler şöyle sıralandı:
• F tipi kapah cezaevleri
kapatılsın,
• 3713 sayıh Terörle Mü-
cadele Yasası'nın bütün so-
nuçlanyla kaldınlması,
• Adalet, içişleri ve Sağ-
lık bakanlıklan arasında düzenlenen üçlü pro-
tokolün iptal edilmesi,
• Devlet Güvenlik Mahkemeleri 'nin kaldı-
nlması.
Bakanlık, F tipi cezaevlerinin Birleşmiş
Milletler ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komi-
tesi'nce belirlenen standardın üzerinde oldu-
ğunu savundu. Açıklamada şöyle denildı:
ZAFER TEMOÇtN
mrnmm
"Henüz eksiklikkri giderümeıniş ve perso-
nel istihdamı yapıhnamış olmalan nedeniyle
yüksek güvenlikli F tipi kapah cezaevlerinin
yakm birtarihte hizmete açıhnalan beklenme-
mektedir. Açlık grevi ve ölüm orucu eylemle-
rinin bakanhğimızca yûrütûlen 'Cezaevleri-
nin Yeniden Yapılandınlması' programı çer-
çevesinde yüksek güvenlikli kapah cezaevleri
yaptmını durdurmavacağı gibi sağduyuhı ka-
muoyumuzca desteklenen faaliyetlerimizi de
aksatnıayacağı bilinmeüdir. Taleplerin sadece
F tipi kapah cezaevleri yapımının durdurul-
masına yönelik olmadığı. anayasa ve diğer
mevzuanmızda yer alan bazı konularda dü-
zenlemeler yapdmasma yönelik olduğu da
açıknr."
Cezaevlerinde
sorun mimari
projelerle
cözülmez'
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Adalet Bakanlığı'nın ce-
zaevlerinde disiplini sağlamak
gerekçesiyle F tipi cezaevi uygu-
lamasuıa geçmek istemesi, An-
kara'da düzenlenen yürüyüş ve
mitingle protesto edüdi.
Bazı dernek ve sendika üyele-
ri ile tutuklu ve hükümlü yakın-
lannm katıldığı mitingde, ceza-
evleri sorununu mimari projeler-
le çözmenin olanakh olmadığı
vurgulandı, genel af isteminde
bulunuldu.
F tipi cezaevi uygulamalanm
protesto eden yurttaşlar sabah
saatlerinde Hipodrom alanında
toplandı. Protestoya ÇHD, tHD,
Halkevleri, TMMOB, Dev-Ma-
den Sen, Tümtis, Nakliyat-Iş,
Tüm Yargı Sen, ÖDP, HADEP,
EMEP ve TSlP gibi kuruluşlar
destek verdi.
7 bin kişi yürüdfi
Yaklaşık 7 bin kişi Hipodrom
alanmdan Sıhhiye Abdi îpekçi
Parkı'nakadar sloganlar eşliğin-
de yürüdü. Göstericiler. "Hüc-
relere izin vermeyeceğiz'', "tçer-
de, dışarda hücreleri parçala",
"Analarm öfkesi katiUeri boğa-
cak", "Hücre tipi cezaevi istemi-
yDruz" sloganlan attı.
Yürüyüşün ardından Abdi
îpekçi Parkı'nda toplanan pro-
testocular adına sloganlar eşli-
ğinde Hücre Karşıtı Platform ta-
rafından bir çağn yapıldı.
insan yaşarmnın 8 metrekare-
ye sığdınlrnasına, msanın soyut-
lanmasına. yaşamın hücrelerde
boğulmaya çahşılmasına karşı
çıkıldığı belirtilen çağnda, "So-
nınu mimari projetere dayandır-
mak \e çörmek mümkün değü-
dir. Bugün dünya genefinde uy-
gulanan cezaevleri potitikalanit-
las etmiştir. Hücre tipi cezaevleri
sadece içindeküer için değil, tüm
topluma karşı, tüm insanhğa
karşı bir saldındır" denildi
Frankfurt
Alman
yargıçtan ^ «
ağıreleştiri
• Düsseldorf Yüksek Eyalet
Mahkemesi'nde yargılanan "Köln
Halifesi" Metin Kaplan'ı "cinayet için
fetva verdiği" gerekçesiyle dört yıl hapis
cezasına çarptıran yargıçlar heyetinin
başkanı, adli makamlan gevşek
davranmakla suçladı.
FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) -
Kamuoyunda "Kara Ses" olarak bilinen
Cemalettin Kaplan'ın Almanya'nın Köln
kentinde "kuruluşunu" 1984'te ilan ertiği
"Hüafet Devteti"ne Alman adli makamlannın
yaklaşunı, Alman hâkimlerince "gevşek"
bulunarak eleştınldı.
Söz konusu "Hflafet DevtetTnin
liderliğini, "btbası"nın ölümünden sonra
üstlenen Muhammed Metin Kaplan'ı "cinayet
için fetva verdiği'' gerekçesiyle dört yıl hapis
cezasına çarptıran mahkeme heyetinin >w> ^,.^ ^
başkanı Ottmar Breidfing, açıkça ve f-'S'?i'?*-
. yaygın bir biçirnde şiddet propagandası XU|ribn|
Alrnan Anayasası'na ve yasalanna karşı^P»"*™
olduğu bilinen bu gruba karfnMli makamlariA B
"gevşek" tavnnı eleştirdi. Yargıç, adli
makamlann bu gibi yabancı gruplara karşı
gevşek tavnnın toplum içinde yabancılara karşı
öfkeye ve yabancı düşmanlığına kaynak
olabileceği uyansında bulundu.
Metin Kaplan cezalandınhnışü
Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde
yargılanan 48 yaşındaki Metin Kaplan, 9 ay süren
dava sonunda 4 yıl hapis cezasına çarptınldı.
Kaplan'ın yakın adamlanndan ve halen firarda
olan 34 yaşındaki Basri G.'ye de gıyabında 3 yıl
hapis cezası veren mahkeme, 28 yaşındaki
üçüncü samğı serbest bıraktı. Kaplan ve ('
adamımn mahkûm olmasına neden olan
asıl suç delilleri, "halife''nin evinde yapılan
aramada ele geçirilen video kasetleri oldu.
Kaplan'ın söz konusu kasetlerdeki
konuşmalarda kendisine karşı halifeliğini ilan
eden Hafil tbrahim Sofu'nun öldürülmesi için
1996 yılında iki kez açıkça çağnda
bulunduğuna kesin olarak ikna olan
mahkeme heyeti, "Köln HaKfesi''nin örgütün
yayın organı "Ümmet-i Muhammed''
dergisinde de yayımlanan fetvasınm taraftarlan
için "bağlayıcıhğı'' obnadığı yolundaki
savunmasım da "geçersiz" kabul etti. Halil
Ibrahim Sofu, söz konusu "fetvalar''dan
bir süre sonra, 1997'de Berlin'de kimliği
belirsiz bir kişi tarafından vurularak :
öldürülmüştü. '
Örgûtten tasfiye
Cemalettin Kaplan' ın ölümünden sonra yerine
geçeceğine kesin gözüyle bakılan Sofu'nun, örgüt
içi iktidar ve eldeki paramn, bu arada toplanan
vergilerin kontrolü gibi konularda çıkan
anlaşmazlıklar yûzünden Metin Kaplan
tarafından tasfiye edildiği, inanç
aynlıklannın bu çatışmada önemsiz bir rol
oynadığı öğrenildi.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
TARSUS - Adana'ya "Cezaevleri
ve Af" konusunda yapılan bir top-
lantıya katılmak için geldim. Çocuk-
ları ölüm orucundaki aileler salonu
doldurmuşlardı. Benim ne diyeceği-
mi merak ediyoriardı. Daha doğrusu
çocuklan ölmeden bir çözüm anyor-
lardı. Bir çözüm bulabilecek, bu gi-
dişi durdurabilecek, en azından yü-
reklerindeki acıyı dindirebilecek bir
ses duymak istiyorlardı. Onlara ne
söyleyebilirdim ki!
Adana Elektrik Mühendisleri Oda-
sı'nın merdivenlerinden inerken ka-
fam dalıp gitti. Sonra "Radyo Arka-
daş"ta bir programa konuk oldum.
Yine aynı sorular, aynı cevaplar. Is-
tanbul'dan Adana'ya bir grup gaze-
teci ve sanatçıyla birlikte geldik. Do-
ğan Hızlan, Duygu Asena, Yalçın
Pekşen, Uğur Yücel, Aydan Şe-
nerLHıncal Utuç, Ayşe Arman, Ne-
bil Ozgentürk, Tuğrul Şavkay Ada-
na'ya açilan yenı sınema salonlarının
tanıtımına gelmişlerdi. Gazeteci Gü-
Adana'dan Tarsus'a...
man Birincioğlu'nun organizasyo-
nu başarılıydı. Bu kadar insani bir
araya getirmek kolay değildi.
Onlar bir sinema salonunda film
seyrederken, ben acılı ve çaresiz ai-
lelerie, cezaevlerinin geleceğini tartı-
şryordum. Aslında ben Adana'ya ve
Tarsus'a gelişlerimde, geçmişe yol-
^culuklar yapmak isterim. Örneğin
Adana'nın sokaklannda yalnız başı-
ma dolaşmak, çocukluğumun, ilk
gençliğimin anılannı tazelemek iste-
rim.
Fotoğraf albümümde, bir elimden
annemin, bir elimden babamın tuttu-
ğu bir resim var. Adana caddelerin-
de çekilmiş. Küçük Saat Meyda-
nı'nın hemen önünde. Yollarda yal-
nızca faytonlar görünüyor. Ben 4-5
yaşlarındayım. Yani 1950'nin hemen
başı. Tam 50 yıl önce.
Mustafa Dayım, Emlak Kredi Ban-
kası'nda memurdu. Adana'da istas-
yonun hemen yanıbaşında evleri var-
dı. Nermin Yengem, Solmaz'ı, Me-
te'yi büyütmeye çalışiyordu. Musta-
fa Dayım Fenerbahçeli'ydi. Ben de
onun yönlendirmesiyle Fenerbahçe-
li olmuştum. Ortaokul öğrencisi ol-
duğum yıllarda Tarsus-Adana treni-
ne biner ve dayıma giderdim.
Mustafa Dayım beni maçlara gö-
türürdü. Adana Demirspor o yıllarda
Türkiye 1. Ligi'ndeydi. FenenSahçe,
Galatasaray Adana'ya maça gelir-
lerdi. O zaman TV yoktu. Cızırtıyla
dinlediğimiz Istanbul Radyosu dışın-
da bir de geç vakit gelen gazeteler-
den izlerdik futbol maçlannı. Metin
Oktay'ı, Turgay Şeren'i, Lefter'i,
Can Bartu'yu ilk kez Adana Şehir
Stadı'nda gördüğümde duyduğum
heyecanı hâlâ hatırlanm.
Mustafa Dayım, genç yaşta beyin
kireçlenmesi nedeniyle (hastalığın
tıbbi adını bilmiyorum) adım adım
hafızasını yitirdi. Hayatta en sevdiğim
insanlardan birisiydi. Yumuşak huy-
lu, sakin, iyi bir kişiydi. Hafızasını
epeyce yitirdiği bir dönemde
1979'da Adana'da ziyaretine gitmiş-
tim. Beni tanıdığına çok şaşırdılar. 12
EylüPde hapisteyken ölüm haberini
aldım.
Adana artık gökdelenlerie kaplı. Bü-
yük Saat civannda Eski Çarşı duruyor.
Her gittiğimde oralarda dolaşmaktan
ayn bir tat alıyorum. 1968'li yıllarda,
umutla mitingler yaptığımız, yürüdü-
ğümüz sokaklarda yıllar sonra gezin-
mekten ayn bir zevk duyuyorum.
• • •
Bir cumartesi akşamı Tarsus'ta an-
nemin evinde güneşler içinde, bu ya-
zıyı bitirmeye çalışıyorum. Bahçeli,
iki katlı evimizin yerine de apartman
dikildi. Bahçemiz limon ağaçlan, hur-
ma ve erik ağaçlanyla doluydu. Şim-
di hiçbirisi yok, zaten eski insanlar da
yok.
Nesiller değişmiş. Bu şehre gel-
meyi hem çok istiyorum, geldiğimde
de bir hüzün basıyor. Eski arkadaş-
lanmı aramaya korkuyorum. Hangi-
sini arayacağımı da bilemiyorum.
Kim nerede, ne iş yapıyor onu da bil-
miyorum.
Birazdan, Tarsus'u dolaşacağım,
kendi kendime eski sokaklarda ge-
zinecegim. Istemihan Talay'la son
karşılaşmamızda Sen Pol kuyusu
çevresindeki eski taş evlerin bulun-
duğu sokağı restore ettirdiğini söy-
lemişti, gidip orayı göreceğim.
Sonra, Mesadet Yengemle, amca
oğlu Nihat'la ve diğer akrabalanmla
buluşacağım. Sonra ver elini Istan-
bul. Af, cezaevleri, banka hortum-
layanlar... Her şey eskisi gibi devam
GOGC6K.
Gerçekten edecek mi?..