24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2000 PAZAR HABERLER DUIVYADA BUGUN ALİ SİRMEN Öğretmen ve Demoknasi Sevgili, Hiç kuşkum yok.. senin de unutmadığın, unu- tamadığın öğretmenlerin vardır. Yine kuşkum yok ki, sei. de 24 kasım Öğretmenler Günü'nde buruk duygular içinde olmuşsundur. Bümem Cevat Fehmî Başkut'un "Paydos" adli oyununu izlemiş miydin? Daha 1950'li yıllann başlarında, öğretmenin ve dolayısıyla toplumun düşmekte olduğu du- rumu gözler önüne seriyordu tiyatromuzda sah- nede kalma rekorlan kıran bu oyun. Türedilerin, asalaklann, tufeylilerin düzeninde, öğretmen gittikçe geri plana atılıyor, itiliyor ka- kılıyor, iftiraya uğruyor, horlanıyordu. Aslında itilen kakılan, horianan, Cumhuriyet'in ta kendisiydı. Anadolu'yu sarsan, 10 yılda ve aynı hızla de- ğilse bile ivmenin sürdüğü sonraki yıllarda, Cumhuriyet'in kazanımlarını yurt düzeyine ya- yan ordu, öğretmenlerin sivil ordusuydu. Yanlışlıkla demokrasi sandığımız çok partili düzen, Cumhuriyet'in kazanımlanna vedevrim- lerine saldınrken, onun en büyük bekçisini ve onlann örgütünü görmezden gelmedi. Öğretmenlere dünyayı dar etmeye ahdetmiş- ti DP iktidarı ve onun izleyicileri.. iki tane 12'li dönemde, Cumhuriyet'in üniformalı ordusu, si- vil ordusunun neferlerini sürek avındaki avtargi- bi sürdü. • • • Politikacılar, öğretmenin elindeki en büyük gücü tevhıd-i tedrisatı ortadan kaldırdılar önce, sonra öğretmeni oradan oraya sürüp sefalete mahkûm ederek yıldırmaya çalıştılar. öğretn lenler.. bizi okutmuş olanlan ve olma- yanları ile oizim öğretmenlerimiz direndiler. Bana hapishane günlerimde, el örmesi yün çoraplaı gönderen, çalışma saatleri dışındaya- şamını surdurebilmek için pazariarda satıcılık yapaı. Recep Öğretmen gibi nice yürekli öğ- retmen .lirendi. Hâlâ da direniyorlar.. 12'li dönemlerde, onla- n sürek avındaki gibi avlamaya çalışanlar, içine daldıklan aymazlık uykusundan geç de olsa uyandılar da Cumhuriyet'in gerçek sahiplerinin yanında yer aldılar, Cumhuriyet'in asıl dayana- ğı tevhid-ı tedrisatı, yeniden yaşamaya geçirt- meye çalıştılar. Ama dinin imanın ve de her şeyin artık para olduğu toplumda, öğretmenliğin reytingi dü- şük. Artık itibar, hortumcularla amcalanna, da- yılanna yöneliyor. Devlet; doktoru gibi, memuru gibi, öğretme- nini de açlığa mahkûm ediyor, öte yarvdan dü- zen, sağlığı oiduğu gibi, eğitimi de kamu hiz- meti olmaktan çıkarmaya çalışıyor. Artık parası olan iyi okula gidebiliyor, eğitimin basamaklarında yükseliyor, en iyi üniversitele- re girebiliyor. • • • Politikacı öğretmeni asgari yaşam koşullann- da yaşatırken "Para yok ki" mazeretini ileri sü- rerek yalan söylüyor. Bak Sevgili, devletin üniversitelerinden birin- de dekan olan genç bir profesörümüz, bu yaz içi kan ağlayarak kendi eğitim yuvasını bıraktı. Orada çalışırken aldığı para, 900 dolar civann- daydı. Ozel bir üniversitede aynı görevi yapıyor şimdi. Aldığı para 6.000 dolar. Işin en ilginç yönü de devlet o üniversitenin giderlerinin yüzde 45'ini sübvanse ediyor. Yani sözünü ettiğimiz hocanın aldığı paranın 2600 doları yine devletin kesesinden çıkıyor. Peki bu devlet, neden aynı hoca kendi üni- versitesindeyken, onaözel üniversitede çalışır- kan verdiği parayı vermez? Politikacılara bu soruyu sormanın bir anlamı yok, onlar "Hacı Murat yüz surat"tırlar. Sorun yalnız öğretmenleri ilgilendiriyor sa- nanlar yanılıyorlar. Çünkü bir toplumda öğret- menin yeri neresiyse. o toplumun insanlık aile- si ve demokrasi âlemı ıçindeki yeri de aynen orasıdır. Türk Tabipleri Birliği raporu 6 F tipi cezaevi hasta ediyor' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk Tabipleri Birliği (TTB). F tipi cezaevlerinin insan sağlığına olumsuz etkilerini içeren bir rapor hazırladı. Türk Tabipleri Birliği'nin raporunda, F tipi cezaevlerinin insan sağlığını direkt olarak olumsuz etkilediğine ilişkin çeşitli sonuçlan da ortaya koydu. F tipi benzeri cezaevlerinin dünyadaki örnekleri ve çeşitli araştırmalann bulgulanna göre hücrelerde kalan mahkûmlarda görülen bazı hastalıklar ise şu şekilde sıralanıyor: "Görme alanında daralma, işitme duyusunda azalma, sinirsel tipte sağırük, algı ve duyu bozukluklan, agresif etki. saldırgan davraıuş, güvensizlik, sosyal ilişki kalhesinde azabna, çevreye ve karşı cinse ilgisizlik." Tüm Yargı-Sen Genel Merkezi tarafından oluşturulan bir heyetin. Sincan F tipi cezaevinde yaptığı araştırmada da F tipi cezaevlerinin tutuklulan tecrit etme amacını taşıdığı vurgulanarak •'Devlet, mahkûmlan sivil ölü olarak görmüş ve sadece toplumdan değil, cezaevinde bulunan diğer mahkûmlardan da tecrit ederek insani değerîerini yok etme poütikası gütmüştür" denildı. Raporda F tıplerınin can güvenliğini sağlayamayacağı da söylenerek hem tutuklulann hem de infaz personelinin c^n güvenliklerinin tehlikede olacağı söylendi. Toplumsal kirlilik açısından 10 yıl öncesine kadar Türkiye ile aynı koşullan yaşıyorlardı Ital\ a ve Ispanya'yı yargıçlar tentstanbul Haber Servisi - Toplumsal kirlilik açısından on yıl öncesine dek Türkiye ile benzer koşullar yaşayan ttalya ve Ispanya'yı cesur ve kararlı yargıçlar temizledi. Rüşvetin, mafya cinayetlerinin, her tür yolsuzluğun kol gezdiği Italya'da efsane savcı Antonio Di Pietro'nun başlattığı 'Temiz EUer' operasyonu, aralannda Başbakan Bettino Craxi, bakanlar, miUetvekillileri, işadamlan ve üst düzey bürokratlann da bulunduğu binlerce kişinin yargıç karşısına çıkanlmasıyla başanyla sonuçlandı. Ispanya'nın 'Susurluk çetesi' benzeri GÂL'ın hükümetle ilişkisini kanıtlayarak aralannda içişleri bakanının da bulunduğu çok sayıda kişiyi mahkûm eden yargıç Bahasar Garzan, Şili diktatörü Augusto Pinochet ve Arjantin diktatörü General Jorge Vkfela hakkında da uluslararası tutuklama karan çıkartmayı başardı. Pinochet bu kararla Ingiltere'de tutuklandı. Italya'da 199O'lı yıllann başında gerçekleştirilen Temiz Eller operasyonu savcı Di Pietro'yu tüm dünyada kahraman yaparken Italya'da da temiz bir sayfanın açılmasını sağladı. Yakaladığı ipuçlannı ısrarla izleyen Di Pietro, Başbakan Craxi'nin çok sayıda kamu ihalesinden rüşvet aldığını kanıtlayarak mahkûm etti. Craxi ilk davadan mahkûm olduktan sonra Tunus'a kaçrı. Çok sayıda yolsuzlukla suçlanan Craxi'nin, Ambrosiano Bankası'nın batmasmdan da sorumlu tutulması Türkiye'nin bugünkü gündemi açısından ilgi çekici. Suç dosyalan Italya'yı kirli ilişkilerden anndıran Temiz Eller operasyonu ile aralannda 7 kez başbakanlık yapmış Hıristiyan Demokrat Parti'nin lideri Gultio Andreorti, sağlık bakanı Francesco Di Lorenzo. 1990'h yıllann başbakanı Silvio Berlusconi, 306 milletvekili, 108 senatör, 900'ü aşkın işadamının da bulunduğu 4 bini aşkm kişi hakkında suç dosyalan hazırlandı, çoğu mahkûm edildi. Di Pietro, "Türidye'nin ne yapması gerekir?'' yönündeki Türk gazetecilerin sorulanna karşılık hep dokunulmazlıklarm kaldınlması gerektiğinin altuıı çizdi. Sosyalist Parti'den 1983'te Madrid milletvekili olarak parlamentoya giren Baltasar Garzon, yeniden yargıçlığa döndükten sonra Sosyalist Parti hükümet yetkililerinin onayı ile kurulan bir gizli cinayet örgütünü, siyasi bağlantılan ile birlikte ortaya çıkardı. Bu nedenle Sosyalist Başbakan Fetipe Gonzaks tarafından sosyalist karşıtı cephenin işbirlikçisi olarak suçlandı. Hiçbir aynm yapmadan her kesimden suçlulann üzerine giden Garzon, en sağdan en sola her kesimin suçlamalanna muhatap oldu. ETA taraftarlanna karşı yürüttükleri infaz kampanyası nedeniyle yargılanan ve 108 yıl hapse mahkûm edilen Jose Amedo ve MichelDoıniııguez'i-1994'te yeniden sorgulayan yargıç Garzon, af edilmeleri koşuluyla itiraflarda bulunan iki cinayet mahkûmunun verdiği bilgilerden yola çıkarak cinayet örgütü GAL davasının yeniden açılmasını sağladı. Ust düzey güvenük görevlilerinin de konuşmaya başlamasıyla, örtülü ödenekten cinayet örgütüne para aktanldığı saptandı. . - Adalet Bakanlığı, eylemlerin durdurulması için ailelerden destek istedi Bakanlıktan ailelere çağrı İĞNELİFIRÇA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 17 cezaevinde F tipi hücre cezaevlerinin ka- patılması için başlatüan sü- resiz açlık grevi ve ölüm oruçlannı görmemekte ıs- rarcı olan Adalet Bakanlığı, aralıkta açüması planlanan F tipi cezaevlerinin "yakın bir tarihte hizmete güînele- rinin" beklenmediğini bü- dirdi. Bakanlık, eylemlerin tehlikeli boyuta ulaştığı bu- günlerde sona erdirilmesi için aileler ile konuyla ilgi- li tüm kurum, kuruluş ve de- mokratik kitle örgütlerinden destek istedi. Adalet Bakanlığı'ndan dünyapılan açıklamada, si- yasi tutuklu ve hükümlüle- rin F tipi kapah cezaevleri- nin açılmasını protesto için yaygın şekilde süresiz açlık grevi başlattığı anımsatıldı. Bu eylemlerin 19 Ka- sım'dan itibaren bazı ceza- evlerinde ölüm orucuna dö- nüştürüldüğfî belirtileTek, - 23 Kasım itibanyla ölüm orucuna katılan tutuklu ve hükümlü sayısının 57, süre- siz açlık grevine kaülanlann sayısımn ise 805 olduğu kaydedildi. Açıklamada, is- temler şöyle sıralandı: • F tipi kapah cezaevleri kapatılsın, • 3713 sayıh Terörle Mü- cadele Yasası'nın bütün so- nuçlanyla kaldınlması, • Adalet, içişleri ve Sağ- lık bakanlıklan arasında düzenlenen üçlü pro- tokolün iptal edilmesi, • Devlet Güvenlik Mahkemeleri 'nin kaldı- nlması. Bakanlık, F tipi cezaevlerinin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komi- tesi'nce belirlenen standardın üzerinde oldu- ğunu savundu. Açıklamada şöyle denildı: ZAFER TEMOÇtN mrnmm "Henüz eksiklikkri giderümeıniş ve perso- nel istihdamı yapıhnamış olmalan nedeniyle yüksek güvenlikli F tipi kapah cezaevlerinin yakm birtarihte hizmete açıhnalan beklenme- mektedir. Açlık grevi ve ölüm orucu eylemle- rinin bakanhğimızca yûrütûlen 'Cezaevleri- nin Yeniden Yapılandınlması' programı çer- çevesinde yüksek güvenlikli kapah cezaevleri yaptmını durdurmavacağı gibi sağduyuhı ka- muoyumuzca desteklenen faaliyetlerimizi de aksatnıayacağı bilinmeüdir. Taleplerin sadece F tipi kapah cezaevleri yapımının durdurul- masına yönelik olmadığı. anayasa ve diğer mevzuanmızda yer alan bazı konularda dü- zenlemeler yapdmasma yönelik olduğu da açıknr." Cezaevlerinde sorun mimari projelerle cözülmez' ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Adalet Bakanlığı'nın ce- zaevlerinde disiplini sağlamak gerekçesiyle F tipi cezaevi uygu- lamasuıa geçmek istemesi, An- kara'da düzenlenen yürüyüş ve mitingle protesto edüdi. Bazı dernek ve sendika üyele- ri ile tutuklu ve hükümlü yakın- lannm katıldığı mitingde, ceza- evleri sorununu mimari projeler- le çözmenin olanakh olmadığı vurgulandı, genel af isteminde bulunuldu. F tipi cezaevi uygulamalanm protesto eden yurttaşlar sabah saatlerinde Hipodrom alanında toplandı. Protestoya ÇHD, tHD, Halkevleri, TMMOB, Dev-Ma- den Sen, Tümtis, Nakliyat-Iş, Tüm Yargı Sen, ÖDP, HADEP, EMEP ve TSlP gibi kuruluşlar destek verdi. 7 bin kişi yürüdfi Yaklaşık 7 bin kişi Hipodrom alanmdan Sıhhiye Abdi îpekçi Parkı'nakadar sloganlar eşliğin- de yürüdü. Göstericiler. "Hüc- relere izin vermeyeceğiz'', "tçer- de, dışarda hücreleri parçala", "Analarm öfkesi katiUeri boğa- cak", "Hücre tipi cezaevi istemi- yDruz" sloganlan attı. Yürüyüşün ardından Abdi îpekçi Parkı'nda toplanan pro- testocular adına sloganlar eşli- ğinde Hücre Karşıtı Platform ta- rafından bir çağn yapıldı. insan yaşarmnın 8 metrekare- ye sığdınlrnasına, msanın soyut- lanmasına. yaşamın hücrelerde boğulmaya çahşılmasına karşı çıkıldığı belirtilen çağnda, "So- nınu mimari projetere dayandır- mak \e çörmek mümkün değü- dir. Bugün dünya genefinde uy- gulanan cezaevleri potitikalanit- las etmiştir. Hücre tipi cezaevleri sadece içindeküer için değil, tüm topluma karşı, tüm insanhğa karşı bir saldındır" denildi Frankfurt Alman yargıçtan ^ « ağıreleştiri • Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi'nde yargılanan "Köln Halifesi" Metin Kaplan'ı "cinayet için fetva verdiği" gerekçesiyle dört yıl hapis cezasına çarptıran yargıçlar heyetinin başkanı, adli makamlan gevşek davranmakla suçladı. FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) - Kamuoyunda "Kara Ses" olarak bilinen Cemalettin Kaplan'ın Almanya'nın Köln kentinde "kuruluşunu" 1984'te ilan ertiği "Hüafet Devteti"ne Alman adli makamlannın yaklaşunı, Alman hâkimlerince "gevşek" bulunarak eleştınldı. Söz konusu "Hflafet DevtetTnin liderliğini, "btbası"nın ölümünden sonra üstlenen Muhammed Metin Kaplan'ı "cinayet için fetva verdiği'' gerekçesiyle dört yıl hapis cezasına çarptıran mahkeme heyetinin >w> ^,.^ ^ başkanı Ottmar Breidfing, açıkça ve f-'S'?i'?*- . yaygın bir biçirnde şiddet propagandası XU|ribn| Alrnan Anayasası'na ve yasalanna karşı^P»"*™ olduğu bilinen bu gruba karfnMli makamlariA B "gevşek" tavnnı eleştirdi. Yargıç, adli makamlann bu gibi yabancı gruplara karşı gevşek tavnnın toplum içinde yabancılara karşı öfkeye ve yabancı düşmanlığına kaynak olabileceği uyansında bulundu. Metin Kaplan cezalandınhnışü Düsseldorf Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde yargılanan 48 yaşındaki Metin Kaplan, 9 ay süren dava sonunda 4 yıl hapis cezasına çarptınldı. Kaplan'ın yakın adamlanndan ve halen firarda olan 34 yaşındaki Basri G.'ye de gıyabında 3 yıl hapis cezası veren mahkeme, 28 yaşındaki üçüncü samğı serbest bıraktı. Kaplan ve (' adamımn mahkûm olmasına neden olan asıl suç delilleri, "halife''nin evinde yapılan aramada ele geçirilen video kasetleri oldu. Kaplan'ın söz konusu kasetlerdeki konuşmalarda kendisine karşı halifeliğini ilan eden Hafil tbrahim Sofu'nun öldürülmesi için 1996 yılında iki kez açıkça çağnda bulunduğuna kesin olarak ikna olan mahkeme heyeti, "Köln HaKfesi''nin örgütün yayın organı "Ümmet-i Muhammed'' dergisinde de yayımlanan fetvasınm taraftarlan için "bağlayıcıhğı'' obnadığı yolundaki savunmasım da "geçersiz" kabul etti. Halil Ibrahim Sofu, söz konusu "fetvalar''dan bir süre sonra, 1997'de Berlin'de kimliği belirsiz bir kişi tarafından vurularak : öldürülmüştü. ' Örgûtten tasfiye Cemalettin Kaplan' ın ölümünden sonra yerine geçeceğine kesin gözüyle bakılan Sofu'nun, örgüt içi iktidar ve eldeki paramn, bu arada toplanan vergilerin kontrolü gibi konularda çıkan anlaşmazlıklar yûzünden Metin Kaplan tarafından tasfiye edildiği, inanç aynlıklannın bu çatışmada önemsiz bir rol oynadığı öğrenildi. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] TARSUS - Adana'ya "Cezaevleri ve Af" konusunda yapılan bir top- lantıya katılmak için geldim. Çocuk- ları ölüm orucundaki aileler salonu doldurmuşlardı. Benim ne diyeceği- mi merak ediyoriardı. Daha doğrusu çocuklan ölmeden bir çözüm anyor- lardı. Bir çözüm bulabilecek, bu gi- dişi durdurabilecek, en azından yü- reklerindeki acıyı dindirebilecek bir ses duymak istiyorlardı. Onlara ne söyleyebilirdim ki! Adana Elektrik Mühendisleri Oda- sı'nın merdivenlerinden inerken ka- fam dalıp gitti. Sonra "Radyo Arka- daş"ta bir programa konuk oldum. Yine aynı sorular, aynı cevaplar. Is- tanbul'dan Adana'ya bir grup gaze- teci ve sanatçıyla birlikte geldik. Do- ğan Hızlan, Duygu Asena, Yalçın Pekşen, Uğur Yücel, Aydan Şe- nerLHıncal Utuç, Ayşe Arman, Ne- bil Ozgentürk, Tuğrul Şavkay Ada- na'ya açilan yenı sınema salonlarının tanıtımına gelmişlerdi. Gazeteci Gü- Adana'dan Tarsus'a... man Birincioğlu'nun organizasyo- nu başarılıydı. Bu kadar insani bir araya getirmek kolay değildi. Onlar bir sinema salonunda film seyrederken, ben acılı ve çaresiz ai- lelerie, cezaevlerinin geleceğini tartı- şryordum. Aslında ben Adana'ya ve Tarsus'a gelişlerimde, geçmişe yol- ^culuklar yapmak isterim. Örneğin Adana'nın sokaklannda yalnız başı- ma dolaşmak, çocukluğumun, ilk gençliğimin anılannı tazelemek iste- rim. Fotoğraf albümümde, bir elimden annemin, bir elimden babamın tuttu- ğu bir resim var. Adana caddelerin- de çekilmiş. Küçük Saat Meyda- nı'nın hemen önünde. Yollarda yal- nızca faytonlar görünüyor. Ben 4-5 yaşlarındayım. Yani 1950'nin hemen başı. Tam 50 yıl önce. Mustafa Dayım, Emlak Kredi Ban- kası'nda memurdu. Adana'da istas- yonun hemen yanıbaşında evleri var- dı. Nermin Yengem, Solmaz'ı, Me- te'yi büyütmeye çalışiyordu. Musta- fa Dayım Fenerbahçeli'ydi. Ben de onun yönlendirmesiyle Fenerbahçe- li olmuştum. Ortaokul öğrencisi ol- duğum yıllarda Tarsus-Adana treni- ne biner ve dayıma giderdim. Mustafa Dayım beni maçlara gö- türürdü. Adana Demirspor o yıllarda Türkiye 1. Ligi'ndeydi. FenenSahçe, Galatasaray Adana'ya maça gelir- lerdi. O zaman TV yoktu. Cızırtıyla dinlediğimiz Istanbul Radyosu dışın- da bir de geç vakit gelen gazeteler- den izlerdik futbol maçlannı. Metin Oktay'ı, Turgay Şeren'i, Lefter'i, Can Bartu'yu ilk kez Adana Şehir Stadı'nda gördüğümde duyduğum heyecanı hâlâ hatırlanm. Mustafa Dayım, genç yaşta beyin kireçlenmesi nedeniyle (hastalığın tıbbi adını bilmiyorum) adım adım hafızasını yitirdi. Hayatta en sevdiğim insanlardan birisiydi. Yumuşak huy- lu, sakin, iyi bir kişiydi. Hafızasını epeyce yitirdiği bir dönemde 1979'da Adana'da ziyaretine gitmiş- tim. Beni tanıdığına çok şaşırdılar. 12 EylüPde hapisteyken ölüm haberini aldım. Adana artık gökdelenlerie kaplı. Bü- yük Saat civannda Eski Çarşı duruyor. Her gittiğimde oralarda dolaşmaktan ayn bir tat alıyorum. 1968'li yıllarda, umutla mitingler yaptığımız, yürüdü- ğümüz sokaklarda yıllar sonra gezin- mekten ayn bir zevk duyuyorum. • • • Bir cumartesi akşamı Tarsus'ta an- nemin evinde güneşler içinde, bu ya- zıyı bitirmeye çalışıyorum. Bahçeli, iki katlı evimizin yerine de apartman dikildi. Bahçemiz limon ağaçlan, hur- ma ve erik ağaçlanyla doluydu. Şim- di hiçbirisi yok, zaten eski insanlar da yok. Nesiller değişmiş. Bu şehre gel- meyi hem çok istiyorum, geldiğimde de bir hüzün basıyor. Eski arkadaş- lanmı aramaya korkuyorum. Hangi- sini arayacağımı da bilemiyorum. Kim nerede, ne iş yapıyor onu da bil- miyorum. Birazdan, Tarsus'u dolaşacağım, kendi kendime eski sokaklarda ge- zinecegim. Istemihan Talay'la son karşılaşmamızda Sen Pol kuyusu çevresindeki eski taş evlerin bulun- duğu sokağı restore ettirdiğini söy- lemişti, gidip orayı göreceğim. Sonra, Mesadet Yengemle, amca oğlu Nihat'la ve diğer akrabalanmla buluşacağım. Sonra ver elini Istan- bul. Af, cezaevleri, banka hortum- layanlar... Her şey eskisi gibi devam GOGC6K. Gerçekten edecek mi?..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle